Arama     Konular    
  Üye Ol antalya escort Ana Sayfa  ·  Konular  ·  Dosyalar  ·  Hesabınız  ·  Haber Gönder  ·  Top 10  ·  T.C Karayollari Haritasi  
Ana Menü
· Ana Sayfa
· 2. El Ilanlar
· Anketler
· Ansiklopedi
· Arkadaşına Tavsiye Et
· Arşiv
· Bize Ulaşın
· Dosyalar
· Faydalı İçerik
· Forumlar
· GizlilikPolitikasi
· Haber Gönder
· Hakkimizda
· Harita
· Konu Başlıkları
· Oyun Alanı
· Top 10
· Videolar
· Web Links
· Üye Günlüğü
· Üye Listesi
· İzlenimler
· Özel Mesajlar

Kimler Sitede
Şu an sitede, 236 ziyaretçi ve 0 üye bulunuyor.

Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.

Giris
Nickname

Şifre

Guvenlik Kodu: Guvenlik Kodu
Guvenlik Kodunu Yeniden Yaziniz

Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.

Dost Siteler
www.webevi.com www.lamaorda.com www.saglikbilgisi.com www.bilgisayarbulteni.com www.thelostdownload.com www.ucretbordrosu.com


Ikiteker Motosiklet Fan Klubu - Motosiklet ve motosikletli yasam kulturu: Forums

Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi :: Başlık Görüntüleniyor - Dogu Avrupa uzerinden Isveç-Türkiye ve Turkiye turu
 YardımYardım   AramaArama   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Dogu Avrupa uzerinden Isveç-Türkiye ve Turkiye turu
Sayfa Önceki  1, 2, 3, 4, 5
 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Geziler/Toplantilar
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
viatormundi
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Feb 25, 2006
Mesajlar: 271
Nerden: Mayorka

MesajTarih: Çrş Hzr 02, 2010 9:02 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Mardin'e geldigimizde kalacak yeri halletmis degildik. Ilk olarak ogretmen evine gidiyoruz ama orada ya yer yok ya da bizi begenmediler. Bir sekilde yer ayarlayamiyoruz. En sonunda yeni Mardin'in girisindeki otelde kalmaya karar veriyoruz.

Motorlari parkedip, ustumuzu degistirip hemen eski Mardin'e gidiyoruz. Karnimiz cok ac. Cercis Konagi adindaki lokantayi tarif etmisti taksi soforumuz, secimimiz o oluyor.



Yemekleri ve servisi cok iyiydi bu restoranin. Terasindan Mardin ovasi manzarasi var. Karsidaki isiklar Suriye'ymis garsonumuzun dedigine gore.

Lokantanin guzel terasi



Ne yazik ki garson arkadas Murat'i ve Cuneyt'i biraz kirpmis



Yemekten sonra kisa bir sure eski sehrin sokaklarinda yuruyoruz.

Isiklandirilmis Mardin kalesi



ve eskiden Suryani manastiri olan simdi ise Mardin muzesi olarak kullanilan bu guzel bina



Ekibin keyfi yerinde







Hepimiz cok yorgunuz artik otele donmenin zamani. Ne yazik ki Mardin'e gec vakitte vardigimiz icin sehri gunduz gozuyle gezme imkanimiz olmadi.

Ertesi sabah Deniz ve ben Deyrul Zafaran manastirini gormek istiyoruz, ekibin diger uyeleri gecikmeden yola cikma taraftari. Biz onlardan biraz erken kalkip manastira gitmeye karar veriyoruz. Boylece eski Mardin'in icinden gunduz gozuyle gecme imkanimiz da oluyor.

Cok etkileyici bir goruntusu var eski sehrin, bana resimlerde gordugum Fas'taki kucuk sehirleri hatirlatiyor bu ust uste insa edilmis tastan evler.



Manastira variyoruz kisa bir surusten sonra. Cok iyi restore edilmis bir yer.



Suryaniler icin cok onemli bir yer oldugu icin yurtdisindan cok yardim geldigi belli.

Giriste bize rehber almamiz gerektigi soyleniyor ama bizim o kadar zamanimiz yok. Kendi basimiza gezeriz deyip hizli adimlarla manastirin ic avlusuna giriyoruz.



Manastirin icinden bir goruntu



Ne yazik ki daha fazla kalamayiz. Cuneyt ve Murat bizi otelde bekliyorlar. Yalap sak manastiri hizli adimlarla gezip cikiyoruz. Pek bir sey anlamadik ama en azindan bu unlu yeri gormus olduk.

Tek yön olan eski Mardin'i dolasan yolu takip edip otelde sabirsizlikla bizi bekleyen Cuneyt ve Murat'la bulusup Sanliurfa'ya dogru yola cikiyoruz.

Mardin'de tam bir gun gecirmek gerekirmis aslinda ama her seyi tam duzgun planlamak mumkun olmuyor. Yol, hava sartlari etkiliyor boyle uzun bir geziyi. Ben gordugum kadariyla Mardin'i cok begendim, kesin bir daha gormeye niyetliyim.

Bakalim Sanliurfa'da bizi neler bekliyor.
_________________
KTM 990 Adventure
Alpler '03
Norvec '05
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
viatormundi
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Feb 25, 2006
Mesajlar: 271
Nerden: Mayorka

MesajTarih: Çrş Hzr 02, 2010 9:05 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Ertesi gun Sanliurfa'ya dogru yola cikmaya haziriz. Mardin ile Sanliurfa arasindaki otoban surusunun can sikici olacagini dusunerek, alternatif bir rota izlemeye karar veriyoruz. Guneye Ceylanpinar'a dogru surup sonra sinira paralel giden yoldan Sanliurfa'ya varmak amacimiz.

Hava cok sicak bugun. Allahtan buff bandanami islatip boynuma koymustum. Ceylanpinar'a dogru giden yol dar koy yolu biciminde, asfalt kalitesi soyle boyle ama cok toz duman icinde, bu sicakta pek o kadar da zevkli bir yol degil kisacasi. Bu dar yolda giderken ekilmis tarlalar gozume carpiyor. Buralari Dogu Anadolu'ya gore daha gelismis bir izlenim veriyor, tarimcilik gelistiginden herhalde. Ceylanpinar'a vardigimizda sicaktan bitkin haldeyiz. Bir benzin istasyonunda mola veriyoruz. Benzin istasyonunda calisanlar cok misafirperver. Cay, gazoz falan ikram ediyorlar. Ceylanpinar Suriye sinirina cok yakin bir kasaba. Bayram gibi onemli gunlerde sinir kapisi aciliyormus ve Ceylanpinar ahalisi karsi taraftaki akrabalariyla selamlasiyormus. Yolun geri kalan kismi hakkinda biraz bilgi aliyoruz, benzin istasyonunda calisanlarin dedigine gore yolun belli bir kismi toprak hala ve cok toz duman. Hava bu kadar sicak olmasa belki zevkli bir yol olabilir ama bu sicakta en mantiklisi mumkun oldugunca yuksek suratte yola devam etmek ve Sanliurfa'ya varmak. O yuzden, asfalt anayola dogru surup oyle Sanliurfa'ya gitmeye karar veriyoruz. Her ne kadar yolumuzu uzatmis olsak da, genis asfalt yolda daha hizli gidip kaybedilen zamani telafi etme zamanimiz var.

Kuzeye dogru surup Mardin'i Urfa'ya baglayan asfalt yola cikiyoruz. Bir cok kamyonun kullandigi yogun bir yol bu, asfaltin bazi bolumleri sicaktan erimis ya da kamyonlarin agirligindan iz yapmis. Bir iki yerde karsimiza yol calismasi cikiyor. Micir dokulmus yolda kamyonlarin tozu dumana kattigi ortamda mumkun oldugunca cabuk toz bulutundan kurtulmaya calisiyoruz. Yolun bu kisminda on tekerimin buyuk ebatta olduguna seviniyorum. Kisacasi cok zevkli bir surus degildi.

Sanliurfa'ya vardigidimizda yogun bir trafik ve sehir kalabaligiyla karsilasiyoruz. Hava cok sicak, en kisa surede Gulizar Konuk Evi'ni bulmak amacimiz. Bir iki kisiye sorup sorusturduktan sonra Gulizar Konuk Evi'ni buluyoruz. Eskiden bir kervansaraymis bu konuk evi. Temiz ve guleryuzlu calisanlarin oldugu bir yer.

Gulizar Konuk Evi'nin avlusu



Kaldigimiz oda, yuksek tavanli yer yataklari olan otantik bir odaydi. Memnun kaldik.



Ben biraz halsizim, dinlenmeyi tercih ediyorum. Ekibin diger uyeleri unlu Balikli Göl'u gormeye gidiyorlar. Ben dinlendikten sonra yanlarina geliyorum.
Balikli Göl cok ziyaret edilen bir yer. Ortalik cumbus alani gibi.





Balikli Göl'de bir robocop icon_smile.gif



Balikli Göl'un hikayesini fazla yazmama gerek yok sanirim. Hz. Ibrahim'in basrol oynadigi filmin seti burasi kisaca.

Bunlar da cilgin baliklar



Baliklara ekmek ve benzeri yemeklerin verilmesi yasak, bir nevi deri hastaligina yakalaniyorlarmis ya da balik yemi satanlarin uydurdugu bir yalan bu.

Hz. Ibrahim rivayete gore buraya yumusak inis yapmis, alevler icerisindeki toprak cicek bahcesine donmus



Bu da benim Balikli Göl'den asker Ahmet fotografim. Siddetli ishal nedeniyle kilo vermis halim icon_smile.gif



Ertesi gun Cuneyt disinda kimsenin Harran Universitesi kalintilarini gormeye niyeti ya da enerjisi yok. Hava korkunc sicak. Cuneyt tek basina gidip bizler icin oralari goruntuluyor.





O gunun aksami Gulizar Konuk Evi'nde sira gecesi programi varmis. Onu izlemeye karar veriyoruz.

Eglenceli bir geceydi, ortada oturan yasli amcanin sesi muhtesemdi. Daha sonra kaset falan yapmis bir elemani davet ettiler sahneye, o olayi biraz Istanbul'daki ickili lokantalardaki muhabbete cevirdi ama olsun. Soylenen sarkilar, calinan muzik cok hostu. Ben yanlis biliyormusum sila gecesi diye, sira olacakmis. Sira isminin nereden geldigine dair iki farkli hikaye anlattilar bize. Birincisi, bu tip geceler sirayla bir ev ya da konakta yapildigi icin sira gecesi denilmis. Digeri ise, Urfa'nin isgali sirasinda direnisi planlamak isteyenler aksamlari eglenir gibi yapip sirayla bir evde toplanip direnisi organize etmisler. Isgal sirasinda bu tip eglencelere nasil izin verilmis ben anlamis degilim.



Bazilarimiz kurtlarini doktu hatta



Guzel yemekler vardi o aksam ama ben, Murat ve Cuneyt ishal nedeniyle pek yiyemedik bu leziz yemekleri





Hepsini Deniz yedi:-) Adam cok saglam cikti vallahi, hic hastalanmadi gezi boyunca.



Sanliurfa'da hava cok sicakti,ben cok halsizdim ayrica. Cok detayli gezme imkanim olmadi sehri. Balikli Göl'e giderken icinden gectigim sabit pazar gibi yerler bana Istanbul'da Eminönu'nu hatirlatti. Sahsen Mardin daha cok hosuma gitti ama Sanliurfa'yi bir defa daha gormem lazim.
_________________
KTM 990 Adventure
Alpler '03
Norvec '05
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
viatormundi
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Feb 25, 2006
Mesajlar: 271
Nerden: Mayorka

MesajTarih: Çrş Hzr 02, 2010 9:08 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Ertesi gun Nemrut dagina dogru yola ciktik. Benzin icin mola verdigimizde Deniz her zamanki gibi migdesinin sesini dinliyor.



Benzin istasyonunda calisanlar bu elemanla Murat'i birbirlerine cok benzettiler. Ne diyorsunuz, benziyorlar mi gercekten?



Bu resimde Deniz ne yapiyor diye sormayin, ben de bilmiyorum. Tam o siralarda yolumuzu kaybettik biraz ya da kaybettigimizi zannettik, ya onu protesto ediyor ya da yolda gecen minibuslere striptiz sovu yapiyor.



Nemrut daginin tepesine cikan yolu bulduk, harika bir manzaranin esliginde yukari dogru suruyoruz.



Yolun yukarisinda gorulen bina bir restoran ve son durak. Motorlari onune parkedip tepeye yuruyerek cikacagiz.



Motorlari burada durdurup manzaranin tadini cikartiyoruz.









Herkesin keyfi yerinde. Nemrut dagi hep ismini duydugumuz ve gelmek istedigimiz bir yerdi.



Yol arkadasim KTM'emle soyle yakisikli bir poz vereyim bari:-)



15-20 dakikalik bir yuruyusten sonra tepeye variyoruz. Tören alanindaki heykellerin resimlerini daha evvel yuzlerce kez gormus olmamiza ragmen insan heyecanlanmadan edemiyor. Devasa boyutlarindan mi yoksa bir dagin tepesinde olduklarindan mi bilemiyorum, etkiliyorlar insani.







Bu baslarin asil olmasi gereken yer aslinda burasi.



Baslar boyumdan buyuk, dusunun butun heykeller ne kadar iri.



Fazla yorum salatasi yapmadan sizleri bu muhtesem heykellerle bas basa birakayim biraz....



















Buradan gunesin dogusunu seyretmek cok etkileyici oluyormus ama biz ne yazik ki ogleden sonra geldik. Bir gece konaklamaya zamanimiz da yok. Gunesin batmaya baslamasiyla karsimiza cikan manzarayla kendimizi avutarak geri donmeye basliyoruz.





Hava kararmaya basliyor. Adiyaman cikisinda Murat'in yanan arka far ampulunu degistiriyoruz, bagajini saglamlastiriyoruz.



Murat'in isi nedeniyle geziyi kesip Istanbul'a en kisa zamanda donmesi gerektigini ogreniyoruz. Cuneyt de ona eslik etmeye karar veriyor. Deniz ve ben Kahramanmaras'da konaklamaya karar veriyoruz. Cuneyt ve Murat ise Adana otobaninda biraz zaman kazanip daha ileride bir yerde konaklayacaklar.

Adiyaman'in Gölbasi mevkiinde benim motorum gezide ilk defa yan yatiyor. Ama ustunde ben yokken:-) Ben GPS'de yapilmis gibi gozuken ama aslen daha yapimi bitmemis bir yolu ahaliye sormaya karar veriyorum. Kenara cekiyorum motoru, Murat da yanima yanasiyor ama motorunun ustunde. Arkada Cuneyt ve yore insaniyla bu yol var mi yok mu, yapildi mi, duzgun mu diye tartisirken bir bakiyorum, millet beni ve Cuneyt'i birakip benim motora dogru kosuyor. KTM iki seksen yerde. Ilk aklima gelen zipir bir iki kisi motoru devirdi falan diye ama Murat'i ve motorunu benim motorun ustunde gorunce anliyorum ki durum farkli. Murat'in kiskanc BMW'si dayanamamis benim motoru tecavuze kalkmis:-) Murat motorun ustundeyken dengesini kaybetmis, ehh yanda temiz bir KTM var ben onun uzerine yumusak bir inis yapayim seklinde bizim motoru devirivermis. Motorda hasar yok, zaten cizik olan sag yan canta biraz daha cizilmis o kadar. Yola devam.
_________________
KTM 990 Adventure
Alpler '03
Norvec '05
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
viatormundi
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Feb 25, 2006
Mesajlar: 271
Nerden: Mayorka

MesajTarih: Çrş Hzr 02, 2010 9:11 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Kahramanmaras'da yol uzerinde bir otelde kaliyoruz Deniz'le. Herhangi bir ozelligi yok. Ertesi gun cok guzel bir havanin esliginde Nevsehir, Kapadokya'ya dogru virajli yollarda yol aliyoruz. Ne yazik ki Deniz'in de ayni gun Ankara'ya gitmesi lazim, is nedeniyle. Ben Kapadokya'da tek basima kalacagim. Benimle bir iki saat dolastiktan sonra Deniz ayriliyor.

Yolun acik olsun Deniz, cok guldurdun bizi gezi boyunca.



Bundan sonrasi ben ve KTM'im seklinde devam edecek.

Turkiye'nin bir cok yerini gezme firsatim olmasina ragmen Kapadokya'yi daha evvel gormemistim. Bir sekilde firsat olmamisti. Kesinlikle bekledigim gibi hatta daha etkileyici buldugumu soyleyebilirim. Motorla gezmek icin cok ideal bir bolge.

Kapadokya'ya hos geldiniz.



Favori fotolarimdan biri



Cografya hakkinda fazla konusmama gerek yok, muhtesem bir yer. Gercekten cok özel.











Mutlu Viator:-)



Her taraf magara ve oyuklarla dolu.











GPS'de gordugum toprak bir yola girmeye karar veriyorum ve gunun geri kalan kismi cok daha eglenceli oluyor boylece. Bu toprak yollar motorla gitmek icin ideal.





Amacim toprak yoldan Mustafa Pasa kasabasina ulasmak.



Etraf issizlasiyor ama manzara daha bir guzellesiyor ayni zamanda.







Buraya vardigimda yol sona eriyor.



Tam geri donup baska bir yol bulmaya calisirken, ileride parketmis bir araba goruyorum. Yanina varinca simitle aksam cayi keyfi cikaran uc kisiyle karsilasiyorum. Benim yaslarimda olan kisi muzede arkeolog olarak gorevliymis, sagolsunlar bana cay ikram ediyorlar. Burada eskiden yerlesim varmis ama simdi tamamen terkedilmis.



Burayi nasil buldunuz, genelde turistler bilmez deyince, "kayboldum da oyle buldum" diyorum. Gelin size gunesin cok guzel battigi bir yeri gosterelim diyor. Onlar önden ben arkadan 5-10 km uzakliktaki bir tepeye cikiyoruz. Gunes batmak uzere. Ne yazik ki kameram tam olarak bu harika manzarayi goruntulemedi ama inanin cok etkileyici bir gun batimiydi.









Misafirperver bu arkadaslara tesekkur edip Mustafa Pasa kasabasina asfalt yoldan varip kardesimin uzun bir sure once kaldigi pansiyona yerlesiyorum. Bu aksam ki yemek, testi kebabi..



Köpek bana yemekte eslik ediyor ve kebabi o da cok seviyor:-) Tek basina yemek yemenin verdigi bir burukluk var icimde ama bundan sonra gezinin tek motor/tek adam kismi basliyor yine, onun da ayri bir tadi var.

Ertesi gun yeralti sehirlerini gezmekten vazgecip Istanbul'a gitmeye karar veriyorum. Ailemle vakit gecirdikten sonra Mayorka'ya dogru yola cikmam lazim. Istanbul'da onume firlayan bir araba disinda her hangi bir hadise yasamadan aksam vakti Silivri'ye variyorum. Annem ve babamla bir iki gun vakit gecirdikten sonra hizli bir surusle Sali gunu ogleni Silivri'den cikip Cumartesi sabahinda Mayorka'da olacagim.
_________________
KTM 990 Adventure
Alpler '03
Norvec '05
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
viatormundi
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Feb 25, 2006
Mesajlar: 271
Nerden: Mayorka

MesajTarih: Çrş Hzr 02, 2010 9:17 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

"Bize uygun kiralik bir yer buldum ve tuttum. Bu Cumartesi tasinma niyetindeyim. Esyalari tek basima tasiyacak degilim herhalde?! Bu kadar tatil yaptigin yeter, en kisa surede burada olmaya bak. " Vivian'in bu cumleleri kafamda dolanip duruyor, Silivri - Tekirdag arasinda motorumu surerken. Sali gunu saat 11:00 gibi yola cikiyorum Silivri'den. Ben motoru yuklerken babamin "Bizim zamanimizda motorlar daha bir kucuktu, bu dev gibi bir sey. Motor dedigin, ayagin yere basacak, bu ne boyle? Deve gibi yuksek bir sey. Ama sesi bir harika, ona sozum yok" sozlerini dinleme durumundayim. 1950-60'larda kullandigi motorlarin hikayelerini belki 100 kere dinlemisimdir, motoru yuklerken ayak ustu bir ozet gecmeyi basariyor babam. Annemin "nereden cikti basima bu motor isi, dikkatli kullan oglum!" sozleriyle ugurlaniyorum.

Tekirdag'da durmam lazim. Dayima ve kuzenlerime soz verdim. Kuzenlerim de motor meraklisi ama simdilik scooter ile idare ediyorlar. Tekirdag köftelerini migdeye indirdikten sonra eski sanayide kuzenlerin tanidigi birine motoru gaz/benzin (acikcasi tam bilmiyorum icerigini) ile yikatiyoruz. O kadar ziftlenmis ki motor, benim cabalarimla cikmadi lekerin cogu, son care bunu deniyoruz ve ise yariyor, hatta benim Isvec'den sponsor Lelles'in cikartmalarinin bir kismini da sokuyor bu gaz/benzin ile yikama olayi.

Kuzenler beni motor ustasi bir arkadasla tanistiriyorlar. O ve bir arkadasi bizim gectigimiz yerlerden gecerek bir Turkiye turu yapmislar.



Artik yola devam etmem lazim. Amacim aksam Selanik'te konaklamak. Kardesimin Yunanli bir arkadasinin kiz kardesinin evinde kalacagim. Turkiye sinirindan cikis cok cabuk oluyor. Demirköy'den girisimizi hatirliyorum Selcuk'la, amma da yorgundum o aksam. Pasaport kontrolu sirasinda onumuzde Ukrayna'dan midir nedir bir otobus dolusu turist vardi, cok eziyet olmustu:-) Yunan sinirina gelince, pasaport kontrolu falan yapiyorlar. Firlama, genc bir gumruk görevlisi cantalari arayacagim diye tutturunca benim biraz sinirim bozuluyor. Ulan motorun cantasinda ne bulacaksin?? Ben "ne oldu, neden arayacaksiniz" diye sormaya baslayinca daha rutbeli bir eleman geliyor yanimiza. Ben, "motor bu, cantasi kucucuk, ben ne kaciracagim onun icinde" diye cikisirken, "guzel motor, yolunuz acik olsun" gibi bir seyler soyleyip beni yolcu ediyor rutbeli olan.

Kavala'ya kadar yol temiz asfalt ve genis. Basmak icin ideal. Sonradan duyduguma gore radar kontrolu oluyormus cok, Allahtan bana rastlamadi. Yol kenarinda benzin istasyonu yok gibi, otobandan cikip en yakin kasaba/köye girmek gerekiyor. Kavala'dan sonra yol daraliyor ve virajlaniyor. Tempoyu yuksek tutmaya calisiyorum, Selanik'e, daha evvel tanismadigim birinin evine gec varmak istemiyorum. Saat 8-9 gibi variyorum Selanik'e. Misafiri olacagim cifte bir sms atmistim, "bana adresinizi gonderir misiniz" diye. Cevap yazmislar. Adresi girmeye calisiyorum GPS'e fakat Garmin'in Avrupa haritasinda Yunanistan detaylandirilmamis. Yalnizca ana yollar var. Adresi GPS ile bulmama imkan yok. Bana telefonla bulunduklari bölgeyi tarif etmeye calisiyorlar. Sahil yolunu izleyip bir kavsakta polisin tekine sormaya karar veriyorum. Muhabbet Ingilizce, cat pat.

Ben: Hello, Mr. Officer, Pilea hangi yönde
Yunanli Polis: Pilea? No problem? Duz git, hhhmm (burada kafasindan isiklari sayiyor) 4ncu isiktan sola sap. 4ncu isiktan sola sap derken, eliyle 5 gosteriyor ama...
Ben: 4ncu ya da 5nci isik hangisi ?
Yunali Polis: 4ncu isik. (ama eliyle yine 5nci isigi gosteriyor)

Fazla ustelemenin anlami yok, 4 ile 5nci isik arasinda bir yerden sapacagiz artik:-) 15 dakikalik mucadele sonunda bölgeyi buluyorum ama sokagi bulmama imkan yok. Bir sokak kenarinda evlere servis yapan bir pizza dukkani karsima cikiyor. Daha evvelden bir tecrubem var. Hemen onune cekiyorum pizzacinin. Pizza teslimi yapan elemanlarin ilgisini cekiyor motor hemen. Su adres nerededir, yardim edin falan deyince. Bir tanesi hemen mopedine atlayip, "izle beni!" diyor. Sagolsun iki dakika icerisinde beni adrese getiriyor. Ben cok tesekkur ederim falan deyince, "no problem, this bike sounds like mozart to me, I can ride to Athens listening to this music" diyor sevecen eleman. Akralarin gucu:-)
(Turkce meali: hic sorun degil, bu motorun sesi bana mozart gibi geliyor, Atina'ya kadar dinleyebilirim)

Kardesimin yakin arkadasinin kiz kardesi ve esi, beni karsiliyorlar. Saat gec ama aksam yemegi icin beni beklemisler. Yakinlarda cok sirin bir Yunan lokantasinda yemek yiyoruz, sohbet ediyoruz. Ne yazik ki, takriben 6 ay sonra ogreniyorum ki, kizkardesin esi gencecik yasinda (40 yaslarindaydi) kalp krizinden vefat etmis. Allah rahmet eylesin...

Ertesi sabah yola cikmadan evvel amacim Selanik'teki KTM servisinde motorun kisa bir servisini yaptirmak, en önemlisi yagini degistirmek. Internetten adresini bulmustum KTM bayinin. Onlar beni servis yapilan yere gonderiyorlar.



Probike adindaki bu servisin onu bayagi kalabalik. Benim uzun yoldan geldigimi gorunce ilgi gosteriyorlar. Acelem var, feribota yetismem lazim, acaba hizli bir servis mumkun mu diye sorunca, "patrona sormak lazim" diyorlar. Patron iceriden cagiriliyor. Biraz sohbet ediyoruz. Yolculugun rotasindan bahsediyorum kendisine. Yunanca bir seyler soyluyor elemanlara, benim motor hemen garaja giriyor. "Uzun yoldasin, seni bekletmek olmaz, diger musteriler burali, beklesinler" diyor ve bana kahve ikram ediyor, gezdigim yerleri soruyor. Kisaca cok iyi bir muamele ile karsilastim burada, kesin tavsiye ederim.





Bana polo t-shirt falan hediye ediyorlar, serviste indirim yapiyorlar, ben de cikartmalarini yapistirmalarina izin veriyorum.



Servis isini hallettikten sonra Igoumenitsa limanina dogru yola cikiyorum. Yunanistan'in Adriyatik kiyisindaki bu limandan Italya'ya gemiler isliyor. Amacim aksam feribotuna yetisip, ertesi sabah Italya'da olmak fakat neredeyse yolumun uzerinde olan ve gormek istedigim bir yer var. Meteora manastirlari. Rotami ona göre ayarliyorum.
_________________
KTM 990 Adventure
Alpler '03
Norvec '05
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
viatormundi
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Feb 25, 2006
Mesajlar: 271
Nerden: Mayorka

MesajTarih: Çrş Hzr 02, 2010 9:23 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Gidecegim rota soyle.


Metéora manastirlarinin oldugu Kalampaka bölgesinde biraz yolumu kaybediyorum ama iyi de oluyor. Virajli dar yollarda kullanma imkanim oluyor. Yol kalitesi genelde iyiydi Yunanistan'da.

Evet, Metéora manastirlarina yaklasiyoruz.



Metéora kelimesi eski Yunanca'da havada asili ya da yukaridaki cennet anlamina geliyor. Aslinda bu manastirlarin yapilmasinin nedeni biz Turkleriz. 12. yuzyil ile 14. yuzyil arasinda Osmanli isgalinden kacan papazlar tarafindan yapilmis bu manastirlar. Toplamda 20 manastir yapilmis fakat gunumuze 6 adet kalmis. Eskiden simdi araclarin gectigi yollar yokmus. Manastirlara butun ulasim, ipten merdivenler ya da sepetlerle yapiliyormus.

Etkileyici bir goruntusu var bu buyuk kaya blogunun.



Herhalde butun ipten merdiven ve sepetleri cekince bu manastirlari ele gecirmek o zamanin teknolojisiyle imkansizdi.







Manastirlara cikan yol dar ve virajli, fotograf ceke ceke en yuksekteki manastira dogru ilerliyorum.



Yukarida buyukce bir park alani var. Orada biraz soluklanip, bir seyler icip, geri donuse hazirlaniyorum. Ne yazik ki manastirlarin icini gezmeye vaktim yok. Aksama Igoumenitsa'dan kalkan feribota yetismek istiyorum, yoksa gezi bir gun uzayacak.

Tepeden bir iki manzara.









Manastirlardan ayrildiktan bir iki kilometre sonrasinda yol kenarinda bir bufede mola verip bir tost ile karnimi doyurup yola devam ediyorum. Acelem var. Bu telas sirasinda yolumu sasirip bir sekilde ana rotadan cikip, dar ve virajli yollara giriyorum.

Yunanistan'da bir yerlerde kaybolmus Viator'un kamerasindan.



Daha sonra ana yola ulasip, otobandan yola devam ediyorum.

Igoumenitsa limanina vardigim zaman benim hesaplarima göre feribotu yarim saat ile kacirmis durumdayim ama baska sirketlerin feribotlari da islediginden umutluyum biraz. Limana giriste polis kontrolu var. Bir cok arabanin arka bagajlarini ariyorlardi. Komando kilikli, cusseli askerler de arabalarin yaninda dolasiyorlardi. Asker ya da polis bilemeyecegim tam ama yapili bir eleman yanima geliyor.

Asker: Νίκαια μοτοσικλέτας. Από πού είσαι?

Ben: ??? Pardon asker bey ben Yunanca bilmemek? English?

Asker: Nice bike! Where are you from? (Guzel motor, nereden geliyorsun?)

Ben: Turkum ama Isvec'de yasiyorum ama esim Ispanyol, onun yanina gidiyorum.

Asker (Kafasi karismis bir sekilde):Memnun musun bu KTM'den?

Ben (Vay eleman KTM'i falan biliyor): Memnunum, uzun yol icin ideal.

Asker: Senin bu sirayi beklemene gerek yok. Iyi yolculuklar. Ilerideki kapidan gecerken sagina bak!

deyip, siritiyor. Motoru calistirip, butun bagajlarini alt ust etmek zorunda kalan sinirli araba soforlerine biraz aciyaraktan bakaraktan (bu arabalarin cogu Alman plakali idi ve bence bizim Turk iscilerdi, Yunanlilar bilerek mi zorluk cikartiyorlardi bilemeyecegim) yanlarindan geciyorum. 50 metre sonra ikinci kapiya yaklasinca saga bakiyorum tabi ki. Gicir gicir bir KTM 525 supermoto bana göz kirpiyor. KTM sayesinde Yunanli askerden bile kiyak gorduk anlayacaginiz. Bu KTM tam bir dunya markasi vallahi. BMW'ler catlasin icon_smile.gif

Bilet gisesine gidince binmeyi planladigim feribotun Petra'dan gecikmeli kalktigini ve yarim saat icerisinde limana gelecegini ogrenince cok seviniyorum. Hemen motor ve yolcu bileti alip, limanda yerimi aliyorum. Kabinlerde yer yoktu. Feribot'un terasinda ya da iceride uygun bir yerde kivrilip uyuyacagim artik, baska caresi yok.

Park alaninda Alman plakali GS'lerden olusan bir ekip var ama pek sosyal tipler degiller. Onun yerine Yunanistan'i motorlariyla gezmis Italyan bir ciftle sohbet ediyoruz biraz.

Bir saat kadar sonra feribot yanasiyor. Cumbur cemaat motorlari yukluyoruz. Petra'dan binmis motorlari gorunce anliyorum ki bu feribot yolculugu cok enteresan gececek....
_________________
KTM 990 Adventure
Alpler '03
Norvec '05
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
viatormundi
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Feb 25, 2006
Mesajlar: 271
Nerden: Mayorka

MesajTarih: Çrş Hzr 02, 2010 9:29 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Feribotun alt katina motorumu parkederken farkediyorum ki, 10 tane kadar KTM motoru bir grup halinde parketmis ve bir de KTM Hellas logolu bir minibus. Motorlar 640, 950 ve 990 Adventure'lar. Ustumdeki motor pantalonunu, botlari ve korumalari motorda birakip, KTM Rallye ceketim ve uyku tulumumu yanima alip ust kata cikiyorum.

Feribot cok dolu bugun. Her tarafta insan var. Guvertede ruzgar almayan yerlerin cogu tutulmus. Tek carem, herkes kamaralara cekildikten sonra lokantanin kanepelerinden birinde uyumak. Restoranlardan birine dogru gidip, bir seyler atistirmaya karar veriyorum. Avrupa basketbol sampiyonasi var o gunlerde ve Yunanistan-Rusya arasindaki mac bu aksam. O yuzden Yunanlilar bayagi heyecanli bir sekilde maci seyrediyorlar. Restoranin ortasinda portakal rengi bir topluluk var. Bizim KTM'ciler bunlar olsa gerek. Bayagi atesli bir sekilde maci seyrediyorlar. Benim uzerimdeki KTM ceketini gorunce bagira cagira beni yanlarina cagiriyorlar.

Yunanli 1: Yunanca bir seyler soyluyor.
Ben: Sorry, ben Yunanca bilmemek.
Yunanli 2: Come my KTM friend, have a drink with us! (KTM'li arkadas, gel bir icki ic bizimle)
Ben: "Sagolasin Yunanli arkadas" deyip yanlarina oturuyorum.
Yunanli 1: Eeee, where are you from kardes? (Bu nerelisin muhabbeti uluslarasi, tipik ilk soru genelde)
Ben: from Turkey!

Sanki masaya bomba dustu. Hepsi maci falan unutmus, bariz gecen trene bakan inekler seklinde bakmaktalar. Bir iki saniye sessizlik oluyor. Ve bu gezinin cumlesi geliyor icon_smile.gif

Yunanlinin teki: No problem, you have a KTM, one of us. Let's drink!

Sanki hicbirsey olmamis gibi, topluca serefe kaldiriyoruz kadehleri. Basket macinda bir ara olunca beni soru yagmuruna tutuyorlar. Nerden geliyorum, nereye gidiyorum. Isvec'den Turkiye'ye oradan da Ispanya'ya gittigimi duyunca Turk oldugumu falan unutup beni daha cok uzun yol tecrubeli KTM kullanici olarak dinliyorlar. Cok girgir tipler, deli dolu. Turkiye hakkinda cok sorular sordular o gece. Yollar nasil? Ne tip motorlar kullaniliyor? Turk kizlari dizilerdeki gibi guzel mi? Bizim dizileri nereden seyrediyorlar bilmiyorum ama Turk kizlarina hayran bir iki eleman vardi. Yunanli kizlar cok sertmis, asabiymis falan anlatip durdular.

Yanimda oturan ve motorum hakkinda sorular soran eleman, ben motorumdan cok memnun kaldim, uzun yolda beni uzmedi falan dedikce digerlerine "aha bakin" gibilerden Yunanca laflar atiyor. Digerleri de ona durmadan icki ve sigara ikram ediyor. Sonradan ogreniyorum ki, yanimdaki eleman Hellas KTM'in sahibiymis, yani KTM'in Yunanistan distributöru kendisi. Topluca Macaristan'daki KTM festivaline gidiyorlarmis. Esyalarini Hellas KTM'in minibusu tasiyor. Anlattiklarina gore KTM Yunanistan'da cok yayginmis. Ciddi bir enduro ve supermoto meraklisi varmis. Hepsi BMW'den ciddi nefret ediyor icon_smile.gif

Bana super iyi davrandilar bu KTM'ciler. Icki, sigara ikraminin sonu yoktu. Restoran kapaninca geminin diskosuna gittik, aslinda ben uyuma taraftariydim ama beni zorla ikna ettiler. Geminin diskosu bir gemi icin fena degil ama tipik feribot disko goruntusu. Ortadaki masada iki uc guzel kiz, gerisi tamamen Abazyan Cumhuriyeti vatandaslari durumu. Kizlarin masaya durmadan ickiler gonderiliyor. Yunanistan'da adet boyleymis. En sonunda kizlar genelde en pahali ickiyi ismarlayanlarin masasina tesekkur ziyaretine giderlermis. Bizim KTM'ciler cimri cikti, kizlar baska bir masada muhabbete devam etti. Turkce pop muzigine benzer Yunan popunun esliginde cilginlar gibi danseden KTM'ci arkadaslara iyi geceler deyip bos bir kanepe aramaya basliyorum. Restoranin icinde bos bir yer bulup kivriliyorum ama hic de rahat uyuyamiyorum acikcasi.

Sabah kahvaltidan sonra motorlarin yanina inip, kiyafetleri kusanip, Italya yollarinda surmeye hazirlaniyoruz. Ama gemi rotarli oldugu icin ancak ogle vakti Ancona limanina yanasabiliyoruz.

Bir iki KTM'ci arkadas aksamdan kalma. Sagdan ikinci eleman cok girgir bir tipti.



Bana KTM sapkasi hediye ediyorlar.



Feribottan inince Macaristan'a gidecek olan deli dolu Yunanli arkadaslara iyi yolculuklar dileyip, Ispanya'ya dogru yola cikiyorum.




Italya kismi oldukca hizli geciyor. Galiba gezinin surat rekorunu orada kirdim. Bu Italya otobanlarinda iki guvenli surus sekli var bana göre. Ya cok yavas surup, manyak Alfa'larin dikkatini cekmeyeceksin ya da sol seritte yuksek tempoda surup Alfa ve Fiat'larin kicina yapismasini engelleyeceksin. Benim acelem var, sol seritte yuksek surat alternatifini seciyorum.

Ancona - Bolonya otoban surusunden sonra bir yemek molasi verip yoluma devam ediyorum. Sansima yagmur yagmaya basliyor, yapacak bir sey yok. Yola devam. Cenova'dan sonra yol daha dar ama kullanimi zevkli. Amacim San Remo, Nice civarinda bir yerde uygun bir yer bulup gecelemek. Ama evdeki hesap carsiya uymuyor. San Remo yakinlarinda bir iki kasabaya girip cikiyorum ama duzgun otel bulamiyorum, bulduklarimin da fiyatlari gereksiz yuksek. Biraz daha yola devam edeyim diyerekten kendimi Monaco'nun tepesinden gecen yolda buluyorum. Ehh, Monaco'da duzgun fiyata otel bulma sansim sifir olduguna gore tek care macera adami olarak disarida konaklamak. Duzgun bir benzin istasyonu bulup, motoru agaclarin yanina parkedip, bir agacin altina uzaniyorum. Motor kiyafetleri gecenin soguguna karsi iyi koruyor. Hosuma gidiyor bu acik havada gokyuzunu seyrederken uyuma fikri. Kulak tikaclari sayesinde yoldan gecen kamyonlarin sesinden de rahatsiz olmuyorum. Bir iki defa uyanma disinda sabah 6, 7'ye kadar oldukca rahat uyuyorum. Benzincide tuvalet, kahvalti ihtiyaclarini karsiladiktan sonra yola devam. Eve cok az kaldi. Otobandan duzgun ve sabit bir hizla Ispanya'ya giriyorum, Cuma gunu ogleden sonrasi Barselona'dayim. Hizli feribota yetistim ama yer yok. Aksam ustu Mayorka'ya giden yavas feribota'a binip Cumartesi sabahi 7 gibi adaya ayak basiyorum.


Yorgunum ama mutluyum, sevgili esimi cok ozledim, hemen yeni tasindigimiz sokaga dogru suruyorum motoru.

Uzun yolculugun en guzel yani ne biliyor musunuz? Eve donmenin verdigi mutluluk.

Dile kolay 11bin kusur kilometre dolasmis, 11 degisik ulkeden gecmisim...



Son
_________________
KTM 990 Adventure
Alpler '03
Norvec '05
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
VAP53
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 28, 2003
Mesajlar: 12125
Nerden: İstanbul/Çanakkale

MesajTarih: Prş Hzr 03, 2010 6:12 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Ahmet gercekten nefis ve eksiksiz, profesyonelce duzenlenmis ama amator ruhun kokusunu da icine sigdirmis bir rapor. Cok tesekkurler.

Hemen hemen ayni yerlerde dolasmisiz ama farkli gozle gormek gercekten cok keyifli, insan bazi yerleri farkli gordugunu veya goremeden gectigini fark ediyor. Insallah onlari da bir sonraki sefere tamamlariz diye dusunuyor. Memleketimiz gercekten mukemmelliklerle dolu, gez gez bitmez yerler var gorulesi...

Asagidaki bir bilgiyi yanlis fikir sahibi olunmasin diye (ukalalik kabul etmezsen icon_redface.gif ) duzeltmek istiyorum. Orasi muze olmadan once Askeri gazinoydu, ama dedigin dogru. Yapilis amaci manastir ve yakin zamana kadar da Suryani Vakfinin maliydi.

viatormundi demiş ki:
ve eskiden Suryani manastiri olan simdi ise Mardin muzesi olarak kullanilan bu guzel bina

........


Bu da benim 1974'deki gazino/(simdiki Muze) terasindan bir goruntum icon_confused.gif (askerligi protesto ettigim surecte oldugumdan, kilıksizligi benimsemis, hatta ufak sokukleri yirtik durumuna getirmistim bu poz icin)... icon_rolleyes.gif

_________________
Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - IST. & Geyikli

Turkiye durmaksizin doguya giden bir gemidir, bazilari bu geminin guvertesinde batiya dogru kosarak batiya gittiklerini sanarlar (Filozof Sakallı Celal).
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder AIM Adresi
viatormundi
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Feb 25, 2006
Mesajlar: 271
Nerden: Mayorka

MesajTarih: Prş Hzr 03, 2010 6:59 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Ahmet agbi duzeltmen icin tesekkur ederim.
1974`den fotografta cok delikanli cikmissin icon_smile.gif
_________________
KTM 990 Adventure
Alpler '03
Norvec '05
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
Mesajları göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Geziler/Toplantilar Tüm saatler GMT
Sayfa Önceki  1, 2, 3, 4, 5
5. sayfa (Toplam 5 sayfa)

 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Forums ©

   
 

All logos and trademarks in this site are property of their respective owner. The comments are property of their posters, all the rest © 2002 by me
You can syndicate our news using the file backend.php or ultramode.txt