Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Tarih: Pzr May 07, 2006 9:41 pm Mesaj konusu: Kırşehir Çevresi de Güzelmiş
Herkese selam. Bir süre önce Adana’dan kale gezileriyle ilgili çok güzel bir gezi raporu çıkmıştı. Onun gazıyla uzun zaman sonra ben de klavyenin başına geçip iki satır karalayayım istedim. Gezimiz çok kişi düşünülmüş ancak muhtelif sebeplerden tek kişilik icra edilmek zorunda kalınmış idi. Hedef Kırşehir civarında güneş tutulmasının seyredilebileceği herhangi bir nokta, tercihen bölge kalelerinden birisi.
Titan ve KLE’den sonra üçüncü karımla tanıştırayım. Fıstık gibi görünüyor değil mi, bir de böööyle boynunu yana vermiş melül melül. Aldanmamak lazım, hiç de iyi huylu falan değil. Geçenlerde iki seksen yapıştırdı beni yere, 15 gündür topallıyorum. Kaltak, ne olacak.
İşte çıkmayı hedeflediğim kale. Aslında kale falan değilmiş. Uzaktan pek bir kaleye benziyordu oysa.
Haritada görünüyorsa elbet vardır bir kale. Çobanlara danıştım, meğer levhası da varmış. Aklınızda bulunsun, Ömerhacılı köyünde Kızlar kalesi levhasını soracaksınız. Oradan sapınca dağın arka taraflarına oldukça eğlenceli bir toprak yol çıkıyor. Yolun bittiği yerde offroad serbest. Kaleyi önce sağ taraftaki kırmızı okun olduğu yer zannettim, meğer orası da değilmiş, yeşil okun olduğu yermiş. Resmen halüsinasyon görüyorum herhalde, titreşimden artık ne göz kaldı ne beyin zaten. Şıllık.
Kale olduğunu sandığım şey aslında kocaman bir tek parça kaya çıktı. Ama ne kaya, zor bela üzerine çıktığımda sanki oturulsun diye yapılmış tahta benzer bir çıkıntı buldum. İşte o çıkıntıdan manzara.
Hali hazırda güneş batmakta olduğu için daha fazla kasmayıp kampı bu kayanın dibine kurmaya karar verdim. Motordan eşyaları taşırken gün batımını resmetmeyi de unutmadık elbet.
LC: Fotoşop var fotoşop.
Gob: Sus, şopacam şimdi seni...
İşte sabaha kadar fötümün donduğu yerin resmidir. Dağ başını duman falan almıyor kardeşim, resmen don alıp gidiyor. -18’lik tulumda bile kazakla yatmak şart.
En sonunda haritadaki kaleyi buluyoruz çok şükür. Kaleden geriye bolca yıkıntı kalmış elbet ancak sol tarafta halen girişi bilinmeyen bir bölme sağlam duruyor. Öğrendiğim kadarıyla kalenin üstüne kurulu olduğu kayalığın içerisinde gizli odalar olduğuna dair inanış var. Sağlam kalan ve girişi olmayan bu bölüme de içeriden ulaşıldığı sanılıyor.
Kalenin sağlam kalan ufacık bölümünden bir odacık. Burada inanılmaz rüzgar var. Nasıl olup da kışın buralarda kalabilmişler akıl almıyor. Sağlam adamlarmış vesselam.
Kalenin üzerinde etrafı seyrederken insana benzer enteresan bir kaya oluşumunu farkettim. İnsan önce ‘Ulen ikinci bir Nemrut dağı olayına mı girdik’ diye düşünmeden edemiyor.
Merak edip bu kayanın diğer tarafında bir kayalığa tırmanıyorum ve işte kayanın diğer yüzü. Aslında doğal bir oluşum ama yine de insan yapımı gibi duruyor. Bu arada resimde bir de misafirimiz var. Gerçi evsahibi demek daha doğru olur herhalde.
Gob: Baba bi poz ver. Hah çekiyom. Bozma
Tülkü: Ulan, daha neyi bozacam ki, karizma mı bıraktınız adamda. Karıya kıza nispet dağda inziva tiplemesi takılıyorduk, ettin içine.
Gob: Abi bi tane daha çekiyim mi abi.
Tülkü: Çek koçum çek sen...
Senaryomuzun geçtiği doğal hayat tiyatrosunun sahnesinden bir görünüm.
Ve büyük an. Güneş tutulması başladı. Almışım elime de praktikerden canavar gibi kaynak gözlüğünü, hey yavrum be.
Ve daha büyük an. Tam tutulma. Resimden kimin neyi tuttuğu pek belli olmuyor gerçi ama, neyse canım biz de profesyöneliz demedik ya. İdare edin.
Eh, tutulma bitip takım taklavatı da topladıktan sonra yine yola revan oluyoruz. Bir sonraki hedef karakurt kaplıcası. Offf, dağın başındaki ayazdan sonra o kaplıca nasıl iyi geliyor anlatamam. Hele bir de özel odanın özel park yeri varsa. 5 yıldızlı otel olsa bu kadar rahat edemezdim. Eşyaları taşıma derdi bile olmadı, balkondan uzanıp herşeyi içeri taşıyıverdim. Tavsiye ederim, gidin, kalın.
Komşu ağaçta da hummarı bir çalışma var. Yaz gelince sadece motorcular dökülmüyor tabi ortalığa, arılar da bal yapma derdine düşmüşler şimdiden.
Gob: Alooeea, ne geziyon lan yatağımda, höşt, sieeeaa.
Püsük: Usta, bi saniye, bak izah ediyim...
Gob: Neyi izah edecen len, hadee dışarı, naş naş..
Püsük: Abi gözünü seviyim al içeri, derdim büyük, etme, eyl...
Şirret Püsük: Heriiiif, nerdesin kör olasıca, sana demedim mi motora binmek yok diyee, hea!
Püsük: Oyyy...yandım abi ben ya, of ya..
Şirret Püsük: Ne oluyo bakiyim burda.Kim ayol bu çam yarması. Ne bakıyosun kardeşim. Aaa...
Gob: Yok abla, hani arkadaş şeeediyodu da...hani yol soracaktım ben...
ŞP: Ne ablası, ne yolu, laubali herif. Çek arabanı...
Gob: Araba değil abla, motor, mot...
LC: Sensin motor, terbiyesiz.
Gob: ...
Neyse, kaplıcada kemiklerimi ısıtıp Allah’ın kedisinden de azarımı işittikten sonra Malkaya yazıtı denilen bir tarihi eseri görmeye gittim. Hah, buldum derken;
Gob: Çiftçi kardeş, malkaya yazıtı dedikleri bu mu?
Çiftçi Kardeş: Haaaa, sen gel hele yanaş kardeş, yak bi cigara.
Gob: Yok abi ben bıraktım sağol.
ÇK: Eeee, ne yapacan sen şimdi bu yazıtı:
Gob: Resmini çekecem abi, turistim de ben.
ÇK: Resmini çekip ne yapacan peki?
Gob: Bi dahaki sefere traktörle gelecem, ne var ne yoksa alıp götürecem.
ÇK: Haaaa....
Gob: Yaaaaa...
ÇK: Bak şimdi benim tarlada da çıktı bi şeyler, bi de ona baksan kardeş.
Gob: ...
Yazıt diye resmini çektiğim nesnenin beton kalıp olduğunu öğrendikten ve köylü kardeşe kültür bakanlığına veya kaymakamlıklara haber verirse kendisine yardımcı olacaklarını anlattıktan sonra sıradaki hedef olan Cemele kalesine yöneliyorum. Olur da bir gün gidecek olursanız kalenin dibindeki çeşmeli alana çok dikkatli yaklaşın. Denyonun biri tek sıra dikenli tel çekmiş, az kalsın tepe taklak olacaktım.
Cemele Kalesinden Cemele kasabası ve kalenin arka tarafı. Sağ alt köşede de başımın belası.
Sırada Üçayak kilisesi var. Kilisenin adı muhakkak çok daha edebi bir şeydir ama köylüler taş çalarak, define avcıları da temelini kazarak kiliseyi ortaklaşa mahvetmeyi becermişler. Kala kala üç ayak sütun kalmış. Bu haliyle bile işçiliğine hayran oldum. Tuğlaların gofret gibi dizildiği bir yapıyı daha önce görmemiştim. Harika bir eser.
Devamında Yozgat’a doğru giderken Dulkadirli Yeraltı Kenti levhasını takip edip Dulkadirli’ye ulaştım. Halen Kültür Bakanlığı kazı yapmakta olduğu için giriş kitliydi ve belediyeciler ya kasten ya da gerçekten anahtarı kaybettikleri için içeriyi göremedim. Öğrendiğim kadarıyla 2 km kadar yeraltından devam eden dehlizler varmış ve daha hala kazıldığına göre kimse ne kadar ileriye gittiğini bilmiyor. Bu defa güneşi Yozgat'ta batırdık, yeraltı kentini de bir başka sefere yazarız inşallah.
Usta ,senin aldığın tüm motorlar konuşuyor.Nerden buluyosun bunları anlamıyorum.Bizimkiler tepiyo ustunden atıyo filan
Ayrıca ne ara oralara gittin şaştım kaldım vesselam .Eline sağlık. _________________
Kayıt: Feb 19, 2004 Mesajlar: 313 Nerden: Köyceğiz/Muğla - Çanakkale
Tarih: Pzr May 07, 2006 11:06 pm Mesaj konusu:
gerçekten de raporlarını özlemişiz-(m ben en azından) bu arada taa tit zamanından belliydi senin şöyle oynak bişey istediğin , ne zaman aldığını bilmiyorum ama size mutluluklar... _________________ Tiger 250 (Mt-07)
--67-70--
DL 650 L4
--------------------
Murphy says:
Anything that can go wrong will go wrong...
Tarih: Pzr May 07, 2006 11:40 pm Mesaj konusu: Re: Kırşehir Çevresi de Güzelmiş
Tam "Goblin gezi yazisi yazmiyor" diye sikayet kosesine yazacaktim, raporunu gordum. Eline, KTM'ne saglik. Motoru daha once gormustum, tekrar hayirli olsun.
Asagidaki konusmada Püsük'ün son lafini unutmussun:
(Yüzüne bakarak okuyun) Püsük: Yaktin abi beni...
Goblin demiş ki:
Şirret Püsük: Ne oluyo bakiyim burda.Kim ayol bu çam yarması. Ne bakıyosun kardeşim. Aaa...
Gob: Yok abla, hani arkadaş şeeediyodu da...hani yol soracaktım ben...
ŞP: Ne ablası, ne yolu, laubali herif. Çek arabanı...
Gob: Araba değil abla, motor, mot...
LC: Sensin motor, terbiyesiz.
Gob: ...
Her karesinden ve satırından acayip zevk aldım ellerine sağlık.. Bu arada titrek şıllığın çok güzelmiş . İşte benim motosikletten beklentime örnek bir gezi...
Devamını bekliyorum(z). _________________ MESUT DOĞRUÇ / ADANA
Husaberg FE 450 2004
BMW F650 GS DAKAR 2003
505 4654905
Kayıt: Dec 14, 2003 Mesajlar: 1313 Nerden: Philadelphia
Tarih: Pts May 08, 2006 1:54 am Mesaj konusu:
Tam zamaninda, ilac gibi geldi Goblincigim. Resimler super herzamanki gibi. _________________ Akif Ersahin
BMW R1200RT
IBA #25322
DrDakar.com www.gamsizseyyah.com
Kayıt: Non 0, 0000 Mesajlar: 3352 Nerden: New York
Tarih: Pts May 08, 2006 3:14 am Mesaj konusu:
Ne "surc-u lisan" i Goblin, gozlerim yikandi resmen. Bir numara rapor, cok tesekkur ederim.
Bu arada bu kurakilk, coraklik insanin icini buruyor yahu... Oralara keklige gitmistim uzun yillar once, simdi baska bir gezegen gibi gorundu gozume. Hic bir tane bile bulup vuramamistik, simdi cok memnunum o ayri.
Motor LC4 640. Rodaj dönemi biraz sancılı geçmiş olsa da şu anda performansından ve sürüşünden çok memnunum. Yalnız bir hususu belirtmekte fayda var. Beygir gücü artıp ağırlık azaldıkça enduro motorları kullanmak için tekniği geliştirmek gerekiyor. Daha önce Orkun'la XR650 vs KLE500 ve LC4 vs. KLE500 denemelerimizde KLE'nin ağırlığı nedeniyle yere çok iyi bastığı ve toprak yolda virajları çok daha kararlı aldığını, bu sebeple de daima önde gittiğini gördük. KLE hatayı affeden bir makina, oysa LC4 ve benzeri kategorideki makinalar ufacık hatada düşmenize sebep oluyorlar. Yavaş yavaş alışacağız bakalım.
Kırşehir de malesef iç anadolumuzun tipik görünütüsünü yansıtıyor. İlgilenilmesi ve ciddi ağaçlandırma yapılması lazım. Bilhassa 3 ve 4üncü resimlerde uzakta görülen göl Hirfanlı Barajı'nın su toplama alanı. Korkunç bir gerçek ama ağaçlandırma eksikliği yüzünden Hirfanlı'nın havzası da yavaş yavaş toprak doluyor. Yakın zamanda verimini kaybeden barajlar arasına girecek korkarım.
Sinan, benden çok yaşayacaksın. Püsük'ün sözünü gerçekten unutmuştum, ama ifade o kadar evrensel ki sen yakalamışsın. Teşekkürler.
İergen, geçenlerde senin bir yazın vardı. 'Ankara'dan bi Goblin vardı, her haftasonu gezerdi' gibi birşeyler yazmıştın. Sağolasın, bu rapor biraz da senin gazın sayesinde oluştu.
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız