Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Grong'deki otelimiz cok iyiydi acikcasi, bir gun daha kalinabilinirdi ama yollar bizi bekler. Tekrar motor ustundeyiz. Bugunku rota dunku gibi az bilindigi icin biraz surprizlerle dolu. Isvec siniri yakinda oldugu icin siniri gecip, Isvec topraklarinda gecirecegiz geceyi. Gezinin en heyecanli, zor ve bir o kadar da zevkli gunu bugundu benim icin. Kisisel sinirlarimi zorlama imkani buldum
Toplam mesafe 250 km kadardi.
Grusbus ekibinin amaci alternativ 100 km'lik toprak yoldan gitmekti.
Ama Thomas'in GPS sihirbazligi sayesinde kuzey dogu yonune rotamizi cevirip butun gunu toprak, camur, kaya ve kar uzerinde motor kullanarak (duserek, kayarak vs) gecirdik
Hersey cok guzel ve sakin basladi aslinda. Artik alismaya basladigimiz guzel manzaralara bakarak toprak yolda ilerliyoruz. Asfalt ekibi butun rotayi asfaltta gitmeye karar verdi ve bizle ayni zamanda yola cikti. Hava yine cok guzel sansimiza.
Bugun yalnizca dort motordan olusuyor Grusbus ekibi (ben, Thomas, Lars Eve ve Olof) Lars Eve'nin K75S'e onursal GS madalyasi verecegiz bu gezinin sonunda, adam bizi neredeyse her yolda izledi ama motoru da bir bakima harcadi.
Thomas bizi dag basi bir yere cikardi yine ama sikayetim yok. Doganin ortasinda olmak guzel bir sey, ozgur hissediyor insan kendini.
Kucuk su gecisleri yapiyoruz. Ben bu zamana kadar fazla su gecisi yapmadim o yuzden "hhm bu gecisler iyi fazla zorlamaya gerek yok diyorum", hic haberim yok bir iki saat sonra dizlerime kadar sulara gomulecegimden
Ilk ben geciyorum
Sonra Lars Olof
Sonra bizim canavar K75S'li Lars Eve
Oglen kucuk bir kamping restoraninda yemek yiyoruz ve restoran sahibi kar scooterlarinin kisin kullandigi bir yoldan bahsediyor. "Yolun yazin karlar eriyince halinden emin degilim ama heyecan ariyorsaniz deneyin derim" diye de ekliyor. Thomas'in gozlerindeki o cilgin parlaklik beni kaygilandiriyor ama Grusbus ruhu bu, deneyecegiz bu yolu (eger yol varsa). Yol tabi ki GPS'de gozukmuyor.
Ilk bir iki km toprak ve micir yol ama daha sonra yol kayboluyor, yerini dik, derin bir yarik seklinde bir olusum aliyor ve uzerinde kafamdan buyuk kadar kayalar. Burada Lars Eve motorun altini ve yanini vurup cizdikten sonra geride kaliyor ve Lars Olof'da ona hizini uyduruyor. Ben ve Thomas hala yola devam ediyoruz ve GS'lerin alt motor korumalarini test ediyoruz.
Thomas gumbedek motoru deviriyor, yan silindir bir kayaya carpiyor, yalnizca ciziliyor ama kirilmiyor. (Bu GS'lerin silindir kapaklari cok hassas ve ince) Iki kisi motoru zar zor kaldiriyoruz ama ilerletemiyoruz, lastikler TKC 80 olsa belki sansimiz daha fazla olurdu. Neyse 5-10 dakikalik bir cabalamadan sonra motoru hareket ettiriyoruz. Butun zorluklara bir ek olarak, sivrisinek saldirisina ugramis vaziyetteyiz. Ben boyle bir sey hayatimda gormedim, belki binlerce sivrisinek. Isvec'in bu kismi tundra vari yari bataklik bir bitki ortusune sahip oldugundan yazin sivrisinek istilasina ugrar. Konusurken agziniza giriyor neredeyse cilgin sinekler.
Tekrar yola devam, iki Lars'i goremiyoruz artik. Akillilik ediyorlar ve geri donuyorlar. Bir km kadar sonra bir su gecisine geliyoruz. Thomas bu pek ic acici degil, Izlanda'daki su gecislerine benziyor en iyisi ben su derinligini olceyim diyip, ayakkabilari cikartip suya giriyor. Suyun derinligi dizlerinin biraz ustunde "Problem degil geceriz" demesin mi. Ne demek problem degil, ben bu kadar derin sudan hic gecmis miyim diye soran yok tabi. Eleman giyiyor ayakkabilari, atliyor motora, bana donup "en onemlisi tam onune degil karsiya uzaga bakmak ve ne olursa olsun hic gazi kesmemek" deyip gazliyor. Adam Izlanda'larda bilmem kac su gecisi yapmis, isi biliyor acikcasi, paldir kuldur geciyor. Sira bende, Thomas bagiriyor, "hadi, full gaz!" Bismillahi cekip gazliyorum suya. Baslangic iyi gibi ama farkediyorum lastiklerin altindaki taslar super yuvarlak ve kaygan ama yapacak bir sey yok, gaz gaz gaz. Geciyorum suyu, uff.
Daha sonra boyle iki gecis daha yapiyoruz ama su seviyeleri daha az. Yol falan kalmiyor, Thomas yalnizca GPS'den yonumuzu belirleyip bir yol bulmaya calisiyor. Toprak o kadar kaygan ki o bir defa ben uc defa motorlari deviriyoruz. Ust bas perisan, ilk dususten sonra acaba motorda zarar var mi diye bakiyorum ama sonra dusunmuyorum artik. GS'i tek basina kaldirmak zordur diyenlere bilgi olsun, sinirlenince oyle bir kaldiriyorsunuz ki. Hepko Becker silindir koruyuculari kesinlikle ustlerine duseni yaptilar bu dususlerde.
Bir tepenin ustune dogru yaklasiyoruz, sonradan haritada bakinca ismini ogrenecegim ve hic unutmayacagim, Klimpfjäll. Yukseklik 1400 mt. Tepenin ustu karla kapli! Mola verip ne yapacagimiza karar vermeye calisiyoruz.
Thomas belki kar o kadar derin degildir diyip motorla uzerinden gecmeye calisiyor ve 2-3 metre sonra motoru yine dusuruyor Kar en az 30 cm derinlikte ve cok yumusak. Aldik mi basimiza derdi, en az 230 kilo olan GS'i ileri goturmemiz imkansiz, silindirlerin uzerinde cevirip karin uzerinde birer kisi yaninda olmak seklinde 20-30 metre kadar motoru kaydirip topraga cikartiyoruz oradan Thomas basladigimiz yere getiriyor motoru. Ne yapacagiz simdi? Karli tabakayi (takriben 30-40 metre uzunlukta) gecmemize imkan yok, geri donmeyi de gururumuza yediremiyoruz, saat 5 olmus, daha Hemavan'a cok yolumuz var. Baska caremiz yok, geri donuyoruz butun yolu ve tabi ki su gecislerini. Biraz gururumuz kiriliyor ama olsun, buraya kadar boyle agir motorlarla cikmamiz bile enteresan bir deneyimdi. Ne demisler "if it doesn't kill you, it makes you stronger !"
Tekrar asfalt dunyasindayiz, hizimizi arttiriyoruz ve Trappstegsforsen adindaki bu kucuk su setinin onunde telefon molasi veriyoruz, saat su an 7 ve Thomas Britt'i arayarak sag salim Hemavan'a gelmekte oldugumuzu haber veriyor. Daha evvel telefonlar cekmiyordu.
Biz GS'lerin uzerinde cambazlik yaparken asfalt ekibi Hemavan'a gelmis, piknik yapiyorlar.
Saat 8 gibi Hemavan'a variyoruz, bu arada toprak/micir yolda hiz rekorumuzu kiriyoruz, yazmiyim buraya acemi arkadaslara kotu ornek olurum. (Dakar standartlarinda desem )
Gercek GS kirli GS'dir olayinin resimli kaniti.
Bir seyler atistirdiktan, herkese yasadigimiz macerayi kisaca anlattiktan sonra hemen yatmaya gidiyoruz. Bu aksam askeriyenin ve sivil savunmanin kullandigi bu barakalarda kalacagiz. Benim icin farketmez, yeter ki yatak rahat olsun, yorgunluktan bitmis vaziyetteyim. Hemen uykuya daliyorum.
Kayıt: Mar 31, 2004 Mesajlar: 741 Nerden: istanbul
Tarih: Cmt Mar 25, 2006 12:59 pm Mesaj konusu:
Sevgili Ahmet (viatormundi),
Enfes bir rapor, ben de parça parça resimlere bakarak okumaya çalışıyordum arada ama bugün şu ana kadar olan kısmı tamamını tek seferde okudum ve bayıldım, teşekkürler paylaşımların için
Gelelim izlenimlerime,
* Öncelikle anlatım ve resimler bir harika
* Preikestolen (Mimber) Kayası enfes, fotoğraflarda böyle görünüyorsa gerçek görüntüsünü düşünemiyorum bile
* Grusbus takımı 'nı izlemek çok eğlenceli ve alternatif yol seçeneği harika bir fikir. Planları yapan Thomas'ı da tebrik etmek lazım...
* Atlanterhavsvegen enteresan, bazı resimler ürkütücü... Pek alakalı değil ama aklıma Hollanda batısında Kuzey Denizi'nden kanallara su geçişini (ve su baskınlarını) önlemek için Hollandalıların yaptığı uzun köpüler geldi. Bu köprülerle yarımadalararası karayolu geçişi sağlanıyor ama aynı zamanda köprülerin altında dev pistonlar var ve gerektiğinde indirilerek suyun içeriye (doğuya) hareketi engelleniyor...
* Trondheim resimleri de bir harika...
viatormundi demiş ki:
.... Hah, unutmadan adamin bir baska ozelligi de motorlarini yikamamasi. Gordugunuz 1150 GS 2003 model ve hic yikanmamis. Motoru satmadan evvel yikarmis motorunu ilk. "Gercek GS kirli GS'dir" adamin slogani. Bir nevi felsefe olayi yani ....
* Harika... Enduro ruhu budur işte... Lars Olof'a burdan saygı ve sevgiler göderiyorum
viatormundi demiş ki:
....Lars Olof bize kisa bir briefing veriyor, sivi almanin motor kullanirken ne kadar onemli olduguna dair. Konsentrasyon eksikliginin en buyuk nedenlerinden biri vucudun su kaybetmesidir. Siz siz olun tank cantanizda su tasiyin ya da su yeni cikan camel back denen cantalardan hortumla su icin...
* Çok önemli bir konu... Atlamayalım diye aradan çekmek istedim (ben de unutuyorum da o bakımdan) ...
İki tane de sorum olacak:
1) Resimlerin birinde 1200GS'in birinde TKC 80 benzeri dişli bir lastik gördüm, marka ve modelini hatırlıyor musun? Acaba bu lastiklerle 9000km'yi çıkarabildi mi?
2) Sinan sormuş ama tam net cevabını göremediğim için ben de sormak istiyorum, Norveç'de (veya İsveç'de) motosiklet kiraları ne civarda olabilir? Eğer bize aktarma şansın olursa sevinirim...
Tekrar teşekkürler ve bekliyoruz raporun devamını & yeni raporlarını _________________ Taner Üstün
Honda XRV 750 Africa Twin'03
yol gidilmez yaşanır
1) Resimlerin birinde 1200GS'in birinde TKC 80 benzeri dişli bir lastik gördüm, marka ve modelini hatırlıyor musun? Acaba bu lastiklerle 9000km'yi çıkarabildi mi?
2) Sinan sormuş ama tam net cevabını göremediğim için ben de sormak istiyorum, Norveç'de (veya İsveç'de) motosiklet kiraları ne civarda olabilir? Eğer bize aktarma şansın olursa sevinirim...
Tekrar teşekkürler ve bekliyoruz raporun devamını & yeni raporlarını
Zannedersem Lars Eve'nin cantasini silver teyple tamir ederken cekilen fotograftaki GS'in lastiklerini kastediyorsun. O lastikler TKC 80 (continental) ve su an benim motorda da onlardan var. Takriben 5000-6000km dayaniyor bu lastikler ama toprakta kullanim fazla olursa daha da az olabilir km. Ne kadar basarsan o kadar az yani, 3000km de bitirenleri biliyorum. Ben TKC 80'den cok memnunum. Asfalttaki performansi boyle bir lastik icin super. Thor kuzey Isvec'de o lastikleri degistirdi.
Bir de Metzeler Karoo kullananlar var, Karoo toprakta daha basarili ama islak asfaltta cok dikkatli olmak lazim cok daha kaygan. Ayrica asfaltta omru daha kisa. Takriben 3000-4000km gidiyor bu lastikler
Norvec'de motor kiralarini bilmiyorum arastirmam lazim ama Stockholm'de baktim biraz. Bir yer buldum ama onlar da yalnizca Isvec vatandaslarina kiraliyor. Referans olsun diye fiyatlari hakkinda sizi bilgilendireyim.
F 650 GS
bir hafta fiyat (1000km'ye kadar) 700 YTL ve her ekstra km 0.17 YTL
R1200GS
bir hafta fiyat (1000km'ye kadar) 1040 YTL ve her ekstra km 0.23 YTL
Eger 3000km kadar suren bir haftalik yolculuk yapilinirsa
F 650 GS 1040 YTL
R 1200 GS 1500 YTL
tutuyor. Bu sirketin fiyatlari bence pahali, baska yerlere bakmaya calisirim. _________________ KTM 990 Adventure
Alpler '03 Norvec '05
Ertesi gun uyandigimda keyfim pek yerinde degil, karnimda bir agri var. Hafif de bas agrisi soz konusu. Kahvaltidan sonra karar veriyorum, Britt ve gurubuyla beraber sahil yolundan gidecegim, fazla tempolu motor kullanmaya gerek yok. Eger 100% konsantrasyonum yoksa sinirlari zorlamamak lazim. (Dalgiclik ve dagcilik deneyimlerimden kendimi alistirdigim kisisel bir kural, icimde her hangi bir kusku varsa o an riske girmem, sonucta zevk icin yapiyorum bunlarin hepsini) Nasilsa, bugunku rotada toprak yol gozukmuyor diyor Thomas, o yuzden fazla bir sey kaybetmiyorum, tek kacirdigim arktik yaris pisti olan Mo i Rana'yi gormeyecek olmam ama uzerinde motor suremedikten sonra pisti gormenin bir anlami yok diye dusunuyorum ama hata yapiyorum. Thomas ve Lars Olof'un infiltrasyon kabiliyetlerini hesaba katmamistim
Bugun ki rota takriben 330 km.
Mo i Rana'yi gezenler ile sahil gurubu Saltströmmen denen dunyanin gel git nedeniyle en fazla akintiya sahip olan yerlerinden birinde bulusuyor.
Bizim sahil yolunu izleyerek yaptigimiz yolculuk sakin geciyor, kahvaltidan sonra aspirinleri alinca benim bas agrisi da sona eriyor. Acaba Thomas ve Lars Olof'la mi gitseydim? Lars Eve'de benimle beraber bugun. K75S'ni biraz dinlendirmek istiyor anlasilan. Ne motormus o K75S, helal olsun. Yolumuzun kenarinda bir glasiyer gozukuyor birden. Yaz vakti hala kar var tabi ki.
Glasiyerden sonra Atlantik'i izleyerek yolumuza devam ediyoruz. Hava biraz puslu bugun ama yagmur yok.
Bu arada alternatif yolu secen gurup, Mo i Rana yaris pistine gelmis vaziyette.
Arktik yaris pisti diye de anilan Mo i Rana 3.7 km uzunlugunda. Denizden yuksekligi 200 m, en uzun duz bolumu 493 m ve 50bin m2 lik asfalt bir alani var.
Bizim Thomas ve Lars Olof ikilisi, zincirlerle ayrilmis bir bolumde aciklik bulup piste izinsiz giriyorlar ve cabucak bir tur atiyorlar, yaslarindan baslarindan utanmadan Sonra da butun aksam yemegi boyunca bunu anlatip beni kiskandiriyorlar
Biz tekneyle kutup dairesini gecerken alternatif ekip karadan bu cizgiyi gecip kutup dairesi anitinin onunde poz vermeyi unutmuyor tabi ki.
Bana bugun toprak yoldan gitmeyecegiz diyen Thomas yine yapacagini yapip 1960'lardan beri kullanilmayan bir yolu bulup onun uzerinde GS'ini test ediyor ve Lars Olof da arkasinda.
Tren raylarina paralel giden bu yol bayagi bozuk durumdaymis megerse
Lars Olof'un sabunlu su yuzu gormeyen 1150 GS'i
Bu arada biz de feribot bekliyoruz, Bodö'ya az kaldi. Bu feribot bekleme aralarinda insanin motorunu kontrol etme sansi oluyor. O zaman on tekerin jantinda bir yamulma gozume carpiyor, dunku macera sirasinda yandan bir tas carpti herhalde. Acelem vardi motoru alirken, dusunmeden metal alisimli jantli aldim, cok buyuk hata
Yanimda bu hava basinci olceklerinden var, on tekerin havasini kontrol ediyorum, bir eksilme yok. Bu gibi dijital ya da tradisyonel mekanik hava olcegini uzun yolculuklarda tavsiye ederim.
Feribottan sonra gule oynaya yolumuza devam ediyoruz ve yol kenarinda bir kahve molasi veriyoruz.
Bu molayi vermeden once basima cok ilginc bir olay geliyor. Yolda sakin sakin giderken tam kafamin uzerinde bir patlama sesi duyuyor sanki sirtimda bir hava basinci hissediyorum, ilk aklima gelen arka lastigin patlamis falan olmasi. Yavaslayip yol kenarinde duruyorum, motorda herhangi bir sorun yok, onumden giden Sven de benim durdugumu gorup geri donuyor. O da biraz panik icinde, patlamayi duydun mu diye bana soruyor. Anlamiyoruz ne oldugunu. Tek aklimiza gelen aciklama, yol kenarinda bir avcinin bizim uzerimizde ucan bir kusa ates acmasi ya da kasten bize ates acmis olmasi. Neyse ikimizde de bir hasar yok, yola devam.
Saltströmmen denen dar bogaza geliyoruz. Cok enteresan bir yer. Gel git nedeniyle her alti saatte bir 400 milyon m3 su 150 metrelik bu kanalin icinden geciyor. Biz oraya vardigimizda gel git olayi olmuyordu o yuzden iyi resim cekemedik ama internetten bulabildigim resimlerde goruldugu gibi akinti cok kuvvetli gercekten.
Bu akinti nedeniyle buyuk baliklar kucuk baliklari avlamak icin bu bogaza toplaniyor. Balik meraklilari icin bir cennet anlayacaginiz.
Bir saat kadar sonra Bodö sehrine variyoruz, ben ekstra heyecanliyim cunku bu aksam kiz arkadasim Vivian Bodö'ye ucakla gelecek ve gezinin geri kalan kisminda beraber olacagiz. Bu demek oluyor ki benim aktif motor kullanma olayim sona eriyor, Vivian varken motorun arkasinda uslu bir sekilde kullanmam sart.
Yarin Lofoten'a gidiyoruz, cok ismini duydugum ve merak ettigim bir yarim ada, Norvec'in kuzeyinde. Balinalarin yaz kis ugradigi bir yer. Lofoten'da uc gun kalacagiz, motorlarin selelerinde uyusan popolarimizi dinlendirecegiz. _________________ KTM 990 Adventure
Alpler '03 Norvec '05
En son viatormundi tarafından Pzr Mar 26, 2006 11:53 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
mükemmel bir rapor daha ...
bizimle paylaştığın için çok teşekkürler.
yüzsüzlük gibi olacak ama bundan sonraki (gerçi daha bu
bitmedi ama ) raporunu merak ediyorum .
istanbul ' a gelince tanışmak ve sohbet etmek isterim (z) .
selamlar,
Bundan sonraki raporlar biraz daha kisa raporlar olur herhalde ama su Norvec raporunu bir bitirelim alnimizin hakkiyla
Ben de Istanbul'a gelince ikitekerci dostlarla tanismak isterim, bulustugunuz bir yer var mi?
Her ay iki kez düzenlenen toplantılar var (Istanbul için ) .
Geleceğiniz tarih belli olunca bilgi verirseniz daha kesin bir
gün bildirebiliriz.
Kimbilir belki bize seyahatlerinizle ilgili bir sunumda yaparsınız ?
selamlar, _________________ Kıvanç DUNDAR
R1100 GS ' 99
ISTANBUL
mükemmel bir rapor daha ...
bizimle paylaştığın için çok teşekkürler.
yüzsüzlük gibi olacak ama bundan sonraki (gerçi daha bu
bitmedi ama ) raporunu merak ediyorum .
istanbul ' a gelince tanışmak ve sohbet etmek isterim (z) .
selamlar,
Bundan sonraki raporlar biraz daha kisa raporlar olur herhalde ama su Norvec raporunu bir bitirelim alnimizin hakkiyla
Ben de Istanbul'a gelince ikitekerci dostlarla tanismak isterim, bulustugunuz bir yer var mi?
Her ay iki kez düzenlenen toplantılar var (Istanbul için ) .
Geleceğiniz tarih belli olunca bilgi verirseniz daha kesin bir
gün bildirebiliriz.
Kimbilir belki bize seyahatlerinizle ilgili bir sunumda yaparsınız ?
selamlar,
Toplantilariniza katilmayi cok isterim, bir daha ki sefere ben Istanbul'a gelmeden evvel toplanti tarihlerini ogreneyim o zaman. _________________ KTM 990 Adventure
Alpler '03 Norvec '05
Tarih: Pzr Mar 26, 2006 12:53 pm Mesaj konusu: LOFOTEN!
Bodö'de sakin bir gece geciriyoruz. Vivian'la beraber iki uc kisi daha Isvec'den ucakla aramiza katiliyorlar. Grubun buyuk bir cogunlugu Bodö'den direk feribotla Lofoten'a gecmeye karar veriyor. Ben de onlara katiliyorum cunku Vivian'in uzun mesafe artci deneyimi yok. Bir de Vivian hareket eden araclarda en kisa zamanda uyuyakalma sampiyonudur Arabayla giderken mesela muhabbetin ortasinda bile uyuyakalir (arabayi ben kullaniyorsam tabi ki ) O yuzden mumkun oldugunca motorla gidilecek mesefeyi kisa tutmakta yarar var.
Alternatif yolu kullananlar sonra daha kisa surecek bir feribota binecekler.
Yavas yavas Lofoten'a yaklasiyoruz. Lofoten oldukca engebeli bir yapiya sahip bir yarimada. Kisa zaman oncesine kadar balikcilikla geciniyormus halki simdi ise en buyuk gecim kaynaklari turizm. Yarim adanin yuksek daglari, gokyuzunun rengi, Atlantik'in hasmeti neden buranin bu kadar ziyaret edildigini kanitliyor. Gercekten etkieyici bir izlenim birakiyor Lofoten insanin uzerinde. Biz oradayken hava sicakligi 17-18 derece gibiydi ve bitki ortusu karadeniz ve tropik karisimi bir izlenim verdi bana. Gulf Stream, Atlantik sicak su akiminin bir mucizesi bu bitki ortusu ve yarimadanin iklimi.
Simdiye kadar gordugum ve tekrar kesin gormek isteyecegim yerler listesindedir Lofoten, ozellikle balina izlemek icin tekrar gelmek isterim. (Hatirlarsaniz Pireneler gezisindeki Torla kasabasi da bu listedir, ne harika kasabaydi o?)
Muhtesem Lofoten daglari ve atlantik
Feribottan inince hava birden degisiveriyor, Bodö'deki puslu havadan eser yok. Lofoten bize cok iyi davrandi 4 gun boyunca, yalnizca son gun yagmur yagdi, o da Isvec sinirini gectikten sonra Inanilmaz sakin, rahatlatici ve huzur dolu bir 4 gun gecirdik burada.
Motorlar hazir, 50 km'lik kisa bir yolculuk onumuzde
Kalacagimiz yerin ismi Njusfjord, 1950'lere kadar balikcilarin ve ailelerin yasadigi bir balikci kasabasi, dogal bir koyun icerisinde bulunan bu kucuk balikci kulubeleri kaziklarin uzerine kurulmus. Su an yalnizca turistik amacla kullaniliyor. Ben Thomas'in BMW klubu websitesine koydugu bu balikci köyu resmine hayran kalmistim. O yuzden beklentilerim yuksek ve hayal kirikligina ugramiyorum.
Boyle kartpostallik bir ortamda kaldik 4 gun boyunca
Tam huzur dolu bir ortam, kitap ya da siir yazmak icin yaratilmis sanki
Motorlari parkedip, cantalari sokup hemen kulubelerimize yerlesiyoruz. 4 kisi bir kulube de kaliyor. Kulubelerin standartlari basit ama temiz, zaten boyle bir ortama luks otel falan hic yakismaz.
Bizim kulubenin onundeki manzara, dogal koy tabak gibi karsimizda
Resmin saginda gorulen tahta siriklar baliklarin kurumalari icin asilmalarina yariyor. Burada avlanan baliklar eskiden resimde gorulen tahta cubuklara asilip (simdi ise firinlarda) kurutulurmus.
Icindeki butun siviyi kaybeden baliklar neredeyse tahta kadar sertlesiyor ve cok uzun sure saklanabiliniyor. Baligi yemek istediginizde yag ve su karisim bir bulamacin icinde saatlerce kaynatiyorsunuz ve balik corbasi oluyor. Vikingler ve daha sonra Atlantik'i gecen denizciler yanlarina bu baliklardan alirmis ve bira. (biranin hikayesi de ilginc, uzun deniz yolculuklarinda su kapali kaplarda bozuldugu icin, fermente alkollu karisimlar gibi daha dayanikli icecekler alinirmis, bira gibi)
Basimi ceviriyorum ve iste Atlantik. Fazla yoruma gerek yok....
Aksam yemegini balikci koyunu isletenlerin sahibi oldugu restoranda yiyoruz, kimsenin cani yemek yapmak istemiyor ama yarin baliga cikilacak ve insallah balik yiyecegiz. Bizim ekip mutlu, bir iki biradan sonra daha da mutlu
Gokyuzunun rengi ve ihtisamli daglariyla Lofoten benim gönlumu fethetti acikcasi
Arka planda gorulen kulubelere vardik 2 saatlik yuruyusten sonra ve geriye donduk, guzel bir yuruyus oldu.
Bakalim biz yuruyusumuzu yaparken balikci vikingler neler yapmis? Masallah balik cok denizde
Bazilari ya daha sansli ya da kabiliyetli
Ya ben en iyisi annemi arayayim, o karadenizli, bunun nasil pisirelecegini bilir kesin
O aksam butun kulubelerde balik yendi ve bazilari yemek pisirme hunerlerini gösterdi. Iste mutevazi balik sofrasi.
Ertesi gun bir ekip olarak motorlara atlayip, Lofoten'in en ucundaki Å adindaki kasabaya gidiyoruz. Yoldaki manzara yine muhtesem.
Buradaki evlerin bazilari da kaziklar uzerine kurulmus, cok sirin bir kasabaydi.
Sabah kahvaltisi icin bu buldugumuz kucuk firindan pohaca familyasindan Lofoten'a ozgun seylerden aliyoruz.
Vivian'cimla Å hatirasi. Motor olayina alisti yavas yavas, hatta Britt ve diger deneyimli artcilardan aldigi tavsiye uzerine artci olarak motor uzerinde uyumayi bile ogrendi GS cok rahat galiba, virajlara daha sert gireyim ben artik, baksaniza motoruma binen uyuyakaliyor
Temiz hava karnimizi aciktirdi yine Karidesli sandivicler aliyoruz, Thomas daha evvel Lofoten'a gelenlerden tavsiye almis. Cok lezizdiler gercekten.
Ertesi gun ayni kulubeyi paylastigimiz Stefan ve Brigitta'yla bulundugumuz koyun tam arkasindaki gollere tirmaniyoruz.
Goller ve tepeler cok harika bir goruntu olusturuyor.
Iste göl ve onunde Atlantik, enteresan bir kompozisyon.
Biz bunlari yaparken Kenneth ve Dan, 150 km kadar kuzeye gidip, balina izleme turuna katiliyorlar. Ne yazik ki Kenneth'in fotoraflari ben de yok, buna benzer manzaralarla karsilastiklarina eminim.
Lofoten'da cok guzel vakit gecirdik ama artik BMW Isvec klubunun yillik toplantisinin yapilacagi, Bjorkliden denen kuzey Isvec'deki yuksek tepeler bolgesine gidecegiz.
Grupca Njusfjord'a gule gule diyoruz.
BMW'lerimiz iyice dinlendiler Lofoten'da, yola cikmaya hazirlar.
Lofoten, bu ömrumde seni tekrar görmek isterim, cok özel bir yersin gercekten
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız