Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Tarih: Pzr May 02, 2010 11:16 am Mesaj konusu: Tres amigos en España
Uzun zamandir ikiteker'de yazmiyorum. Bir gezi raporuyla geri donus yapayim bari
Tres amigos en España
Ben bu 2009 sonbaharinda güney İspanya'yı gezmek istiyordum. Mayorka adası beni kasmaya başlamıştı açıkçası. Hidayet (aka Hido) de oraları çok gezmek istiyormuş, birikmiş tatili de varmış. Böylece oluşturduk Voltran'ı, sonradan aramıza Babür arkadaşımız da katılınca oluverdik birden tres amigos, yani 3 ahbap çavuşlar.
Don Kişot'un memleketinde demir atlarımızı koşturduk
Endülüs Müslümanları'nın saraylarını gezdik
Camilerini hayranlıkla izledik
Bir amigo motoruyla Endülüs asfaltında izler açtı
Ama yolumuza devam ettik
Viator ve Hido'nun İspanya macerası yakında burada....
Yoğun iş temposu ve bizim ufaklığın peşinden koşmanın da verdiği bir yorgunluğun da etkisi olacak ki, Eylül ayının başında daralmıştım. Adadan bir şekilde kendimi atmam gerekiyordu. Tek başıma da olsa bir motor turuna çıkacaktım. Daha evvel kuzey İspanya'yı gezdiğim için tercihim güney İspanya olacaktı. Sevilla ve Granada'yı merak ediyordum açıkçası.
Bu motor turu fikrimi Hido ile paylaşınca o da ilgi gösterdi. Aslında ilk plan hanımları ve çocukları Sevilla'ya uçurup, oraya kadar motorla gitmekti ama sonra bu plandan vazgeçip hanım ve çocuksuz yapmaya karar verdik. Daha sonra Hido'nun Babür adında bir arkadaşı da aramıza katıldı.
Fikir babası ben olduğum için mi ya da İspanya'da yaşadığım için mi ya da plan ve program manyağı olduğum için mi ya da hepsinden dolayı turun neredeyse bütün planlamasını ben yaptım. Başta İsveç usulu ortak bir çalışma olsun, demokratik kararlar alınsın diye çabaladım ama pek işe yaramadı. Üçüncü versiyon rotayı hazırlayıp Hido ve Babür'den fikir ve düşüncelerini beklemekten sıkılınca Hido ile aramızda şöyle bir konuşma geçti.
Ben: Hido ya bu ne iş? O kadar rota yaptım, size sordum, ne diyorsunuz diye. Babür'ün creckberry'den gelen mesaj şöyle. 'Ağbicim emeğe saygı, çok çalışıyorum o yüzden rotaya bakamadım ama eminim iyi olmuştur. Ama rotalar uzun olmasın, geceye kalmayalım, hava soğuk olmasın, virajlı yollar olsun' diyor bu adam. Sen de her rota bana uyar. Ben Barcelona'dan çıktım mı Portekiz'deki Avrupa'nın en batı noktasına giderım diyorsun. Nasıl olacak bu iş?
Hido: Ağbicim sen boşver Babür'ün ve benim dediklerimi. Türk usulu olacak bu iş. Yap kafana göre bir rota, biz seni izleriz!
Hido bunu söyledikten sonra işler kolaylaştı tabi. Portekiz'e kadar gitme fikirlerinden vazgeçip daha çok güney İspanya'ya önem verdik.
Ben Cuma gunu ogleni Mayorka'dan feribota bindim, aksam 8 gibi Barselona'ya vardim. Kisin hizli feribotlardan yok, yavas feribot yedi bucuk saat suruyor, omur torpusu. Allahtan yanima Kite Runner adli kitabi almistim, onu bitirdim. Kitap idare eder ama abarttiklari kadar degil. Hele sonu cok sacmalamis gibi geldi bana.
Ibis Otel'de yer ayirtmistim. Canim GPS'im sayesinde hemencecik buldum oteli. (Hido GPS'ime ne kadar tas atarsa atsin, bizi cok guzel gezdirdi vallahi). Ibis oteller bir nevi McDonalds gibi, standardi belli ve oldukca temiz oteller. Gunubirlik konaklama icin ideal. Cumartesi sabahi kahvaltidan sonra Hido ve Babur ile bulusacagimiz Iberian Moto Tours garajina dogru yola ciktim. Bu Iberian Moto Tours sirketinden biz oldukca memnun kaldik. Motorlar temiz ve yeni, servisleri cok basarili ve Ispanya'nin farkli sehirlerinde ofisleri olmasi cok buyuk bir avantaj. Merkezleri Madrid'de. Motor kiralama sayfasinin ismi BMW Moto Rental.
Aslinda sonradan aklimiza gelen sey turu Madrid'den baslatmanin cok daha iyi olacagiydi. Barselona guney Ispanya'ya uzak kaliyor biraz, ilk ve son gun ekstradan otoban surusu yapmak zorunda kaldik ama Istanbul-Barselona biletlerini iyi fiyata bulunca firsati kacirmak istemedi Hido ve Babur. Yaptigimiz guney Ispanya turunun benzerini yapacaklara onerim ya Madrid ya da Malaga cikisli yapmalaridir.
IMT'nin garajina giderken hafif de heyecanliydim. Hido ve Babur ile daha evvel beraber motor surmemistik. Acaba iyi anlasacak miydik. Bazi insanlar beni cok disiplinli bulur mesela.
Ben garaja geldikten yarim saat sonra Hido ve Babur de taksi ile vardilar. Motor islemlerini hemen halledip yola cikmakti amacimiz.
IMT'nin Barselona'daki garaji
Babur bir 1200GS, Hido ise F650GS kiralamisti. Hido 1200GS'i agir buldugu icin 650'yi tercih etmisti, keske oyle yapmasaymis. IMT yalniz BMW motorlar kiraliyor.
Hido motorunu yuklerken.
Pablo isimli calisan, Babur'e 1200GS'in yuz kusur kadar kontrol dugmesini anlatirken (zavalli Babur KTM 690SM kullaniyor, dolayisiyla 1200GS kokpiti ona ucak kokpiti gibi geldi), "bu motorda lastik basinci sensorleri var, bakiniz on 2.6 arka ise 2.9 bar civarinda" gibi bir seyler dedi. Benim hatirladigim kadariyla 1200GS'in on tekeri icin 32PSI/2.2 BAR, arka tekeri icin ise 36PSI/2.4BAR tavsiye edilir. Ben Pablo ile bunu tartisinca eleman kesip atti. "Kullanma kilavuzunda oyle!". Acaba F650GS'in de tekerlerinde fazla hava var miydi? Bakmamiz gerekirdi, benim yanimda lastik basinci olceri vardi ama o gun bakmadik, hata yaptik belki de.
Butun islemler tamamlanmis, yola cikmaya haziriz.
Birinci gün rota kısa olacaktı. Takriben 370 km. Günün ortasında yola çıkacağımız için fazla zamanımız yoktu. O yüzden yolun yarısından fazlasıni otoban olarak ayarlamistim, Hido ve Babur'de cok erken saatte kalktiklari icin yorgundular. Barselona'dan yola çıkıp Valensiya'ya varacaktık.
Yola ciktiktan 40-45 dakika sonra deniz kenarinda cok guzel virajli bir yola girdik ama trafik coktu ve polis kontrolu de vardi. Butun motorcular birbirlerini uyariyorlardi. Daha sonra ogle yemegi ve kahve icin bir mola verdik. Kucuk bir limani olan bir yerdi.
Millet hala denize giriyordu.
Ogle yemeginden sonra tekrar yola cikmaya hazirdik.
Komutan Hido "Ne lan, buraya dinlenmeye gelmedik, hadi motorlara" modunda...
Yolun geri kalan kismi sorunsuz gecti. Valensiya'ya varinca bir hostelden kalacagimiz apart otelin anahtarlarini aldik. Hosteldeki citir genc kizlari gorunce acaba rezervasyonu iptal edip hostelde mi kalsaydik diye dusunmedim degil, ozellikle Babur cok memnun kalirdi bundan.
Kaldigimiz apartman bence iyiydi (Blue Moon Apartments adli yerde kaldik), cok merkezi bir yerdeydi. Sokaklar dar ve insaat halindeydi ama bir sekilde motorlarimizi sokmayi basardik.
Butun otel rezervasyonlarini www.booking.com sayfasindan yaptim ve cok memnun kaldim. Bir cok rezervasyonu bir gun kalana kadar iptal etme imkani var, fiyatlari iyi ve en onemlisi daha evvel kalanlarin yorumlari cok yardimci. En son gun Cuenca'da kaldigimiz yer disindaki heryerden memnun kaldik diyebilirim. Ben butun gun surdukten sonra otel aramayi sevmiyorum, hele buyuk sehirlerde cok zor oluyor. Bu yuzden yaptigim gezilerin cogunda onceden otelleri ayarliyorum, koordinatlarini GPS'e koyuyorum ve gunun sonunda fazla yorulmadan otele varmayi tercih ediyorum. Boyle yapinca genelde en iyi fiyati da almak mumkun oluyor.
Esyalari odalara tasiyip, temizlendikten sonra kendimizi Valensiya'nin sokaklarina attik. Kaldigimiz yere yakin bir meyve, sebze, balik kapali pazarinin yanindaki bir tapas restoraninda (adini unuttum simdi) guzel bir yemek yedik. Ben de o gecenin fotograflari yok, Hido ve Babur koyuversinler.
Valensiya benim hosuma gitti ama fazla hatta hic gezemedik diyebilirim. Ertesi sabah erkenden yola cikmak uzere yattik. Yolumuz uzundu. _________________ KTM 990 Adventure
Alpler '03 Norvec '05
Keyifli rota.
Yaz sonu bir rapor daha gelecek galiba.
Bu arada Fas raporunu da bekliyoruz unutmadık. _________________ sevgiler
Altug SAYGILI
1150RT
Xcity 250
Takriben 550 km´lik bir mesafe. Aslinda bu kadar uzun bir surusu hic birimiz istemiyorduk ama rota uzerinde kalinacak dogru duzgun bir yer olmayinca Granadaýa kadar surup zaman kazanmaya karar verdik.
Baslangicta biraz otoban surusu yapacaktik, sonra Albacete sehrine kadar ara yollar ve sonra da bir dogudan bir de batidan paralel asagiya dogru inen cok virajli rotadan birini secerek yolumuza devam edecektik.
Gune cok erken basladik, hatta olmasi gerekenden de erken. Cumartesi'yi Pazar'a baglayan gece yaz saati uygulamasindan kis saati uygulamasina gecildigi sirada ben bir hata yapmisim. Benim super atomik ve gunes enerjisiyle sarj olan saatim ve harika GPS'im kendiliginden bu ayari yapiyorlarmis ama ben bunu dusunmeden saatleri geriye alinca olmasi gerekenden erken kaldirdim herkesi. Valensiya'dan yola ciktigimizda saat 6:30 gibi yola ciktigimizi zannediyorduk. Megerse 5:30'mus. O kadar yol gittik otobanda sonra ara yollarda, hala hava aydinlanmamisti. Biraz huylanmadim ama hic aklima gelmedi boyle bir hata yaptigim. Bu saati geri alma yanlisligini ertesi gun aksam otelde televizyon seyrederken farkettik desem.
Sabah bayagi soguktu, Babur'un GS'deki termometre 7-8 dereceyi gostermis o sabah. Otobanda 30-40 dakika surdukten sonra kisaca durduk ve Babur'e sordum usudu mu diye, hafif giyinmisti cunku. "Usuyorum ama idare eder, nasilsa birazdan gunes dogacak" dedi Babur. Ehh, gunes beklendigi gibi birazdan dogmadi. Bazi yerlerde yolun uzerine yogunlasmis soguk sis katmanlari vardi. Bir saat sonra tekrar durdugumuzda aramizda gecen konusma soyleydi.
Ben: Agbicim hava soguk usudun sen, kiyafetleri takviye et istersen
Babur: ses yok
Ben: Aloo, Babur?
Babur: Dondum agbicim ben. Hani nerede gunes? Hala karanlikta gidiyoruz. Termometre 8 dereceyi gosteriyor. Cok usudum vallahi.
Ben: Dogar birazdan, burasi Ispanya! Sen kiyafetleri takviye et. Bir de termometreye bakma. Psikolojik olarak daha da usursun.
Babur: Dogru ama ne giysem simdi, bir yagmurluk var, onu mu giysem.
Ben: Sen en iyisi benim ceketin ic ruzgar gecirmez katmanini giy.
Benim motorun sol cantasi tamamen yedek parca, alet edevat ve kiyafet parcalari ile dolu oldugundan cevat kelle misali her turlu hava sartina hazirdim diyebilirim. Bu arada Hido, super tulumunun icinde, hafif cani sikilmis vaziyette bizi bekliyordu.
Hido: Uff, Babur, ne hassas adamsin yahu. Hadi gazlayalim.
Acik soylemek gerekirse, Babur ne kadar hava sicakligi degisimine hassas ise Hido da o kadar rahatti. Adam motorda, molada, restoranda tulumunu cikarmadi. Utanmasa direk otelde tulumla yataga girecekti.
Artik Don Kisot'un memleketindeydik. Bir cok kasabanin meydaninda ya da girisinde unlu Don Kisot ve Sanco Panco'nun heykelleri ya da tabelalari vardi. Arazi biraz bizim Ic Anadolu'yu andiriyordu.
Hido, cok seyrek durdugumuz da hemen cevreyi fotograflamaya calisiyor. Her gun cok yolumuz oldugundan az durduk ve dolayisiyla az yol fotografi cektik bu gezide.
Dar ve virajli yollardan sonra boyle bir kasabaya variyoruz.
Albacete sehrine geldigimizde benzin molasi ve kahvalti olayina girdik. Sansimiza ana caddede bir tane dogru duzgun pastane vardi ve yorenin motorculari Pazar surusu icin oraya toplanmaya baslamisti. Tipik Ispanyol kahvaltisi olan croissant ve kahve olayini hallettikten sonra yola cikmaya hazirdik. Kahve demisken Ispanya'daki kahve kulturune de biraz deginelim. Burada en cok icilen kahve cesitleri cafe solo, cortado ve cafe con leche'dir. Cafe solo bildigimiz single espresso oluyor. Bunu Babur gibi kahve delileri duble ismarlayabiliyorlar o zaman komik bir isim oluyor. Un cafe solo doble gibi. Cortado single espresso'ya sicak sut katilmis hali ama cok az sut ve kopuksuz. Cafe con leche ise, Turkce cevirisiyle sutlu kahve oluyor, bildigimiz cafe latte ya da Fransizlarin demesiyle cafe au lait. Ispanyollar genelde sabah cafe con leche icer icine croissant'i banarlar. Oglen ve aksam yemeginden sonra da cafe solo ya da cortado icerler. Ispanya'da kahvalti kulturu pek yoktur. Malum adamlar aksam 10 ya da 10:30 hatta yazin 11 gibi sofraya oturduklari icin sabah pek kahvalti yapacak halleri olmuyor.
Albacete'den yola ciktiktan sonra cok guzel ve hizli virajli bir yola vardik. Bu yolda yorenin spor ve super moto kullanan motorcularin pesinden gidip bir iki tanesini sinir etme durumumuz da oldu hani.
Daha sonra guneye dogru rotamizi cevirip doga parki bolgesi olan bir yere geliyoruz. Burada dar köy yollarindan gecip sonra daha genis ve virajli yollarda yolumuza devam ediyoruz. Ogle yemegi saatinde A-317'nin uzerinde olan Hornos adli bir kasabaya variyoruz. Buradaki restoranda cok motorcu vardi. Hizlica bocadillo'larimizi migdeye indirdikten sonra yola cikmaya haziriz. Bocadillo, bildiginiz baget ekmegiyle yapilmis sandivic. Ama Ispanya'da genelde icine domates dilimi koymak yerine domatesi ekmege surerler. Hido beyimiz bu uygulamayi hic begenmedi o ayri mesele.
Ama yollarin ve havanin cok guzel olmasindan dolayi keyfi yerinde Hido beyimizin.
Beyimiz dinlenirken ben en yakin nerede benzinci var Ispanyol motorculara sormaktayim. Hem fazla yerlesim yerinin olmamasi hem de Pazar gunu olmasi nedeniyle benzin bulma sorunumuz var biraz. Ispanyol motorculardan aldigim bilgi dogrultusunda rotanin guneye dogru inen kismindan vazgecip cok harika bir vadiyi izleyerek batiya dogru surup Villa Nueva del Arzobispo kasabasina dogru suruyoruz. Oradaki benzinciyi benim GPS gostermiyor ama sorun degil. Benzinciyi sordugum bir cift sagolsunlar arabalariyla bize yol gosteriyorlar. Benzinimizi aldik, hava harika, yollar muhtesem, keyifler yerinde, kisaca harika bir gun. Nereden bilelim gunumuzun o kadar da mutlu sona ermeyecegini. _________________ KTM 990 Adventure
Alpler '03 Norvec '05
Cok guzel bir rapor izleme keyfini degisik yerlerde suruyorum, aman ne guzel. Hido'yu da senelerdir karelerde olsun gormemistim, bu vesileyle gormus oldum bari.
_________________________
Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - Ist. & C.kale
www.kolinhotel.com
SAGLIK, HUZUR, MUTLULUK, BEREKET ve BERABERLIK. ®
R 1150 GS
GSM : 0-532/264 17 30
mail: vap1953@yahoo.com Is : 0-286/218 08 08 Bir insanin bildigini zannettigi bir seyi ogrenmesi, imkansizdir(Epiktetos)
Granada'ya 50-60km kala otobandan gitmeye basladik.
Ben ondeydim, hizimiz 120-130 falandi. Sonra Hido onume gecti, hiz yine o civarlarda. Bir dakika sonra falan Hido ayaklarini rahatlatmak icin peglerden cekip yere dogru uzatti ve o an motorun onu bir saga bir sola sallamaya basladi. Hemen ayaklari pege koyup toparlamaya calisti ama sallanma daha da hizlandi. Fren de yapmaya baslamisti o an. Hizi zannedersem 70-90 arasi bir noktaya geldi, ben de arkasinda yavaslayarak olanlari izliyordum. Oyle bir noktaya geldi ki sallanma siddeti, ben Hido artik dusecek dedim ama biraz daha dayandi Hido hani rodeocu kovboylar gibi ama sonunda F650GS onu uzerinden atti. Hido yolun sol seridinde yola dik bir sekilde uc dort kere yuvarlandi ama gercekten cok usturuplu yuvarlandi. Ben onun 10 metre kadar arkasinda yolun saginda durdum. Babur butun olanlari gormus ama hic tepki verememis bir sekilde Hido'nun solundan gecip daha ileride durdu. Beni en cok korkutan Hido'ya arkadan gelen bir arabanin carpmasiydi ama allahtan arkamizdaki araba da mesafeli bir sekilde durmayi basardi. Hido ayaga kalkar kalkmaz hemen yolun kenarina atti kendini. Sansimiza arkamizda duran arabadaki yolculardan biri doktormus, hemen Hido'yu sorguya cekti ama Hido benim hic bir agrim yok, iyiyim diyor biz ise inanamiyorduk acikcasi.
Motoru yolun kenarina cektik. Sol gidon ve arka canta uzerinde iki defa donmenin yarattigi hasarlar vardi motorda, gidon yamulmus vs. Surulecek durumda degildi ama tamiri kolay seyler hasar gormus gibiydi. Hido'nun uzerinde yeni aldigi Olympia tulum vardi. Odedigi paraya helal olsun diyorum. Tulum onu cok iyi korudu. Adamin herhangi bir yeri morarmadi, tutulmadi gercekten inanilmaz. Stresten benim ve Babur'un kaslari daha cok tutulmustur herhalde.
Motorun kazadan sonraki hali.
Bu cok tehlikeli ve anlamsiz sallanma neden oldu ve nasil engellenirdi cok tartisilir.
Iberian Moto Tour'dakileri ariyoruz. Ilk once Hido'nun nasil oldugunu soruyorlar. Butun bu kaza sonrasi servis olayini cok iyi halletti bu IMT'ciler, cok memnun kaldik. Almanya'daki ADAC'in benzeri RACC diye bir organizasyon var. IMT onu ariyor, RACC da en yakin kasabadaki bir cekiciyi bulundugumuz yere gonderiyor. Hatta bize ne kadar sure icerisinde ulasacagini SMS ile haber bile veriyor. Kaza olduktan takriben bir ya da bir bucuk saat sonra cekici ve bir polis arabasi geliyorlar. Motoru kamyona yukledikten sonra Granada'ya dogru yola cikiyoruz. Hido benim arkamda.
Otoban kenarinda cekiciyi beklerken sinirler hafiften hala gergin vaziyetteydi hatta Hido Granada'ya gelirken benim motorun arkasinda patates cuvali gibi hissiz bir sekilde oturuyordu, kolay degil otobanda yuksek suratte dusup kac kere yuvarlandi eleman. Ama otele gelince ve dusumuzu alip cok da guzel bir yemek yiyince moralimiz yerine geliyor. Hatta boyle ciddi bir kaza cok ucuz atlatildigi icin kutlama moduna geciyoruz. Ertesi aksam da Granada'da kalacagimiz icin rahatiz. Gun ola hayrola, motor isini bir sekilde hallederiz belki de. Alhambra'ya cikan yokuslu parkta sohbet ederekten otelimize variyor, Babur'un horlama koncertosu baslamadan uykuya dalmaya calisiyoruz. _________________ KTM 990 Adventure
Alpler '03 Norvec '05
Ertesi gun erkenden kalkiyoruz cunku El Hamra sarayini gezecegiz. Cok fazla tarihi bilgi yazmak yerine linklerini vereyim. Kisaca Kuzey Afrika Muslumanlari 711 ile 1492 yillari arasinda Ispanya yarimadasinin bazi sehirlerinde ve onemli askeri noktalarinda hukum surmusler. Bu topraklara da Endulus arapcasiyla Al-Andulus demisler. Granada'daki El Hamra Sarayi ve Kurtuba'daki Cami gunumuze kalmis en muhtesem eserleri.
El Hamra cok populer bir yer ve her gun binlerce turist tarafindan geziliyor, dogru soylemek gerekirse gunde ortalama 6000 kisi geziyormus sarayi. O yuzden biletleri internetten daha evvelden almayi tavsiye ediyorlar, biz de oyle yaptik. Ziyaretcileri yarim saatlik arayla sokuyorlar iceri. Yani biletiniz 8:30 girisi diyorsa o saatte girmeniz lazim, yoksa bilet yaniyor. Sabah saatlerinde girenler saat 14'e kadar gezebiliyor sarayi sonra ogleden sonra girisleri basliyor. En son giris kisin 18'de. Her binanin girisinde barcode okuyucu ile donatilmis gorevliler var. Gercekten cok iyi organize edilmis.
Sabahin korunde kalktik cunku biletlerimiz 8:30 icindi, sabahtan turistik aktiviteleri bitiri ogleden sonra motora bineriz diye dusunmustuk. Otelin onunde Babur beyin bugun hangi kiyafeti giyecegine karar vermesini bekliyoruz. Ben de telefon araciligiyla ofistekilere sunu yap, bunu yap, diye emirler gonderiyorum.
Hido bey yeni motorunu nerede ve ne zaman alacak merak etmis, bana soruyor.
Gun boyunca IMT (Iberian Moto Tours) ile irtibattaydim. Ilk once Malaga'da bir motor var dediler ama o motor kiralanmis, sonra Sevilya olur dediler. Biz 1200GS istedik bu sefer ama ellerinde yokmus yine F650GS oldu. Bundan iyisi can sagligi. Yarinki rotamiz zaten Granada-Sevilla seklinde. Hido bir gun motora binememis olacak, benim yolcum olarak turuncunun tadina bakacak. Motor isi de halloldu, keyifler yerinde.
El Hamra'da mutlu iki Turk
Saraya gelmeden once guzel, buyuk ve bakimli bir bahceden geciyoruz. Ilk girdigimiz binanin icinde duvarlarda guzel islemeler var. Saray bir tepeye kuruldugu icin pencerelerinden manzarasi da guzel.
Insan bir an kendini 1001 Gece Masallari'nda zannetmiyor degil.
Binalari birbirine baglayan bu tip avlular var.
Duvar islemeleri cok basarili.
Ve asagida Granada sehri. Saray yuksekte oldugu icin manzara etkileyici.
Babur "acaba para piyasalari ne oldu bugun?" diye dusunmekte.
Baska bir avluya geliyoruz. Zamaninda Emir'in ve sarayda yasayanlarin dolastiklari ve gunluk olaylari tartistiklari bir avluymus burasi.
Her tarafta o kadar guzel detaylar var ki
Su yansimasiyla oynamaca
Babur piyasalari dusunmenin bir ise yaramayacagina karar verip telefonla piyasa bilgisi aliyor
Ben ise etraftaki guzel islemeleri izliyorum hayranlikla
Gormussunuzdur o unlu El Hamra sutunlarinin resimlerini. Aslinda o sutunlarin oldugu avlu ve koridorlar benim bekledigimden kucuktu, resimlerde daha buyuk gozukuyorlar. Kalabalik oldugundan istedigim gibi bir fotograf cekemedim.
Bu avlu ise cenneti simgeliyor. Ortadaki cesmeye dort yonden sular baglanmis. Cennette dort yer mi ne varmis, onlari simgeliyor.
Biz oradayken cesme restorasyondaydi. Aslanlarin sirtinda tasinan cesmenin goruntusu soyleymis.
Burda binlerce kare fotograf cekilir, malzeme cok
Hido da bos durmuyor, cool bir sekilde sanatsal calismalar yapiyor.
Nerde kalmistik, muhtesem El Hamra'yi geziyorduk. Dusunun ki Avrupa karanlik cag diye de bilinen orta cagda temizlik, sanat, ekonomi konularinda surunurken, Kuzey Afrika ve Orta Dogu doruklardaymis. Emir bu saraydaki havuzlu avlularda dolasirken eminim Granada'nin halki cok daha kotu sartlarda yasiyorlardi o zamanlar. Tarih ne kadar ilginc ve hafizasi olmayan bir sey ki, simdi Avrupa yuksek medeniyet seviyesinde iken Kuzey Afrika ya da Orta Dogu duzen, ekonomi ya da temizlik konusunda daha geride. Fas'a yaptigim gezide bu acikca ortadaydi mesela.
Ekip El Hamra'yi gezmekten memnun. Babur her gectigimiz yerdeki bilgileri elindeki telefona benzer aracla dinleyip bize anlatiyor ama ortalara dogru bayiyor cunku direk gerekli tarihsel bilgileri vermek yerine Washington Irving'in agzindanmis gibi agir ve edebi bir dille anlatiyor alet. Washington Irving kimdir derseniz, kendisi 1829 yilinda Al Hamra'da kisa bir sure kalmis ve saray hakkinda yazilar yazmis bir Amerikali yazar. O zamanlar Al Hamra cok ihmal ediliyormus, evsizler icinde bariniyormus.
Iste asagida guzel Granada.
Ne yazik ki Sierra Nevada dagini ve sarayi ayni karede cekemedim, bu resimler internetten. Ihtisama bakar misiniz?
Hido sanatsal calismalara devam ediyor, Babur ise dikkatle Mister Irving'i dinliyor
Her taraf yemyesil
Bir baska havuza daha geliyoruz.
Ve Al Hamra'nin en cok bilinen fotograf karelerinden birini ben de Nikon D40'im icine sigdiriyorum
Yavas yavas, bahcenin ust kismina sarayin girisine dogru yuruyoruz. Orada Ispanyollarin yaptigi bir iki yapit vardi, onlari gezmek istiyoruz.
Bu enteresan bir binaydi, Ispanyollar sonradan yapmislar. Biraz Plaza del Torro (boga guresi alani) havasi vardi. Ama isin ilginc tarafi binanin distan gorunusu bir kare seklinde ama ici yuvarlak.
Hido cemberin merkezinde akustik calismalari yapiyor. O noktada cok kisik sesle konussaniz bile sesinizin yankisini duyuyorsunuz.
Moraller yerinde
Sarayin karsisindaki bir tepede baska binalar daha var, oraya dogru guzel bahcenin icerisinden gecerek gitmeye karar veriyoruz.
Sarayin karsi taraftan gorunusu
Bir baska, avlu, havuz, cesme, bina kombinasyonuna geliyoruz.
Ama benim gozum hala karsidaki sarayda.
Al Hamra muhtesem bir yerdi gercekten. Sarayi terkedip Granada sehir merkezine dogru yurumeye basliyoruz.
Sarayin ve otelimizin bulundugu tepeden sehre dogru inmeye basliyoruz. Hotel Alixares isimli otelde kaldik. Sarayin girisine cok yakindi ve memnun kaldik bu otelden, Japon turist kayniyordu icerisi.
Granada'nin bu dar sokaklari ve yokuslari bana Fas'daki Fez sehrini hatirlatiyor biraz. Cool bir hatun manzarayi bulmus bir seyler ciziyor. Kendisini rahatsiz etmeden yurumeye devam ediyoruz.
Sarayin duvarlarinin asagidan gorunusu boyle
Guzel bir meydana variyoruz ama buradaki restoranlar cok turistik. Daha merkezi bir yere gidip orada Granada ahalisinin gittigi bir lokanta bulmaya calisacagiz.
Hido halinden memnun
Granada'nin dar sokaklari. Benim hosuma gitti bu sehir. Cok sakin bir yer izlenimi verdi bana.
Bu dereyi izleyerek sehir merkezine variyoruz
Merkezdeki meydanda olan turistik restoranlari da begenmiyoruz
Ama sorup sorusturup duzgun bir restoran buluyoruz sonunda. Orada cok guzel bir paella yedik, Babur ve ben. Hido da Granada'ya ozel bir biranin sisesini hatira olarak yanina aldi
Gec ogle yemeginden sonra, bilginize Ispanya'da ogle yemegi 14 ile 16 arasinda yenir, sehirde biraz turluyoruz. Cok guzel desenleri olan bir t-shirt magazasi buluyoruz, hediyelik bir seyler aliyoruz.
Butun desenler ayni sanatciya ait, oldukca basarili.
Hem uzerimizdeki yorgunlugu atmak hem de Hido'nun motorunun olmamasi nedeniyle ogleden sonrasi icin planladigim 200 kusur kilometrelik Sierra Nevada motor turunu yapmiyoruz boylece. Ne yapalim bir dahaki sefere.
Soyle bir rota cikarmistim aslinda
Yarin cok guzel bir rotamiz var. Malaga ve Marbelya uzerinden Sevilya'ya gidecegiz. Hido da benim turuncunun yolcu olarak tadina bakmak zorunda kalacak:-) _________________ KTM 990 Adventure
Alpler '03 Norvec '05
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız