Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Ertesi gun erkenden yola cikiyoruz. Bugunku rota 420 km kadar.
Ilk once Granada'dan Malaga'ya dogru inecegiz. Sonra duz sahil yolu yerine daha tepeli olan icerilerden Marbella'ya varacagiz. Sonra da kuzey batiya dogru yani Sevilya'ya dogru devam edecegiz. Ben gezinin rotasini advrider.com'da baska motorculara danismistim ve bir iki Ingiliz surucu ozellikle Marbella'dan Ronda denen kasabaya giden A397 adli yolu cok tavsiye etmislerdi, bazilarina gore Avrupa'nin en iyi motor yoluymus. Baskalari da Fransa'dak[URL="http://en.wikipedia.org/wiki/Route_Napoléon"]i Route de Napoléon[/URL] kadar iyi hatta daha iyi demislerdi.
Hido benim arkamda yolcu olacakti bugun. Benim arkada yolcu tasimam daha cok benden daha hafif guzel hatunlarla sinirli oldugundan, kilosu bana yakin birisi olunca tempoyu biraz asagida tuttum dolayisiyla.
Granada'dan cikista sabah trafigine yakalandik ama sonra guzel virajli yollar karsimiza cikinca sabahki yol calismalari ve dur kalklari unutuverdik hemen. Cok kilometre yapacagimizdan ve Sevilya'ya uygun bir saatte varmak istedigimizden tempolu surduk o nedenle ben hic fotograf cekemedim. Asagidaki fotograflar Babur'un kamerasindan. Ama Hido benim arkamda otururken bayagi bir seyler cekti.
Yanlis hatirlamiyorsam Malaga ile Marbella arasinda yuksek bir yerde mola veriyoruz ya da tam Malaga´dan evvel miydi acaba? Sandivic ve kahveleri migdeye indiriyoruz.
Tulumuyla butunlesmis olan Hido halinden memnun. Duck teypler nedeniyle ona artik gazi Hido diyoruz.
Ben her zamanki durmadan konusuyorum.
Kafede mola vermis bisikletciler var. Ben hic KTM bisiklet gormemistim daha evvel, hic de fena durmuyor.
Zavalli Hido'nun kici cok acidi benim KTM'nin sert selesi yuzunden. Yerinden kalkmaya niyetli gozukmuyor.
Keyif adami Hido
Ben Malaga'yi hic begenmedim zaten cabucak gectik icinden. Sonra Marbella'da bir benzin istasyonunda mola verdik. Biz benzin alirken gecen surede bilumum luks araba geldi benzinciye. Hatta cok tas bir Alman hatun Porsche Cayenne Turbo'sunu temizliyordu, Babur gozunu ne arabadan ne de hatundan ayirabildi. Marbella'da golf sahalari ve yazlik evlerin arasinda dolastik biraz, malum isim icabi bir alan arastirmasi yapmam gerekiyordu. Hatta yazlik sitelerin birinde kaybolduk falan. Sonuc, Marbella'da guzel yazliklar var ama Mayorka sinifinda degil
Sonra unlu A397'ye ciktik. Eminim Hido'nun ici ciz etmistir o muhtesem yolda kullanamadigi icin. Yol hafif bir megille vadiyi izleyerek yukari tirmaniyor ve virajlar cok keskin degil. Spor motorlar icin ideal. Her hafta sonu yarislar oluyormus orada, mola verdigimiz kafenin sahibi soyledi. Kafenin ici yuzlerce motor ve motorcu resmiyle doluydu. Kisaca yol tam anlamiyla orgazmatikti.
Ronda'dan sonra bir yerde cok dar bir yola girdik bu yol bizi derin bir vadiye indirdi. Oradaki manzara bana Alpleri cok hatirlatti. Ama yol gercekten cok dar ve virajliydi. Sansimiza hava da cok guzeldi ve Sevilya'ya kadar cok guzel bir surus yaptik. Sevilya'ya varinca hemen BMW'nin yalniz motor satan bir bayisine gittik. [URL="http://www.todomoto.net/"]Todomoto[/URL] adindaki bu magaza cok buyuk ve guzeldi. Her turlu BMW urunu vardi. Orada Hido'nun yeni motoru bizi bekliyordu. Ama satici eleman motor satmakla mesgul oldugundan orada en az bir saat beklemek zorunda kaldik, eleman bu arada iki motor satti anladigima gore. En sonunda Hido yeni motoruna kavustugunda hava kararmisti bile. Ne yazik ki yeni motorda bir F650GS'di.
Aksam trafigine de takildik orada. Sonra da Best Western Cervantes adli oteli bulmakta gercekten zorlandik. Sevilya'nin eski sehrinin sokaklari cok dar ve cogu tek yon. GPS'in haritasinda bize olan yon bazen degismis oluyor, bir de benim GSP'in chipi eski, dar ve yuksek binalarin oldugu sokaklarda cekmiyor alet. En sonunda taksi soforlerine sorduk, onlar tarif ettiler ama onlarin onunden de iki kere gecip hem onlari hem de kendimizi guldurduk biraz. Neyse en sonunda otele vardik ve cabuk bir dustan sonra sehri gezmeye ciktik.
Sevilya gercekten cok guzel bir sehir. Gece hayati cok aktif. Her yer enteresan bar ve restoranlarla dolu.
Ben tarifini aldigimiz lokantayi haritada bulmaya calisirken. Hido beyimiz hadi ama ben aciktim modlarinda.
Gittigimiz lokanta iyiydi ama pahaliydi. Ama tatilde degil miyiz, bir kere de pahali bir yerde yiyelim.
Yemekten sonra biraz sehirde turladik, bir iki bira ictik ve sonra sizdik. Ertesi gun de erkenden Kordoba'ya yola ciktik. Ne yazik ki Sevilya'yi tam gezemedik hatta hic gezemedik. Insallah bir daha ki sefere. _________________ KTM 990 Adventure
Alpler '03 Norvec '05
Bugün pilyon olarak hayatımın en uzun motosiklet yolculuğunu yapıcam. Nerden baksan 400-500km.
Sabah erkenden hazırlanıp, motorları yükledikten sonra "Bismillah" deyip, yola çıktık. Bizimkiler pimpirikli olduğu için şehirden çıkmadan önce benzin, ardından klasik kahve molasını verdiler.
Kahve keyfi şehrin güne başlama saatine denk gelince, üstüne de tüm yollarda inşaat çalışması olunca Granada'yı terketmemiz bayaa bi zaman aldı.
Babür Efendi yine sakin sakin Ahmet'i izlerken...
Yolun ilk bölümü nispeten sıkıcıydı. Hatta o kadar sıkıcıydı ki uykum geldi. Ama sırtımı yaslayabileceğim bi topcase olmadığı için uyayamadım tabii
Arada kısa bir üst baş değiştirme molasından sonra yavaş yavaş tırmanmaya başlıyoruz.
O garip dağ formasyonunu tırmanıp, indikten sonra hızlı bir yola bağlanıyoruz. Sonrasında tekrar sola dönüp dağlara vuruyoruz kendimizi. Sanırım eğlence başlıyor!
Babür'ü genelde makineyi arkama alıp çekiyorum, artık ne tuturursam!
Deniz kendini gösteriyor!
Malaga'ya doğru inişin başladığı noktada yemek molası veriyoruz. Biz motorları parkettiğimizde 3 kişilik bir bisiklet grubu da orada. Full ekipman ve yarış tipi bisikletleriyle çok havalı abiler! Tabii bacaklar falan tıraşlı, o derece yani. Onlar Malaga'ya doğru inişe geçerken, mekân Alman işgaline uğruyor.
Trekking yapmaya gelmiş emekli alman amca ve teyzeler hazırlık yaparken, Babür yine deneysel Hido fotoğrafçılığı yapıyor.
Mola sonrası yola çıktığımızda spor motorlu bi abla bizi solluyor ve önümüzden uzuyor. Ben Ahmet'i tekmeleyip, "Öndeki bağyanı izle!" diyorum ama bizimki Cruise Control'ü 55kmph'ye bağlamış. Neyse ki "über cool" ablamız ileride motorunu parkedip, aşağılara doğru bakarak "Issız Kadın" tripleri yaşayacak sanırım.
Yola devam...
"Ahmet kaç, Babür kovala!" filmi devam ediyor
Babür takipte!
Derken Malaga kendini gösteriyor.
Malaga'ya girdikten sonra Ahmet Hans El Mukayyim yine önündeki zamazingoyu karıştırarak şehirden çıkışımızı bulmaya çalışıyor. O esnada GS cool'luğu...
Biraz debelenerek de olsa şehirden çıkıp, kendimizi otoyola atmayı başarıyoruz.
Rotamız zenginliğin fütursuzca yaşandığı yörelerden birine doğru gidiyor, Suudi Kralı Fahd'ın sarayının olduğu ve gemisini demirlediği Marbella'ya (Marbeya diye okunur )
Malaga-Marbela arası da sıkıcı başlayıp, sonradan keyifli hale geliyor.
Marbella'nın girişi de Kaş'ın inişi gibi.
... ve Avrupa zenginliğinin yazlık başkentlerinden birine girdik.
İstanbul'un kardeş şehirlerinden...
Tüm şehir estetikli olunca billboard'lar da farklı olmuyor tabii.
Kısa bir benzin molasında bile silikonlu ablalar, boyunsuz vücutçu bir abi ve Porsche Cayenne Turbo'sunu itinayla temizleyen İsviçreli bir apla görebiliyoruz. Bu arada bu zenginliğe rağmen ilk kez bir benzin istasyonunda önce parayı ödeyip, ardından benzin alabiliyoruz. Kapının önünde sıvı takviyesi yaparken Lotus ve Bentley gibi arabalar da ihtiyaç gideriyor.
Silikon billboard'unun çevresinde 3 tur attıktan sonra (GPS öyle istedi) golf sahalarıyla çevrelenmiş sitelerin arasından bir yola giriyoruz.
Bizdeki havalı yazlık siteler burada biraz daha evrim geçirip, golf tesisleri haline gelmiş. Evde mangalını yaptıktan sonra, aşağıya inip, golf oynayabilirsin pekala.
Buralarda biraz dolandıktan sonra GPS bizi bi siteye yönlendiriyor ve küçük bi "Marbella'da emlak yatırımı yapılır mı?" turuna çıkıyoruz. Sitelerin girişinde güvenlik kulübeleri var ama içlerinde kimse yok. Bir sitenin içinde biraz oyalandıktan sonra dışarı çıkıyoruz. Malum, bizim Ahmet emlakçı olduğu için sitelerin içine de girmek istedi sanırım
Zor bela bu tatil cenneti konseptinden çıkıp, tırmanmamız gereken yolu buluyoruz. Yolun bu bölümü motorcular için için biçilmiş kaftan olmalı ki, çıkış öncesi uyarı levhaları konmuş.
Yavaş yavaş tırmanarak yükseliyoruz.
Bu Evropalıların alayı bisiklete biniyor!
Solumuzda Marbella ve deniz giderek aşağılarda kalıyor.
Babür'ün artiz pozları...
Bu fotoğraflar için bana para ödemesi lazım aslında
Marbella'ya yukarıdan bakan bir noktada mola veriyoruz. Mekân da motorcu kahvesi gibi. Millet hafta sonları orada takılıyor olmalı ki, içeride bol bol motor fotoğrafları falan var. Biz oradayken birkaç motor da park halindeydi zaten. Hatta Ahmet Cruiser kullanan James Coburn tadında Norveçli bi amcayla muhabbet ediyor.
...
Bu keyifli etap sonrasını pek hatırlamıyorum açıkçası. Tekrar bi takım anayollardan devam edip, sonra yeniden anayoldan ayrılmıştık.
KalifiyeTransitMotorize çöpçü üniformasını tanıyosunuz zaten
Burası da meşhur Steven Spielberg'in "Close Encounters o fthe Third Kind ~ Üçüncü türle yakınlaşmalar" filminin dağı, hatırlayan var mı?
Babür'de çizgi-mizgi hak getire...
Kendimi de çekeyim bari. Mr. Potato Sack!!!
Yine güzel bir dağ yolu etabını bitirip, anayola çıkıyor ve Sevilla'ya giriş yapıyoruz. Sevilla'daki BMW bayisini bulup, kapıda bekleyen F650GS'imizi alıp, otelimize doğru yola koyuluyoruz. Otel bulma faslını yazmıyorum tabii, uzun hikâye!
...
Yorgun rehberimiz Ahmet Hans El Mukayyim, medium pişmiş etini dürtüklerken gecemiz son buluyor!
Guzel bir gezi olmus gercekten ama Hido'ya cok gecmisler olsun, gercekten ucuz atlatilmis bir kaza.
Tank slapping gibi bir durum mu olan, tam olarak anlayamadim? _________________ Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - IST. & Geyikli
Turkiye durmaksizin doguya giden bir gemidir, bazilari bu geminin guvertesinde batiya dogru kosarak batiya gittiklerini sanarlar (Filozof Sakallı Celal).
Guzel bir gezi olmus gercekten ama Hido'ya cok gecmisler olsun, gercekten ucuz atlatilmis bir kaza.
Tank slapping gibi bir durum mu olan, tam olarak anlayamadim?
Evet Ahmet agbi,
tipik bir tank slapping durumu ama hala neden motorun vibrasyona girdigini cozemedik. Motorun cantalari fazla yuklu degildi yani arkasi agir onu hafif durumu yoktu. Ya lastik basinclarinda bir durum vardi ya da Hido ile motorun ergonomisi uyusmadi. Isin ilginc tarafi kaza yapan motorun yerine bir baska F650GS verdiler ve son gun otobanda o da yalpaladi biraz Hido'nun dedigine gore. _________________ KTM 990 Adventure
Alpler '03 Norvec '05
....... Isin ilginc tarafi kaza yapan motorun yerine bir baska F650GS verdiler ve son gun otobanda o da yalpaladi biraz Hido'nun dedigine gore.
Dedigi gibi de olabilir ama bence daha ziyade ilkinin tesirnde kalmaktan da olabilir buyuk ihtimalle...
Sonucta gercekten daha buyuk sorunlarla karsilasilabilecek bir kaza, cok ucuza atlatilmis sukurler olsun... _________________ Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - IST. & Geyikli
Turkiye durmaksizin doguya giden bir gemidir, bazilari bu geminin guvertesinde batiya dogru kosarak batiya gittiklerini sanarlar (Filozof Sakallı Celal).
Ne yazik ki Sevilya'yi istedigimiz gibi gezemeden yola cikiyoruz ertesi sabah. Eger Hido Bey'in yeni BMW'sini iki saat beklemeseydik daha iyi olurdu ama tekrar 3 motor olarak yola ciktigimiz icin sansliyiz.
Bugunku rota kisa olacak cunku ogleden sonra unlu Kordoba Cami'sini gezmek istiyoruz ve cami saat 17:00'de kapaniyor.
Toplam 250-300km'lik bir mesafe. Iki sehir arasinda otoban var ama bu tip yollar cok sikici oldugundan biraz alternatif yollardan gittik.
Cok virajli ve manzarasi guzel olan bir rota degildi ne yazik ki. Ama Kordoba'ya varmamiz gerekiyordu, baska bir secenegimiz yoktu. Yolun ortalarinda bu kale dikkatimizi cekiyor ve onu ziyaret etmeye karar veriyoruz.
Babur halinden memnun bugun. Hava sicakligina uygun giysi kombinasyonunu iyi yapti bugun, simdilik bir sikayeti yok
Kalenin giris kapisina geliyoruz.
Yukari cikinca Hido beyimiz isik hizinda tulumunu cikartip, yari ciplak vaziyette kaleyi gezmeye hazirlaniyor.
Ama ogle tatili nedeniyle kale kapaliymis. Hido " ben boyle kalenin bir tarafina" diyerekten super tulumunu giymeye gidiyor.
Kaleden manzara soyle bir seydi
Tekrar yola cikma zamani. Mescit kapanmadan yetismemiz lazim Kordoba`ya.
Kendi motorum diye demiyorum ama ne guzel bir motordur bu boyle
Kordoba'ya zamaninda variyoruz. Kaldigimiz otel sirin bir yerdi. Odaya malzemeleri biraktiktan sonra Kordoba camisine dogru yurumeye basliyoruz ama ilk once biraz navigasyon yapmak gerekiyor.
Kordoba'nin dar sokaklari bana Fas'daki Medine sehrini animsatti biraz. Bakiniz konu mankenlerimiz Babur ve Hido'nun esliginde bu sokaklar.
Bu cami bizim camilerden farkli bir sekilde bir cok sirali sutun uzerine daha alcak bir tavanla ama daha genis bir alana yapilmis.
Duvarlardaki islemeler gercekten etkileyici
Ispanyollar sehri ele gecirdikten sonra caminin icine bir kilise kurmuslar. Enteresan bir olay olmus. Cami ve kilise ic ice.
Caminin icinden cikip dis duvarini izleyerek sehri bolen nehre dogru yurumeye basliyoruz. Simdi hepsi kapali olan ama eskiden cemaatin camiye girmesine yarayan 20 kusur tane kapidan biri gozume carpiyor.
Sehri ikiye bolen nehir, pek fazla suyu yoktu yaz zamani.
ve Babur'den dusunen adam pozu. Herhalde ben yarin ceketin icine ne giysem diye dusunuyordu
Tekrar kendimizi Kordoba'nin guzel sokaklarina atiyoruz.
Boylece Kordoba turumuz sona eriyor. Yarin kuzeye dogru yolumuza devam edecegiz.
O zamana kadar sizi dusunceli Babur'le bas basa birakiyorum
Ispanyollar sehri ele gecirdikten sonra caminin icine bir kilise kurmuslar. Enteresan bir olay olmus. Cami ve kilise ic ice.
42 Senelik bir Turizmci olarak iste bu durum beni; bir dunya vatandasi olarak cok sevindirirken, bir Turk vatandasi olarak ulkem adina cok uzuyor.
Adamlar; biz emsallerini kirip/dokup, ikonlari falan bozarken, onlar onarip/duzenleyip bizlerin eserlerini bile simdilerde gelir kapisi yapip, bize dahi satiyorlar...
Sonra da "niye bize tarihte barbar Turkler diyorlar" diyoruz. Barbarlik savas sirasinda tum canlilara has bir hayvansal duygu olabilir belki, ama ya savas sonrasina ne demeli?
Guzel Turkiye'm tam anlamiyla bir tarih deposu. Sadece Turizm bile belki bu ulkeye yetecek ama, meydana cikartip pazarlayabilene...
_________________________
Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - Ist. & C.kale
www.kolinhotel.com
SAGLIK, HUZUR, MUTLULUK, BEREKET ve BERABERLIK. ®
R 1150 GS
GSM : 0-532/264 17 30
mail: vap1953@yahoo.com Is : 0-286/218 08 08 Bir insanin bildigini zannettigi bir seyi ogrenmesi, imkansizdir(Epiktetos)
Sabah erkenden Cordoba'yi terkediyoruz. Barselona'ya dogru yolumuza devam ediyoruz. Ama mesafe uzun, o yuzden Cuenca denen sehirde kalacagiz bu gece. Yolumuzun ustunde olmasi yanisira kayalardan sarkan unlu evlerini de merak ettigimiz icin bu sehri secmistim rotada.
Bugunku surus takriben 450 km kadar olacak.
Yola ciktiktan bir saat kadar sonra guzel ormanlik bir bolgenin icinden gecen virajli bir yola giriyoruz. Hava da soguyor bayagi. Sandvic ve kahve molasi icin yol kenarindaki bir lokantada duruyoruz.
Hido ve benim keyfimiz yerinde:-)
Cuenca'ya duzgun bir saatte variyoruz. Kaldigimiz oteli ben rezerve ederken de cok begenmemistim ama fazla secenek yoktu. Sehir iki bolgeye bolunmus. Asagidaki cirkin yeni sehir ve yukaridaki eski sehir seklinde. Bizim otel yeni sehir kismindaydi. Eski sehirdeki pansiyon ya da otelleri internetten rezerve etmek pek mumkun degildi. Ama Cuenca'ya giderseniz kesin eski sehirde kalmaya calisin derim. Esyalarimizi birakip, halk icine cikilacak kiyafetlerimizi giydikten sonra eski sehri gormek icin yokus yukari cikmaya basliyoruz.
Eski sehrin bulundugu tepenin cevresinde derin vadiler var ve tepelerin yamaclarindaki kayalara evler yapilmis, gercekten ilginc.
Eski sehre dogru giderken
Biraz sonra karsimiza Cuenca'nin Parador'u cikiyor. Parador Ispanya devleti tarafindan isletilen, genelde tarihi eser ya da guzel binalardan olusan bir otel zinciri. Bu Parador'da Ispanya Prensi balayini gecirmis.
Ertesi gun sabahtan yola cikiyoruz yine. Surusun ilk kismi guzeldi, dar yollardan bir nehri izledik sonra karaktersiz bir kasabada dort yol agzinda bir seyler atistirdik.
Ben kisitli ispanyolcamla menuyu inceliyorum.
Hido beyimiz tulumuyla butunlesmis bir sekilde yemek servisini bekliyor
Sonrasinda her hangi bir vukuat olmadan Barselona'ya variyoruz. Tek hatirladigim Barselona'ya 100km kala otobana ciktigimiz ve Hido'nun yeni 650gs'nin basini kicini bir sallama tesebbusuydu. Bu motorla Hido'nun yildizlari hic barismadi acikcasi.
Motorlari IMT'ye birakiyoruz. Hido ile Babur'un kalacaklari otele esyalari koyup Barselona'nin sokaklarina atiyoruz kendimizi. Benim Mayorka'ya giden feribotum aksam 11'de kalkacak, o zamana kadar vakit geciriyoruz, bir seyler yiyoruz. Sonra ben sevgili yol arkadaslarima veda edip, motorumu feribota yukluyorum. 7.5 saat sonra Mayorka'ya variyorum.
Hido'nun cok ucuz atlatilmis kazasi disinda her seyiyle cok guzel gecen bir gezi oldu. Ucumuz cok iyi anlastik. Hido biraz huysuzdu ama Babur ve ben yumusak karakterli adamlar oldugumuz icin sorun olmadi Vallahi, Hido cok yemek seciyor:-) 2800 kusur km yol yapmisiz gezinin sonunda. Icimde bir his bu Guney Ispanya turunun geleneksel bir gezi olabilecegi. Kim bilir..
Kayıt: Aug 01, 2003 Mesajlar: 185 Nerden: İstanbul
Tarih: Pts May 31, 2010 10:15 am Mesaj konusu:
Daha önceki raporlarını da zevkle okuduğum şekilde bir çırpıda bitirdim,
tadı damağımda kaldı...
Harika bir rota olmuş, keşke biraz daha zamanınız olup daha ayrıntılı gezebilseymişsiniz.
Hidayet'in kazayı hasarsız atlatmasına sevindim, geçmiş olsun. Kendisi de kaza konusunu biraz açarsa, sanırım hepimiz faydalanırız bu tatsız deneyimden.
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Yardım
Arama
Kullanıcı Grupları
Profil
Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın
Giriş
