Arama     Konular    
  Üye Ol antalya escort Ana Sayfa  ·  Konular  ·  Dosyalar  ·  Hesabınız  ·  Haber Gönder  ·  Top 10  ·  T.C Karayollari Haritasi  
Ana Menü
· Ana Sayfa
· 2. El Ilanlar
· Anketler
· Ansiklopedi
· Arkadaşına Tavsiye Et
· Arşiv
· Bize Ulaşın
· Dosyalar
· Faydalı İçerik
· Forumlar
· GizlilikPolitikasi
· Haber Gönder
· Hakkimizda
· Harita
· Konu Başlıkları
· Oyun Alanı
· Top 10
· Videolar
· Web Links
· Üye Günlüğü
· Üye Listesi
· İzlenimler
· Özel Mesajlar

Kimler Sitede
Şu an sitede, 153 ziyaretçi ve 0 üye bulunuyor.

Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.

Giris
Nickname

Şifre

Guvenlik Kodu: Guvenlik Kodu
Guvenlik Kodunu Yeniden Yaziniz

Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.

Dost Siteler
www.webevi.com www.lamaorda.com www.saglikbilgisi.com www.bilgisayarbulteni.com www.thelostdownload.com www.ucretbordrosu.com


Ikiteker Motosiklet Fan Klubu - Motosiklet ve motosikletli yasam kulturu: Forums

Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi :: Başlık Görüntüleniyor - MOTOR ÜZERİNE AFORİZMALAR
 YardımYardım   AramaArama   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

MOTOR ÜZERİNE AFORİZMALAR
Sayfa 1, 2  Sonraki
 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Genel
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
vespone
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Oct 02, 2003
Mesajlar: 161

MesajTarih: Prş Şub 26, 2004 12:16 pm    Mesaj konusu: MOTOR ÜZERİNE AFORİZMALAR Alıntıyla Cevap Ver

MOTOR ÜZERİNE AFORİZMALAR



EVLİLİK

Eğer bir motorcu evli ve yaşı kemale ermişse, karısı her ne kadar ona kızsa, sürekli söylense “ andropoza girdin sen “ gibi yakıştırmalarda bulunsa da içinden kocası ile iftihar eder ama bunu belli etmemeye çalışır.O diğerlerine benzemeyen farklı bir adamdır. Diğer hemcinsleri gibi elinde uzaktan. kumanda ile gün boyu televizyon karşısındaki, koltukta uyuklayacağı yerde kendisine, saygı duyulması gereken bir yaşam tarzı seçmiştir.Kadın her ne kadar adama sızlanıp dursa da kocasını motoruyla sevdiğini, hatta bunun adının aşk olduğunu, saçları kesilince gücü tükenen Samson gibi kocasının motorunu yitirince yokolucağını ve bütün ışıltısını yitireceğini bilir.Çocuklar ise motor kullanan ve hiç yaşlanmayan, dahası bütün diğer babalardan ayrı kendi babalarına hayrandırlar, okulda “ benim babamın motoru var “ diye anlatmaya başladıklarında sözcükleri heyecanla titrer, gözleri pırıldar... (Akşam gazetesinde yayınlandı )

AYDINLAR

Bir motorcu, halktan kopuk tatlı su aydınlarından, barların nemli ve loş aydınlıklarında ortama yeni düşmüş kızlara hayata dair engin bilgilerini aktaran entellektüellerden çok farklıdır.O, kim olursa olsun sanayiinin daracık ve çamurlu sokaklarındaki bir dükkanda, saçları kararmış bir mazot sobasının başında kalfalarla, çıraklarla birlikte ellerini ısıtıp sonsuz bir muhabbete dalmışken, kendini mutlu hisseder, bir aydının o hep içinde duyduğu, yalnızlık ve halkına uzaklık duygusunu yaşamaz bile...Kentin varoşlarında neredeyse bir dergaha dönüşmüş küçük bir dükkanda, artık bir bilge mertebesine erişmiş yaşlı bir ustayı, saygıyla dinlerken çoğu kez sözcüklerin , motoru değil de motorcu bakış açısıyla bir dünyayı, bir toplumu anlattığını bilir. ( Akşam gazetesinde yayınlandı )

BUNALIM

Bir motorcunun sözlüğünde yoga, terapi, meditasyon, sosyal fobi, panik atak, yalnızlık, can sıkıntısı, aşk acısı ve bunun benzeri kavramlar bulunmaz. Motoru onu bütün bu dünya hallerinden sihirli bir kalkanmışçasına uzak tutmaktadır. Motorunun üzerine çıktığında dünyaya dair ne varsa geride bırakır ve başka bir aleme geçer ....Motorsuz olduğu günler, yani bir motora sahip olamadığı zamanlarda bile aklı hep bir motora ulaşmakta olduğu için bu onu can sıkıntısından korur, kafasında hep motor markalarının karşılaştırmaları, ikinci el mi yoksa birinci el mi karmaşası, paranın nereden ve nasıl bulunacağı, alınacak aksesuarların niteliği, motorun sokakta nereye konulacağı, sonu gelmeyen ilanlar, bazen uzak bir kente bir masal motosikleti için yolculuk, motorcunun iç sıkıntıyla tanışmasına zaman tanımaz. Aslında bütün bu süreç motor virüsünün kana girmesiyle birlikte başlar ki, hasta daha ilk günden ehliyet, kullanmayı öğrenmek, motorları tanımak, dükkanları dolaşmak derken bakar ki ruhunu kemiren diğer psikolojik rahatsızlıklardan sıyrılmış, bu arada terapiye ödediği saati 60 milyon civarındaki seans ücreti cebine kalmıştır. ( Akşam gazetesinde yayınlandı )





FELSEFE

Bir motorcu, motor kullanmaya başladığı ilk andan itibaren , karşılaştığı kişisel, iş ve aile sorunlarına değişik bir mantıkla yaklaştığını kendisinin artık eski ben olmadığını şaşkınlıkla farkeder. Motorundaki küçük bir arızayı keşfetmekteki kullandığı yöntemler, motora dair yaşanılan olaylardan çıkarılan dersler, deneme yanılmalar, tüme varımlar,ustalardan kazıklanmalar, arkadaş tarafından kandırılmalar, o hayallerdeki motora erişme çabası, garip bir biçimde motorcunun kendi yaşama sanatını da zenginleştirir, gündelik hayatını sürdürürken hep bu kişisel öğretilerden faydalanır. ( Akşam gazetesinde yayınlandı )


SPOR

Koşu bandı, halı saha maçı, parklarda akşam yürüyüşleri gibi faaliyetler bir motorcuya bir anlam ifade etmez. O her zaman motorunla birlikte yaşadığı sehpaya alıp indirdiği, ayağınla marşa bastığı, gerektiğinde onu iterek götürdüğü, trafik sıkıştığında ayaklarından güç aldığı için daima formdadır daha doğrusu formda olmak zorundadır. Her ne kadar bazıları kilolu, biraz göbekli gibi görünse de kasları sıkı, pazuları şişkindir, etleri gevşememiştir.Bir yolculuktan döndüklerinde hissettikleri o günkü antremanlarını tamamlamış sporculardan farksızdır, ama bütün bunları dört teker kullananlar ne yazık ki hiç bilemezler. ( Akşam gazetesinde yayınlandı )

AŞK

Sıradan insanlar düşünürler ki adamın biri altına son model, güçlü, süratli bir motor çekip kadınların hayranlığını ve ilgisini cezbetmiş... Bu yüzden “ ah ağbi şöyle bir baba motorum olsaydı şimdi ne kadınları götürürdüm ben “ diye akıllarından geçirirler. Ama kadınları gerçek anlamda aşık etmenin aslında motorla bir ilgisi yoktur.motor yalnızca bir araçtır.Motor kendisini kullanan bilinçli, aklı selim bir insana çok değerli bir yaşam tarzı armağan eder, bilgelik verir, öğrenmenin sonsuzluğunun bilincindedir,en önemlisi motor özgürlüğün ve yalnızlığın adıdır , sonra çok iyi bilir ki ölüm her an yanıbaşındadır, bu motor kullanana apayrı bir derinlik, yaşama daha sıkı sıkıya yapışma gücü verir, sıcak masa başında, tv karşısında oturmak yerine iki tekerin üstüne tırmanıp bir bilinmeyene kucak açan motorcu, cesaretli ve korkusuzdur, o modern zamanların bir şövalyesidir, hangi kadın bir şövalyeye aşık olmaz ki,.. ( Akşam gazetesinde yayınlandı )



TATİL


Bir motorcu ailesi için her yaz tatili, bildik bir sorunu da beraberinde getirir...Aslında olay tam bir traji-komiktir. Motorcu baba ya motoruyla mavi, bulutsuz bir gökyüzünün altında akdeniz’e, ege’ye doğru yol alan otobüsü izler, şirinlik olsun diye onu takip ederken karısına el sallayıp, çocuklarına gülücükler yollar, ya da ailesini arabasına doldurup bir haftalık tatil için İstanbul’dan Antalya’ya birlikte gider, geri dönüp arabasını bırakır, bu kez motoruyla aynı yolu bir kez daha tüketir ve bunu dönüşte bir defa daha yineler...Üçüncü seçenek ise, otobüste karısının yanında oturup o çamlarla kaplı, gölgeli, hafif eğimli hepsi de çekici bir cazibeye sahip virajları izlerken geride bıraktığı motorunu düşlemektir.Bu aileyi seyredenler adamın mutsuzluğunu ve derin suskunluğunu görünce onun bir tatile değil de yakın bir akrabaya taziyeye gittiğini rahatlıkla düşünebilirler.


TUTUMLULUK

Bir motorcunun boşa harcayacak parası hiçbir zaman yoktur.Bir gurup arkadaşla gidilen bir yemekte “ bendensiniz “ diyerek hesapları ödediği, kendisine vişne çürüğü gömleğinin bir ton koyusunu ya da açığını aldığı, bilumum “ Tüketimi Canlandırma Günlerinde “ sevgilisine/karısına/annesine maddi anlamda değeri yüksek hediyeler seçtiği pek görülmez.Bu kendisine her ne kadar “ cimri adam “ yakıştırması getirse de motorcu daima hayallerindeki motorun peşinden koştuğundan, dahası cebinde her an ustaya verecek o ne olduğu önceden asla bilinmeyen nakit tutarı, cebinde hazır bulundurmak gerektiğinden doğal olarak tutumlu olmak zorundadır.Bu yüzden motoru olmayan arkadaşlarının, sevgilisinin, karısının “ ne olacak cimri adam “ yakıştırmalarını sineye çeker....Karısı ilk zamanlarda onun bu tutumluluğuna içerlese de adamın öyle barlarda, ocakbaşlarında, kluplerde dolaşmadığını/dolaşamayacağını, hele hele parasıyla satın alabilecek nataşa namlı bir kadına pek ulaşmayacağını/ulaşamayacağını evliliği derinleştikçe anlar...Hatta kimi akıllı, iş güç sahibi kadınlar evliliklerinin mutluluğu, bekaası adına usta,parça,benzin hortumuna ortak bile olurlar


TELEVİZYON

Motorcu bir babaya, kocaya sahip olmak ailenin olaylara yaklaşımına göre renkli bir yaşama veya bir kabusa dönüşebilir.Eve misafirler geldiğinde motorcu babanın, televizyonda beşinci sınıf seslendirmesi bozuk bir amerikan filmindeki ıssız kasabaları soyan, sakallı kel kafalı, göbekleri kemerlerinden dışarı fırlamış her tarafları döğmelerle kaplı adamlar , motosiklet çeteleriyle dolu sahneleri soluğunu tutarak izlediğini ya da savaş sonrası italyan sinemasına ait siyah beyaz, yer yer kopan çok eski bir filmi bütün sohbetlerden uzak kalarak seyretmesini/ seyretmeye çalışmasını konuklara açıklayabilmenin bir yolu, doğrusu pek yoktur.

Motorcu baba bazen tek bir karede 1942 HD’ na rastlayabilmek veya bir vespa lambretta görebilmek umuduyla o korkunç filmi baştan sona ilgiyle, hiç sıkılmadan izleyebilir.

EVDEKİ TEKNİK ARIZALAR


MAB ( Motorcu Aile Babası ) her ne kadar bilgisayar dünyasına pek adapte olamasa da evdeki tek bir mekanik arızayı asla kaçırmaz.Motorunu söküp takmaktan, ustalarda geçirdiği uzun, meşakkatli saatlerden, kendisini nice geceler uykusuz bırakan o küçük arızanın nereden kaynaklandığına dair problemden öylesine engin bir bilgi ve deneyim sahibi olmuştur, hele parmakları öylesine hassaslaşmıştır ki, damlatan musluklar,değişecek lastik contalar, kapanmayan dolap kapakları, bozuk prizler, fişler, bilumum mekanik ev aletleri, çocuğun oyuncaklarının tamiri MAB’ a vız gelir. Üstelik apartmanda kimsede olmayacak bir biçimde zengin bir aparat birikimi vardır. Arabası arıza yaptığında yalnızca kaputu açıp içini seyreden zevattan, gecenin bir yarısı kapısını çalan çok olur.



İLETİŞİM

Bir motorcu sosyal konumu ne olursa olsun, gündelik yaşamda kullanılan dili çok iyi bilen bir halk adamıdır...Bunu bazen ıssız bir köy yolunda kaldığında, yanına gelen ve küçük bir arızayı birlikte giderdiği mobiletli köylüye, bazen arabalı vapurla boğazı geçerken yanyana durdukları bitirim kurye ile yaptığı o doyumsuz, sınıfsız sohbete, en önemlisi yurdumun atölyelerinde, boyahanelerinde, tornacılarında, lastikçilerde konuştuğu o elleri yüzleri kapkara insanlara borçludur.Gerçek bir motorcu, bozulan arabasını servise bırakıp çekip giden ve verilen tarihte almaya gelen dört tekercilerin aksine, motoruna yapılan her işlemin bizzat başında olmak ister...Kimi hafta sonlarını, gecelerini tatillerini kentin varoşlarında o çamurlu sokak arasındaki tamirhanede geçirir, acıktığında talaş sobasıyla ısınan aşevlerine gider, ekmeği çıraklarla böler, camları yağlı ince belli belli bardaklardan dünyanın en nefis çaylarını içer...Mutludur da...

Bütün bu masalsı yaşam, motorcunun doğallıkla, ofisine, hastahanesine, birliğine,fabrikasına, dairesine yansır.Duvarcı ustasıyla, overlokçuyla, son ütücüyle, odacısıyla, ofis boyla, hastabakıcıyla, hademeyle, çay getiren eriyle, akşam birlikte nöbete kaldığı Domaniç’li çavuşuyla, muhasebecisiyle, kapıda bekleyen güvenlikle inanılmaz bir iletişim kurar..Bu sıcaklık sonucunda hayatı daha çok sever, kendini daha güçlü, kendinle daha barışık ve huzurlu hisseder bu mutluluğu evine, ailesine de taşır...


MOTORCUYLA EVLENEN KADINLAR


Motorcu eşi, at yarışı oynamayan, maç günleri yüzünün yarısını bir renge, diğer yarısını başka bir renge boyayıp bir palyaçoya dönüşmeyen, eve hiçbir zaman içkili gelmeyen, hayatından öteki kadına ayıracak zamanı/parası/hayalleri asla olmayan bir erkeğe sahiptir...Bunun bir şans olduğunu o muhteşem altıncı duygusuyla iyi bilir kadın..Adam varsın karlı bir kış günü motorunu, balkon kapısından içeri soksun, salonun ortasına getirsin, çalıştırsın ve eline bir içki kadehi alıp sanki Vivaldi’nin mevsimlerini ya da bir Bach, Handel dinliyormuşçasına keyif ve huşu içinde motorunun rölanti sesini dinlesin...Bunu hiç önemsemez akıllı bir kadın.Dışardan yıkılan, parçalanan, tükenen evliliklerin uğultusu, mutsuz eşlerin acı dolu hıçkırıkları ta kendi evlerine kadar gelmektedir.Önemli olan, salonun parkesine yayılmış bezin üstündeki motor değil, yürütülen güzel, mutlu bir evlilik, birlikte yaşlanmaktır.Hatta bazı duyarlı kadınların, çocuklarıyla birlikte kocalarından gizli gizli ( şımarmasın diye ) motorların aynalarını ovarak parlattıkları, sıkı bir temizlik yaptıkları sıkça görülmüştür.




KONUT

Motorcu aile babası ( MAB ) evlenmeden önce evini mutlaka, satın almalı, kiralamalı ve müstakbel eş, o eve gelin gelmelidir...Yok eğer süregiden bir evlilik içersinde, MAB ile karısı yeni bir ev beğenme, mevcut evlerini değiştirme telaşına kapılırlarsa bu durum çok büyük ve ciddi kavgaları, hatta boşanmaları beraberinde getirir.

MAB kesinlikle üst katlarda ya da bir evin yeşilliklerle kaplı sessiz ve huzur dolu arka cephesinde oturmak istemez. Karısıyla/sevgilisiyle hiçbir zamanda zevkleri, tarzları örtüşmez..O her daim, motorunu görebilmek, ona en yakın olmak, mümkünse camdan kolunu uzattığında, motoruna bir gül goncasıymışçasına dokunmak, onu okşamak ister...Evin girişinin dar veya geniş olması, zemin katta oturan ve belki de motorunu, onun daire kapısına yakın bırakacağı, emeklinin, huyu suyu kendisi için çok önemli ayrıntılardır.

MAB açısından değil konut, konutun bulunduğu sokağın bile - dik yokuş mu, caddeye çıkışı yakın mı, tretuvarların yüksekliği, zincir bağlanacak bir ağaç uygun bir direk var mı, mahallede çok çocuk dolaşıyor mu, bu çocuklar nasıl bir çocuk, apartmanda büyümüş bir hanımevladı mı, bir canavar mı, seleye çıkıp tırnak bileyecek kedileri, motorun gürültüsünü duyduğunda peşinden koşacak kötü bakışlı köpekleri çok mu, yakınlardaki o ürpertici varoştan geceleri hırsızlar gelebilir mi - büyük ehemniyeti vardır.

Bu yüzden bir motorcunun evlenmeden önce, evini seçip yerleşmesi, karısıyla/sevgilisiyle olan mutluluğu adına, akla en uygun yoldur. ( Akşam gazetesinde yayınlandı )

SEVGİLİ

Bilinenin aksine motorla birlikte sevgililer, çıtırlar, hadi diyelim sıkı bir aşk gelmez. Gerçek bir motorcu ( GBM) ardında sevgililerini bırakarak, aşklarını tüketerek, evliliklerini bitirerek, arkadaşlarını yitirerek, alkol denizinde boğularak, cinselliğe doyarak kısacası bir dibe vurarak motoruna erişmiştir...Bir müminin kutsal topraklara varması ya da , saçlarını kazıtıp tapınağa avdet eden bir budist rahip gibi yaşamı geride bırakmakta ve yeni bir hayata adım atmaktadır.

Motor bir başlangıç değil, her zaman bir sondur.

Bütün acılara, bütün hayal kırıklıklarına, bütün bildik aşk oyunlarına, bütün yalanlara, ikiyüzlülüklere, kandırmacalara doymuştur GBM...Yorgundur.Kırgındır.Hayata artık bir yabancıdır. Tutunamayandır. Çok iyi bilir ki, yeni başlayan ve yüreğini alev alev yakan, soluğunu kesen , damarlarına sımsıcacık yayılmış bir aşk, kendisini gençleştiren cıvıl cıvıl bir sevgilinin mutluluğuyla motor bir arada yürümez.Motor tatlı hayalleri, bir ilişkinin başlangıcını ve bitişini asla affetmez. GBM her an huzur içinde olmalı, hayal dünyasını yok etmeli, kendi bütünlüğünü korumalı, hayata dair içindeki bütün o sonsuz hesaplaşmaları bitirmelidir.
İşte bu yüzden, GBM, uzun yıllar, motora sağlam binebilme ve varolabilme adına, önce gönül işlerini halleder, hayatının tek kadınını/sevgilisini bulu, bulamaz evlenir ya da evlenemez veya bir yalnızlığı kaderi olarak seçer...

YALNIZLIK


Pratik düşünce der ki “ motorcu da kendi gibi motoru seven, onu her yönüyle tanıyan, ona tutkuyla bağlanmış bir kadınla/adamla evlensin, hayattaki sonsuz mutluluğu ve huzuru yakalasın...”

Ama gerçekte – tek tük istisnaların dışında – bunun pek bir mümkünü yoktur.Motor denen alet, doğası gereği yalnızlığın , alıp başını çekip uzaklara gitmenin adıdır.Kadın da ( GBM ) erkek gibi nice hayal kırıklıklarının, çıkışsızlıkların, yenilen darbelerin, yalanların, savaşların, tükenen aşkların, giden o güzel doğru adamların, yapılan yanlışların, geri dönüşsüzlüklerin ardından motorunu bulmuştur....Ötesinde terapi, kız kıza çay saatleri,, ruhları bomboş, adeta bir zombiye dönüşmüş, yapış yapış erkekler, tarot falları ve içkinin uyuşturuculuğu vardır.

Ruhların TEM’inde hayata dair son çıkış motordur.Artık kadın da konuşmayı değil susmayı, bakmayı değil görmeyi ister. Uzun bir yolda giderken, kendini motoruna taşıyan süreci, seçiminde ne kadar haklı olduğunu bir kez daha yaşar, mavi gökyüzü, solukça parlayan güneş,yanından geriye doğru hızla kayıp giden buğday tarlaları, bir ağaç gölgesi altına sığınmış küçük bir sürü, rüzgarın kaskında sanki fırtınalı bir gecesiymişçesine uğuldayışı onu mutlu eder, yalnızlığına bir kez daha sarılır.

Motorcunun erkeği de kadını da yalnızdır. Bu sevip sevmeme meselesi değildir.Apayrı, benzersiz bir ruh halidir. İki motorcu çift bir araya gelse bile bu gerçek değişmez, bu defa bir yalnızlığı birlikte bölüşmeye başlar, kendi içlerindeki yalnızlıkla yol alırlar.


İŞYERİ


Eğer kapıda bekleyen bir motoru varsa MAB, gün boyu patronun attığı fırçaları, dağlar gibi yığılmış evrakları, alacaklılardan gelen telefonları, kapının önünde uzayıp giden hasta kuyruklarını, şantiye sahasında ustalarla boğuşmayı, bankalardan kredi koparma uğraşını pek umursamaz..O canla başla çalışmaya, günü görevlerini tamamlamaya bakar...Çünkü akşam motorunun üstüne binip, marşa bastığında bütün bu sıkıntıları, koşturmacaları unutacağını bilir.

MAB, bu yüzden mümkün olduğu kadar, işe motoru ile gitmeye çalışır. Motorunun beynini boşalttığını, damarlarına yeni bir soluk üfürdüğünü, kısacası yenilendiğini, işe bir gün daha dayanabilecek gücü kendisine verdiğini bilir.

Ve bir motorcu sabah işe gitmek için değil, motora binmek için uyanır.





“ O ” NOKTASI

Eğer yaşın kaç olursa olsun, bütün sevgilerini, umutlarını, korkularını, sevinçlerini yitirmişsen, içtiğin çay yediğin ekmekten tad alamıyorsan, okuduğun kitaba, seyrettiğin filme, bin yıllık karının eve çocuklara dair anlattığı bir konuya, bir türlü kendini veremiyorsan, birbiri ardına gelen mevsimler, o bir nisan sabahı ansızın boğaz tepelerinde kızarmaya koyulan erguvanlar, denize düşen karpuz kabuğu, sonyazın ilk yağmurları, artık yağlanmaya başlamış çinekopun, sarıkanatın kömürdeki dayanılmaz lezzeti ve sokak lambalarının soluk ışıklarında lapa lapa yağan kar artık seni heyecanlandırmıyorsa, yeni bir aşk, yeni bir iş ve soluk soluğa sevişmeler bütün anlamını tüketmişse, üşümüyorsan, terlemiyorsan, sarhoş olamıyorsan, ağlamıyorsan ağlayamıyorsan geceler boyu uykular tutmuyorsa ve en önemlisi ruhundaki çocuğu öldürmüşsen dünün olmadığı gibi bir yarının da yoksa, senin motoruna kavuşma vakti gelmiştir dostum......



CENİN

İlk motora sahip olmak her zaman başlı başına müthiş bir serüven, dahası içsel bir yolculuktur.Motor alma düşüncesi ile motora kavuşma anı çoğunlukla, uzun bir süreci içerir. İnsan motor alma düşüncesini içine yerleştirdiği andan itibaren bir cenin gibi onu kanıyla, ruhuyla besler, kendisini artık ondan farksız algılamamaya başlar.Doğum anı bilinenin aksine, para biriktirme, kıdem tazminatını alma, kredi çekme, mirastan gelen pay, tarlayı, evi satma gibi eylemlerle değil ( çünkü her keseye göre bir motor daima vardır ) bir çöküşün, bir hayal kırıklığının, hayata dair artık karşı konulamayacak bir bıkkınlığın, ertelemenin ya da bir boşanmanın, aldatmanın, terketmenin yeyahut terkedilişin, içkilerin, aşkların, oyunların, maskelerin, çılgınca sevişmelerin ve bir korkunun anlamını yitirmesinin ardından gelir.

Ama bazen bu doğum, bu muhteşem serüven ne yazık ki mutlu sonla nihayetlenmez. Hayat inişsiz çıkışsız ilerlemekte ve rahatlık ve bir evin sıcaklığı ve koşulsuzca seven bir kadının varlığı, emekli olunacak işin kesinliği insanı uyuşturmakta onu yerinden kımıldayamaz duruma sürüklemektedir...Bir zamanlar bir motora sahip olma düşüncesinde olan kişi, bunu artık unutsa , kendine bile itiraf edemese de, ruhunda hep bir boşluk, bir tamamlanmamışlık/tamamlanamamışlık duygusu hisseder ki bu onu son nefesine kadar takip eder.



YABANCI

Karın lapa lapa yağdığı, çatılardan buzların sarktığı, rüzgarın alabildiğine estiği kış günleri motoruna binemeyen bir motorcu için sonsuz bir can sıkıntısı anlamına gelir.Evde sızlanarak dolaşır, televizyonu bomboş bakışlarla izler, yemeklerden tad alamaz eğer bir kahveye, bir misafirliğe ya da ailesiyle o ışıltılı, kocaman iş merkezlerine reyon sepetlerini doldurmaya giderse, hep bir yabancı gibi hisseder kendini....

Oyunun dışındadır.Bu yaşanılan dünya onun dünyası değildir.Ansızın saçları ağarır, elleri yüzü kırışır, beli kamburlaşır, gözlerindeki ışıltıyı yitirir, karısı ona ne kadar yaşlandığından söz etmeye başlar...Sihir etkisini yitirmiş, gerçek yaşına dönmüştür. Bir motorcu her zaman iyi bilir ki, o motoruna bindiği sürece gençtir ve ölümsüzdür, bunun dışında bir hiçtir, yaşamıyordur...

Karın yerden kalkmadığı, kuzey rüzgarlarının uğultusunun dinmediği, havanın erkenden karardığı kış günleri uzadıkça MAB’ın ( Motorcu Aile Babası) iç sıkıntısı daha da koyulaşır.Karısıyla kavga eder, çocukların sorularına cevap vermek içinden gelmez,kapısında bir motor beklemeyince işinin de güzelliği, çekilir yanı kalmamıştır, sokaklarda uzun uzun yürür, dalgaların kudurduğu kıyılarda gezinir, bir türlü sayfanın sonuna gelemediği kitaplar okur, bu haliyle gemisi tamirde olan bir tayfadan ya da kışlasından uzak kalmış bir subaydan pek farkı yoktur.Yerlerin bir parmak buzla kaplı olduğu uzun kış günlerinde motorcu, motorunun kendisi için ne kadar önemli olduğunu, onsuz yaşayamayacağını, bunun bir makine insan ilişkisinin çok ötelerinde farklı bir duygu olduğunu, beslendiği hayat damarının en büyüğünün motordan içine sızdığını bir kez daha kavrar.Kendisini canlandıran, ona ab-ı hayatı akıtan, dünyaya gülümsemesini belki de yaşama tutunabilmesini, hatta bir gün daha dayanabilmesini sağlayan yalnızca motorudur.





SAVAŞ


Savaşa katılan ve göğüs göğüse savaşan her insan savaştan döndüğünde, artık tepeden tırnağa değişmiş yeni bir insandır.Bütün geçmişini silip atmış, hayata bir başka gözle bakmaya başlamıştır.Bunu korkuya, soğuğa, sıcağa, en yakın arkadaşını yitirmenin acısına, ruhunun sokulduğu disipline, iradeye, bittiğini sandığı anda yenilenen gücüne borçludur.

Bir motorcu gün boyu bir sürü düşmanla savaşmak zorundadır ki, bu bir cepheden daha korku vericidir...Delicesine esen rüzgar, köprüde motoruyla giderken, ansızın önündeki aracın kapısını açıp kusmaya başlayan bir vatandaş, peşinden koşturan nereden çıktığı belirsiz bir kurt köpeği, sinyal vermeden sağa dönen bir otomobil, bir mayın benzeri yere saçılmış mıcır, ansızın eşya yüklü bir kamyondan asfalta düşen çek-yat, tem’in o uzun ve loş tünellerinde yaşadığı klostrofobi....

Motorcu bütün bunlarla savaşıp akşam sıcacık evine, çocuklarının yanına döndüğünde artık ne bir geçmişi vardır ne de önünden uzanan bir geleceği. MAB sadece anda yaşamakta olduğunu, çocuklarını karısını arkadaşlarını üzmemesi gerektiğini iyi bilir. Bir gün daha bitmiştir.Şanslıdır.Kendini daha güçlü, yeni savaşlara, yeni yolculuklara hazır hisseder. Motordan her iniş hayata, bir kez daha başından, en başından, hatta bir çocukluktan başlamaktır.




Not : Bu yazı dizisi halen devam etmekte olup, ayrıca Rauf Bey’ in akşam gazetesindeki köşesinde tefrik edilmektedir

Yazan : Nejat GÜÇ

Vespa px 200

İstanbul-Üsküdar

Sevgili arkadaşlar, “ Motor Üzerine Aforizmalar “ ya da Orta yaşlı, evli, orta sınıf motorcu kimliği üzerine yapılan tespitler hem bizleri biraz gülümsetip düşündürmek hem de dışardaki insana motorcu dünyasını, onun nasıl farklı biri olduğunu anlatmak için kaleme alınmaktadır ki bunları öncelikle sizlerle paylaşmak istiyorum.Bu yazılar tabi devam edecek ve yakın bir gelecekte alfabetik sıra içinde belki de bir kitaba dönüşecek..Bu yüzden iznim olmadan yayınlanması, kullanılması, çoğaltılması hususunda gerekli hassasiyetin gösterilmesini rica ederim.
Hepinize sevgilerimle

İş tel : 0 514 20 00/ 1214
Cep : 0 542 273 09 29
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
vespone
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Oct 02, 2003
Mesajlar: 161

MesajTarih: Prş Şub 26, 2004 12:56 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

sahi bunu hiç düşünmemiştim.İşyerim İstanbul Cağaloğlunda ve bir kamu kuruluşu....belki buraya böyle bir kod verilmiştir ya da resmi daire olduğu için 514 lüdür bilemiyorum..
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
cenkkut
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Sep 26, 2003
Mesajlar: 157

MesajTarih: Prş Şub 26, 2004 3:37 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Yukarıdaki yazı dizisini okurken paragraflarda kendimi buldum. Sanki beni anlatıyor dedim... Motorsiklete gönül vermiş birisi olarak duygularımı kusursuz bir şekilde aktarmışsınız. Ellerinize sağlık! Harika olmuş, yürekten kutluyorum.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
rookie
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Aug 03, 2003
Mesajlar: 292
Nerden: İzmir, Istanbul

MesajTarih: Prş Şub 26, 2004 4:02 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Vespone,

Tebrik ederim. Hatta tebrik bile edemem, haddim olmaz icon_biggrin.gif

Haddim olmayarak ama bi de eleştiriyim icon_biggrin.gif
"O" (sıfır herhalde) noktasına muhalefet şerhi koyuyorum. Tamam motora binerken , hatta araba dahi kullanırken içki içmiyoruz(m) ama geberene kadar içip de ertesi gün beynim kafatasıma iki numara büyük gelmeyecekse, nefes nefese sevişmekten bir şey anlamayacaksak, sarı kanat (lüfer yazmamışsın o herhalde her şekilde zevkin doruğu olduğu için icon_biggrin.gif ) zevk vermeyecekse, ne anladım ben hayattan.

Bilakis, senin de bir sürü yerde değindiğin gibi motor tüm bu zevklerin pas tutmasını sağlayacak bir sürü abuk sabuk şeyi hayatımızdan çıkarıp filtre etmeyi öğrettiği için tüm güzelliklerden en yoğun zevk alabilecek kadar saf algılayabilir ikitekerci. Buna alışıktır, antremanlıdır. Virajda yattığındaki dengenin o muhteşem hissini bilir.

Çok fena oldum, eskaza bi de maçı kazanırsak formayı geçirip gece yollara düşerim artık ben icon_biggrin.gif

Tabi bi de fanatik olmaz demişsin, ne alakası var icon_twisted.gif icon_twisted.gif icon_twisted.gif

Selamlar,
rookie the avrupada mücadele eden tüm takımlarımıza başarılar.. ehehehe icon_twisted.gif
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
Airport
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Oct 10, 2003
Mesajlar: 330
Nerden: Istanbul

MesajTarih: Prş Şub 26, 2004 5:45 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Sevgili Nejat;
Ben begenmedim icon_biggrin.gif olmamis bence. icon_biggrin.gif icon_biggrin.gif icon_biggrin.gif

Gecen gun gazeteden istihbarat sefi arkadasim Aforizmalardan sonra motor almaya karar verdi. Unutmusum soylemeyi.
Ya valla var ya aslinda gazetede yayinlacak yazi bunlar yahu. icon_twisted.gif
Sevgiler.
Eline saglik, oykulere de devam.
_________________
"Tecrube, limitlerini bilmektir"
Rauf "Airport" GERZ
K1200 GT
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi
Donald_Duck
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Non 0, 0000
Mesajlar: 3352
Nerden: New York

MesajTarih: Prş Şub 26, 2004 6:10 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Vallahi harika...cok begendim, bravo. icon_biggrin.gif
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder AIM Adresi Yahoo Messenger MSN Messenger
runner
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Feb 18, 2004
Mesajlar: 157
Nerden: Dorylaion

MesajTarih: Prş Mar 11, 2004 11:10 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Sevgili Nejat,
Aranızda çok yeni ama yaşı 40 olan birisi olarak kendimi yazının tam göbeğinde buldum (Orta yaş'mı oluyor bu sizin dediğiniz gibi ? icon_smile.gif ), Herşey zaten çok güzel ifade edilmişte 1-2 yerde bende bişey söyleme ihtiyacı hissetim, bir dostumun yukarıda ifade ettiği gibi bazı tatları falan unutmayalım canım icon_smile.gif,

benim ilavem şu olacak,

Spor başlığı altına - (nick'imin Runner olmasına da istinaden) 79 yılından bu yana bu spor hayatınında içindeyim, milli takım seviyesinde spor yaptım. Motorda hayatımın içine girdi ve çok seviyorum, benim arzum ikisini birbirine bağlamak, hayalimde şu, herhangi bir tesise veya ormana motorumla gidip uzaktan ona bakarken bir yandan da diğer aktivitemi gerçekleştirmek. Yani bu uğraşı bana çok şey ifade ediyor.

ikinci olarak da şu tatil başlığı altındaki yazı - Bahsettiğiniz gibi benimde kafamı kurcalayan bir problem, daha önce bir yerde sahip olduğumuz araçla motorsikletimizi nasıl taşırız diye yazmıştım ama bir sonuç alamamıştım, Çözüm otomobili bir transporter'lamı değiştirmek acaba (şu an için 2. bir araç alacak durumda değilim:) ) , ya da geçen hafta Alanya tarafında gördüm, arkaya bir çekici remork bağlayıp motoru üstüne koymuşlar, özel motor için yapılmış, ruhsata işletmek gerekiyormuş. içimizde bir yöntem uygulayıp paylaşmak isteyen dost varmı ki ?

Ya da ben yazınızdan yanlışmı anladım ki ? amaç o gidiş ve gelişlerde de motora binmek yönündeyse, araçla motor taşıma yöntemleri sorumu unutun gitsin.

Üçüncü ve sonuncu olarak da şunu söylemek istiyorum, yazıya dönüp baktım ama göremedim başka bir yerlerde ilaveten varmıydı ki, Evlilik, Eş, Sevgili gibi kavramlar bir başlık altında toplanmış zaman zaman çocuk olayı da geçiyorda, Şöyle Aile diye bir başlık. Hani çoluk çocuk bazen bir olayı paylaşmak istiyor insan, hani motor festivalinde çocuklarda olsaydı gibi. Babaannede falan mı kalıyorlar, ya da arabayla çocukları hanım mı getiriyor, sizler nasıl yapıyorsunuz? (çokmu acemi soruyorum). Yanlızlık diye bir başlık varda, ben ailesiyle birlikte yaşamayı seven bir insanım, o kadar yanlız da olmak istemiyorum yani,

Düşüncelerimi aktarmak istedim, sizi bu derlemenizden ve yazınızdan dolayı kutluyorum, bu yazı sanki bana sosyal yönden komplex bir motor hapı gibi geldi, konuyla ilgili eksik sosyal taraflarımı oldukça yamadı. Teşekkürler

Selam ve Sevgilerimle

Runner
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
aurora
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Feb 18, 2004
Mesajlar: 105
Nerden: Antalya

MesajTarih: Prş Mar 11, 2004 12:22 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Aslında tatil için bir çözüm yolu daha var. arabayı eşiniz kullanır siz de yanında motorla bereber gidersiniz. Hatta çocuklar büyüyünce arabayı onlara verip (18 yaşından sonra) istedikleri yere yollar sizde eşinizi arkanıza alır güzel bir tatile çıkarsınız. (İleri yaşlarım için hayellerim)

Bu arada bu kadar güzel bir yazıyı okuma ayrıcalığına eriştiğim için kendimi şanslı sayıyorum. Kitap olduğunda ilk imzalı kitabı almaya geleceklerdenim. icon_smile.gif. İzin verirseniz bir çıktısını alıp evde eşime de okutmak istiyorum. (İzini almadan çıktığı almayacağım icon_smile.gif )
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
utkuh
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jan 14, 2004
Mesajlar: 222

MesajTarih: Prş Mar 11, 2004 12:30 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Çok hoş bir yazı... Hemen eşime de yolladım kıymetimi bilsin diye icon_smile.gif
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
runner
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Feb 18, 2004
Mesajlar: 157
Nerden: Dorylaion

MesajTarih: Prş Mar 11, 2004 1:02 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Alıntı:
Aslında tatil için bir çözüm yolu daha var. arabayı eşiniz kullanır siz de yanında motorla bereber gidersiniz. Hatta çocuklar büyüyünce arabayı onlara verip (18 yaşından sonra) istedikleri yere yollar sizde eşinizi arkanıza alır güzel bir tatile çıkarsınız. (İleri yaşlarım için hayellerim)


Sevgili Aurora,
Arabayı eşlerin kullanması tabii olabilecek bir alternatifte bebek yaşı olunca sıkıntılı olabilir biraz, 2. yazdığınız alternatif için 16 seneden biraz fazla beklemem gerekecek onun için başka alternatifleri düşünmeliyim icon_smile.gif .

Selam ve Sevgiler

Runner
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
LEGOLAS
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Feb 14, 2004
Mesajlar: 134
Nerden: Eskişehir

MesajTarih: Prş Mar 11, 2004 2:03 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

kARDEŞİM BURAYA YAZI YAZIPĞ DURACAĞINA GİT DE MOTORUNA BİN YAHU..
ALLAH ALLAH, ADAM MOTORU KİLİTLEMİŞ GARAJA. BURADA YAZIP ÇİZİYOR...
DOSTLAR, BU ADAMA BİRAZ GAZ VERİN DE BİNSİN ARTIK ŞU XT'SİNE....
icon_lol.gif
_________________
<<LeGoLaS>>

Sedat TELÇEKEN
Anadolu Üniversitesi Eskişehir
--------------------------------------------
Honda TransAlp'99
0 505 576 37 74
26 RL 867
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM Adresi Yahoo Messenger MSN Messenger
utkuh
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jan 14, 2004
Mesajlar: 222

MesajTarih: Prş Mar 11, 2004 2:27 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

....

En son utkuh tarafından Prş Nis 27, 2006 12:48 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
runner
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Feb 18, 2004
Mesajlar: 157
Nerden: Dorylaion

MesajTarih: Prş Mar 11, 2004 2:40 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Sevgili utkuh,
DD'nin yakınlarla ilgili bir yazısı var okumuşsunuzdur sanıyorum, çalışmalara devam, "şimdi değilse ne zaman", ya da hiç sormayacaksınız olacak bitecek icon_wink.gif

Saygılar

Runner
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
runner
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Feb 18, 2004
Mesajlar: 157
Nerden: Dorylaion

MesajTarih: Prş Mar 11, 2004 2:47 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Tırmanan kardeşim, sağlık problemleri ve hava şartları bir tarafa, full korumasız ben o makineye binersem ve buralarda bir yerden duyulursa hesabını nasıl veririm sonra gurubuma ? sadece bir kaska sahibim ve en yakın zamanda diğer malzemelere de sahip olucam ama şu an yok işte ne deyimm icon_sad.gif , yoksa fuara kadar beklememmi lazım, of of ...

Sevgilerimle

Not şunu nasıl yazıyorsunuz, ilk defa yapıcam heyecanlandım.

Runner - 99 XT 600 E (Varmı bunun bir tarzı falan ?)
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
lama_mingyar_dondup
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Kayıt: Feb 25, 2004
Mesajlar: 62
Nerden: Eskişehir + Ankara

MesajTarih: Prş Mar 11, 2004 2:55 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Acele etme abicim sen, bakma o sabırsıza. icon_smile.gif Önce güvenlik. Ancak çayırda falan bir deneme turu at istersen icon_smile.gif, muttalip bu işe uygun, biz de görürüz seni bahaneyle... icon_smile.gif
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
Mesajları göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Genel Tüm saatler GMT
Sayfa 1, 2  Sonraki
1. sayfa (Toplam 2 sayfa)

 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Forums ©

   
 

All logos and trademarks in this site are property of their respective owner. The comments are property of their posters, all the rest © 2002 by me
You can syndicate our news using the file backend.php or ultramode.txt