Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Sal Mar 14, 2006 3:28 am Mesaj konusu:
Selamlar "murtisi"
Yukarıda adı geçen bazı motorların birbirleriyle kıyaslandığını gördüğümde kendi kıyas kriterlerim aklıma geldi, adı geçen motorları, hatta biraz abartarak, sınıfı ne olursa olsun varolan tüm motorları kıyaslar ve kategorize ederken ilk ayrım noktam asla sınıfı, sasi tipi yada kullanım amacı ,büyüklüğü vs. değil... İlk ayrım noktam her zaman soğutma sistemi olmuştur. Bu şekilde ikiye ayırdıktan sonra kendi aralarında emsal motorları birbirleriyle kıyaslamayı tercih etmişidir her zaman. Ancak ilk tasnifte her zaman hava soğutmalı motorları tercih ederim. Arkadaşların asla üzerinde hemfikir olamadıkları ve her ikisinin de çok doğru olmadığını düşündüğüm iki zıt önerme var: "bmw ler çok sağlamdır" ve "Japon motorları kısa sürede hurdaya çıkar" .......bence ikisi de doğru noktadan bakan iddialar değil. "hava soğutmalı motorlar yıllara çok iyi meydan okur" veya bir başka deyişle "su soğutmalı motorlar görece daha çabuk hurdaya çıkarlar" önermelerinin daha doğru olduğunu düşünüyorum. (kim demiş felsefe bi halta yaramaz diye...))
Her zaman aynı işi yapacak olan iki sistem arasından basit olanı tercih ederim, gerçi ,makine dizaynı yaparım ama henüz köşeyi dönemedim çünkü ironik ama "aynı işi yapabilecek basit sistemi " tasarlamak hep daha zordur, ya aynı işi layıkıyla yapamaz ,yada basitten yola çıkıp sonunda daha karmaşık bir sisteme ulaşılır. Boxer motorun sırrı da burada yatıyor... En riskli gereksinim olan soğutmayı en basit ve sorunsuz biçimde çözebilmiş olmasında...( elli yaşında harleyler yada avrupa,uzak asya turlarını tamamlamış ama hala yollarda olan vespalar size ne hatırlatıyor ?......)
Sorduğun motor su soğutmalı bir motor olduğuna ve adı geçen ,aynı paraya satın alınabilecek bazı motorlar hava soğutmalı olduğuna göre ben bu bakış açısıyla yanıt vermek istiyorum.
Su soğutmalı motorların bazı handikapları :
yaşlanmadan muzdarip on paralık bir hortum çatlayabileceği için,
kış günü antifiriz koymayı,sen yada ustan unutabileceği için,
bir kelepçe gevşeyebileceği yada sıkılmayacağı için,
düzenli servis bakımı gerektiren onlarca parça sistemin her yanını sardığı
ve önünde,sonunda bunlardan biri ihmal edileceği yada unutulacağı için,
devirdaim, devirdaim bilyası, mekanik salmastralar, bunlardan herhangi biri yada termostat, radyatör ,fan motoru, bu motoru açıp kapayan elektrik termostatı, onun kontakları, rölesi, bobini ,röle kontakları, elektrik tesisatındaki bir fişin yerinden çıkması, sigortasının oksit yapması gibi yine on paralık sebeplerden motoru kucağına alabileceğin için,
satın alacağın yaşlı motorun su ile temas eden her yerinde (radyatör,alüminyum termostat yuvası,blok, silindir kapağı ve onun nazlı contası vs..vs..) tıkanmalar, kireçlenmeler, yada alüminyum yüzeylerde kimi zaman içine parmak girecek kadar büyük oksidasyon oyukları vs.ile karşılaşabileceğin, yada satın aldıktan sonraki yıllar içinde kullanmasan ve tıka basa antifiriz doldursan bile sistemin ıslak parçaları yaşlanmaya devam edeceği için... EĞER GEÇEN YILLAR İÇİNDE ÇOK DÜZENLİ BİR ŞEKİLDE SERVİSE GİDECEK MADDİ GÜCE YADA METANET VE BİLGELİĞE SAHİP DEĞİLSEN SU SOĞUTMALI BİR MOTORSİKLETİ UZUN YILLAR KULLANAMAYACAĞINI BİL........!
Bu aksam için , bozulunca değiştiririz de diyemiyorsun, yok eğer sen der isen, bozulduktan sonra servise gidiyorsun, "aperatif olarak sıvı soğutma sistemi, ana menü olarak ta komple motor lütfen " diyorsun garsona...
13 yıl önce, "şaftı var bu da bmw gibi" diyerek aldığım bir Honda cx-500 az önce bahsettiğim on paralık hortum yüzünden hararet yaptı, öyle yoğun bir trafikte idim ki, sanırım hareret göstergesine bakmadığım tek gün oydu ve o hortumun o gün o saatte çatlayacağı tuttu.. motor sesinin değiştiğini farkettiğinde iş işten geçiyor, hele bi de soğusun diye su falan koyarsan inan dadından yinmez...! zevkten ölürsün ...! (ben su bulamamıştım yoksa onu da yapacaktım) Burada önemli olan motorun honda olması değil, önemli olan benim servise gidip tüm sistemi elden geçirmemiş olmam ,hala yapmam bunu, demekki kendime yanlış motor seçmişim.. Zaten bu yapılabiliyor olsaydı bugün yollarda 60 yaşında hava soğutmalı harleylerin bmwlerin yanında belki 25 yaşında su soğutmalı hondalar da görebilecektik ve kimse marka tartışması yapamayacaktı...
Ancak yapılamıyor, servise gittiğimde sadece o hortumu ve kapak contasını bulabildim, silindir kapağı ,devirdaim bilyası ve mekanik keçesi,
ve çarpıldığı için değişmesi gereken bir alüminyum kapak yoktu ve bulunamayacağı söylendi, dolayısıyla o motoru resmen hurdaya verdik.
Erdemirin potasına girdiğinde bir kısmı alüminyum tava, bir kısmı da metrik sekiz cıvata ve nervülü inşaat demiri olmuştur belki...kimbilir..?..
Aslında su soğutmalı motorların da bazı avantajları var , sabit ısı şartları altında çalıştıkları için teorik ömürleri daha uzundur ancak genelde ömrünü tamamlamadan çok önce açılıp tamir görmek yorgun sulu motorsiklet motorlarının kaderi gibidir. Tamir sırasında da orasının burasının yalama olması, hasar görmesi doğaldır, çünkü yer azlığından ve ağırlık kaygısından herşey ince ve cidarlar zayıf olmak zorundadır. otomobillerde böyle bir yer ve ağırlık sıkıntısı olmadığından sorun da yok.
Ve F-650......
nasıl bir motordur demişsin, su soğutmalı bir motordur ve bir bmw değildir
su soğutmalı olduğu için değil bmw den saymayışım...
yapılış hikayesi de ilginçtir, seksenli yıllarda "tdm" motoru ile modifiye edilen Tenere lerle ve KTM lerle dakarda rakip olan R80G/S ve R100G/S ler zaman içinde üstünlüklerini yitirmeye başladıkları için tasarlanmış bir motordur..Kum şartlarının zorlamasıyla zaman içinde herkes motorunu daha hafif ve daha agresif bir hale getirdi, bmw boxerlerine bunu yapamadı, ve yapamazdı da...şaftı atamazdı, atıp, zincirli bir model geliştirdiğini düşünelim, hareketi aktarmak için boxer motoru 90 derece çeviremezdi ya...sığmaz, sığdırsan bile rüzgar alamayınca boxer motorun bi anlamı kalmazdı...aslında bunu yapan da var, yani şaftlı tahrik kullanan ve şasiye 90 derece dik duran (zincirli herhangi bir motorun durduğu gibi) bir grank mili....üstelik bu saçma tasarım sadece görüntü adına yapılmış ve hareket fazladan bir kez daha 90 derece dişlileriyle aktarılmış, hemde bu aktarma her yapıldığında %8 lik enerji kaybına sebep olur...hiç umursanmamış ve ortaya yakan ama gitmeyen ama sahiden sınıfının en estetik, "fotograflık" motoru ortaya çıkmış...535 Virago...!...Bmw böyle şeyler yapamayacağı için ve dakar ünvanını kaybetmeyi kabullenemediği için F-650 yi tasarladı...yanlış hatırlamıyorsam alman,ispanyol, ve italyan ortak tasarımı idi...ve yeni bişey de yapmış olmadı, japonların ve ktm in çok iyisini yaptığı bişeyin görece kötüsünü yaptı..bmw ilk defa bir tasarımda "yıllara meydan okuma " prensibini çöpe attı...Çünkü amaç basitti, japonlara ve ktm e dakarda cevap vermek...bu amaca da ulaşamadı, sonra bu motorun cicili bicili bisürü versiyonunu üretti, kimini fosforlu, kimilerini komando renklere boyadı, kimine triger kayışı bile taktı tahrik zinciri yerine...ve hepsini dünya piyasasına salıverdi...tekrar ediyorum, kötü bir motordur demiyorum, ancak ikinci el yada sıfır, o paraları etmediğini aynı rakamlara daha iyi motorların olduğunu düşünüyorum..
Peki nasıl oluyorda bu kadar çok satıyor ?
"bmw sağlam ve yolda bırakmayan motorlar yapar...!" imajını yaratan r serisi boxer lerin ve "bmw üstün teknolojili ,konforlu ,ve emniyetli motorlar yapar...!" imajını yaratan "K" serisi sulu motorların şanıyla , ve kendi içi boş imajına rağmen peynir ekmek gibi satıyor bu motorları ... bence ayıp ediyor, çünkü daha önce sınıfında en iyisi olmadığı hiç bir motor yapmamıştı bu adamlar..babamın, klasiklerden olan R69-s (69 model-690 cc bir boxer) motoru elli kere el değiştirmiş ,şu anda urfada ,hala çalışıyor ve sahibi satmayı reddediyor...
Ama illede beğedim dersen... İlkere kesinlikle katılıyorum en azından çocukluk sorunları giderilmiş enjeksiyonlu modellere bak ve düşük kilometrede bişey seç..
Yok ben bu paraya daha iyi bişeyler alırım dersen, ben anladığım marka ve modellerden konuşayım, evet aslanlar gibi 98-99-00 model 40.000 km nin altında bir gs hatta ille de gs olsun demezsen daha da ucuza fıstık gibi bir turing alabilirsin, ne mi farkeder?...hep söylüyorum çeşme otobanındaki uçak pisti gibi o mehşur rampayı motorunun sırtında 200 küsur kilo yük varken 180 km hızla çıkabilir, arka tekeri yarım saat yerine beş dakikada sökebilir, lastiğin patladığında lastikçi aramak yerine tubeless lastiğini beş dakikada tamir edebilir,bakımlarını kendin yapmayı öğrenirsen servise gitmeyi unutabilir,sadece her on binde yağları ,her 20 binde bir iki ıvır zıvırı değiştirip devam edebilir ,sübap ayarlarını on dakikada yapabilir ,zincir spreylerini ve bezlerini çöpe atabilir, eşşek kadar motorla 5-6 litre benzin yakabilir, abs,enjeksiyon gibi şeylerin keyfini çıkarabilir ,ağır yükle bozuk yollarda akıllara zarar hızlarla ilerleyebilir ve orası burası koparmı, kırılırmı diye düşünmezsin. birde, hararet saatini de söküp atabilirsin istersen.....
niyetlenirsen elimden gelen her yardımı yaparım(boxer leri kastediyorum
gayrısından anlamamak tercih sebebimdir:) sevgi ve saygılarımla..CEM
Cem , çok uzun olmasına rağmen rahat okunur ve anlaşılır ifadeler kullandığın mesajından çok faydalandım. Teşekkür ederim. _________________ _________________________
Suat & XT600 E
Kayıt: Sep 23, 2003 Mesajlar: 152 Nerden: Istanbul
Tarih: Sal Mar 14, 2006 2:24 pm Mesaj konusu:
Cem çok teşekkürler.
Çoğu kişinin hiçbir anlam veremediği kavgaların forumu istila ettiği şu günlerde ilaç gibi bir yorum oldu. Devamını bekleriz. _________________ bbhakan
Olaya murtisi nin soruları yönünden bakarsak 1) 1150 gs yada türevlerinin parça fiyatı f650gs lere göre daha pahalı 2)1150 gs ile f650 gs in servisini aynı firma vermektedir 3)2. el satış imkanları aynıdır.
Su soğutmalı motorlar İstanbul gibi yoğun trafiklerde boxer veya diğer hava soğutmalı motorlara göre tartışmasız üstündür. Aşırı ısınan motorların ömrünün kısaldığıda ayrı bir teknik gerçek olup bu bakımdan 1150GS in şehir içi kullanımda daha çok yıpranması zayıf yönü olarak belirtilebilir.
Makinalarda soğutma gereklidir çünkü aşırı sıcaklık yağın ısınmasına ve vizkositesinin istenen değerin dışına çıkmasına sebep olur. Yani esas sorun ısınma değil yağın istenilen sıcaklıkta kalmasını sağlamaktır. Bu bakımdan hiç yağ eksiltmeden yıl boyu kullanılabilen m3 teknolojisi her 1000 km de bir yağ isteyen boxer motora göre üstündür. Tabi ki bu dönen yağ aynı zamanda motor bloğunun soğutulmasına ve dolayısı ile aşırı sıcaktan çatlamamasına yarar.
Ayrıca 125 cc den gelen bir kullanıcıya hatta hatta herhangi bir kullanıcıya makinayı 200 kg yükleyin sonrada rahat rahat 180 basın demek teknik bir yaklaşım değildir. 200 kg +180 km makinanın limitinin bittiği noktadır , herhangi bir acil durumda size en ufak kaçış noktası bırakmaz .
tabi ki sonuçta herşey tercih meselesi.. kimi son teknoloji sever kimi nostaljik 1915 teknolojisi... _________________ A. Muratoglu
KTM 990 ADVENTURE
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Çrş Mar 15, 2006 12:35 am Mesaj konusu:
"Olaya murtisi nin yönünden bakarsak" diyerek başlamışsın...
Haklı olduğun noktalar var , ancak ben de şöyle birşey diyeceğim;
" pek çoğumuz olaya mutrisi nin başladığı yerden başladı , ve bir çok üzücü deneyimden sonra murtisi de ikimizden birinin, yada bir üçüncümüzün bulunduğu noktaya gelecek" noktasından baksak olaya?
Hızlı mı ilerlemiş oluruz ? Anlatayım...
Murtisi ikinci motorunu alacak,
büyük olasılıkla bütçesi elvermediği için bir "ktm 990" ,yada bir "1150 adv." yada herkesin hayallerindeki bir başka şahane tasarımı satın alamayacak, ve yine çok büyük olasılıkla pek çoğumuzun başına geldiği gibi türlü sıkıntılarla karşılaşacak ,yada tatmin olmayacak.. (aslında ekonomik durum da çok ama çok önemli bu işte, motorsikletleri kafamda tasnif ederken soğutma sisteminin ilk ayrım noktam olduğunu ,bu şekilde ikiye ayırdıktan sonra , ancak bundan sonra iki grubu kendi içinde kıyaslama imkanı bulabildiğimi söylemiştim bir önceki yazıda..)Genel olarak" tanıdığım" motorcuları düşündüğümde de buna benzer bir mekanizma otomatik olarak canlanır kafamın içinde ve bu defa iki ayrım noktası oluşur ;
"kalantor abiler- delikanlılar, ve gariban yada ortasınıf motor camiası"
bir diğeri ise
"teknik anlamda motordan anlamayanlar,temel bakım yapmasını dahi bilmeyen,ilgilenmeyen, merak ta etmeyenler, sadece binenler ile .........
bindiği şeyin nasıl çalıştığını da, sürüş sırasında hangi fizik kanunlarının devreye girdiğini de, farklı sistemler arasındaki avantaj-dezavantajları da, merak eden, en azından öğrenmeye hevesli olan, ve yanıbaşında lastikçi olsa bile ,"kendi lastiğini kendisi tamir edebiliyor olmaktan" bile büyük zevk alan, hatta en az sürüş keyfi kadar keyif alan kişlilerin ayrım noktası"
Ayrımcılık yapan ,yada önyargılı bir yaklaşım mı sizce ?
bir sürü motorcu dostum var, saydığım her türden pekçok dost....
hepsinin kişilikleri, ihtiyaçları ve amaçları farklı, dolayısıyla hepsinin birbirinden çok farklı düşünceleri var ,bazıların kavrayamasam da hepsine çok büyük bir sempati duyuyorum, ancak , hayabusa modifiyelerini tamamlayamadığı için üzülen bir motorcu dost ile aynı yaşta ama "motora lastik almam lazım, ama tek lastik alacak param var, ön mü daha önemli arka mı, önce hangisini alayım ?" diye soran bir motorcu ile......
ikisiyle aynı konuları konuşabilmeniz imkansız...!
1100 rt kullanan ve "dünden beri fan açmıyor galiba" diyen bir arkadaş ile
"kitabı buldum, gel benim şanzımanı beraber dağıtalım" diyen arkadaşla da aynı muhabbet yapılamıyor ne yazıkki...
Yani , böyle bir fark sahiden var...
Ben murtisi ye : "aynı paralara daha iyi şeyler var " derken sanırım onu tanımadığım halde kendimle özdeşleştirdim ve belki bu yüzden benim yada arkadaşlarımın zamanında yaşadığımız hayal kırıklıklarını yaşamamasını istedim.
14 yaşında iken 125 cc. "california ceze" diye tabir edilen bir çekoslovak motoru alıp motora binmeye başladığım günden beri , 12. motoruma biniyorum...bütçem hep kısıtlıydı, ve çıktığım gezilerden hep kamyonet tepesinde döndüm yada bu risk beni hep rahatsız etti. babam, amcam vs. gençliklerinde motor binmiş herkes "al bi boxer kurtul bu dertlerden" derdi hep...ama o yıllarda iyi bir boxer ikinci el bir japondan çok daha pahalı ve nadir bulunan bişeydi ve elbette o kadar param yoktu. Süründük durduk, yemediğimiz kazık, başımıza gelmeyen iş kalmadı ve zaman içinde ikinci el boxer ların fiyatları ikinci el japonlarla aynı seviyeye geldi ve ben de 6000 euro ya ,30.000 km de cillop gibi bi boxer aldım... 125 cc den paneuropan a kadar kullanmadığım bişey kalmadı ve ilk defa eskisinden az masrafla yılda 40-45.000 km yol yapmaya başladım ve kamyonet tepesinde eve dönmek sadece anılarda kaldı. şehir içinde çok ekonomik olduğu ve amacımı kusursuz bir şekilde yerine getirebileceğini düşündüğüm için geçen yıl birde ybr-125 aldım ve feci şekilde memnunum, herkese tavsiye ederim.
(boxer ile şehir içinde hiç hararet sorunu yaşamadım, iki kez tamamen tıkanmış ,ilerlemeyen trafikte stop ettim hepsi bu, yavaş trafikte kırmızı çizgiye yaklaşmadım bile, içime dert olan hep debriyaj olmuştur)
11 motordan sonra ilk kez her anlamda beni tatmin eden, ihtiyaçlarıma cevap veren bi makine kullanıyorum.
sonuç olarak söylemek istediğim şey şudur :
Haklısın ,ben murtisi yi kendimle özdeşleştirerek, sempati duyarak ve f650 alması durumunda , önünde sonunda bir takım tatminsizlikler yaşayacağını varsayarak , (kendimce) o paralara daha iyi alternatifler olduğunu,bir iki yıl sonra bazı pişmanlıklar ve başka arayışlar içine girebileceğini düşünerek yazdım o yazıyı.... Murtisi olaya farklı bakıyor olabilir ,ihtiyaçları farklı olabilir...... Bunu düşünemedim...!
Yazmış olduğunuz tüm konulara gönülden katılmakla birlikte sizin kriterlerinize göre konu başlığı olan f650Gs ile ilgili negatif noktayı yakalayabilmiş değilim. Bu başlıkta sorulan F650Gs ile ilgili soğutma sorunu yaşamış kişiler var ve bizden saklıyorlar mı?. BMW markasının şu ana kadar yapmış olduğu teknik bakımdan en sorunsuz motor olan F650GS nasıl oluyor da sorunlu bir motor gibi anlatılıyor anlamış değilim. Tamam 50 beygirlik performansı yetersiz gelebilir, tek silindirin konforu nisbeten düşüktür ama tamamı bu kadar. _________________ A. Muratoglu
KTM 990 ADVENTURE
ilyada'nin yazdiklarindan sonra acaba 250cc'lik virago motorumdan sonra
bir boxer mi alsam acaba diye dusunmeye basladim. Tabi biraz para biriktirmek gerekebilir.
Ama boxerler dediginiz kadar sorunsuzsa bu aletin icini disini acip sagini solunu sokmemize gerek kalmaz. Kurcalamadan da zevkli olmuyor bu motor isi. Yani arada sirada bir taraflari bozulunca da insan ogreniyor iste nasil calistigini motorunun. Boxer almak gerek ama almisken eski model bir R 69 falan almak gerek ki kurcalayabileyim.
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Prş Mar 16, 2006 12:57 am Mesaj konusu:
KARABASAN demiş ki:
Yazmış olduğunuz tüm konulara gönülden katılmakla birlikte sizin kriterlerinize göre konu başlığı olan f650Gs ile ilgili negatif noktayı yakalayabilmiş değilim. Bu başlıkta sorulan F650Gs ile ilgili soğutma sorunu yaşamış kişiler var ve bizden saklıyorlar mı?. BMW markasının şu ana kadar yapmış olduğu teknik bakımdan en sorunsuz motor olan F650GS nasıl oluyor da sorunlu bir motor gibi anlatılıyor anlamış değilim. Tamam 50 beygirlik performansı yetersiz gelebilir, tek silindirin konforu nisbeten düşüktür ama tamamı bu kadar.
(beş dakikalık bir tarama sonucunda daha pek çok kronik sorun-şikayete rastlayabilirsiniz ancak sadece küçük bir kısmını aktarıyor ve hala ısrarla aynı şeyi söylüyorum "F-650 kötü bir motor değildir, ancak bir bmw de sayılmaz, ve o paraları edecek bir motor olduğuna inanmıyorum" diyorum...
-------------------------------------------------------------------------------------
İLKER: 96 F650 alanlar memnun olabilir ama arıza istatistiklerine bakarsak o senelerdeki F650'lerin kronik konjektor ve eletrik arızalarına sahip olduğunu görüyoruz. Ben tanıdığım birine F650 önerecek olsam, ilk nesil Aprilia üretimi değil, ikinci nesil BMW üretimi olan ve çocukluk arızaları giderilmiş bir motor öneririm.
KURZWEİLL: Posted: Thu Jul 07, 2005 7:08 pm Post subject: F650 gs devidayim pompası Yardım PLS
Merhaba arkadaşlar motorumun 1-2 km gidince yağ lambası yanıyor yağ deposunu açıp bakınca yağın kapağa kadar yükseldiğini gördüm biraz bekleyince yağ seviyesi normal e dönüyor ve yola 1-2 km daha gidebiliyorum borusan a kadar bu şekilde idare ettim neyseki çok uzakta değildim borusanda Servis müdürü burak bey devirdayim yada devirdaim hangisi doğru bilmiyorum pompası arızalı değişecek 250 euro civarında maliyeti var parça yok motoru bırak git 10 civarında sürer işiniz dedi ben o an beynimden vuruldum motorumu 10 gün nasıl bırakırım orada? Bu şekilde gidemezsin dedi ben dinlemedim motoru yormadan hararet yaptırmadan dinlene dinlene geldim zaten 40 km nin üzerine çıkınca rüzgardan soğuyor herhalde lamba hiç yanmadı eve geldim hımmm bu arada benzine yağ karışmış dedi bu nasıl olur biri koymadıkça mümkünmüdür bilmiyorum ama anlayamadım eve geldiğimde devirdayim pompasının bulunduğu yeri açtım marşa bastım pompa çalışıyor eğer yanlış şeye bakmadıysam motorun sol tarafında 2 hotum giren bir kapak var altta o kapağı sökünce minik bir pervane var anladığım kadarı ile pompa o şimdi ne yapacağım bana önerileriniz yardımlarınız nelerdir
-------------------------------------------------------------------------------------
emrea: vay be,klasik f650nin kronik sorununu halamı çözememiş bu adamlar ) neyse dostum,sakın ola öyle kullanmaya devam etme.Su pompasının bir yanında su,bir yanında yağ var ve aradaki basit sızdırmazlık elemanı sukoyverince ikisi birbirine karışır.Yani su yağa karışır ve yağ köpüklenir.Muhtemelen bir süre sonra motorda su kalmaz ve hararetten yanmış f650 çoktur böyle.Sorunu sanayide Levent ustada(teknisyen servis) çok daha uygun ve çabuk halledebilirsin,zira o oring piyasada bolca mevcut(en azından klasik f650de öyleydi)leventin teli:2768733.En azından bilgi için ara,mükemmel insandır.Kolay gelsin.
_________________
Emre Akdeniz
-------------------------------------------------------------------------------------
frogy_dreams: motosiklet devirdayimlerinde conta nasıl kullanılıyor bilmiyorum fakat, bizim makinelerin devirdaimlerinde arıza olduğu zaman genelde kömürü bitmiş oluyor... ve bizde sanayiye gidip devirdaimciye yaptırıyoruz... devirdaimciler genelde usta tornacılar oluyor.. yani herhangi bir tornacıya gitsen o yardımcı olamasa bile bir devirdaimci gösterir sana ....
kolay gelsin
_________________
MuRaD KAPÇAK
-------------------------------------------------------------------------------------
ŞİMDİ BU RASTGELE ÖRNEKTEN YOLA ÇIKARAK F-650 Yİ NEDEN BEĞENMEDİĞİMİ ANLATAYIM :
Murat bey haklı , su soğutmalı motorsiklet devirdaimlerinde biri seramik diğeri karbon pul, yüzeyleri mikroskobik ölçülerde düzgün ve pürüzsüz iki pul birbirine sürtünerek çalışır .....Pullardan birini sürekli iten bir yay vardır ve zaman içinde aşınmadan doğacak boşluğun sıvı yada gazı sızdırmaması için , dönen iki yüzeyin sürekli temas halinde kalabilmesi için düşünülmüştür...bu farklı iki malzeme ve pürüzsüz yüzeyler sayesinde dönen bir milin sızdırmazlık sorunu çözülmüş olur..Bu sistem sadece motorlarda değil su pompalarından uçak kanadındaki yakıt pompasına gıda , boya ,textil vs. sektörlerinde kullanılan kazan, reaktör ve karıştırıcılardan, otomobil klima pompalarının içindeki yüksek basınçlı gazın sızdırmazlığına , kadar temelde hep aynıdır . değişen tek şey karbon ve seramik yerine farklı şartlara uyum gösterecek daha farklı iki malzeme ve tasarımdır...
Ancak anlaşılan o ki, bmw bu evrensel çözüm yöntemi yerine oraya bir "O" ring yada benzeri keçe koyarak sorunu çözmeye yeltenmiş ve becerememiş...
Kısaca neden böyle yaptığını da izah edeyim: herkesten hafif bi motor yapacak ya.... daha küçük alana , daha çok şey sığdıracak ve kendine özgü çözümler üretecek ya...işte bu yüzden...
insanın sorası geliyor : "sen kaç senedir hafif motor tasarımıyla uğraşırsın ki ?, sen kaç senedir "incik-boncuk" motor tasarımında ,japonlarla yada ktm ile boy ölçüşecek bi makine yapma iddiasında olabilirsin ?
Su soğutmalı japon tasarımlarının görece kısa ömürlü olduğu belki bir ölçüde kabul edilebir ancak nasıl olurda oradaki yüksek teknoloji ve deneyimi görmezden gelir, "aha ...al işte, ben de yaptım" diyebilirsin ???
ispanyol ve italyanları da toplayıp yaparsan da ancak bu kadar olur, ama o parayı etmez..... sevgi ve saygılarımla .. ...CEM...
Kayıt: Non 0, 0000 Mesajlar: 368 Nerden: Gayrettepe
Tarih: Pzr Mar 19, 2006 12:29 am Mesaj konusu:
Bu iş bütçe işi.Bütçeniz elveriyor ve motoru da sevmişseniz gidin alın.
Satarken ''o parayı eder mi etmez mi ''daha iyi anlarsınız.
Bir tanıdığım geçen yıl 2000 model F650 GS yi 5600euroya aldı,geçen hafta 5700euroya sattı.
F650 GS,başlangıç için en ideal 650cc.motordur.Buyüzden de ikinci elde alıcısı sürekli bulunur.
Gelelim soğutma sistemindeki bahsedilen soruna.Evet bu su ve yağ arasındaki sızdırmazlığı sağlayan keçe zamanla bozulabiliyor.Böyle bir sorun var.Mil,keçe ve pervaneden oluşan bir kit halinde satılıyor ve fiyatı 60ytl.Bozulan parça pervane veya mil değil.Sadece keçe fakat tamir kiti halinde satılıyor.
Kayıt: Non 0, 0000 Mesajlar: 1078 Nerden: istanbul
Tarih: Pzr Mar 19, 2006 11:39 pm Mesaj konusu:
Yahu kaldırın şu 650 cc orta sınıf enduro'yu ne lüzumsuz motor 11xx varken ne işe yararki...
Yeni başlıyorsan 125 cc ondan sonra son nokta 11xx boxer BMW
Hep beraber gidip 11xx boxer BMW alalım sonra 100 sene bineriz...
İlyada yukarıdaki yazımı sadece latife olsun diye yazdım...
Sorun dediğimiz şey bizzat insan evladının başarısı sayesinde ortaya çıkıyor...
Birisi çıkıyor bu gemiyi öyle bir tasarladım ki Allah bile batıramaz diyor...Ertesi gün ilk seferinde gemi suyun dibinde...(Titanik kulakların çınlasın)
Eskiden malın sağlam olanı aranırdı...çünkü imkanlar kısıtlıydı atıp yenisini almak için bütçe elvermezdi...Ayakkabının tabanı delinir gidip pençe yaptırırdın...Yada saatin bozuldu götürüp tamirciye verirdin pandülünü değiştirirdi bozuk zembereğini onarırdı....Haliyle sağlamlığıyla ünlü bir çok marka vardı Serkisof'tu Omega'ydı ,Seiko'ydu...
Sonra nolduysa dünyada bir anlayış değişikliği oldu...Artık sağlamlık yerine fonksiyonellik ve tasarım öne çıktı...Ucuz ve bozulduğu zaman kaldırıp atabileceğimiz ürünler çıktı casio saatler gibi swatchlar gibi...hem fonksiyonel hemde ucuzdular...üstelik bozulunca atıp yerine yenisini makul bir fiyata alabiliyordun...böylece saat tamircileri mesleklerini yavaş yavaş değiştirdiler...omega,serkisof vs de böylelikle eski popülaritesini yitirdi....(Bu arada bu ucuz casio'lar swatchlar inadına sağlam çıktılar ayrı mevzu)
O bildiğimiz eski dünya anlayışı gitti yerine yeni bir dünya anlayışı geldi...Çünkü artık tamir para kazandırmıyordu...kullan ve kaldır at dönemi başladı...Bu yüzden sokakta artık 10 yaşından büyük araçlar azalmaya başladı...(İstanbul'daki berbat Taksi'ler hariç)...
Aldığımız motorların servis ücretlerinin pahalı olması bu hizmeti verme zorunluluğundan pahalıdır...Motorun yenisini gidip 9000 euro'ya alırsın ama icabı halinde yaptırmaya kalktığın bir arıza 9000 euro'dan pahalı olabilir...
Sadede geliyorum; Aldığı motora 5 seneden fazla binen kalmadı(abarttım bile),hal böyle olunca bugün elinde 30 senelik motor olan adam sayısı bir elin parmaklarını geçmez...Bu arkadaşların bir çoğuda bunları çalıştırmak için hobi niyetine hurdasını alır, ona masraf eder bu işten garip bir zevk alırlar....
Bugün Çanakkale'de idim ve 24 saat içerisinde 3 motosiklet arızası ile karşılaştım...Birisi YBR 125 diğeri Honda Varadero diğeri BMW 1150GS...
YBR nin neyseki farı çalışmıyordu iki vida söküp takma ile giderildi...Varadero önce öksürdü sonra çalışmamak için elinde geleni yaptı...Neyseki sonra deposu söküldü karbüratörüne bakıldı çalıştı...
1150 GS ten gelen haber "Şanzıman dağıttı" şeklindeydi...
En başında demiştim sorunu çıkaran insan evladının kendisidir...1150 GS te fevkalade kronik sorunlar yaşıyor bunu hepimiz biliyoruz...krank sensöründen başlayalım bıdı bıdı elli tane problem sayabiliriz...
Bunlardan yola çıkıp efendim F650 BMW değildir içi boştur dersek o Alman ilk gördüğü yerde elindeki 1150 yi senden geri ister gibime geliyor...BMW mühendisleri öğlen aralarında kurabiye yerken tasarlamamışlar F650'yi oda bir BMW...tıpkı montu gibi kaskı gibi...Bir mont kumaşına o kadar test yapan bir zihniyet Dakar için idialı bir motor üretme hevesindeyken dalga geçmemiştir düye düşünyorum...Neticede KTM i geçememiş ama henüz onu geçen bir Japon'da yok ortada zaten
Her sınıf motorun bir amacı var ve insanlar amaçlarına göre motor seçiyorsa en sorunsuz motor o motordur bence...
11xx alıp canı sıkılabilir arkadaşımızın...niyeti nakliyecilik olmayabilir zira...niyeti belkide şehir içinde pratik olsun arada bir toza toprağa çıkıp hoplayıp zıplamak olabilir...
Motorum F650 diye yazdığımı düşünebilirsin emin ol hiç alakası yok...Ben CBR 600RR severim...
650 cc sınıfında bu tarz bir motor isteyen her arkadaşıma ben F650GS i hararetle tavsiye ederim...
www.f650.com burada 350.000 km'de çok F650 kullanıcısı var...bir göz atmanızı tavsiye ederim...motorlarının motor kapağı açılmamış ve üstelik ilk jenerasyon F650 lerden....
Neyse sözün özü motorlarımıza bakarsak bağ olur bakmazsak dağ olur...
Kötü motor yoktur...Kötü motorcu vardır...
Kayıt: May 03, 2004 Mesajlar: 1090 Nerden: Istanbul
Tarih: Pts Mar 20, 2006 12:12 am Mesaj konusu:
cocacoIa demiş ki:
Bugün Çanakkale'de idim ve 24 saat içerisinde 3 motosiklet arızası ile karşılaştım...Birisi YBR 125 diğeri Honda Varadero diğeri BMW 1150GS...
Duzeltiyorum 4 ariza ile karsilastik. Ayni gun icinde 1 adet Yamaha Fazer in (benim motorum olur) TPS sensoru arizandi, gerci benim ariza kontagi acip kapayinca kendi kendine duzeldi (Merak edenler icin bilinen kronik bir ariza, garanti kapsamindan degisiyor)
Kayıt: Non 0, 0000 Mesajlar: 1078 Nerden: istanbul
Tarih: Pts Mar 20, 2006 12:18 am Mesaj konusu:
Şimdi bir kısım 11xx arıza diyaloglarından bende alıntı yapmak istedim ama diyaloglar çok uzun linkini veriyorum okuyunca ne demek istediğim daha iyi anlaşılır sanıyorum...
bu linki okurken dikkatinizi sizinde çekecektir...Arkadaşımızın en zorlandığı şey motorunun bakımını kendisinin yapmış olması
Demekki 180.000 km boyunca kendi bakımını kendisi yapabilmiş kimseye ihtiyaç duymamış bunun için...Bana ilginç geldi...bu kadar yol ve bir kadın tek başına ve yanında bir F650...İyi motorcu buna denir...
Kayıt: Sep 05, 2005 Mesajlar: 612 Nerden: istanbul
Tarih: Pts Mar 20, 2006 12:22 am Mesaj konusu:
YBR nin neyseki farı çalışmıyordu iki vida söküp takma ile giderildi...Varadero önce öksürdü sonra çalışmamak için elinde geleni yaptı...Neyseki sonra deposu söküldü karbüratörüne bakıldı çalıştı...
1150 GS ten gelen haber "Şanzıman dağıttı" şeklindeydi...
sevgili mehmet hoşgeldiniz gezi raporunuzu ve resimlerinizi sabırsızlıkla bekliyoruz.benim sorum 1150 gs in şanzuman arızası ile ilgili bakım eksigindenmi yoksa kullanım hatası mı?
selamlar _________________
R1150GS ADV
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Pts Mar 20, 2006 3:45 am Mesaj konusu:
Selamlar... Haklısınız (hele cocacola ,...bence en haklı sensin, herkes nakliyecilik yapmak istemeyebilir ) yani kullanım amaçları , hedefler ve bakış açıları birbirinden çok farklı olabilir. Bu başlık altında yukarıda yazdığım üç ayrı yazıda , aynı paraya (6000-7000 euro civarı kastedildiğini düşündüğüm miktardır) başka alternatiflerin olduğunu ve bu alternatifler ile konu başlığı olan F-650 nin teknik farklarından "kendimce" bahsetmek istedim. Fakat haklısınız, F-650 nin ikinci eli para ediyor, kullandığım en neşeli , keyifli motorlardan biri ve elbette aslında 11xx lerle kıyaslanmaması gereken , sıfından, ağırlığına, soğutma sisteminden, hareketi aktarmasına kadar herşeyiyle farklı bir motor... birbirlerine yakın oldukları sadece iki şey var, ikisi de iki tekerlek üzerinde gidiyor ve ikinci elde hemen hemen aynı rakamlara ikisi de bulunabiliyor.. İkinci el fiyatlarını baz alarak iki motor arasında teknik özellikler ve kullanım farkları açısından bir kıyaslama yapmaya çalıştım (hoşgörünüze sığınarak), hepsi bu... Vallaha kötü bi niyetim yok
(siz dua edin, bana sık sık tavsiye edildiği üzre ; "manyakmısın sen ?, bu paraya ne arabalar var biliyonmu ? bunu sat ,sana bi "5 kasa" alalım, manita kovala aaabiiii...!" türünden kıyaslamalar yapılmıyor burada
yinede yukarıdaki ve adı geçen linkler-forum ortamlarındaki teknik sorun- arızalardan birkaçına (sadece bildiklerime )değinmek istiyorum:
YBR farı: benim ybrninki de bozuk şu anda
11XX şanzıman sorunları :
İlk boxerden, son boxere kadar her seri içinden bir şanzımanın açılmış halini gördüm ve birkaçını arkadaşlarla beraber kapının önünde yada benim dükkanda dağıtıp topladık. Boxer şanzımanları oldukça farklı kendine özgü şanzımanlar, eski modellerde vites geçişleri sırasında çıkan şaklama sesi iki mahalle öteden duyulacak seviyede... daha çok , uzun yolda çok dayanıklı olması mantığıyla tasarlanmışlar ve F-650 yada japon şanzımanları kadar konfolu ve rahat bir kullanım sunmuyorlar ancak adam gibi kullanılığında gerçekten çok uzun ömürlü hatta şehir içinde bile neredeyse hiç sorun yaşatmayan şanzmanlar bunlar.. (yıllar içinde eskiyen rulmanları değiştirilmezse elbette yolda darmadağın olacaklar, yada sürekli yanlış alışkanlıklarla kullanılırlarsa ) 6 viteslerde görece daha sık sorunlar çıkmaya başladığı doğrudur (ben 5 i tercih ederim) fakat yinede çok sorunlu şanzımanlar olduklarını sanmıyorum. Aynı kutunun içine bir vites fazladan yerleştirilirken bazı sorunlar çıkmış olabilir, grup dişlisi uzayamayacağı, uzatılsa aynı kutuya sığmayacağı için vites başına her dişli bir miktar inceltilmiş olabilir vs..vs.. Yinede bu nev-i şahsına münhasır şanzımanlar tasarımına uygun kullanıldığı takdirde oldukça sağlam sayılırlar. Hepsi itinalı kullanım istiyor, bu yapıldığı takdirde sizden sonra çocuklarınızda kullanıyor, yok ben böyle yapmam diyenler için tüm motorlardan (bir mobiletin kavrama kayışından bile ) daha kısa ömürlü de olabilirler..
Krank sensörü:
hemen tüm arızalar tazyikli su ile ilgili ortaya çıkıyor.
Abs sorunları :
Kullanım klavuzunda ve her yerde, "bu motoru tazikli suyla yıkamayın " diye bir sürü ibare var... ben yıkadım ve abs sensörü bozuldu.
Akü canlı olacak .....!
bir de kaza ve düşmelerden sonra emniyet açısından abs kapatılabiliyor ,reset atınca sorun kalmıyor (100 km ile dönen bir tekerleğin , kaza sırasında birden durması ,teker devrini algılayan sensörlerin 0 devir görmesi elektronik devrelere de garip geliyor olacakki, abs bozulmuş olabilir düşüncesiyle kendini devreden çıkaracak şekilde tasarlanmışlar) abs yi tümden devreden çıkarsanız bile motorun frenleri birçok motordan yine de daha iyi...
(Elbette işe yarıyor ancak abs nin faydalarının "biraz" abartıldığını düşünmüyor da değilim, kimse abs yok diye üzülmesin ,bence aslolan motorun dengesi, amortisörler, lastik ,ve fren yapmayı bilmek.abs sadece hataları tolere etmek için var ve siz aynı zeminde, aynı süratle, abs yi tümden kapatıp kayma yapmayacak dozda , kayma ile kaymama sınırına yakın bir dozda, iki frenide dengeli kullanabiliyorsanız, abs nin devreye girdiği durumlardan çok daha kısa mesafelerde durdurabiliyorsunuz motoru. Panik fren sırasında ise abs ile de gayet güzel düşülebiliyor)
cocacolanın verdiği linklerden birinde "abs reset nasıl yapılır" adında 2003 yılında açılmış ama resetlemenin nasıl yapılacağının henüz yazılmamış oduğu bir topic gördüm... Resetlemenin nasıl yapılacağını ve genel abs sorunlarının %80 inden kurtulmanın nasıl mümkün olacağını da birazdan oraya yazacağım...
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Yardım
Arama
Kullanıcı Grupları
Profil
Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın
Giriş
))
(Merak edenler icin bilinen kronik bir ariza, garanti kapsamindan degisiyor)
