Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Kayıt: May 31, 2005 Mesajlar: 272 Nerden: Istanbul
Tarih: Çrş Oca 18, 2006 3:10 pm Mesaj konusu:
Amerikan havacilik müzelerini aratmayacak kadar zengin, temiz ve ferah bir müzeymis burasi..
Onde duran aslinda bir RF-4. "Recce" yani kesif modeli. Amerikan Hv. Kv. emeklisi. F-4 aslinda bir deniz kuvveteri ucagi oldugu icin guvertede yer kazanabilmek amaciyla kanatlari katlanir bicimde tasarlanmis. Hava kuvvetleri versiyonlarinda da bu degistirilmemis.
RF-4 uzerinde asili tek kanadi gorulen de sanirim bir RF-101 Vodoo.
Tenten veya orjinal adıyla Tintin Hedef Ay ve Ay'a ayak Basıldı adlı kitaplarındaki uzay aracı o. Dünya üzerinde BMW fabrikasından sonra en çok gitmek istediğim yer bu çizgi roman müzesi.. _________________ Alper ( bi mesajı 10 kere editleyen insan )
F650GS
En son Fieldy tarafından Cum Oca 20, 2006 1:33 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi
Kayıt: Aug 13, 2003 Mesajlar: 2531 Nerden: Bruksel
Tarih: Çrş Oca 18, 2006 10:40 pm Mesaj konusu:
Don Kişot'un seyir defteri, tarih 2006.14.1
Avrupa'da fuar buldu mu kaçırmayan DonKişot (DK) ve Sanço Panço (SP), yeni bir macera mekanı olarak Brüksel'i seçti. Avrupa Komisyonunda işi olan SP, Virgin'e atlayıp yanıma gelince, Voltron'ı oluşturmuş bulunduk.
Hafta içinde işleri ile ilgilenen ikili, Cumartesi olunca ortamlara akmaya hazır hale gelmişti. İlk durak, benim ne zamandır almayı isteyip bir türlü fırsat yaratamadığım GS koruma demirlerime bakmak için Aachen BMW bayisi Koch. Sabah kahvaltı ertesinde yola koyuluyoruz (arabayla, merak edenler için. Dışarısı 5 derece bile değil ). 1 saat sonra GPS'teki kadının
"Bilader, şuracıktan sola döndün mü karşında göreceksin"
uyarısı eşliğinde Koch'a varıyoruz. Doğruca aksesuar masasındaki Helmut'a gidiyorum. Diyorum demir lazım, olur diyip orjinalini gösteriyor. Pek gözümü doyurmuyor. Kenarda bir GS ADV gözüme çarpıyor.
"Bunun demirleri bana olur mu?"
"Bi bakalım"
Motorun yanına gidip inceliyoruz. Üst bağlantılar tamam ama motor alt korumasına da bağlantı atmış lanet BeMeVe. Bilgisayarda demirlerin teknik çizimlerine bakıyoruz. Alt tabla olmadan standart GS'e takılamayacağını anlıyoruz. Hay bin kunduz! Alt tabla için 110 Euro isteyince Oha felan olup başka alternatif soruyorum. O anda adam önüme 5 farklı katalog koyup yığınla seçenek sunuyor. Ambale olmuş halde katalogları alıp çekiliyorum. Biraz etrafı dolaşalım da kafam dağılsın.
Hemen üst kata çıkıyoruz. 2005 model motorlarda indirim yapmışlar. En yakında bir S2R var. Favori motorlarımdandır kendisi. Atlıyorum hemen üstüne.
Tek parmak debriyaj, bünyeye tam uyum
Beni gören Sanço "Az bi dur ben de bakacam" diyor. Adam biner binmez aşık oluyor.
"Satıcam benimkini, bundan alıcam. Hatta şimdi alıcam. Sarmayın, burada yiyecem"
diye tutturuyor. Ne desem kâr etmiyor. "Dur abi, yapma etme" diye önüne geçiyorum, kötü kötü bakıp gaz veriyor.
Zorla vazgeçiriyorum S2R'dan, bu sefer de "O olmazsa bundan alırım. Bak indirime girmiş zati" diyor. Atlıyor ZX-10R'nin üstüne. "Ne işin olur 170 beygirle? Hem ben bunun içini gördüm, süspansiyon ayarını yapmaya aklımız yetmez" diyorum. "Anlamam, yakarım hülean burayı!" diye haykırıyor.
Baktım olmayacak, ben de yanındaki Z1000'e atlıyorum.
"Hodri meydan, buradan merkeze kadar kapışalım, anahtarına"
Açıyoruz gazı.
Anlamsız ergonomi facilarından hevesimizi alınca adam gibi motorlara yöneliyoruz, gıcır gıcır bir Pegaso dikkatimizi çekiyor. Sıfır km diye satılan motorda debriyaj nasıl kırık oluyor biz anlayamadık ama gene de güzel alet. Sinan bir yandan resim çekerken, kullanım klavuzu okumaya kafası basmayan ben "Bu aletin burasına mı antifriz koyuyoruz? Karışım ne kadar olacak?" diye kastırıyorum Sanço'yu.
Üst kata çıkıp devam ediyoruz. Buell ve Harley'ler var. Bir iki tanesini kurcalıyoruz. Köşede full+full döşenmiş HD görünce oturuyorum. Hemen burada bir parantez açıp cevap hakkımı kullanayım
VAP53 demiş ki:
sinanozgen demiş ki:
O demir mi, bu demir mi diye sagi solu kurcalar, kataloglar arastirirken, full Touratech ekipman ile donatilmis bir HD gorup duruyoruz.
Nedendir bilinmez ama bu makinalarin uzerine oturanin bir kasi hep kalkık oluyor???
Ahmet hocam, bu aletlerde iki tür oturuş pozisyonu var. Bunun ilkini geçen fuar raporunda göstermiştim, öteki de bu işte. Aletin üstüne oturur oturmaz bir tembellik kapliyor bünyeyi. Garfield ne kadar spor yapıyorsa o kadar devir çeviren bu motora uyum sağlamak anca böyle mümkün.
Gezmeyi bitirince Helmut'a geri dönüyorum. "Neye karar verdin?" diyor,
"Hiçbirine karar veremedim, kafam çorba oldu senin yüzünden."
"İyi o zaman, al bu kartımı. İsteğin-sorun olursa ara beni"
diyor. Hazır gelmişken orjinal BMW aksesuar listesine bakıyorum. Her BMW'de elcik ısıtmayı fabrika çıkış standart aksesuar sanan ben, bunun 180 Euro'ya satıldığını görünce şaşırıyorum. "Durup dururken niye elcik ısıtmanın fiyatını yazıyorsun?" diyeceksiniz, haklısınız. Bu fiyat aklınızın bir köşesinde dursun, ileride kullanacağız...
Gençken adventure oyunlarını çüzümünü okuyarak bitirenler yukarıdaki cümleye aşinadır. Bkz. -Yerdeki boruyu alıp çantaya atıyoruz. İki chapter sonra bataklıktan kurtulmak için kullanacağız-
Koch'ta işimizi bitirdikten sonra Aachen merkeze gidiyoruz. Güzel birer Fajita patlattıktan sonra merkezde dolaşmaya başlıyoruz.
Merkezdeki cam kubbe cafe'sinin (bkz, Sanço'nun raporu) hemen yanında kütüphane benzeri bir bina görüyoruz. İnsanlar yüzünü güneşe vermiş, birşeyler dinliyor. Sesli kitap olduğuna kanaat getiriyoruz.
Aachen turunu bitirince önce Liege ardından Leuven'e uğruyoruz. Akşam yemeği yiyeceğimiz mekana giderken tabut satan dükkanın vitrininde şunu görüyorum.
Yazıyı çözmeye çalışanlar için, kabaca "Seni unutmayacağız, kalbimizde yaşayacaksın" yazıyor.
Ertesi gün erkenden fuara gideceğimizden, abartmayıp yemek ertesi eve dönüyoruz.
Gelecek bölümde: Fuarda nasıl şoparılır? Uygulamalı lab!
Hop hop sayın yönetmenim, bi dakika; hemen indirmeyin perdeyi. Sanço'nun Cuma gününe ilişkin iki kelâmım olacak.
Önce Ar Nova meselesi. Bu nasıl sanatmış, ben anlamadım valla. Demiri al, bur bur bi köşeye monte et. Allah'tan tutulmamış, çekilmez olurdu şehirler Buyrun bir örneği
Savaş müzesinin güzelliğini ben de duymuştum. 2. dünya savaşıyla çok ilgilenen biri olarak ne halt etmeye hâlâ gitmediğimi ben de bilmiyorum ama resimler hakkında not düşeyim.
Birinci dünya savaşının batı cephesi neredeyse tamamen Belçika'da geçtiğinden ve 2. savaşta da 4 sene Alman işgalinde kalınca adamların ellerinde istemedikleri kadar malzeme var. En basitinden, binlerce miğfer.
Uçakları koca bir hangara koymuşlar ama sergilenecek malzeme büyük olunca, hangar bile yetmiyor.
En yakında gunship donanımında B-25 Mitchel benzeri bir uçak var. Benzeri diyorum çünkü 45 senesinde Pasifik savaşında B25'in daha küçük ve güncel bir modeli görev yaptı. Resimdeki alet bana B25'ten küçük gözüktü. Hemen arkasında, keşif konfigürasyonundaki Mosquito görülüyor. Spitfire, Lancester'dan sonra en ünlü İngiliz uçağı olur kendileri. Onun arkasında yukarıya doğru modifiye edilmiş burunlu bir Bristol Blenheim var. O da her rolde kullanılmış bir İngiliz uçağı. Sağ alt köşede MK VIII olduğunu sandığım bir Spitfire var. Kendisi Almanların Battle of Britain sırasında üstünlük kurabildikleri son Spitfire'dır. MK XI'den sonra Focke Wulf'lar bile yetersiz kaldı Spitfire'lar karşısında. Bir üst katta, resmin ortasinda kokpitinden Uhu olduğunu zannettiğim Alman keşif uçağı var. Koskoca müzede bir tane Me 109 olmaması üzücü tabii.
Dışarıya çıkalım. En önde herkesin tanıdığı M4 ABD tankı var (savaşın en gebeş tanklarından biri ). Siz onu M4 olarak değil, Sherman olarak biliyorsunuzdur muhtemelen. Arkasındaki iki tank Alman Tiger. Bize yakın olan Tiger 4, arkadaki Tiger 5. En soldan bir önceki Jagdpanzer IV. Döner tareti olmayandan bahsediyorum. En sondaki sarı aleti çıkartamadım.
Raporun ilk bölümünü 2. dünya savaşında görev almış bir Alman tank komutanının sözleri ile bitiriyorum:
"A Tiger could take 5 Shermans, but they always had 6!" _________________ Entia non sunt multiplicanda praetar necessitatem¹...
Ilker Eryilmaz
2004 Suzuki SV650 S
Belcika/Bruksel
F4 ler US Navy de kullanılmak için dizayn edilmişti. Bizim Tr'dekilerde bile uçak gemisine inmek için arkasında kanca var Hiç kullanılmamış veya kullanılmayacak kancalar O yüzden kanatlarının katlanması normal.
Ilker demiş ki:
MK XI'den sonra Focke Wulf'lar bile yetersiz kaldı Spitfire'lar karşısında
Bu Focke Wulf'ler malum markanın 14 silindirli radyal motoru ile uçuyordu Acaba bir hafta çalışmayınca ilk marşta alırmıymış ? BMW de bir motor yapmayı öğrenemedi tuhaf tuhaf boxerler, yıldızlar yapıp durmuş _________________ Engin
İlker ve Sinan işyerinden bu photobucket adresli resimleri göremiyorum Teksas Tommiks okuyucusnun ilk romanını okuduğu tadda okumak durumundayım raporları. Ona rağmen satır aralarında iyi sırıttırdınız beni
Kayıt: May 31, 2005 Mesajlar: 272 Nerden: Istanbul
Tarih: Prş Oca 19, 2006 6:59 am Mesaj konusu:
Ilker,
Fotograftaki B-25 gorunumlu ucak A-26 Invader, o zaman ki Douglas'in..
Enteresan bir sey de, fotograftaki ucaklarin hemen tumunun bir zamanlar Turk Hv. Kv.'de ucmus olmasi.. ama birini bile yerli muzelerde bulamiyorsunuz.. Spit ile Me109'u, Mosquito ile Blenheim'i kol kola ucurmus baska bir ulke de yoktur herhalde...
O demir mi, bu demir mi diye sagi solu kurcalar, kataloglar arastirirken, full Touratech ekipman ile donatilmis bir HD gorup duruyoruz.
Nedendir bilinmez ama bu makinalarin uzerine oturanin bir kasi hep kalkık oluyor???
Ahmet hocam, bu aletlerde iki tür oturuş pozisyonu var. Bunun ilkini geçen fuar raporunda göstermiştim, öteki de bu işte. Aletin üstüne oturur oturmaz bir tembellik kapliyor bünyeyi. Garfield ne kadar spor yapıyorsa o kadar devir çeviren bu motora uyum sağlamak anca böyle mümkün.
Ilker sagolasin, sabah sabah yuzumu gulduren ve bekledigim zekice esprili cevabin icin. _________________ Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - IST. & Geyikli
Turkiye durmaksizin doguya giden bir gemidir, bazilari bu geminin guvertesinde batiya dogru kosarak batiya gittiklerini sanarlar (Filozof Sakallı Celal).
Tenten veya orjinal adıyla Tintin Hedef Ay ve Ay'a ayak Basıldı Dünya üzerinde BMW fabrikasından sonra en çok gitmek istediğim yer bu çizgi roman müzesi..
Hakikaten gidilip gorulecek yer. Bina da Ar Nova zaten.
Ilker demiş ki:
En sondaki sarı aleti çıkartamadım.
M3 Grant'mis o sari sey.
Ilker demiş ki:
Koskoca müzede bir tane Me 109 olmaması üzücü tabii.
Valla onlardan Berlin'deki Teknik muzede bile yok. Amerika'lilar hepsini toplayip goturmus(amma da salladim benim lafim gibi, DK soyledi aslinda bunu), pek cogunu dusman eline gecmesin diye Almanlar imha etmis, digerleri de muttefikler tarafindan yok olmaktan beter edilmis.
Koskoca Alman Teknik Muzesi'nde tek bir Stuka olmaz mi yahu? Asli nasil bisi derseniz:
Berlin Teknik Muzede saglam kalan tek bir savas ucagi var, sanirim bir Junkers modeli(emin degilim). Dunya uzerinde 3 adet varmis:
(Fotografa tamamini sigdirmak mumkun olmadi)
Birisi BMW motoruna bisi mi soylemisti, buyrun kesiti:
Kayıt: May 31, 2005 Mesajlar: 272 Nerden: Istanbul
Tarih: Cum Oca 20, 2006 7:00 am Mesaj konusu:
Selamlar..
Fotograftaki ucagin bir Messerschmitt 110 oldugunu kuvvetle tahmin ediyorum. Dayfighter modellerinden biri.. Uc tane kalmis olmasi enteresan, cok basarili bir ucak olmamasina ragmen bir hayli uretildi cunku, bir kac yerde hatta. Belki bu model icindir. Cunku 30mm top namlulari da var burunda, ve internetin söyledigi kadariyla bunlar "late models".
Bir de.. cok fena benzetmisler Stuka'yi. Yine de iyi toplanmis. Bravo.
Messershcmitd değil galiba.. Eğer cocukluğumdaki UCAKLAR ansiklopedisidneki reismlerden yanlış hatırlamıyorsam onların kokpit cam kısmı cıkıntı gibi deil arkaya doğru uzuyor gibiydi ve daha yakışıklıydı.
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız