Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Tarih: Cmt Eyl 27, 2003 10:44 am Mesaj konusu: Motor tipleri hakkinda bir oneri-K1200 RS-GT
Selamlar,
Dergi icin birseyler yazalim-yazin diyoruz (dergiseverler) ya hani... Vakit de bulamiyorsaniz; aklima soyle bir fikir geldi:
Cesitli zamanlarda pek cok kisi cesitli motorlar hakkinda bilgi istiyor, neyi nereden edinebilecegini soruyor. Bunlara cevaplar ya ozel mail adresinden ya da posta listesinden gittigi icin kalici olmuyor. Ne dersiniz, simdi herkes, eger o isimde bir motor yoksa Forum'un genel bolumune motoru ile ilgili bir topic acsin ve vakit buldukca o motorun surusu, tuketimi, sevdigi-sevmedigi yanlari ile ilgili notlar girsin. Biz de dergi ekibi olarak derleyip toparlayip yayinlayalim. Hem kalici olur, hem de dergiye en guzel konulardan biri cikar: uzun sureli motor testleri...Fotograf ekleyebilirlerse alir dergiye koyariz.
Ilk motor konusu benden. Kendilerine sormadan isimlerini yaziyorum kusura bakmasinlar: DD ve Angut'tan K 1200RS ve GT izlenimleri. Ne dersiniz?
(Yeni topicler Omer'den Bandit, Murat ve Hido'dan Falcon vs. diye gidebilir)
Hepimiz şehir içi sürüşlerde kırmızı ışıkta falan durduğumuzda yanımızdaki araçlardan böylesi abuk sorular işitmiş ve bıyık altından gülümseyip geçip gitmişizdir ya... K 1200 GT yi süreli beri ben hiç böyle tepkiler almadım. Yalnızca bir kez, birisi yanındakini dürterek şöyle söylemişti:
"Lan bu motosiklet falan değil, düpedüz uzay mekiği."
Gelin şimdi bu uzay mekiğini yakından inceleyelim:
BMW nin 2003 yılında piyasaya sürdüğü K serisi 4 silindirli 1171 cc lik bu "gran turismo" modelinin motor ve şanzımanı K 1200 RS in aynı. Max. gücü 8750 rpm de 96 kW (130 bhp) ve max. torku 6750 rpm de 117Nm. Max. hızı 245 km/h. 6 vitesli ve kardan tahrikli. tekerlek aralığı 1555 mm. sele yüksekliği 79 ve 82 cm. lik ayarlanabilir iki seçenek. 21 lt.lik (yaklaşık 4 lt. rez.) tankı var. Kuru ağırlığı 300 kg.
1200 GT nin kısmi Integral ABS fren sistemi mevcut. Önde çift, arkada tek disk mevcut. Ön fren sıkıldığında hem ön hem de arka tekeri kontrol ederken, arka fren yalnızca arka tekerleği kontrol ediyor.
Bütün bunlar 1998 de piyasaya sürülmüş olan K1200 RS ile aynı. GT nin farkı daha çok karoseri yapısında ve aksesuarlarında.
Motosikletin alt kısmında gerçekleştirilen değişiklik sayesinde hava akımı sürücünün bacakları etrafında dolaşarak daha etkin bir yol rüzgarı koruması sağlayacak şekilde dizayn edilmiş. Yine geniş ve gövdeye kompakt elcik korumaları oldukça fonksiyonel. Keza elektrik kumandalı ön cam uzun yolda rüzgara karşı daha iyi bir koruma sağlıyor. Gövde rengi ile aynı renkte geniş sade case ler standard olarak takılı. İki rengi var GT nin. Gri-yeşili ve orient mavisi.
Diğer aksesuarları ise üç fazlı elcik ve koltuk ısıtmaları, cruise-control sistemi. Cruise controlun uzun yolda çok işe yaradığını hemen söyleyebilirim. Otoyolda 4000 devirde 120 km/h süratle giderken tankın üzerinde çapraz bulmaca bile çözebiliyorsunuz rahatlıkla (Donald amcam duymasın, döver beni).
Bu motoru ağustos başında aldıktan sonra 2000 km nin üzerinde yol yaptım. Gerek şehiriçi gerekse şehirdışı kullanımının motorun ağırlığına karşın çok rahat olduğunu söyleyebilirim. Yüksek tork ve gücüyle K/GT hem touring hem de süper sport özelliklerini içeren bir motor.
Gelelim dezavantajlarına:
- Böylesine ağır bir motosikleti sürebilmek için sele üzerinde otururken ayaklarınızın yere sağlam basması gerekiyor. Motorun ağırlık merkezi ortada değil de önde olduğundan hem kollarınızın hem de bacaklarınızın güçlü olması lazım. Bacakların arasında 300 kiloluk bir devi zaptedebilmek pek de kolay değil (hele bazen aynı yerdeki 250 grama bile hakim olamıyorken). Ben iki kez motorumu tutamayıp düşmeye bırakmak zorunda kaldım. Birinde bir minibüs hafifçe yandan çarpmıştı, diğerinde de bir yayla yolculuğunda enduroların bile düşe kalka gittiği bir toprak yolda yokuş aşağı sürüş esnasında devirdim. Her ikisinde de ayağım yere basmasına rağmen ne kol gücümle ne de bacak gücümle motoru tutamadım.
- Side-case ler zaten geniş olan motora daha da fazla havale yapıyor. Özellikle dar alanlarda, örneğin bir başka aracın yanından dönerken arkada çantaların olduğunu unutmamak lazım. Ancak bu çantaların iyi tarafı düşme anında sürücünün bacağının motor altında kalmasını önlemesi. Gövde karinajının dış tarafı lastik tamponlu. Motor devrildiğinde bacak, bu tamponla çanta arasında korunmuş oluyor. Çantanın bakalit ya da her neyse sert plastik olmayıp gövde renginde olmasının iyi tarafı da çizildiğinde kolaylıkla yeniden boyatılabilmesi. Oysa sert plastik çizildiğinde bu kalıcı oluyor. (Sağ çantayı devirdikten sonra boyattım, oradan biliyorum)
- Her ne kadar sürüşü ve viraj alması çok rahat bir motosiklet olmasına karşın, bu hacim, ağırlık ve güçte bir motosikleti kullanmak gerçekten tecrübe gerektiriyor.
Eksiklerinden bahsedecek olursak:
- K 1200 GT nin eksikleri olduğunu iddia etmek züppelik olacaktır aslında. Ancak bir touring motorda yolcu sırt dayamalı bir top case in standart olması gerektiğine inanıyorum ben.
- Yakıt deposu sanırım alaşımlı metalden yapılmış. Mıknatıs tutmuyor. Çok güzel bir depo üstü çantam vardı. Elimde kaldı yazık.
- Ayak pedalları (he he.. el pedalı var da sanki) biraz daha geniş olsa ne olurdu ki sanki?
GT, daha önce kalite ve dayanıklılığını ispatlamış olan K1200RS'den esinlenilmiş. Motor özellikleri yukarıda verilen GT'nin arka jantı 180 ebatlı lastik takılabilmesi için geniş tutulmuş. RS'e göre motordaki gelişme 3 ana başlık altında toplanabilir:
-Sürüş pozisyonu, gidon daha yüksek ancak RS'deki gibi ayarlı değil.
-Sele daha geniş ve daha ince, oturma alanı 2cm. genişletilmiş. Ön cam elektrik ayarlı hale getirilerek büyütülmüş, daha yüksek ve daha geniş hale getirilmiş.
-Son olarak bir port bagaj ve side case'ler standart donanıma eklenmiş.
Şehir içinde yeni gidona rağmen, sürüş pozisyonu hala biraz yüksek ve yorucu kalıyor, çünkü sürücü hala elciklere asılmış-yatık bir pozisyonda. En büyük viteste de olunsa 3 bin ile 7 bin devir aralığında hızlanmak için vites değişimine gerek yok, hızlanmak için gaz vermek yeterli. Kasktan ayağa sürücü hiçbir rüzgar etkisine maruz kalmıyor, sırtta da rüzgar baskısı yok. Krallara layık konfor için süspansiyon çok iyi ayarlanmış, bozuk yolların etkisi süspansiyon sistemlerince siliniyor. 160'ın üzerinde bir rüzgar sallantısı başlasa da camın indirilmesi ile bu giderilebiliyor. Sollamalar için daha iyi bir araç bulmak mümkün değil, hiç vites düşürmeden yoldaki herşeyi silmek mümkün.
Kayıt: Non 0, 0000 Mesajlar: 3352 Nerden: New York
Tarih: Prş Ekm 02, 2003 10:59 pm Mesaj konusu:
Benim motorrum RS malum cogunuzca...ve aksesuarlari haric GT nin ayni oldugu icin fezla ekleyecek birsey bulamiyorum.
Alıntı:
-Sele daha geniş ve daha ince,
Bunu anlamadim, ama bildigim sey selenin daha genis ve konfor tip, yani daha "etli" oldugu.
Alıntı:
GT, daha önce kalite ve dayanıklılığını ispatlamış olan K1200RS'den esinlenilmiş.
"Esinlenilmis" degil..."aksesuarlandirilmis" bir RS.
5,5" arka jant, elektrikli kontrol edilir konfor tip on cam, isitmali sele, arka bagaj rafi (luggage rack), renksiz sinyal camlari, govde rengi yan cantalar, konfor tip gidon, GS tip aynalar, el koruyucular, yan bacak koruyucular. Bunlarin hepsi zaten RS e aksesuar olarak geliyor, parayi bastirirsaniz.
Konusuna gelince..."unlimited menzil" diye birsey hangi motorda varki zaten Ben bir depoyla 195-200 mil yapiyorum, o gunku sartlara bagli olarak, ve bence yeterli (ortalama 300 km)..
Surus pozisyonu konusunda neyi menfi buldugunuzu bilmiyorum. Bir gun icinde 8- 9 saat surdugum cok olmustur, gayet rahat bir pozisyonunuz var.
Agirligi dusuk hizlarda (yurume hizindan bahsediyorum) dezavantaj, ozellikle acemi, yada bu motorun acemisi icin tam bir dert. Ama cok dengelidir, korumasini zamanla ogreniyorsunuz. Ayrica 20-30 kmh e ciktiktan sonra agirlik konfora, saglam oturmaya ve memnuniyete donusuyor. (counter balancing - tersine dengeleme teknigini bilmeyen bu motora hic adim atmamali)
Ben ustune oturmadan orta destekten indirmiyorum mesela.
Yuksek hizda virajlara girme konusunda da cok tecrubeli ve kontra teknigini iyi biliyor olmaniz lazim. Motor, ben, esimle ve tam yukumuzla neredeyse yarim ton geliyoruz ve virajda 45 dereceye yakin yattiginizda bir taraftan islikla bir melodi tutturamayacak kadar relaks olamadiysaniz yandiniz. Kontra ya ek olarak "eller ayaklar ve otesi" yazimda anlattigim diger teknikleri de biliyor ve uyguluyor olmalisiniz yuksek hizlarda.
RS-GT de tecrubeli bir surucunun butun diger motorlari kullanma lisansi vardir bence, kesinlikle tecrubesiz bir merakliya tavsiye etmem. Eger tecrubeli ve niyetiniz ciddi bir sport-turing ise benim gozumde bir numara.
Gecenlerde bir GT kullandim kisa sure, selenin genisligi, ve gidonun konumunu pek begenmedim ama bir kac bin km sonra kusursuzca alisilacagindan eminim. Bir diger begenmedigim sey de Miki kulagi gibi aynalar. GT kullananlarin cogu bu aynalari RS inkilerle degistiriyor, ve bence de cok iyi yapiyor. BMW nun niye boyle bir kara verdigi anlasilmaz dogrusu.
Asagidaki resimde aynalari degismis ve turing tip bir cam takilmis bir GT li arkadas goruyorsunuz. Arkadaki kirmizili benim 7of9
RS hakkinda Ingilizce bilenleriniz icin bir de link vereyim...
RS hakkindaki yorumlar bana ait degil, subject'e de yazdigim uzere, Moto-Journal'in 2003 test yilligindan alinti... Bu Fransizlar da bazen salliyorlar galiba.
Bu arada Alman Motorrad'in Moto Journal'in sahibi oldugunu bilen var miydi? Ben yeni ogrendim.
Kayıt: Non 0, 0000 Mesajlar: 3352 Nerden: New York
Tarih: Prş Ekm 02, 2003 11:15 pm Mesaj konusu:
Sana ait olmadigini biliyorum, oyle birsey demedim zaten.
Ama su cumleden o sonuc cikiyor, pardon...
Alıntı:
neyi menfi buldugunuzu bilmiyorum
Bu arada aklima gelen, GT nin selesi yolcu icin RS selesinden cok daha konforlu. Onu eklemek lazim, benim en buyuk problemim Deyzinin rahat edememesi. Yakinda degistirecegim seleyi, muhtemelen bir GT selesi olacak.
Kayıt: Jul 25, 2003 Mesajlar: 153 Nerden: İstanbul
Tarih: Pts Ekm 06, 2003 3:03 pm Mesaj konusu:
Merhaba,
4 aylık bir K1200 RS sahibi olarak bende yorumlarımı ekleyeyim...
Teknik ozellikleriyle ilgili olarak benim soyleyebilecegim en onemli dezavantaj eski bir Transalp kullanıcısı olarak cok yakması... Su ana kadar yaklasık 3000 km yaptım ve hala bir depoyla uzun yolda 240 km, sehir icinde 200 km üzerine cıkabilmis degilim... Bir de ısınma meselesi var, gerci servis sorun olmadıgını soyluyor ama, 3. vitese kadar 5 dakikanın üzerindeki suruslerde fan devreye girene kadar ısınıyor, ben baslarda biraz korkmustum simdi alıstım.
Yakıt tuketimini de sundugu kusursuz keyif sayesinde insan goz ardı etmeyi ogreniyor, benim 2. motorum ve yaklasık 15.000 km yaptıktan sonra aldım. İlk uzerine oturdugumda 'çok büyük bir hata yaptım ben bu motoru hayatta kullanamam' dedirtecek kadar buyuk ve heybetli... Ama kontrollü bir alısma doneminden sonra, sadece suratli gitmek icin degil, her turlu virajdan, uzun yoldan, agır olmasına ragmen sehir içi trafiginden bile keyif almanızı saglayan bir motor. DD'ın dedigi gibi ozellikle kontra teknigini bilmeden kullanmanın riskli hatta cok tehlikeli oldugu bu motorun fren sistemi gereginden fazla guven verici... Alısma doneminde biraz sert frenlerde duvara carpmıs gibi duruyordum )
Bu arada DD ve Angut'a bir soru: Özellikle uzun dur kalklarda debriyajla ilgili bir problem yasadınız mı hic? Benim cekindigim konuların 2.'si de acaba balata surekli dur kalktan cok cabuk asınır mı? Yumusak kalkıslarda 2000 devrin altında motor titreme yapıyor, devri yukseltiginizde de haliyle ileri atılmak istiyo, ne dersiniz?
Kayıt: Non 0, 0000 Mesajlar: 3352 Nerden: New York
Tarih: Pts Ekm 06, 2003 5:21 pm Mesaj konusu:
Alıntı:
Bu arada DD ve Angut'a bir soru: Özellikle uzun dur kalklarda debriyajla ilgili bir problem yasadınız mı hic? Benim cekindigim konuların 2.'si de acaba balata surekli dur kalktan cok cabuk asınır mı? Yumusak kalkıslarda 2000 devrin altında motor titreme yapıyor, devri yukseltiginizde de haliyle ileri atılmak istiyo, ne dersiniz?
Debriyajla ilgili bir problem yasamadim, kirmizi isik vb. kisa bekleyislerde hep viteste-elim debriyajda tutarim. Motor 20KKmde. Sayet durus debriyajdaki elimi yoracak kadar uzun gorunuyorsa, trafik tikanikligi vb., onumde ve arkamda birkac baska arac ta duruyorsa bosa aliyorum. Ama sebebi debriyaj degil, elim yorulmasin diye.
2000 devirde bir vibrasyon olmamasi gerekir, RS te iki vibrasyon vardir biri 4000 de, elciklerde hissedilir, 100rpm gibi kisa bir araliktadir ama elini uyusturacak gibi guclu degildir. Digeri 5000 devirde, selede hissedersin ama dikkat etmezsen farkina varmayabilirsin. Son derece hafiftir. Bunun disinda hicbir vibrasyon olmamali. Servise gostermelisin.
Yumusak kalkisla ilgili sorununu pek anlamadim galiba...hizli vites yukseltmeyi dene istersen. Kalkislarda 2.vitesi dene...RSi 6.viteste bile rahatca kaldirabilmen lazim, belki de debriyajda bir sorun mu var acaba?
Hararet gostergesi seni yaniltmasin, simdiye kadar hararet problemi olan bir RS hic gormedim-duymadim. Ama yeni RS alanlarin hemen dikkatini ceker, bu gosterge niye boyle yukarda diye...Benzin yakisin da biraz fazla...sanirim bazi ayarlara ihtiyaci var.
Limitlerini zorlamadan 4-5 bin km daha kullanmani tavsiye ederim, keyfin iki misli olacak. Hoscakal...
Ben de trafik ışıklarında 1. viteste ve debriyaj sıkılı olarak beklerim. Uzun süreli motor üzerindeysem debriyajı sıkan elim yoruluyor ve doğrusu debriyajın biraz sert olduğunu düşünüyorum. Onun haricinde debriyajla ilgili bir sorunum olmadı. Devir ile ilgili titreşim problemi ise hiç gözlemedim.
Bir depo yakıtla uzun yolda ortalama 300 km. yapabiliyorum. Yakıt sarfiyatı ise eski motorumdan fazla ama 4 silindirli 1200 cc lik bir motor için çok aşırı bulmuyorum.
Aşırı hararet sorunu ise hiç yaşamadım.
Bu motordaki en büyük sorunum ağırlığı. Ne düşük hızda ne yüksek hızda viraj ve dönüşlerde hiç zorlanmamama (kaç ma oldu yaw?) karşın en büyük zorluğu motorun durduğu yerde yaşıyorum. Bir keresinde yokuş aşağı bir yolda karşıdan gelen araca yol vermek için parketmiş bir başka otomobilin arkasına iyice yanaşıp durmak zorunda kalmıştım. Motoru geri çekip yeniden yola koyulmak için yoldan geçen iki üç vatandaşı yardıma çağırmak zorunda kaldım. Bütün karizmam yerle yeksan oldu, o ayrı konu .
Bence Yigit kuru balata ile yas balata farkindan soz ediyor. Yogun trafikte veya dusuk devir-vitesle gidilmesi gerekli yerlerde surekli yarim debriyaj ortaligi kokuttugu icin, insan haliyle durumu normal seyrine birakiyor. Bu durumda da hafif bir silkeleme oluyor tabii. Bu is yas debriyajda biraz daha esnek. Bence zamanla alisilacak bir konu.
Cok agir olunca sevgiliye ya da ese de "ee ne bakiyosun asil bakalim" deme durumu var, karizma bir yana karsi tarafin himbil ve eften puften olmamasini gerektiren bir durum ortaya cikiyor.
GT'de R serisinde kullanilan aynalar kullanilmis. Ben benimkilerden memnunum ama DD'nin dedigi gibi gorus acisi onunkilere gore dar olabilir.
Kayıt: Non 0, 0000 Mesajlar: 3352 Nerden: New York
Tarih: Pts Ekm 06, 2003 9:01 pm Mesaj konusu:
Bir gun Manhattanda yokus asagi bir yolda gidiyoruz, tampon tampona trafik...ondekiler iyice yavasladi, birseyin ustunden geciyorlar ama goremiyorum nedir diye. Neyse, onumdeki taksi gecti...aman diyim bir kanal acmislar boydan boya, dar ama en az 1m derinligi var.... on teker duserse hayatta cikaramam motoru oradan...durduk tabii. Ulan geri gitmemin imkani yok, tek yol etrafindan dolasip, kaldirimdan filan gecmek, yada gerileyip biraz hiz almak...eh o da olacak is degil.
Sinanin dedigi gibi is Deyziye dustu haliyle...haydi aslan karicigim asil bakalim...
Zar zor manevra yapabilecegim kadar geriledim de atlatik vartayi...ama o gunku kadar terledigim bir durumu hic omrumde yasamamistim.
Ders oldu tabii, boyle sikisik trafikte milletle burun buruna gitmiyorum artik...
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Yardım
Arama
Kullanıcı Grupları
Profil
Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın
Giriş
.
