Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Durup duruken beni bir şeyler dürttü. Canım motorla gezmek istedi. Hanıma da bir şeyler uydurmak lazım. Ne, ne söylesem diye düşünürken, maç aklıma geldi. "Ben kardeşime maç izlemeye gidiyorum" diyerek evden çıkmayı başardım. Transalp'e atladığım gibi kavşaktan İzmir yoluna çıktım. Yol kalabalık o saatlerde pek olmaması gereken derecede araçlar tek sıra olmuş gidiyorlar. Ben de aradan sıraya girdim devam ediyorum. Yolun sol şeridine asfalt atılmış yolu da kukalarla kapatmışlar. Yandaki asfalt yaklaşık 10-12 cm yeni asfalt dolayısıyla yüksek, ama kurumuş. Biraz araçların arasında devam ettim, ama trafik çok yavaş ilerliyor. Tam o anda trafik biraz hızlandı, önümdeki araç biraz ilerleyince benim hızlanma şansım oldu. Baktım kukaların arasından rahatlıkla önce girip yolun durumuna göre gerekirse tekrar eski asfalta inebilirim diye düşündüm. Hızım yaklaşık 60 km civarına gelmişti. O süratte hangi açıda sol şeritte ki, yeni atılmış asfalta girdim tam bilmiyorum ama herhalde 30-40 derece ile sola çaprazdan daldım. Ön teker geçti ama arka aynı doğrultuda geçmedi tabi ki. Önce biraz sağ yanımda kaydı. Sonra bir anda geçti ama bu sfer o hızla sol yanıma savruldu. Bir anda arkam sol yanıma gelmişti. Ne oluyor dememe kalmadan bu sefer diğer sağ tarafıma geldiği anda motorla beraber sola yattık. Motor önde ben arkada kayarken sanırım yerde sürünürken ayağımın yere takılması bir takla attım ve anında doğruldum. Bu ara motor ileriye kaymaya devam etti ve durdu. Ben hemen peşinden motorun yanına koştum. Ne salaklık değil mi? Acaba bir şey var mı diye düşünmem gerekirken, motoru takip ediyorum. Çünkü hala çalışıyor. Bir a önce kontağı kapatma gerek.
Bu arada yanımda sağ şeritte seyreden araç şoförü hemen durdu yanıma geldi. "Bir şeyin var mı ?"diye soruyor. "Yardım et de şu motoru kaldıralım." dedim. Adam fesuphanallah çekerek, "kardeşim ben iyi misin diye soruyorum, sen hala motoru düşünüyorsun." demekle beraber yine de yardım etti. Ve motoru ayağa kaldırdık, yan ayağa aldıktan sonra , teşekkür ettim, "ben iyiyim" diyerek adamı uğurladım. Üstümde kaskım, montum ve motor botum var , ama pantolon, kot pantolon idi. PAntolon yere sürtmekten bayağı yıpranmıştı, bir kaç küçük delik dışında bir şey yoktu. Sağ tarafım biraz yanıyordu. Sürtünmeden olduğunu düşünerek çok önemsemedim. Tabi sonradan çıktı bütün hasarlar; Sağ baldırım dizin hemen üstünden kalçama kadar pantolon tamamen yırtılmasa bile bayağı zımparalanmıştı. Sanırım yerde kayarken takla atmam esnasında sol an alttaki kaburgam bayağı zedelenmişti, galiba kazadan sonra 15 gün nefes alıp vermekte bayağı zorlandım. Bu arada montumun dirsekliği de bayağı sürtünme izleri taşıyordu ama korumalar gerkli korumayı yapmışlardı.
Bu kazadan ne ders almak lazım henüz pek çıkaramadım; Okuyan ve bu konuda tecrübesi olan arkadaşlar mutlaka paylaşşsın:
Yani, kaldırım vs gibi üzerinde gittiğin zeminden yüksek bir zemine çıkmak için hangi açıda ve hangi süratle çıkmak lazım çok kestirmiş değilim. Tabi ki ne kadar dik açı ile böyle bir yükseltiye girersen problem yaşama riskin düşük. Ama benim örneğimde olduğu gibi bir durumda böyle bir yükseltiye hangi hız ve açıda yaklaşmak lazım. Veya böyle bir şeyi hiç düşünmemek mi lazım. Ya da tam arka teker çıkarken hafifçe ağırlığını azaltmak bir çözüm olabilir mi?
_________________
Motorien
Tekin ÜNAL
TransAlp 2001 _________________ Motorien
bisikletten düşüşleri de anlatsak mı acaba?hem daha az hasarla atlatılıyo bunlar hem de eğlenceli olabiliyo bazı düşüşlerimiz:)ne dersiniz?
hem herkes hayatında en az bi kere bisikletten düşmüştür..
Bende bir bisikletten düşüş anlatayım, yakın bir arkadaş ile haftasonu haydi biraz ekşın yapalım diyip kendimizi attık şehirden az uzak toprak yollara, hoplaya zıplaya yol alıyoruz yolun kenarında yaklaşık 60 cm eninde 15 - 20 derinliğinde su arkı var, ben yolda deilde su yolunun yan tarafındaki çimenlerde sürmek istedim, hemen gidonu kırıp iyi bir zamanlama ile su yolunun üstünden zıplamayı planlarken zamanlama hatası ile ön tekeri su yolunun girişine kaptırdım, zeminde ıslak olduğu için bisiklet orda kaldı ben çimenlere doğru havada devam, kaleci edasıyla kısa bir uçuştan sonra çimenlerin üstüne iniş. Bir iki ufak çizikle atlatılan bir zamanlama hatası. Siz siz olun benim gibi zıplayabileceginize emin olmadığınız çurkurların üzerinden atlmaya kalkmayın
Bu yazacağım daha çok yana yatırmak ile ilgili bi hikaye.
Cahil cesareti had safha da. Kask, mont, eldiven, trekking botu, axo dizlik ve kot pantolon. Sürüş tecrübem trafikte yok, daha önce kullandığım motor Yamaha MBK 100 cc, bugünün YBR'sinin atası.
Geceden bir arkadaşımla karar verdik, DD'nin yazılarından okuduğumuz kadarı ile trafiğe kapalı bir alanda egzersiz yapacağız. Yer araştırdık, karar verdik. Soğuk ve yağmurlu bi Kasım (2003) sabahı erkenden Kozyatağında ben motorda (F650 GS), arkadaşım arabada yola çıktık. Kozyatağından E-5 ve İkinci köprü yolu, sonra Kısıklı'ya dönüş, araba sürekli arkamda hoş bir güven veriyor. Vites birinci ve ikinci vites gidiyorum. Kısıklı yolunda benzin ışığı yandı. Libadiye'ye girmem gerekiyor. Libadiye de sabah trafiği var, köprülere giden ana yollardan birine girip o trafikte benzinci sonra yine benzinciden Küçük Çamlıca parkı.
Girer miyim? Girerim, çıkarım da oradan.
Daldım trafiğe dayandım en sağa, aralardan gitmek, benim için söz konusu bile değil. Arkamda hala beni kollayan arkadaşım araba ile takip ediyor.
Sağ salim benzinciye vardım, depoyu doldurduk. Sonra tekrar trafiğe yöneldik, ama ben motoru üç defa stop ettirince sinirlerim bozuldu, bu arada arkadaşım araba ile akan trafiğin içinde uzaklaştı haklı olarak. Acemi olduğum için motorun niye stop ettiğini bir türlü anlamadım.
Devam etmem gerekiyor, girdim trafiğe ama tedirginliğim giderek büyüyor. Araba'yı göremiyorum, sağa park etmiş bir sürü araba var, dur kalk ellerimi yormaya başladı, kaslarım acıyor. Sabah trafiğinin bıçkınları ani manevralar yapıyor, ağır kalan araçların önüne geçmek için. Korkuyorum, biri bana denk gelecek diye. Ne sinyal kullanabiliyorum, ne korna, debriyaj ve fren kollarına bile zor yetişiyorum.
Hep sağdan, yavaş yavaş ilerliyorum. Nedense bir yerde birinci vites olmama rağmen freni fazla sert sıkıyorum ve bir anda motor sağına yatmaya kalkışıyor, direniyorum ama meret pes etmiyor, kaldırıma dayıyor kendini. Ayağımı da altına alıyor, bende kaldırıma popomun üstüne oturuyorum, hemen kontağı kapatıyorum.
Şaşkınlıkla bakıyorum, ayağımı çekiştirip kurtarmaya çalışıyorum, yok olmuyor sıkışmış. Sol ayağımın üstüne çömeliyorum, hani biraz kaldırırsam ayağımı çıkartabilirim diye düşünüyorum. Yok, yerinden oynamıyor. Yaşlı bir amcanın akan trafiği durdurma pahasına arabayı durdurup koşar adım yanina geldiğini hatırlıyorum. İyi misiniz, diyip motoru biraz kaldırıyor, ayağımı kurtarıyor, teşekkür ediyorum. Yine koşar adım arabasına gidiyor, yola devam ediyor.
Elimde telefon arkadaşımı çaldırıyorum, cevap vermiyor, şapşal şapşal motora bakıyorum, bacağım ağrıyor, elimle yokluyorum kırık yok.
Napacam şimdi?? Bir anda "Merhaba iyi misin?" diyip motoru kaldırıyor biri, "Merak etme benim de TDM'in var" diyor. Ne cevap verdiğmi bile hatırlamıyorum. Mucize gibi bir şeydi olanlar bir anda. "Hemen şimdi binmelisin, yoluna devam et, yoksa sonra binemeyebilirsin, yok ıslak dikkat et" benzeri şeyler dediğini hatırlıyorum.
Motora bindim korkarak yoluma devam ettim, sanırım araba sürücüleri de tedirginliğimi anladı ki, sıkışık trafik de olsa dibime girmediler. Gideceğim yere vardım, egzersiz yaptık, sonra dönmek için motor sürmesini bilen bir arkadaşımızı çağırdık. Yemedi tekrar trafiğe çıkmak.
TDM'i olan adam gelip hadi bin git demeseydi, sanırım motosiklet sürmek konusundaki cesaretim ciddi bir anlamda dibi vururdu. En azından yola devam ederek, tedirgin de olsam devam edebileceğimi tecrübe ettim.
Sonra ki zamanlarda Rahmi'den aldığım eğitim sırasında motorun dengesi ve fren anında gidonun duruşunun motorun dengesi üzerindeki etkisini de görünce, hatamı bir çırpıda anladım tabii ki.
Sevgilerimle,
Jale Kurtuluş
climbjel
Sahte Sarışın
En son climbjel tarafından Pzr Oca 23, 2005 8:53 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Bir günü 2004, Avrupa yakasındayız Womenriders'tan arkadaşlarla. Akşam olmuş evlere dağılacağız. Kızlardan biri tutturdu seni eve Anadolu yakasına evine götürecem diye, kendi Avrupa yakasında oturuyor.
Olmaz dedim, hep refakat edecek birini bulamam, hazırda kendimi iyi hissediyorum, bırak gideyim. Yanlız kafam saat gibi çalışıyor, kavşakları, çıkışları, ışıkları, yan yolları, dönüşleri, anlayacağınız tüm yolu ve göstermem gereken davranışları aklımdan geçiriyorum, yolumu planlıyorum.
Biraz gönülsüz de olsa kabul ediyor, Zincirlikuyu'dan E-5'e giriyorum. Trafik nispeten yoğun ama başa çıkabiliyorum, köprü, gişeler, gişelerden sonraki daralan yol, arkadan hızla gelen arabalar ve sağdaki otobüs durağını da sorunsuz atlatıyorum. Sapaktan çıkıyorum, ışıklardan dönüyorum, evin önüne varıyorum.
"Vay beee, hiç bir sorun yaşamadan eve vardım, ohhh." ve motoru sola yatırarak motordan iniyorum.
ama ama, hayır hayır, aggghh. Yere kapaklanıyorum, yan ayağı açmayı unutmuşum. Bu defa bacağımı kurtarıyorum.
Sorunsuz eve varmaya o kadar odaklanmışım ki?
Jale Kurtuluş
climbjel
Sahte Sarışın
En son climbjel tarafından Çrş Şub 02, 2005 5:26 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
10 dakika içinde motoru 10 defa devirdim. Ayak bileği boyunda taze çamura girin anlarsınız. Lakin çamurluklarını seven asfalt motorcularına hiç tavsiye etmem, akla ve keseye zarar bir deneyim oluyor. Hele hele tek başınıza, vahşi hayvanların koruma altında olduğu bir milli parkta, kar yağarken, ve güneş battıktan sonra hiç mi hiç denemeyin, üzülürsünüz, yıpranırsınız...
Kayıt: Nov 06, 2004 Mesajlar: 212 Nerden: İstanbul
Tarih: Pts Oca 24, 2005 6:12 pm Mesaj konusu:
Alıntı:
10 dakika içinde motoru 10 defa devirdim. Ayak bileği boyunda taze çamura girin anlarsınız. Lakin çamurluklarını seven asfalt motorcularına hiç tavsiye etmem, akla ve keseye zarar bir deneyim oluyor. Hele hele tek başınıza, vahşi hayvanların koruma altında olduğu bir milli parkta, kar yağarken, ve güneş battıktan sonra hiç mi hiç denemeyin, üzülürsünüz, yıpranırsınız...
ne diyeyim ben sana bilmiyorum ki.
gecmis olsun. cok hasar varmi?
10 dakika içinde motoru 10 defa devirdim. Ayak bileği boyunda taze çamura girin anlarsınız. Lakin çamurluklarını seven asfalt motorcularına hiç tavsiye etmem, akla ve keseye zarar bir deneyim oluyor. Hele hele tek başınıza, vahşi hayvanların koruma altında olduğu bir milli parkta, kar yağarken, ve güneş battıktan sonra hiç mi hiç denemeyin, üzülürsünüz, yıpranırsınız...
bizim deneyimimizde öyle vahşi hayvvan milli park filan yok sadece şehir içi çamur ve kılavuz bir evcil karga sonuç girdikten sonra çamurda debelenmeden çıkan bir xt üstünde ki yüke rağmen ön çamurluğunun arasına giren çamurdan dolayı ön tekeri kilitlenen bi ybr üstünde arkateker ve ayak gücü ile gitmeye çalışan ben ,
önümde de sevgili kılavuzumuz twister ın üstünde debeleniyor fekat güzel oluyor ama keşke kross bi makina olsaydı zaten çamur olmuştuk biraz daha pratik yapabilirdik _________________
Hayatımda ilk ve tek motorumu İzmir'den aldığım gün (7 Temmuz 2004) 14 saat sonra Aydın'a yola çıktım. Sabahın körüydü ve ben otoyolda kullanmayı öğreniyordum. Keyifliydim. Çocukluk hayalim olan Chooper bir motorum vardı.Herşey gişelere kadar iyi gitti. Gişede parayı ödeyip çıkarken debriyaj ayarını tutturamayarak kontrolü kaybettim. yandaki duvara sürterek 10 metre ileride düştüm. 2-3 metre yerde kaydım sanırım. İlginçtir motorda hemen hiç bir şey yokken korumasız olmamdan kaynaklanan durumdan sol dizim , dirseğim ve ayaklarımda yanıklarla kalktım ayağa. Çok ciddi olmamakla beraber durum hiçte iç açıcı değildi. Motoru kaldırıp yola devam ettim. Hemen hastaneye. Ondan sonraki 1 ay çok acılı geçti. Yanlış anlaşılmasın hiç yatmadım aynı gün akşam Muğla'ya devam ettim. Sonra düşündüğümde bu işin göründüğünden daha ciddi olduğunu ve bunu idrak edemediğimi anladım. Bu durum iyiki ilk gün geldi başıma diye düşündüm.Hemen korumalı özel giysiler aldım. Çok daha fazla pratik yaptım. Dikkat katsayısını araba kullandığımkinin 2 katına çıkardım. Çok şükür ondan sonra yaklaşık 6bin km yaptım. Ve en ufak bir vukuat yaşamadım.Hala çok acemi olduğumun farkındayım. Kendim gibi yeni başlayan herkese sesleniyorum. Altımızdaki bir oyuncak değil. Lütfen bunu bilelim. _________________ www.snakesstore.com
S N A K E
I S
B A C K
Bir ağaç bir dünyadır. Bir orman ise bir evren.
Kayıt: Apr 25, 2004 Mesajlar: 305 Nerden: İstanbul
Tarih: Cum Şub 04, 2005 7:44 pm Mesaj konusu:
Steppenwolf'den aktarılmıştır.
Duruş sırasında bastığınız yere dikkat etmezseniz kendinizi motorla beraber yerde buluyorsunuz.
İki sene önce Sapanca sırtlarında çok methini duyduğum İstanbuldere' ye alabalık yemek için gidiyordum.
Laf aramızda çok güzel bir yer. Özellikle yaz sıcağında orman içinde yanından akan küçük deresi, nefis alabalığı ve yemek sonrası hamak keyfi ile hoşunuza gidecektir.
Sapanca çıkışından sonra pek te düzgün olmayan bir yoldan İstanbuldere için tırmanmaya başladım. Kısa bir süre sonra solda tesisi gördüm. Yol çok bozuk olduğu için bir durayım ve öyle döneyim dedim. Sol ayağımı yere bastığımda ayağımın altında yer kaydı. Toparlamaya çalıştım ancak beceremedim. Ben ve motorum yumuşak inişle yere uzandık.
Eğer durduğunuz yerde mıcır varsa DİKKAT! Özellikle zemin eğimli ise ayağınızın kayma olasılığı çok yüksek.
Otoyol, köprü ve feribot gişelerinde de yağ birikintisi nedeni ile zemin çok kaygan oluyor.
Araba vapurlarının zemini genellikle düz saç olduğundan yağışlı havalarda vapura binip park ederken daha dikkatli olmakta yarar var.
Seçtiğiniz yolun motorunuza uygun olmasına özen gösterin. Aksi halde ya çok yoruluyorsunuz ya da hem yorulup hem de bir güzel düşüyorsunuz.
Bu yaz sonu Saroz' dan Mürefte, Şarköy üzerinden sahilden dönmeye karar vermiştim. Uçmakdere' ye kadar çok keyifli bir yolculuk oldu. Uçmakdere' ye geldiğimde normal yola girmeyip yanlışlıkla inşaat halindeki yola girdim. Yaklaşık otuz KM. lik ve henüz ham bir yoldu. Bir de son yağmurlar nedeni ile hem yamaçlardan iri taşlar yola yuvarlanmış hem de sellerden yol çok bozulmuştu. Yava yavaş giderken aniden arka tekerin çelindiğini hissettim ve kendimi yerde buldum.
Böylece touring tipi bir motosikletle böyle bir yolda inat etmemeyi oldukça ucuz bir kaza ile öğrenmiş oldum.
Hepinize kazasız ve keyifli sürüşler...
Steppenwolf _________________ Selam ve Sevgilerle...
Tarih: Cum Şub 04, 2005 7:53 pm Mesaj konusu: ben de
Şunu söyleyeyim ki motora ve bana zarar veren bir düşme yaşamadım ama düştüm.. Malatya da büyük bir alışveriş merkezinden çıkıyorum. Motoru dışarda park ettiğim yerden aldım. Çalıştırdım. sonra da Park yerleri arasında engel olsun diye konulmuş ve yere paralel demir boruların üzerinden geçmeye çalıştım. tabi ki yavaş bir şekilde. ön lastik geçti fakat arka lastiği geçirirken hızım fazla olmadığından motor geri geldi. ben de hiç beklemediğimden gerekli pozisyonu alamadım yani ayaklarım önde kaldı. Motor sağa yattı. Gerekli pozisyonu aldım ama yere göre 0 km ileri süratte sağa doğru bağıra bağıra yattım. Zarar biraz karizma..
Bu da ikincisi standart kışın dışarda geziyorum.. Kırmızıda durdum. sağ ayağı yere attığım anda bastığım yerin buz olduğunu anlamadım tabi.. bağıra bağıra yerdeyim.. Yine gitti karizma..
tabi bunlar herkesin başına gelebilecek şeyler ama kesinlikle ders çıkıyor.
şimdi bastığım yere çok dikkat ediyorum. _________________ 2002 Pegaso 650 I.E.
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız