Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
eli bırakınca başlayan, kendiliğinden gittikçe artma eğilimi gösteren, gidona dokununca duran salınım veya titreşim, herneyse, düşük frekans birinci kademe tabii frekansa (natural frequency) işaret ediyor.
Her makinede, her bi türlü titreşim vardır. Makine çalışınca titreşim oluşur. İyi tasarım, bu titreşimleri en aza indirir. Bunun çeşitli yöntemleri vardır. Makine çalışmaya başlayınca, sıfırdan itibaren çeşitli kademelerde, gittikçe artan frekanslarda titreşimler gösterirler. Ancak, bazı kompozit makinelerde, örneğin motosiklette (motor çalışıyor, krank dönüyor, debriyaj balataları dönüyor, ön tekerlek, arka tekerlek dönüyor, v.s.) tüm hareket eden parçalar kendilerine göre değişik frekanslarda titreşimler üretirler. Motosikler duruş halinden, hareket haline geçip hızlandıkça, hareket eden her parça da kendince titreşim üretir ve motorun hız durumuna göre titreşimlerin frekansları değişir.
Bu titreşimler, makinenin yapısına göre birbirleriyle etkileşirler. Bunlar birbirlerine ekleniyorsa ve ilave katkı gerektirmeden (yani makine çalışma ve hız değerlerinde hiç değişme görmemesine rağmen) kendiliklerinden güçleri ve etkileri gittikçe artıyorsa buna tabii frekans denir. Bir makinenin birinci, ikinci, üçüncü,..., gibi birçok tabii frekansı vardır. Eğer makine bu frekansta tutulursa, titreşim kendiliğinden gittikçe artarak makinenin kendi, kendini tahrip edeceği duruma kadar gelir.
Makinelerde, tabii frekans durumuna takılıp kalınmaması, bu frekans seviyesinin hemen geçilmesi esastır. Bir makine normal çalışma sürecinde tabii frekansına giriyorsa, bir takım güçlendiriciler, karşı ağırlıklar filan eklenerek o frekans aralığından çıkmasını sağlayacak önlemler alınır.
İlgi motosiklette de, belli ki, tabii frekanslarından birinden kurtulmakta motorcunun kendi ağırlığının karşı ağırlık olarak kullanılması düşünülmüş. Gidonu tutmadan, belli süratte motoru sürme merakında olacak bir motorcunun mevcudiyeti önceden düşünülmemiş! Dolayısıyla, gidonda hiçbir ağırlık ve etki olmadan motor belli süratte giderken, tabii frekanslarından birine giriyor, gidona dokununca, motorcudan gelen karşı ağırlık devreye girerek motorun tabii frekans durumunu bozuyor ve de motor sakin, sakin yoluna gitmeye başlıyor.
Bütün bunlardan sonra edindiğimiz pozisyon, motor gidonu iki elle tutularak yolunda gittiği süresince endişe edilecek bir durum olmadığı yönündedir.
eli bırakınca başlayan, kendiliğinden gittikçe artma eğilimi gösteren, gidona dokununca duran salınım veya titreşim, herneyse, düşük frekans birinci kademe tabii frekansa (natural frequency) işaret ediyor.
Her makinede, her bi türlü titreşim vardır. Makine çalışınca titreşim oluşur. İyi tasarım, bu titreşimleri en aza indirir. Bunun çeşitli yöntemleri vardır. Makine çalışmaya başlayınca, sıfırdan itibaren çeşitli kademelerde, gittikçe artan frekanslarda titreşimler gösterirler. Ancak, bazı kompozit makinelerde, örneğin motosiklette (motor çalışıyor, krank dönüyor, debriyaj balataları dönüyor, ön tekerlek, arka tekerlek dönüyor, v.s.) tüm hareket eden parçalar kendilerine göre değişik frekanslarda titreşimler üretirler. Motosikler duruş halinden, hareket haline geçip hızlandıkça, hareket eden her parça da kendince titreşim üretir ve motorun hız durumuna göre titreşimlerin frekansları değişir.
Bu titreşimler, makinenin yapısına göre birbirleriyle etkileşirler. Bunlar birbirlerine ekleniyorsa ve ilave katkı gerektirmeden (yani makine çalışma ve hız değerlerinde hiç değişme görmemesine rağmen) kendiliklerinden güçleri ve etkileri gittikçe artıyorsa buna tabii frekans denir. Bir makinenin birinci, ikinci, üçüncü,..., gibi birçok tabii frekansı vardır. Eğer makine bu frekansta tutulursa, titreşim kendiliğinden gittikçe artarak makinenin kendi, kendini tahrip edeceği duruma kadar gelir.
Makinelerde, tabii frekans durumuna takılıp kalınmaması, bu frekans seviyesinin hemen geçilmesi esastır. Bir makine normal çalışma sürecinde tabii frekansına giriyorsa, bir takım güçlendiriciler, karşı ağırlıklar filan eklenerek o frekans aralığından çıkmasını sağlayacak önlemler alınır.
İlgi motosiklette de, belli ki, tabii frekanslarından birinden kurtulmakta motorcunun kendi ağırlığının karşı ağırlık olarak kullanılması düşünülmüş. Gidonu tutmadan, belli süratte motoru sürme merakında olacak bir motorcunun mevcudiyeti önceden düşünülmemiş! Dolayısıyla, gidonda hiçbir ağırlık ve etki olmadan motor belli süratte giderken, tabii frekanslarından birine giriyor, gidona dokununca, motorcudan gelen karşı ağırlık devreye girerek motorun tabii frekans durumunu bozuyor ve de motor sakin, sakin yoluna gitmeye başlıyor.
Bütün bunlardan sonra edindiğimiz pozisyon, motor gidonu iki elle tutularak yolunda gittiği süresince endişe edilecek bir durum olmadığı yönündedir.
Selamlar,
) olayı ne güzel açıklamışsınız sağ olun var olun... ilk transalp' de yaşadığım bu sorunu serviste anlattığımda servis danışmanlarının bu konuyu japon mühendislere aktardıklarını ve mühendislerin verdiği cevabın sizin anlattığınız doğrultuda olduğunu belirtmişlerdi... Japon mühendislerin verdiği cevap; ''biz motosiklet üretirken elleri bırakıp kullanmak üzere tasarlamadık'' o anda hem sinirlenmiştim hem de çok gülmüştüm ama ne yazık ki durum bundan ibaret.
Kayıt: Sep 16, 2006 Mesajlar: 558 Nerden: Yaşayan Ölüler Ülkesi
Tarih: Sal Ekm 11, 2011 8:40 am Mesaj konusu:
İşte aradığım başlık nihayet. Enduro deyince benim aklıma ilk önce hep Transalp gelir, belki de büyüdüğüm ilçede ilk gördüğüm enduro o olduğu içindir bilemiyorum... Ama severim keratayı öteden beri.
Tahatrek ellerinize sağlık, çok güzel ve özellikle benim gibi ileride Transalp düşünenler için açıklayıcı bilgiler içeren bir başlık açmışsınız.
Ben epeydir motorsuzum. Otomobil alınca motosiklete bütçe şimdilik kalmadı. Ama bundan sonra yine ybr125 ya da cbf150 mi alsam filan derken geçenlerde hanım yeşil ışık yakar gibi oldu, hep Transalp diyorsun, biraz daha bekle küçük cc alacağına transalp al dedi. Tabii ben aynen gaza geldim. Yeni kasa transalpleri kesmeye başladım nette ve sağda solda. Habire acaba eskisi kadar çok yakıyor mu, acaba şöyle böylemi derken bu başlığı nedense fark etmemişim, son dönemde konu dışı başlıklara fazla takılmamdan olsa gerek . Geçenlerde 1200 Tenereyi test edince yeniden motosiklet konulu başlıklara dönüş yapasım geldi. Yazıklarınız çok işe yarar bilgiler gerçekten ve samimi olarak eksi ve artıları yazmışsınız.
Ben genel kanının aksine bu yeni kasayı da çok beğeniyorum. Gerçi Honda Türkiye sağolsun her yıl farklı bir renk yelpazesi sunuyor. Bunu anlamış değilim.
Umarım tecrübe ettikçe yazmayı sürdürürsünüz, ben takipte olacağım. Kimbilir belki bir gün ben de bir tanesine sahip olurum.
Bu arada aslında o elleri bırakma konusunda ve gidon eğri mi, bi tarafa mı çekiyor, sallanıyor mu takıntısı bende de vardı, hatta arkadaşımı bindirip şuna bi baksana bi tarafa doğru çekiyor mu demişliğim vardır. Eeee motorculuk biraz da ayrıntıcı ve arayışçı olmak demek galiba, öyle olmasa ne işimiz var rahat otomobiller varken motor tepesinde. Gerçi ben İstanbul trafiğinde otomobil kullanmanın hakikaten giderek deliliğe dönüşmeye başladığını düşünüyorum. 15 dakikalık yol gidiyorum 20 dakika park yeri arıyorum. Aynı 15 dakikalık yolu 1,5 saatte gitmişliğim de var, üstelik motosikletler yanıbaşımdan geçip giderken de ah çekmişliğim. Bu sebeple Transalp'in trafikteki çevikliğinden dem vurmanız da ayrıca hoşuma gitti.
Sanırım yeni 700cc motorla beraber TA da artık üretilmeyecek ve yerine yeni bir model gelecek. _________________ En büyük düşmanınız kendi fikirleriniz, kendi cehaletiniz, kendi egonuzdur
Kayıt: Sep 16, 2006 Mesajlar: 558 Nerden: Yaşayan Ölüler Ülkesi
Tarih: Sal Ekm 11, 2011 10:53 am Mesaj konusu:
deadline demiş ki:
Sanırım yeni 700cc motorla beraber TA da artık üretilmeyecek ve yerine yeni bir model gelecek.
Neden? Bu konuda bir duyum ya da bilgi mi aldınız?
Ben de yabancı bir sitede 2013 gibi TA'nın 900cc'ye yükseltileceğini okudum ama ne kadar doğrudur bilemem. _________________ Göremiyor musun? At gözlüklerini çıkartmayı dene!
Hondanın bayilerle yaptığı bir toplantıdan birine gidenin anlattığı kişinin söylediği.
Ne kadar doğru çıkar bilmiyorum. 700cc lik motorun lansmanını İtalyadaki fuarda yapacaklarmış da, çıplak motorda mı, maxi scooter da mı, yoksa TA yerine kullanacakları modelde mi bilmiyorum.
Bana mantıklı geldi çünkü TAiçin yapılan en büyük eleştiri enjeksiyonlu olsa bile görece aşırı yakıt tüketmesiydi. Yeni motorda ise 1 lt ile 27 km gibi bir söylemi var Hondanın. _________________ En büyük düşmanınız kendi fikirleriniz, kendi cehaletiniz, kendi egonuzdur
Evet değerli ağabeylerim ve dostlarım xl'mi aldığım günden bugüne kadar edindiğim kanaat çok iyi diyebilirim... Gerek şehir içi gerekse sehirler arası yolda muhteşem ve keyif verici, aslından aldığımdan beri çoğunlukla şehir içi kullandım ve gerçekten çok rahat ettim, torkunun da yüksek olmasından olsa gerek çok fazla vites değiştirmeden şehir içinde rahat manevralar yapmamı sağlıyor, artı alçak selede almıştım (konforu çok etkilemedi) onundan faydasını yaşayarak görmekteyim...
Yakıt konusuna gelinci abartıldığı kadar değil emin olun daha önceden de bahsettiğim gibi kullanmış olduğum f650gs ve dl650 den çok farklı değil taş çatlasa 100 km de 1 lt yi geçmez (f650gs nin fabrika verileri 3.6 gbi bir rakamlardı ben 4-4.5, 5 den aşağıya düştüğümü bilmem 60-70 km ile kullandığınızda belki fabrika değerlerini yakalaya bilirsiniz:) ), öncelikle keyif amaçlı kullandığımdan o 1lt yi çok da dert etmiyorum imkanım varsa benzinimi alıyorum geziyorum... yarın xl' nin yanına da bir honda ps150i gelecek inşallah, şehir içerisinde de zaman zaman alışveriş , bazen çocuğun okula dersaneye sevki, acil irili ufaklı işler vs. için keyifli olacak, İstanbul trafiğinden zorunlu olmadıkça araba kullanmak istemiyorum... ps150i ilgili izlenimlerimi de sizlerle paylaşırım...
Havalar soğudu, 1-2 hafta kadar kullanmadığım zamanlarda aküyü söküyorum ve evde r1150gs den kalan akü şarj cihazına bağlıyorum (akünün yenizi 300 tl civarı olduğunu söylemişlerdi iyi bakmak lazım).
Aslında tam transalp'in mevsimi başladı diyorum, hele ki özellikle şile , yalova , kıyıköy yolları muhteşem oluyor bakalım bu sene nasıl olacak:)
Kısaca özetlemek gerekirse kullandığım diğer motosikletlerden sonra kullanım amacıma fazlasıyla hizmet etmesi ve cüsseme uygun olmasından dolayı xl700 den çok menunum ve şimdilik aşığıyım , daha iyileri almak isteyenlerin başına inşallah...
Evet değerli ağabeylerim ve dostlarım xl'mi aldığım günden bugüne kadar edindiğim kanaat çok iyi diyebilirim... Gerek şehir içi gerekse sehirler arası yolda muhteşem ve keyif verici, aslından aldığımdan beri çoğunlukla şehir içi kullandım ve gerçekten çok rahat ettim, torkunun da yüksek olmasından olsa gerek çok fazla vites değiştirmeden şehir içinde rahat manevralar yapmamı sağlıyor, artı alçak selede almıştım (konforu çok etkilemedi) onundan faydasını yaşayarak görmekteyim...
Yakıt konusuna gelinci abartıldığı kadar değil emin olun daha önceden de bahsettiğim gibi kullanmış olduğum f650gs ve dl650 den çok farklı değil taş çatlasa 100 km de 1 lt yi geçmez (f650gs nin fabrika verileri 3.6 gbi bir rakamlardı ben 4-4.5, 5 den aşağıya düştüğümü bilmem 60-70 km ile kullandığınızda belki fabrika değerlerini yakalaya bilirsiniz:) ), öncelikle keyif amaçlı kullandığımdan o 1lt yi çok da dert etmiyorum imkanım varsa benzinimi alıyorum geziyorum... yarın xl' nin yanına da bir honda ps150i gelecek inşallah, şehir içerisinde de zaman zaman alışveriş , bazen çocuğun okula dersaneye sevki, acil irili ufaklı işler vs. için keyifli olacak, İstanbul trafiğinden zorunlu olmadıkça araba kullanmak istemiyorum... ps150i ilgili izlenimlerimi de sizlerle paylaşırım...
Havalar soğudu, 1-2 hafta kadar kullanmadığım zamanlarda aküyü söküyorum ve evde r1150gs den kalan akü şarj cihazına bağlıyorum (akünün yenizi 300 tl civarı olduğunu söylemişlerdi iyi bakmak lazım).
Aslında tam transalp'in mevsimi başladı diyorum, hele ki özellikle şile , yalova , kıyıköy yolları muhteşem oluyor bakalım bu sene nasıl olacak:)
Kısaca özetlemek gerekirse kullandığım diğer motosikletlerden sonra kullanım amacıma fazlasıyla hizmet etmesi ve cüsseme uygun olmasından dolayı xl700 den çok menunum ve şimdilik aşığıyım , daha iyileri almak isteyenlerin başına inşallah...
Darısı başıma diyeyim...
İstanbul trafiğinde ben de mecbur kalmadıkça binmemeye çalışıyorum otomobile, bu sebeple acilen yeni bir ybr125 almak niyetindeyim. Transalp'e henüz bütçe müsaade etmiyor. Arabayı dün yine harami çekicilere kaptırınca iyice fıttırdım, park yasağı olmayan yerde, birkaç şirket servisinin kendi minibüslerine yer açılsın diye orada duran araçları çektirdiğini düşündüm, zira arabanın yerinde onlar duruyordu, ben arabayı aranırken gülünce de dedim siz mi şikayet ettiniz. Yok mok, filan dediler ben de "kim yaptıysa bastım kalayı" dedim, hiç ses yok. Otoparka 70 tl bayıldım ay sonu ay sonu onlara da (ancak ondan anlayacakları için) haram olsun bu para dedim, abi biz çekmiyoz polis istiyo filan yaptılar, dedim bunu kim yapıyor ya da yaptırıyorsa o para haram olsun. Eve dönerken de yemin ettim bi daha keyfi arabaya binmemeye...(Gerçi dün de bir toplantı için binmiştim ya neyse)
Ve en kısa zamanda bir ybr125 ya da benzeri bir küçük motor alma sözü verdim kendime... Hakikaten bu şehirde otomobile binmek gittikçe daha aptalca gelmeye başlıyor bana... O kadar çok adi şerefsiz var ki sokaklarda bıktırdılar...
Transalp'i beğeniyorum sizin bu başlık o açıdan faydalı olmuş, ama dediğim gibi onun için biraz daha bekleyeceğiz. _________________ Göremiyor musun? At gözlüklerini çıkartmayı dene!
En kısa zamanda transalp'inize kavuşmanızı diliyorum.
Bu arada öncelikle küçük hacimli motosiklet şehir trafiğinde muhteşem olacaktır ancak seçiminizi iyi yapmanız çok önemli (ikinci el piyasası, konforu, fiyatı, servis durumu vs) zaten biliyorsunuzdur ama ben yinede kısaca kendi deneyimlerimi vaktim varken aktarayım istedim, eksiğim fazlam varsa düzeltin lütfen...
Ps150 yi alabilmek için Cbf150' mi sattım, transalp'im ( büyük hacimli marka önemli değil) olmasaydı cbf150 yi asla satmazdım nedeni ise;
Eşimle birlikte Cbf150 ile karmürsel dağ yollarından iznik'e gittik ve çok memnun kaldık, resmen selesi yayla gibi iki kişi hiç bir rahatsızlık yaşamadık, konforuna diyecek yok, yakıt ekonomisi inanılmaz, servis deseniz honda... her 1000 km yağ keyfi olarak yağ değişimi yapıyordum o da 25 tl gibi bir rakama geliyor du. Yol tutuşu lastikleriniz iyiyse muhteşem ama fabrikasyon lastikleri tam bir facia hatta ölümcül olabilir neden böyle bir lastiği motosiklete takarlarda satarlar anlamış değilim...
Şehir içinde vitesli küçük hacimli motosiklet beni çok yordu ve hiç keyif vermedi inanın (yoğun trafikte), motor hacminin küçük olması süreklli olarak vitesle oynamanıza neden oluyor ve yoğun trafikte gerçekten zorluyor, (vitese geçti geçmedi) ha yoğunluk yoksa jantlarının büyük olması yollarda ki kasis, çukur vs gibi arızaları hissettirmiyor bu da keyif almama neden olan etkenlerden biriydi benim için ...
Yanlış yönlendirmiş olmayayım ybr de güzel dir ama hiç kullanmadım...
Cbf150 de kışın 1 hafta yattığında çalışmasında sorun yaşardım, çalışırdı bu sefer jikleyi bırakamazdım sürekli gaz vermek gerekirdi o da komşuları rahatsız edecek diye stres yapardım Ybr de böylebir şey duymadım... Cbf nin yeni kasalarında da jikleyi açında hemen aldığından bahsediyorlar ama yinede bu kış kullananlardan öğrenmek lazım. Sormak istediğiniz bir soru olursa beklerim. selamlar
Kayıt: Sep 16, 2006 Mesajlar: 558 Nerden: Yaşayan Ölüler Ülkesi
Tarih: Sal Ksm 01, 2011 3:42 pm Mesaj konusu:
Benim ilk motorum cbf150 idi ama sonradan aldığım ybr bana daha fazla güven verdi ve daha sağlam geliyordu açıkçası bana. Bir de 2011cbf150'lerde tıpkı daha önce yaşardığım tatsız gv250 deneyimimde olduğu gibi gaz kesme problemi olduğun duyunca cbf150'ye yeniden dönmek işime gelmiyor, ybr125 şehir içi için biçilmiş kaftandır. Ben araba almak için satmıştım. Şu an için kişisel kanaatim büyük motor hissiyatı ve güveni veren ybr125'den yanadır. zaten bu kez alırsam hurdaya çıkarana kadar kullanmak niyetim bu sebeple cbf150'de yaşadığım otoparkta düşürrdüler gitti karenaj benzeri şeyleri kafaya takmadan sürmek istiyorum. Skutır hiç düşünmedim skutırlar benim için hala pahalı aletler ve motosiklet gibi gelmiyor bana, kullandım ve o tadı alamadım... Ama çok pratikler kabul ediyorum. Fakat ybr125'de bu konuda oldukça iyi bir tercihtir kanımca. _________________ Göremiyor musun? At gözlüklerini çıkartmayı dene!
Bence (soran olmadı gerçi ) en ideal şehiriçi taşıtı bu sıra PCX _________________ En büyük düşmanınız kendi fikirleriniz, kendi cehaletiniz, kendi egonuzdur
Cloud , Siz ybr 125 konusunda benden daha tecrübelisiniz, tabii ki en doğru kararı siz vereceksiniz ybr yi ben de çok düşünmüştüm ama nasip olmadı, neyse bir daha ki sefere belki... Scooter dediğim gibi büyük hacimli motosikletin yanına İstanbul trafiğinde bence ihtiyaç (tabii maxi scooterlerden bahsetmiyorum), ybr veya cbf daha ekonomik olmaları nedeniyle tercih sebebi olabilir ama ben şehir içinde ne cbf ne ybr kullanmak istemiyorum bu sebepledir ki cbf150 ile vedalaşmak zorunda kaldım... Ybr 125'in yeni modellerinde enjeksiyon mevcut mu? veya cbf 150 ler gibi soğuk günlerde nazlanır mı? arkadaşıma cbf150 bakacaktık ama alternatifler arasına ybr yi de eklesek mi acaba... kısaca bilgi verebilirmisiniz...
deadline pcx de ilgilendiğim model idi gerçekten maxi scooter gibi olmuş çokta talep edeni var honda yapmış ama ben tercihimi pes 150i den yana kullandım
Cloud , Siz ybr 125 konusunda benden daha tecrübelisiniz, tabii ki en doğru kararı siz vereceksiniz ybr yi ben de çok düşünmüştüm ama nasip olmadı, neyse bir daha ki sefere belki... Scooter dediğim gibi büyük hacimli motosikletin yanına İstanbul trafiğinde bence ihtiyaç (tabii maxi scooterlerden bahsetmiyorum), ybr veya cbf daha ekonomik olmaları nedeniyle tercih sebebi olabilir ama ben şehir içinde ne cbf ne ybr kullanmak istemiyorum bu sebepledir ki cbf150 ile vedalaşmak zorunda kaldım... Ybr 125'in yeni modellerinde enjeksiyon mevcut mu? veya cbf 150 ler gibi soğuk günlerde nazlanır mı? arkadaşıma cbf150 bakacaktık ama alternatifler arasına ybr yi de eklesek mi acaba... kısaca bilgi verebilirmisiniz...
deadline pcx de ilgilendiğim model idi gerçekten maxi scooter gibi olmuş çokta talep edeni var honda yapmış ama ben tercihimi pes 150i den yana kullandım
ybr'nin jiklesi cbf gibi hem jikle aç hem gaz ver modunda saçma bir yapıda değil. Bildiğin motosiklet jiklesi açarsın ısınır ve kapatırsın basar gidersin. Soğuk günlerde jikle ile bir marşta çalışır ve bir kaç dakika ısındıktan sonra yoluna devam eder. Dedim ya ybr belki cüsse olarak biraz daha küçük cbf'den ama rahatlık olarak bence çok daha rahat. PS150 güzel bir alet ama ybr ile aradaki 2000 lira sağlam bir fark, muhtemelen parçalarının maliyeti de öyledir. O 2000 tl farkla ybr adamı epeyce süre gezdirir. yeni kasasının tipi de doğrulttular bu yüzden benim şehir içi tercihim hala ybr tabii aynı fiyatlara daha iyisi gelirse ona da bakarız. Cbf'yi de severek kullanmıştım ama ybr'yi aldığımda aradaki farkı anladım, bazı ybr sahipleri de (genllikle cüssesi yüzünden) cbf alıp ybr'den daha iyi olduğunu söylerler... kişiye göre de değişebilir tabii.
Neyse burası TA topici biz girdik ybr cbf muhabbetine... bunun sonu yok ve bence gereksiz. Arkadaşınız hangisini beğeniyorsa alabilir, ben ikinci kez alırsam ybr'yi alacağım, cbf defterini kapattım, param olursa cbf'lerden sadece cbf600'de gözüm var TA'ya alternatif olarak... _________________ Göremiyor musun? At gözlüklerini çıkartmayı dene!
Kayıt: Aug 16, 2007 Mesajlar: 29 Nerden: Düsseldorf
Tarih: Pzr Mar 18, 2012 4:10 pm Mesaj konusu:
Çok çevik bir motor olmakla beraber önceki XL650V ye göre daha sert bir motor (alışverişe gidilmişse yumurta almamakta fayda var-tecrübe...). Buna karşılık son derece tasarruflu. Frenleri gerçekten çok iyi (lastikleri uygun olduğu sürece). Bana göre eksiği yol bilgisayarı ve dış hava sıcaklık göstergesi... _________________ Suat GENCER
HONDA TRANSALP XL700VA
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız