Arama     Konular    
  Üye Ol antalya escort Ana Sayfa  ·  Konular  ·  Dosyalar  ·  Hesabınız  ·  Haber Gönder  ·  Top 10  ·  T.C Karayollari Haritasi  
Ana Menü
· Ana Sayfa
· 2. El Ilanlar
· Anketler
· Ansiklopedi
· Arkadaşına Tavsiye Et
· Arşiv
· Bize Ulaşın
· Dosyalar
· Faydalı İçerik
· Forumlar
· GizlilikPolitikasi
· Haber Gönder
· Hakkimizda
· Harita
· Konu Başlıkları
· Oyun Alanı
· Top 10
· Videolar
· Web Links
· Üye Günlüğü
· Üye Listesi
· İzlenimler
· Özel Mesajlar

Kimler Sitede
Şu an sitede, 115 ziyaretçi ve 0 üye bulunuyor.

Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.

Giris
Nickname

Şifre

Guvenlik Kodu: Guvenlik Kodu
Guvenlik Kodunu Yeniden Yaziniz

Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.

Dost Siteler
www.webevi.com www.lamaorda.com www.saglikbilgisi.com www.bilgisayarbulteni.com www.thelostdownload.com www.ucretbordrosu.com


Ikiteker Motosiklet Fan Klubu - Motosiklet ve motosikletli yasam kulturu: Forums

Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi :: Başlık Görüntüleniyor - Saçma sapan herşey, herşey saçma sapan..
 YardımYardım   AramaArama   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Saçma sapan herşey, herşey saçma sapan..
Sayfa Önceki  1, 2, 3, 4 ... 59, 60, 61  Sonraki
 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Konu Disi
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
ilyada
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: May 05, 2004
Mesajlar: 1614
Nerden: İstanbul

MesajTarih: Cmt Mar 26, 2011 8:02 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

cobalt demiş ki:

Ustam alem adamsın valla niye hatırlattın ki şimdi bunu saat gecenin 3 ü asabım bozuldu gülme krizindeyiim hanım, çocuk ayaklandı hastaneyi arıyorlar

Üzerinden onca yıl geçmesine rağmen hala insanın gücüne gider bu hanım.. icon_sad.gif Benim de şu hayatta en çok zoruma gitmiş vakanın kahramanıdır bu kadın. 93'te allahın dağında it gibi sürterken bu hanımın oğlunun istanbul boğazında bir tesiste dalış kursu kıvamında bir askerlik yaptığını görmüştük televizyonda. Şahaneydi. Boğazın masmavi suları, sahil yolu, yalılar.. Çocuğun dalışa hevesi varmış, sat komandoları da öğretelim demişler. Aslında hanım bunun tamamen kurada çıkan bir tesadüf olduğunu söylemese o kadar zorumuza gitmeyecekti. Bir de hemen ardından operasyonları savunup, daha sabahleyin yaktığımız köyleri yalanlayıp, aslan mehmetçik vatan millet sakarya edebiyatı parçalayıp bir gazı vermesi vardı ki, işte o gazın tarifi olmaz. Başkası kendisi için ne düşündü bilemem ama ben şahsen gerizekalı olduğumdan o gün net emin olmuştum icon_smile.gif

----

Koş Goran koş..icon_exclaim.gif

Fatmagülün suçunu bulmuşlar icon_smile.gif

Suç Fatmagüldeymiş. İnadına özel yetkili savcının sahasına girmeyen suçlardan mağdur ettiriyormuş kendisini, ve bu suçu da giderek artan oranda işlemekteymiş. Gerçi %1400 o kadar da yüksek bir oran sayılmaz. Abartmışlar biraz.. icon_smile.gif

http://www.birgun.net/actuels_index.php?news_code=1299144754&year=2011&month=03&day=03

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetayV3&ArticleID=963368&Date=08.11.2009&CategoryID=98

Bizim bişey anladığımız yok, istatistiklere göre de en küçük ilerleme kaydettiğimiz pek söylenemez. icon_confused.gif Aslında Vedat Türkali ustayı (şu an 92 yaşında) televizyona çıkartıp şu Fatmagülün suçu neymiş ölüp gitmeden bi de ona sorsak süper olacak. Yok bişey değil, kızcağızın suçunu bilen cumhuriyetin ilk kuşağından hiç kimse kalmadı, hepsi öldü, eğer o da ölürse soracak sucuk tüccarından başka adam da yok ortalıkta o çok fena icon_smile.gif
_________________
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
deadline
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Oct 20, 2008
Mesajlar: 232

MesajTarih: Cmt Mar 26, 2011 7:53 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

İyi de suç fatmagüllerin hepsinde.

Doğurmuyorlar 3 dene.

Doğursalar suç işleyecek halleri kalmayacak, o yüzden istiyor zat-ı muhterem. Suç işlemesinler diye. Bildiğin gibi ademi bile kandıran daha neler neler yapmaz ki?

Bugün güldürdü beni gene: Herkes 2 metreli beton kuyuya girecekmiş. Kefenden başka bir şeyi olmayacakmış götürecek.

Ahali yaşadı dedim. Herhalde tüm servetini bağışlayacak falan diye düşündüm. Sonra anladım ki yanındakileri gaza getiriyo. Ahaliyi de azla yetinmeye alıştırıyo. Kendi servetciğiyle mutlu, mesut yaşamaya devam edecek icon_smile.gif Ülen herif siyasete girmeden neydi, ne yer ne içerdi, şimdi neler neler diyo icon_smile.gif

Sonra bir fırt daha çektim, iyi geldi icon_biggrin.gif
_________________
En büyük düşmanınız kendi fikirleriniz, kendi cehaletiniz, kendi egonuzdur
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
Cloud
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Sep 16, 2006
Mesajlar: 558
Nerden: Yaşayan Ölüler Ülkesi

MesajTarih: Cmt Mar 26, 2011 9:24 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Müthiş konu başlığı. ilyada dağıtmışsın ortalığı yine.

Ben sadece 1.sayfayı okuyarak dayanamayıp bir şeyler yazacağım eğer benim bahsini ettiğim şey diğer iki sayfada geçtiyse özür. (Tipik internet arsızı tavrı işte benimki de, alıştık ne yaparsın ağ ortamlarına. tamamını okumadan laf yetiştirme ukalalığı say sen)

Sıkça acilen medya okur yazarlığı dersi konmalı okullarda demişsin. O ders kondu bir yıl kadar önce yanılmıyorsam. Ama ben pek bir işe yarayacağını sanmıyorum, bu zihniyetle ülke yönetenlerin koyacağı medya okur yazarlığı dersinden bir cacık olmaz. Eğer ortaokul, lise ve hatta üniversite talebesi çocuğunuz, tanıdığınız, yeğeniniz filan varsa bence hemen Server Tanilli Hoca'nın "Yaratıcı Aklın Sentezi" kitabını okutun derim. Okulda tüm bir yıl okuyacağı medya okuryazarlığı dersine on basacağına eminim. Kitap başlıbaşına bir medya okur yazarlığı dersi zaten. Umarım hoca kitabı güncelleyerek yeniden basar da az da olsa bir kısım gencimiz faydalanır.

Bu arada msn sayfasına atfen aptallaştırma bilinçli yapılıyor inşallah Amerikan halkı gibi olmadan medya okur yazarlığı dersi konur filan denmiş. Bana göre o aptallaştırma çoktan tamamlandı, sen, ben, goran ve benzerlerimiz gibi adamları sayarsan henüz olmadığına dair, ofsayt olur, çünkü pencereden dışarı baktığın anda bu konudaki savaşın çoktan aptallaşma yönünde uzlaşı ile bittiğini görürsün. (Tekil şahıs hitabım sadece lafın gelişi, görürüz de olabilirdi, kimse üstüne alınmasın)

Ancaak, yine de ben bazılarımızın aslında gönüllü (ya da teşne) olarak aptallığı seçtiğini görüyorum, bu da hala umut var demektir.(Ya da bana öyle geliyor)

Yav ben epeydir böyle işlere bulaşmıyordum bak yine damarım tuttu, dayanadım daldım. neyse hadi ben kaçtım.
(Yazdıklarım birileri dikkate alıp cevap versin diye değildir, sadece konuya duyulan helecanın yansımasıdır, cevap vermek zorunda değilsiniz ille de yani.)

Sevgiler.
_________________
Göremiyor musun? At gözlüklerini çıkartmayı dene!
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
kaleist
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jun 17, 2008
Mesajlar: 383
Nerden: İstanbul/Çanakkale

MesajTarih: Pzr Mar 27, 2011 11:23 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

http://www.sahibinden.com/ilan/vasita-motosiklet-bmw-borusan-cikisli-bmw-x-kay-45791949/detay
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger MSN Messenger
goran
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Aug 13, 2003
Mesajlar: 1833
Nerden: Nereye?

MesajTarih: Pzr Mar 27, 2011 4:31 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

kaleist demiş ki:
http://www.sahibinden.com/ilan/vasita-motosiklet-bmw-borusan-cikisli-bmw-x-kay-45791949/detay


Short way down
_________________
Nomad
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Yahoo Messenger MSN Messenger
Cloud
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Sep 16, 2006
Mesajlar: 558
Nerden: Yaşayan Ölüler Ülkesi

MesajTarih: Pzr Mar 27, 2011 11:20 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

"Ignorance is bliss "

Bence de bunu temel prensip olarak belleyenler hem bu memlekette hem de dünyada (hatta belkim öpür dünyada da) daima mutlu ve mes'uut olurlar.

Bak Adnan Hoca Efendi hazretleri işi çözmüş. Basıyor iltifatı, basıyor iltifatı, üstelik bunu allah adına yaptığını söylüyor. O tv toplantılarından sonra hep beraber ibadet ediyorlar anladığım kadar, hoca ve kedileri... icon_biggrin.gif

"Bilgisini artıran kişi kederini de artırır der" Marry Shelley o meşhuur Frankenstein romanında. Bunca sene okuyup okuyup kederlere gark olduk da ne oldu, bak ortam apaçi dansı, yetenek parçaları, abidik gubidik biz bu işleri çözdük'lerle dolu. Haydi vur kendini televizyona, tv dizisineee ve ulusal kanal müzikli haberlerine vuuurrr / daha zıçalım hey hey, daha zıçalım heeyy..... icon_lol.gif

Cahilliğim benim, muhteşem beyniiim
Ne kadar rezil ü rüsva olursak o kadar iyi.
_________________
Göremiyor musun? At gözlüklerini çıkartmayı dene!
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
goran
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Aug 13, 2003
Mesajlar: 1833
Nerden: Nereye?

MesajTarih: Pts Mar 28, 2011 7:13 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

http://www.youtube.com/watch?v=5eoa9h9hM3Q&feature=player_embedded

http://zaytung.com/haberdetay.asp?newsid=90494

Gönlünce yaşa bu dünyada...

http://www.youtube.com/watch?v=UymD9XSyEzU&feature=player_embedded
_________________
Nomad
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Yahoo Messenger MSN Messenger
ilyada
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: May 05, 2004
Mesajlar: 1614
Nerden: İstanbul

MesajTarih: Pts Mar 28, 2011 7:18 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

deadline demiş ki:
İyi de suç fatmagüllerin hepsinde.

Doğurmuyorlar 3 dene.

Doğursalar suç işleyecek halleri kalmayacak, o yüzden istiyor zat-ı muhterem. Suç işlemesinler diye. Bildiğin gibi ademi bile kandıran daha neler neler yapmaz ki?


Siyasi iradenin bu konuda bi kabahati olamaz usta. İlgisi yok. Yakın çevresinden kimse karısını kızını öldürmüyor, hepsi karşı buna. Ha, biz öldürüyoruz orda çok haklısın. Tamam, her gün 5 tane öldürüyoruz.. Evet öldürüyoruz.. Ama bi sor bakalım neden öldürüyoruz? icon_smile.gif

E laf söz dinlemiyorlar ki usta. Öldürmeyip de ne yapacaksın..
Türlü türlü huyları var. Süslenip püsleniyorlar. Cıscıbıl geziyorlar sokaklarda. Millet de bakıyor. Bize uymaz o işler usta. Kesiveririz valla..

Akşam geliyorsun, yine makarna yine bulgur pilavı.. Onca saat kahvede mesai yapmışım, gelince karşılaştığım manzaraya bak. Dövmeyip de ne yapacaksın?

Benim egom güçlüdür usta.. Evde egosu benimkini aşacak insan da istemem ben. Erkek adam dediğin istemez, zaten dinimiz de karşı. Kadın dediğin söz dinler, laf dinler, sesini çıkartmaz, öyle car car konuşmaz, erkek de onun bu dünyadaki koruyucusu, savunucusudur. Bak modern edebiyatta bile erkek savunur, korur kollar kadını. Bu iş böyledir yani. Değişmez. Kitaba göre mahkemede şahitlik hakkı da kısıtlanmıştır mesela. Neden bütün bunlar? Boşuna mı? Birçok hocaefendi hazretleri amerikadan olsun, avustralyadan olsun açıkladı bunu kaç kere: kadın şevkat yüklü bir varlık olduğundan mahkemede şevkate gelerek hata edebilir der. E yalan mı abi? Kadın şevkat yüklü bir varlık değil midir? Annelerimiz şevkatli değil midir? E doğru işte.

Ben bi de bu internetten çok rahatsızım abi. Benim egom güçlüdür, şimdi kadın kısmısı da aynı söylemle ortaya çıkıyor, acaip sinirlerim bozuluyor. Aslında çoktandır vardı ama bizim kadınların haberi yoktu, en azından öyle götürüyorduk işi. Ama şimdi internetten okuyup okuyup car car konuşmuyorlar mı, işte buna çok kızıyorum. Bu internetin bir an evvel kontrol altına alınması lazım usta, yoksa türk aile yapısı çökecek. Günde 5 kadın cinayeti işlenen bu günleri çok ararız sonra. Herkese diyorum, şu internet denen şeytana mani olun, engelleyin. Geçen gün açtım bi sürü pornolar gördüm mesela. Bir sürü ahlaksız kadın.. Allah muhafaza bunları eşlerimiz görse ne olacak? Hiç düşünmüyorlar bunları..

Bizim ismail de diyor ki, kadın en azından ordu kurmaz, silah üretmez, katliamlar yapmaz. En azından savaşmaz. Şerefsizim yalan abi. Sen bizimkinin görümcesini nasıl çekiştirdiğini bi görsen.. Şeytan abi bunlar şeytan. Zaten üçüncü dünya savaşı çıkacaksa bunların yüzünden çıkacak başka bişeyden değil. Ellerinden gelse bi kaşık suda boğarlar bizi. Eğer kadın da bir egosu olduğunu keşfeder, ve bunu kullanmaya kalkarsa, işte o vakit zçtığımızın resmidir usta. Bizden fazlasını başaramazlar, sorun o değil de.. Biz canımızın her istediğini yapamayız bir daha. Kaybeden biz oluruz. Onun için mümkün mertebe uyandırmamak lazım abi. Ne gerekiyorsa yapılmalı. Gelenekse gelenek, ideolojiyse ideoloji, kapitalizmse kapitalizm, dinse din.. Hatta gerekiyorsa, -şayet din öğretisine sıcak bakamıyorsak- bu durumda diğer kanalları kullanıp .. Öyle veya böyle bir biçimde sürdürülmeli.. Bu hepimizin müşterek davasıdır usta..

-----

Bu %1400'e takıldım biraz ama izah edemiyorum abi. 6-7 yıl içinde nasıl olur da bir yılda işlenen kadın cinayeti sayısı 66 dan 1011 gibi bir rakama çıkar? icon_eek.gif icon_eek.gif Ne bunun açıklaması?
Erkekler bekledi bekledi de sonra sözleşip hepbirlikte kadınları mı öldürmeye karar verdiler?
Cinayetin cezası falan mı kalktı? Yasa değişikliği mi var?
Kadın dövmek öldürmek mi normalleşiyor toplum nezdinde?
Yazıyı yazanlara bakarsak, onlar da iktidar ile direk ilişkilendirmemişler bu konuyu. İzahın güçlüğünden, çetrefil oluşundan olsa gerek.. Ama insan ister istemez soruyor : böyle artışlar durup dururken olmaz, veya , durup dururken olabiliyorsa bu saçma durumun mantığını izah etsin birileri o halde..
66 nire, 1011 nire ? Ne alaka? Ne ile alaka?

Şu herşeyi bilen sosyolog Şerif Mardin'e sormaya karar verdim usta. İki kutubun da pek sevmediği "ortada" bir adam olduğu için onu tercih ettim. Mail adresi bulursam soracağım. Herşeyi izah ediyo, bunu da açıklasın bakalım ne diyecek nasıl izah edecek çok merak ediyorum.

-----

Cloud, seni çok morali bozuk görüyorum. Ben başlığı moral bozmak için açmadım ki usta. Bozma moralini. Bak geçen gün okuduğum bir yazıyı ekliyorum, belki moral olur biraz. İnternetin ne denli zararlı şeytani bir icad olduğunun dünya çapında ortaya çıkması açısından üzülürsün sen şimdi buna.. icon_sad.gif Ama sevindirici bir haber de var; biz gereken önlemleri türkiyede alma anlamında çok bilinçliyiz icon_biggrin.gif

Hukuk hoşaf oldu, follofoş oldu falan diyorlar.. Yok öyle bişey. Tıkır tıkır işliyor abi. Dijitürk'ün "mülkiyet hakları"na gelince tıkır tıkır işliyor, ne hikmetse bir tek şu %1400'ü izah edemiyoruz... Bak şimdi okuyup okuyup sakın bozma moralini.

Alıntı:

[*] Bu yazı Zeynep Atikkan ile birlikte kaleme aldığımız Blogdan Al Haberi. Haber Blogları, Demokrasi ve Gazeteciliğin Geleceği Üzerine (Yapı Kredi Yayınları Cogito Serisi, 2011 Mart) adlı ortak çalışmamıza dayanarak yazılmıştır.

[**] John Kelly ve Bruce Etling, “Mapping Iran’s Online Public: Politics and Culture in the Persian Blogosphere”, The Berkman Center for Internet & Socity at Harvard University, Nisan 2008.


BLOGLARIN DÜNYASI


Blogların ortaya çıkışı özellikle ABD’de geleneksel haber kaynağı olarak gazetelerin yalpaladığı ve işlevlerini tam olarak yerine getiremediği bir döneme rast gelir. On yıllık serüvenini yavaş yavaş tamamlayan haber blogları, dinamizmini sosyal medya mecralarıyla birleştirerek bugün adeta küllerinden yeniden doğuyor. Siyasi blogların yıldızının parladığı dönemler esas olarak 2000’li yılların başıdır. Özellikle 2003 yılında The New York Times gibi saygın Amerikan gazeteleri bile savaş çığırtkanlığı yaparken ve Irak’ta kitle imha silahlarının varlığını halkına inandırmaya çalışırken, bloglar taptaze bir arayışın sesi oldu. Bu dönemde ana akım medyanın yüzyıllara dayanan o Anglosakson basın anlayışının yerinde yeller esmeye başladı. Özellikle gençler, savaş karşıtları ve eylemciler yüzlerini dijital aleme çevirdiler. 2003’te bu farklı sese en güzel örnek saksafoncu John Amato’nun blogu oldu. Dönemin siyasetçilerine olan tepki blogun adından bile belliydi: ‘Sahtekârlar ve Yalancılar’ (crooksandliars.com).

Alternatif bir mecra arayışı böylece blogların patlamasıyla örtüştü. Bu geçen on yıllık süre içinde bloglar olgunlaştı, sürekli güncellenen, emek verilen, bir davası olan bloglar diğerlerinin arasından sıyrılıverdi. Blogcular asla gazeteci olma iddiasını taşımasalar da güçlerini kimi zaman sokaktaki eylemlerden, savaşlardan kimi zaman da doğal afetlerden aldılar. Katrina kasırgası, 11 Eylül, İran depremi, Bombay baskını derken küresel felaketler bloglarla dünyaya farklı açılardan sunuldu. Blogcular her türlü olayı cep telefonlarıyla belgeleyip, haberi yazıp kendi mecralarında yorumlayarak dağıtmaya başladı.

Bütün bunlar olurken gazeteciler blogculara hep üstten baktı. Pek çok gazeteci için blogcular, haber yerine kendilerini öne çıkartan, dedikodu ve söylentiyi haber sanan, yeteneksiz bir avuç amatördü. Blogcuların gözünde ise ana akım medya çalışanları kasıntı, seçkinci ve toplumun haber alma hakkından çok, kendi ekonomik çıkarlarını gözeten kişilerdi. Bu iki zıt grubun çekişmesi artık gerilerde kaldı denebilir. Bugün savaş baltalarının gömüldüğü ve bu iki habercilik pratiğinin senteze vardığı bir dönem artık. Gelişmeler bir taraftan dijital medya düşünürü Dan Gillmor’un tanımıyla dalgaların birbiriyle çarpışması gibi sessiz bir devinime sahip. Diğer taraftan da WikiLeaks örneğinde olduğu gibi sıçrayıp, yılların kurumsal dengelerini altüst edebilecek kadar yıkıcı.

Bloglar her ülkede farklı gelişimler gösteriyor. Örneğin Fransa’da internetin doğasına aykırı bulunacak uzunlukta yazılar bloglarda yerini bulabiliyor. İtalyan blogları ise her fırsatta merkez medyaya sataşıyor ve İtalyanlar Berlusconi’ye karşı muhalefeti tamamen bloglarda sürdürüyor. ABD’de bloglar çok çeşitli ancak yerini sağlamlaştırmış, saygın haber blogcuları Obama’nın basın toplantılarında ön sıralarda yerlerini alıyorlar.
İngiltere’de blog kültürü siyaset yaşamının bir parçası. İşçi Partisi’ne yakın bloglar Muhafazakârları adım adım izliyorlar; muhafazakâr bloglar da İşçi Partisi’ni. Bu bloglarda çıkan haber-analiz yazıları Parlamento’da hararetli tartışmalara yol açıyor. İngiltere’de bloglar alemi kıpır kıpır.

Yunanistan deseniz, ülke genelde bloglara soğuk bakıyor. Protesto geleneğini demokrasi kültürünün bir parçası olarak yaşayan Yunanistan’da, sokak eylemlerini tetikleyen blog örnekleri neredeyse yok denecek kadar az. Genelde bloglar siyasal parti çizgisindeki gruplarla öne çıkıyor. Özellikle Yunan politikacıların en çok başını ağrıtan, anonimlik kalkanına sığınarak yazılmış ve siyasetçilere, iş çevrelerine ve devlet memurlarına iftira attığı iddia edilen bloglar.

Çin’den Endonezya’ya, Japonya’dan Brezilya’ya kadar bloglar farklı şekillerde var oluyorlar. Ancak kuşkusuz en fazla heyecan uyandıran bloglar dijital aktivizme konu olanlar. Mısır ve İran blogosferi baş döndürücü bir etkiye ve muhalefet potansiyeline sahip. Aslında son dönemde Mısır’da gördüğümüz kitlesel başkaldırılarla ve sosyal medya ilişkisinin özünde Mısır blogculuk geleneği yatıyor. Aslında Mısır’da politik blogların varlığı 2000’lerin ortasından itibaren hissedilmeye başladı. Zaten sivil toplum da bu yıllarda ‘Kifaya’ (Yeter) hareketiyle canlanmıştı. Solculardan liberallere, feministlerden İslami gruplara kadar muhalifler, Mübarek rejimini protesto ediyor ve başkanlık seçimlerine birden fazla adayla gidilmesini istiyorlardı. Bu çok parçalı protesto eylemleri politik blogları iyice hareketlendirdi ve 2011’deki hareketlerde Twitter ve Facebook kullanımının ilk sinyallerini verdi.

İran ise tüm sansüre ve baskıya inat dünyanın en zengin blog alemine sahip. İnternetin merkeziyetçi denetime kafa tutan yapısı gençlerin, gazetecilerin ve aydınların yüzünü bloglara çeviriyor. 2008 verilerine göre[**] sürekli güncellenen 60.000 blogtan bahsediliyor. İnternetin merkeziyetçi denetime kafa tutan yapısı gençlerin, gazetecilerin ve aydınların yüzünü bloglara çevirmesine neden oluyor.

İnternet kültürünün en kıdemli aktörü olan blogların baskı rejimlerine bir ‘klik’le demokrasi getiremeyeceğini anlamak zor olmamalı. Katliamlar, savaşlar, kıyımlar Twitter ve blog çağında da tüm hızıyla sürüyor. Ancak hiçbir şeyin üstü kapatılamıyor ve internet dünyasında halk, olayların parçası haline geliyor ve sürece dahil oluyor. Bloglar ve sosyal medyanın en etkin gücü ise protesto eylemlerini örgütlemek. İşte tam da bu özellikler blogları dijital alemin önemli bir aktörü haline getiriveriyor.



DOÇ. DR. ASLI TUNÇ İstanbul Bilgi Üniversitesi




Alıntı:
BLOGSPOT ERİŞİM ENGELLEMESİ: TAM BİR FİYASKO!

Doç. Dr. YAMAN AKDENİZ (*)

Digitürk’ün başvurusu ile Diyarbakır 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 14.01.2011 gün ve 2011/56 Değişik İş sayılı kararı ile 64 tane web sitesi ve ilgili IP adreslerine Türkiye’den erişim engellenmişti. Erişime engellenen bu 64 siteden bir tanesi Google’ın sahibi olduğu, dünyada ve Türkiye’de milyonlarca kişi tarafından kullanılan Blogspot platformudur. Mahkeme kararındaki diğer siteler incelendiğinde tek amaçlarının Digitürk’ün rahatsızlık duyduğu korsan futbol maç yayını yapmaları olduğu anlaşılırken, aksine, Blogspot böyle bir amaç için açılmış ya da kurulmuş bir site ya da platform değildir.

Altını çizmek gerekirse Facebook, YouTube, Twitter ve Blogspot gibi web 2.0 tabanlı topluluklar ve barındırma servisleri iletişim ve ifade özgürlüğünün en yeni kullanım araçlarıdır. Yapıları gereği hızlı bilgi akışının kaçınılmaz olduğu bu platformların diğer kitle iletişim araçları gibi değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu tür Web 2.0 tabanlı platformlara ilişkin olarak verilen erişim engelleme kararlarının, blogspot.com ve Türkiye’deki diğer benzerlerinde olduğu gibi ciddi yan etkileri bulunmaktadır. Bu tür platformlara ilişkin verilecek kararlarda temel haklar ve özgürlüklerin Anayasa’ya aykırı bir şekilde sınırlandırılmaması gerekir. Türk hukuk sisteminde engelleme kararları sadece hukuka aykırı olduğu iddia edilen (genelde sadece bir dosya veya sayfadan ibaret olan) içeriğe değil, bu platformların tümünün çalıştığı tek bir alanın içeriğinde bulunan milyonlarca yasal sayfa ve dosyaya da erişimi imkânsız kılmaktadır. Keza başta YouTube olmak üzere, Metacafe, DailyMotion, Wordpress, Last.fm, Myspace, Blogger, HadiGayri, Gabile engellemeleri ve türünün en son örneği olan Blogspot erişim engellemesi. “Mangal yakıyorduk orman da yandı, ama olsun” mentalitesi ile verilmiş bir sürü yanlış karar.

Anayasa’nın 13. maddesine göre temel hak ve özgürlükler hakların özüne dokunulmaksızın, demokratik bir toplum düzeninin gerektirdiği ölçüde ve sınırlı bir şekilde kısıtlanabilir. Diyarbakır 5. Asliye Mahkemesi’nin kararı yüzbinlerce bilgi ve belgeyi ulaşılmaz kılarak bilgi alma ve ifade özgürlüklerinin özüne dokunan, orantısız bir müdahale niteliği taşımaktadır. Nasıl içinde sakıncalı birkaç kitap bulunmasından dolayı bir kütüphanenin kapatılması kabul edilemez ise aynı şekilde Digitürk tarafından telif haklarına aykırı olduğu iddia edilen bazı sayfalardan dolayı blogspot.com sitesinin kapatılması ve milyonlarca kullanıcının erişiminin engellenmesi de sebebi ne olursa olsun kabul edilemez. Aksi gibi hükümetin savunduğu, mahkemelerin fazla üzerinde düşünmeden uygulamaya soktuğu ‘erişim engelleme yöntemi’ ile iddia edilen ihlaller ortadan da kalkmıyor!

Kaldı ki hukuka uygun olmadığı iddia edilen içeriklerin Blogspot platformundan çıkarılması veya blogların kapatılması için alternatif bir ‘uyar ve kaldır’ sistemi Google tarafından uygulanmakta ve Digitürk tarafından da aylardır kullanılmakta. Böyle bir uygulama mevcutken ve mahkeme kararına rağmen Digitürk bu sistemden yararlanmaya devam ederken[1] Blogspot platformunun kapısına kilit vurmak ölçüsüz, orantısız, gereksiz ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları ışığında sadece sansür olarak tanımlanabilecek bir yaptırımdır.

Ne davacı (Digitürk) ne de kararın direkt muhattabı (Google-Blogspot) olmamasına rağmen Blogsport platformu altında 4 milyondan fazla sayfa, Türkçe içerik barındıran yüzbinlerce Blogspot kullanıcısı bu karardan etkilenmiştir. Bu yüzden mahkemenin erişim engelleme kararının, demokrasinin temel ilkelerinden biri olan ifade özgürlüğü üzerinde çok güçlü bir negatif etkisi vardır.

Herkes karara Google’ın müdahale etmesini beklerken ilk itiraz Cyber-Rights.Org.TR’nin katkılarıyla 4 Mart 2011 tarihinde travelmind-idilka.blogspot.com adlı Eylül 2010’dan beri gezi içerikli yayın yapan blog sahibi İdil Elveriş adına yapıldı. Mahkemeye sunulan itiraz dilekçesinde erişim engelleme kararının itiraz sahibi dahil olmak üzere binlerce Türkiyeli kullanıcının erişim, bilgi edinme ve bilgi paylaşma haklarını ihlâl ettiği belirtilerek tedbir amaçlı erişim engelleme kararının iptali ve kaldırılması talep edildi. Diyarbakır 5. Asliye Ceza Mahkemesi bu itirazı 7 Mart 2011 günü usulen reddederken, İdil Elveriş adına 9 Mart 2011 tarihinde Diyarbakır Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi’ne bir itiraz daha yapıldı. Aynı zamanda İdil Elveriş’in avukatları Beste Şanlı Üner ve Mervan Eren Gül tarafından Blogspot.com platformuna erişim engellemesini gerektiren söz konusu blogların tamamının yayından çıkarılmasının tespiti nedeni ile tedbir kararına ilişkin yeni itiraz gerekçeleri oluştuğu için bir başka itiraz da Diyarbakır Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi’ne sunuldu.

Digitürk tarafından mahkemeye sunulan belgeler kapsamında şikâyet edilen bloglar olan goltvnet.blogspot.com, sportrhd.blogspot.com, trgoals2.blogspot.com, freesoccertrhd.blogspot.com ve izleligtvblog.blogspot.com artık yayında olmadığı ve Google tarafından bu bloglar kapatıldığından dolayı erişim engellemeyi gerektirecek sebepler ortadan kalkmıştır. İşin traji-komik tarafı bu blogların 3 Aralık 2010 tarihinde kaldırılmış olmasıdır. Bu bloglar ortadan kalktığı için erişim engelleme kararının ivedilikle kaldırılması mahkemeden talep edildi. Digitürk dilekçesi üzerinden erişim engelleme kararı veren mahkeme söz konusu blogların Blogspot platformundan kaldırılmış olduğunun tespiti için bilirkişi raporu talep etti. Kararın akıbeti şimdi bir bilirkişi tarafından yapılacak tespite kalırken, 14 Mart 2011 Pazartesi günü yapılan tespitin değerlendirilmesi beklenmektedir.

Bütün bu olup bitenler değerlendirilirken mahkemeler tarafından süresiz olarak verilen erişim engelleme kararlarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. Maddesi’ne bir müdahale niteliğinde olduğu göz ardı edilmemelidir. Bu kapsamda Blogspot’un da erişime engellenmesine neden olan 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Ek 4. Maddesi ile erişimine T.C. Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından engellenen Last.fm.com.tr sitesi ile ilgili bir başvuru (Yaman Akdeniz / 20877/10) iç hukuk yolları tamamen tüketildikten sonra Nisan 2010 içinde düşünce özgürlüğünün ihlali iddiası ile AİHM’e taşınmıştı. Bu başvuru 31 Ocak 2011 tarihinde Strasbourg mahkemesi tarafından Google Sites ile ilgili olarak Ahmet Yıldırım tarafından yapılan bir başka başvuru (No. 3111/10) ile birlikte incelemeye alındı. Bu başvurularla ilgili alınacak bir ihlal kararı Türkiye’nin erişim engelleme politikasının geleceğini belirleyecek düzeyde olacaktır. Seçimler yaklaşırken Avrupa Birliği ve AGİT gibi uluslararası örgütlerin de sert dille eleştirdiği ‘erişim engelleme’ politika ve uygulamalarının tarihe gömülme vakti gelmiştir.

Eğer yeni bir yapılanma söz konusu olacak ise, o zaman internet düzenlemesine ilişkin yeni politika, ifade özgürlüğüne ve yetişkinlerin her türlü internet içeriğine erişim ve tüketim haklarına saygı temelinde geliştirilmelidir. Bu ilkeleri içeren yeni politika, şeffaf, açık, katılımcı ve çoğulcu bir yöntemle belirlenmeli ve hayata geçirilmelidir. Aksi takdirde yaklaşık 10.000 sitenin erişimine engellendiği Türkiye’nin adı tüm dünyada internet yasakları ile beraber anılmaya devam edecektir.


[1] 14 Ocak 2011 ve Diyarbakır Mahkemesi’nin kararının uygulanmaya başladığı 28 Şubat 2011 arasında Digitürk tarafından Google’a gönderilmiş 50’den fazla uyarı mektubu ve 100’e yakın blogspot blogunun kapatılma talebi mevcuttur. Google bu taleplerin hepsini yerine getirmiştir.

(*) İstanbul Bilgi Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Öğretim Üyesi ve Cyber-Rights.Org.TR kurucusu

_________________
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
ilyada
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: May 05, 2004
Mesajlar: 1614
Nerden: İstanbul

MesajTarih: Pts Mar 28, 2011 7:40 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

İlave:

Kahvaltı ediyorum, aklıma geldi söylemezsem çatlarım.. yahu şu fırından yeni çıkmış sıcak ekmeğin yanına tereyağı ve bal ne biçim yakışıyor be arkadaş. Sırf sıcak ekmek yemek için bile yaşanır bu dünyada. Hatta 40 yaşına doğru biraz göbek bile göze alınabilir.. icon_smile.gif Bozmayın moralinizi..

Sevgiler...CeM...
_________________
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
goran
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Aug 13, 2003
Mesajlar: 1833
Nerden: Nereye?

MesajTarih: Pts Mar 28, 2011 8:25 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

http://www.youtube.com/watch?v=kHlP2XU-b2I&feature=related

Fatmagül'ler için ölüm bir kurtuluş olabilir mi?
_________________
Nomad
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Yahoo Messenger MSN Messenger
goran
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Aug 13, 2003
Mesajlar: 1833
Nerden: Nereye?

MesajTarih: Pts Mar 28, 2011 8:56 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Türk kadını deyince Monica Bellucci gelmesin aklınıza. Aşağı yukarı şöyle birşeyden bahsediyoruz galiba:

http://www.youtube.com/watch?v=9HzvMdLhnXM&feature=related
_________________
Nomad
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Yahoo Messenger MSN Messenger
ilyada
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: May 05, 2004
Mesajlar: 1614
Nerden: İstanbul

MesajTarih: Pts Mar 28, 2011 9:18 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

goran demiş ki:
http://www.youtube.com/watch?v=kHlP2XU-b2I&feature=related

Fatmagül'ler için ölüm bir kurtuluş olabilir mi?


Abi çok iyi ya icon_biggrin.gif icon_biggrin.gif icon_biggrin.gif Hatun kaçarak bile kurtulmayı başaramamış usta. Demek kaçmak falan da çözüm değil, ya öldürecek, ya onur gurur ne var ne yok yerlere paspas edip canlı yayında yalvaracak..

Can Dündar'dan iki yazı aklıma geldi. Eski yazılar. Bir iki kelimeyle taratınca şak diye çıkıyor. Saçmasapan başlığında iyi gider bunlar icon_biggrin.gif

Bekareti bozuk şişme kadın şikayeti:

Alıntı:
1980’lerde Türkiye’de Güney Kore mucizesinden söz edilirdi hep…

“Adamlar yapmış”tı.

Kore, Batının ilmini, teknolojisini almış, ama geleneksel değerleriyle Doğulu kalmayı başarmıştı.

Bu mucizevi formül, onları uçurmuştu.

Modelin arkasında işçiyi robotlaştırıp en küçük itirazı ezen bir diktatörlük olduğu söylenmezdi pek… ekonomik rakamlar öyle büyüleyiciydi ki…

Bense “Güney Kore modeli” denince “Bakire şişme bebek” gibi bir şey düşünürdüm hep:

Batı teknolojisi… yani şişme bebek…

Geleneksel değerler… yani bekaret…

Ve güçlü iktidar… yani üzerindeki erkek…




Kınalı bebek

Bakire kızımızın Türkiye’ye gelişi 1990’ların başıdır sanıyorum.

Şişme bebek daha önceden vardı, ama Türkiye pazarı için “bakire olanı” o yıllarda çıktı.

Önce gazete ilanlarında boy gösterdi.

Sonra, özellikle Doğu ve Güneydoğu’da kapışıldığı söylendi.

Bunun da ağzı açıktı, boş bakışlıydı, lateks dokuluydu ama gereken yerinde ince elastik maddeden yapılmış bir zar vardı.

1,5 milyona bu bakireyle yatmak mümkündü.

Hatta azcık daha paraya kıyılırsa “boyalıları” da satılıyordu.

O modelde fazla yüklenince elastik madde deliniyor, boya akıyor; yani şişme bebeğimiz kanıyordu.

Damatlar için de çarşafı kapıp çatıya dikmek mümkün oluyordu.





Erken şişiren…



İlk çıktığında geyiğini yapmıştık:

“Yakında zarı bozuk çıktığı için hançerlenen ya da boyası fazla aktığı için acile yetiştirilen şişme kızlar görürüz” diye…

Hatta bekar evlerinde “erken davranan”ın, evin diğer sakinlerince “ırz düşmanı” ilan edilebileceğinden, bekareti bozulmuş şişme kadınlar uğruna namus cinayetlerinin başlayabileceğinden endişelenmiştik.





Üretim hatası



Heyhat!

Bizim geyik gerçek oldu.

Geçen hafta Sabah’ın Ankara ekinde Hayrettin Bektaş’ın haberinde okudum.

Çankaya Belediyesi tüketiciler için bir “Hakem Heyeti” kurmuş. Tüketici şikayetlerini alıp çare arıyorlarmış. Yılda ortalama 10 bin başvuru yapılıyormuş.

En ilginç başvuru emekli bir devlet memurundan gelmiş.

Tüketicimiz, seks malzemeleri satan bir mağazadan şişme kadın almış. Sonra da heyete başvurarak parasının iadesini istemiş.

Gerekçesi mi?

“Satarken bana bakire olduğunu söylediler. Bakire çıkmadı. Hayal kırıklığına uğradım. Kandırıldım” diyormuş.





“Pısssss”



İnsan gülemiyor bile…

Eh amcacım!

Paraya kıyıp kızın plastiğini almışsın.

Paketi ihtimamla açmış, dilberi üfleyerek canlandırmışsın.

Lateks tende vazelinli dokunuşlar yapmışsın.

Artık bundan sonra o naylon ilişkide bile bekaret sormak, delikli balonun dahi kız oğlan kızını aramak niye?

İnsan, emekli amcanın o hiddetle yengenin karnına bıçağı batırdığını ve çıkan “pıssss” sesinden panikleyip kutusuna kaldırdığını düşünüyor ister istemez…

Muhtemelen sonra da “Kızınız bakire çıkmadı” diye yeni gelini baba evine yollayan kocalar gibi “kullanılmış kız”ı belediyeye şikayet etti.





İktidar balonu



Teknolojinin kültürel uyumuna eşsiz bir örnek bu…

“Dili titreşim ayarlı, gözleri oynayabilen, üç işlevli yatak arkadaşı”na lastikten bekaret kemeri takılması, insanın damağında, üzerine dantelalı örtü serilmiş bilgisayar ya da nazar boncuklu yarış arabası tadı bırakıyor.

Ama düşündürücü aynı zamanda da…

Ananevi bağnazlığın, mütemadi kadınsızlıkla buluşmasından zuhur eden acıklı bir cinsel bulamaç…

Kadının hem bakiresini hem seksisini arayan erkeğin trajik ikilemi…

Hem “Başım ağrıyor, bu gece olmaz” demeyen, hem istenen pozisyona giren, her ezaya razı olduğu halde ertesi sabah ağzını açıp (pardon; konuşup yani) şikayet etmeyen, erkeğin iktidarını da küçümsemeyen bir kadınla olmanın eşsiz ferahlığı…

Adamlar yapmış.

Bir de bozuk çıkmasaymış…



Bir günün gazeteleri:

Alıntı:
Geçen haftanın sadece bir gününden 3. sayfa haberleri aktaracağım. İnanması zor, ama hepsi 9 Nisan 2010 tarihli gazetelerde yayınlandı.

İşte bir Cuma gününden, her biri bir film konusu insan ve insanlık manzaraları:





Burası Diyarbakır



18 yaşındaki Selman Diyarbakır’da kendini iple tavana asmış. Amcası Saffet eve girip yeğenini son anda ipten kurtarmış. Hastaneye götürmek üzere ambulansa bindirmiş. Yolda Selman’ın kalbi iki kez durmuş. Ambulanstaki doktor Ersin onu iki kez hayata döndürmüş. Onlar arkada kalp masajı yaparken ambulansı kullanan Ahmet, karayolunda ilerleyen ve hiçbir lambası yanmayan bir traktöre çarpmış.

Selman’ı hayata döndüren doktor Ersin ölmüş.

Bir saat içinde 3 kez gidip gelen Selman da…

Onu kurtaran amcası Saffet de…





Burası Maraş



Aynı gün, aynı sayfa, bir başka haber:

Maraş’ta 2 çocuk annesi biyoloji öğretmenine aşık olan ve psikolojik tedavi gören 18 yaşındaki Veli, öğretmeninin yaşadığı 12 katlı apartmanın terasına çıkmış. Onun eve gelmesini beklemiş. O arabasından eşyalarını alırken ölüme atlamış. Aşık olduğu öğretmenin gözleri önünde parçalanmış.





Aynı saatlerde İzmir’de



Aynı gün:

İzmir Kemalpaşa’da 55 yaşındaki emekli kimya öğretmeni Nilgün hanım, karşıdan karşıya geçerken 16 yaşındaki ehliyetsiz sürücünün kullandığı kamyonetin altında kalmış. Kamyonet onu 15 metre kadar sürüklemiş; sonra üzerinden geçmiş. İlçenin tek ambulansı başka yerdeymiş. Nilgün hanım, yarım saat kanlar içinde yerde beklemiş. Acil servis ekipleri duran kalbini çalıştırmışlar. Eşi diş hekimi 57 yaşındaki Mehmet bey yetişmiş, elini tutmuş, başucunda “Hayatım, canım… sakın ölme” diye ağlamış. Ambulans sonunda gelmiş. Ancak Nilgün öğretmen yolda hayatını kaybetmiş.





O sırada Yoğun köyünde



Bu da o günün haberi:

Diyarbakır Yoğun Köyü’nde 30 yaşındaki Vedat, 7 aylık hamile eşi Gülistan’ı (2icon_cool.gif, hayvan otlatmaya gitmedi diye dövmüş. Hırsını alamayınca kafasına keserle vurmuş. Gülistan’ı hastaneye değil, baba evine götürmüşler. Orada fenalaşmış. Hastaneye kaldırmışlar. Orada önce karnındaki 7 aylık kızın öldüğü, ardından da Gülistan’ın hayatını kaybettiği anlaşılmış.





İstanbul ve Bodrum



Aynı gün:

Ev hanımı Deniz, eşi İsmail ve 3 yaşındaki kızı Bilge’yle Bakırköy Cumartesi pazarına gitmiş. Kucağında kızı, elinde filelerle otomobillerine doğru yürürken hırsız sanılıp sivil polislerce gözaltına alınmış. 5 sivil, Deniz’i polis aracında ve karakolda dövmüşler. Sonra hatalarını anlayınca kusurlarından büyük bir bahane söylemişler:

“Seni Roman’a benzettik de…”

Aynı gün:

Bodrum’a Iğdır’dan iş aramaya gelen 3 erkek garson, barda tanıştıkları 34 yaşındaki bekar S.Y.’yi evlerine götürmüşler, yatağa bağlayıp sırayla sabaha kadar tecavüz etmişler. 6 saatlik ilk duruşmanın sonunda üçü de serbest bırakılmış.





Mutluyum, mutlusun, mutlu



Prof. Yılmaz Esmer, birkaç yıl önce yaptığı araştırmada basit bir soru sormuştu:

“Mutlu musunuz?”

Araştırmaya katılanların yüzde 86’sı az ya da çok “Evet” demişti:

“Evet, mutluyuz.”

Bu oranla Türkiye dünyanın en mutlu toplumlarından biri koltuğuna kurulmuştu.

Bir günün gazete sayfasına Diyarbakır’dan Bodrum’a, İzmir’den Maraş’a bunca mutsuzluk sığmışken toplumumuzun kahir çoğunluğunun, (10 kişiden haniyse 9’unun) saadet içinde ıslık çalıyor görüntüsü vermesi nasıl ve niçin ola ki?

İki ihtimal var:

1.Yalancıyız.

2.Mazoşistiz. Yani kahırdan mesut oluyoruz.





Bir ihtimal daha var



Ya da, fazlasıyla kanaatkarız.

Her gün bu ve benzeri haberleri okuyor, halimize şükrediyoruz.

“Benden çok daha beterleri var. Benim derdim bunların yanında ne ki” diye düşünüyoruz.

“Beterinden kolla Rabbim” diye tahtalara vuruyoruz.

Yani çok düşük hizada duruyor mutluluğumuzun standart çubuğu… Öyle olunca da herkes üzerinden kolayca atlayıp “Mutluyum” diyebiliyor.

Beklenti çıtasını azcık yükseltsek, çubuğu biraz yukarı itsek, mutluluk göstergelerini evrensel standarda çeksek, mesela kocadan, polisten dayak yememeyi, toplu tecavüze uğramamayı, ehliyetsiz ya da farsızlarla dolu bir trafiğe çıkmamayı mutluluğa dahil etsek, epey takılan, düşen olacak; mutsuzluk oranı artacak.

Ama eşik, “Bugün de doyduk şükür” mertebesinde tutulunca hepimiz geçebiliyoruz saadet sınavından... takılmadan…

“Mutluluk çubuğu”nun bile kaldırılamadığı bir ülkede, kıt kanaat eldeki saadetle idare ediyoruz.

Etrafa çaktırmamaya çalışıyoruz.

Elalem ne-der-se-de-sin-hadi-hadi-hadi-hadiiiiii…..

_________________
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
ilyada
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: May 05, 2004
Mesajlar: 1614
Nerden: İstanbul

MesajTarih: Pts Mar 28, 2011 9:19 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

goran demiş ki:
Türk kadını deyince Monica Bellucci gelmesin aklınıza. Aşağı yukarı şöyle birşeyden bahsediyoruz galiba:

http://www.youtube.com/watch?v=9HzvMdLhnXM&feature=related


Valla ben de mümkün mertebe uzak duruyorum zaten icon_biggrin.gif icon_biggrin.gif
_________________
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
Cloud
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Sep 16, 2006
Mesajlar: 558
Nerden: Yaşayan Ölüler Ülkesi

MesajTarih: Pts Mar 28, 2011 12:17 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

ilyada, moralim gayet iyi valla. İnternete karşı bir tavrım mı seziliyor yazdıklarımdan alla sen, aha bu yazdıklarım internette değil midir mirim? icon_lol.gif

Senin internetle yeni bir çağ açıldı düşüncene dahilim. Hani laikçi birileri çok korkuyor ya şeriat gelir filandan, bence bu saatten sonra aileden dindar apaçi gencin ya da emo gencin bunca dijital özgürlükten sonra dindarlığına rağmen şeriattı v.b. idi kabulleneceğini sanmam. Benim dalgam daha çok bu bilinçli aptallaştırma ile, geleceğin kavgası bu cehalet ve aptallık üzerine olacak(Ya da ben tamamen yanılıyorum, yanılıyor olma ihtimalim daha yüksek sanırım. ko ... rahvan gitsiin!!!! hehehehe!) Yani merak etme, kederimizi artırsa da hala bilgiden yanayız.... icon_lol.gif

Konuyu değişeyim.

Arabaylan işe geliyom bugün, yakıt alacam. İstasyonda diyom ki pompacıya "Şu kadarlık yuro dizel koy. Adam yuro dizel yok dizel var" diyo. Ben "Nasıl dizel diyom sabah şaşkını", adam "Bildiğin traktör mazotu işte" diyo. Bu esnada pompa benim arabaya girmiş durumda. "Huoop tamam koyma" diyorum. Yuro dizel kalmamışmış, sormazsan kırsal motorini geçiriyor depoya anlayacağın. Kimbilir kaç kişinin canını yaktılar bu sabah. icon_rolleyes.gif
Ben başka istasyona giderken bir yandan gülüyorum, bir yandan küfür ediyorum... icon_lol.gif

Gerçekten de saçmasapan her şey. Her şey saçma sapan. icon_biggrin.gif
_________________
Göremiyor musun? At gözlüklerini çıkartmayı dene!
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
ilyada
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: May 05, 2004
Mesajlar: 1614
Nerden: İstanbul

MesajTarih: Pts Mar 28, 2011 12:47 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

İbrahim Tatlıses'in vurulduğu gün burada kavga çıktı. Millet kazmalarla küreklerle girdi birbirine. Biri "oh iyi olmuş" demiş, bir başkası da "öyle deme, 3500 kişiye ekmek veriyor o adam" demiş, sonra bir başkası da bu "ekmek verme" olayıyla dalga geçmiş, öteki sinirlenmiş.. Sonrası malum..

3-4 gün önce de üç adet dükkan çöktü. Evet, resmen çöktü, içindeki herşeyle birlikte dümdüz oldu. Eleman işyerinin altını oyup zemin büyüklüğünde bir bodrum inşa etmeye karar vermiş. Site yönetimine sormuş, olmaz demişler. Belediyeye de sorduğu, tanıdıklar sayesinde şifaen bir okey aldığı, -yani, sen yap biz görmeyiz, gözyumarız- şeklinde, ama yazılı bir izin alamadığı da konuşuluyor. İşyerinin altını kocaman oydurup bodrum katı yoktan var ediyor, sonra beton atılacak, kalıp ustası çağırıyor, kalıpçı aşağı inip şöyle bir bakıyor ve ben bu işi yapmam, başkasını bulun diyor. Kalıpçı dışarı çıktıktan 2 saniye sonra o dükkan, ve sağındaki, solundaki işyerleri, üçü birden büyük bir gümbürtüyle bu çukurun içini dolduruyorlar.. Binde bir denk gelecek bir tesadüf sayesinde o an her üç işyerindeki insanlar hepsi dışarıda, ölen yok. Ölen olmadığı için gelen giden ilgilenen de yok. Bizim ampul partili belediyenin de pek umurunda değil, bizim bilgimiz yok, böyle şeylere karşıyız demiş.. icon_smile.gif

Öyle işte hocam.. Yaşıyoruz idareten.. Hayat.. icon_biggrin.gif
_________________
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
Mesajları göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Konu Disi Tüm saatler GMT
Sayfa Önceki  1, 2, 3, 4 ... 59, 60, 61  Sonraki
3. sayfa (Toplam 61 sayfa)

 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Forums ©

   
 

All logos and trademarks in this site are property of their respective owner. The comments are property of their posters, all the rest © 2002 by me
You can syndicate our news using the file backend.php or ultramode.txt