Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Kayıt: Aug 13, 2003 Mesajlar: 2531 Nerden: Bruksel
Tarih: Cmt Oca 21, 2006 11:11 pm Mesaj konusu:
coolrider demiş ki:
Ooğlum kısaca, Şİİ-BE-DAH ...
Şıbıldah o şıbıldah. Bostancı sanayide bire-bir duyulmuştur. Cümle içinde kullanayım,
"Abi, şıbıldahın motoru bozulmuş"
Sağır duymaz, uydurur Türkçesinde benzer bir kelime daha var; vasisdas! Alın bunu da çözün bakalım _________________ Entia non sunt multiplicanda praetar necessitatem¹...
Ilker Eryilmaz
2004 Suzuki SV650 S
Belcika/Bruksel
Sinan; gazi acip biraktiginda gaz kolu kendiliginden kapanmiyor mu yani?
Evet aynen tarif ettiginiz gibi. Vidanin gorunmeyen ucunda plastik-kaucuk bir parca var. Bu parca gaz kolunu oldugu yerde sabit tutuyor ancak arzu edildigi takdirde gazi geriye cevirmek sureti ile rahatca gaz kesilebiliyor.
BMW'nin Polis versiyonlarinin hepsinde var. Benimkinde de mevcut.
Kayıt: Jun 09, 2005 Mesajlar: 680 Nerden: İstanbul-Çanakkale
Tarih: Pts Oca 23, 2006 12:46 pm Mesaj konusu:
E hadi be Abicim.. Bu karda kışta sallaya sallaya bi hal olduk....
Elde mısır, masanın üstünde fındık fıstık, kahve tütüyor.. Aha!! Sigaram bitmiş.. Tedarik edip geliyorum..
Artık uçak görmek istemiyoruz.. Bu saatten sonra bide bunları öğreniyoruz vallahi. _________________ Vural Çelikoğlu
-. MOTOZAR .-
"hoc volo, sic iubeo, sit pro ratione voluntas"
F-4G olduğunu iddia etmiştim.
Fakat, hepdurgunsu niki ile maaruf, "kontrollu çatlak" arkadaşımız Kubilay Yıldırım, daş'ı gediğine goymuş.
Resimdeki uçak 68-0590 kıç numaralı ( ) (peki peki Reşat, kuyruk nolu )
1968 model bir RF-4C dir.
Nerden mi biliyorum? Yemedim içmedim, gittim fotosunu çektim, ilgililer ile görüştüm (hepsi okumuş çocuklar), aha da resmi;
Buell'den sonra Cagiva'ya gecelim. Hani su MV Agusta ile birlikte Turkiye'ye gelecegi soylenen motosikletler.
Don Kisot sizler icin bir Navigator'un uzerine atliyor.
Bu aracta bin cc.'lik Suzuki V motoru kullaniliyor. Bu motoru hepiniz biliyorsunuz, DL 1000'de de kullanilan motor. Ancak ne var ki Navigator DL'den cok daha yasli bir arac. Isin enteresan noktasi aracin benzin deposunun iki yanI cok derin oldugundan midir nedir iki depo kapagi var. On lastik 17 inc oldugu icin motorda hafif bir supermoto tadi olsa da DK'nin bunye motora uyum saglayamamis olmali ki benimsemedigini gosteren bir yuz ifadesi var. Ayrica debriyaj da dort parmakla dahi kavranmamis.
Navigator'un 650'lik versiyonu yok. Onun yerine fiyati epeyce ehven olan 500'luk bir modeli var.
Suzuki'nin 650'lik motoru ise Raptor adi verilen ciplak motora konulmus. Bunun binlik versiyonuna ise enteresan boynuzlar takilarak isminin onune V harfi konulmus. Don Kisot bu boynuzlarin ne ise yaradigini cozmeye calisirken uyuya kaliyor:
Raptor serisinde Ducati benzeri ucuz ama oldukca dayanikli bir sase kullanilmis, icine de Suzuki'nin V motoru oturtulunca olmus size bir Ducati rakibi. Hem daha ucuz, hem motor acisindan cok daha dayanikli. Ancak motorlar iscilik acisindan pek parlak degiller. Daha dogrusu yillardir bir degisiklik gormedikleri icin artik yasli gorunuyorlar. Iyi bir fiyatlandirma yapilirsa rahatlikla alip, problemsiz kullanilabilir.
Gecelim Derbi'ye. Ulkemizde adi pek bilinmeyen bu motor ureticisi aslinda bir Ispanyol markasi. Piaggio satin aldiktan sonra ataga gecen firma genelde 125'lik 2 zamanli motosikletler uretiyor, Moto GP'de yaristiriyor.
Derbi'nin iscilik kalitesi oldukca yuksek. Piaggio Turkiye Distributoru Ferco deneme amacli bir iki adet scooter ve 125 SS'ini getirmisti. Herseyde oldugu gibi is bence yine fiyatta sonuclanir, ancak iyi bir fiyat politikasi sayesinde musteri bulabilirler.
Derbi'nin son olarak piyasaya cikacak olan modeli, garip bir sekile sahip 659cc.'lik XT660 motorunun kullanilacagi Mulhacen.
Arac icin DK "Bu motor ormanda 49 kaplan gucundeymis" dedi. Ilgimizi ceken diger noktalardan bazilari:
Diger yonden gorunusunu ise muhabiremiz Teresa Milano'dan bildiriyor:
Kapayalim Derbi parantez, gelelim Ducati'ye:
Ducati'nin her modeli bunyemize hemen uyum sagliyor:
Bu sefer Milano fuarina gore oldukca ferah bir stand vardi, ter dokmeden dolastik. Standin buyuklugunden, Belcika'da Ducati'ye ilgi oldugu izlenimi olustu bende. Aslinda-ki bence cok da zor degil- bu motorlar biraz daha ucuz olsa, Ducati sahibi olmak isteyebilecek pek cok kimse vardir(ornegin Sanco Panco). Ancak bu kadar para isteyince, japonlarin performans-fiyat iliskisi karsisinda pek sanslari olamiyor tabii. CEO'su ben olacaktim ki(benim evdeki agacta yetisecekti ki) o zaman gorecektiniz, ahh ah...
Neyse, fazla uzatmadan model tanitimina gecelim. Bruksel'li Blek ve Don Kisot birer Sport 1000 modeline atlayip yarisa baslamazlar mi?
Fuarin icinde don baba donelime baslayinca ben de Paul Smart'a atliyorum(tahmin edilecegi gibi yetisiyorum ve de geciyorum haliyle).
Dr., parmaga dikkat edebilirsen sevinirim. Son zamanlarda Avrupa'da hangi motosiklet dergisini alirsaniz alin, bu iki motordan baska bir sey goremiyorsunuz. Illet, hatta sinir oluyorum bunlara. Tamam, anladik, ozenip yapmislar ama butun politika da bu iki motor uzerine kurulur mu yahu?
Gri olan, benim bindigim Paul Smart, Ducati'nin hava-yag sogutmali, 84 kaplan gucundeki motoruna sahip, sayili uretim, fiyati 14 bin euro civarinda. Peki kimdir bu Paul Smart? Gorsel bilgiyi ben veriyorum, Don Kisot'da detayli teorik bilgi var.
Paul Smart meshur bir Ducati yariscisi. DK'nin dedigine gore "sarkma" teknigini o gelistirmis. Peki motoru nasil birseymis?
Motorun en sevmedigim yonu, gosterdigimden baska oturus bicimi yok. DK ve Blek'in bindigi Sport'lar da keza oyle. Depo uzerine yatilmasi gerekiyor.
Pek yakinda bunlarin 3. ve sonuncusu olan bir de GT cikacak piyasaya. Onda neyseki direksiyon oldukca dik ve bunlar gibi tek kisilik degil.
Her zaman oldugu gibi S2R'i gorur gormez gerekli saygiyi gosteriyoruz.
Milano'dakinin aksine bu sefer Honda standi cok rahat. Ohh be... Neydi o kalabalik gecen sefer. Bu sefer rahat rahat motorlara inip biniyoruz. Blek ve DK CBF 250(Twister)'in belini kirmaya calisiyorlar. Motor 1.85 oldugunu tahmin ettigim Blek'in altinda kucuk kalmasa da bir Titan 125 havasi yaratiyor.
Don Kisot, o sirada orada gecmekte olan birisini atindan dusuruyor, ati kapip gidiyor:
Motorun KTM oldugunu sanmayin, bu bir Honda FMX 650, yani supermoto yapilmis bir Dominator(ahh o eski guzel gunler...). Ancak Dominator Euro3'e falan uyum saglamadigi icin bu uyum yasalari cikartilirken aracin gucu 38 HP'ye dusurulmus. Pes... Efeem Honda'ya gore torku yuksekmis. Iyi.
Hatirlarsiniz bir ara "Hangi Radyator daha iyi, Honda'ninki niye yanda" konusu islenmisti sinifi... aman grubumuzda. Valla biz bunu cozduk. Iste fotografta DK sebebini gosteriyor:
Burada her ne kadar DK'nin kendisi gorulmese de, kendisi o sirada sele uzerinde oturmaktadir ve gevsek bir yuz ifadesi ile elini uzatarak radyatorde isitmaktadir. Resme konu olan motor ise uretiminin baslangici milattan oncesine dayanan Firestorm 1000.
Buradan sonra iki kola ayrilan cengaverlerden bir tanesi "Boga" CB 1400'e biner...
Ikinci kahramanimiz ise uzerine methiyeler duzulen super motor Varadero'ya kurulmustur:
Mani benim ezberim
Varadero arar gozlerim
O motorun yolunu
Beklemektedir gozlerim(cinasli kafiye)
Sağır duymaz, uydurur Türkçesinde benzer bir kelime daha var; vasisdas! Alın bunu da çözün bakalım
Eskiden ısıcam (çiftcamlı pencere sistemleri) yoktu onun için 2 pencere ard arda yapılıyordu ilki normal bildiğimiz pence kolu ve kilidi ile kilitleniyordu,ikincisi ise vasisdas kilit ile .
Bu kelimenin çıkışı hakkında bazı rivatler var ama biraz geyik gibi .Almanın bi tanesi kilidi görünce vasisdas (almancasını tam bilemiyorum ingilizcesi ;what is this olması lazım) sonra bizim turk de onun adı zannettmiş filan vs vs... _________________
Kayıt: Aug 13, 2003 Mesajlar: 2531 Nerden: Bruksel
Tarih: Pts Oca 23, 2006 10:27 pm Mesaj konusu:
Don Kişot'un seyir defteri, ek:
BMW'den ayrılıp salonun biraz ilerisindeki Cagiva ve MV Agusta'lara gidiyoruz. Cagiva yakın zaman önce ithalatçıya kavuşup yakında Türk tüketici ile tanışacağından bilhassa özen gösteriyoruz. İlk modelimiz Cagiva Navigator. Sançom teknik detaylarını yazmış, ben bir yeri düzelteyim sadece. Aletin üzerindeki 1lt'lik V2, DL 1000'den değil TL 1000'den geliyor. Tersini yazınca sanki Navigator DL'den daha yeniymiş gibi anlaşılabilir, ki değil.
Teknik detayları bir kenara bırakırsak, Navigator'un bırakın motor tarihini, insanlık tarihi üzerinde büyük etkisi var. Kendisi, son buzul çağında atalarımızın kuzeyden ekvatoral iklime inmesinde kullanılmış. Bugün dünyadaysanız, büyük ihtimalle bunu Navigator'e borçlusunuz. Hâl böyle olunca, alete saygıda kusur etmiyorum. Şaklabanlık yapmadan, efendi gibi poz veriyorum
Cagiva'nın diğer modellerini Sanço anlatmış, ben Ducati'den devam edeyim. Beklendiği üzere Sport Classic serisi tam takım Brüksel'de yerini almıştı. Yan yana iki tane bulunca hemen Blek'le üzerine atlayıp drag yapıyoruz. Bizim Blek motorcu olmadığından kapanmayı bilmiyor.
Oracıkta anlatmaya çalışıyorum ama 1.90'lık adamın kapanmasını beklemek hata tabii
Ardından Sanço hile yapıp Paul Smart replikasına atlayıp toz yutturuyor bize. Adamın altında Öhlins'ler olunca işi kolay tabii. Kolaysa gel bizim aletlerdeki ucuz süspansiyonla yarış, Alla allaaa!
Şimdi, buracıkta ufak bir parantez açıp kimdir bu Paul Smart, iki kelamda bulunayım. Sene 74, Ducati o zamana kadar yarışlarda aman aman etkisi olmayan, sıradan bir Italyan markası. Günlerden bir gün okumuş mühendislerinden bir tanesi
"Abi, Desmosedici diye bir motor keşfettim ben. Yarışlarda kullansak mı?"
diyor. Direktörler de kabul ediyor. Sırada motoru kullanacak adamı bulmak var. Ama kimse rüştünü ispat etmemiş bir marka için hele hele de ilk defa denenecek bir teknoloji altındayken yarışmak istemiyor. Sonunda Paul Smith'e teklif götürüyor Ducati. Paul önce kabul etmiyor ama paraya da ihtiyacı olunca mecburen evet diyor. Motor ilk defa İmola pistinde yarışa çıkıyor ve Paul Smart yarışı tüm rakiplerinden açık ara önde bitiriyor. Böylece Ducati'nin Desmo efsanesi doğuyor. Ayrıca, bugün herkesin kullandığı sarkma (hang-off) tekniğinin babası da Paul Smart.
Sport Classiclerin hemen yanıbaşında Monster serisi görüyoruz. Sanço tek zıplayışta S2R'nin üzerine konuyor. "Almanya'dakini aldırmadın, bari bunu alayım" diyor, "I-Ih, gelmez sana abicim." diyorum. "Madem alamayacağız, şöyle yakışıklısından bir pozumu çek en azından" diyor.
Ayna detayına dikkat
Ducati'den sonraki durağımız Honda. Milano'dakinden farklı birşey göremedik. Hatta daha az sayıda model getirmiş Honda. Yeni Deuvellie (nasıl yazılıyor lan bu? ) göremedim mesela. Var mıydı Sanço? Onun yerine mevcut modelleri bırkaladık. Sanço CBF1000 üzerinde seri kalkış nasıl yapılır, onu gösterdi.
Ben CB1300 üzerinde (Sançom CB 1000 demiş, arada onu da düzelteyim ) nasıl ağır abi olunur, onu gösterdim.
Az ileride döner platform üzerine FMX 650 koymuşlar. Sanırım özellikle KTM sahasının yakınına denk getirmişler ki millet adam gibi super-moto sansın. Resmi çektikten sonra bakınca biz bile karıştırdık "Bu hangi KTM'di?" diye
650cc'den 38 beygir çıkartma başarısı gösteren Honda'yı alkışlarken motorun detaylarına bakıyoruz. Su hortumlarının etrafına acayip maddeler sarmışlar. Millet 38 beygirle hızlanmaya çalışırken su hortumları patlamasın diye herhalde.
FMX'in hemen arkasında donanımlı Varadero gözümüze çarpıyor. Sanço aletin rahatlığını böyle anlatıyor.
Başlıyoruz çok konuşulan Vara'yı incelemeye. Arada yaptığımız yorumları duyan biri yaklaşıp
- "Pardon, siz üstat mısınız acaba?"
- "Evet canım kardeşim. Ne vardı?"
- "Şeyyy, bizim arkadaşlarla birkaç sorumuz vardı da, eğer yanıtlayabilirseniz?"
- "Eee, abi bu BMW'ler çok pahalı di mi? Yani markaya para veriyoruz aslında."
- "Doğru güzel kardeşim. BMW'nin dini imanı paradır. Alırken verirsin, kullanırken verirsin, donatırken verirsin. Ömrün vermekle geçer...
Evet, siz kel bey, buyrun."
- "Abi, aksesuar fiyatları olarak karşılaştırırsak, nasıl oluyor?"
- "Pahalı işte canım kardeşim. Mesela, buyrun Varadero'nun standart elcik ısıtmasına bakalım. Böyle bir işçilik sunan elcik ısıtmanın katalog değeri 300 Euro...
Aynı elcik ısıtmanın orjinal BMW katalog fiyatı (burada raporun ilk bölümünde kullanacağız dediğim rakamı hatırlıyoruz) 180 Euro"
- "Eee, pardon abi ama 300 > 180 olmuyor mu?"
- "Polemik yapmayın arkadaşım. BMW pahalıdır işte, o kadar. Hem BMW'de olmayan ama Honda'da standart sunulan bir başka elcik ısıtma var. Pahalı geliyorsa bunu alın.
Aha bak, uzatiyorsun elini, püfür püfür esiyor."
Honda'yı böylece bitirip Kawasaki'ye yollanıyoruz. Sıra sıra dizilmiş endurolar gözümüze ilişiyor. Boy sırasından başlayarak test ediyoruz.
Sanço KX 125
Don Kişot KX 250
Blek KX 450 (400 müydü yoksa )
1.90'lık Blek'in ayaklarının havada sallanmasını ibret belgesi olarak sunuyorum
Tam o esnada arka tarafta ufacık-tefecik kros motorları fark ediyorum. Sanço kapmadan hafif motorun zevkini çıkartıyorum.
Motoru kaptıran Sanço kötü kötü bakarken içinden şunları geçiriyor.
Gelecek bölümde, Kawa'dan devam... _________________ Entia non sunt multiplicanda praetar necessitatem¹...
Ilker Eryilmaz
2004 Suzuki SV650 S
Belcika/Bruksel
Don Kisot motordan motora atlarken hizli gidip VFR'yi unutmus. VFR bildiginiz gibi, ellerinizden oper. DK uzerine oturup surus pozisyonunu test ediyor:
DK:HacIm, bu motor iyi guzel de, Spor Turing'in spor verisyonu galiba. Belimi kasmaya devam ediyorum baksana...
SP: +1
DK: Senin dusuncen ne?
SP: Valla ben VFR'nin bu tipini nedense biraz kic(özenti, gosterisli olmaya ozenen avam) buluyorum. Nedense eskisinin tipi daha guzeldi:
DK: +1, hatta sen simdi "Bike'da bunun icin; bir-iki de ic camasiri alip adini da "Kylie" koyun yazmislardi" da dersin foruma yazarken...
SP: Derim, hatta bir tane de Kylie resmi koyarim:
Neyse, Kylie'ye benzemeyen, yatik oturuslu VFR'den sonra ilgilenen arkadaslar icin son bir fotograf koyalim. Repsol'den sonra Honda'yi Movistar renkleri ile de alabileceksiniz.
Bir aksesuar firmasi ER6N'e Ixil egzoslar takmisti. Kalitesi oldukca yuksek gorundugu icin suphelendik, cunku forumlarda bu motorun "dandik" olduguna dair kesin bilgiler okumustuk. DK emin olmak icin isirmak sureti ile metalden olup olmadigini kontrol etti:
Malzeme ve yapi kalitesi oldukca iyi gorundu bastan bize. Sonra ben ER6F serisine eksidim. Ne yalan soyliyeyim ciplak olan versiyon tasarim acisindan guzel ama karenajli versiyon cok eski duruyor. DK ile yine birbirimize girdik:
SP: Hocam forumlarda dandik dediler bunun isciligine. Hatta test edip onaylayan arkadaslar olmus.
DK: +1 milyon. Hatirliyorum.
SP: Hem hiz gostergesi icin "plastikleri legen plastigindenmis, Turkiye'de uretiliyor" dedilerdi.
DK: SP yine atmaya basladin, neresi uyduruk yahu bunun, bildigin motor iste (diyerek cikisti bana)
Kalite kontrolu deyince aklima Cin'liler geldi. Arashi kask mesela, super gorunumlu, cam bardak kivamindaydi. Bir de su F650'ye benzedigi soylenen endurosu, 600cc.'lik bir uretim:
Ikitekerciler gosterge tablosunu gorup de yorum yapmasinlar diye yuksege koymuslardi ama vatan evladi DK, hicbir zorluktan kacmadi.
Kayıt: Aug 13, 2003 Mesajlar: 2531 Nerden: Bruksel
Tarih: Sal Oca 24, 2006 9:31 pm Mesaj konusu:
Don Kişot'un seyir defteri, ek üstüne ek:
Kawasaki ile işimizi bitirince hemen yanıbaşındaki KTM'e geçiyoruz. Belçika'da fazla KTM satılmadığından olsa gerek, tüm motorları ufak bir alana sıkıştırmışlar. Ayrıca, diğer fuarların aksine fazla giant trailie getirmemiş KTM, ağırlıkla 2 zamanlı cross motorları vardı. Hatta supermotoları bulmak için standın çevresinde tur atmamız gerekti. Topu topu 3 tane vardı.
Büyükten küçüğe gidelim. En büyük süpermoto olan LC8 motorlu 950'ye atlıyorum ilk. Ağzım kulaklarımda, hemen dönüş pozisyonu alıyorum
Boy olarak özürlü olduğumu ispatlayan LC4 motorlu 640 Adventure bir sonraki durak. Ayaklar havada sallanıyor, doğal olarak. Yanlış hatırlamıyorsam bu aletin sele yüksekliği 91cm
Sırada; senelerdir üretilmeye devam eden, 640cc'lik tek silindire sahip ve darbeli matkap olarak adlandırılan Duke var. Atlıyorum üzerine. Yaşlı-maşlı ama güzel viraj alıyor. "Sayko mode on" yapıyorum
Ben deli divane turlarken, Sanço'yu bir hüzün kaplıyor. "Neden bunlardan bende yok?" derken gözlerinden bir damla yaş süzülüyor.
Standın arka tarafındaki cross motorlarla uğraşmak için yol motorlarını bırakıyoruz. Millet etrafında pervane olmuş enduroların. Özellikle 250'lık 2 zamanlı SX serisi cross'lara korkunç talep var. Sanço hemen sizin için test ediyor.
Detay analizi: Ayna-sinyal yok. Arazide düşürüp perişan edesin diye tasarlanmış.
2 zamanlılara özel ilgi besleyen bizler, oturup motoru incelemeye başlıyoruz. O nasıl egzoz be abi?
Biz motora bakarken, yan tarafımızdan çatır-çutur sesler geliyor. İki genç bizim motorun kardeşine atlamış, ayak marşında tepinerek ne zaman kırılacağını anlamaya çalışıyor. Bakıyorum cüsseleri yetmiyor, "Açılın açılın. İki elinizle bi marşı basamadınız" diye müdahale ediyorum.
Ben marş kolunu heder etmekle uğraşırken Sanço ufak ufak arazi oluyor. Nerede bu diye aranırken, 65cc'lik cross'lardan birinin üzerinde yakalıyorum. "Kawasaki'dekini kaptırdım, bunu bırakmam" diyor
Raporun bu noktasında KTM'den Yamaha'ya yatay geçiş yapayım. Aradakileri Sanço temizler nasılsa. Gerçi elimizdekilere baktım da, Suzuki'de fazla resim çekmemişiz. Sadece sanat çalışması yaptığımız enteresan bir tane var. Neyse, Yamaha diyordum, Brüksel fuarının ası elbette ki yeni R6 idi. Ortadan ikiye biçilmiş bir model getirmiş Yamaha, ilgiyle inceledik;
Detay analizi: Japon yapmış be kardeşim...
Drive-by-wire, titanyum sübaplar, çift buji, çift gaz kelebeği vs ne isterseniz var alette.
Yeni 1000'lik Fazer olan FZ1'in full karenajlı ve bavullu(!) GT versiyonu Yamaha'daki bir başka yenilikti. Oturma ve sürüş pozisyonunu çok beğensem de çıplak FZ1 daha güzel göründü gözüme. Böyle fazla FJR olmuş sanki
FZ1'in GT'si olur da FZ6'nın olmaz mı? Onun performansını da ikili kullanımda test ettik. MAz torkunu yüksek devirde verse de iyi viraj aldığında mutabık kaldık.
Yamaha standından son göstereceğimiz MT-01 ile MT-03 arasındaki boşluğu doldurması beklenen MT-02'nin prototipi. Eğer o egzozları bozmadan seri üretim motoruna aktarırlarsa, helal olsun diyeceğim
Kayıt: Jun 09, 2005 Mesajlar: 680 Nerden: İstanbul-Çanakkale
Tarih: Sal Oca 24, 2006 11:41 pm Mesaj konusu:
Teoman demiş ki:
Ilker demiş ki:
Sağır duymaz, uydurur Türkçesinde benzer bir kelime daha var; vasisdas! Alın bunu da çözün bakalım
Eskiden ısıcam (çiftcamlı pencere sistemleri) yoktu onun için 2 pencere ard arda yapılıyordu ilki normal bildiğimiz pence kolu ve kilidi ile kilitleniyordu,ikincisi ise vasisdas kilit ile .
Bu kelimenin çıkışı hakkında bazı rivatler var ama biraz geyik gibi .Almanın bi tanesi kilidi görünce vasisdas (almancasını tam bilemiyorum ingilizcesi ;what is this olması lazım) sonra bizim turk de onun adı zannettmiş filan vs vs...
Teoman Hocam, ekşi sözlükten biraz alıntı yapayım dedim bende:
1. 40-50'li yillarda, o sirada turkiye'de cok populer olan bir alman dekorasyon dergisinde ilk reklamlari yayinlanmaya baslayan yeni düsey acilan pencere sistemi icin reklamcinin buldugu slogandir. koca baslikta bu sekilde dikkati ceken urune kimbilir belki de esnaf tarafindan takilan isim olsa gerek.
2. alman asıllı bir fransız imparatoriçesinin ilk kez gördüğünde bu soruyu* sormasından sonra pencerenin, onun yanında bu adla anıldığı ve ad olarak yerleştiği bir çeşit açılır kapanır kanat.
3. kelimenin kökenine ilişkin bir diğer rivayet de şudur: ilk olarak bauhaus'da bir öğrenci projesinde görülmüştür ve projeyi değerlendiren meister olayı anlamadığından paftanın üzerine 'was ist das?' şeklinde bir not düşmüş ve o zamandan bu zamana bu şekilde anılagelmiştir. türkçeye de bu şekilde aktarılmıştır.
4. Özturkce karsiligi olan "nedirlan" kelimesini dilimize kazandirma calismalari Türk Dil Kurumu bunyesinde surmekte iken, hollanda denen inegi meshur ulke ile karisiklik olmamasi (netherlands) dusunulerek son anda vazgecilmistir.
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız