Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Insanoglu ilginçtir. Hiçbir zaman bulduklari ve sahip olduklari ile yetinmez. Hep bir arayis, hep bir degisiklik pesindedir. Yeni ufuklara yelken açmak gibi..
Hep aklimda olan, ama bugüne kadar nedense yapamadigim, hedeflerim arasinda ilk siralarda olan birseydi motorsiklet ile uluslararasi seyahat yapmak.. Kismet bugunlereymis.
Bu sene uzaklari hedefleyerek motorumu degistirdim. BMW R 1200 GS aldim Koskoca yaz ayini çuvala koydum. Uzun zamandir buyuk bir hayranlikla, zaman zaman da imrenerek gezilerini sitelerinden takip ettigim “filintalar” grubunun degerli üyelerinden Sedat Akbasan ve Cem Koçak’i uzaktan uzaktan tirtiklamaya basladim.. Tek amacim gittikleri yerlere miço olarak beni de yanlarina almalari
Sagolsunlar, beni kirmadilar. Bir sabah müjdeli haberi aldim Cem’den : “hazirla bavulunu, Suriye, Ürdün, Lübnan yapiyoruz”.
Evet beklenen an gelmisti. Ülkeler asarak yapacagim seyahat zincirinin ilk halkasini bu gezide olusturacaktim. Hemen hazirliklar basladi. Yaklasan kis sartlari, beraberinde gelen Ürdün’deki bombalama olaylari bizim gezimize katilacak katilimcilardan % 50 fire vermemize sebep olduysa da, bayragi oralara dikme vazifesini her ne olursa olsun üstlenecek 4 kisi vardi. Bu 4 kisiden biri olmak tarifi imkansiz bir duygu.
Hemen Turing’de uluslararasi serbest dolasim için motorsikletlerin triptik belgelerini aldik. Ardindan Ürdün, Lübnan ve Suriye konsolosluklarindan vize islemlerini baslattik.. Birkaç gün içinde hepsini tamamladik. Yolculuk sirasinda ihtiyac duyacagimiz malzemelerin listesini yaparak sirayla bunlari tamamladik. Bu konuda uzun yol tecrübesi olan arkadaslarimin da hatiri sayilir katkilari oldu. Hepsine sükranlarimi iletiyorum.
22 Kasim 2005 Sali
Cem Koçak (Honda Shadow) ve Sehsuvar Sismanoglu (bundan sonra kahramanimiz Seko olarak adlandirilacak) (BMW R 1150 R) Istanbul’dan yola çikip Aydin’dan Cem abimizi (Cem Üçerler – BMW R 1100 GS)
alarak üçü bir arada karayolu ile Akdeniz’e inerek Adana’ya kadar geleceklerdi. Bu yolculuk benim gözümde büyüdü. Daha Suriye’ye varmadan pilimi bitirmeyim ve ustalarimdan firça yemeyeyim diye ben 24 Kasim Persembe sabahi motorumu trene koyup demiryolu ile Adana’ya yola cikacagim.
Cem ve Seko arada bir beni ariyor. Susurluk, Akhisar, Manisa derken verdikleri mola yerlerini ve orada yedikleri yemekleri ballandira ballandira anlatiyorlar.. Tabi bu satirlarin yazari yanlarinda olmadigi için resim çekmeye baslayip baslamadiklarini bilmiyorum.. Umarim baslamislardir. Onlari da eklemis oluruz ilerleyen bölümlerimize..
Yol arkadaslarimin benden 2 gün once bu heyecanli serüvene baslamalari, beni daha da havaya soktu. Artik yola cikmaya hazirim. Sadece 2 gunun gecip Persembe sabahinin gelmesini bekliyorum..
24 Kasim 2005 Persembe
Bugun sabah erkenden motorumu TCDD’nin Toros Ekspresi’ne yüklemek üzere Haydarpasa’ya geldim. Daha once denemeyenler ve bilmeyenler için söyleyeyim Haydarpasa Istasyonu’nda peron ile yük vagonu arasinda hatiri sayilir bir yükseklik var. Ama ona ragmen sagolsun gar görevlileri hep bir elden motoru kucaklayip yük vagonuna yükledik. Vagonda bir güzel cirt cirtli perlon halatlarla (yola cikmadan once Bauhaus’dan satin almistim) öne ve arkaya kaymayacak sekilde sabitledim. Yan ayaga dogru yatirdim ve diger yöne yatmamasi için 3. bir halatla ayagi üzerine bagladim. Bana tembih edilen sekilde direksiyon kilidini kilitlemedim. Merak edenler için belirtmek istiyorum. Motorun TCDD tarafindan Istanbul – Adana arasinda tasima ücreti (sigorta dahil) 120 YTL.
Simdi artik gönül rahatligi ile yatakli vagondaki bölümüme gecip dinlenebilirim. Yatakli vagonda yolculuk yapmanin avantaji ayaklarini uzatip dinlenebilme firsatinin olmasi. Istersen battaniyeyi çekip uyuyarak da gidebiliyorsun.. Bir dezavantaj yolculugun 22 saat civarinda sürecek olmasi. Eger tek basina gidiyorsaniz kesinlikle sikilirsiniz. Üstelik nedense TCDD yetkilileri bu uzun yolculuga ragmen anlasilmaz bir karar ile yemek yenebilen restaurantli vagonu Toros Ekspresi’nden kaldirmis.. Allahtan benim yanimda annem ve babam da Adana’ya kadar bana eslik edeceklerdi. Dolayisi ile sikilmadim yolculuk boyunca..
25 Kasim 2005 Cuma
Sabah saat 07.00. Sabahin erken saatlerinden beri Cem Koçak beni arada sirada arayarak tahmini Adana’ya varis saatimizi belirlemeye çalisiyor. Tabi onlar dün aksam Adana’ya varmis ve otele yerlesmisler.. Amaçlari beni Adana Istasyonu’ndan karsilayarak motorumu indirmeme yardim etmek.. Adana’ya simdi vardik. Cem’leri istasyonda gördügümde gerçekten bir takim oldugumuzu hissetmemek elde degil.
Bir çirpida motoru indirdik. Yolculugun 1. etabi tamamlanmis oldu. Hepimiz Adana’da sag salim bulusmus olduk.
Cuma günü Suriye’de tatil olmasi sebebiyle bu ülkeye girisi Cumartesi gününe birakmak istedik. Zaten bir mazeretimiz daha vardi. O da Cem’in motoru (Honda Shadow) Balikesir’den beri sanziman problemi yasiyordu. Adana’da tanidigi bir servise dün aksam motorunu birakmis. Istanbul’dan yedek parça siparis etmisler. Bu sabah ellerinde olacak ve muhtemelen bugunu Cem’in motorunun tamiri ile gecirecegiz. En azindan ayni dili konustugumuz, kendi ülkemizin servisinde bu islemi halletmeyi tercih ettik.
Su an saat 19.00. Biz hala Cem’in motorunun basindayiz. Birkaç aksilik oldu. Vites kaçirmaya basladi. Onu çözmeye çalisiyoruz. Biz bu arada birkaç defa sehrin en nadide pazari olan Amerikan Pazari’na Cem abi ile gittik geldik..
Saatler 21.00’i gösterirken islemleri tamamladik. Otele geçtik. Sabah erkenden Suriye sinirina dogru yola cikacagiz.
26 Kasim 2005 Cumartesi
Sabahin erken saatlerinden itibaren kahvaltimizi yaparak dinlenmis ve yola hazir bir sekilde toplandik. Genel kontrollerimizi yaparken Seko’nun motorunda (BMW R 1150 R) bir elektrik problemi tespit ettik. Allah allah sanki birileri bizim bu yolculugumuza planimiza uygun olarak baslamamizi istemiyor.. Adana’da dura dura sorunu kendimiz çözmeye çalistik. Ama basaramadik. Derken oradaki insanlarin yardimi ile bu isin uzmani bir elektrikçi bulduk. Seko motorunu öyle herkese ellettirmez. O yuzden usta ile once 10 dakikalik bir soru cevap testi yaparak onun gercekten bu iste usta olduguna kanaat getirdi. Ardindan onun hünerli ellerine motorunu teslim etti.
Yaklasik 1 saatlik bir zaman sonrasinda artik hazir oldugumuzu anladik. Yola koyulabiliriz.
Adana otobanini takip ederek Hatay yoluna girdik. 1 saat civari bir yolculuk sonrasinda Hatay’a vardik.
Hatay’in meshur künefelerini midemize indirdik.
Enerji depoladiktan sonra 13.00 gibi sinir kapisi olan Yayladag’a dogru yola ciktik. Hatay ilimizden 2 gecis var Suriye’ye.. Birisi Reyhanli üzerinden Cilvegözü. Biz diger kapi olan Yayladagi’ni tercih ettik. Bunda da ne kadar hakli oldugumuzu kapiya geldigimizde anladik.
Cilvegözü trafik olarak kamyonlarin da kullandigi kapi olmasi sebebiyle giris çikis islemleri cok uzun sürüyor ve cok kalabalik oluyor. Kalabalik olmasinin bir tehlikesi de motorlarin etrafinda biriken insanlar motorun üzerinden birseyler alabilir veya daha önemlisi kurcalayabilirler.. Yayladagi’nda kapida kimseler yoktu.
Ancak telefon hatlarinda bir sorun olmasi sebebiyle 1 saate yakin bir bekleyisten sonra 15 dakikada Turkiye tarafini hallettik.
Suriye tarafinda geçtik. Suriye tarafinda da yaklasik 30 dakika sürdü islemler..
Suriye tarafinda ülkeye her giris için adam basi 7 usd ayak basti parasi aliyorlar. Ayrica ülke içinde olabilecek kaza vs için ülkeye girerken 25 usd (1 ay süreli) mali mesuliyet sigortasi yapmak zorunlu. Turkiye’den yapilan Green Card dedigimiz sigortalar maalesef arap illerinde geçersiz..
Suriye sinirindan islemlerimizi bitirmis olarak ayrilirken saatimiz 15.45’i gösteriyordu. Yaklasik 45 dk içinde hava kararacakti. Girdigimiz kapiya en yakin Suriye ili Lattakia (Lazkiye). Lattakia bir liman sehri. Her liman sehri gibi insanlar daha medeniler. Aksam saatlerinde (17.30 gibi) Lattakia’ya vardik. Sehir merkezinde bir meydanda durduk. Hemen etrafimizda merakli insanlar birikmeye basladi. Lattakia’da yerel halkin sehir merkezine motorsikletle girmeleri yasak. Sadece polisler ve turistler motorsiklet kullanabiliyorlar. Kalabalik arasinda en ilgimizi çeken sey Turkçe konusan insanlarin sayisinin birhayli fazla olmasi. Çogunlukla Antakya’dan gelen insanlar var. Bizlerin Türk olduklarini ögrenince daha bir özen, daha bir yakinlik gösteriyorlar.
Meydanda bir sure dinlendikten sonra motorlarimizi alip limana dogru indik. Amacimiz fazla gözönünde olmayan, mümkünse garaji olan bir otel bulup motorlarimizi güven altina almakti.
Fazla geçmeden aradigimiz özelliklere uyan bir yer bulduk. Limanin tam karsisinda bir oteldi. Tam bizim motorlarimizin sigacagi gibi bir bahçesi vardi. Tek sorun bu bahçeye girebilmek için 2 basamak çikmasi lazimdi. Teker teker motorlarimizi bahçeye aldik. Bahçe kapisini da uzun zincirimizle kilitledik. Etrafinda yüksek duvarlarin olmasi yoldan gecerken de motorlarimizin görünmesini engelledigi için huzurlu bir sekilde odalarimiza yerlestik.
1 saat içinde yemek yemek üzere hazir olduk ve otel sahibi tonton bir ihtiyar olan amcamizin tavsiyesi ile bir taksi çevirip cok guzel bir restaurant’a dogru yola ciktik.
Gittigimiz restaurant, denizin hemen yannda (bilenler için hemen söyleyeyim) Kadiköy Süreyya Sinemasi’na benzeyen mimarisi ile son derece tarihi biryer.. Localar falan var binada.. Localarda esleri veya bayan arkadaslari ile gelen delikanlilar var. Isiklandirma gayet hos. Bir yanda piyanist esliginde yapilan yemek servisi, diger yanda akdeniz mutfaginin araplarla özdeslesmis yemekleri..
Suriye’nin cok ucuz bir ülke oldugunu burada anladik. 1 büyük raki,
kus sütü eksik mezeleri, kebaplari, meyve tabaklari ve tatlilariyla 4 kisi 40 YTL ‘ye esdeger bir Suriye parasi ödeyerek muhtesem yemeklere veda ettik. Tabi ki midemize indirerek
tufancim sonunda yazabildin
tam da mesaj atacaktim sana nerede kaldi rapor diye
devamini bekliyoruz...
selamlar _________________ sevgiler
Altug SAYGILI
1150RT
Xcity 250
Valla raki konusunda resimde de gördugunuz uzere Cem abi ve Cem Kocak cok bilgedir.. Ama bildigim kadari ile onlarin rakisi (arak diyorlar) oktan olarak bizimkinden fazlaymis.. % 51 galiba orani.. Ama bunun yaninda bir buyuk raki 8 YTL gibi orda..
Tufan Kasımdan beri görüşmedik mi biz seninle yoksa, hiç haberim olmadı bu geziden. Eline sağlık iyi gidiyor ama devamını uzatma ne olur merakla bekliyorum/z.
Hikayesini yüz yüze dinlemek de eğlenceli olacak yaz gelsede şu toplantılarda sohbet imkanı bulsak.
Tekrar tebrikler.
Not: Sen de az kazak değilmişsin ben bunca yıldan sonra bile bu izni koparamazdım walla bravo sana...
Tufan'cım güzel bir gezi ve anlatım. Teşekkür ediyorum ve merakla devamını bekliyorum. Sürekli kafada bir plan oluşturup hele ki yapamayınca bu tür geziler daha bir anlamlı oluyor. Cem abi ve Cem Koçak'a özellikle yer ayırmak gerekiyor. Hiç durmak bilmiyorlar, imreniyorum. Bizim grupta da uzun yol dediğimizde yok be yoruluruz diyen arkadaşlara bir gönderme olsun. Devamını sabırsızlıkla bekliyoruz.
Kayıt: Jul 25, 2003 Mesajlar: 506 Nerden: Zonguldak
Tarih: Pts Şub 13, 2006 4:56 pm Mesaj konusu:
Biz de seneye oralara gitmeyi planlıyorduk. Çok iyi oldu tecrübelerinizden faydalanırız. Sizinki bol yemekli bir gezi olacağa benziyor. Devamını merakla bekliyorum. _________________ Tümer Tombuloğlu
http://ruzgarinbabasi.wordpress.com/
Kayıt: Jun 09, 2005 Mesajlar: 680 Nerden: İstanbul-Çanakkale
Tarih: Pts Şub 13, 2006 6:21 pm Mesaj konusu:
Sevgili Tufan..
Vallahi gökte ararken yerde buldum sizi..
Tam da bu güzergahtan geçeceğim bir gezinin planlama aşamasında idim.. En ince ayrıntıları bile not alarak okuyorum.. Sizden ricam, notlarınızda var ise, duraklarınız arası kaç km. eklermisiniz.
Birde kalıp beğendiğiniz/beğenmediğiniz otellerin isimleri, sonradan görüp "yahu burasıda güzelmiş" dediğiniz otelleri yazarmısınız? Önemsediğim bir diğer şey ise yolların kalitesi.Bozuk, tercih edilmemesi yada edilesi yolları belirtirmisiniz.
Daha çok sorum olacak.Neyse siz bir devamını getirin hele...
Gönlünüze Bereket.. _________________ Vural Çelikoğlu
-. MOTOZAR .-
"hoc volo, sic iubeo, sit pro ratione voluntas"
Ellerine saglik, hepinizin de keyfi sag olsun. Giderken yalanmistim, simdi daha bir baska yalaniyorum okurken... _________________ Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - IST. & Geyikli
Turkiye durmaksizin doguya giden bir gemidir, bazilari bu geminin guvertesinde batiya dogru kosarak batiya gittiklerini sanarlar (Filozof Sakallı Celal).
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız