Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
fikir güzelde arkadaşlar, binlerce resim gelir kasksız, nerede nasıl yayınlayacak..
bence kasksız polislerin resimlerini gönderelim.En azından onlar daha az yer kaplar....onlarla birlikte kask konusunda düzelme başlayabilir...
Ha bu arada resmim gazetede çıksın diye millet kendi resminide gönderebilir...
Kayıt: May 11, 2005 Mesajlar: 921 Nerden: İstanbul
Tarih: Çrş Ağu 03, 2005 1:36 pm Mesaj konusu:
Olmamış, böyle hiç olmamış.
Bir başkasının kasksızlığı neden benim kazancım olsun ki?
Güneye inseniz, kasklı bir tane motorcu bulamazsınız. Şimdi bu insanların fotoğraflarını, plakaları görülecek şekilde resimlerini çekmek, beni bir kask sahibi yaparken onlara ne kazandıracak? Onlar kasksızlığın sonucu belki kazalarda ölürken veya hastanelerde can çekişirken ben "en baba kask markalarından birine" sahip olmanın keyfini nasıl sürerim.
Üstelik plaka görüntüleyerek bir de gammazlığa mı başlıyalım.
Bu uygulamanın (yarışamanın), Ayşe Şulenin elinden kask almanın dışında olumlu bir yanının bulunduğuna inanmıyorum ben.
Kayıt: Aug 27, 2004 Mesajlar: 265 Nerden: BURSA/Mustafakemalpaşa
Tarih: Çrş Ağu 03, 2005 1:41 pm Mesaj konusu:
Remzi_ demiş ki:
Olmamış, böyle hiç olmamış.
Bir başkasının kasksızlığı neden benim kazancım olsun ki?
Güneye inseniz, kasklı bir tane motorcu bulamazsınız. Şimdi bu insanların fotoğraflarını, plakaları görülecek şekilde resimlerini çekmek, beni bir kask sahibi yaparken onlara ne kazandıracak? Onlar kasksızlığın sonucu belki kazalarda ölürken veya hastanelerde can çekişirken ben "en baba kask markalarından birine" sahip olmanın keyfini nasıl sürerim.
Üstelik plaka görüntüleyerek bir de gammazlığa mı başlıyalım.
Bu uygulamanın (yarışamanın), Ayşe Şulenin elinden kask almanın dışında olumlu bir yanının bulunduğuna inanmıyorum ben.
Yazısında Ayşe Şule demiş ki:
Unutmayın bu yarışmanın tek amacı sosyal bir baskı oluşturabilmek. Güzel ülkemdeki ‘kask kafalı’ motorcu sayısını düşürmek. _________________ Bahadır Özşekerci
A Rh (-)
YAMAHA FZ6 Fazer
Remzi arkadaş çok doğru söylüyor. Geçen hafta Antalya' daydım.. Binlerce motorsiklet var ama kask kullanan hiç görmedim..Hatta bir scoter üstünde ailecek gidiyorlar, 4 kişi, önde ufaklık, arkada driver, onun arkasında ergenliğe giren abla yada abi, en arkada da annemiz. Hepsi kasksız ve böyle görüntü bir değil beş değil, onlarca..Biz 2 motor çıralı ya indik, acaip acaip bakıyorlar, bir motorcuya yol sorduk, ne bu abi ağustos böceği gibi dolaşıyonuz dedi...))))
Olmamış, böyle hiç olmamış.
Bir başkasının kasksızlığı neden benim kazancım olsun ki?
Güneye inseniz, kasklı bir tane motorcu bulamazsınız. Şimdi bu insanların fotoğraflarını, plakaları görülecek şekilde resimlerini çekmek, beni bir kask sahibi yaparken onlara ne kazandıracak? Onlar kasksızlığın sonucu belki kazalarda ölürken veya hastanelerde can çekişirken ben "en baba kask markalarından birine" sahip olmanın keyfini nasıl sürerim.
Üstelik plaka görüntüleyerek bir de gammazlığa mı başlıyalım.
Bu uygulamanın (yarışamanın), Ayşe Şulenin elinden kask almanın dışında olumlu bir yanının bulunduğuna inanmıyorum ben.
sahsen hiç umrumda olmaz kask tamadigi icin ölen adam.
biz bu sicaklarda salakmiyizda kask takiyoruz ee takiyoruzki ölmiyelim
oda takmiyorsa kendi bilecegi sey onun icin üzülemem ben hiç kusura bakma en cok resmi cekersemde en baba marka kaskimi isterim
salon da kolleksiyon yapacagim da
gereksiz polemikler yaratmaninda anlami yok zaten...
fikir güzel de biraz filtrelemek lazım bence, mesela sırf kask takmayan değil, motora tshirt ve şortla ve şıpıdık (ne demekse o da) terlikle binenleri afişe etmek lazım, yarışma daha bir rekabet edecek duruma gelir ne de olsa kask kafalı adam çok etrafta _________________ Harun Yalçındağ
1-1-1-4-1-?
Yamaha XT660R (Satıldı)
Sabah gazeteyi okuduğumda tüylerim diken diken oldu. Medeni bir toplumda kabul edilemez, amacını aşmış, son derece yapmacık ve işlevsiz bir "ben yaptım oldu abi" fikri bu.
a) Kimsenin kimseyi bu şekilde ifşa etmeye hakkı yok. Kask takmamak kişinin kendi seçimidir. Evet, kabul, aptallığın daniskasıdır. Ama bir insanı aptal diye "bakın işte bu" diye gazetede gösteremezsiniz. O zaman ben de sizi "bakın halkı ucuz numaralarla (ölen genç kızların yarattığı etkiyi de kullanarak) sayfasını okumaya yönelten kişi budur" diye gösterme hakkına sahip olurum.
b) Trafik kurallarına (kask takmak bunlardan biridir) riayet etmeyenleri uyarmak / cezalandırmak polisin işidir. Bunun sonu nereye varır? O zaman yarın öbür gün mesela biri de "sigara içenleri recmedelim arkadaşlar" diyebilir gazetesinde.
c) Acaba bu akıllı kızımız düşündümü ki, motorunun tepesinden cep telefonuyla öndeki kasksız motorcuyu fotoğraflamaya kalkan kaç kişi tepetaplak olacak? Veya arabasının camında "eheloy kaptım la kaskı" diye fotoğraf çekmeye kalkışan kaç kozalak öndeki (kasksız ama hala insan) motorcuyu öldürecek?
d) Birileri mutlaka bunu kullanacak, kendi kasksız fotoğraflarını arkadaşlarına çektirecek., yarışmaya katılacaktır.
e) Gazete sayfasında 285343 kasksız vatandaşın fotoğrafına nasıl yer bulunacak, o ayrı bir komedi.
Motorumu kasksız kullanmam. Ama gelin, bir alanda kasksız kullanayım, beni çekin. Gazete de fotoğrafımı yayınlasın. Arai kask sizin olsun. Açacağım davanın ödülüyle yarışamayacaktır.
Yazısında Ayşe Şule demiş ki:
Unutmayın bu yarışmanın tek amacı sosyal bir baskı oluşturabilmek. Güzel ülkemdeki ‘kask kafalı’ motorcu sayısını düşürmek.
Kalessin, RK'nın düşüncelerine, yaptıklarına katılmayabilirsin. Saygı duyarım. Ama tipik kör muhalif tavırlarıyla olaya yaklaşman son derece yanlış. Ben de sana bu konuda katılmıyorum. Olayı tersinden algılamaya çalışırsan daha ne terslikler var bu projede. Ama sen ve senin gibi "her koyun keni bacağından asılır" teziyle olaya yaklaşanlar yüzünden pek çok kaza olacak ve pek çok "koyun" kafaları kırıldığı için göçecekler bu dünyadan. Benim için sorun mu onların "su testisi su yolunda kırılır" durumları? değil ama bireysel düşünerek sonuçta hiç bir iyileştirme yapamazsın. Ben sonuca bakmak isterim. Bir kişi, evet bir kişi dahi olsa, nefret ettiği halde bir şekilde kaskını takmaya yönelse kardır.
Buna benzer durumlar daha önce de yaşanmıştı. Ama tam aksine neden RK dişe dokunur birşeyler yapmıyor diye. Bilmem hatırlar mısınız? Orada da demiştim. işin kolayına kaçıp eleştirip kaçmayın. Bir çözüm önerin ki çamur atıp kaçıyor gibi gözükmesin.
RK hiç yazmadıysa 10 defa eğitim ile ilgili yazdı. Tüm egitim kurumlarının linklerini telefon numaralarını verdi. Arşivleri kontrol edin göreceksiniz.
HHM, desteklesen şaşardım kampanyayı. _________________ Mustafa Bilgic
Ben geldiiimmm
.
Kalessin, kesinlikle haklısın. Aynen kayılıyorum ve ayrıcada eklemekte istiyorum ki o gazete veya dergide yayınlanamaz. Eğer yayınlanırsa, yayını yapan bir sürü dava ile karşı karşıya kalır ki (ve arslan gibide tazminatları öder) bu durumda Ayşe hanımın yaptığı herzamanki gibi oradan buradan aldığı fikirler ile kimseye danışmadan hareket ederek yapılmış basit bir şovenistlik olarak kalmakta. Olayın hukuksal boyutu bukadar basit olsaydı emniyet şeridini ihlal edenlerin resimleri yayınlanırdı neşriyatlarda..
.
Ayrıca tekrar söylüyorum ki halka mal olmuş, basına çıkıp yazılar yazan birininde eleştirisel anlamda korunmaya ihtiyacı yoktur. Koruyan ( yada öyle sanan ) kardeşi olsa bile.. Değilmi radiohead??
.
Ve HHM nin motorculuğunun Radiohead in çenesinden daha sağlam olduğunu garanti ederim.. (cankuşum benim be)
Kayıt: Non 0, 0000 Mesajlar: 355 Nerden: ÇANAKKALE
Tarih: Prş Ağu 04, 2005 5:44 am Mesaj konusu:
Hafta sonu tatil için aileleri ile Edremit'ten Gökçeadaya giden iki arkadaşım, ada da traktöre çarpmak sureti ile kaza yaptılar, ikisinde de kask yoktu... İnanılmaz üzgünüz 5 gündür, Mahmut kask taksaydı bugün muhtemelen yaşıyor olacaktı..
Konu ile ilgili Supereva forum açan Edremit'ten Yiğit'in yazısını buraya aynen kopyalıyorum,
Alıntı:
Diyelim ki bugün evlenme yıldönümün. Çok sevdiğin eşin ve eşinin abisi –NAMIK-( ve aynı zamanda en yakın dostun) ve başka bir arkadaşın-ÖZKAN- ve onun eşiyle hafta sonu tatiline, Gökçeada’ya gidiyorsun. Bir otomobil ve Namık’ın motoruyla…
Denize giriyorsunuz hep beraber… Her şey çok güzel. Yemek yemek lazım. Haydi yemeğe… Araba çalışıyor. Motor çalışıyor. Namık’ın eşi, motorun arkasına atlıyor… Özkan; hayır, ben bineceğim diyor, Namık’ın eşi motordan iniyor. Sonra sen-Mahmut-; “Özkan sen alkol aldın abi, bırak ben bineyim Namık’ın arkasına.” Diyorsun. Özkan iniyor, sen biniyorsun.
Motor(Hornet 900) hızla hareket ediyor. Yolun sağında (kenarda) yol alan bir traktör aniden U dönüş yapmak için sola kırıyor. Namık ön frene asılıyor. Motor ön teker üzerinde, kıçı kalkıyor. Ellerin tutunduğun yerden ayrılıyor, motordan fırlıyorsun. Kafa üstü yere düşüyorsun. Namık motorla beraber traktöre çarpıyor…
Motoru arkadan arabayla takip eden eşinin ağzından;
Traktör çıktı birden, önlerini kesti… Ve çarptılar. Mahmut’un (senin) yanına koştum, bir şeyi yok, baygın yatıyor. Abimin durumu çok kötü, her yeri kan revan içinde. Çıldırıyorum, diğer abimi arıyorum. Onlar her yere telefon ediyor. Bayılmışım…
Alkol almamışlar ama her ikisinde de kask yok.
Mahmut; 1975 doğumlu, iki yaşında Pelin adında bir kızı var. Mahmut’u beyin kanamasından kaybettik. Kask takmadığı için darbe ölümcül olmuş ve kaza anında vefat etmiş.Eşinin söylediği doğru, hiçbir yerinde yara-bere yok, hareketsiz durunca baygın sanmışlar, meğer ölmüş.
Namık 1968 doğumlu bir çocuğu var; İki köprücük kemiği, iki kolu, iki bacağı, sol elmacık kemiği, burnu, 3 kaburgası kırık, göğüs kafesi (iman tahtasından) ortadan ikiye ayrılmış. Sağ bacağının diz kapağı parçalanmış ve dizinden aşağıda 3 yerde parçalı kırık var. Her iki elindeki parmakları kırık. Hayati tehlikesi var.
Cumartesi 18:30’da Gökçeada’da oluyor kaza. Namık, Helikopterle Çanakkale’ye taşınıyor. Internaional Hospital aranıyor. İşlemleri çok çabuk gerçekleştiriyorlar ancak Helikopterleri gece görüşlü değil, yani sevk için sabahı beklemeleri gerekiyor. Namık’ın sağ bacağını sadece et tutuyor. Acele edilmezse bacağını kaybedecek. Int. Hosp.’daki görevli askeriye hariç hiç kimsede gece görüşlü helikopter olmadığını söylüyor. Çanakkale sahil güvenlik bir tanıdık subay aracılığıyla aranıyor. Sahil güvenlik helikopterini tahsis ediyor ve helikopter Çanakale Dev hast.’ne iniyor. Ancak helikopter hemşiresiz kalkmayacağını söylüyor. Dev. Hast’den hemşire istiyorlar hemşireler gelmek istemiyor. 1.5 saat geçiyor. En sonunda tehditle ve zorla bir hemşireyi helikoptere çekiyorlar. Çünkü biliyorlar k helikopter biraz daha geç kalırsa bacak kaybedilecek.
Saat 23:36. Lizard‘la Konak’tayım. Gece seansına bilet aldık. Saatin gelmesini beklerkn midye dolma yiyoruz karanlık denizi ve gemilerin ışıklarını izlerken. Derken telefon çalıyor. Edremitten bir arkadaş. Namık abiyle, Mahmut abi motorla kaza yapmış, Mahmut abi ölmüş. Şok oluyorum. Telefonu kapatıyorum. Edremit’teki motorcu arkadaşlarımı arıyorum; onlar da şok içinde; doğruluyorlar. Babamı arıyorum, helikopterin, (ordunun) İzmir Hava Hastanesine ineceğini söylüyor. Oraya gidiyorum. Namık ambulansla alınıyor ve Kahramanlar(moto shopların olduğu semt) Mikrocerrahi hastanesine götürülüyor.
Trafikte giderken öndeki ambulansta Azrail’le mücadele eden bir arkadaşının olmasının nasıl bir şey olduğunu ifade edemiyorum…
Namık dün gözlerini açtı. Hiçbir şey hatırlamıyor. Kaza yaptığını bile. Sonra; önüne köpek çıkmış, çarpıp sürüklenmişsin diyorlar. “Motor ne oldu, Mahmut’a söyleyin toplatsın motorumu.” diyor. Sonra tekrar bilincini kaybediyor.
Hastane önünde Namık abinin kardeşi Rasim’le beraberiz. (Rasim’in de omuzları motor kazasından dolayı platin)
Biz konuşurken önümüzden bir motor geçiyor. Rasim: “Ulan dünyanın en eğlenceli aracısın ama benim canımı aldın..” diyor. Sözlerinde sitem vardı, nefret yoktu. Bu söz üzerine Müjgan (lizard) şöyle bir yorum yaptı “Bu nasıl bir tutkudur ki, böyle bir durumda bile nefrete dönüşmüyor.”
Mahmut’u bir saat sonra defnedeceğiz. Ardında, küçücük bir kız çocuğu, ve gözü yaşlı yüreği yanan sevdiklerini bırakıyor.
Namık hala hayatta kalma mücadelesinde. Onun için dua ediyoruz.
SuperEva çok büyüdü ve bu büyümeden tek konuda rahatsız oluyorum; sayı arttıkça, risk artıyor. Lütfen dikkat edin, burada kimseyi anmak durumunda kalmayalım.
Ve motor, araba kullanırken şunu unutmayın, sadece kendi hayatınızdan sorumlu değilsiniz. Size bir şey olursa sevdikleriniz her gün tekrar ölüp ölüp diriliyor. Giden gidiyor ama kalanlar acıya boğuluyor. Sevdiklerinizi üzmeye hakkınız yok. Mahmut’un eşini, anne, babasını düşünün… Mahvoldular...
Ölüm bir adım ötemizde belki de… Hayatın değerini bilmeli.
En son chaos tarafından Prş Ağu 04, 2005 5:50 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız