Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Tarih: Pts Şub 28, 2005 8:39 am Mesaj konusu: Sülüklü Göl, Sünnet Gölü UZUN. COK FOTO. İstemeyen girmesin!
UZUN RAPOR OLDU PARDON. AMA UZUN ARADAN SONRA GEZİ RAPORU YAZMAYI UUNUTMUŞUM. İDARE EDİN ARTIK.
----------
Bu haftasonu yağmur yağacağı, hatta frıtına kopacğaı iddia ve görüşler sebebiyle cok fazla açılmadan en fazla 250 km uzaklıkta bir yer secip keyifle gezelim dedik..
Birkaç plan yaptık, biri de İzmir’e gitmekti. Ancak yağmur yağma olasılığı, grubumuzda yer alan cok sevdiğimiz “kağıt helvadan yapılma motorcular” ile “maksimum gezi rotaları tamgaz Kumburgaz olan reysingci” dostlarımız haftaya gidelim haftaya gidelim şeklinde serzenişte bulununca biz de siz bilirsiniz dedik ve açtık haritayı.
Pergeli 250 km yarı çapa ayarlayıp göbeğini İstanbula dayayıp cizdik dairemizi.Hedef böglede daha evvel görmeidğimzi bazı mavi noktalar tespit etitk. Biraz internet. Evet plan cıktı.
Otobandan Adapazarı, ardından Akyazı, Dokurcun Yaylası, Taşkesti, ve Sülüklü Göl. Oradan Mudurnu yoluna devam etmeden Göynük’e dönüş Sünnet Gölü. Sünnet Gölünde konaklama ve Pazar günü Göynük. Taraklı, Geyve, Adapazarı ve otobandan İstanbul. Yani İstanbul’ûn Güneydoğusunda kabaca bir daire çizip döneceğiz.
Motorcu gibi motorcu olanlar, Cumartesi sabah yağmuruna rağmen TEM Opet’te idi. (Kağıt helvalar bu sizeydi )
Kahvaltımızı yapıp cıktık yola. Yağmur hala devam. Ama sorun değil. Uzaklarda ufuğa bakınca sanki hava acık gibi görünüyor. Sağolsun Engin’im yağmurluğunu cıkarıp bana vermişki zaten fırtına kopsa sırtım yere gelmez.
Otobandan Akyazı çıkışından kaçtık. Artık yavas yavas heyecan ve keyif başlıyor. (Hemen hepimizi otobandan nefret ediyoruz, sıkıcı, uyku getirici, tatsız).
Akyazı’da mini bir mola.
Oradan devam ve Dokurcun Yaylası. Yükselti gittikçe artıyor. Yol boyunca üç tane geçit geçeceğiz. Hatıradığım ikisinin ismi, Kazkıran Geçidi (800 m), Kara Hayız (Kara ayvaz? Hatırlayamadım, 1080 m)
Dokurcun’dan sonr ayeşillikler, kıvrımlı yollar. Özellikle Reşadiye civarındaki geniş ve birbirini takip eden virajlar, doyumsuzdu. Hele bir de yağmur kesildi, yerler kurud. Keyfimize diyecek yok.
Yol keyfinden acıkmaya başladık. Güzel bir alabalıkcı bulsak diyoruz. Bir eyrde durup soruyoruz “karnımız acıktı birader bize bir yer göster” şeklinde..
Orada bir Sheppard kırması kurt (kurt köpeği dmeiyorum bakın Sheppard/Kurt kırmaıs diyorum) gördük. Cok efendi ve ağırbaşlıydı, aferin.
Tarifi alıyoruz. Sülüklügöl yolunda var balıkçı. Dalıyrouz Sülüklü Göl yoluna..
Gerçekten de açık bir alabalıkçı buluyoruz. Motorları parkediyoruz ama iyi acıkmışız maşallah. Angin’im hemen alabalıklara dalıyor, çiğ çiğ yiyecek.
Balıkları elinden zor alıyoruz ama ben de dayanamıyorum,
Patates kızartması, coban salata, alabalık ve inanın hayatımda yeidğim en güğzle ekmeklerdne biri geliyor masaya.. Saderce ekmek ve salata bile gelebilrimiş razıydık. Harika bir öğlen yemeğinden sonra içerde soba başında çay muhabbeti.
Baktık ki yayılıyoruz, hadi bakalım deidk. Gidilecek cok yer var daha. Ben şahsım adına yemeğe yumulmuş olduğumdan o analrda hiç foto cekemedim. Cekenler eklesin buraya..
Sülüklü Göl kavşaığında bir bakkal “Jip li arkadaşlarınız, az önce geçti sizi sordu.” diyor. Lan kim acaba bunlar ama çözemiyoruz.
Yavaş yavaş yola çıkıyoruz. İstikamet Sülüklü Göl. 8 km lik bir tırmanışımız olacak. Yol gittikçe bozuluyor, bazen ciddi çamurlu virajlarda içimize korkular düşerek dçnüyoruz. Gerçekten kayıyor cünkü zemin.
Bir notkada görüdğümüz bir araç, Kartal, bizi uyarıyor durun gitmeyin diye. Duruyoruz,
“Hayırdır usta?”
“Sakın gitmeyin, 15 cm çamur var. Batarsınız, biz çıkamadık geri döndük”
“Sen Ucan Manga nedir bilir misin usta?”
“Ucan’ı Muçan’ı bilmem ben, bildiğim çamura batar kalırsınız.”
“Peki abi.”
Durduk o noktada. Fikir teattsinde bulunduuk,
Önder bir keşif yapayım dedi.
Keşiften döndü. Geceriz abi diyor. Lan nası geçeriz dur bi de ben bakayım. Baktım geçemem. Önder ısrarcı bak diyor şuraya ağaç toplar yerleştirir, şurayı da kalasla desteklersek vs vs..
“Yaw abi, oldu olacak köprü inşaa etseydik.”
“Ulan bi de motorcu geçinirsiniz.”
“Olm motorcuyuz dedik yüksek mimar mühendis olduğumuz ne zaman iddia ettik?”
Neyse Önder’i mühendislik projelerinden vazgecirdik te Sülüklü Göl’e bu akdar yaklaşıp görmeden geri dönülmezki. Kalakala 3.5-4 km yolumuz kaldı. Ama yokuş. Tam kuşamlıyız üstelik kat kat.
Neyse ilk gaız kim verdi bilmiyorum ama sonunda kimse kabul etmedi ilk gazı vernein kendi olduğunu. Motorları cektik kenara, yürüyerek gideceğiz.
En enerjik üçlü,
En bezgin bekir üçlü,
Gerçekten cok yorucuydu. Kat kat olduğumuz için sılsıklam terledik. Zirveyi gördük, göl şuralarda bir yerde
Tam vazgecme aşamalarındayız, bir LR Defender gördük. Yürüdüğümüzü görünce duruyor. İçinde neşeli bir grup var 8 kişiler. Meğer biz otobanda onları geçmişiz. Bizim de Sülüklü Göle gititğimizi tahmin etmişler. Aşağıdaki kavşakta bizi sorunalr da onlar.
“Biz Sünnet’e gidiyoruz orada kalacağız ille siz de gelin oraya.” Eh tamam deidk zaten biizm de planımzı oydu.
Meğer onlarla kaşrılaştığımız yer tam Sülüklügölün dibiymiş. Sonunda vardık.
Dinlenip manzaranın keyfiniz çıkarıyoruz. Bir de buzz gibi bir çeşme. Aman allahım böyle şeker gibi su mu olur? Gerçekten şerbet gibi mübarek. İçimizi serinletip dönüşe başlıyoruz.
Motorlara vardık ama bititk. Neyse en azından yürümeyecğeiz artık. Briaz soluklanıp Sünnet Gölü’ne doğru yola cıkıyoruz. Yollar yine enfes, bu güzergahı mutlaka deneyin arkadaşlar, seveceksiniz. Virajlar cok güzle, manzara harika. Üstleik bahar bile gelemdi daha, bir de baharda düşünün manzarayı.
Taşkesti’de tepede mini bir mola ve foto.
Taşkes’tiye doğru iniş ve Mudurnu yoluna devam etmeden Göynük/Sünnet Gölü tabelasından sağa dönüş. Düz gitseydik Mudurunu’ya devam olacaktı.
Yolda bir köyde durduk benzin ve cay molası. Benzin aldığımız yerde benzinliğin sahibi Mehmet Abi’mizle tanıştık. Sağolsun samimi olduktan sonra bizimle bir ilgilendi sormayın. Sünnet Gölü’ndeki otelin işkletmecisini tnaıyromuş. Sıkı bir pazarlık. İnanın fiyatı (İstanbul’dan aramıı ve fiyatı sormuştuk) ilk fiyatın % 60’ına indirdi.
Dinlendikten sonra ver elini Sünnet Gölü. Hava kararıyor ve soğuyor. Birazdan girişi bulduk.
4-5 km yükselerek cıktık yine bir tepeye. Sülüklü Göl’e vardık ama hava kararı ve sulu kar var. Bakamıyoruz göle möle. Donduk zaten.
Sünnet Gölü'nde konaklama, sabah göl naısl birşey cıktı, otel ne menem bir yermiş. DÖnüş yolunda fırtına var mıydı? RÜzgar bize ne yaptı. Sapanca'da 7 renge nasıl doyduk? Birkaç saat içidne bu sinemada..
En son Invisible tarafından Pts Şub 28, 2005 9:05 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Buyrun devama..
----------------------
Sünnet Gölü'nde otele dalarken hızla bir fotosunu cekiyorum gece gece,
Akabinde doğru odalara. 45 dakikamız var. O 45 dakikanın 35 dakikası sıcak su altında geciyor, kalanında da misler gibi yeni iç çamaşırları.. Vee kurt gibi açız elbette. Hemen restorana dalıyoruz.
O arada oteli gece karnalığında keşfetmeye calıısyorum. Göl cevrende konuşlanmış birkaç binadan oluşmuş gibi. Birkaçı oteller, bungalovlar, birkaçı kütüphane oyun slaonu falan yaızyro üstlerinde. Çok keyifli bir yere benziyor. Ulen diyorum içimden bu gece uzun sürecek. Ama önce, rakı ve yemek J
Herkesi tek tek inceliyorum, çoğumuz uzun süredir bu kadar keyifli değildik. Bir örnek vereyim siz anlayın, Ağır Abi yarım bardak rakısına baktı, bana göz kırptı tek yudumda dibine indirdi ve masaya takk diye koydu ve “doldur” der gibi baktı. Daha ne diyeyim size J
Keyifli bir akşam yemeği ardından oyun salonuna geceğzi. Sülüklü Göl’de karşılaştığımız jipli grup bizi orada şömine başında bekliyor. Ama giderken aşağıda karanlıkta isklee gibi birşey görüyoruz oraya iniyoruz üşümeye bakmadan.
Ardından oyun salonu, şömine başında muhabbet, bilardo vs derken yorgunluk çöküyor Herkes teker teker odalara ucuyor. Ne ketifli bir gündü be.. Sıkı da yorulduk elbette. Şahsen kafamı yastığa koyar koymaz dalmışım..
Ama sabah 0700 ayaktayım. Penceremden bakıyorum. Görüdğüm manzara şu.
Hava güneşli. İnanamıyorum, çünkü Pazar günü fırtına diyorlardı. Hemen üsütmü giyinip makinamı aldığım gibi kendimi dışarı atıyorum.
Hem oteli merak ediyorum hem Sünnet Gölü’nü.. Daha kismecikler yok ortalıkta, otel personeli bile görünmüyor. Otel ve göl ile cevresinden fotolar.. Buyrun
Gölün cevresini dolaşıyor görünen güzelce bir yol var sağa doğru gidiyor. Ulen diyıorum zaten saat erken yürü be İlkay.. Şu yolu görüp siz gitmez miydiniz?
Biraz gidince dönüp oteli cekiyorum uzaktan,
Uzaktan karşı kıyıda bir köprü secer gibiyim.
Köklüyorum zoomu..
Bir süre sorna farkediyorumki yol göl çevresinde dolaşmıyor. Karşıdaki köprüyü de gördüm dayanamıyorum. Doğru gerisin geri o yola. Bu kez soldan o tarafa..
Sünnet Gölü aslınd aheyelan sonucu oluşmuş bir göl. Heyelan nerde olmuş ve nereyi kapatmış? Aşağıdaki reismden bakın.
Biraz sonra demin gördüğüm köprüye varıyorum.
Gecer miyim? Geceirm.
Gecince göl bir başka açıdan görünüyor. İyi ki geçmişim,
Saat 900’u geciyor. Yavas yabvas karın zil çalıyor. Bizim tembeller de kalkmıştır. Otele varıyorum. Evet kalkmışlar. Ben de yerleşiyorum masaya.
Sabah yürüyüşü acıktırmış,
Tabii biz kahvaltıyı yaparken güzleim güneşli hava birdne kanıyor. Önce yağmur, ardından sulu kar ve dolu başlıyor. Buyrun buradna yakın. Otel personeli şaşkınlıkla bize bakıyor nasıl gidecek bunlar diye..
Valla bir şekilde dolu yağışı hafifler hafiflemez cıkıyoruz yola. Güzergahımız Göynük (ki cok merak ediyoruz) , oradan Taraklı, Geyve ve Adapazarı’ndan otoban.
Hava acıyor. Keyfile yol alıyoruz. Ama birazdna yien başlıyor. Göynük’ün güzleim evlerini, daracık sokakalrını, tahta kaşıklarını göremeden geçiyoruz. Göynük’e bir borcumuz var, mutlaka gelmeyi düşünyüorum tektrar bu şiirn Anadolu kölşeisne. Yeni binalar dahi eski mimari korunarak yapılmış. Tebrik etmek lazım.
Aynı şekilde yine uğramayı düşündüğümüz Çubuk Gölü’ne de sapamadan devam ediyoruz. Baharda cok güzel olurmuş bu göl.
Bir dahakis efer Adapazarı, Taraklı, Göynük, Nallıhan şeklidne bir güzergah yapar bulararı görürüz daha detaylı diye not düşüyorum kendime.
Yol üstünde Kazkıran Geçidi’nde duraklıyoruz. Diğer geçitlerde fotoc ekmediğimziden bu sefer kacırmayalım diyoruz.
Taraklı’da cay molası verip Engin’in cocukluk arkadaşı Timuçin’in (Kendisi roada öğretmenlik yapıyor) çayını içiyoruz. Oradan devam Geyve ve Sakarya nehri kıyısından Adapazarı.
Ama artık acıkmışız. Ne yapmalı? Engin Sapanca’da otobandan cıkıyor. Biz de peşinden. Gölevi diye bir yer. Nezih bir yer ve çamurlu halimizle kapıdaki bayan burun kıvırıyor bize. Biz d ekendisine burun kıvırarak misilleme yapıyor en fiakalı masalardna birine kuruluyorz. Yerel sosyete bize garip garip bakıyor. Yapacak birşey yok açız ve en babasından yemek yiyeceğiz kardeş.
İşte o yemek esnasıdna dışarıda tekrar yağmur bastırıyor. Ama bir yağmur bir güneş. O anda nefis bir gökkuşağı Sapanca Gölünün üstünde.. Kusura bakmayın birkaç tane birden remsini koyacağım.
Birazdan ilkinin üstüdne bir ikincisi oluşuyor..
Bu da zoom..
Neyse bu keyifli an ve fotolardan sonra cıktık yola tekrar.. Bundan sorna foto yok cünkü tam bir mücadele başladı doğa şartlarıyla..
Arkadaşlar cok fazla rüzgarlı yolda motor sürdüm. Cok sert fırtınav ve sağanak yağmurlarda motro sürdüm ama böylesini daha öcne hiç yaşamadım.
Otobanda 2 kez soldan aldığım rüzgarla 2 şerit birden sağa savruldum. Düzensiz neredne geldiği belli olmayan pis bir rüzgar.
Cok zorlayıcı, cok korkutucuydu. Rüzgarın daha da şiddetlenecğeini düşünemeseydik kenara cekip bitene kadar bekleyecektik ama artıyordu.
Hayatımın en güç 100 kilometresini dün akşam saatlerinde yaptım.
Bu bir yana çok özlemişiz gezileri.
Dİğer bir notum, konaklamalı gezilerde stres doğmuyor dönüş baskısı yok, huzur içine gidiyoruz son noktaya cünkü naısl olsa aksam kalacğaız.
bri de bilinmeidk yeni bir yere dostlarla konaklamak herkese keyif verdi. Hele birer duble atınca. Üstelik motor sürme derid olmadan rahatca içilebiliyor.
isteye isteye girdim , yetmez daha cok foto
gozume carpanlar:
ayagina kramp giren foto.. isedim gulmekten
kopru : cok guzel , super konstruksiyon. inceleye inceleye gozum dustu
super doga
mutlu insanlar
guzel mamalar (eksik fotolar var ama )
tesekkurler uzun zamandir bu kadar keyif almamistim
cok guzel bir rapor tesekkurler.
otel fiyatlari nasildi otelin teli vs. var mi?
bir de su camurlu yolun fotosunu gorseydik _________________ sevgiler
Altug SAYGILI
1150RT
Xcity 250
Vayy be İlkay'cım kıskandım sizleri, valla nefis olmuş..Ama asıl merak ettiğim şu yazının başlangıcındaki İzmir rotası.. Haftaya demişsiniz..Geliyomusunuz peki?? Ağır abilerim de geliyormu??
Oooof of gerçekten çok özlemişim, raporları da gezmeleri de..
İlkay, bu gezideki yollar hangi tip motorlar için uygun? Kısacası Fazere uygunmudur (bana her yol uyar da fazer bazen nazlanıyor )
Otel fiyatları nasıl vs vs vs bilgiler ltf..
Bir haftasonu da ben uzanayım o tarafa, çok hoşuma gitti görüntüler, sağolasın
Kağıt helvacı yada tam gaz kumburgaz kelimesini görünce birden gocunmaya başladım niye ki acaba yaram da yok diyemem var.
Hani derler ya iki ara bir derede kalmak tam buraya yakışacak bir söz.
Bir taraftan güzel bir plan gitmek gerekli. Diğer taraftan kağıt helva yada tam gaz kumburgaz motorcusu diyemiyeceğim dostlarında baskısını kıramayarak Şile yaptık.
Aklım orada kalmadı da değil. Ne zamandır özlemişim uzun yol yapmayı. Ancak görüyorum ki çamur filan bize ters gelir zorlanırmışım galiba. Ancak çok sevdiğim o güzel insanlarla olmaktanda keyif alırdım. Neyse havalar ısınıyor yavaş yavaş hazırlıklara başlayacağız. İlkay'ım yağmurlukta açmış seni. Keyfiniz hep böyle olsun hiç kaçmasın. En kötü geziniz böyle geçsin.
Harıkaydı.......Havalar guzellestıkce rapaorlada cagalacak gıbı...Ilk senemız ya bakalım daha ne raporlar okuyacagız.... _________________ CAPANORD 03
SAMİ KURT
IZMIR
Biraz indirim yaptılar ama bize uyguladıkları fiyat, 40 YTL adam başı.
Bu fiyata sabah açık büfe kahvaltı (menemen-sucuklu yumurta-peynirli yumurta da yaptırabiliyorsun), akşam yine açık büfe yemek ve canlı müzik.
Yemeklerde içecekler ekstraya giriyor. Ama şöyle söyleyeyim biz toplam
sekiz kişi; Rakı, bolca bira, meyve suyu, soda, meyve vs.vs. adam başı
ektradan sanırım 12,50.-YTL verdik.
tesekkurler.
ne zamandir benim de aklimda o civar vardi.
en son yazin kaynasli-sinekli yaylasi uzerinden(tavsiye ederim-temmuz ayinda 15 derece oluyor yayla )-abant-mudurnu-akyazi yapmistim.
cok keyifli idi.
sanirim baharda oralar muhtesem olur. _________________ sevgiler
Altug SAYGILI
1150RT
Xcity 250
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Yardım
Arama
Kullanıcı Grupları
Profil
Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın
Giriş
)
İlkay'cım kıskandım sizleri, valla nefis olmuş..Ama asıl merak ettiğim şu yazının başlangıcındaki İzmir rotası.. 
