Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Kayıt: Jul 24, 2003 Mesajlar: 502 Nerden: Istanbul
Tarih: Cum Arl 24, 2004 8:23 am Mesaj konusu: 27YILLIK BIR GEZI RAPORU ADANA-EDIRNE-ADANA YAZ:T.AVCI-FOTO!
Adi: Abdullah
Soyadi : Karabulut.
Oz mu oz dayim olur.
1934 Gazikoy (Kozan-ADANA) dogumlu
Selanikli Kara Hasan'in oglu
Iki ozelligiyle pek meshur
1-Pehlivan
2-Motosikletsever
Ilk cocuk 1955'te son cocuk ( besincisi) 1973te doguyor.
Artik cocuk yok.
Hem bu tekne kazintisi son numara (adi Adem), 2 abi ve 2 ablayla biraz daha rahat buyuyor.
1977'de dayim karar veriyor, Kirkpinar'a gidecek, guresleri yerinde izleyecek .
Hayatinin gezisini yapacak dayim cunku Kirkpinar'a motosikletle gidecek...
CZ'yi (MZ degil, karistirmayalim) satip ikibucukluk Cava (Jawa) almis o zamanlar.
Bilenler bilir, 250 cc, hava sogutmali, bordo renkli Jawalar bunlar.
Depo kenari ve eksozu nikelajlidir.
Mersin'den Antalya'ya tum sahil, dag koyleri hâlâ bunlarla doludur.
Arada Jawa Ceylanlar falan cikti ama bordo Jawalar hep gecer akce.
Parcasi bakkallarda bile satilir.
Yine de dayim bununla gitmek istemiyor.
Petekleri ince, hararet yapar siser bu, uzun yola gelmez diye dusunuyor.
Bununla Toroslari, Bolu Daglarini cikamam diyor.
Cavayi satiyor, bi tane Planet aliyor, bugday sonu...
Bugday sonu, bugdaylar bicilip satildiktan sonra demek, yani haziran ortasi gibi...
Yazlik isleri yoluna koyuyor, pamuklar capalaniyor, sulaniyor (yani Agustosu falan bulmus hatta gecmis olmali)...
Yola cikilacak artik.
Neyse, Planeti aliyor...
Planet deyipte gecmeyin haaa...
Kacakci motoru derler bizim orda.
Sinirda kacakcilik yapanlar bunla kacarmis da candarma ciple yakalayamazmis....
Araba kadar benzin yakarmis ama iyi makinaymis.
Pulluk taksan arkasina, tarla surermissin bunla...
Enduro tarihinde Planetlerin de yeri varmis anlayacaginiz...
Plaka falan yok, ruhsat da yok.
O zamanlar Adana'da bunlari soran da yok zaten.
Faturayi katlayip cebine koyuyor.
Yol uzun, bu yuzden yanina kayik (!) bagliyor.
Ucuncu tekerlekli sepet yani....
Ama Adana'daki adi kayik.
Metalden, kocaman, one dogru sivrilen bir besgen arac, tekerlegi amortisorlu falan...
Racondur Adana'da, saga virajlarda kayigin tekerlegi kesilir yerden de takla attirmazsin motora....
Kayiktaki esyalar:
-Ufak tup (kamuoyunda piknik tupu diye bilinir)
-Tava, tencere, caydanlik, demlik
-Biraz erzak
-3 metreye 4 metre musamba
-Kocaman bi pamuk dosek
-Bi tane yorgan
-Pompa, kaynak (lastik yamasi)
-Naylon bi legençe (plastik legen)
-Bi tane Umman (tabanca)
-Meşin Montkemer (Montgomery tarzi montun yoresel ismi)
Sabah 5'te Adana'dan cikiyor
Birinci gun Pozanti (Toroslar)
Sekerpinari'ndaki kaynagin az otesine cekiyor motoru
Simdilerde oralarda Sabanci'nin su siseleme tesisi var
Musambanin iki kosesine ip baglayip kayigin kenarina, motorun gidonuna sabitliyor.
Diger iki kosesini de gene iple bi agaca.
Musambanin altina dosegi serip yorgani cekiyor, yatiyor...
Dayim o zamanlar 115 kilo.
Pehlivan saniyorlar ama o yarismak icin gelmemis.
Bir de sohreti yayiliveriyor, taaa Cukurova'dan 1 haftada gelmis, aha su motorla diye...
Izzet ikram o bicim...
Bu sefer kamp yeri Kirkpinar cayirligi
Yerinde izliyor guresleri...
Nasil memnun nasil mesut....
Guresler bitiyor.
Ayni yoldan donmek olmaz...
Hem bizim Dikili'de akrabalar da var...
Istanbul'daki akrabalar da Dikili'dekiler de taaa goc oncesi donemden, 1924'ten....
Selanik Vilayeti, Serez Kazasi, Mozgalli Koyunden...
Bir gunu Kilitbahir'de, bir gunu Ezine'de mola olmak uzere 3 gunde Dikili'ye geliyor...
Gidiyor buluyor akrabalari...
Babasinin en son 50 yil once Selanik'te gordugu yakinlarini, hisimlarini, kuzenlerini bir bir ziyaret ediyor.
Bir hafta kaliyor oralarda.
Donus yolunda Motorun kirilan zincirini Bornova'da bi tamirciye yaptiriyor.
Gene yola koyuluyor.
Usak'a kadar sorun yok.
Usak cikisinda Polis ceviriyor.
Ehliyet sormuyor polis, o yillarda pek sorulmuyor motorlara demekki...
Ama motorun plakasiz olusuna takiyor.
Ruhsati soruyor, montkemerin cebindeki faturayi gosteriyor dayim.
Anlatiyor , haftalardir basindan gecenleri.
Salarsaniz giderim, salmazsaniz yapin geregini diyor.
Saliyorlar.
Afyon'da, Tinaztepe'deki sehitligin kenarinda kuruyor gezinin son kampini.
Konya'ya variyor, gara gidiyor....
Neden mi?
Turkiye'de bugdaylar ilk Cukurova'da bicilir, mayis sonu haziran basi.
Sonra Orta Anadolu gelir.
Temmuz sonu, Agustos ortasi gibi burda da hububat bicilir, koylunun yuzu guler bi kac gunlugune.
En son Dogu'dadir hasat...
Arpa, bugday Eylulde bicilir, sapi samani hazirlanir.
Bu yuzden bicerciler (bicerdover sahipleri) 4-5 ayligina ayrilirlar Adana'dan....
Gunler geceler boyu tarlalara girilir cikilir.
Sonra helezon (bicerdoverin onundeki bicen kisim) sokulup bi romorka baglanir.
Bicerdoverin arkasina bu romork katilip istasyona gidilir.
Amac bir sonraki bicme bolgesine gitmek...
Mevsimine gore Adana'dan Konya'ya, Kayseri'den Erzurum'a, Konya'dan Kars'a giden yuk trenleri beklenir.
Beklemesi de gitmesi de gunler surer.
Dayim garda Adana'li bicercileri buluyor.
Sans bu ya, sabah gidecek katari bekliyorlar, 5 gundur istasyondalarmis...
Bilmem kac aktarmayla, bilmem kac gunde Malatya tarafina gideceklermis.
Dayim o geceyi hamami da olan bi otelde geciriyor.
Sabah yuk treninin bi vagonunun bi kosesinde motor, bi kosesinde kayik yola koyuluyorlar.
Vagonun geri kalani da bicerdover ve romork tarafindan isgal edilmis zaten.
Dosekleri, ustu acik vagonda, bicerdoverin romorkunun altina seriyorlar.
Gezi boyunca 7-8 kere lastik patlamis.
Plastik legen, patlagi tespit etmek icinmis megerse.
Dayim legeni hediye ediyor bicercilere.
Peynir, ekmek, cay ve kiymali yumurtayla Toroslari asiyorlar.
Bir gun bir gecede Ceyhan'a variyorlar.
Dayim indiriyor, bagliyor motoru amortisorlu kayigina.
Bicercilerle, trencilerle helallesiyor...
Koye geliyor.
1977'de bir motosiklet gezisi boyle yapiliyor.
Dayim bunu bana daha 3 sene once anlatti.
Ben de su yasimda, her koye gidisimde taa en basindan anlattiriyorum bu oykuyu.
Kucucuk yaslarimda babaannemin anlattigi masallari dinler gibi...
Bu yaziyi niye mi yazdim?
Yaslarina, hayat kavgalarina, tecrubelerine ama en onemlisi tutkularina saygi duydugum butun buyuklerime armagan olsun diye....
Guzel gunler,
Turgay Avci
En son Herman tarafından Cum Arl 31, 2004 12:33 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sevgili Hakan,
Okurken kime çektiğin ortaya çıkmış diye düşünürken yazı sonunda Turgay'ın ismini görünce anladımki Turgay dayıya çekmiş. Çok güzel bir hikaye. Acaba resimler yokmuydu. Bir kaç tane nostalji resimde ekleseydin süper olurdu. Eline,ağzına sağlık.
Kayıt: Mar 31, 2004 Mesajlar: 741 Nerden: istanbul
Tarih: Cum Arl 24, 2004 9:16 am Mesaj konusu:
Sabah posta grubunda okumuş ve çok sevmiştim yazıyı, bu vesileyle burdan teşekkür edeyim paylaştığı için sevgili Turgay'a ...
Seneler öncesinden böyle bir yazıyı okuyunca nasıl da değişiyor şartlar diye düşünmemek elde değil, ama kesinlikle değişmeyen bir şey var o da insanın içinde var olan "maceracı ruh" ...
Sevgiler... _________________ Taner Üstün
Honda XRV 750 Africa Twin'03
yol gidilmez yaşanır
Long Way Round'da kameraman Cladio'nun motorun sasisi kiriliyor (1150 ADV), elemana bi tane Planet alip oyle devam ediyorlar. Cladio "Bununla daha kolaymis dag, tepe, camur. 1150 cok agirmis" gibisinden laf ediyor.
O motorla da Rusya, Mogolistan falan keci yolu bile olmayan yerlerde dolasiyor:)
kesin genlerle ilgisi var bu tip aliskanliklarin , benimde dedem traktörle adapazarindan ingiltereye gitmis 2 sefer hemde romorkun icinde babam amcam halam babaannem ve kopekleri ile , bende motorla yapacam insallah ayni yolu , cok sukur ben daha bekarim
Kayıt: Feb 15, 2004 Mesajlar: 185 Nerden: Kocaeli/Değirmendere
Tarih: Cum Arl 24, 2004 5:22 pm Mesaj konusu:
Sevgili Herman,
Abdullah dayının bu hikayesi bana gençlik yıllarımda yaşadığım iskenderun' u hatırlattı. O yörede bu motorları hala kamyonet olarak da kullanmayı tercih ederler. Turgayın dediği gibi çok kuvvetlidir. İnşaatlara kumları, çimentoyu ve demirleri bu motorlarla çekerler. Dikkat edin istanbulun kenar mahallelerinde (Sultanbeyli gibi) böyle motorları görmek mümkündür. Plakaları 46 (maraş) veya 27 (antep)dir.Çünkü bu onların eli ve ayağıdır. Doldur çoluk çocuğu bas gaza. Birde bu motorların çift silidirlileri vardır. tutana aşk olsun.
Abdullah dayım kırmızı jawa'yı (manısa -muğla tarafında bu jawalar hala mevcut olup bütün parçaları sıfır oladak imal edilmektedir. O yöredeki adı da KARA JAWA'dır) satıp keşke çift silidirli kırmızı kara jawa alsa imiş zira sesi çok güzeldir ve şişme yapmaz. Neredenmi biliyorum;
bizim pederde de çift kara jawa vardı ve iskenderun'dan Gölcük'e o motorla gelmişti. Ama kaç günde geldi hatırlamıyorum.
Uzun lafın kısası; insan motoru bir başkasına beğendirmek için değil kendisi beğendiği için almalı. Sonuçta herkes istediği yere varır. Ama er ama geç.
Ne demişler Al bi MZ gez babam gez.
kalın sağlıcakla.
deniz _________________ Deniz Bozacı
0.536.515 21 16
denizbozaci@hotmail.com
Uzun lafın kısası; insan motoru bir başkasına beğendirmek için değil kendisi beğendiği için almalı. Sonuçta herkes istediği yere varır. Ama er ama geç.
Ne demişler Al bi MZ gez babam gez.
MZ'in bu minyatür tekerlemesini bilmiyordum
ne güzel şeyler yazıldı bu başlık altında!
insan yüzünde oluşan tebessümü, okuduktan sonra farkediyor...
Kayıt: May 03, 2004 Mesajlar: 1090 Nerden: Istanbul
Tarih: Cum Arl 24, 2004 7:21 pm Mesaj konusu:
Gokhan demiş ki:
Long Way Round'da kameraman Cladio'nun motorun sasisi kiriliyor (1150 ADV), elemana bi tane Planet alip oyle devam ediyorlar. Cladio "Bununla daha kolaymis dag, tepe, camur. 1150 cok agirmis" gibisinden laf ediyor.
O motorla da Rusya, Mogolistan falan keci yolu bile olmayan yerlerde dolasiyor:)
bu yaz antalyadan korkuteline cikarken kepezdeki benzincide mola verdim. bi kosede belki 20 senelik bordo Javasinin zincirini yaglayan bi adam duruyodu adam pala biyikli salvarli ilk goruste dikkat ceken bi tipti. ikimizde motorlu odugumuzdan birbirimize baktik basimizla selamlastik , "Kolay gelsin dayi" dedim
Dayi : Oldurecek beni bu motor
Ben : sat o zaman yeni bi motor al. bak cok ucuz motorlar var
Dayi : yook benim bu motorla girdigim yollara merkep giremez
Ben :
Megerse dayim av meraklisiymis sirtinda tufek javasiyla dag tepe dolasirmis. Yanimda fotograf makinasi olmadigi icin fotografini cekemedim. Cok orjinal bi tipti hala aklima geldikce gulumsuyorum.
Çok güzel bir yazı olmuş. Çok duygulandım... Siyah beyaz fotoğraf da çok yakışmış bu başlığa. (Gezide kullanılan motorsiklet olmasa da)
Tutkulu olmak, aklından çıkar(a)mamak, olanakları ayarlamak, sonra da gerçekleşirken "oluyor mu?" diye anlamak için kendi kendine bakmak...
Geridekini, ilerdekini unutmak...
Aah ah Turgay'cigim daha once de dedigim gibi, bordolu kizim Jawa'm geldi aklima simdi hay sen cok yasa.
Su dayinin adresini bizlere de ver ki, o taraflara yolumuz dustugunde gidip elini opup, hikayesini bir de biz dinleyelim keyifle. _________________ Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - IST. & Geyikli
Turkiye durmaksizin doguya giden bir gemidir, bazilari bu geminin guvertesinde batiya dogru kosarak batiya gittiklerini sanarlar (Filozof Sakallı Celal).
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız