Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Kayıt: May 27, 2008 Mesajlar: 198 Nerden: İstanbul
Tarih: Cum Tem 30, 2010 9:34 am Mesaj konusu: Kawasaki A KLR 650 ve KTM 640 Adv Hakkında
İki Motosikletim Hakkında, Tamamen Kendimce Karalamalar;
Öncelikle belirtmek isterim ki; bu yazı tamamiyle subjektif olup, kişisel düşünce ve gözlemlerimi ifade etmektedir, doğru oldukları anlamına gelmez.
Öte yandan konunun başlığının bu iki motosiklet modeli olması; elimdeki, bilgimdeki örneklerin bunlar olmaları bu iki motosikleti kullanıyor olmamdandır.
Kullandığım KLR varken yaklaşık üç ay kadar önce 2004 model bir 640 Adv edindim,
Turuncu…
Böyle bir şeyler karalamamdaki asıl sebepse, KTM 640 LC4 Adventure hakkındaki gözlemlerimi ifade etmek.
Hikayenin taa başına dönecek olursam, bir önceki motorumdan sonra, 2008 yılı başında KLR’yi almadan baktığım motosikletlerden birisi de 640 Adv idi; fiyatlı gelmişti. Daha önemlisi anlamamıştım. Koca bir şey duruyordu orada…
Böyle bakınca pek bir şey anlamıyorsun. Hani bazı motosikletler vardır ya çirkin güzeldir, diyeceğim ancak öyle de değil..
Aceba ne olaydı ki o, o zaman anlamadığım?...
Böyle yekpare bir görüntüsü vardı motosikletin, bir de yüksekti...Bir onu hatırlıyorum.
Aldığım dönemde KLR, 640’ın yarı parasıydı. Bunun yanında söylediğim gibi KTM’nin ne olduğuna ilişkin bir fikrim yoktu o zamanlar. KTM’i bilmiyordum da A kasa KLR’yi biliyor muydum derseniz, yok onu da bilmiyordum.
Sadece motosiklet güzel gözüküyordu işte. A kasa olduğu için de belkide..
Açıkça ifade etmek gerekirse gerekirse, o dönem tek silindirin ne demek olduğunu bile bilmezdim doğru düzgün…
Aldıktan sonra KLR’yi her yerde kullandım. İşe gidip gelirken, şehiriçinde, arazide ve uzun yolda. Tüm bunların dışında, zevk, keyif almak ötesinde çok şey öğrendiğim Ralli Alıştırmalarında (RA) da KLR’yi kullanmaktaydım. RA’lara KLR ile katılmanın dışında motoru peyder pey arazi performansı ve kendi kullanımıma göre modifiye ettim. Ancak ne kadar modifiye edersen et. Bundan ne kadar keyif alırsan al. Ne kadar çok şey öğrenirsen öğren bu süreçte; KLR eşittir KLR sonuçta… Ne için üretildiği, zevki keyfi ve yapım amacı belli, çok bir iddiası yok. Hatta hiçbir iddiası bulunmamakta ki; bunun ayrı bir güzellik olduğunu düşünürüm.
Şöyle zamanları da oldu,
Böyle ağaçlara tırmanmaya kalktığı da;
KLR ile yeterince arazi tecrübesi ardından bu yıl başında ise işte aceba spesiyal mi, o mu bu mu? Beş yirmibeş çok büyük mü, 690’a para yeter mi vesaire derken taa baştan da baktığım bir model olan KTM LC4 640 Adv almayı kafaya koydum.
Aldığım motor Ralli Alıştırmaları ekibinden bir arkadaşımızın eski motoru. Son olarak Samsundaydı. Ne alayım diye düşünmekten yeterince daraldıktan sonra bir Cuma sabah atladım gittim, aldım geldim. İstanbul’a gelişte gece Gerede’de yakalandığım sis dışında güzel yol yaptım.
Doğrusu bu motosikletin seçilmesi biraz aceleye geldi. Yani bu 640’ın. Alabileceğim nispeten temiz 640 Adv’lerde birisi olmadığını daha sonra öğrendim. Diğer yandan temiz, tertemiz bir 640 bulmak güç, ben alırken de piyasada fazla yoktu. Ancak iyice bir tanesini edinip doğru düzgün bakımını yapmak ise masraf yaratsa da pek zor değil.
Neden bir 640 aldım?
Bunda sebep enduro ve ralli sürüşü, yani genel olarak arazi kullanımı.
Ancak sadece arazi sürüşü yapacak olsam ve taşıma imkanım bulunsa bir spesiyal alırdım herhalde. Yolu da olmalıydı motorun...
Öte yandan fuarda bir muhabbetimiz esnasında konuyu tartıştığımız Gündüz Hakan Savaşer ise ikinci bir motor alma durumumu değerlendirdiğinde 640 Adv için “Olmayacakların En İyisi” şeklinde güzel bir yorumda bulunmuştu. Doğrusunun bir spesiyal alıp eğitim ve temelleme antrenmanı yapıp bu yolla sürüşü geliştirme sonrasında 640 gibi bir motorun sürüşte tembelliğe müsaade etmeden çok daha iyi kullanılabileceğini söylemişti üstad. Savaşer’in ne dediğini, ne anlatmak istediğini gayet iyi anladım. Ancak bu yolu seçmedim. Zira artık o kadar sporculuğumun kalmadığını düşünüyorum. Durumum olsa bir de spesiyalim olsun, onunla eğitim alayım antrenman yapayım ve kullanayım isterim orası ise ayrı hikaye.
Şunu belirteyim ki (yazarken bunun kendime de söylüyorum); kimi yerlerde buna girilecek olsa da bu bir mukayese yazısı değildir. Zira mukayese etmenin pek tekin bir şey olmaması yanında, hatalı sonuçlara ulaşmanız riskini de barındırdığını düşünürüm.
Bu bakımdan iki motorsiklet modeliyle ilgili olarak söyleyeceğim ilk şey; tamamen farklı/başka aletler olmaları.
Kaldı ki, bakın aklıma düştü bunun da ötesinde durumlar olabilir. Örneğin “... Motosiklet de aynı duyguları taşır. Onunla 27 bin mil aşmışsanız, bir uzun mesafe koşucusuna, yollarda ondan yaşlı sürüyle motor olmasına karşın kıdemli bir dosta dönüşür sanki. Ama kilometreler geçtikçe her bir motosikletten, başkalarına değil yalnızca ona özgü farklı duygular alırsınız; sanırım motosikleti olan çoğu kimse bunu onaylayacaktır. Bir arkadaşımın benimkiyle aynı marka, aynı tip bir motosikleti vardı ve hatta aynı yıl onarıma götürmüştük ve sonradan onun motorunu denemek için kullandığımda, inanması güç, ama fabrika yapım yılının da aynı olduğunu anlamıştım. Açıkça sezdim ki, motorda çok uzun süreden beri, ona özgü bir duygu, bir gidiş, bir ses yerleşmişti. Benimkinden kötü değil, ama faklı.”der Robert M. Pirsig, Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı kitabında...
Pirsig’in anlattığı başka bir şey olsa da, bilmezdim eskiden.
Hani motosiklet denilince sahip olmayan pek çok kimsenin aklına tek şey gelir ya..İki tekerli o hesap.. Oysa kullanıcı sorar hemen; birisi, başka bir sürücüyü anlatırken; “ne kullanıyor” diye hangi tarz olursa olsun..
Yazının konusuna dönecek olursam; KLR 650 ve KTM 640 Adv. her ikisi de tek silindir birer enduro olmakla birlikte başka başka motosikletler.
Diğer yandan her iki motor hakkındaki gözlemler ve farklılıklar bir şeyleri anlatacak ve açıklayacaktır diye düşünüyorum.
Malüm bu iki motor da birer tek silindir enduro.
KLR 168 Kg.
640 Adv ise 158 Kg.
Bu iki motosikletin ağırlıklarına ilişkin olarak bir yorum yapmak gerekirse; KLR’nin zorlu arazi koşullarında nerede var 10 kg daha ağır buna karşın 640 Adv’nin ise tersine 10 kg daha hafif hissettirdiğini kendisini söyleyebilirim.
640 LC4 hakkında ilk söylenilenlerden birisi yüksek torkudur..
Hani deli tork var alette diyorlar ya; o hesap…
Ona bakarsan o tork Massey Ferguson traktörde de var fazlasıyla..
Hani o var, orası tamam ancak bana kalırsa bu motosikletin meselesi yüksek torku felan değil arkadaşlar.
Standart bir KLR 5.000 devirde 47 Nm tork; 7.000 devirde 42 beygir üretiyor. 685 Cc hacimdeki benim A-KLR için bu değerler nedir bilmiyorum, ilgilenmedim de.
640 Adv de ise 5.500 devirde 55 Nm tork ve 7.000 devirde 53,64 beygir güç üretiyor.
640 Adv ile tek bir şey söyle deseler, bu; makinenin gücünü nasıl açığa çıkarttığı olur. Biraz daha açacak olursam, motosikletin yapısı, torku ve güç üretim biçiminin sürüşe etkisi olur.
Bunun iki sebebi var. Birincisi motosikletin yapısı, diğeri o gücü nerede ve ne şekilde ürettiği.
Şasesinden mi çatal açısından mı oralarını bilemiyorum ancak 640 Adv. son derece dengeli bir motosiklet. Şöyle ki; eliniz gazında olduğunda, asfaltta ya da arazide çizgisini her daim koruduğu gibi bunun ilerisine geçerek o çizgiyi sanki kendisi yaratıyor.
Sanki yeri yara yara gidiyor makine.
Yol diye bir şeyin varolmadığını düşünün, o zaman herkes 640 Adv gibi güç üreten motosikletlere biniyor olurdu herhalde...
Ya da şöyle Japon işi bir animasyonu gözünüzün önüne getirin.. Kameranın çekim açısının da motosikletin iki metre arkasından teker hizasında olduğunu. Önde giden şey; bir 640 LC4 E ya da ADV. Arka teker toprağı dört parmak bilemedin bir karış yara yara kendisine yol açarken zemindekini de sağına soluna V şeklinde püskürtüyor olur. O hesap...
Torku ve bunu ürettiği devir sebebiyle yere feci basıyor adet ve yolunu kendisi açarak gidiyor…
Bu da arazi sürüşünde olmak üzere özellikle daha az efor sarfetmenizi, daha geç yorulmanızı ve eğlenceyi beraberinde getiriyor.
KTM 640 Adv. arazide; çivi çiviyi söker hesabı, görüntüsü ve ihtişamıyla tamamiyle ters bir cihaz.
Eskiden bilmezdim. Öyle bakarak ya da izleyerek anlaşılır bir durumu da yok zaten. İş yerinden arkadaşlar gördü, farkediyorum bakışlardan, endişeyle bakıyorlar. İşte büyük, yüksek gag gug durumları... Ancak desem ki; bunu kullanmak için uzun boylu olmaya gerek yok ve bununla arazide neler yapılabiliniyor, asfaltta nasıl viraj alınıyor bu görüntüye rağmen, büyük kısmı kendiliğinden biliyor musunuz; belli bir zaman ve şekilde kullanmamış kimse inanmaz, anlamaz.
640 Adv ya da LC4; kullandığınızda, sürdüğünüzde başka bir durum alıyor...
Bu noktada aklıma şöyle bir şey geliyor; hani motoru dengede tutan gazdır ya. O tekerin dönüş enerjisi.. Yani “giderken bir şey olmaz”, siz bir hata yapmadıktan sonra… Belki bu arazi sürüşünde bu kendini daha fazla belli eder; bu yüzden hep arazide ver gazı ver gazı diye bağırırlar, 640 Adv. buna çok uygun bir güç üretim biçimine sahip.
Ne diyor alet? Devirli kullan beni diyor! Hızlı gitmekden bahsetmiyoruz, devir…
Diğer yandan zaten bu motosikleti devirsiz kullanamıyorsunuz da…
Adamlar bu motosikleti buna göre yapmış ve aksine de özellikle müsade etmemişler.
Peki neden aceba diye düşünmek, motoru ve nasıl kullanılması gerektiğini de daha iyi anlamayı beraberinde getiriyor.
640 Adv’yi ilk arazi sürüşlerinde, genel sürüş biçimimin bir hatası olarak, üç beş defa düşük devirlerde kalıp stop ettirdiğim oldu. Zannedersem bu bana bir miktar da KLR’den kalan bir alışkanlıktı.
640’da hep belli bir devirde olmanız gerekiyor. Motosikletin yaratıcıları bunun aşağısına özellikle müsaade etmemişler. Bu sebeple yapısı (şase, çatal açısı, amortisörler) yanında bu güç üretim biçimi ve bunun sürüşe etkisi motorun en önemli özelliği.
Böyle tork ürettiği ve tek silindir olduğu ve zannedersem 690’da yaptıkları gibi KTM’in bunu ortadan kaldırmak için herhangi bir kaygısı olmadığı için de titriyor alet.
Bununla ilgili güzel hikayeler vardır. Advriderda mı yoksa başka bir yerde mi hatırlamıyorum bir yerde okumuştum; birisi çift silindir endurosundan sonra gidip bir 640 Adv alıyor. Duymuş methini.. Alıyor geliyor.. Gelirken anlamıyor, ki burası önemli anlamayabilir.. Çalıştırıyor evin önünde.. Bir, iki.. Çalıştır stop et.. Bakıyor motora.. Yahu bu titriyor bozuk galiba deyip servise götürüyor.. Baksanıza titriyor, ne titremesi yerinde zıplıyor felan hesabı..
Bu konuda ki tipik şehir efsanesi cahil motosikletci yanıldısı bu titreşimden ötürü bu motorlarla uzun yol yapılamayacağı; ki bu bir hurafe.. Elbette daha konforlu başkaca tercihleriniz olabilir ancak bence doğru değil bu söylenen.
Selesinden ötürü 640 LC4 enduro için doğru olabilir belki bir kısım...Kullanmadım, yanlış bir şey söylemeyeyim...
Örneğin kullandığım iki motordan daha fazla titreşimi olduğu halde aynı lastik ve dişlilerlerle (kendileri için), 640 adv’nin uzun yolu A KLR’ye göre çok daha kolay, güzel, konforlu ve güçlü...
Şu tork ve bunun üretim biçimine geri dönecek olursam; KLR’de 640’daki gibi bir durum yok ya da daha aşağılarda bir yerlerde. Bu da KLR’nin sürüş karakteristiğini çok daha yumuşak bir hale getiriyor. Torku daha aşağıdan kaldırıyor ve vites aralığı daha geniş.. Bu da eşittir; bakınız motosiklet kullanımında mutlu bölge (happy zone)..
Yani iki motosiklet arsındaki ayrımlardan birisi de; eğer daha aşağılarda bir şeylere razı ve bununla mutluysan KLR’nin keyfi.
KLR 650, normal bildiğin motor gibi motor.
640 Adv. ise bence “başka” bir şey.
Aklıma gelen diğer bir husus, kırılabilirlik ve modifikasyon.
A KLR’yi aldığımda motosiklet üzerinde yaptığım yol 30 bin km kadardı. Bunun yanında hani kendince fena olmayan bir sürüş dışında motosiklet kültürüne ve özellikle de enduroculuğa ilişkin pek de bir şey bilmezdim. Bu motor KLR 650 yerine eski tek silindir Tenere ya da XT 600 felan da olabilirdi belki.. Yani bunlar aynı segment motorlar..
KLR bildiğim kadarıyla ABD’de en fazla modifikasyonu olan motorlardan. Orasını burasını yenileyip güçlendirebiliryorsun. KLR’de dilersen, motorun üzerine bir motor parası daha harcayabiliyorsun ve bunu yapanlar da var.
İyi de bu insanlar neden bu aleti hem kullanmayı sürdürüp hem de deli gibi nerede var her bir parçasını değiştiriyorlar?
Bir sebebi olmalı değil mi?
Bu işin aynı zamanda bir hobi olması ve KLR’nin sürüş keyfi, ABD Kawasaki buna bir cevap olabilir.
Bununla birlikte KLR nispeten hassas, narin bir alet. Bence zarif de bir makine. Devirdiğinde arka sinyali kırma olasılığın yüksek, ön tarafı yamultman normal gibi.. Bunların hepsini basit ve kolay bir biçimde düzeltebiliyorsun ancak orası başka bir şey.
Buna karşın 640 ise çook daha sağlam.
Ne diyecektim?...
Hah.. KLR’yi edindikten sonra habire araştırdım. Bir yandan 1997 model olduğu için o zamanki cahilliğimle bir yerlerini yenilemek bana güven verirken diğer yandan bu benim için bir tür hobi oldu.
Sordum, gözlemledim. Okudum ettim.. Ne yaparsan ne oluyor, motosikletteki sebep sonuç ilişkisine ilişkin fena olmayan bilgiler edindim. Özellikle mekanik bilgi bakımından bunlarla ilgili yol gidebilmek de oldukça keyifli. Hatta bunun sürüşünüze de etkisi, katkısı olabilir.
640’ı aldım Samundan. Yola çıkmadan zincir ve dişlilerini değiştirirttim. Motor yol boyu 6.500-7.000 devri geçmedi. Sonra, eli zanaatkar, ustasına götürdüm. Nerede var bir hafta incesinden bakım yaptı motora. Deli gibi sıkmış olan sübaplara ayar yapıldı, debriyaj merkezi yenilendi. Sinyal veren marş rublesi değişti. Motordaki tüm sıvılar, bilyalar değişti vesaire.. Bunların sonucunda da motor kendisine geldi.
Aldıktan sonra 640’a bu bakım yapılırken ben de KLR’den gelen alışkanlıkla yok oradan yok buradan ha bire millet ne yapıyor ne ediyor neresine neler yaptırabilirim diye araştırmaya koyuldum.
Ancak şunu gördüm ki; böyle bir şey yok.
Bu motor, sanki çıplak gibi. Amartisör çorabı taktın, dilersen egzoz’u değiştirdin, gidonu yükselttin.
Başka?
Başkası yok hepi topu o kadar.
Motor zaten KTM fabrikasından en iyi donanımla (amortisörler, hidrolik debriyaj, çelik fren hortumları, peg’ler gibi) çıkmanın dışında başka bir şey de gerektirmiyor.
Çantayı felan söylemiyorum.
Yani motorun mekaniğine ilişkin yapabileceğin fazla bir şey olmadığı gibi buna ihtiyaç da yok.
Alet zaten kütük gibi.
Bildiğin kütük!
Amartisörleri var. İki de tekeri.
Ancak öyle bir yapmışlar ki… İncesinden hassasından… Terazi mi koymuşlar her parçasını yerleştirirken her birşeyi mi düşünmüşler, ne ise o işgörme ve üretim biçimi; sonuç olarak arazi sürüşü yapacaksan bu tip bir motosikletle, en iyisi.
Elbette tek silindir bir enduro olarak asfatta da öyle. Yere sağlam basıyor, arazide de olduğu gibi virajı çook iyi.
Spesiyalleri ya da 690’ı söylemiyorum. Zira bunlar hakkında yeterince bilgim bulunmamakta. 690’ın enjeksiyonlu olması nasıldır arazi sürüşüne diye bir şey düşüyor aklıma, denemek lazım…
Toparlayacak olursam; motosiklet, motosiklet sürüşü ve her bir motosikletin mekaniği doğru ile yanlışın kolaylıkla bir birine karışabilileceği konular. Yalan kaldırmıyor, hemen vererek cevabını, belli ediyor durumunu size...
Bunların içinde insan aklına tezat yönler olduğu gibi, önyargılarından, bilgisizlikten ya da yanlış bilmekten doğruya ulaşmak her daim kolay olmayabiliyor.
İlgilenmek isteyen için bu süreçlerin hemen hepsinin içerisinde sürekli bir challenge var.
Popon dayandigi muddetce ve bir yasa kadar (surekli kullanimlarda) muuuukemmel, bir yastan sonra ise takatin oldugu muddetce azmak istedigin zamanlar icin ideal birer motor bunlar ama KLR tam bir traktor (bana gore )..! _________________ Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - IST. & Geyikli
Turkiye durmaksizin doguya giden bir gemidir, bazilari bu geminin guvertesinde batiya dogru kosarak batiya gittiklerini sanarlar (Filozof Sakallı Celal).
Motosikletler hakkında bir konuşulanlar vardır, bir de binicilerinin bilip tecrübe edip yaşayarak öğrendikleri ve anlattıklarıdır. Hani devirip sinyali eğme ve sonrasında kolayca düzeltme gibi.
İşte tam o lezzette bir yazı olmuş, ellerinize sağlık. _________________ '03 BMW R1150R
'02 Suzuki GSX 750 F
'04 Kawasaki KLE 500
'06 Zealsun ZS200GS
0 Rh (+)
Kayıt: May 27, 2008 Mesajlar: 198 Nerden: İstanbul
Tarih: Pts Ağu 02, 2010 8:06 pm Mesaj konusu:
Sağolun arkadaşlar, hepinize teşekkürler...
Toxinian, alet asfatta da canavar gibi.. Çizgisini oluşturuyor ve takip ediyor.. Koca kafaylan bir köpekbalığının sırtındaymışsın vari bir his uyandırıyor..
Unsaloc, yazı başta o yakaladığınız çelişkiyi çok daha fazla barındırıyordu ancak sonradan toparlanmış halidir bu...
640 Adv gibi bir motosikleti ifade etmek, anlatmak pek kolay değil.. Zira pek çok motosikletten ayrı ya da daha fazla bir biçimde belli bir zaman kullandığınızda anlayacağınız bir yapıda olduğunu sanıyorum makinenin.
Kayıt: Aug 19, 2003 Mesajlar: 816 Nerden: Istanbul
Tarih: Pts Ağu 30, 2010 3:43 am Mesaj konusu: re
Yuksel'in motor satilik degil yaw. Zaten su an romanya'da dracones rallisine gittiler KTM'i ile gitti. Dun yarisin ilk gunu idi sonuclari biz de merakla bekliyoruz. Yuksel'İn ekurisi Gokhan satiyor motorunu bildigim kadari ile. _________________ I need your boots , your clothes and your motorcycle.
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Yardım
Arama
Kullanıcı Grupları
Profil
Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın
Giriş
)..!
