Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
2.gün sabahı yağmurlu bir hava var. Ancak hava durumu siteleri öğleden sonra açacak diye tahminde bulunuyor. Kapadokyada 4 gün boyunca kat ettiğimiz yollar:
Sabah yola çıkış, Ürgüp.
Ürgüp girişindeki peribacaları:
Uçhisar kalesi: Hava hala puslu...
Güvercinlik Vadisinde nazar boncuğu ağacı
Uçhisar kalesine çıkıyoruz öncelikle. Bölgeye hakim bir tepe olan bu noktadan bölgeyi panoramik olarak seyredebilirsiniz. Özellikle günbatımında çok güzel anlar geçirebilirsiniz. Net havalarda Erciyes’i görebilmek mümkün.
Uçhisar kalesinin içinden:
Kaleden manzara:
Ve çayımızı içtikten sonra Göreme’ye devam ediyoruz.
Kapadokyanın en çok turist çeken ilçesi Göremeden manzaralar:
Peribacasında kaya mezarı:
Öğle yemeği molası:
Saç kavurma:
Testi kebabı:
Yemek ardından Göreme Açık Hava Müzesine doğru yola koyuluyoruz.
Ancak kalabalıktan içeri girilecek gibi değil.
Daha uygun bir saatte (turların öğle yemeği aldığı saatler) gelmek üzere etrafı gezmeğe koyuluyoruz.
Uçhisar civarları
Bu arada heryerde kabaklar var. Bölgede çekirdeklik kabak yaygın.
Güneş batmaya yakın hava açıyor. Uçhisar civarında turluyoruz.
Uçhisar kalesi:
Uçhisarda böyle enteresan cafelere rastlamanız mümkün...
Zelve yolundan devam ederek Ürgüp’e doğru yola koyulduk. Yolda Paşa bağında mola verdik.
Devrent vadisi günbatımında çok güzel bir renge bürünüyor.
Ürgüp’e vardıktan sonra meyve şaraplarını tatma peşindeyiz.
Ürgüp meydanı:
Eski bir mahzen de barındıran bu eve giriyoruz.
Bölgenin meyve şaraplarını öneririm. Nar, ahududu, böğürtlen, vişne öne çıkanları...
Böylece bir günü daha Ürgüpte noktalıyoruz.
Ertesi gün Ürgüp turu ile güne devam edeceğiz. Ürgüp panoraması:
En son altugsaygili tarafından Sal Arl 01, 2009 2:10 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Güne Göreme Milli Parkının arkasındaki vadi olan Zemi Vadisini gezerek başladık. Vadide bilimum meyve, ceviz gibi ağaçlar var. Mümbit bir vadi.
Vadide bir yerden sonra araçla devam etmek mümkün değil. Yürüyerek devam ediyoruz.
Uzaklarda Uçhisar kalesi...
Ve turların öğle yemeği verdiği saatte Göreme Açık Hava Milli Parkına gidiyoruz.
Milli Park içindeki kiliseleri geziyoruz.
Özellikle Karanlık Kilise içindeki freskler etkileyici. Karanlık Kiliseye giriş ekstra ücrete tabi.(8 TL-Müzekart geçersiz.) Ancak tur rehberlerinin turistlere kilisenin tadilatta olduğu, diğer kiliselere benzediği vb. bahaneler sunarak grupları bu kiliseye sokmadıklarına şahit olduk. Rehberlerin bu tutumu canımızı sıktı açıkçası.
Göremeye gelip te Karanlık Kiliseyi görmeden gitmek gerçekten yazık.(Turlar genelde tüm örenyeri girişleri dahil fiyat veriyorlar. Sanırım maddi sebeplerden bu tür bir uygulama içerisindeler.)
Zamane masası:
Müzenin hemen yanındaki Tokalı Kilise:
Müzeden ayrılıyoruz. Sonbahar kendini göstermeye başlamış.
Göreme ilçe merkezinde peri bacaları, taş evler içiçe, hala peribacalarını konut olarak kullananlar gördük.
Ardından Avanos’a doğru devam ettik. Kızılırmak kıyısındaki bu ilçe çömlek işleri ile ünlü.
Heryer atölye...
Bu dükkanda bir de saç müzesi var. İnsanlardan toplanmış akıl alamayacak sayıda saç mevcut. Fotoğraf çekmek yasak.
Günbatımı için yine kızılvadiye gidiyoruz. Bu sefer farklı bir noktadan günbatımını izliyoruz.
Ürgüp içinde eski bir kilise çanı ve sonradan eklenmiş bir minare...
Akşam yemeğinde yine saç tava ve vejeteryan güveç.
En son altugsaygili tarafından Sal Arl 01, 2009 2:12 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Güne sabahın erken saatlerinde başlıyoruz.
Kalkış 05:00.
Sebebi basit. Gündoğumunu balon üzerinde karşılayacağız. Dünya üzerinde balon seyahatinin yapıldığı en güzel coğrafyalardan biri kapadokya.
Ateşlemeye devam...
Binme vakti. Kabinler 20 kişiye kadar alabiliyor. O soğukta yukarıdan gelen sıcak hava keyif veriyor.
Ve sonunda yerle ilişiğimizi kesiyoruz. Balon turu gerçekten çok keyifli. Her seferinde günlük hakim rüzgara göre farklı bölgeleri görebiliyorsunuz. Kapadokyada mutlaka yapılacaklar listesinde balon turu.
Heryerde yavaş yavaş balonlar şişmeye başlamış, birazdan havada onlarca balon göreceğiz.
Vadiler içinde alçala, yüksele yol alıyoruz.
Her vadiden balon yükseliyor.
Güneş kendini göstermeye başlıyor.
Yukarılardan Göreme:
Yukarılardan Avanos:
Google Earth’ten bakıyor gibi seyahat etmek gerçekten keyifli.
Ve iniş sonrası şampanyalı kutlama...
Hala havada olan balonlar var.
Balon turundan sonra servis araçları ile otele dönüyoruz.
Güzel bir kahvaltı sonrası Zelve’ye gidiyoruz. 1950’li yıllara kadar meskün mahal olarak kullanılmış bu bölge, oluşan çatlaklar sonucu boşaltılmış. Halen bazı kesimler çökme tehlikesi ile karşı karşıya.
3 vadiden oluşan Zelve vadilerinde yürüyüşe başlıyoruz.
Güvercinlikler...
1950’li yıllara kadar konut olarak kullanılan evlerden birinin içi.
Zelve turundan sonra Ortahisar’a devam ediyoruz.
Mini bir Uçhisar görünümündeki şirin ilçeyi geride bırakıp İbrahimpaşa’ya devam ediyoruz.
Ortahisar:
İbrahimpaşa’nın taş evleri:
En son altugsaygili tarafından Sal Arl 01, 2009 2:13 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Gün 6: Ürgüp-Kayseri-Malatya (415km., Min.irtifa 860mt., Max.irtifa 1900mt.)
GPS izimiz:
Sabah vakitlice yola koyuluyoruz. Bugün Güneydoğu Torosları aşıp Malatya’ya varacağız.
Kayseri’ye yaklaşırken yol kenarındaki üzüm satıcısından alışveriş yapmak için duruyoruz.
Bulutlar Erciyes’i örtmüş.
Uzun zamandır yediğim en tatlı üzümlerden...
Kayseri yolundan bir köy:
Kayseri düzenli bir şehir, şehre ilk girişte edindiğimiz intiba bu şekilde.
Kayseri müzesine motorumuzu park edip önce müzeyi geziyoruz.
Müzede Hakkari ve Vandaki stellere benzeyen parçalar var.
Müze görevlisine motoru emanet edip, yaya olarak gezimize başlıyoruz.
Eski mezarlık:
Bir sonraki durağımız eski bir Kayseri Konağı olan Güpgüpoğlu Konağındayız.
Süslemeli tavanlar:
Şehir surları ve tarihi eserler modern Kayseri ile bütünleşmiş.
Kayseriye gelip mantı yememek olmaz. Öğle yemeğimiz:
Gün 7: Malatya-Elazığ-Kemaliye(Eğin) (260km., Min.irtifa 705mt., Max.irtifa 1454mt.)
GPS izimiz:
Güne erkenden başlıyoruz. Malatya biraz karmaşık bir şehir gibi geldi bize. Sabah ilk iş mişmiş pazarına alışverişe gidiyoruz. Yoldaki ufak molalarda bu tür kuru gıdalar iyi gidiyor.
Malatyadaki arkadaşlarla buluştuktan sonra, Elazığ’a doğru yola koyuluyoruz.
Karakaya barajı kıyısından yola devam edip,
Kömürhan köprüsünde mola veriyoruz.
Ve kısa bir süre sonra Elazığ’a varıyoruz.
Harput Keban barajı ve Elazığ’ı ayakları altına alan bir konuma sahip.
Harput kalesi:
Tarihi Harput evleri:
Harput gezisinden sonra Keban ilçesine doğru devam ediyoruz. Gezinin en doğu noktasına ulaştık. Artık yönümüz batıya döndü.
Keban gibi ufak bir ilçede şaşırtıcı derecede modern bir tesis var. Çırçır şelalesi Alabalık Tesisleri. Alabalık’ın her çeşidini bulabilirsiniz. Adanası, pidesi dahil. Tertemiz bir tesis.
Keban barajı ile Karakaya barajı arasında akan dizginlenmiş Fırat’ın üzerinden geçiyoruz.
Buralardan ilkbaharda da geçmeli.
Keban barajı manzaralı yolu izleyerek Arapgir’e yaklaşıyoruz.
Yollarda başka ikitekerliler de var.
Arapgir-Kemaliye yolu Türkiyedeki en güzel yollar listesine girecek bir yol.
Munzur’u bulutlar örtmüş.
Ve Fırat göründü.
Fırat kıyısından kıvrıla kıvrıla giden yoldan Kemaliye’ye doğru devam ediyoruz.
Ağzımız kulaklarımızda hava kararmadan Kemaliye’ye varıyoruz.
En son altugsaygili tarafından Sal Arl 01, 2009 2:15 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Gün 8: Kemaliye-Divriği-Sivas (270km. Min irtifa: 857m. Max.irtifa 1918m.)
GPS izimiz:
Sabah serinliğinde (Munzur’a yılın ilk karı düşmüş) Kemaliye’yi gezmeğe başlıyoruz.
Kemaliye, yol koşullarının zorluğu nedeniyle fazla bozulmadan kalabilmiş nadir ilçelerimizden. (Karaman-Ermenek gibi) Erzincan ilinin bu güzel ilçesini Fırat nehri daha da güzelleştiriyor. İnsanları modern, her yer dut, ceviz vb. ağaçlarla kaplı.
Zamanında yapılmış masif ahşap geçme parmaklıklar
Restore edilmiş eski bir su değirmeni (Aktif)
Ve çok değişik pencere kepenkleri gördük Kemaliyede.
Kemaliyenin kapıları ve tokmakları …
Tokmak imalatçısının dükkanına girdik, tamamen el işçiliği tokmaklar yurtdışına bile sipariş üzerine yollanıyormuş. Fiyatlar 100-150TL civarından başlıyor.
Bakımlı eski evleri ile bir tarih hazinesi Kemaliye.
Yıllara meydan okuyan bu amca, Kemaliye’nin yaşayan tek yöresel ayakkabı imalatçısı. 2 günde bir çift yapabiliyorum artık yaşlandım diyor. Tamamen el imalatı renk renk deri ayakkabılar yapıyor(taban köselesinin dikimi dahil), biz de 1 çift aldık. Ortadaki kütük yüzyıldan fazladır bu dükkanda. Dede yadigarı.
Karanlık Kanyon’a girmeden son bir kez Arapgir yolundan Kemaliye’ye bakıyoruz.
İlkbaharda Fırat coşkulu akarken gelmek lazım buralara diye düşünüyoruz. Hatta rafting için de vakit ayırmalı. Aslında Tunceli-Erzincan tarafına da gitmeyi planlamıştık ancak Kapadokya’ya biraz fazla vakit ayırınca turu kısaltmak zorunda kaldık.
Kemaliye Bozkurt otelin cana yakın sahipleri ve çevre esnafla vedalaştıktan sonra yola koyuluyoruz.
Yol üzerinde geçerken eski bir kilise olan müze binası (şu an tadilat dolayısı ile kapalı) dikkatimizi çekiyor. Civardaki köyleri de gezmek için ekstra bir gün ayırmak gerek diye düşünüyoruz. Yolda atıştırmak için dut ve cevizin dibekte dövülmesi ile elde edilen macundan alıyoruz (adı lök tavsiye edilir), enerji veriyor.
Ve meşhur kaya tepesine inşa edilmiş ev. Manzarası gerçekten muhteşem.
Yol boyu köyleri geçerek,
Heyecanlı bir şekilde Taşyol’a yaklaşıyoruz. Taşyol’u aşıp Divriği yoluna çıkmayı hedefliyoruz. Gün sonunda Sivas’a varacağız.
Ve Taşyol’un girişindeyiz.
Adrenalin pompalatan bir yol burası. Manzara muhteşem. Tabi aşağı bakabilirseniz. Tünel dışı kesimlerde yukarılardan yuvarlanan kayalar dolayısı ile yol çok bozuk ve dar.
Yolboyu 2 köpek dışında canlıya rastlamadık desek yalan olmaz.
Taşyolun tünelleri,
Ve 10km.ye yakın süren bu tünelli, uçurumlu yolu ve kanyonu bitiriyoruz.
Taşyol’un sonuna geldik, mola veriyoruz.
Buradan sonra yaklaşık 30km. stabilize yolu kat ederek Divriği-İliç yoluna çıkacağız.
Divriği-İliç yolu yeni tamamlanmış çok keyifli bir yol.
Firketeleri dönüp,
Köprüleri seyrederek,
Divriği Ulu Camii’ne varıyoruz. UNESCO Dünya Mirası listesinde olan bu eser Türkiye’de UNESCO listesindeki eserlerden en az gezileni. Bir nakış gibi oyulmuş güzel bir kapıya sahip, ancak bu eser bakım istiyor. Duvarlarda öne doğru hafif bir kayma tespit ettik. Acilen bakıma ihtiyacı olan bir yapı.
Divriğiden sonra batıya ilerledikçe İçAnadolu bölgesi kendini düzlüklerle hissettiriyor. Birkaç geçidi aşıp,
Sivas’a ulaşıyoruz. Akşam yemek olayını abartıp Sivas’ın güzel yemeklerini tadıyoruz.
Yaprak sarma:
Sivas Kebabı:
Pastırmalı madımak:
Haşlanmış içli köfte:
Bu tatlardan bazıları.
En son altugsaygili tarafından Sal Arl 01, 2009 2:15 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sabah yola çıkmadan önce Sivas’ı gezmeğe karar veriyoruz. İlk durağımız Sivas Kongresinin gerçekleştiği bina.
Bina aynı zamanda İnkilap Müzesi olarak günümüzde hizmet veriyor.
Müzeden:
Eski bir kilit…
Yöresel çoraplar: (Zara ilçesinde hala bu çoraplardan üretiliyor. Bir çift aldık.)
Eski halılar:
Tavan süslemeleri:
Atatürk’ün kaldığı oda.
Kongre salonu
Tarihi Kongre binasının dıştan görünüşü,
Tarihi medreselerin çoğu şehir meydanında toplanmış. Buruciye Medresesi:
Medrese içinde el sanatları atölyeleri ve bir kafe var.
Zara çorapları:
Yine meydanda bulunan Çifte Minareli Medrese (tadilatta idi.)
Ardından restorasyonda olan Gök Medreseye gidiyoruz.
Ve Sivas Ulucamii,
Sivas Vilayet binası,
Medreseler ve Ulucamii 12-13y.y. yapıları. Sivas gördüğümüz kadarıyla düzenli bir şehir. Memnun ayrılıyoruz. Güzel yemekler yapan restoranları da var.
Bugunkü istikametimiz önce Tokat sonra Amasya. Kuzeye doğru ilerliyoruz. Yolda Yıldız Köprüsü bizi karşılıyor.
Ardından Kızıliniş geçidini geçerek Tokat’a yaklaşıyoruz. Karadeniz bölgesine girdiğimiz bitki örtüsünden kendini belli ediyor.
Tokat’a gelir gelmez kendimizi Tokat kebapçısında buluyoruz. Öğle yemeği vakti gelmiş.
Meşhur Tokat yaprağından sarma,
Ve leziz Tokat kebabı,
Yemekten sonra motoru ve kıyafetleri restorandakilere emanet edip şehri geziyoruz.
Tokat ülkemizdeki en güzel restore edilmiş konaklardan birine sahip, Latifoğlu Konağı. Tokat baskılarının yapıldığı Taşhan da gezilecek yerler listesinde.
Tarihi saat kulesi ile başlıyoruz. Kulenin altındaki dükkanın bir saat tamircisi olması tesadüf olmasa gerek.
Latifoğlu Konağı,
Konak tadilatta olduğu için ziyarete kapalı ancak uzaklardan geldiğimizi anlattığımızda içeri girebiliyoruz.
Konağın eski hali,
Devasa tavan süslemelerine sahip,
İzmir-Birgi’deki tarihi konaktakine benzer süslemeler mevcut.
Latifoğlu konağından sonra Taşhan’a doğru yürüyoruz.
Tokat kalesi,
Ve Taşhandayız, uzun süren bir alışveriş süresince ben de hanı gezme fırsatı buldum.
Tokat baskıları,
Baskı kalıpları,
Üst katta imalat atölyelerini de gezdik.
Ardından Taşhan’ın arka sokaklarında, kalenin eteklerindeki eski mahalleleri turladık.
Yeşilırmak ve taş köprü,
Ve Tokat’tan ayrılıyoruz. Turhal üzerinden Amasya yolundayız. Mümbit ovalardan geçiyoruz.
Meşhur Tokat domatesi heryerde.
Yolda zorunlu bekleyişler de oluyor tabi, klasik Anadolu manzaralarından.
Güneş batıyor.
Amasya’ya vardığımızda kendimizi Ali Kaya’ya atıyoruz akşam yemeği için.
Kuşbakışı Amasya.
Yalıboyu evleri ve kaya mezarları
En son altugsaygili tarafından Sal Arl 01, 2009 2:17 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Yeşilırmak manzaralı odamızda yeni günü karşılıyoruz. Kahvaltı sonrası mini bir tur atıyoruz. Daha önceki gelişimizde görmediğimiz birkaç yer kalmıştı.
Bimarhane, 13 y.y. yapısı ve zamanında müzikle tedavi yapılan bir hastane imiş. Şu an da müzik eğitimi verilen bir mekan olarak faaliyetine devam ediyor.
İçinden nehir geçen şehirleri hep sevmişizdir. Amasya da bu güzel şehirlerden biri.
Yalıboyunda Hazeranlar Konağını geziyoruz.
Konağın tadilat öncesi hali:
Yalıboyundaki en güzel konaklardan biri Hazeranlar Konağı.
Konaktan kaya mezarlarına bakış,
Ve Amasya’dan ayrılık vakti geliyor.
Çorum’a doğru yola devam ediyoruz. Yollar keyifsiz, düz yollar. Mevsim itibariyle de etraf kurumuş vaziyette. Değişik isimli geçitleri aşıyoruz.
Ve Çorumdayız. Çorum saat kulesi,
Katipler Konağı eski bir konak olmakla birlikte iyi de bir restoran aynı zamanda.
Ankara-Anadolu Medeniyetleri Müzesinde Alacahöyük ve Hattuşa’ya ait birçok buluntu sergilenmekte. Meraklılarına duyurulur.
Etraf Kuşburnu ile dolu.
İllüstrasyon…
Alacahöyükte kazılar halen devam etmekte. Hattuşa kadar görkemli olmasa da elde edilen buluntular açısından çok önemli bir yere sahip Alacahöyük.
Alacahöyük panorama:
Hititlerin başkenti Hattuşa’yı gezmeğe başlıyoruz.
Bölgede ilk yerleşim izleri M.Ö.5000 yıllarına kadar inmekte.
Dağlık, engebeli arazide kurulmuş bir yerleşim yeri. Mekan etkileyici.
Girişteki tapınaktaki büyük yeşil taş,
Tapınak zemininde kapı izleri hala görülebiliyor.
Taşlardaki bu delikler taşları üst üste yerleştirirken kullanılmış.
Şehrin kapılarından Aslanlı kapı,
Şehrin başka bir kapısı,
Uzaklardan yerkapı (Potern),
Kentin güneyinde 30 m. yüksekliğinde, 250 m. uzunluğunda ve 80 m. genişliğinde bir toprak set oluşturulmuş. Bu set üzerinden geçen kent surunun ortalarında Sfenksli Kapı yer alır. Bu kapının tam altında, Hatuşa’nın bugün içinden geçilebilen tek potern (tünel) vardır. 71 m. uzunluğunda ve 3 m. yüksekliğindeki poternden geçilerek sur dışına çıkılabilmekte, zamanında bu tünelden geçen askerleri düşünerek tünelden geçtik biz de.
Hiyeroglifli oda,
Hititlerin bilinen son imparatorunun rölyefi,
Ve Hattuşa’ya 3 km mesafedeki Yazılıkaya’yı da ziyaret ediyoruz.
Duvarlardaki kabartmaları ile ünlü Yazılıkaya.
Değişik sahneler…
Şehir dışında yüksek kayalar arasında saklanmış bir açık hava tapınağı burası.
Yazılıkaya’yı da gezdikten sonra Ankara’ya doğru yola koyuluyoruz.
Ve 10 gün-2300km. süren Merkez Anadolu gezimizi sonlandırıyoruz.
Ozlemisim... Evet anladim ki Altug, senin raporlarini gercekten ozlemisim.
Yanliz anlamadigim, sen kislaya motosikl
etinle mi gittin, helal olsun. Komutana arada sirada 2 tur attir da bulastir bari ona da bu keyfi...
_________________________
Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - Ist. & C.kale
SAGLIK, HUZUR, MUTLULUK, BEREKET ve BERABERLIK. ®
R 1150 GS
GT 200
GSM : 0-532/264 17 30
mail: vap1953@yahoo.com Is : 0-286/218 08 08 www.kolinhotel.com Bir insanin bildigini zannettigi bir seyi, ogrenmesi imkansizdir(Epiktetos)
Ahmet abi, motor da burada. Yıllık izinde biraz turladık işte.
Gerçi yakında motoru İst.a getirmeye niyetliyim, buralar iyice soğudu. _________________ sevgiler
Altug SAYGILI
1150RT
Xcity 250
Mükemmel.. 10 güne sığdırabilmek büyük başarı, sürükleyici büyülendim tebrik ederim.. Ellerinize ve bedeninize sağlık.. Paylaşım için çok teşekkür ederim.. Esenkalın _________________
S.Hakan C.TUNA
A rh (+)
"NORMAL TRAKYALI"
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Yardım
Arama
Kullanıcı Grupları
Profil
Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın
Giriş
Evet anladim ki Altug, senin raporlarini gercekten ozlemisim.
