Arama     Konular    
  Üye Ol antalya escort Ana Sayfa  ·  Konular  ·  Dosyalar  ·  Hesabınız  ·  Haber Gönder  ·  Top 10  ·  T.C Karayollari Haritasi  
Ana Menü
· Ana Sayfa
· 2. El Ilanlar
· Anketler
· Ansiklopedi
· Arkadaşına Tavsiye Et
· Arşiv
· Bize Ulaşın
· Dosyalar
· Faydalı İçerik
· Forumlar
· GizlilikPolitikasi
· Haber Gönder
· Hakkimizda
· Harita
· Konu Başlıkları
· Oyun Alanı
· Top 10
· Videolar
· Web Links
· Üye Günlüğü
· Üye Listesi
· İzlenimler
· Özel Mesajlar

Kimler Sitede
Şu an sitede, 554 ziyaretçi ve 0 üye bulunuyor.

Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.

Giris
Nickname

Şifre

Guvenlik Kodu: Guvenlik Kodu
Guvenlik Kodunu Yeniden Yaziniz

Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.

Dost Siteler
www.webevi.com www.lamaorda.com www.saglikbilgisi.com www.bilgisayarbulteni.com www.thelostdownload.com www.ucretbordrosu.com


Ikiteker Motosiklet Fan Klubu - Motosiklet ve motosikletli yasam kulturu: Forums

Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi :: Başlık Görüntüleniyor - Karadağın bakiresinden Cehennem Deresi Kanyonu'na...
 YardımYardım   AramaArama   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Karadağın bakiresinden Cehennem Deresi Kanyonu'na...
Sayfa 1, 2, 3, 4, 5, 6  Sonraki
 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Geziler/Toplantilar
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
kunduz
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jun 23, 2005
Mesajlar: 2823
Nerden: İSTANBUL

MesajTarih: Çrş Ağu 06, 2008 11:30 am    Mesaj konusu: Karadağın bakiresinden Cehennem Deresi Kanyonu'na... Alıntıyla Cevap Ver

Günlerce süren hazırlığın ardından eksiksiz malzeme ve eksiksiz heyecan ile son gece gelip çattı. Bir haftadır ortalıkta gözümün önünde duran eşyaları yan çantalara dengeli bir şekilde yarleştirip erkenden yattım. Erkenden yattım ama doğru dürüst uyuyamadım desem yeridir.



26 temmuz Cumartesi sabahı saat 03:45. Ne güzeldir, yola çıkılacak bir güne uyanmak. Ve ne güzeldir yola çıkmak.



Mehmetçik Opet Tesisleri’nde Tayfun Ağabey’i ile beklerken, önce Metehan’ı sonra Orhan Ağabey’i görmek resmen şok etti beni. O saatte orada olmaları için karşıdaki evlerinden kimbilir kaçta çıktılar. Çok duygulandırdınız bizi.

Tayfun Ağabey de geldikten sonra, Metehan ve Orhan Ağabey ile vedalaşıp 05:30 gibi çıktık yola. Minumum molalı, gezme değil varma amaçlı bu ilk günümüzda saat 17:00 olmadan Ordu’ya girmek zorundaydık. Çünkü lastikleri değiştireceğimiz yer 17:00’te kapatıyordu. Yoldan bir iki “usta kapatmayın ha geliyoruz ” telefonundan sonra 16:25 itibariyle Ordu’da yetkili Honda servisi Aşçı’nın önünde park ettik. Hem satış hem servisi olan oldukça düzgün, dostlara tavsiye edilecek bir yer.

Servise inen motorların Tourance’ları söküldü, benim Varadero’ya Karoo’lar, Tayfun Ağabey’in 1200’e TKC 80’ler takıldı.







Yeni patileri ile motorlar;



Sökülen Tourance’ları dönerken geri takmak üzere burada bırakıp, Giresun’a doğru hareket ettik. Daha önceden iş için kaldığım kapalı garajı olduğunu bildiğim Kit-Tur Oteli’ne ulaşarak bu ilk günü 895 kilometre ile noktaladık.


27 Temmuz Pazar sabahı otelde erken kalkıp, kahvaltımızın ardından rotamıza doğru hareket ettik. Artık Karadeniz seyahatimizin içindeydik. Giresun’dan sahilden Tirebolu’ya yönelip, Tirebolu’dan içeriye Gümüşhane yönüne döndük.





Turgay Avcı ile sohbetimizde Tirebolu’nun isminin Triepolis’ten geldiğini üç yol ağzı gibi bir anlam taşıdığını söylemişti.

Doğankent, Kürtün, Torul, eski Hamsiköy yolu, Maçka şeklinde ilerlediğimiz yolda Kürtün ve Torul arasında muhteşem asfaltla muhteşem virajların biraraya gelmesinden nasıl mutlu olduğumuzu anlatamam.


Doğankent Hidroelektrik Santrali.


Boxerların titreşimine dayanamayan bir köprü.


Yavaş yavaş alışıyoruz sanki bu yolculuğa ve dişli lastiklerimize.


Kürtün Barajı.


Baraj gölünden. Herhalde alabalıklar için bir şey.


Eski Hamsiköy yolu diye girdiğimiz, eski olan ama Hamsiköy yolu olmayan bir yoldan. Çığ düşüp de yolu kapatmasaın diye zamanında yapılan çığ tünellerinden biri.








O eski yoldan yeni yolun görünüşü. Gümüşhane ile ile Trabzon’u birbirine bağlayan yeni yol. Otoban gibi.

Doğru eski Hamsiköy yolu’nu bulup, Hamsiköy’ye varıyoruz. Aslında buranın gerçek ismi Hamseköy. Hamse Arapça beş demek. Beşköy anlamına geliyor. Zamanla Hamse hamsi olmuş. Yoksa dağın başında hamsinin işi ne.


Hamsiköy’de kuruyu ve sütlacı götürüyoruz.

Buradan Maçka üzerinde Sümela Manastırı’na geçiyoruz. M.S. 385 yılında Atina’lı keşişler tarafından yapılan manastırın adı, “karadağın bakiresi” anlamına gelen Grekçe “panhagia tou melas” kelimesinden geliyor. Ben ise buraya “pil bitiren manastırı” ismini verdim. Çünkü manastıra girerken hem telefonumun hem fotoğraf makinemin pili bitti.

Pazar günü olması sebebiyle oldukça kalabalık olan yapıya dik ve dönemeçli bir asfalttan çıkılıyor.




Manastır’dan karşı dağlar.






O meşhur Sümela Manastırı fotoğraflarındaki pencerelerin birindeyim.




Bu arabayı ve arkadaşlarını, manastırdan motorlarımızın yanına dönerken gördük.

Sümela’dan sonra rotamız ve niyetimiz, aşağılara inmemek yukarıya devam etmek şeklinde. Dilaver’e giden yolu mısırcıya sorup devam ediyoruz. Sümela’dan aşağıya asfalt inerken hemen sağdan bir tane toprak yol ayrılıyor. İşte bu yoldan gidiliyor Dilaver’e.









Bu köprüden sol yapınca azcık yolunuz kalıyor.

260 km ile bugünkü yolumuzu bitirip Dilaver’e ulaşıyoruz.


Akşam, İstanbul’dan bir kucak selam getirdiğimiz Nuri Ağabey, Nuri Dilaver ile birlikteydik. Muhabbetti dinlenen, doğayı ve o bölgeyi çok seven, çok duyarlı birisi. 2300 metre rakımdaki yerinde 25 oda varmış. Dağcı, yürüyüşçü, motorcuların uğrak yeri.


Sabah kalktığımda pencereden dışarısı böyle gözüküyordu. Alabildiğine çayır çimen ve sis.

Gelirken sisten göremediğimiz toprak yollar.






Tayfun Ağabey ile Nuri Ağabey.


28 Temmuz Pazartesi sabahı Nuri Ağabey’den Santa’nın tarifini alıyoruz. Santa’dan Yanbolu Çayı’nı takip ederek sahile ulaşmayı, sahilden Of üzerinden Uzungöl’e varmayı düşünüyoruz bugün.







Sanat’ya giden sisli köy yollarında mola verdiğimizde, birden bire sisin içinden bir müzik sesi gelmeye başladı. Gaipten sesler duymaya başladık dediğimiz anda, sisin içinden elinde radyoyla bir köylü arkadaş çıktı. Biz de kendisine fotoğraf makinesi verdik, “madem karşımıza çıktın fotoğrafımızı çek” dedik. İşte o fotoğraf;



Yedi tane köyden oluşan bölgenin adı aslında Santa. Rumca “sarı” anlamına gelen “ksantha” kelimesinden geldiği tahminnedilmekte. Bölgenin diğer ismi ise Dumanlı. Zamanında dağlara çekilen Rumlar tarafından yapılan taş kiliselerin kalıntıları var. Bu yüzden Santa Harabeleri diye anılıyor. Yaklaşık 1800 metre yükseklikte. Ve Karadeniz Bölgesi’nde yaz-kış oturulan bu yükseklikte başka bir köy yok.

Biz bu harabeleri göreceğiz, köyleri gezeceğiz hevesiyle geldik. Ama sis hevesimizi kursamığızda bıraktı. Köylerin arasından geçtik. Köylüler ile konuştuk ama. Ne harabeleri düzgün gördük, ne de fotoğraf çekebildik.










Sis içinde hayal meyal gördüğümüz tırpan hareketlerinin ardından bu iki köylü çıktı. Bahsettiğimiz o yedi köyden birisi burası. Hayvanlarına yonca biçiyorlarmış.


Sis bu kadar izin verdi, Santa’yı karelememize.

Santa’yı sislerle birlikte geride bıraktıktan sonra Yanbolu Çayı’nı bırakmadan sahil yoluna, Arsin ile Araklı arası bir yere inmeyi planlıyoruz. Yanbolu Çayı ile birlikte giden, kaybolmanın imkansız olduğu bu patika gittikçe ciddi bozuk zemin yaratmaya başlamıştı. Kırılarak keskin kenarlara sahip olan taşlar, çamur, su geçişleri ile dişli lastiklerimizin dişine göre bir zeminde ilerliyorduk. Haritaya ve sorduğumuz insanlara göre 42 km olan bu yol ya da patika, bu günün sonunda akşama doğru saat 16:00 gibi bitebildi.























İşhan Köyü’ne geldiğimizde kahveye girip birer çay içtik. Burada ileride iş makinelerinin çalıştığını, motorların bile geçebileceği yer bulamayacağımızı söylediler. Alternatif olarak da soldan Kılıçlı Köyü’ne çıkmamızı sonra o köyde sağ yapıp tekrar aşağı inip çalışmanın ilerisine çıkabiliceğimizi anlattılar. Ben “ulen bu yolun tali yolu nasıl bir yoldur acaba “ diye düşünmeye başlamıştım bile.






Bu fotoğrafta oturan Ahmet Dayı, bizden bu fotoğrafı bastırıp Galata Köprüsü’ndeki lamba direklerinin birine asmamızı istedi. Bilmiyorum yerine getirir miyiz isteğini.




Kahvenin bir köşesi her şeyi satan bakkal. Vitrininden bir kare.












O bahsettiğimiz köy yolundan, aşağıda ayrıldığımız yol böyle gözüküyor.

Bu fotoğrafı çektikten sonra marşa bastığımda Varadero çalışmadı. “ Bak ayıp oluyor ama, BMW kardeşinin yanında, yapma etme” dedim ama dinlemedi. Aslında hata bendeydi. Uzun süre birinci vitesle çıkmamdan fan açmıştı. Sis farları da yanıyordu. Yavaş gittiğim için de alternatör, fan ve sis farının boşalttığı aküyü dolduramıştı. Nasıl olsa her taraf yokuş aşağı ya da yokuş yukarı olduğundan saldım aşağı 2.vitesle çalıştırıp yola devam. Tabii sis farını kapatarak.


Kılıçlı Köyü’nden Muhammed. Buradan sisin içinde sağa sapacağımız toprak patikayı bulup, aşağıya ayrıldığımız yola geri indik.


Bu fotoğraftan biraz sonra da Başdurak Köyü’nün az ilerisinde yol asfalt köy yolu oldu. Araklı’da bir şeyler atıştırıp, Of üzerinden Uzungöl’e yöneldik. Planımız Uzungölü görüp geçmek, Uzungöl’ü tepeden gören Arpaözü, İpsil ya da Kerestel Yayları’ndan birinde kamp kurmaktı. Yanbolu Çayı inişin bize yan basması, sis, yağmur, kararmaya başlayan hava derken bir otele attık kendimizi. Uzungöl, giden herkesin söylediği gibi çok bozulmuş, Bodrum’a dönmüş bir yer. O fotoğraflarındaki halinden çok çok uzak.


Muhlama mı, kuymak mı karar veremedik. İkisinden de birer tane istedik.


Gece Uzungöl’ün o camiisi.

Bugünü de 153 km ile sonlandırıp. Erken kalkmak üzere yattık.

Devam edecek...
_________________
Motosiklet Teorisi ni ve Motosiklet Yol Sanatı nı okuyalım, okutalım...

Volkan GÜNDÜZ
Honda Varadero 04
AB rh -
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM Adresi Yahoo Messenger
moradam
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Aug 14, 2003
Mesajlar: 773
Nerden: istanbul

MesajTarih: Çrş Ağu 06, 2008 12:01 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Alıntı:
Bu fotoğrafta oturan Ahmet Dayı, bizden bu fotoğrafı bastırıp Galata Köprüsü’ndeki lamba direklerinin birine asmamızı istedi. Bilmiyorum yerine getirir miyiz isteğini.

Sormadınız mı "neden?" diye? icon_biggrin.gif.

Muhteşem yerleri fotoğraf da olsa bir kere daha görmek çok güzel.
Ellerinize sağlık...

En sevdiğim yer; Dilaver Yaylasıydı. Ve orası için canla başla çalışan Nuri Dilaver tabii.
Macahel fotoğraflarını merak ediyorum bir de... Yollarını pek sevmiştin di mi? icon_biggrin.gif
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
cyclist
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Apr 26, 2005
Mesajlar: 1118
Nerden: Istanbul

MesajTarih: Çrş Ağu 06, 2008 12:21 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Ahhh ah ne güzel yerlerdir buralar, burnumda tüttü...
_________________
...ece... ciçek motorcu
CBF 150 - "taYYare"
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder MSN Messenger
Mithat
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 23, 2003
Mesajlar: 1396
Nerden: Istanbul

MesajTarih: Çrş Ağu 06, 2008 12:35 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Hoşgeldiniz arkadaşlar icon_smile.gif
Fotolar ve rapor harika , devamını sabırsılıkla bekliyorum, kumak mı ?yoksa mıhlama mı ? güzeldi? icon_lol.gif icon_lol.gif
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder AIM Adresi MSN Messenger
xrey
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Sep 19, 2006
Mesajlar: 1297

MesajTarih: Çrş Ağu 06, 2008 12:43 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Volkan Allah nasıl biliyorsa öyle yapsın,oğlum ben çok fena oldum devamını çabuk yükle icon_lol.gif Mıhlamaya bittim biyerim şişerse sorumlusu sensin icon_twisted.gif [/u]
_________________
Musa KAYAOĞLU
musakayaoglu@hotmail.com
R1200 GS Kadıköy_İstanbul
<img src="http://www.dalishaber.net/babam.jpg">
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder AIM Adresi Yahoo Messenger MSN Messenger
mkelleci
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jan 24, 2005
Mesajlar: 2263
Nerden: İstanbul

MesajTarih: Çrş Ağu 06, 2008 12:54 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Ağabeyler, Ordu'dan sonra hiç güneş açmıyormu? icon_biggrin.gif
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
MotorhaN
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Mar 08, 2006
Mesajlar: 2196

MesajTarih: Çrş Ağu 06, 2008 1:11 pm    Mesaj konusu: Re: Karadağın bakiresinden Cehennem Deresi Kanyonu'na... Alıntıyla Cevap Ver

Fotoğraflar da, rapor da hakkını vermiş gezinin, devamının merakı içerisindeyim.

Ne iyi yaptınız..
Belliydi zaten yüzünüze renk gelmiş,
Gözleriniz parlıyordu...

Fazla sürmez, 3-5 gün sonra bize benzersiniz yine nasıl olsa icon_cool.gif

Her ay en az bir hafta motora atlayıp dağa taşa, kurda kuşa vurmak lazım bünyeyi

Yalnız, bu foto ayrı bir olay be icon_rolleyes.gif
kunduz demiş ki:
....

......

Tayfun... Hiişşş...
Nasıl oldu da böyle oldun acep ...
O gözler ne be, gömleğe düğme bile olmaz..
Anlatsana?
Ne olmuştu bu poz çekilmeden önce icon_rolleyes.gif
Hatırlıyor musun?
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
kunduz
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jun 23, 2005
Mesajlar: 2823
Nerden: İSTANBUL

MesajTarih: Çrş Ağu 06, 2008 1:48 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

29 Temmuz Salı sabahı otelde herkesden önce kahvaltı yapıp, Uzungöl’ün
ördeklerinin fotoğrafını çekip çıktık yola.



Uzungöl’den Çaykara Bayburt Yolu’na kadar geri gelip, Bayburt istikametine yöneldik. Bayburt’a 13 kilometre kala soldan Pazaryolu, İspir yönüne oradan Yusufeli’ne gitmeyi planlıyoruz.

Çaykara – Bayburt yolu çok geçmek istediğim yerlerden biri. Hem Soğanlı Geçidi hem de Hakan Erman’ın karadeniz raporunda yer alan Soğanlı’nın öncesindeki o sayısız toprak virajları geçebilecektik. Tabii sis bize buraları gösterirse. Bu yol her ne kadar bize ve diğer motosikletçelere keyif verse de bir otomobil için kabus gibi bir yol. Herhangi bir Türkiye karayolları haritasında da burası normal yolmuş gibi gözüküyor.





















Bu yolun başı Çamlıbel sonu Kılıçkaya. Hemen ortası ise Karaçam. Soğanlı geçidi de Karaçam ile Kılıçkaya arasında.


Karaçam Mevkii’nde Yanık Ahmet’in Yeri diye bir yerde çay içtik, ısındık. Yanık Ahmet’e bu yoldan gelip,


Bu yoldan devam ettik.


Mekanda öğlen yemeği hazırlığı.


Enis.
Ağağıdaki dört fotoğraf, Soğanlı’nın öncesindeki o bol dar virajlı toprak yoldan. Biz yoldan keyif almasına aldık da, fotoğraf alamadık.









Ve Soğanlı geçidi;





Soğanlı’dan aşağıya iniş,












Soğanlı’dan bir kunduz iniyor.








Pazaryolu, İspir tarafına dönüş.


Kalemlerini alan çocuklar. Geziye çıkmadan depom üstü çantaya bir paket kırmız renkli bir paket mavi renkli kurşun kalem koymuştum. Köylerde rastladığımız çocuklara vermek için. Minik bir hediye. Hem gezi kitaplarında okmuştum, gezenlerin kalem verdiğini hem de lşeker vermekten daha mantıklı geldi.

Bayburt İpir yolundan iki kare,





İspir Yusufeli yolundan üç kare,







Pazaryolu, İspir yönüne döndükten sonra yanımıza gelen Çoruh nehri, Yusufeli’ne, Artvin’e kadar bizden ayrılamaycaktı.

Yusuefli’nde, eski adı ile Barhal, yeni adı ile Altıparmak Köyü’nde Karahan Pansiyon’da kalacaktık. Pansiyonu bulduğumuzda, yoldan 100 metre yukarıda olduğunu, motorları aşağıda bırakmamız gerektiğini anladık. Hatta eşyalarımızı da pansiyonun yük teleferiği ile gönderdik yukarı.



Sabah yola çıkmadan yakındaki Barhal Kilisesi^ni görmye gittim. 600 yıl önce camii olan yapı 990’lı yıllardan Tayk hükümdarından kalma. 1000 yıldan eski yani.


Pansiyondan kilisye giden patika.






Kilisenin önündeki beş yıla kadar ilk öğretim okulu.


Kaldığımız pansiyon.



Karşı yamaçtaki kayalıklarda bulunan başka bir kilisenin kalıntısı.


Aşağıdaki kırmızı GS’i görebiliyor musunuz?

Barhal’dan Yusufeli’ne dönerken, karşılaştığımız asma köprülerden beri. Alttan akan Barhal çayı,




Yusufeli Turizm Danışma’nın üst katı.


Yusufeli.

Yusufeli yapılacak olan baraj nedeniyle sular altında kalacakmış. Bu yüzden ilçeye hiç yatırm yapılmıyor. İspir’deb gelen yolun bile ikinci yarısı evlere şenlik. Yukarılara bir yerlere kurulacak olan yeni Yusufeli’nin yollarını yapıyorlar bir yandan. Oradaki herkesin evini dükkanı bırakıp gitmesi çok zor gözükse de bu baraj hikayesi 10-12 yıldır devam ediyormuş. İlçe halkının sıkıntısı büyük yani.

Yusufeli Artvin yolundayız,







Artvin’e doğru ilerlerken yolun kesildiğini gördük. O bahsettiğim yeni yol çalışmaları yüzünden mevcut yolu saatleri belirli belli aralıklarla kesiyorlarmış. Biz tabi bilmediğimizden aynen kapalı olan saate yola çıkmışız.


Fotoğrafın ortasının sol üstünde görmeye çalıştığınız iş makineleri dağdan kpoardığı kayayı, taşı aşağıya mevcut yola yuvarlıyor. Yol bu sebepten kapalı.




Yol arkadaşımız Çoruh Nehri.

Gezimizn başından beri en heyecanla beklediğim yerlerden biri Artvin Ardanuç yolunda buluna Cehennem Deresi Kanyonu idi. İşte fotoğrafları;



























Ardanuç’tan Ardahan üzerinden Şavşat’a gitmeyi planlıyor idik. Böylece Bilbilan Yaylası ve Yalnızçam’daki Eski Rus Yolu’ndan geçecektik. Şavşat’da bu yolun kapalı olduğunu öğrendik. Ya biz gideriz, motoruz falan deyip biraz devam ettik.


Şöyle bir tavanı bitmemiş tünel görünce. Hıı dedik Şavşat’a geri döndük. Oralıların üstyol dediği Müezzinler Köyü üzerinden Bilbilan’a varalıp dedik. Tam o sırada bir tane 4x4 pick up geidi. Kapısına kadar çamura girmiş halde. Sonra paşa paşa normal Ardanuç Şavşat yoluna yöneldik. Böylece Cehennem Deresi Kanyonu’ndan bir kez daha geçmiş olduk.

Şavşat’a girerken bir tane motor önümüzü keser gibi durdurdu bizi. İndik tanıştık. Adı Volfgnang (böyle yazılıyor herhalde). Almanya’dan gelmiş. 3 aylık Türkiye Turu programlamış. 2 ayı geçmiş, 1 ayı daha varmış. Şavşat’a bağlı Meydancık’ta kalıyormuş 8-9 gündür. Şavşat’a bankaya geldiğinde görmüş bizi. Boynumdaki anahtarlıkta Emok yazısını görünce cebinden Emok haritası çıkardı. Evvelki yıl Karadeniz’de karşılaştığı Şahin Şair ve Kubilay Türkmen’in hediyesisi imiş bu harita. Nerreden nereye. Volfgang ve Emok haritası,




Şavşat’tan bir kare.

Şavşat Karagöl arasındaki yoldan. Şavşat, Ciritdüzü, Veliköy, Meşeli, Karagöl.













Şavşat’da, Şavşat Karagöl’de konaklamayı düşünüyoruz. Gölün kenarında Milli Parklar’a ait olan ufak bir yapıyı yıllardır işleten Babo’nun yerinde kalacağımızı zannediyorduk. Babo’ya da Nuri Dilaver gibi İstanbul’dan bayağı bir selam getirmiştik. Karagöl’e ulaştığımızda bizi karşılayan görevli Erdal Ağabey, yerin ihalesinin bu sene açılmadığını, Babo’nun olmadığını dolayısı ile pansiyon hizmeti olmadığını istersek odaları kullanbileceğimizi ama akşam yemeği, duş, kahvaltı gibi ayrıntıların gerçekleşemeyeceğini söyledi. Önce odalara eşyamızı attık. Biraz nefes aldık. Hava kararmak üzere, günü birlikçiler ayrılmak üzereydi. Anladığımız kadarıyla görevli Erdal Ağabey de gidecekti birazdan. Ooo, ocağımızı çıkartırız makarnamızı yaparız moduna girip oradaki şömineyi ateşledik. Biraz ateş sesi dinleyelim diye.



Karagöl Milli Parkı’nın girişindeki odundan bekçi kulubesinde görevli olan Taner ve Sait Ağabeyler geldi biraz sonra.” Yav siz ne yiyeceksiniz burada,aşağı gelin,- soba var, çay yaparız, televizyonu açarız “ falan dediler. Taner Ağabey’in Reno Toros’una binreke 700-800 metre aşağıdaki orman kulubesşne gittik. Birazdan Erdal ağaeby’in oğlu da arabayla babasını almaya geldi. Çaydı, tereyağdı, televizyondu, AKP kapatılamamıştı, ormandı, motordu, tehlikeliydi, İstanbuldu, İstanbuldaki akrabasıydı, muhabbetti, geyikti, ormandaki ayıydı derken acayip keyifli tamamen sponten gelişen çok güzel bir akşam geçirdik.






Fotoğraftaki Erdal Ağabey’in oğlu da KATÜ’de orman mühendisliğinde okuyormuş.

Neyse muhabbetten sonra gene Toros ile bizi yukarıya gölün oraya çıkardılar. Ortada duran motorları pansiyonumsu yapının arkasına aldık. Erdal Ağabey kapıyı bacayı kilitleyip anahtarları bize verişp evine gitti.

Sabah erkenden kalkıp sisler içindeki Karagöl’ü seyretmeye çıktım. Programcı Tayfun Talipoğu’nun bir sözü vardı. “Susmak tercih olmaktan çıkmıştır o an” diye. Ya da buna benzer bir şey. İşte o anlardan biri. Sabah saat altı civarları, Şavşat Karagöl.


















































Gece kaldığımız yer.


Sabah akşamki kadro ile vedalaşıp, Macahel ( Camili ) e doğru yola çıkıyoruz.

Devam edecek...
_________________
Motosiklet Teorisi ni ve Motosiklet Yol Sanatı nı okuyalım, okutalım...

Volkan GÜNDÜZ
Honda Varadero 04
AB rh -
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM Adresi Yahoo Messenger
Tayfun65
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jun 27, 2005
Mesajlar: 206
Nerden: Istanbul

MesajTarih: Çrş Ağu 06, 2008 2:15 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Orhan abi,

O resim çekilmeden önce tahmin ettiğin ayı muhabbetinden uzaktık icon_smile.gif))))))

Muhtemelen yağmurda sis nedeni ile vizör açık gitmekten kurbağa gibi çıkmışım.


icon_smile.gif)))))
_________________
BeMeVe Re 1200 GeSe
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
flyfish
Site Admin
Site Admin


Kayıt: Jul 23, 2003
Mesajlar: 1030

MesajTarih: Çrş Ağu 06, 2008 3:01 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

ah hamsi koy.
2000 mi 2001 mi ne sabahın karga bokunu yememis saatlerinde ziganadan volkanın sozunu ettigi eski hamsikoy yolundan sahile dogru iniyoduk.
hamsi koyde baktık bir amca koy kavhesini acıyor. bir elinde calı supurgesi fıldır fıldır etrafı supuruyo vız supurgeyi bırakıp iki eline ikiserden 4 tahta sandalye alıp masalara dagıtıyo falan.. sonradan ogrendik gecmiz zaman yalan soylemeyeyim ya 72 ya 78 yasındayım demisti..

bize cay ısmarladı. okumustuk onceden hamsikoyhamsekoy muhabbetini ama karadeniz geyigi yapayım diye ya amca dedim dagın basında hamsikoyun ne isi var ?

eminim oda biliyor mevzuyu ama soyle bir cevap vermisti.
bizim evde perde sus icindir pencereyi kapatmak icin degil.
bu koy eskiden sahilde idi. beyaz asfalt (beton demek istiyor) geldi biz kactık o geldi biz kactık sonunda dagın basına ulastık...

enteresan bir anektod olarak aktaraım dedim.

volkan - tayfun kimbilir neler yasadınız.. ben o zamandan yasadıklarımı tek cumle ile ozetlemek istersem
hani diyoum karadeniz - laz fıkraları varya onlar fıkra degil gercek.. hemde sukatılmamıs...

kac defa zorla cay icirdiler size arkadaslar icon_smile.gif vallahi olmaz bırakmayız diyerek?
_________________
Egemen Ergel
Honda Foresight 250 - pirpir
İstanbul
www.webevi.com

Deneyim hicbir zaman yanilmaz, yanilgiya düsen yalnizca kendi
sonuçlarini doguran ve nedeni deneyimleriniz olmayan kararlarinizdir.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi
coolboy
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jun 14, 2004
Mesajlar: 554
Nerden: Istanbul

MesajTarih: Çrş Ağu 06, 2008 3:43 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Hoş geldiniz. icon_wink.gif
_________________
HAKAN LİK
KEEP IT COOL
HONDA ST 1300
Pan Eurepean
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM Adresi MSN Messenger
kunduz
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jun 23, 2005
Mesajlar: 2823
Nerden: İSTANBUL

MesajTarih: Çrş Ağu 06, 2008 4:14 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

31 temmuz Perşembe sabahı Karagöl’den mutlu ve huzurlu ayrılırken buraya kadar gelmişken Şavşat’da şu Babo’yu bulalım dedik. Hem tanışırız hem de selamları iletiriz. Babo’yu gerçek ismi ile Atanur Şahin’i Şavşat’da tanımayan yok. Yoldaki çocuğa sorsan yerini gösterir size. Öyle birisi Babo. Gittik bulduk. Ama önce şu fotoğrafları koyayım, Şavşat’a inerken geçtiğimiz Meşeli’den bir iki kare,







Neyse Babo ile mekanında tanıştık. Şavşat garajda THY bişletleri satıyor. Kars havalimanı yolcu taşımacılığı yapıyor.



Tutturdu kahvaltı yapacağız diye. Yok biz yukarıda gölde yaptık, Camili’ye geç kalırız falan dinlemedi. Peynir ertimesi yapılan bir yere götürdü. Bir daha kahvaltı yaptık.



Gidin tanışın, çok enteresan renkli bir kişilik.

Camili’de kalacak yerimizin olup olmadığını sordu. Buluruz dedik. Olmaz dedi. Hasan diye birine telefon açtı yanımızda. “Ha sana iki tane nizami uşak gönderiyorum, ağırlayasın” dedi. Camili’de Hasan’ın evi nerede dedik. Sorarsın birine gösterir dedi.

Babo ile vedalaşıp yola çıktık.









Artvin Borçka arasında motosiklet sürüşünün nirvanasına ulaştık diyebilirim. Yaklaşık 27-28 kilometre, yamasız, hafif tırtıklı, neredeyse hiç düz bir yeri olmayan sürekli bir sağa sola, tatlı, tatlı sert virajları olan muhteşem bir yol. Sol yanından da Çoruh akıyor yine. Borçka’da bir benzincide çay için durduğumuzda ikimizin de ağzı kulaklarındaydı. TKC’lerde Karoo’larda yarım santim kalmıştı asfaltla tanışmayan. Daha sonra günün akşamında Tayfun Ağabey “ bir daha gidip gelelim mi lan aynı yolu diyecektim” dedi. Ben de aynı şeyleri düşünüyordum oysa. Birimiz dese bir daha gidip gelecektik demek ki.




Bu benzincide tanıştığımız ufaklık. Arabasının biten aküsü ile uğraşıyordu. Gel kardeşim dedim. Dertleştik biraz.

Önümüzde 51 kilometrelik Borçka Camili yolu bizi bekliyordu. Bu yolun ikinci yarısında bizi bekleyen çamurdan benim haberim vardı ama Tayfun Ağabey’in yoktu.







Camili’ye 20 km kala tırmanış bitiyor zirveye varılıyor,


Zirvedeki Milli Parklar’a ait ufak binaya girip biraz ısınıp çay içiyoruz. Rakım 1830 metre.



Bundan sonra iniş.





Dönerken de fotoğrafları göreceğiniz bu zorlu çamurlu yoldan Camili’ye varıp, Hasan Dayı’nın evini buluyoruz. Tema’nın bitişiğinde gibi.





Eşyalarımız indirip, üst baş değiştirip Camili’de dolanıyoruz. Hasan Dayı sağı solu anlatıyor bize.

Camili tam Gürcistan sınırı üzerinde. Sıfır noktasında. Toplam 16 köyden 10 tanesi Gürcistan’da kalmış, 6 tanesi Türkiye’de. Bu altı köyün merkez köyü Camili Köyü. Bölgenin genel adı Macahel. Daha önce Moradam Oğuz’un da raporunda anlattığı gibi Macahel gürcüce bilek el demek. Camili bilek durumunda, diğer beş köy de elin parmakları. Camili’ye yaklaşırken karşımıza çıkan “Askeri bölge girilmez” gibisinden tabelalar 1990’dan kalma. Artık hiç bir önemi yok. O an çamurla mücadele ettiğimizden söz konusu tabelanın fotoğrafını çekemedik. Eskiden sınır geçişi tamamen sıkı iken şimdi pasavan geçiş dedikleri bir şeyle pasaport ve 15 YTL ile kolayca Gürcistan’a geçilebiliyor.


























Köye adını veren camii, 1855 yapımı.























Akşam olunca Hasan Dayı ile veriyoruz muhabbeti. Köydeki herkesin hem Gürcüce hem de Türkçe bildiğini söylüyor. Zaten yaşlıların asıl dilinin Gürcüce olduğunu, Türkçe’yi sonradan öğrendiklerini anlatıyor. Hemen yakındaki Tema‘nın binası gösteriyor, “benim ev oradaydı, yerimi Tema’ya verince evi söktüm buraya taşıdım” diyor. Evler tahta olunca böyle oluyor demekki.









Sabah kahvaltımızı yapıp “ulen bir gün daha kalsak mı burada” modunda ayrılıyoruz Camili’den.










Bu fotoğrafı çekerken müthiş bir gürültü ile iki viraj aşağımıza toprak kayması oluyordu.





Temmuz sonunda kar görürseniz ne yaparsınız? Biz fotoğraf çektirdik. Bu karları kışın kürümüşler, hala duruyor bir kısmı.









Borçka’dan Hopa üzerinden sahile çıkıp, Ardeşen, Çamlıhemşin yoluna yöneldik.

Ardeşen’den içeri girince “Yardibi Restoran” diye bir yerde yemek yedik. Şöyle bir yazı asılıydı.



Günlerce Çoruh Nehri ile yol aldıktan sonra bu sefer yol arkadışımız Fırtına deresi idi. Çamlıhemşin’den Şenyuva, Zilkale, Çat tarafına yolumuz.

Fırtına Deresi üzerindeki sayısız taş köprüden en eski olanı Şenyuva Köprüsü,





Köprünün üzerinde Fırtına,



Zilkale gözüktü uzaktan,







Sezonda Zilkale’ye restorasyon yapıp, gelenlere kapatmak hangi zihnisinirin fikri ise tebrik etmek lazım.

Neyse günün sonunda Çat’a Cancık Pansiyon’a varıyoruz. Burada iki gece kalıp, yarın çantasız motorlarla yaylalara çıkacağız.


Depo üstü çantalarda taşıdığımız şirkette kestiğim pertinakslar burada işe yarıyor. Atıyoruz yan ayağın altına.


Bitikleri oynayan ön ABS tertibatım.

Cancık tesislerinden bir kaç kare,






















Rasim Amca, Rasim Mafratoğlu, burayı 1968’de açmış. O zaman kasabalardan yaylara hayvanlarını sürüyle yürüyerek götüren çobanlar kalırmış. Kenarda da o kadar çok hayvanı bağlayacak yerler. Yemlikler yalaklar varmış. Zamanla konaklayanlar ve konaklayanların amacı değişmiş. Ana bina olduğu gibi duruyor. Çay ocağı falan içeride. Sağa sola serenderler, bungolovlar yapılmış.

Gece Cancık,






Dağdan gelen iki kol burada birleşip Fırtına’yı oluşturuyor. Bu kollara parale giden yollardan biri Verçenik tarafına diğeri Elevit, Trovit, Palovit yaylalarına gidiyor. Buranın adı bu yüzden Çat. Derelerin, yolların çatı.



Ertesi sabah normal bir saate kalkıp Tahsin Ağabey’in üç yumurtalı omleti ve bilumum tereyağ, balı götürerek kahvaltı yaptık. Elevit,Trovit ve Palovit’e çıkmak niyetindeyiz. Palovit’teki karara göre belki Apivanak(Aphevanak)’a da çıkabiliriz.

Bir tane daha taş köprü








Elevit Çayı.






Elevit fatihi Tayfun Ağabey.






















Elevit muhtarı Naci. Selamın Aleyküm dedik, “Aleyküm Selam akşama kadar” dedi.




Muhtar Naci’nin dediğine göre bu ağaç ev 200 yıllıkmış.


Elevit’ten Trovit’e çıkarken, yukarından Elevit’in görünüşü.










Trovit’te pencereden uzanıp selam veren Ali. İnşaatçı Ali derlermiş.






Trovit’ten Palovit’e giden yol.










Palovit gözüktü uzaktan


2675 metreye çıktıktan sonra yol Palovit’e doğru inmeye başlıyor.


Zirveden sonra Palovit’e inen yol.






Palovit yolunda karşılaştığımız iki kardeş.
















Palovit tayfası


Palovit’in sevilen ismi Hilmi Dayı. Gidin bulun derim.



Meşhur Palovit Kafe bu kış çığ altında kalmış. Yeni mekan Taşlık Çay Ocağı,






Palovit’ten aynı yol ile Çat’a mekana dönüyoruz. Dönerken Elevit’te muhtar Naci’ye uğruyoruz yine. Sabahtan çay sözü vardı bize.



Çat’ta, Tahsin Ağabey’in tereyağlı menemeni götürdükten sonra güzel bir uyku çekiyoruz.

Ertesi sabah Baltaş geçidinden mi dönsek, Kito’dan Hemşin’i mi yakalasak derken, bu kadar enduro yeter deyip Baltaş’tan vazgeçiyoruz. Kito’ya gitmeye çalışırken yolu şaşırınca geldiğimiz yoldan sahile inmiş olduk. Buradan Giresun’a aynı otele basıp geliyoruz. Geceyi geçirip, sabah erken saatte Ordu Aşçı’da oluyoruz. Lastklerimiz tekrar değiştirip klasikten doğru İstanbul.

Dönüş yolunda güneş batarken,



Ve gece yarısına yakın bir satte Mehmetçik Opet’te gezimize nokta değil virgül koyuyoruz.


_________________
Motosiklet Teorisi ni ve Motosiklet Yol Sanatı nı okuyalım, okutalım...

Volkan GÜNDÜZ
Honda Varadero 04
AB rh -
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM Adresi Yahoo Messenger
goran
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Aug 13, 2003
Mesajlar: 1833
Nerden: Nereye?

MesajTarih: Çrş Ağu 06, 2008 5:40 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Harika gidiyorsunuz. Anılarım depreşti yahu. Keşke ovitler yolunun sonu Kotençur'a kadar devam etseydiniz. Bir de Ayder'den yukarı Kavron'a çıkmak lazım (13km, stabilize, VFR ile 1 saat), oradan sonra Kaçkar zirve'ye ulaşmak (3937m) zaten 8km icon_smile.gif Bir de Şavşat yolunda benden kopmamaya çalışan Yamaha'yı hatırladım, hot pursuitin kralını o kanyonda yaşamıştım icon_twisted.gif
_________________
Nomad


En son goran tarafından Prş Ağu 07, 2008 7:10 am tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Yahoo Messenger MSN Messenger
xrey
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Sep 19, 2006
Mesajlar: 1297

MesajTarih: Çrş Ağu 06, 2008 5:45 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Eeeee bittimi?bukadarmıydı ne güzel bakıyorduk ya kıskandım valla volkan elinize emeğinize sağlık.Seneye allah kerim.
_________________
Musa KAYAOĞLU
musakayaoglu@hotmail.com
R1200 GS Kadıköy_İstanbul
<img src="http://www.dalishaber.net/babam.jpg">
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder AIM Adresi Yahoo Messenger MSN Messenger
VAP53
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 28, 2003
Mesajlar: 12125
Nerden: İstanbul/Çanakkale

MesajTarih: Çrş Ağu 06, 2008 5:52 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

xrey demiş ki:
Volkan Allah nasıl biliyorsa öyle yapsın,oğlum ben çok fena oldum devamını çabuk yükle icon_lol.gif Mıhlamaya bittim biyerim şişerse sorumlusu sensin icon_twisted.gif [/u]

Evet ya olmaz boyle sey bu saatte hem de... icon_rolleyes.gif Ve ayrica; Hamsiköy'e gitmek istiyorum, Hamsiköy'e gitmek istiyorum, Hamsiköy'e gitmek istiyorum...... icon_wink.gif
Volkan cok tesekkurler, emeklerine/nize saglik. icon_smile.gif
_______________________
Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - Ist. & C.kale

SAGLIK, HUZUR, MUTLULUK, BEREKET ve BERABERLIK.

R 1100 R
GT 200
GSM : 0-532/264 17 30
mail: vap1953@yahoo.com

Is : 0-286/218 08 08
www.kolinhotel.com
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder AIM Adresi
Mesajları göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Geziler/Toplantilar Tüm saatler GMT
Sayfa 1, 2, 3, 4, 5, 6  Sonraki
1. sayfa (Toplam 6 sayfa)

 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Forums ©

   
 

All logos and trademarks in this site are property of their respective owner. The comments are property of their posters, all the rest © 2002 by me
You can syndicate our news using the file backend.php or ultramode.txt