Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Başlangıç Tarihi :15 Haziran 2007 Motor Çetelesi :125cc / Yağ soğutmalı / Daelim History Marka Scooter Yol Uzunluğu :4550 km (takribi) Şehirsel Rota : İstanbul~İzmit~Yalova~Bursa~Balıkesir~Manisa~İzmir~Aydın~Muğla~Antalya~Mersin~Adana~Osmaniye~
İskenderun~Gaziantep~Kahramanmaraş~Sivas~Tokat~Samsun~Sinop~Kastamonu~Bartın~Zonguldak~Düzce~Adapazarı~İzmit~İstanbul Bölgesel Rota :Marmara~Ege~Akdeniz~Güney Doğu~Orta Anadolu~Batı Karadeniz~Marmara
Zayiatlar~Olaylar :Minik bir serçe’nin ölümü, Lastik patlaması, Fren balata faciası… harici hiçbir zayiat! …ve harika dostluklar!
Başlarken ;
Dostluklara doğal ortamlar da adım atınca, kendiniz gibi doğal, sıcak ve samimi olduğunu hissettiğiniz insanların ısrarla yolunuza çıkması kaçınılmaz olmakta.. İstanbul’da oturmakta iken; 2006-EnduroClub Kastamonu festivalinde tanıştığımız ve dönüşünde yol macerasıyla kaynaştığımız, “nadir” olarak karşınıza çıkabilecek insanlardan birinin(Kürşat), “İzmir Urla’da kamp yapacağız, sende gel” çağrısını kabul ederek, çadırımı, uyku tulumumu ve çantamı alıp, 125cc’lik minik motoruma atlamam ile başladı her şey..
Haziran sıcaklarının ayyuka çıktığı bir 2007 yılı geçiriyorken, iki hafta gibi bir süre İzmir de konaklama fırsatı da bulmuştum.. İstanbul’a dönüş vaktinin geldiği tarihte ise, feribotla mı dönsem, İstanbul’a kıyıdan mı gitsem diye düşünürken, memleketim olan İskenderun’a kadar çadırda kalıp geze gezere giderek, beni İstanbul’a dönüyor bilen anneme sürpriz, kendime yol, ciğerlerime oksijen, gözlerime bayram yapmak adına, kıt kanaatte olsa yollara düşmemle başlayan, ani kararlar, plansız rotalar, kahverengi tabelalar, Akdeniz’in yeşili-mavisi, çardakta- benzin istasyonlarında-sandalye üstlerinde uyumalarla dolu, cepkenin delik olduğu, benzin parasının denkleştrilmeden çıkıldığı salaş bir maceradır benimkisi…
Gitmediğim Yer; Benim Değildi... ama artık Türkiye'nin yarısına ait kıyı şeridi benim..
seneye de umarım Doğu Karadeniz'i sahipleneceğim!..
~~~~~~
1. Gün ; 15 Haziran 2007
Yorgunluk had saffa da, 9 saatte İzmir’e 01:00 saatiyle giriş yapmış olmama rağmen Urladaki kamp alanını bir türlü bulamıyorum.. Telefonlar bir çekiyor, iki çekmiyor.. Köy içinden aldığım tariflerle garip, taşlı, karanlık yollara giriyorum kilometrelerce gidip geri dönüyorum.. Yağcılar köyünü, Karaburun yolunu iyice ezberledikten sonra gece 02:25 gibi Demircili Koyunu buluyorum.. Yüzümde gülücükler açarak orada kamp halinde, elinde fotoğraf makinesiyle beni bekleyen Kürşat abi ve taaa Konya Akşehirlerden benim gibi 600 km gibi bir rakam tepip gelen Cahit abi, yüzümdeki gülümsemeyi ölümsüzleştiriyorlar ve hasretle kucaklaşıyoruz.. 2007-EnduroClub Yenice festivalinden bu yana görüşmemiştik.. Kurulu çadır varken istifimi bozmuyorum tabii.. Bana ateş üstünde bıraktıkları son parça tavuklarını da ikram ediyorlar, biraz sohbet ve sonra uyku.. Yarına keyif var…
2. Gün; 16 Haziran 2007
Haritada da görülen Titus Doğa sporlarının olduğu nokta da, İzmir Doğa sporları ve Off Road Kulübü’nün düzenlediği, TRT’ninse naklen yayınladığı ilk mahalli off-road yarışları olduğundan Cahit abiyle birlikte yarışı izlemeye gittik.. Bu sporu ilk defa izleme şansı buluyordum.. Heyecan verici bir spor, harika bir yarıştı..
EC(EnduroClub)’den HOCA takma isimli Ünal abi ve arkadaşları ziyarete gelmişler, -ki ben o sırada güzel koyun en derin bölgelerini palet/şnorkel ile keşfetmekle meşguldüm.. Sağolsunlar adaya benim yanıma da geldiler.. Islak bir hatıra fotoğrafı da çektirmeyi ihmal etmedik tabii ki.. EC’den Sinan da bir ara hayalet gibi göründü ve kayboldu..
Deniz keyfi dolu bir günün ardından kamp’a katılan, hızlı F650 endurocu Cuneyd abimiz, sanırım Takashi idi markalı motoru olan Barış arkadaşımız ve Endurocu Hannibal grubunun en profesyonel çekirgesi Bülent abi de arabasıyla da olsa bize eşlik ederek sohbetimize ortak olmuşlardı.. Erkan abi ve eşi hemen arkamızdaki kamp alanında hınca hınç kamp malzemesi dolu araçlarıyla hepimizin karnını doyurmaya ant içmişçesine, bizi besliyordu … Yaat borusu öttü, ancak çıyanlar, 15-20 cm’lik örümcekler için hayat yeni başlıyordu.. Meskun mahalde gördüğümüz takribi 15-20 cm’lik örümcek ağzında akşam yemeği olan çekirge ile Kürşat abiden köşe bucak kaçmaktaydı.. Fakat zehirli örümcek ailesi bu rahatsız etmenin öcünü gece Kürşat’ı bacağından ısırmak suretiyle fazlasıyla almış, 1 hafta davul gibi şişen bacağını zor kurtarmış olsada sabah çadırın kenarında hazır bekleyen “çıyan”la muhatap olmamamız da ayrı bir şans eseri olsa gerek.. Siz siz olun yada olmasanız da, asla çadırın kapısını benim gibi açık bırakmayın, yoksa benim kadar şanslı olsanız da arkadaşınızı doğa hayvanatları ısırabilir.. Mümkün ise yanınızda “Kükürt” bulundurup, çadır kuracağınız alana ve 1 mt etrafına halka oluşturacak şekilde kükürt dökerseniz, hayvanatlarla muhatap olmayacağınız gerçeğini bir kez daha hatırlatırım!.. Gün yine bitti.. yarın minik bir gezi ve koy keşfi ile İzmir’e döneceğiz..
Tooo Beee continueeed (Devaaam Edeceeek...) _________________ Öğrenmenin En Güzel Yanı ; Bilgileri Paylaşmaktır !..
Motor; Ayağını yerden kesen en iyi arkadaştır!..
Kayıt: Apr 07, 2008 Mesajlar: 208 Nerden: Çanakkale
Tarih: Pts Nis 28, 2008 6:54 pm Mesaj konusu:
şaka bu
benimde bir sukuturum var, istanbul - çanakkale yolu ile ilk kez uzun yola çıktım ve şunu söylemeliyim... geceleri melek gibi uyumussunuzdur,, tebrikler
Kayıt: Oct 14, 2004 Mesajlar: 2253 Nerden: TEKİRDAĞ
Tarih: Pts Nis 28, 2008 8:21 pm Mesaj konusu:
Bravo,helal olsun sana .
Kocaman kocaman cc'li motorlar üç Km lik sahillerde turlarken(sadece o iş için bilmem kaç bin Avro verip) ,sen kalk avuç kadar bir şeyle onca yolu git.Birde "Scooter motor değildir"diyen onca insan varken.
İlk karede ki fotoğrafına bayıldım,o halde bile yüzündeki sıcak gülüş sadece ve sadece motosiklet sürücülerine has olmalı. _________________ www.yakurtulus.com
Kayıt: Jan 02, 2005 Mesajlar: 30 Nerden: İzmir / Balçova
Tarih: Çrş Nis 30, 2008 1:27 am Mesaj konusu:
* matemmatik; kınamanızı anlayışla karşılıyorum, velhasıl bende çok istiyordum ancak samsun-antep hattını çizerek dönüş yolunda olmam gerekiyordu, işin gerçeği maddi imkansızlık dönemi içerisinde yaptığım spntene bir gezi olduğundan devamını bir daha ki doğu karadeniz ve güneydoğu anadolu turuna bıraktım... sindire sindire gezmek istiyorum sizin oraları ve karadenizi.. Urfa'ya sevgilerle...
* VAP35; geliyor geliyor, fırsat buldukça yüklüyor, gönlümce yazıyorum.. zaten kendime anı olsun diya yazıyorum bunları.. sizlerle paylaşmaktan da büyük keyif alıyorum.. Selamlar..
* Toxinian; herşey isteyince olur.. her motor üstündekine bakar, üstündeki mtora iyi bakarsa, gözüyle baktığı yerede gider gönülden baktığı yerede selamlar...
* onur_beat; sevgili onur, melek gibi uyuma hususunda haklısın.. başımı yastık yaptığım montuma koyduğumda göz kapaklarım anında kapanıyordu.. ancak ileriki yazılarda göreceksin ki uykusuz gecelerimde oldu .. scooter'ına iyi bak... onu bir sen bozarsın birde ustası!
* silver39; içten yazımın için teşekkür ederim.. yukarıda yazdığım gibi insan isterse herşeyi yapar, bu yolu yayan bile gidebilir.. yeter ki istesin.. binlerce avrluk makinalara gelince, kişisel zevkler, tercih meselesi saygı duymak lazım.. Hoşça kal. _________________ Öğrenmenin En Güzel Yanı ; Bilgileri Paylaşmaktır !..
Motor; Ayağını yerden kesen en iyi arkadaştır!..
Kayıt: Jan 02, 2005 Mesajlar: 30 Nerden: İzmir / Balçova
Tarih: Çrş Nis 30, 2008 1:34 am Mesaj konusu: 125cc Scooter ile 4550 km Türkiye Seferi;
3. Gün; 17 Haziran 2007 Harika bir güne uyanmak, çarşaf gibi bir denizde yüzünü yıkamak, karnını doyurmak ve yanına su almayı unutarak bulunduğumuz alandan tepelere, yamaçlara doğru çıkmakla başladı küçük gezintimiz.. Ana tema “Keşif” idi, ama tabii bizim için keşif, Kürşat abi için ise seneler sonraki ziyaretten öte değildi.. gevşek zemin üzeri, sivri oynak taşlarla dolu bir zeminden sonra kamp alanımız olan “Demircili Koyu” gözlerimizin önünde, ufukta ise “Seferihisar-Sığacık” antik liman kenti olan TEOS belli belirsiz görünmekte… Bu harika manzaranın altında yatan gerçeklerden biri, Ege bölgesindeki nadide bir fay hattıyla süslü olması.. Demircili “Çılga Burnu” ile “Kokarca Burnu” arasındaki fay hattı 21/10/2007 tarihinde 5.9 büyüklüğündeki deprem ile Urla ve civarı sarsarak aktif olduğunu göstermekle kalmayıp, tam bizim kamp yaptığımız ağacın hizasında, bir insanın rahatlıkla elini sokabilecek büyüklükte yarıklar oluşturmuş… Zira, bizim kaldığımız günlerde deprem olsaydı, oluşacak yarığın tam üstünde olacağımızdan, ben şuan size “Magmaya Motosikletle Yolculuk” adlı raporu yazamayacak uzaklıkta olabilirdim Bu kadar geyik yeter, ben anlatanların ve akut sitesinin(http://www.akut.org.tr/Default.aspx?tabid=250&ItemID=3618) yalancısıyım..
Dere tepe düz gidince işte bu el değmemiş, bakir tabirinin en uygun olduğu, denizle uğraşanların, tekne sahiplerinin ve bizim gibi birkaç keşifçinin dışında pek kimsenin bilmediği, ama artık sizin bu resimlerle öğrendiğiniz enfes bir kumsala ulaşıyorsunuz.. Yolunuz düşerde buraya giderseniz lütfen ama LÜTFEN çöplerinizi, hele ki torba, pet şişe gibi plastik maddeleri, doğal olmayan her şeyi, getirdiğiniz şekilde geri götürmesini de bilerek hareket ediniz.. Eğer atan densizlerin bıraktıkları varsa –ki ne yazık ki hep vardır- toplama zahmetini gösterirseniz, bir dahaki gelişinizde aynı şekilde doğallığı gördüğünüz güzellikleri çocuklarınızda aynı doğallıkla görebilecektir!..
O kadar çok sevmiştim ki burayı; yerim yerimm ben şirin ada parçacığını.. Kürşat abi ise dokunmakla yetindi Sahile inme hevesimiz manzarayı görünce kat ve kat artmış halde, deyim yerindeyse Metin Çetin abimizin “vercen gazı” tabiriyle, Ege’nin maki bitki örtüsü arasından süzülüverdik sahile…Üç demir at, “bu bizi kesmez, devam edelim” dercesine bize bakıyorken devam etmemek olmazdı.. Balık avı meraklılarının aklına ilk gelen “Ne çıkar buradan” olacaktır.. Kulaktan dolma ufak bir bilgi malumatı vereyim hemen.. Kıyı avcılığında söylenen Çipura,Levrek ve mırmır yaptığıdır.. Kokarca koyu tarafı, yani sağ tarafa doğru balık çiftlikleri bulunmaktadır… limanda ki iskeleden ziyade adanın en uç noktasındaki kayalıklardan avlanılması tercih sebebidir.. İlgilenenlerin bilgisine..
Dik bir tırmanış çıkıyoruz ve tırmanış sonrası susuzluğumuzun farkına varıyoruz.. Güneş altında pişmekteyiz, dilimiz damaklarımıza yapışmış bir tek kişi hariç! Kürşat abi her zaman tedbirli azda olsa suyu var, altıda kuru, keyfi de yerinde… Neyse bu konuyu geçelim.. Denizin berraklığı daha uygun bir konu –ki bir sonraki benim “saklı koy” olarak tabir ettiğim cenneti görünce içim ferahlıyor.. İyi ki İstanbul’dan atlayıp gelmişim buralara diyerek, bu sefer başka bir araca iç geçiriyorum… Tekneler!.. ama işte orada duran yelkenli hepsinden değerli benim için.. İzmir’e taşınma ve “Tekne de Yaşam” önünde motosikletim.. İki tekerle yeşil doğaya, tekneyle maviyle doyasıya kucaklaşmaya açılan yelkenleri aklımın köşesinden suya indiriyorum.. Yelkenler Fora!.. Hepsi şu gördüğünüz kayalığın tepesinde geçiyor aklımdan.. Kesinlikle burada kamp yapmalıyız diyorum, diyoruz.. Merak etmeyin, bu gezi bittikten 2 hafta sonra İzmir’e yerleşeceğim ve 4 ay sonrasında da Hannibal (Hannibal kimdir? Nedir? Merak edenler http://ginger.blogcu.com/226323/ tıklayın) adını verdiğimiz motosiklet kaşifleriyle burada kamp yapıyor olacağım.. şöyle ki ;
Artık dönüşe geçiyoruz, dik yamaçtan inişte önden Kürşat abi KLR 650’si ile iniyor ve bizi fotoğraflıyor… Tabii objektife; Takashi motoruyla dönüşü alamayarak motoru yatıran, sonrasında “Bu yollar ve enduro bana göre değil” kararını alan barış’ın düşüş anı kare kare takılıyor.. Öğrendiğim şey şudur ki; motoru inişte, rampada, düzde, virajda Çeviren de; Deviren de GAZ olduğudur.. Gaz dengenizi iyi ayarlayabiliyorsanız ve yanında sürüşünüzü fren kabiliyetinizi arttırarak süslemişseniz, düşme riskinizi en aza indirmişsiniz demektir.. Yazı içerisinde naçizane sürüş yorumu yapmamı, amatör bir scooter kullanıcısının ders vermesi değil, Kürşat gibi ustalardan edinilen bilgileri uygulayıp fayda gören bir amatörün, bilgi paylaşımı olarak görünüz..
İniş biter, teker döner, hikayenin kahramanı İzmir’e döner!..
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
İki hafta gibi bir süre İzmir den yola çıkamadım, sıcaklar alev topu gibi motorun üstünde yakmakta, rüzgardan yağmurdan kapattığımız çene açılır kaskı artık sıcak rüzgardan yanmamak için kapatır haldeyken, İstanbul’a geri dönüş yoluna dönmek mantıklı gelmemişti.. Mordoğan, Karaburun, Çeşme-Ilıca, Urla-Çeşmealtı gibi yerlerde denizin, tekneyle balık avının iki hafta boyunca tadını çıkardım.. Denize doymuştum artık..
Kürşat abi ile 15 gün sonra 2007-EnduroClub Festivalinin yapıldığı Düzce Güzeldere Şelalesi kamp alanına kadar görüşemeyecektik…
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Tooo Beee continueeed (Devaaam Edeceeek...) _________________ Öğrenmenin En Güzel Yanı ; Bilgileri Paylaşmaktır !..
Motor; Ayağını yerden kesen en iyi arkadaştır!..
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız