Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Kayıt: Jul 24, 2003 Mesajlar: 502 Nerden: Istanbul
Tarih: Çrş Tem 25, 2007 10:18 am Mesaj konusu: Kaybedilenler... Peki şimdi ne yapacağız?
Kaybedilenlerin acısı taze. Zihnen biraz zordayım. Ya siz?
İtiraf edelim, motorlu hayat hakkındaki hislerimiz şoka uğradı.
Geçen dönem birbirimizi yol yaparkenden çok cenazelerde gördük neredeyse.
Artık her kaza haberi duyduğumuzda yerimizden sıçrıyoruz.
Sıra bize, bir yakınımıza gelecek diye ödümüz kopuyor.
Kafalarımız, bu korkuyla motora nasıl binilir onu sorguluyor ...
Peki ne zannediyorduk?
Avrupalı istatistik der ki: "Birim km yolda otomobil 6 büyük kaza yapıyorken motosiklet 160 büyük kaza yapar."
Duymayanlar bir yana, çoğumuz bu tür istatistikleri duyar duymaz hızla aklımızdan uzaklaştırmak istemedik mi?
Gerçekler oradayken, "ben istatistik değilim ve olmayacağım" deyip kendimizi rahatlatmadık mı?
İtiraf edelim bunları yaptık, yapıyoruz.
Sonra da birini, birimizi kaybettiğimizde şoke oluyoruz.
Bundan sonra ne yapacağız, nasıl devam edeceğiz?
Bence önümüzde topu topu üç seçenek var :
1- Motoru satmak.
2- Bütün bu olanları geride bırakmak, geleceğe güvenle bakmanın, kendimizi rahatlatmanın bir yolunu bulmak, küllendirmek, unutmak.
3- Kaybettiklerimizi, daha akıllı olmak için hiç unutmamak, ona göre yaklaşımlarımızı değişmek, gelişmeye, öğrenmeye hiç son vermemek.
Tarih: Çrş Tem 25, 2007 10:29 am Mesaj konusu: Re: Kaybedilenler... Peki şimdi ne yapacağız?
Dünyanın her yerinde trafik bir miktar risk içerir.
Bizim trafiğimiz ise en riskli olanlardan.
2 teker, 4 teker, daha çok teker, riski neyle alacağımıza karar verebiliriz belki. Bir yandan yaya olmak bile riskli.
Bu riski hiç istemiyorsak, motorlu araç bulunmayan bir adaya gitmek gerek.
Oraya varılabilirse sağ sağlim, attan düşüp ölmekte var...
Bence hayatın her alanında olduğu gibi;
Ya korkularımızla, ya doğrularımızla yaşayacağız...
Benim doğrum bu:
Herman demiş ki:
..... 3- Kaybettiklerimizi, daha akıllı olmak için hiç unutmamak, ona göre yaklaşımlarımızı değişmek, gelişmeye, öğrenmeye hiç son vermemek.
....
süreç kendini zenginleştirme ve olgunlaştırma süreci tabiki ancak sonu olmayan bir süreç.
tüm kilometreler, eğitimler ve tecrübelenme sürecini aslında motosikletin ustune bindiğimiz ve ulaşacağımız yere ulaşıp üstünden indiğimiz zaman aralıgında karşılaşacaklarımızın sonuclarından bizi koruyacakmış gibi düşünüyoruz ve algılıyoruz.
bence burada temel bir hata var. tüm tecrubelerimizi herhangi bir olumsuz durumla karşılaşmamak için elimizden geleni yapmaya yöneltmeliyiz. zira oluşan durumların sonucları bana kalırsa tamamen tesadüflere bağlı.
onlarca kere zor durumlardan sıyrılmamız bir başarı değil tamemen bir tesadüf bana sorarsanız. zira 100 kez burnu kanamadan kazadan kurtulan yada geçirdiği kazaları ama hafif ama ağır atlatan hiçkimsenin 101 inci deki sonucu öngörebilmesi mümkün degil.
bu bakımdan hakan ın söyledigi 3. madde son derece mantıklı ve en dogru yaklaşım ..
10 nin 100 bin 1 milyon yada 10 milyon km yol tecrubemiz , katkat fazla yaşam tecrubemiz olabilir. ama tum bu birikimi olası kazadan kurtulmak yerine sonucu kaza olabilecek en hafif bir duruma bile girmemek adına kullanmadığımızda sonucu tamemen tesadüflere açık bir kumar oynamış oluyoruz. cogunlukla bu kumarı kazanmak yetmez. zira bir kez kaybettiğimizde bir başka şansımız yokki.. _________________ Egemen Ergel
Honda Foresight 250 - pirpir
İstanbul
www.webevi.com
Deneyim hicbir zaman yanilmaz, yanilgiya düsen yalnizca kendi
sonuçlarini doguran ve nedeni deneyimleriniz olmayan kararlarinizdir.
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 2535 Nerden: İstanbul
Tarih: Çrş Tem 25, 2007 12:51 pm Mesaj konusu:
Olaya riskleri kaldırmak açısından yaklaşırsak en mantıklı yaklaşım tabiki motosikleti satmak olacaktır. Bu şekilde bir motosiklet size çarpmadıkça motosiklet kazasında ölme riskiniz sıfıra iner.
Diğer yandan, trafik kurallarının yanısıra toplu halde medeni şekilde yaşamaya ilişkin tüm diğer kuralların da sık sık ihlal edildiği ve bu ihlallerin toplumun büyük çoğunluğunda kabul gördüğü coğrafyalarda motosiklet kazası geçirmekden başkaca önemli riskleri de üstümüzde taşırız.
Bir kaç küçük örnek..
1) Beyoğlunda çay içerken kafanıza eski bir binadan kopan beton blok düşebilir (genç bir mühendis bu şekilde öldü geçen sene)
2) Kızılaydan verilen kan HIV virüsü taşımaktadır, (Batmanlı imamın karısı ve kızı kan nakli nedeniyle yakalandıkları AIDS nedeniyle öldüler)
3) Annenizin elinden tuttuğunuz bir yürüyüşte belediye çukuruna düşebilirsiniz (minik bir kız çocuğu öldü bu yıl istanbulda)
4) Sizin ekleyebileceğiniz bir çok olay..
Motosikleti satarak motosiklete ilişkin riskleri bireysel çabamızla sıfıra indirebilsekde Türkiyede yaşamaktan kaynaklanan risklerimizi bireysel çabamızla sıfıra indirme şansımız yok. Bizler her durumda bir isveçliye, Amerikalıya, Almana, Fransıza vs. göre eceli dışında bir nedenle ölmeye daha yakınız. Bunları işkembe-i kubra dan söylemiyorum istatistikler böyle diyor.
Bunun tuhaf bir sonucu var, insan riskli ortamlarda yaşaya yaşaya riske karşı duyarsızlaşıyor, mantıksız bir nedenle bize bir şey olmayacağı inancı taşımaya başlıyoruz (bunlardan biri benim)
Uzun lafın kısası bu ülkede yaşamak zaten riskli motosikletimi satarak mevcut riskimi çokda önemli ölçüde azaltmış sayılmayacağından yola devam...bilinç milinç hikaye yani.. _________________ Ümit Yayla
İstanbul
Kayıt: Jan 18, 2005 Mesajlar: 570 Nerden: İstanbul
Tarih: Çrş Tem 25, 2007 2:17 pm Mesaj konusu:
Motosiklet denen araca biniyor ve
- çıplak ve korunaksız olduğumuzu
- konsatre olamıyorsak her an kaza yapabileceğimizi
- büyük araçların bizi görmediğini ve her an bize zarar verebileceklerini
- olası bir kaza durumunda citti yaralar alabileceğimizi, sakat kalabileceğimizi, veya ölebileceğimizi bilmiyor yada unutuyorsak kesinlikle motosiklet kullanmamalıyız..
Motosiklet kullanmak çok citti bir karardır. Kimseye önerilmez, brakmak isteyen birine kesinlikle ısrar edilmez.
11 ay önce 25 yaşındaki kuzenimi motosiklet kazasında yitidim. Kendime çok kızdım ona engel olamadığım için ama 1 an bile motosikleti brakmayı düşünmedim. Çünki ben bu şartları biliyorum ve bu şartlarda motosiklet kullanmayı kabul ettim..
Allah hepimizi korusun.. _________________ Mustafa Ateşel
ARH(-)
Kayıt: Jul 23, 2003 Mesajlar: 1396 Nerden: Istanbul
Tarih: Çrş Tem 25, 2007 2:51 pm Mesaj konusu:
şartlar motosikletimi satıp biraz kafa dinlememi gerektirdi, şimdilik motosiklet eksikliğini hissetmiyorum,
her an kaza yapabilirim diye, kendime söylene söylene, aman trafik duruyor , bir araç her an önüme kırabilir, aman arkan gelen araç çok hızlı diye kendimi kasmaktan sıkıldım artık...(motosikleti, yaz ,kış , her gün kullanırım(dım))
Araç içinde alabileceğim minimum darbe , motosiklet üzerinde ölümcül olacaktır, bunun bilincindeyim ve 150,000km üzeri motosiklet kullanmışlığım , lisanslı eğitmenlerden eğitim almışlığım kendime göre de iyi bir derecem var...
Kaderci değilimdir, burada olmaz ise başka yerde diye düşünmüyorum, şu anda hayatımın doğal akışı içinde yaptığım en riskli iş, şehir içinde sıkışık trafikte , sabah ve akşam işe giderken motosiklet kullanmaktır.
Hele güzergahım sayısız bölmelere ayırılıp , bariyerler döşendikten sonra iyice bir korkarak motosiklet kullanmaya başladım.
Belkide bir müddet ara vermek daha iyi olacaktır, üstüne gitmenin gereksiz olduğunu düşünüyorum...Rahmetlinin kazası , 43 yıllık yaşamımda ,beni hiç bir şeyin sarsamadığı kadar sarstı...
İstanbul da olup da , yoğun kar yağışı dışında 6 gün boyunca motosiklet kullanmadığımı bilmem..şu an kullanmıyorum..bu isteksizlik ne kadar sürer bilmiyorum belki 3 gün, belki 3 ay ,belkide bir daha içimden gelmez..
mustafa ya katılıyorum, ben çevremde kimseyi motor almak için zorlamam ama alıyorum dediğinde de oturup anlatırım ona göre karar ver derim. yani alma da demem.
motora binerken kasktan tutun da eldivene kadar üstümüze giydiğimiz herşey bizi bekleyen düşme durumuna karşı hazırlık değil mi zaten? biliyoruz başa geleceği işte. bazen zekamdan şüphe ediyorum hatta kusura bakmayın herkesin zekasından şüphe ediyorum. bile bile de yapılır mı bu diyorum.
ama yapılıyor, yapıyoruz. hemde binlerce km yapıyoruz, demekki biz bu işi seviyoruz. ciddi ciddi sorgulama kısmına girdiyse bir insan bana göre o gün bırakmalı motoru.
arabayı, motoru yokuşta kaldırırken bi anlık tereddüt kalkamamanıza sebep oluyorsa bence bu motora binme konusundaki tereddüt te sebep olur kazaya. tabiki bu düşünceyi akıldan çıkartmamak gerekli tedbir açısından, ama herşeyin bir haddi var. zevk alma oranı düşünce oranının altında kalıyorsa, ara verme, bu düşünce geçmiyorsa bırakma zamanı gelmiştir diyorum. _________________ http://serhatgursoy.com
r1200GStar
Kayıt: Dec 20, 2004 Mesajlar: 2345 Nerden: Istanbul, Şişli
Tarih: Çrş Tem 25, 2007 3:02 pm Mesaj konusu:
Mithat demiş ki:
şartlar motosikletimi satıp biraz kafa dinlememi gerektirdi, şimdilik motosiklet eksikliğini hissetmiyorum,
her an kaza yapabilirim diye, kendime söylene söylene, aman trafik duruyor , bir araç her an önüme kırabilir, aman arkan gelen araç çok hızlı diye kendimi kasmaktan sıkıldım artık...(motosikleti, yaz ,kış , her gün kullanırım(dım))
Araç içinde alabileceğim minimum darbe , motosiklet üzerinde ölümcül olacaktır, bunun bilincindeyim ve 150,000km üzeri motosiklet kullanmışlığım , lisanslı eğitmenlerden eğitim almışlığım kendime göre de iyi bir derecem var...
Kaderci değilimdir, burada olmaz ise başka yerde diye düşünmüyorum, şu anda hayatımın doğal akışı içinde yaptığım en riskli iş, şehir içinde sıkışık trafikte , sabah ve akşam işe giderken motosiklet kullanmaktır.
Hele güzergahım sayısız bölmelere ayırılıp , bariyerler döşendikten sonra iyice bir korkarak motosiklet kullanmaya başladım.
Belkide bir müddet ara vermek daha iyi olacaktır, üstüne gitmenin gereksiz olduğunu düşünüyorum...Rahmetlinin kazası , 43 yıllık yaşamımda ,beni hiç bir şeyin sarsamadığı kadar sarstı...
İstanbul da olup da , yoğun kar yağışı dışında 6 gün boyunca motosiklet kullanmadığımı bilmem..şu an kullanmıyorum..bu isteksizlik ne kadar sürer bilmiyorum belki 3 gün, belki 3 ay ,belkide bir daha içimden gelmez..
..
Oğlum..Silkelen ve kendine gel. Ha tamam birkaç zaman kullanmazsın, eyvallah anlarım. Ama motoru satayım falan dersen olmaz.
Hayat devam ediyor Mithat.. Kıllık yapma. _________________ Metehan YILMAZ
Kayıt: Jul 24, 2003 Mesajlar: 502 Nerden: Istanbul
Tarih: Çrş Tem 25, 2007 6:59 pm Mesaj konusu:
V-Strom demiş ki:
Uzun lafın kısası bu ülkede yaşamak zaten riskli motosikletimi satarak mevcut riskimi çokda önemli ölçüde azaltmış sayılmayacağından yola devam...bilinç milinç hikaye yani..
Kayıt: Jul 24, 2003 Mesajlar: 502 Nerden: Istanbul
Tarih: Çrş Tem 25, 2007 7:09 pm Mesaj konusu:
Dedim ya zihnen biraz zordayım diye (anlaşılan yanlız değilmişim), eski eğitim notlarıma baktım biraz. Jon Taylor usta yazdırmış olmalı bunları. "Öğrenme" ile ilgili iki çarpıcı konuyu hatırlamış oldum:
Hakancığım
üniversitede profesörlerimin de hocası , bilen bilir dünyaca ünlü matematikçimiz Cahit Arf hocanın bir lafı sürekli kulaklarımdadır.
bir konu hakkında kendi öğrencisi, bizim hocalarımızı bir güzel payladıktan sonra demişti ki.
Matematik belki okuyarak öğrenilebilir ancak kesinlikle keşfedilerek anlaşılmalıdır...
belki paradoksal gelebilir ama hayatta her turlu beceri için geçerli bir düstur gibi geliyor bana
okuyarak, dinleyerek , görerek ve deneyerek motosiklet kullanmayı öğrenebilir , hatta ileri sürüş kabiliyetlerini kazanabiliriz. ancak tüm bu sürecin yanında en az onlar kadar önem vererek bu işi keşfederek anlamamız gerekiyor. yada yeniden kuralım cümleyi , bu işi tüm yönleri ile anlayabilmeyi keşfetmemiz gerekiyor.ki burada her birimizin kendisine göre farklı yöntemleri olabilir.. ki buda doğaldır zaten.
yani ezberi bozmak lazım
nedenleri niçinleri sorguladıkça hergün onlarca kere yanından geçtiğimiz riskleri farkedebilmeye başlamamız ancak bu şekilde mümkün olabilecek......farkındalık sakınabilmeyi ve/veya yokedebilmeyi çok daha mümkün kılacaktır... bir nevi gücün aydınlık tarafı yani..
Bu arada mithata not : aman şu önüme dalar, bu bana çarpar diye taramak çok güzel bir yaklaşım ama bu yaklaşımda bulunuyorken kendini kasıyor isen bi yerlerde hata olmalı. zira bu taramayı nefes aldığımız kadar doğal olarak yapabilmemiz lazım ... kastıkça dikkat dağılır. sonra birşey oldugunda inanılmaz dikkatli idim ama yined oldu, olacağı varmış deriz. halbuki kasılmaktan kaçar gözden başımıza gelen _________________ Egemen Ergel
Honda Foresight 250 - pirpir
İstanbul
www.webevi.com
Deneyim hicbir zaman yanilmaz, yanilgiya düsen yalnizca kendi
sonuçlarini doguran ve nedeni deneyimleriniz olmayan kararlarinizdir.
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız