Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Kayıt: Jun 09, 2005 Mesajlar: 680 Nerden: İstanbul-Çanakkale
Tarih: Cmt Şub 04, 2006 9:59 pm Mesaj konusu: VESPA İle Şubat'da Serüven.. İstanbul - Çanakkale
Dikkat !!.. Uzun bir yazıdır..
Efendim malumunuz; kar,tipi, fırtına, soğuk derken kapandık evlere, işyerine; motorlar bize, biz onlara bakar duruma geldik.
Üstüne bir de malum ve malumsuz markalar fiyat açıkladı; ucuzdu pahalıydı derken sardık birbirimize, kafa göz kırdık. Tüm bunların sebebi aşk.
Ruhani bir aşkla bağlı olduğumuz iki tekerlekli araçlarımıza binemeyince bir huysuzluktur aldı hepimizi. İki saniye motor gördüğümüz klipler bile başlıklarda yer tutar oldu. Hani kimisinin çenesine vurdu, kimisinin klavyesine. Yazarken ayık mıydı, sarhoş muydu derken güneş birazcık gösterdi yüzünü.
600f'im yatadursun, gelip geçerken halini hatırını sormaktan başka bişey gelmedi elimden. Derken bir yıldır motoorr, motoorr diye başımın etini yiyen arkadaşım Özgür çıktı geldi.
-Çekiyorum kredimi anasını satiiim, gidip alalım şu İstanbul denen şehrin boyunun ölçüsünü..
-E tamamdır o zaman dedim. Para tamam, bi de işbilir adam var, (ben oluyorum) yürü!
Neyi alıcaz, malumdu, olurdu olmazdı derken bir yıldır sonucunu getiremediğimiz tartışmanın gene sonuçsuz kalması haline karar verdik. Özgür'ü gönlünde yatan aslan, yıllardır inci beyazı bir Vespa ET4.. Ben diyorum ki tamam harika makına da, çok para be kardeşim. Şimdi bu senin ilk motorun. Biliyoruz ki bir kaç ay sonra -Ben büyük motor istiyom!! diye bağırıcan. Değiştirmek isticen, alımdı satımdı zarar edicen. Gel alalım bi Honda Activa ya da dengi, bin 4-5 ay, satarız minumum zararla, alırız bi Twister ya da muadili bakarsın keyfine.. Olurdu olmazdı son karar İstanbul'un.
Dolaşıcaz ne kadar dükkan varsa, arıcaz sahibinden.com ilanlarını, tek tek bakıcaz. Ne kafamıza yatarsa, temizliği içimize sinerse onu alıp gelicez.İyi dedik çıktık yola.
İstanbul....
Dakka bir gol bir..
Kızıltoprak'tayız. Kadıköy'de eşyaları eve bıraktık, başladık yürümeye. İlk dükkan, dükkanın önünde onlarca motor. Bir tanesi üçyüz metreden dürtüyor Özgür'ü.. İnci beyazı Vespa ET4.
Dur diyorum acele yok dolaşıcaz her yeri.. Giriyoruz bakıyoruz, henüz 3500km de İnci beyazı.. Performans egzozu koymuşlar. Orjinal paspas bağırıyor Allah Allah! diye..
Gözüme bir Burgman 150 ilişiyor.Suziki mavisi.. Koltuğu bir kaldırıyorum, havuz mübarek.. Nuk nukları,torpidosu herşeyi on numara.. Pek beğeniyor Özgür.. Fiyatı soruyoruz, kasıcak cinsten..
Bi de Aprilla SR150 bakıyor bize sırım sırım. Uygun mu uygun.. İki zaman meselesine takılıyoruz.. Çok yakar ama hızlı.. Neyse diyoruz daha çok dükkan var.. O dükkan senin, bu dükkan benim başlıyoruz gezmeye. Siyah bir ET4' takılıyoruz bi ara... Sonra diyoruz e sıfırını alalım madem iyi taksit var.. Bir pazarlıktır gidiyor.. Olmadı, evdeki hesap tutmuyor Kızıltoprak'ı..
Yamaha'nın yeni scooterında duruyoruz bi ara.. Sonra da Kymco 'ya bir merhaba diyoruz.. Hakkında çok olumlu şeyler yazılıp çizilen Kymco'da, fiyat-performansta mantıklı geliyor bize. Pek de uygun vade imkanları..
Bu arada belirtmeliyim ki, Çin malları yok bizim listede. Beni tanıyanlar, yazılarıma dikkat edenler bilir, hiç haz edemediğim aletler. Kımse kızmasın; ben tanıdığım sevdiğim, bana danışan kimseye aldırtmam çin mallarını.. Geçenlerde bir arkadaş; gel dedi, bi çin motoru bayii açalım.. Ulen dedim onca konuştuk yazdık çizdik, şimdi bi bayii açarsak ne derler adama? Cazip de bi teklifti ya vazgeçtim şimdilik. Neyse bu güne kadar pek çok arkadaşımı motorize yaptım, a dan z ye giydirdim, donattım ama çin işine; -aman uzak olsun- dedim hep.. Güvenlik gerekçesi benimki.. Sağlamlık, dayanıklılık bi tarafa bastın mı frene, lastiğine, balatasına, diskine güvenmeliyim.Neyse bu bölümü hızlı geçelim..
O dükkan benim bu senin, cep telefonu elde, -Abi şurada görelim motoru, yok olmadı sen buraya gel, falancada bir motor daha varmış hadi bi bakalım derken listemiz kabardı, kafamız karıştı. Akşam eve dönüp aldık listemizi ele, başladık beyin fırtınası yapmaya.. Onun kılı ötekinin çöpü.. Gilera Runner 200 var bir de kafamızı karıştıran. Daha önce de epey test ettiğim, sevdiğim bir scooter. Fiyat düşündürüyor Özgür'ü... Biraları içip sıcak sobanın karşısına geçince, mantıklı düşünmeye başlıyoruz.. E Türk'ün aklı böyle çalışıyor.. -Tamam!!! diyor Özgür, ben kararımı verdim.
Yarın sabah alıcı gözle bir daha bakıp, yapacağız pazarlığımızı.
Sabah oluyor, ben başlıyorum giyinmeye, e artık alıcaz motoru, kaskımı da alıyorum sırtıma, doğru Kızıltoprak.. Öylesi, böylesi, kavgası, dövüşü sıkılıyor eller. Notere gidiliyor, muameleciye derken
bitiyor işimiz, aldık sonunda. Özgür'ün yeni yol arkadaşı, ismini Dede Korkutun koymasını beklediğimiz ay parçası:
Motor Tipi: Tek silindir, 4 zamanlı
Silindir Hacmi: 150cc.
Kompresyon Oranı: 10.5/1
Transmisyon: Kayışlı
Yağlama: Pompalı, çift filtreli
Soğutma: Hava
Ateşleme: Elektronik
Marş Sistemi: Elektrik / Ayak
Maksimum Güç: 12.5HPx7500 rpm
Uzunluk: 1780 mm.
Genişlik: 710 mm.
Sele Yüksekliği: 1092 mm.
Lastik Ön: 100/80-10"
Lastik Arka: 130/70-10"
Fren Ön: Disk
Fren Arka: Tambur
Süspansiyon Ön: Tek şoklu ters tip
Süspansiyon Arka: Hidrolik ayarlı
Şase: Presli ve kaynaklı çelik gövde
Yakıt Tankı: 9 lt.
Yağ Tankı: Kartel 850cc.
Ağırlık: 109 kg.
Bizim Vespa tam bir canavar, performans egzos, karbüratör, bir de orijinal çanta buluyoruz; huyu huyuna boyu boyuna, tam oluyor...Hadi diyorum Özgür'e iki gündür bakıp durduğumuz kıyafetlere geldi sıra. Önce Kask. Ucuzları itiyorum elimin tersiyle. Olacaksa adam gibi olacak; kafa ölçüsünü alıyoruz, denemeler başlıyor. Daha önce kask deneyimi olmayan Özgür, haklı olarak taktığı her kaska tepkisiz kalıyor.. Anlatıyorum uzun uzun. Sıksın çeneni, önemli değil alışacaksın, şakaklarında ciddi bi rahatsızlık hissetmiyorsan sorun yok. Güzel bir Shoei seçiyoruz. Bir müddet kararsız kalıyorum, çenesi açılır kask konusunda. Zamanında çok tartışılmıştı güvenirliliği. Sonra Rahmi Barutcu hocamızın söylediklerini hatırlıyorum. Özgür'ün kullanacağı motoru da hesap edince çok mantıklı geliyor seçimimiz.Fiyatı biraz korkutuyor Özgür'ü.. Yok diyorum sen rengini seç, senin kafa kıymetli kafa..Sırasıyla montunu ve eldiveni satın alıyoruz. Bering'in yazlık modelini pek beğeniyor Özgür.. Üşüyeceksin ama tamam diyorum. Bir tek pantalonumuz eksik kalıyor. Cebindeki eksralara bi göz atıyor Özgür, yav diyor onu biraz ertelesek? İçim elvermiyor ya tamam diyorum. İlk fırsatta hallediceksin. Sabaha yola atıcaz kendimizi, ve bir hayli yorulduk. Planımızı yapıyoruz. Şubat ayında Vespa ile İstanbul - Çanakkale yapıcaz. Duyan bize: Allah akıl fikir versin diyor. Otobüse atıp gitmek fikri geliyor aklımıza. Yo diyorum, tatlı su motorcusu değiliz biz, gideriz aslanlar gibi. Kendi deliliğimize gülüyoruz.. Bi de aklımıza geliyor yorgunluğumuz, iki gün gezdik dükkan dükkan, gene de ilk gördüğümüz motoru aldık diye.. Tekrar tekrar gülüyoruz..
Sabah kalkıyoruz erkenden, bakıyoruz bir dünya çantamız var, sığacak mı abi bunlar muhabbetini yapıyoruz. Vespa sağ olsun güzel bir koltuk altı var, e bi de orijinal çantamız da var. Tıkıştırıyoruz..Bir sırt çantası Özgür'e bi tane bana kalıyor.Benimkini koltuğun önüne, Vespa'ların klasik klipsine tutturuyoruz.
Bi de Sirkeci'ye uğrayalım mı be abi diye son dakika golü atıyor Özgür. Ooo sen çabuk motorize oldun be kardeş diyorum. Özgürlük elimizde.. Hemen Harem'e koşturuyoruz. Uzuuuun Feribot kuyruğunu bir kaç saniyede atlayıp en önde yerimizi alıyoruz.Motorcu motorcuyu mıknatıs gibi çekiyor. Kırk yıllık arkadaş gibi başlıyoruz muhabbete kurye bir arkadaşla. İsmini bir türlü hatırlayamadığımız arkadaşla vespa kardeşliği, dayanıklılığı, macera falan filan... Selam ederim kendisine. Tanıyan varsa söylesin de ismini yazayım.
Geçiyoruz Sirkeci'ye. Kadim dostum Aydınlar ticaretin sahibi Aydın'ın çayını içiyoruz. Özgür de almak istediği çanta ve filitresini alıyor. Aydın ailesi cümbür cemaat dalga geçiyor bizimle.Siz deli misiniz, bu havada bu yola gidilir mi diye.. Gülüp geçiyoruz, bu arada Aydın'a sponsorluk teklif ediyorum. Ben gezicem diyorum sen ekipman vericen.. Olurdu olmazdı, iyi bir çözüm buluyoruz. Sırada Aydın var motor alacağımız.. Hele bi alalım çok ütüleyeceğim başını..
Doğru benzinliğe gidiyoruz.En kralından olsun, full olsun diyoruz.. Hemen koşuyor bi pompacı arkadaş.. Açılın ben de Vespacıyım diye.Vespa kardeşliği fotoğrafımızı çektiriyoruz..Boğazına kadar dolduruyoruz depoyu. Ölçücez ya ne kadar yakıyor diye.
Kıvrılıyoruz Sirkeci'den, Aman vre deryalar diye bağıra bağıra atıyoruz kendimizi yola. Saatimizi ayarlıyoruz. On yılı aşkın süredir motosiklet kullanıyorum. Yaptığım kilometre, hatrı sayılır cinsten. Ne yalan söyleyeyim bir heyecan kaplıyor içimi. İlk defa bir Scooterla uzun yol yapıyorum. Motordan yana içim rahat ama performanslı aletlere alışık birisi olarak merak ediyorum nasıl olacak? Kapatıyorum gazı sonuna kadar. "Kralını tanımam abi!! " diyor Vespa. Su gibi. Bir ara 90l'arla seyrederken bir tırın arkasına yanaşıyorum. Sollasam mı sollamasam mı derken, bakıyorum aynaya; haydeee!!! diye bir nara çekiyorum. Yüz, yüzon derken hop önündeyiz tırın. Ah diyorum, benim kızım olucaktı şimdi, CBR'ım canım benim... İki kişi ağırlıklarımızla beraber , yaklaşık yüzelli kilo çekeriz diye hesap yapıyorum. Uygun, eğimli bir yolda bir gözüm ibrede, diğeri aynada şu limitlerini bi görelim. Aslanlar gibi 120 km/s görüyoruz. Tamam diyorum bu yol biter...
Bakıyorum yol boş, yakıyorum sinyali, bir sellektör bir korna, bir kamyonun soluna çıkıyorum. Hızımız yüzler. Oldu olacak ha gayret, yokuşa sarıyoruz. Bir kaç dakika bırakmıyoruz mücadeleyi, gözüm aynada, bir leke görsem geriye çıkacağım. Olmadı.. bu kadar yükle seksenlere düştü Vespa.. Limitleri bilmek gerek diyorum.Bi de haddimizi. Ahhh benim kızım!!!
Yolda karları görünce bi duralım; bunu forumlarda yazmak lazım, görsellik lazım diye çekiyorum sağa. Kimse kızmasın bana otobanda durmuş fotoğraf çekiyorsun diye.. Yaptığımız hiç bir iş akıl karı değil ki, bu olsun.
Derken kar boyu yükseliyor. Bakıyoruz çalışma var, kar küreme makinası havaya kar atmaca oynuyor. Tam fon olucak manzara diyorum, bu kez trafik tarafından bölünmüş güvenli bir tarafta duruyoruz.Yol işcileri, polis, jandarma, kravatlı adamlar...manyak mı bunlar diyor... Bizse çocuklar gibi neşeli, amacına uygun fotoğrafların peşindeyiz. Yanımıza gelip -hayırdır sizin görünen köyün yolları bozulmuş galiba, naapıyonuz siz sorularına cevap veriyoruz. Eli kürekli bir arkadaş " -Durun !!! " Vespa kardeşliği diye koşuyor yanımıza. Onda da 63 modeli varmış. -Taşş, babam taşş!! diye tarif ediyor bize Vespasını.. - Hadi gir kardeşim fotoğrafa, Elfler diyarına gidiyoruz, kardeşliği bozmaya çalışan karanlık bir kamyon geliyor arkadan, bize zaman kazandır da kardeşliğimiz bozulmasın diyoruz.. Ben bir büyü yaparım şimdi diyor.. Sağlık dualarını alıp devam ediyoruz yola..
Tekirdağ'a 30 km kala soğuk, iliklerimiz ile bizim aramıza giriyor. Bütün kıyafet ve donanımımı yanıma almama rağmen çizmelerimi unutmamın ceremesini çekiyorum.Ayaklarımın arasındaki çanta, ayaklarımı saklamama engel oluyor. İki çorap bir patik anca bu kadar kurtardı. Ayaklarımı artık demir bir parça olarak hissediyordum.Hipotermi belirtileri ellerimde de baş göstermeye başladı.Hadi on kaldı , hadi beş kaldı derken girdik Tekirdağ'a. Benzin ışığımız yanıp sönmekten, sürekli yanar hale döndü ve bu halde ne kadar gideceğimiz hakkında en ufak bir yorum yapamıyordum. Şehir içine girdiğimiz için riske girdim, bu arada benim bir marka takıntım var benzinlik konusunda. Babadan kalma alışkanlık. Bir de shellcard kullandığım için puan biriktiriyorum.
Neyse "Sahilde köfte yenmez oolum" diyerek dönüyorum şehir içine. Daha önce Ahmet Abi'mden öğrendiğim köftecimize gidiyoruz. Park edince bir iki dakika buzlarımızın çözülmesini bekliyoruz.
Köftelerimizi söyleyip soyunma işine giriyoruz.Çorba ile ısınıp, piştikce, posta posta gelen Tekirdağ köfterinden birer buçuk götürüyoruz. İkişer de çay içince "Ohhhh !!" çekip, seramoni biçiminde giyinmeye başlıyoruz.
Ha bitti ha biticek derken, benzinliğe kadar gidiyor motorumuz. Dolduruyoruz depomuzu, bir yandan da hesap yapıyoruz. Kaç lira yaktık km'de diye. Açıyoruz gazı. Meğer açlıktan üşümüşüz biz.. Gene de yemekte konuştuğumuz üzere bir marketten aldığımız ameliyat eldivenlerini, normal eldivenlerimizin içine giyiyoruz. İşe yaradı mı yoksa hava mı değişti ikimiz de anlamadık.
Keşan'a kadar gaz kesmeden devam ediyoruz. Girişte BurgerKing yazısını görünce canım bir sıcak çikolata istiyor. Bu kez soğuktan değil şeker-çikolata ihtiyacımızdan duruyoruz. Durmuşken bir kaç kare daha çekiyoruz sırayla.
Bir ara duygusal bir bağ kurmaya başlıyorum Vespa'yla.
Bundan sonra soğuğundan korktuğum Koru Dağları var sırada. Bre dağlar, ben seni deler de geçerim diye sarıyoruz virajlara. Vespa hiç bir yokuşta bayılmıyor. İşin garibi üşümüyoruz da. Saroz'u geçince koyun sürüsü görüyorum yolda. Yavaşlamışken adettendir, koyunsuz olmaz diyorum, hadi bir fotoğraf molası daha. Bir kaç koyun, gelip kokluyor Vespa'yı bu koç bizimkine benziyor diye.. I - ıh.. bu bizim bey değil.. Biz makınayı çıkartıyoruz, çoban arkadaş bizi sorguluyor .. İstanbul'dan geliyoruz diyoruz, koyunlar bile ters ters bakıyor bize. Tamam akıl karı değil, kabullendik gerçeği.
Dikkat: ufuk çizgisi cetvelle çizilmiştir:
Bu da artistik kardeşlik:
Gelibolu'da mola vermeyi planlıyorduk, baktım güneş kızıl kızıl olmuş, "batıcam yakında seleye koyduğunuz yerler donacak" diyor. Asılıyorum gaza.. Hava iyice soğuyor. En sevdiğim yol ve virajlar var sırada. Benim kızla pegleri sürtecem diye uğraştığım, her seferinde tecrübelerimi zorladığım yollarda, ara ara titreyerek yata yata ilerliyorum. Özgür bağırıyor bir ara, korkutma beni diye.. Yok diyorum amacım bu değil. bakalım bu ufaklık bu güzel virajlarda nasıl.. Pek keyifle ilerliyoruz.
Motosiklet yolculuklarımda en sevdiğim zamanlar, gün batımı saatlerinde, yolun gün batımına doğru aktığı dakikalardır. Çocuklukta izlediğim filmler yüzünden belki.. Kulaklarımda Bon Jovi duymaya başlarım. Dünyevi duygulardan sıyrılıveririm hemen.Hava tam kararmadan yetiştik Kilitbahir iskelesine. Epey üşümüştük ama deliler gibi gülüp eğleniyorduk.Rüzgara karşı yaktık sigaraları. Paris-Dakar rallisini bitirmiş kahramanlar gibi adım attık Çanakkale'ye. Ne yazık ki hiç alkışlayan yoktu. Hemen eve gidip, sobanın karşısına attık kendimizi. Saatler sonra şarap içerken maskemin hala kafamda olduğunu farkettik ve yüzüme çekip Dakar kahramanı edası ile poz verdim.
Tüm molalarımızla birlikte 6 saat sürdü yolculuğumuz. Kredi kartı ekstresine bakarsak, 10.59 da çıktık Sirkeci'den. 18.00 Eceabat vapurunu bir kaç dakika ile kaçırıp Kilitbahir motorları ile geçtik karşıya.
Rapordan çıkan sonuç:
-Uzun zamandır gördüğüm, okuduğum Vespa ile dünyayı gezen adamların raporlarındaki herşeyi daha iyi hissettim.
-Yıllardır 500cc üstü motorlarla gezen biri olarak, gezilerin küçük motorlarlada çok keyifli olabileceğine kanaat getirdim.
-Şubat ayında kendinizi yollara atacaksanız; kışlık varsaydığınız, ve şehir içinde hiç problem çıkartmayan kıyafetleri tekrar gözden geçirmem gerektiğini, hatta mümkünse elektirikli donanımlar temin edilmesi gerektiğini anladım.
-Küçük cc'li bir motosiklet ile uzun yollar yapmayı planlıyorsanız, motorunuzla ilgili aklınızda hiç bir şüphe kalmaması gerektiğini, güvenilir bir marka seçmenin önemini pekiştirdim.
Sevgili arkadaşım, sitemizin yeni üyesi Özgür'e aramıza hoş geldin diyor; Vespa'sının hayırlı uğurlu olmasını, motoruna en güzel günlerde, kazasız belasız binmesini diliyorum. _________________ Vural Çelikoğlu
-. MOTOZAR .-
"hoc volo, sic iubeo, sit pro ratione voluntas"
Kayıt: Jan 18, 2005 Mesajlar: 570 Nerden: İstanbul
Tarih: Cmt Şub 04, 2006 11:47 pm Mesaj konusu:
Vuralcım harika bir gezi olmuş, tebrikler...
Ben Vespa ET4 ile 2 kez İstanbul-Çanakkale yaptım ve toplamda da 20k km bir çok yer gezidim (eşimle). Ufacık bir scooter la seyahat etmek yavaş gitmek etrafı seyretmek okadar ketifli birşeyki anlatamam diyeceğim ama anlamışsın.
Özgür motorun hayırlı olsun çok iyi bir seçim yapmışsın. Kazasız belasız güle güle kullan. Çok kısa bir süre içerisinde Vespana aşık olcaksın. _________________ Mustafa Ateşel
ARH(-)
Vural siz cilginsiniz ve cok da iyi boylesi. Ozgur (Ozgur SEZER degil mi?) motorun hayirli olsun, keyifle kullan insallah. _________________ Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - IST. & Geyikli
Turkiye durmaksizin doguya giden bir gemidir, bazilari bu geminin guvertesinde batiya dogru kosarak batiya gittiklerini sanarlar (Filozof Sakallı Celal).
En son VAP53 tarafından Pts Şub 06, 2006 3:53 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Kayıt: May 23, 2004 Mesajlar: 124 Nerden: İstanbul
Tarih: Pzr Şub 05, 2006 10:11 am Mesaj konusu:
Vural bu kadar çabuk alacağınızı tahmin etmemiştim.Daha dün toplantıda konuştuk almak istiyoruz diye siz almış Çanakkale'ye varmışsınız bile tekrar hayırlı olsun.
Resimler ve geziniz'de çok güzel olmuş.Özgür arkadaşımıza hayırlı olsun der kazasız ve uzun sürüşler dilerim. _________________ Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunamaz.U.Mumcu
Vural, sana helal olsun Özgür'e de hayırlı olsun diyorum.
Nefis bir gezi olmuş, akıcı ve güzel bir anlatımla.
Son olarak fotoğraflar eskiye göre daha iyi biraz daha çalışma ve pratik ile olacak gibi duruyor .
Ellerinize sağlık, bu havada içimiz ısındı...
Tarih: Pzr Şub 05, 2006 4:07 pm Mesaj konusu: Re: VESPA İle Şubat'da Serüven.. İstanbul - Çanakkale
Ozgur'un motoru hayirli olsun. Daha once ET4 hakkindaki "su aralar uygun fiyata alinabilecek, ileride klasik olmasi muhtemel bir scooter" dusuncemi yazmistim, hala da oyle dusunuyorum. Yeni model LX, ET'den cok farkli degil zaten.
Paspas, topcase, egzost da cabasi olmus. Kaca aldiginizi sorsam, bir mahsuru var mi?
Hikaye ve fotograflariniz cok guzel olmus. Yalniz "ufuk cizgisi duz" dediginiz fotografta cizgi epeyce yamuk gibi. Gozlerinizi kontrol ettirip, sonucu buraya yazmanizi rica edecegim, sizde bir sey yoksa ben gidip kontrol ettireyim.
GT200 ile 6 aya 15.000 km yapmıştım. Vespa "Scooter" işinin babası olması nedeniyle, performans, denge, sağlamlık gibi etkenleri çok iyi halletmiş. Ben en uzak 2 kişi , İstanbul-Karamürsel, Ordan dağ yollarından İznik, İznik gölü etrafı - Yayın balığı yutup - Yalova- İstanbul yapmıştık.
15000 km tık demedi GT200, Umarım sen de Kazasız, dertsiz tasasız kullanırsın ET4'ünü
Vuralcim pek akil kari bir is degilmis yaptigin bu kis kiyamette ama ne diyeyim super olmus , allahtan kazasiz belasiz varmissiniz Canakkale'ye. Ozgur'un de motoru hayirli olsun, Allah onada kazasiz belasiz uzun yillar binmek nasip etsin diyorum.
Abi buarada vespalarin sele yuksekligi 87-90 cm civari olani var mi?? _________________ Ates Kut
0 Rh(+)
F 650 GS DAKAR
MOTURCU...
Kayıt: Jun 09, 2005 Mesajlar: 680 Nerden: İstanbul-Çanakkale
Tarih: Pts Şub 06, 2006 2:33 pm Mesaj konusu:
Zaman harcayıp, iki satır yazan herkese teşekkür ederim..
Batuhan35..; Ben pek plansız gezen bir adamım ama neden olmasın, yakında fotoğraf grubu ile bir gezimiz olacak, haberin olur mutlaka..
Mustafa'cığım..; hakikaten anlatması zor bir duygu, ama anladım
Ahmet Abi;.. vallahi çözemedim yazdığını ama sağolasın
Canberk;.. Sen bi al da motorunu, görelim bakalım düzde naapcam sana..
Görkem;.. çook çalışmam lazım çoooook..
Hivda;.. doğru söylüyorsun sanırım, şarap içince devrimci damarım kabarıyor..
Sinan Bey'ciğim.. Kaça aldığımızı özelden atıyorum.. Şimdi ortalık yerde para konuşmamak lazım.. Biri çıkar çok ucuz, kesin bi arızası vardır; diğeri çıkar pek pahalı almışsınız kazık yemişsiniz der, papaz oluruz..
Ufuk çizgisi mevzuuna gelince, hemen belge ve ispat çalışmalarına başvurayım...
Sanılanın aksine bu tip fotoğrafta ufuk çizgisi, kara ile havanın birleştiği nokta (kesik çizgi ile gösterilen) değil, dağların, hayali alt çizgisi hesap edilerek çekilir. (Eğer ki dağlar, ciddi leke değeri oluşturmuyorsa)
Ayrıca, hatırlatırım ki, ben hocayım, ne dersek odur! Söylediğimiz yanlış bile olsa, derste yüzüme vuranı atarım vallahi sınıftan.
Bu yüzden sizede gıcık kaptım, Türkiye'ye geldiğinizde önce hürmet edip derse davet edicem, sonra bi bahane bulup sınıftan atıcam sizi
Dakar kahramanı pozuna gelince, tamam bu gerçekle yüzleşip, sineye çekiyorum.. Hivda sağolsun marcos'a benzetti bende bu seçimi benimseyiverdim hemen. Gençliğimizde de Che'ye benzetirlerdi zati..
Ama biliniz ki bir gezi projem var sırada, eğer gerçekleştirebilirsem Dakar kahramanı DonKisotSancoPanco'nun karizmasını silip süpüreceğim
Aytaç'ım dedikodu çıkarmaya malzememi lazım? Benimle gurur duymayan bölümün arşivinde epey bulabilirsin . Biz bir tek Ahmet Abi'mizi gurur tablosuna koyalım. Sen, ben gibi ikinci, üçüncü sınıf motorcuların yiyeceği daha çok ekmek var..
Ateş'ciğim.. Barış'ın Runner'ı dene bi ara.. Adı scooter vallahi.. Parmak uçlarım deyiyor yere sadece.. Zaten senin cüsseye ancak öyle bir scooter yakışır.
Arvasi; Vespanın kalitesine laf söyleyebilecek bir insan evladı çıkmaz herhalde. Çanakkale'ye iner inmez, Lionfx'imiz Fuat'ın yanına uğradım. 1961 model vespası, dükkanının önünde idi. Hemen bir tur daha attım farklı duygularla. Tamam dedim, bu alet ölmeeeeeez _________________ Vural Çelikoğlu
-. MOTOZAR .-
"hoc volo, sic iubeo, sit pro ratione voluntas"
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız