Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Gezinin ismine bakip da bunu size ders olarak anlatiyoruz sanmayin. Bunu biz kendimize ders olarak ele alip inceledik, bazen becerdik, bazen korktuk beceremedik. Yedik, ictik, gordugumuzu de size anlatmaya karar verdik.
Haziran ayinda yaptigim Dolomiti gezisini takiben, Don Kisot ile benzer rotada bir gezi yapmayi planlamistik. O Bruksel`den cikti yola, ben Berlin`den, Munih`in Dogu Gari`nda bir persembe sabahi bulustuk.
Gunesli bir gunde ciktik yola:
Bir ulkeyi pas gecip, yukseklere tirmandik, virajlar donduk:
Pek cok motorcu ile tanistik, binlerce metredeki onlarca gecitten gectik:
Yemyesil ulkeler, oya gibi islenmis koyler gorduk:
Kuru hava ve pist kalitesinde asfaltta hem peg, hem gidon(!) surttuk:
Sonrasinda el memleketlerini yagmur aldi, gunes semsiyeleri bile bizi koruyamadi:
Semsiye koruyamayinca, tunellere sigindik:
Yagmurdan bunalip, geziye ara verdik, bulutlarin esiri olduk:
Eski tunellerden gectik:
Gezinin hedefine vardigimizda ise yagmur yerini kara birakti...
Arada bir motor kurcalamayi da ihmal etmedik tabii...
Don Kisot ve modifiyeli Sanco Panco`nun tekmili birden macerasi pek yakinda burada...
Ben de, yine saf saf, vardın mı, keyfin iyi mi, sesin çıkmadı e-mail'i atmayı düşünüyordum ...
Bekliyoruuuz..... _________________ 72' Ahmet ERTÜR
70' BMW R 75/5 (Yorgun Frolayn)
05' BMW R 1200 GS (Sarı Şekerim)
05' Kanuni 125 Cheetah (Kara Uçurtma)
CR'dan güvenli sürüş önerisi: Motorumuzu bir gün çocuğumuzun sürmesini isteyeceğimiz gibi sürelim!
sevgili sinan,
resimler süper. açıklamaları biraz arttırda resimleri yaşayalım. Ayrıca cahilliğimi hoşgör. Şu peg ne yahu. Valla anlamadım.
Sevgiler
cem dolunay
Kayıt: Aug 13, 2003 Mesajlar: 2531 Nerden: Bruksel
Tarih: Çrş Eyl 21, 2005 9:16 am Mesaj konusu:
Don Kişot'un günlüğü:
Tarih, gezi başlangıcı -1:
Bugün, yaz başından beri Sinan'la planladığımız, olması için fırsat kolladığımız gezinin ilk ayağı. Geçen seneki tecrübelerim doğrultusunda 50lt'lik yan çantalar yerine sele üstüne takacağım sosis çanta ile yola çıkacağım. Yan çantalar motorun dengesini top case kadar bozmasa da önden açılı gelen rüzgar karşısında yalpalamaya sebep oluyor. Yatma açısında neden oldukları azalmayı ve genelde gereksiz eşyalarla doldurulmaları da sayarsanız kısa geziler için sosis çantalar en iyisi. Geçen gezide yığınla kullanmadığım t-shirt, polar vs taşımıştım. Bu sefer yanımda ağırlık yapan tek kalem laptop, o da yolda çekeceğimiz videoları aktarmak için.
Sinan benzer bir geziyi 3 ay önce yaptığından yol planlamasını ona bıraktım. Benim tek yapmam gereken bir şekilde Brüksel'den Munih'e inmek. Önce Sinan gibi Autozug opsiyonunu düşünüyorum. Bunlar, araba ve motorları sırtladığı gibi Almanya'yı boydan boya geçen trenler. Ama sonra yol üzerinde halletmem gereken başka bir iş çıkınca kolay ulaşım seçeneği çöpe gidiyor. Tüm yolu motor üstünde geçeceğim. İşte rota:
Yolun aşağı doğru bel vermesinin sebebi Seeg denen ve Münih'e 100km uzaktaki bir kasabaya uğrayacak olmam.
Sabah 9'a doğru çantamı motora yükleyip benzincide lastik havalarımı kontrol ediyorum. Yola koyulmaya hazırım.
Sabah ayazında ilk mola noktam olan Lüksemburg'a fazla zorlanmadan geliyorum. Depoyu ucuz benzinle doldurup, depo üstü çantama koyduğum sıcak kahve ile içimi ısıtıyorum.
Yaptığım hesaba göre 1 depo benzin ile 280km ışık yanmadan gidebiliyorum. Yani iki kere daha benzin aldım mı Seeg'deyim.
Yola devam. Avrupa'nın bu kesimini bilenler için, geçen sene yapımı devam eden Lüksemburg-Saarbrücken arasındaki otoban bitmiş. En son buradan geçtiğimde köy yollarında 1.5 saat kaybetmiştim. Şimdi aynı mesafeyi 25 dakikada geçince pek seviniyorum.
Bir sonraki mola yerim Karlsruhe civarlarındaki bir orman tesisi. Ana yoldan içeri 2km kadar gittikten sonra karşınıza çıkıyor. Genelde haftasonu mangal yapmaya gelenler tarafından tercih ediliyormuş.
Burayı da geçtikten sonra sıkıcı Alman otobanı başlıyor. Yol Stuttgart'a kadar akıcıyken burada 4-5km uzunluğunda trafik sıkışıklığı başlıyor. Geçen sene de burası böyle tıkalıydı. Hayır, yolda çalışma filan da yok. Anlamadım sebebini. Allah'tan altımda motor var da aralardan filtreleme yaparak fazla vakit kaybetmeden normal seyrime dönüyorum.
Merak edenler için, Almanya'da filtering yasak. Polizei'ya yakalanmamaya özen gösterin . Olay yasak olsa da otomobil sürücüleri filtering'e alışık. Kime yaklaşsam hemen iki yana açılıp yol verdi. Demek ki tek yapan ben değilim
Saati 15:00 yapıp Ulm civarı son benzin molamı verdikten sonra Seeg'e doğru gaz açıyorum. Yolun bu kesiminde oldukça fazla hız tahdidi olmayan bölge var. Sollama yaparken aynayı iki kere kontrol etmek lazım. Sırtınıza 250 km/s ile gelen bir Porsche'nin çıkmasını istemezsiniz.
1.5 saat sonra Seeg'de işimi halledip akşam için otel arayacağım Münih'e doğru yola koyuluyorum. Bundan önceki Münih ziyaretimde -şimdiki gibi- internetten otel bulamamış, "Şehir içinde nasılsa bulurum" diyerek 3 saat debelenmiştim. "Bu sefer öyle olmaz inşallah" duaları eşliğinde şehire giriyorum. Saat sabahın 9'undan beri motor tepesindeyim ve iyice yoruldum. Yanımda İbis otelin haritası var ama şehir, şehir değil ki. Karınca yuvası sanki. Adamlar bir ring yapmış, yuvarlak değil. Hatta çoğu zaman ringde olduğunuzu bile anlayamıyorsunuz. 1 saate yakın aradıktan sonra Ibis oteli buluyorum. Saat 20:00 oldu bu arada. Eşyaları indirecekken işkillenip resepsiyona gidiyorum. Korktuğum başıma geliyor. Otelde boş oda yok. Kız birkaç telefon ediyor. Tüm Ibisler dolu. "Lanet olsun böyle şansa" diyerek motora dönüyorum. Bir daha büyük şehire gelmeden mutlaka otel ayarlanacak!
Yaklaşık 1 saat daha debelendikten sonra otogar yakınlarındaki hostel tarzı bir yerde oda buluyorum. Dışarıdan baksan bitli hipilerin kaldığı yer dersin ama yatacak yer var en azından. Bi duş alıp akşam yemeği için gara gidiyorum. Türk kardeşlerimiz garı istila etmiş, beklendiği üzere. Bi döner dürüm sonrası aklım başıma geliyor. Sinan'ın yarın nereden ineceğini keşfettikten sonra odama dünüyorum. Perişan haldeyim. Saati sabah 7'ye kurup uykuya dalıyorum...
Günlük km: 900
Tavsiye: Büyük şehirlerde kalmak yerine, 40-50 km uzaklıktaki kasabalarda konaklamak kesinlikle daha avantajlı. Hem daha ucuza daha güzel yerlerde kalabilirsiniz hem de gerektiğinde motora atlayıp yarım saat içinde şehir merkezine ulaşabilirsiniz.
Kendine not: Spor motor üzerinde 900km yapılır mı oğlum? Sat şu aleti artık. Turing mi, trailie mı artık ne alacaksan başka bir motor üzerinde uzun yola çık!
Yarin: Sinan'ı karşılama ve Alp'lerin dağ kokusu...
_________________ Entia non sunt multiplicanda praetar necessitatem¹...
Ilker Eryilmaz
2004 Suzuki SV650 S
Belcika/Bruksel
En son Ilker tarafından Çrş Eyl 21, 2005 2:20 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Don Kisot ile yaz basindan beri bu geziyi yapmaya niyetliydik. Belli bir planimiz yoktu ama benim haziranda benzer bir gezi yapmis ve bu rotayi Kisot efendinin begenmis olmasi sonucunda benzer bolgeyi dolasmayi yegledik. Buyuk Dolomiti Gezisi bu sekilde basladi. Tek problem, onceki gezide oldugu gibi Berlin-Munih arasinin keyifsiz, dumduz, ve git gel 1200 kilometrelik bir otoban gecisine sahip olmasiydi:
Bu gezide de Autozug denilen araba trenini kullandim. "Son dakika" Autozug bileti, son alti gun icinde alinabilen, oldukca indirimli bir bilet. Surucunun de tren icinde olmasi gerekiyor ve koltuk, kuset veya kabin tercih edilebiliyor.
Autozug Talgo vagonu:
Koltukta gitmek istemedigim icin, kuseti tercih ederek, 300 euro yerine, "Son Dakika" icin gidis gelise motor dahil 150 euro odedim. Kuset kismi da oldukca konforlu:
Don Kisot ile son konusmamiz, hemen bilet alimi sonrasinda "Beni Munih-Dogu istasyonunda, "Autozug" bolumunde karsila" biciminde gecti. O benden bir gun once yola cikmisti. Carsamba gecesi buyuk bir heyecan ile trene arabanin kabul edildigi Berlin sayfiyesi Wannsee`ye giderek 4 motor ile trene bindim.
Trene once ustu acilabilir arabalar veya motosiklet gibi alcak araclari kabul ediyorlar. Hepsi bindikten sonra da deli baglar gibi her iki taraftan, suspansiyon bosluklari dahi alinarak araclar sabit hale getiriliyorlar. Bu Tren hizmeti Avrupa`nin pek cok yerinde mevcut ve uzun duzlukleri bos yere katetmemek, yorulmamak icin en iyi cozum.
Arac vagonlari tren gelmeden epeyce once yuklenerek, birazdan gelecek gece treninin arkasina takilmak uzere baska bir makasa goturulurken, siz de diger suruculer ve cantalarinizla trenin perona yanasmasini bekliyorsunuz.
Ertesi sabah 07.00 civarinda Munih`e vardim, araclarin indirilmesini beklerken yarim saat gecti. Pek cok motorcu arkadas gibi ben de son hazirliklarimi yaptim, artik yola hazirdim.
15 dakika sonra, etrafi tarayan bakislarla Don Kisot gorundu uzaktan. Ben bu defa esekten ata terfi etmistim, bizim atlarin ilk karsilasmasi olacakti bu. Atlar birbirlerini pek sevmis olacaklar, bizleri de aralarina alip Munih`in merkezinde fotograf cektirmeye karar verdiler.
Onlar birbirleri ile yarenlik ededursun, biz de kisa bir fikir alisverisi sonrasinda, benim izledigim rotayi bu sefer saat yonunun tersine izlemeye karar verdik. Oncelikle bir iki kucuk ihtiyac icin adina "BMW Motorrad Zentrum" denilen pek cok atin ve tayin bir arada bulundugu, begenip, secip aldiginiz bir dukkana ugradik. Don Kisot`un dikkatini "ormanda 167 atin gucune" sahip oldugu soylenen su beygir cekti, begenmis olmali ki fotografta biyik altindan gulumsuyor:
GS isimli arazi atinin HP2 adi verilenyeni bir yavrusu olmustu, oldukca guzel, isciligi cok kaliteli bir taydi bu. Fiyati ise safkan bir ata yakisacak derecede pahali idi: 16.000 euro.
O vakitler aciklanan "yolbizibekler" gezisinden bihaber, "yol bizi bekler yigidim" diyerek Don Kisot`un ati durttum. Hemen Ring yoluna girerek yonumuzu Garmich`e dogru cevirdik. Bugunku rotamiz Timmelsjoch yonune dogru olacakti:
Alman otobaninda verdigimiz kisa bir yiyecek icecek molasinda gordugumuz kadin surucu grubu, kisa bir an icin sasirmamiza neden oldu. Tamamen deri tulumlara sahip, BMW R1100S, BMW R850R kullanicisi ablalarin yaninda bir de Honda 1100XX kullanicisi bir baska abla vardi ki ikimizde saygida kusur etmemek icin ugrastik. Bu saygi adina Don Kisot ablalara geri cekme hizmeti verdi:
Garmisch, Almanya`nin en guney kesiminde yeralan, su her sene yapilip bilmem kac bin motorun geldigi BMW senlikleri`nin merkez kasabasi. Haziran`da buradan gecerken cok yagmur vardi, bu sefer sansimiza ise hava cok acik, gunesliydi.
Kisa bir fotograf molasi sonrasinda yola koyuluyoruz, onumuzde Fernpass gecidi var:
Bu gecit Almanya ile Avusturya`yi bagladigi ve oldukca alcak oldugu icin cok yogun bir kamyon ve araba trafigi var. Trafik cok yogun, birakin keyif almayi pesine takildigimiz kamyonlardan bayilmak uzereyken haldir haldir bizi gecen iki motorcunun pesine takilarak biz de pek guzel bir bicimde Turk usulu(kuralara pek uymadan) diger arabalari gecip Imst`e, Avusturya`ya variyoruz.
O esnada bir tabela dikkatimizi cekiyor:
Globallesen dunyada McDonald`s hanI pek yaygin oldu biliyorsunuz. O kadar sevmesek de kisa bir durus ve yemek yiyecek yer arayip da vakit kaybetmemek adina iyi bir imkan. Duruyoruz, benim sag on sinyal calismiyor, "cok onemli degil" diyerek yemek yiyoruz.
Hemen karsimizda bir "ÖAMTC" burosu var:
Bu nedir derseniz, Avusturya`nin Turing kurumu, yani otomobil klubu. Ama bizdeki gibi sadece sinirlarda degil, ulkenin her yerinde burosu var ve Almanya`daki ADAC gibi asistans hizmeti de veriyor.
Yemekten hemen sonra yola cikmisken, yol uzerinde bir Honda bayisi goruyorum, geri donuyoruz, burasi ayni zamanda bir KTM saticisi. Sinyal ampulum icin garip almancali sarisin ustabasi cocuk "bunlar da her bes gunde bir patlar" diyerek bir de kufur savuruyor. Dukkanda onlarca KTM var, "bu kadar KTM burada ne ariyor?" diye dusunurken, uretim yeri olan Avusturya`da oldugumuz aklima geliyor.
Imst`ten guneye inerek Sölden`e variyoruz. Sölden`i geceli epey olmustu ki, Don Kisot`un atina arpa almasi gerekliligi ortaya cikti. Bu yolun son noktasi, kisin bir kayak merkezi olan Obergurgl`a cikip buradan yakit aliyoruz. Sokaklar bombos ama luks bir koy. Buradan geri donerek Hochgurgl`a gitmemiz lazim. Bu Hochgurgl, Obergurgl isimleri bizim Yukari Kavrun, Asagi Kavrun isimlerini hatirlatiyor bana.
Timmelsjoch, Alp Gecitlerinin en eglencelilerinden bir tanesi. Parali bir gecit, ama para verilen kisim Avusturya tarafinda vadinin icinde(asagida). Dolayisiyla buraya Italya tarafindan gelir ve Italya`ya geri donerseniz para falan odemeniz gerekmez. Tam tepesinde Italya-Avusturya siniri var:
Biz pasa pasa Avusturya`nin bu noktaya diktigi Deli Dumrul`a motor basina 8 euro odeyerek gecis yapiyoruz:
Uzun duzluklerde, polis deli gibi giden Ferrari suruculeri icin tuzak kuruyormus, arada bir motorculardan kopardigina da hayir demedigi icin dikkatli olmak gerekliymis:
Biz bu yolda video cektigimiz icin fotograf cekmedik. Disaridan aldim yukaridakini. Unutmadan, burasi parali, ozel bir parkur, dolayisiyla acilis, kapanis saati var, aksam 20`den sonra kapali.
Gecidin tepesi keyifli, tam sinirdayiz, gelip giden, sigara molasi veren motorcular var, rica ediyoruz fotograf cekiyorlar:
Gecit 2500 metre civarinda bir yukseklikte. Buradan sonra inise geciyoruz. Guney tarafi, yani Italya`daki yol oldukca dik bir inise ve surekli "hairpin" denen keskin virajlara sahip. Biz biraz yavas kaliyor olmaliyiz ki, cesitli abiler haldir huldur bizi geciyorlar. Aklima www.alpineroads.com `daki su soz geliyor:
Dolomiti`lerde asagi inerken yavaslayan ineklere ve yukari cikarken sahlanan atlara dikkat edin
Yok canim, inek kadar da yavas inmedik, bu soz arabalari temsl ediyor cunku hakikaten cok yavasliyorlar. Hatta bir arabanin arkasinda bayilip, kisa bir fotograf molasi veriyoruz:
Yolun dik olan kismi bittikten sonra, surekli tunellerden gecen bir kesime geliyoruz. Burada muhtesem videolar cektik, o kadar ki, video cekelim derken tunel duvarina dahi tosluyorduk az daha:
Asagida varacagimiz kasaba St. Leonard, uzaktan siir gibi gorunuyor, guzel bir Italyan kasabasi:
Ikimiz de yorulmus durumdayiz, Don Kisot dunden kalan 900 kilometrenin yorgunlugundan, bense gece treninden pek uyumamis olmaktan muzdaribiz. Sagolsun Don Kisot bir yer buluyor. Oteli isleten kadinin verdigi tarifle, hemen su kenarindaki bir restorana gidip nefis Italyan pizzasi yiyoruz. O kadar acikmisiz ki, fotograf cekmek ilk dilimden sonra geliyor aklimiza...
Gece, daglarin ardindan ay cikiyor, gunu bitiriyoruz...
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız