Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Arkadaslar geziniz cok guzel olmus. Fotograflar da mukemmel videolar da.
Bir sey soyleyecegim yalniz lutfen yanlis anlasilmasin; daha onceki gezilerinizdeki fotograflarinizdan ve avatarlardan, Sinan'i İlker zannetmistim; İlker'in avatardaki Linux pengueni nedeniyle bilgisayarci oldugunu dusundum ve fotografta "bilgisayarci" tipine yakin olarak da Sinan'i buldugum icin onu Ilker zannettim. "Gercek" Ilker'in hic "bilgisayarci" tipi yok.
Bu Sanço Panço hadisesi ile kim kimdir acikca cikti ortaya...
Not: İyi niyetle yazilmistir... (Ben yaziyim da sonra kavga cikip mevzu uzamasin)
Fotograf makinesinin modelini bir daha yazar misiniz? _________________ Göksenin
'06 Suzuki Hayabusa
'06 R1200RT
'06 KTM 950 ADV
... olsa fena olmazdı
----------------------------------------------------
Üç paket mısır patlattım, tecrübeli üye oldum.
Tarih: Prş Eyl 23, 2004 12:02 am Mesaj konusu: Re: Cok guzel olmus
gkstmr demiş ki:
Arkadaslar geziniz cok guzel olmus. Fotograflar da mukemmel videolar da.
Bir sey soyleyecegim yalniz lutfen yanlis anlasilmasin; daha onceki gezilerinizdeki fotograflarinizdan ve avatarlardan, Sinan'i İlker zannetmistim...
Fotograf makinesinin modelini bir daha yazar misiniz?
Vayy efendim olur mu, Sanco benim Don Kişot'da Ilker...
Saka saka, sanal dunyada bu tur karmasalar olmasi dogaldir. Ovguleriniz icin tesekkurler. Gezi esnasinda iki makina kullandim:
Bir tanesi bu fotografi ceken Kodak DC280, 30-60mm. objektifli, film cekmeyen 2MP dijital makina. Bende bu makinanın bir de DC3400 modeli vardi, o biraz daha basarili idi. Begendiginiz resimlerin sag klikleyip ozelligine bakarsaniz (Kodak "DCP" kodlu fotograf cekiyor) isminden hangi makina oldugunu anlayabilirsiniz (benimkiler icin gecerli bir kural)
Asagidaki resim Sony F717, 38-190mm. objektifli 5MP dijital kamera ile 3,2MP boyutunda cekildi. Sony DSC kodlu fotograf uretiyor. Filmleri de bu makina ile cektim.
Kayıt: Mar 31, 2004 Mesajlar: 741 Nerden: istanbul
Tarih: Prş Eyl 23, 2004 6:55 am Mesaj konusu:
Böyle bir ikiliden de böyle harika bir gezi beklenirdi. Bilgisayar yazışmalarındaki ustalığınızın ve teorik bilgilerinizin yanında araştırmacı kişiliğinizin, pratikte yolculuğa ne kadar keyifli yansıdığını görmüş olduk.
Kameraya çekme tekniği çok başarılı, henüz hepsini seyredemedim gerçi ama seyrettiklerime bayıldım, gezip gördüğünüz yerler ve harika fotoğraflar bizi şu stresi bol İstanbul'da ayrı dünyalara götürdü , teşekkürler ve tebrikler...
Sevgilerimle... _________________ Taner Üstün
Honda XRV 750 Africa Twin'03
yol gidilmez yaşanır
Neye niyet, nereye kısmet, Geri Dönüş, Maalesef son gün
Don Kişot'tan önce kalkıp internete bağlandım. Ev sahibinin, internet bağlantısı denilen gavur icadını bir güzel bozduktan sonra, düzeltme işini "bilgisayarcı" Don'a bırakarak ortadan kayboldum, eşyaları hazırladım.
O ne, biraz sonra baktım Don da mutfağa sükun etti, o da yapamamış, kapatıp kaçmış... Yarı ev sahibi Burgi, bize nefis bir türk işi kahvaltı hazırladı.
Sabah, 10 civarında çıktık. İlk istikamet tren garı, Almanya'da almancadan başka motor dergisi yok. Son saydığımda 42 çeşit dergi vardı, böyle olunca da fransızca dergi ara ki bulasın. Fırsattan istifade edip Paris'e mi gitsem diye düşünmedim değil:
Don Kişot dışarıda pişmiş, maalesef sadece bir dergi bulmuş olarak gidiyorum. Ricam üzerine eski köprü üzerine gidip fotoğraf çektiriyoruz; Strasburg Hatırası:
Avrupa'da çok komik motorlar var. Öyle bizdeki gibi yeni motor görmek pek olası değil. Yeni motorlar ise genelde İngiliz plakalı. Sanırım motor değiştirmeden önce biraz düşünmemiz lazım. Bunu bir başlık konusu olarak tartışabiliriz.
İlk durak yerimiz Thionville, küçük bir Fransız şehri. Yolda Don; "senin eşeği arpalayalım" diyor, kontrol ediyorum daha acayip arpa stoğum var. Aslında girmek istemediğimiz otobandayız. Az sonra dannn, diyerek düşüyor adi ibre. Gösterge kırmızı bölgede, epeyce bir gidiyorum ki, beni yıkan tabelayı görüyorum:
"Bir sonraki arpacı(benzinci): 40km."
Yuh, pes, tüh, artık ne derseniz. Otoyolda 45-50 kilometre ara ile arpacı mı olurmuş? Ya eşeğin midesi küçükse? Hemen aklıma indy car pilotlarının yaptığı "fuel conservation mode" geliyor, hızı 110'dan 70'e düşürüyorum. Aklımdan binbir türlü senaryo geçiyor.
Mono-diyalog
Sanço:"Benzin biterse Don Kişot gider alır"
Yine Sanço:"Nah alır, kusura bakma ama daha 20 kilometre var"
Sanço:"Alır alır, beni bırakacak değil ya"
Sanço:"Anladıkta, hadi aldı diyelim nereden geri dönecek, ne biçim yolsa bu, ne çıkış var ne de dönüş yoncası"
Sanço:"Kalırsam yürürüm, Don Kişot'tan bunu da isteyemem artıkın"
Derken benzin göstergesi kırmızının da altına düşüyor, 5,4,3 kilometre derken, akbabalara yem olmadan benzinciye giriyoruz.
Don:"Demedim mi abi ben sana benzin alalım diye, ne öyle tırıs tırıs arkamdan gelmeler"
Sanço:"Ice tea içer misin abi, bak sandviç de var"
Neyse, benzin alıp, 37 mi, 38 mi olduğunu tam hatırlayamadığım çıkıştan kendimizi enfes yollara atarak, Thionville'e geldik; nehirde biraz mola:
...........
Mono-diyalog
Sanço:"Benzin biterse Don Kişot gider alır"
Yine Sanço:"Nah alır, kusura bakma ama daha 20 kilometre var"
Sanço:"Alır alır, beni bırakacak değil ya"
Sanço:"Anladıkta, hadi aldı diyelim nereden geri dönecek, ne biçim yolsa bu, ne çıkış var ne de dönüş yoncası"
Sanço:"Kalırsam yürürüm, Don Kişot'tan bunu da isteyemem artıkın"
....
Abi bi Don varya; alir di senin motoru ite ite goturu benzin alir, 99 nokta kontrolunu yapar geri getirdi, pasta-cilasi yapilmis olarak oyle bi adamdir ..Gonul tahatligiyla 100-110 gidebilirdin _________________ 05' FZ6 Fazer
Thionville küçük bir Fransız şehri. Hava biraz boğucu. Ağaç altı bir bölgedeki kısa moladan sonra Lüksemburg'a doğru devam ediyoruz.
Fransız yollarında enteresan uygulamalar var. Nazilerin işgalinden sanki az evvel kurtulmuşa benzeyen bir köyden geçerken, ne idüğü belirsiz bir kırmızı ışık ile karşılaşıyoruz:
Meğerse ileride tamirat varmış, yolu tek yönlü kesmeye yarıyormuş bu ışık... 36 kilometrelik bir yolu otoban yerine köylerin içinden geçen etrafı yeşil bir yolla geçerken birdenbire kendimizi sınırda buluyoruz. Sınırı geçtiğiniz şuradan anlaşılıyor; kenarda bir trafik hız limitleri panosu ve tepesinde Lüksemburg'u gösteren "L" işareti ve bu ülkenin hız limitleri...:
Fransız tarafında hiç benzinci yokken, Lüksemburg tarafı sıra sıra benzinci dolu. Fransızlar, 5 dakika araba sürerek ülke değiştiriyor, benzini fulleyip geri dönüyorlar. Kısa bir sürüş ile Lüksemburg şehrine varıp, motorları İngiliz palkalı GS'in yanına park ettik:
Etrafımıza bakınıyoruz, burası klasik bir avrupa şehri, etraf kalabalık gibi:
Dolaşırken gözümüze şu manzara takılıyor, birden karnımızın acıktığını hatırlıyoruz, saat 16 suları, daha yemek yemedik...:
Bir pastahanenin önüne oturup karnımızı doyurduktan sonra, harita üzerinde çalışma yapıyoruz. Acaba bu saatten sonra 123 kilometre kuzeye Spa'ya gidip otel mi arasak...
...derken ben birden az yukarıdaki Brüksel'i görüyorum. Don Kişot'un evi, sağolsun rahat, konforlu... "Haydi" diyorum, "Don, basalım sana gidelim, hem otel parasından da kurtarmış oluruz". Onun da onaylamasıyla rotayı Don Kişot'un evine doğru değiştiriyoruz:
Gerçi bu rota 214 kilometre, tahminimizden daha uzak ama olsun. Saatlerimiz tam altı olduğunda, garson geliyor ve "kapatıyoruz" diyor. Çevremizde oturan motorcular birden motorlara atlayıp kayboluveriyorlar. Hava açık, oldukça sıcak, günlerden cuma, millet saat 18.00'da kayboluyor. Şehirde birdenbire bir iki kişi dışında kimsecikler kalmadı:
Bizim de yolumuz var, düşüyoruz yola, Lüksemburg hatırası çektiriyoruz, Don Kisot'un sicaktan bunalmis kös kös bakan haline dikkatinizi cekerim:
Belçika sınırını geçer geçmez yağmur ve hafif bir sis başlıyor, 21 gibi eve varıyoruz. Benim eşek gezinin başlarında en fazla 100km/s. ye çıkarken, şimdi 120 yapıyor, iyi vallahi... Bana üste para vermeleri lazım. Yolda Namur'dan geçerken küçük bir mola veriyoruz, Brüksel'in hemen güneyinde:
Akşam nefis pizza ve sonrasında duş... Hedefimize ulaşmıştık sonunda. Benim kaskın sinek dolu hali görülmeye değerdi. Kim demiş Avrupa çok temiz diye...
Sabah güzel bir kahvaltı, ardından hemen yola çıkış; benim eşeği en geç saat 13'e kadar teslim etmemiz lazım; istikamet Aachen, Don Kişot'un evi civarından benzin alıyoruz.
Aachen'a 144 kilometremiz var. Basıyoruz gaza. Belçika'dan sonra birden Hollanda'ya giriyoruz, bütün plakalar NL kodlu. Hoppala, nereden çıktı bu Hollanda derken, Don Kişot bana coğrafya dersi veriyor. Hollanda'nın bu iki ülke arasına gire 18km'lik bir dilimi varmış. Sonra Hollanda bu giriş çıkışımızdan hiç haberdar olamadan dannn diye Almanya'ya girip Kohl Motosiklet Bayisi'nin önüne varıyoruz.
Bu gezide 2500 kilometreyi devirmiş; Almanya, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Fransa, İsviçre, İtalya olmak üzere 8 gün 7 gecede 7 ülke dolaşmıştık. Don Kişot ile hüzün içinde vedalaştık.
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız