Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Rehber soranları neden rehberlik yapıp ertesi gün motorun arkasında Mostara götürmediniz? (ben olsam götürürdüm )
Fikret, ayni seyi ben de dusunmustum ama aklima gelenleri buraya yazmiyayim demistim. Madem actin kutuyu, ben de sorayim o zaman...
a) Hem niye o hatunlarin fotolari hic yok?
b) Var da sizde ozelde mi duruyor? Haydi benim basim kel de, buradaki herkes mi kel?
c) Ertesi gun artci olmadiklari ne malum?
Haydi bakalim, buyurun buradan yiyiniz şimdi. _________________ Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - IST. & Geyikli
Turkiye durmaksizin doguya giden bir gemidir, bazilari bu geminin guvertesinde batiya dogru kosarak batiya gittiklerini sanarlar (Filozof Sakallı Celal).
Çok güzel hemşerim. devamını sabırsızlıkla bekliyoruz...
Teşekkürler, hemşehrim...
Narada demiş ki:
Hocam Dubrovnikde güzelmiş ama Budvayı tek geçerim...
Rehber soranları neden rehberlik yapıp ertesi gün motorun arkasında Mostara götürmediniz? (ben olsam götürürdüm )
Fikret Hocam evet Dubrovnik te çok güzel ama ben Karadağ'ın tamamına hasta oldum... Dönüş yolunda dağ tarafından geçiş yaptık, inanın rüya gibiydi. Rehberlik ile ilgili konuya Ahmet Abi'nin sorusuyla cevap yazayım...
muhi demiş ki:
harıkasınız cok güzel gezmişsiniz imrenerek izliyorum resimler harıka profosyonel işi sankim..)))
muhittin yaşar
Beğendiğinize sevindim. Resimler için yorumunuza da ayrıca teşekkürler. Profesyonellik falan yok, keşke olsaydı.
VAP53 demiş ki:
Narada demiş ki:
Rehber soranları neden rehberlik yapıp ertesi gün motorun arkasında Mostara götürmediniz? (ben olsam götürürdüm )
Fikret, ayni seyi ben de dusunmustum ama aklima gelenleri buraya yazmiyayim demistim. Madem actin kutuyu, ben de sorayim o zaman...
a) Hem niye o hatunlarin fotolari hic yok?
b) Var da sizde ozelde mi duruyor? Haydi benim basim kel de, buradaki herkes mi kel?
c) Ertesi gun artci olmadiklari ne malum?
Haydi bakalim, buyurun buradan yiyiniz şimdi.
Ahmet Abicim eşim sizin telefonunuzu istedi. Forumu büyük bir ilgi ile takip etmeye başladı... Size vereceğim bilgileri soracak sanırım... Şimdi gelelim cevaplara;
a) Muhabbette ben de dumur olduğumdan fotoğraf çekmek aklıma gelmedi. ( Sanırım bu cevap iyi oldu )
b) Bakım-Onarım bölümünde yeni bir topic açıp oraya koyayım, eşim oraya bakmaz sanırım...
c) Abi biz 2 kişiydik, onlar 3 kişi. Yoksa insanlık öldü mü ? ( Levent'i çok aradık... )
Bu son raporum olacak galiba...
Sevgilerimle, _________________ Ahmet YILMAZ
Transalp'06
Çanakkale-Çan
.
.
.
Ahmet Abicim eşim sizin telefonunuzu istedi. Forumu büyük bir ilgi ile takip etmeye başladı... Size vereceğim bilgileri soracak sanırım... Şimdi gelelim cevaplara;
a) Muhabbette ben de dumur olduğumdan fotoğraf çekmek aklıma gelmedi. ( Sanırım bu cevap iyi oldu )
b) Bakım-Onarım bölümünde yeni bir topic açıp oraya koyayım, eşim oraya bakmaz sanırım...
c) Abi biz 2 kişiydik, onlar 3 kişi. Yoksa insanlık öldü mü ? ( Levent'i çok aradık... )
Bu son raporum olacak galiba...
Sevgilerimle,
Hocam bir soru sordum ortalık karıştı... ben raporu en iyisi sessiz izleyim... Sustum _________________ Fikret
F650 Ankara
Bugün Adriyatik kıyısından ayrılıp Balkanların içine yöneleceğiz. Hedefimiz Mostar. Tevfik'in geçen yıl geldiği, gezi öncesi bize bol bol anlattığı yerlere. Günlük kilometremiz 182. Yol izimiz ise şöyle;
Terasta yapılan güzel bir kahvaltı sonrası motorlarımızı yüklemeye ve yola hazırlamaya başlıyoruz. Hasan Abi önce bozuk olan kısa farı onarmaya çalışıyor. Ufak bir kontrolden sonra sorunun patlayan ampulden olduğu anlaşılıyor. Yakın bir benzinlikten alınan ampulle sorun gideriliyor;
Dubrovnik'ten ayrılıp Stone sapağına kadar aynı yoldan gidiyoruz;
Stone'un meşhur surlarını bu defa koyun karşı yakasından görüyoruz;
Yolculuğun bundan sonrası çok ilginç. Kısa bir süreliğine Bosna-Hersek topraklarına giriyoruz. Sınır kapısından geçiş yine çok basit. Pasaportlara bakıp, kaşe bile vurmadan "Geç" diyorlar. Bosna-Hersek'in kıyı şeridinde olan tek yerleşim noktası Neum. Burası görebildiğimiz kadarıyla turistik bir belde;
Bosna-Hersek'ten çıkıyoruz. Karşıda görünen Hırvatistan sınır kapısı. Bosna-Hersek topraklarında yaklaşık 10 km yol gittik;
Yol boyunca bize yoldaşlık yapan Neretva nehrinin kenarında eski bir Türk köyü olan Pocitelj’e ulaşıyoruz. Kale uzaktan görünüyor. Burası 1471 Yılında Türklerin eline geçmiş;
Köyün sapağına geldiğimizde yol soruyoruz. Meyve satan kadınların gösterdiği yola giriyoruz. Ama yol patikaya dönüşüyor. Kalenin arkasına ulaşıyoruz. Ama buralarda kimseler yok. Yanlış yere geldiğimizi anlayıp aynı yoldan geri dönüyoruz. Ama buraya gelmemiz sayesinde kale ve Neretva nehrini bu şekilde fotoğraflayabildik;
Sonrasında turistik noktayı buluyoruz. Geldiğimiz noktadan ufak bir seyir yapıyoruz. Hava o kadar sıcak ki, Mostar ve diğer gideceğimiz yerleri de düşünüp birkaç fotoğraf almakla yetiniyoruz. Ama gezmek isteyenlere elimdeki notları paylaşayım; Türklerden kalan en önemli eser Hacı Alija Cami. Mimar Sinan’ın öğrencilerinden Mimar Hayrettin’in eseri. Tabi buradaki bir çok yer gibi, Hırvatlar tarafından zarar görmüş. Büyük bir tadilat geçirmiş. Ayrıca çanı 1917 yılında silahlara kurşun yapmak için eritilen bir saat kulesi var.
Tekrar yola çıkıyoruz. Ve Mostar’dayız;
Mostar tahminimden büyük çıkıyor.Bir tur atsak ta sonunda köprünün olduğu bölgeye ulaşıyoruz. Büyük bir meydanda motorlarımızı park ediyoruz. Kalacak yer bulmamız gerekiyor. Bu işe yine Hasan Abi bakıyor. Motorlarımızın karşısında Marshall Pansiyonunun tabelasını görüyoruz. Sahibi olan bayan da zaten hemen yanımıza geliyor. Hasan Abi ile odaya bakmaya gidiyorlar. Hasan Abi birazdan geliyor. Kişi başı 15 Eura’ya bağlamış. İlk fiyat 25 Eura imiş . Motorlarımızı da bahçesine koyacağız. İçimiz rahat.
Odaya yerleşip bir duş alıyoruz. Pansiyonumuz köprüye 150 metre uzaklıkta. Yani pansiyondan çıkar çıkmaz turistik alandayız. Köprüye doğru ilerliyoruz;
Ve sonunda buraya adını veren köprüye ( Mostar, Boşnakça köprü demekmiş ) ulaşıyoruz. Bir bölümü orijinal olmasa da insan heyecanlanıyor. Bu köprü hem uzak hem de çok yakın tarihin önemli bir noktası;
Neretva nehri turkuaz rengi ile çok güzel;
Birazdan yemek yiyeceğimiz nehir kenarındaki lokantalar;
Köprü şehri ikiye bölüyor aslında. Müslümanların olduğu bölüm ( camilerden anlayabilirsiniz ) ve Hırvatların olduğu bölüm;
Köprü Kanuni Sultan Süleyman zamanında, Mimar Sinan’ın öğrencisi Mimar Hayrettin tarafından, 1556 yılında yapılmış.Köprünün iki başında kuleler mevcut. Balkanlardaki yakın tarihteki savaşta köprüye ilk saldırı 1992 yılında Sırplar tarafından yapılmış. Ama köprüye esas zararı Hırvatlar, 1993 yılında vermişler. Son darbe ise 9 Kasım 1993’te, saat 08:30’da olmuş. Herkesin hatırlayacağı o sahne gerçekten çok hüzünlü. Buradaki bir çok yerde de bu görüntüler sık sık gösteriliyor;
Bu arada karnımız iyice acıkıyor. Meşhur cevapi köftelerinden yemek için köprü manzaralı çok güzel bir lokantaya gidiyoruz. Köftemizi ve buraya özel olduğu söylenen bamyalı bir çorba söylüyoruz. Daha önce benzer bir çorbayı Konya’da içmiştim. Belki de Balkanlara gelen Karamanlılar’dan kalma bir yemektir.
Köprüde ve burada Tevfikten bahsediyoruz. Onun bize hep anlattığı Neretva nehri ve köprü karşımızdaydı. Saatlerce bu manzarada oturduğundan bahsetmişti bize. Biz yemekleri beklerken Hasan Abi’nin telefonu çaldı. Telefondaki eşiydi. Kısa bir konuşmanın sonrasında Hasan Abi’nin yüz şekli değişti. Eşi söylemek istemese de bir problem olduğunu anlamış ve söylemesi konusunda ısrar ediyordu. Ve maalesef, Tevfik’in bize en çok bahsettiği yerde, onun acı haberini aldık. Bir önceki gün bir motosiklet kazasında vefat etmiş Bizi bu geziye yolcu eden arkadaşımız dönüşte bizimle olmayacaktı… İkimizde şoktayız ama bir bir birimize belli etmemeye ve karşı tarafa moral vermeye çalışıyoruz. Ama Hasan Abi’nin gözleri o anı çok iyi anlatıyor;
Yudumlar boğazımıza diziliyordu.
Ama güçlü olup bu şoku atlatmamız gerekiyordu. Sonuçta bizde motosiklet üzerindeydik ve bu durumda sürüş yapmamız çok zordu. Yemeğimizin büyük bir kısmını bu kedilerle paylaştık.
Tevfik’in anısına bu manzaraya bir kez de onun için baktık;
Bu durumu aşabilmek için kendimizi toplamamız gerekiyor. Yemekten sonra pansiyonumuza geri dönüyoruz. Motorlarımızla 20 km mesafedeki Blagaj’a gideceğiz. Pansiyonumuzun bahçesinden görüntüler. Motosikletlerimiz güvende ve bizi bekliyor. Hemen üzerlerinde ise kiviler… Yan duvar ise mermi izleri ile dolu. Sonradan bunları daha çok gördük ama ilk fark ettiğimiz yer burası oldu;
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız