Arama     Konular    
  Üye Ol antalya escort Ana Sayfa  ·  Konular  ·  Dosyalar  ·  Hesabınız  ·  Haber Gönder  ·  Top 10  ·  T.C Karayollari Haritasi  
Ana Menü
· Ana Sayfa
· 2. El Ilanlar
· Anketler
· Ansiklopedi
· Arkadaşına Tavsiye Et
· Arşiv
· Bize Ulaşın
· Dosyalar
· Faydalı İçerik
· Forumlar
· GizlilikPolitikasi
· Haber Gönder
· Hakkimizda
· Harita
· Konu Başlıkları
· Oyun Alanı
· Top 10
· Videolar
· Web Links
· Üye Günlüğü
· Üye Listesi
· İzlenimler
· Özel Mesajlar

Kimler Sitede
Şu an sitede, 318 ziyaretçi ve 0 üye bulunuyor.

Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.

Giris
Nickname

Şifre

Guvenlik Kodu: Guvenlik Kodu
Guvenlik Kodunu Yeniden Yaziniz

Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.

Dost Siteler
www.webevi.com www.lamaorda.com www.saglikbilgisi.com www.bilgisayarbulteni.com www.thelostdownload.com www.ucretbordrosu.com


Ikiteker Motosiklet Fan Klubu - Motosiklet ve motosikletli yasam kulturu: Forums

Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi :: Başlık Görüntüleniyor - Saçma sapan herşey, herşey saçma sapan..
 YardımYardım   AramaArama   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Saçma sapan herşey, herşey saçma sapan..
Sayfa Önceki  1, 2, 3 ... 21, 22, 23 ... 59, 60, 61  Sonraki
 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Konu Disi
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
ilyada
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: May 05, 2004
Mesajlar: 1614
Nerden: İstanbul

MesajTarih: Sal Tem 19, 2011 1:54 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

theneablood demiş ki:
Aman abiler okuyan yazan insanlarsınız kimse kimseyi kırmasın karşısında okur-yazar olduğu için sevinsin derim ben saygılarımla icon_razz.gif


Kırmak gibi görünüyor sanırım..
Yok Emre efendi de cinstir bu konularda, ben de. Ama bizim açımızdan kırma dökme falan değil bu aman yanlış anlaşılma olmasın. Gün aşırı telefonla konuşuyoruz, genellikle de kel alaka konularda. Hoşbeş arasında bu tartıştığımız konuda laf koymayı ihmal etmiyoruz o da ayrı.

Bu kavga değil, bu başka bişey. Resmi ideoloji muhafızlarımızdan emre efendi hazretleri benim bu konudaki "aha lan bak şu da var.." demelerimi beğenmiyor hazmedemiyor ve muhtemelen içinden şöyle diyor "ulan bi dalayım ben şuna da görsün lan dünya kaç bucak.." Ben de kızıyorum.. (tabi ona göre de ben taraflı bir gözle bakıyorum. kürt falan olmadığım halde kürt milliyetçiliğine hizmet ediyorum, çünkü cahil cühelayım, ortamdan etkileniyorum. Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu? Gerçekleri bilsem hiç böyle yapar mıyım?..)

Bak bizim olay aynen şu şekil gelişiyor :

emrerd demiş ki:
Bu yaz mevsimini forumlarda değil düğünlerde değerlendirsen bi motor parası çıkarırdın...


Ben de buna kızıp soruyorum :

Ben toplam iki tane foruma üyeyim. (Üçüncüsü hiç olmadı icon_exclaim.gif )
Sen kaç tane forumda bu konularla ilgili şeyler yazıp çiziyorsun? Sayı verebilir misin?

emrerd demiş ki:

Bu felsefe kabiliyeti ile seni seneye sörvayvır da görmek isteriz, nihat doğanın boşluğunu dolduracağından şüphe yok...


İyi lan peki o zaman..

http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=en+sevdi%C4%9Fi+k%C3%B6%C5%9Fe+yazar%C4%B1+y%C4%B1lmaz+%C3%B6zdil+olan+tipler#

http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=kemalizmin+y%C4%B1lmaz+%C3%B6zdil+tipi+insan+projesi

http://www.turksolu.org/index-2.htm

Bizim emre ile olayımız kavga değil. Böyle enteresan bişey.. Kızmak var ama gücenmek yok.

(Ha, kavga değil ama bu olayda olan bana olur abi. Çünkü bu işlerin şakası yok. Sonuçta biz birbirimize kızmıyoruz ama ... Millet bizim gibi değil.. Resmi ideoloji dediğin şey de oyuncak değil. Gayet tehlikeli birşeydir. Türkiye gibi kanın dereler olup aktığı bir ortamda ağzını açtığın anda kutuplar seni taraf ilan eder. Ve taraf olmadığını, bu kavgadan yana olmadığını anlatmak, kendini savunmaya geçmek mecburiyetinde kalırsın. Yıpratıcıdır.. Ve tehlikelidir.. Sonuçta tartıştığım adama bişey olmaz. Olursa bana olur. )

Daha önce dedim, ortam bu iken tartışmanın anlamı yok. Ben ne söylesem, her durumda Emre bana beş çeker elime verip gönderir usta. (tam tersi de yaşanabilirdi. resmi ideolojinin söylemine değil de, diğer tarafın ideolojik söylemine yakın bir ortam içinde konuşuyor olsa idik yine aynı şey olacaktı. Hem de daha erken olacaktı. Misal , bundan sayfalar önce cumhuriyet ve devrimler ve atatürk ile ilgili konularda örnekler verince patlayacaktı mevzu. Bu kutuplaşmış burnunun dikine giden siyasal ortamdan bi halt çıkmaz abi. icon_sad.gif )

---

Bir de tespit yapayım belki motoru muayeneye götürünce lazım olur.

Şu başlık altında onca konu konuştuk.
Aslında hepsinin ortak noktası tabuların ve önyargıların cehaletin sabit fikrin saçmalığıydı.
Bunca konu içinde hepimiz onlarca örnek verdik.
Verdiğimiz her örnek birilerinin işine gelmeyebilecek örneklerdi.
En temel şikayetimiz de neydi abiler ? Baskı..
Düşünceye, tartışmaya, kendini ifade etmeye, hür bireyler olmaya karşı baskı..
Bunca aykırı ve ironik örneğin havada uçuştuğu bir ortamda kimse kalkıp da hooppp siz ne yapıyorsunuz demedi. (tesbiti bu alan üzerinden yapıyorum, çünkü birşeyleri görmek için fazla uzağa gitmeye gerek yok.)
Ama ne zamanki devletin kuruluşundan beri kökleşmiş kemikleşmiş bir resmi ideoloji mevzusuna ucundan accık dokunuverdik.. icon_sad.gif

En büyük baskının kaynağı gayet belli..

---

Ben hep aynı şeyi düşünüyorum abiler; sorunlarımızın göbeğinde daima bu resmi, değişmez kutsal devlet ideolojisi var. (üç kutuptan da farklı ölçülerde destek alıyor, en güçlü en kalabalık ve en baskıcı olanı .. bana göre)

Bu ideoloji bir sorunu izah ederken, o çatışmanın kendisine uymayan fanatik tarafını gösterip (evet var o fanatikler) ama tek suçlu onlarmış gibi gösteriyor bu resmi ideoloji. (işi bu..) Biri kalkıp da "o tarafı ciddi oranda sen üretiyorsun, tarih boyunca ürettin durdun, hiç bi halt yapamasan daimi olarak kışkırtıyorsun.. bu üretimin en az %50'si senin marifetindir.." dediğinde ise kıyametler kopuyor.

Resmi ideoloji bizi bir arada tuttuğu iddiasıyla savunur kendisini..
Ben ise bizi öldürdüğünü düşünüyorum..
O mehşuuuur "dış mihraklar" bile bu kadar kanımıza mal olmazdı.

Emre gibi bakan arkadaşlarıma göre çektiğimiz acının sebebi hep o lanet olası dış mihraklar ve onların içimizde servis verip insanımızı kandıran ajanlarıdır..
Bana göre ise o dış mihraklar sadece bu resmi ideoloji sürsün, bu kısır döngüler bu kavgalar bu çatışmalar bitmesin ister..
Emre'nin tezinin kaynağı tarihteki isyanlarda ve ajanlık olaylarının karanlık belgelerindedir..
Ben ise fazla uzağa bakmıyorum; o dış mihraklar bu resmi ideolojiye de gayet net destek veriyor. (hangi konuda vermedi ki..) Ve bu resmi ideolojinin kökten savunucuları da bizleriz.. Sen, ben.. Bu toplum..

Emre gibi bakan arkadaşlarımın savunma dürtüsü bu dış mihraklar ve içimizdeki uzantıları ile mücadele üzerine kuruludur.
Benimki ise evvela kendi kendimizle mücadele üzerine. Çünkü o mehşur dış mihrakları yenemezsin. Hayaletlerle dövüşmeye çalışmaktansa önce kendimize bakalım. Önce kendimizden başlayalım. Mesela inkarı bırakarak. Mesela bilim ne diyor diye bakarak. Mesela düşüncesini söyleyeni taraf veya hain ilan etmeden..

MisterNo demiş ki:
Geçtiğimiz hafta tatildeydim son günleri burnumdan geldi desem yeridir gencecik çocuklar can verirken tatil yapmayı insan içine sindiremiyor...
Kızım 14 yaşında, bu başlığı tamamen okuduğum geçtiğimiz günlerde yavaş yavaş onu da haberdar etmeye karar vermişken son günlerde ortaya çıkan tartışma yüzünden tekrar düşünmeye başladım, okutsam mı okutmasam mı diye ve şu an için okutmaktan vazgeçmiş durumdayım...
Umuyorum tekrar faydalanılabilecek bir başlık haline dönüşür...


icon_cry.gif Çok üzgünüm arkadaşım.

İnsanlar artık ölmek istemiyor abi. Tatile gitmek istiyor. Kampa gidip sucuklu yumurta yapmak istiyor. Denize girmek, balık tutmak, ülkeyi, dünyayı gezip görmek istiyor. Kimse aman da öleyim diye uğraşmıyor. Emre de uğraşmıyor, ben de uğraşmıyorum. Mesele Cloud'un dediği gibi bağnazlığı ve tüm sabit fikirleri bir kenara bırakıp şemsiye açılmadan evvel oturup konuşmak. Şemsiye açıldıktan sonra konuş konuşabildiğin kadar neye yarar.. Fakat biz konuşmayı bile kabul etmiyoruz.. Bu ülkedeki hiç bir kutup kabul etmiyor.. Hiçbiri ! Bizim tavrımız basit : Benim dediğim dedik, çaldığım düdük..

Sonra da kendi düşmanımızı kendimiz üretiyoruz. Kabahati de başkalarına atmak kolay nasılsa.. icon_evil.gif

Benim savunduğum şey ise çok basit : bu dediğim şeyin en ağababasını resmi ideoloji yapıyor. Diğerlerine beş (5 !) çeker bu konuda.. Resmi ideoloji (ve diğer tabuları) bir kenara bırakmadan bitmez bu kısır döngüler. (biz de farkındayız aslında... tavrımız ise şu : iyi madem şemsiye açılana kadar devam o halde..)

---

Bu lanet konuya Banu Güven'in işinden olması haberi üzerine girdik. (Cloud da bu haberi hükümetin medyaya, medya patronlarının da çalışanlarına baskısı şeklinde yorumlamış ve paylaşmıştı bizimle. Katılıyorum) Ben Vedat Türkali ne demiş ki ? diye merak edene kadar da sıkıntı yoktu. Banu Güven'in neden işinden olduğuyla ilgili okurken "asıl sebep Vedat Türkali röportajı değil, asıl rahatsız edici bulunan İsmail Beşikçi ile ilgili yaptığı röportaj idi" şeklinde bir yorumlara denk geldim. Bu defa da tuttum onu merak ettim. Adamı biliyorum, ne diyebileceğini de biliyorum ama bu röportajda ne demiş ki? diye.. merak ettim yine.. Açtım onu da izledim. Röportaj şu :

http://tvarsivi.com/?e=3537

Evet, muhtemelen budur asıl tepki çekme sebebi. Konuk her zamanki gibi sakin. "Aman canım ölümlü dünya, aslolan bilimdir özgür düşüncedir .." modunda.. Ama acaip tepki çekmiş. Bugüne kadar hiç kimsenin canlı yayına davet etme cesareti gösteremediği birini çağırmış çünkü. İlk.. Ve tehlikeli bir ilk.. Konuya haklar ve özgürlükler açısından yaklaşan ve kürt bile olmadığı, (adam bildiğin türk) konuyla temel ilgisini "resmi ideoloji yalan söylüyor" dediği ve bunları yazdığı için ömrünün 17 yılını hapiste geçirmiş bir akademisyeni çağırmış çünkü. Tehlikeli tabi. Çok tehlikeli. Adam hayatında kimseyle kavga bile etmemiş. Benim bildiğim budur deyip kitap yazmış. Yatarsın demişler. Canınız sağ olsun yatarım demiş. Bunu çağıran kadın da olabilecek en tehlikeli işi yapmış. Ben de olsam ben de atardım işten...

---

Kimse tatile gittiği için vicdan azabı falan duymasın. Gideceksin abi. En doğal en insani hakkın. (Ben orada askerlik yaparken başbakanın oğlu boğazda villada sat komandolarıyla dalgıçlık oynayarak askerlik yapıyordu. Asıl sorun bu başbakan çocuklarının deniz aşkı; ya dalışa meraklılar bu çocuklar ya da gemicikleriyle oynuyorlar leğende. Bu hayatın her türlü ezasını cefasını yaşayan ise bizleriz. Konuyla ilgili fikri olmasın istenen, resmi söylemden ötesini göremesin duyamasın istenen de bizleriz. Konuşması düşünmesi birşeyi ifade etmesi sorun olan da bizleriz. Çocuk gemicikleriyle oynarken ölmesi beklenen de bizleriz. )

"amanin de tepkimizi gösterelim haydin motör sürelim bayrak sallayalım" edebiyatına da itibar etmiyorum, kimsenin de etmediğini görüyorum, bence kötü birşey değil. Bu çatışmanın diğer tarafı için de aynı şeyi düşünüyorum: şovenizm ile bir yere varılmaz, bu güne dek varılamadı. (Biz bunu hala anlayamadıysak demek ki yeteri kadar kan akmamış. 30,000 insan yetmemiş kimseye. Dediğimiz dedik, öttürdüğümüz düdük modunda gidiyoruz hala.)

Öteyandan, kutuplar olarak (hepimiz) mahalleleri ayırmaya karar verdik ama :

http://www.posta.com.tr/turkiye/HaberDetay/Antalya_da__Ataturkcu__site.htm?ArticleID=44088

Hımmm.. demek ki kafayı süper çalıştırıp böyle zekice "çözümler" buluyoruz.. (yaşanan türlü olaylardan, sürekli gelişen gündemden ve okuduklarımdan anladığım kadarıyla illerimize göre de önemli farklar var bu ayrışmada. Misal ankara, edirne, izmir ile istanbul aynı değil bu konuda gibi görünüyor. Biz istanbulda görece daha homojen ve karmaşık bir biçimde yaşadığımız ve bu şehrin kendine özgü doğası ve kuralları itibariyle herkes birbirine "seve seve" katlanmak ve durumu idare edip bir biçimde uzlaşmak zorunda olduğu için... Ben belki bu yüzden türkiyenin bir sürü yerindeki durumu kavrayamıyor, kutuplaşmanın boyutlarını tam anlayamıyor olabilirim. Umarım düşmanlık benim algıladığımdan da fazla değildir.)

---

Emre, şu İsmail Beşikçi ve 17 sene hapis yatması hakkında sen ne düşünüyorsun?
"Halkların kendi kaderini tayin hakkı" diye bir haktan bahsediyor, ben senin ne düşündüğünü çok merak ediyorum ve bu başlığa kaydolmasını istiyorum düşüncenin : sence var mıdır? yok mudur?

(Bak bu soru ağır. Günün birinde bizim millet sorun çözülüp ortada kavga kalmadığı zaman tıpkı askeri darbeler konusunda olduğu gibi kıvırıp ... Onun için bugün soruyorum: adam bunun bilimsel ve evrensel, talep edilebilir bir hak olduğunu iddia ediyor, sen ne diyorsun?... Vardır? Yoktur? )

---

Bir de belden aşağı soralım :

emrerd demiş ki:
Bu yaz mevsimini forumlarda değil düğünlerde değerlendirsen bi motor parası çıkarırdın...



Bu güne dek kaç tane Yılmaz Özdil yazısını forumlara ekledin ? (yaklaşık ?? icon_smile.gif )

Kaç (sayı ile?) tane foruma üyesin ? (pis soru oldu farkındayım icon_smile.gif )

Son soru :

Nasıl ? Böyle iyi mi ? Tamam mı devam mı ?

---

Şu sorunların kansız ve şu "dış mikroplar"a hizmet etmeden çözüme ulaştırılabileceğine inanan bir allahın kulu yok mu yahu..? icon_sad.gif Eğer buna değil de, bu işlerin bu tarihsel inatla çözülebileceğine inanıyorsak vay halimize. icon_sad.gif

(Şimdi hükümet buna hazırlanıyor. "Kodummu oturturum, oyumu da desteğimi de alırım" politikaları.. Harbiden de alır oyunu.. Kor da.. Oturtur da.. Peki çözülür mü?)
Bu güne dek işe yaramamış, bundan sonra da kısır döngünün sürmesine yarayacak politikalar. Bana göre dış mikropların asıl ellerini ovuşturup keyifle seyre koyulacağı işler bunlar olacak. Biz allahın dağlarında ölüp, diğerleri de mağaralarda sürüne sürüne ölürken.. Oğlan leğende gemicikleriyle oynarken.. Ve biz senelik iznimizi kullanıp tatil yaptık diye vicdan azabı çekerken.. Bu vicdan azabını çekmemiz beklenirken.. Ama dediğim gibi; ben allahın dağında buz gibi soğukta yatıp kalkarken başbakanın oğlu boğazda yalıda askerlik yapıyordu.. Şimdi de ben kabahatli oluyorum.. Oh ne şahane .. Ne kadar mantıklı.. ne akıllıca ..

---

Merruse bey bizim aleni birbirimize hakaret ettiğimizi söyleyip bizden utandığını belirttikten sonra dipnot da vermiş :

merruse demiş ki:


Dipnot: Demokratlık kimsenin tekelinde olan bir kavram değildir.


Hımmmm...

Kendisine soralım yukarıdaki basit soruyu.. (O konu kapanmıştır, nasılsa bana sorulmaz sansa bile..) Öyle bedavadan hoplayıp zıplamasın, korkmuyorsa söylesin ne düşünüyormuş şu "halkların kendi geleceklerini tayin hakkı" konusunda ?

Kapanmış konuya atlamayın sazan gibi.. Yeniden açılır..

Bırakın adam gibi kapansın.. Yok, kapanan konu üzerine hariçten gazeller okuyacaksanız.. Dikkatli olun.. Yeri gelir ele alıp yangına gidilen körük de ters tepebilir. Çünkü sırıtıyor.. Çünkü o yukarıdaki karşılıklı laf sokmaların da olduğu tartışmanın bütününde iyi kötü bir cesaret var, ama bu senin körüklü tavrında hiç birşey yok.
_________________
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
theneablood
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 21, 2008
Mesajlar: 113

MesajTarih: Sal Tem 19, 2011 5:17 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

ilyada demiş ki:
theneablood demiş ki:
Aman abiler okuyan yazan insanlarsınız kimse kimseyi kırmasın karşısında okur-yazar olduğu için sevinsin derim ben saygılarımla icon_razz.gif


Kırmak gibi görünüyor sanırım..
Yok Emre efendi de cinstir bu konularda, ben de. Ama bizim açımızdan kırma dökme falan değil bu aman yanlış anlaşılma olmasın.


Eyvallah abi anladım.Sonuçta konuşulan konular belli sinir uçlarına dokunduğu için kavgayı gürültüyü de gırla görüyoruz,endişem oydu.Bu konuları kırmadan dökmeden konuşabilen sayısı 1 elin parmaklarını geçmez.
Saygı&Sevgi
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi
emrerd
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 04, 2006
Mesajlar: 709
Nerden: izmir

MesajTarih: Sal Tem 19, 2011 5:41 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Ne olursun bana dalma...
Eeee, kaşınıyorsun ama...

Evet halkların kaderini tayin hakkı vardır.Bak halkların diyorum, sadece kürt halkının değil.

Diyelim ki yarın, güneydoğuda bir devlet kurulacak.Dili kürtçe olacak adında kürt geçecek filan...
Eeee;
1-Zazalar ne olacak?
2-Ya türkmenler?
3-Bölgenin çerkesleri?
4-Süryaniler?
5-Araplar?
6-Ermeniler?

Bu yeni kurulacak devlet, bu etnik odaklara, ana dilde eğitim, kamu kurumlarında kendi dilinde hizmet gibi ayrıcalıklar tanıyacak mı?

10 sene sonrası içindir bu soru, zamanı geline kapak niteliği taşıyacaktır!


Resmi ideoloji;
Nedir?
Çok net soruyorum, nedir?
Unsurları, söylemleri nedir?
Şu an hangi devlet kurumu, resmi ideoloji dediğin şeyin kıstaslarına göre hareket etmektedir?

Benim sorular kazık oldu ama idare et artık...

3 motosiklet forumuna, 1 fotoğrafçılık forumuna, 1 gezi forumuna ve bir de siyasal mevzuuların konuşulduğu foruma üyeyim.Senin kasa adamların çok yoğun olduğu(yönetim dahil) bir forumdan ise atıldım.Hakaret etmedim, tehdit etmedim...Sadece insan gibi yazdım.Resmi ideolojileri yemedi!!!

Kendi başıma çalıp oynamayı beceremediğimden, düğünlerde artı değer sağlayamam.Bence sen yine de bu konuyu değerlendir...

Bırak hacı özgürlükçülük oyununu, hala yanıt vermedin, elalemin saçıyla sakalıyla hangi partiyi desteklediğiyle neden bu kadar ilgileniyorsun?Sana ne ki?
Bak çok açık, sana ne?
_________________
http://www.batidispoliklinigi.com/
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM Adresi Yahoo Messenger
emrerd
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 04, 2006
Mesajlar: 709
Nerden: izmir

MesajTarih: Sal Tem 19, 2011 7:45 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Halkların kaderini tayin hakkı ile ilgili sorular?
1-Bir topluluğun, halk olarak tanımlanması için asgari kaç kişiden oluşmesı gereklidir?
2-Bir halkın ne kadarlık bir yüzdesinin desteği ile radikal kararlar alınabilir?
3-Halk dediğimiz topuluk saf bir ırktan mı oluşur?
4-İki halk kaderini tayin edip ayrılırsa, bu iki halktan olup, bir biri ile evlilik yapan ve hatta çocuk sahibi olanlar da ayrı bir halk olarak değerlendirilip, kendi kaderlerini tayin etmeleri mi istenecektir?
5-Söz konusu melez halk kendi kaderini tayin edeceği coğrafyayı kime ve neye göre belirleyecektir.


İsmail Beşikçi bir kürt şovenistidir.
Nazarımda, ırkçı bir türkten, almandan ya da araptan farkı yoktur.Irkçıdır ve bu noktadan sonra değersizdir.

Kanaatimce, aldığı hapis cezaları yanlıştır.Öte yandan mumcudan aldığı ayar fevkalade isabetlidir.Bu ayarın üzerine -aynen senin gibi ilyada- 22 sayfa argümansız bir yazı karalamış olması nafiledir.Tamam o 22 sayfada bir çok eleştiri getirmiştir de hiç birisi mumcunun kendisine verdiği ayarla ilgili değildir!

Beşikçi'nin PKK eleştirisi ise hayli enteresan olmasının yanında benim yukarıda yazdıklarıma kuvvetli örnek teşkil etmektedir.Beşikçi; PKK nın sosyalist enternasyonel çizgisine girmesinden hayli rahatsızdır.Keza islami enternasyonel mantığından da ziyadesi ile rahatsızdır(AKP nin çözüm önerisi).
Beşikçi;
PKK nın Kürt etnik kökeni ve milliyetçiliği temelli cephe almasını salık vermektedir.

Burada sorulacak soru şudur;
Ey beşikçi, annesi kürt babası türk ya da tersi durumda olan, masum vatandaş nerede konumlanmalıdır?Bu durumda olan vatandaşların sayısı kabaca ne kadar olabilir?Bunlar KÜRK isminde yeni bir etnik kimlik midir?
Bu soru, beşikçinin toplam tezlerinin neredeyse hepsinin top yekün çöpe gitmesi demektir.Peki ala senin tezlerinin de ilyada!

Kökten milliyetçiliği kökünden reddetmeyen bir insanın bilim insanı olması olanaksızdır.Zira bilim bizlere anadolu coğrafyasında saf bir ırkın yaşamadığını söyler.

Zira anadoluda türk köyü, türkmen köyü diye bir ayrım vardır.
Bunlardan hangisi türktür?
Kaç tanemiz çekik gözlü, hiç asya türklerine benzer halimiz var mı?

Ha keza sen bana kürtçe 1 den 9 a kadar sayabilir misin?
Kürtçe olacak ama!
17 yy ve öncesine ait bir tek kürtçe yazı, belge, şiir ya da aşk mektubu gösterebilir misin?

Bak televizyonundan marketine kadar nasıl da türkçeye amastomoz oldu ingilizce, keza fransızca...Evveliyatında da arapça ve farsça girmemiş miydi türkçeye...Sen şimdi bir öz türkçe şarkı dinlesen ingilizceden daha az anlarsın;
http://www.youtube.com/watch?v=yPsUxLLeV1E&playnext=1&list=PLEA534A6F1A4FEC5C

Şarkıcının soy adı da sultanbekov o da ayrı komedi ama güzel müzik...

Anadoluda sınırları belli bir devlette binlerce farklı kültürüz.Doğal kaynaklarımız fazlasıyla var.Coğrafyamız süper(bknz;gezi raporları)...Tek sorunumuz bu zenginliğin adilce bölüşülmemesi...Hepimizin ortak sorunu geçim şartları...

Bu şartlar altında sevr ve BOP dayatmasına çanak tutaraktan açıktan PKK terör örgütü desteğini beyan eden ve hatta sosyalist bağlamda PKK eleştirisi getiren beşikçi gibi savaş çığırtkanlarından övgüyle söz etmemi beklemen hayal olur.


Beşikçinin saf ırkına tüküreyim ben...Var mı öyle bir saf ırk anadoluda...
Kaldı ki, beşikçiye kürtlerin %95 e yakını katılmıyor!

Bazı kürtler hayatından memnun ki çoğunluk bunlar.Aksi halde senin verdiğin rakamlarla iktidara yürümeleri gerekirdi...

Bir kısmı islam teması bir kısmı ise sosyal demokrasi teması altında birleşiyorlar.Beşikçinin durumu tavşan dağa küstü durumundan ileri değildir.Burada asıl hata tutuklanması ve yargılanmasıdır.Değersiz 30 küsür kitaba bu tutuklama ve yargılamalar eser miktarda da olsa değer katmıştır.

Eskiler ne dermiş; it ürür, kervan yürür.
_________________
http://www.batidispoliklinigi.com/
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM Adresi Yahoo Messenger
emrerd
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 04, 2006
Mesajlar: 709
Nerden: izmir

MesajTarih: Sal Tem 19, 2011 9:23 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Beşikçi ve zeka küpü klonlarının memleketi götüreceği yer tam da burasıdır;
http://haber.gazetevatan.com/zeytinburnunda-gergin-gece/389329/1/Manset

Bu tiplere çözüm önerisi sorunca;
"Bilmem ki, nasıl yapsak, bir kere şu şu olmadan çözülmez" gibi yus yuvarlak tos toparlak cümleler kurarlar.
Bu savaş çığırtkanları;
http://tr.wikipedia.org/wiki/Yugoslavya%27n%C4%B1n_da%C4%9F%C4%B1lmas%C4%B1
Bunu bilmezler ya da görmezler ...

Sosyoloji okuduğundan dem vuranlar, öncesinde böylesine iç içe geçmiş toplumların ayrışma sürecinde, ne kadar kan döküleceğini bilmezler...

Tüm bunların dışında bir de tutarsızlık seziyorum...
İlyada;
Farklı farklı ortamlarda farklı farklı yaklaşımların var...
Bu mevzuudaki ikinci iletimde, "kendini açık et" demiştim, sen ajan majan abuk subuk çıkarımlar yapmıştın...

Şimdi yine soruyorum;
1-Sen beşikçi ile hemfikir misin?
2-Değilsen, senin fikrin nedir?
3-Bu soruna çözüm önerin nedir?
_________________
http://www.batidispoliklinigi.com/
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM Adresi Yahoo Messenger
goran
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Aug 13, 2003
Mesajlar: 1833
Nerden: Nereye?

MesajTarih: Çrş Tem 20, 2011 7:49 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Boş işler bunlar arkadaşlar. Antik Yunan'dan bu yana dünya düzeninde radikal bir değişiklik yapamadık. 2020 yılında kölelik kaldırılsın istiyorsak genetik biliminin gelişmiş beyinler üzerinde çalışması türümüz için tek çözüm gibi görünüyor. Bu donanımla rampalarda tıkanıyoruz.
_________________
Nomad
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Yahoo Messenger MSN Messenger
merruse
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Oct 16, 2008
Mesajlar: 347
Nerden: Istanbul

MesajTarih: Çrş Tem 20, 2011 9:35 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

ilyada demiş ki:
Yahu susayım kapansın diyorum ama müsade etmiyorsunuz. Hariçten gazel okuma Merruse. Duyan da sanacak ki sahiden hakaret edilen zamanlarda bi kez olsun çıkıp hop demişliğin var..

merruse demiş ki:
Kocaman kocaman adamlar işi gücü bırakmış birbirlerine aleni hakaret ediyorlar.


Ben bana hakaret edildiğini hiç düşünmedim.
Emre düşünürse, onun da yanıtını o verir.

Hakaret olarak algılasak eveli gün, dün, bugün sohbet etmeyiz. Hakaret olarak algılasak çocuğumuzu ilk kez motora bindirmeyi düşündüğümüzde, veya yaşamla ilgili bir derdimiz bir sıkıntımız olduğunda arayıp birbirimize danışmayız.

Ben bu şekli sevmedim dersin veya bırakın bu ayakları birbirinize laf sokmayın falan dersin.

Sana mı kaldı burada iki kişi arasındaki tartışmayı karşılıklı hakaret olarak yorumlamak ? icon_evil.gif


Bana kaldı. Public ortama yazarsan okuyan herkese kalır..
Hariçten gazel okumak? Ben bu forumda yönetici değilimki herkezin ettiği hakarete tepki vereyim? Banane? Ama ben seni herkez gibi görmüyordum. Yaptığım hata bu. Keşke herkez gibi olsaydın..
Sen demekki kontrolünü tümden kaybetmişsin ve ne yazdığının farkında değilsin. Ben kontrol edemediğin tek şeyin öfken olduğunu sanıyordum ama onunla sınırlı değilmiş. Ne empati yeteneğin kalmış, ne nezaket, ne genel geçer kurallar. Eminim bunlar hakkında da mutlak surette bir fikrin vardır uzun uzun yazarsın. Hatta üşenmez ekşisözlükte arama yapar oradan linkler falanda eklersin. Ama Ekşi ya da üçbeş kitap okumakla entel olunmaz. Öfkeni kontrol edemiyorsun ve yönlendirmek için bir yerler arıyorsun. Git bi pasiflora falan al sakinleş. Uzman desteğine başvur.. Ne biliim herşeyi biliyorsun ya, bununda çözümünü bulabilirsin herhalde.. İnkar sana birşey kazandırmaz.
ilyada demiş ki:
Başkalarının arasındaki tartışmalara en tepeden sazan balığı gibi atlamayın beyler. Başkalarının tartışmaları üzerinden seyirci olup (ve kolay anda müdahil olarak) ortaya fırlamayın, bu derece basitleştirmeyin kendinizi. Özgün ve yaratıcı katkılar beklenir insandan. Mümkünse ortamın ateşini körüklemeye değil, daha iyiye yönelik katkılar. Sosyal maymunlar tehlike süresince adım adım yaklaşarak seyrederler. İzlerler.. Onların birbirini taklit eden dürtüleriyle davranmayın. Bir tartışmaya katılmayıp uzaktan izleyen adam o tartışma sonlandıktan sonra taraflar arasındaki ateşi körükleyecek sözde etik ahlaki gazeller okumasın. Çünkü her an sen ne düşünüyorsun peki? diye sorulabilir kendisine. Sorduğun anda da tık çıkmaz o adamdan. Anca yine bekler, en kolay zamanda en kolay yerinden.. Elinde de körük..


Yazdıklarının farkında olmadığın gibi okuduklarınıda değerlendirirken epidemik hatalar yapıyorsun artık. Rahat ol biraz. Herkes sana düşman değil, herkes seni sorgulamıyor. Kimse senin ateşine körük falanda basmıyor. Her dakika buraya gelip bu konuyu okuyor falan değilim. Hatta çoğu zaman foruma girsem bile bu konuyu okumuyorum. Forumda kim ne yazmış, yeni polemik nedir diye kafamı da yormam. Kısacası herşeye laf yetiştirebilmek adına sayfalarca yazı yazmak yerine kendimce daha faydalı şeylerle uğraşırım. Bu da benim tercihim.
Burada tepeden bakan sensin. Evrensel değerlermişte Türk gibi bakmıyormuşta müslüman gibi bakmıyormuşmuşta bilmemne.. İster Türk gibi bak istersen japon balığı gibi. Düşündüklerini doğru kelimelerle anlatamıyor ve abuk subuk ilaç etiketlerinin arkasına sığınıyorsan bu işi beceremiyorsun demektir. Heleki iyi niyetli olarak yazılan bir yazıyı saldırı olarak görüp olayı kişiselleştirerek sonrada durup durup birşeyler yazıp ego tatmini arayışındaysan benim gözümdeki yerini aşağı doğru çekmekten farklı birşey yapamazsın. He bu senin için önemli olmayabilir ya da umurunda olmayabilir ama benim için önemli ve umurumda... Sen ve buradaki tüm insanlar benim umurumda ve önemliler. Ama ben evrensel değerlerden falan bahsetmiyorum hemen atlama. Tamamen kişisel bir durum bu.

Sosyal maymun lafı ile şark kurnazlığı yapıp sonrada hakaret etmediğini falan iddia etmeye kalkarsın sen şimdi. Kusura bakma ben senin kadar rahat değilim. Benim lügatımda hakarettir. Ve sana çok yakıştı.

ilyada demiş ki:
Merruse bey bizim aleni birbirimize hakaret ettiğimizi söyleyip bizden utandığını belirttikten sonra dipnot da vermiş :

merruse demiş ki:
Dipnot: Demokratlık kimsenin tekelinde olan bir kavram değildir.


Hımmmm...

Kendisine soralım yukarıdaki basit soruyu.. (O konu kapanmıştır, nasılsa bana sorulmaz sansa bile..) Öyle bedavadan hoplayıp zıplamasın, korkmuyorsa söylesin ne düşünüyormuş şu "halkların kendi geleceklerini tayin hakkı" konusunda ?

Kapanmış konuya atlamayın sazan gibi.. Yeniden açılır..

Bırakın adam gibi kapansın.. Yok, kapanan konu üzerine hariçten gazeller okuyacaksanız.. Dikkatli olun.. Yeri gelir ele alıp yangına gidilen körük de ters tepebilir. Çünkü sırıtıyor.. Çünkü o yukarıdaki karşılıklı laf sokmaların da olduğu tartışmanın bütününde iyi kötü bir cesaret var, ama bu senin körüklü tavrında hiç birşey yok.


Hasta ruhunu dinlendir biraz. Utandığımı falan nerede yazmışım? Nerde közlenmiş ateşe körükle gitmişim? Öfken öylesine taşmış ve gözün öyle dönmüş ki gördüğünüde okuyamıyorsun artık... Nedir senin bu kininin nefretinin kaynağı? Tavuğuna kıştmı dedik?
Benim demokratlığımı sen sorgulayamazsın. Zira daha önce dile getirdiğim "ben demokrasiye inanmıyorum" sözümü yanlış hatırlayıp aklınca oradan vurmaya kalkıyorsun. Ama bu konuyu seninle tartışabilmemiz için önce tartışma zeminini medeni bir ortama çekebilmen ve öfkeni/küstahlığını kontrol edebilmen lazım. Olayı kişiselleştirmemeyi öğrenmen lazım. Fikren tartışabilmen lazım. Sen daha üçüncü bir kişinin dışarıdan bakan gözünün "iki arkadaşın kendi arasındaki tartışmadan dolayı olan üzgünlüğü" dile getirmeye çalıştığı mesajı bile ateşe körükle gitmek diye algılayıp ard arda defalarca ve hoyratça ifadeler kullanan mesajlar yazmayı hoş karşılıyor olabilirsin, ama bence geçer akçe bu değil. Yok cesaretmişte, sazanmışta, basitleşmekmişte bilmemne..Bu yazdıklarından utanacağın günler gelecek.. Emre beye yazdığın gibi 10 senemi beklersin yoksa daha fazlamı orasını bilemem ama inandığın/savunduğun evrimin elbet sana birgün bunlardan utanman gerektiğini öğretecek zaten..

Halkların kendi kaderini belirleyebilmesi konusunda benim ne gibi bir görüşüm olmasını bekliyorsun bilemem. Ama ben o kurala canı gönülden inanan bir insanım. Nasılki Hataylıların kendi kaderini belirleme hakkı vardı ve gösterdikleri irade ile bunu tayin edttiler bizde bunu kabul ettik, başkalarınında aynı hakkı var demektir. Kendi kaderini tayin edebilmen için illede silahlı mücadele olması gerekmez. Benim PKK sorunu hakkında şahsi fikrimi public ortamda da yayınlamamı istiyorsan onu da yazarım benim açımdan hiç sorun değil. Eğer yetki bende olmuş olsaydı, yarın o bölgede tek soruluk referandum yapardım. "Ayrılmak istiyormusun ? istemiyormusun?" sorusunu sorardım. Başka hiçbir gereksiz detaya girmeden laf ebeliği ya da kelime oyunu yapmadan direk ve doğrudan halka sorardım. Eğer istiyorum derlerse kendi elimle onlara devlet bile kurardım. Buradakilerinde eline birer oturma ve çalışma izni verip ilk suça karıştıklarında gönderirdim atayurtlarına. Ama eğer referandumda istemiyorum derlerse bu durumda taş atan veletten tut dağa çıkan her kim varsa alnının tam orta yerine çakardım. Ancak bunu yapabilmeniz için öncelikle meşru hak haline getirmeniz lazım. Öncelikle o hareketin arkasındaki halk desteğinin boyunutu sübjektif değil ölçülebilir verilerle görmek lazım. Eğer gerçekten halk desteği varsa buna ancak saygı gösterebilirsiniz. Mevcut durumda 30 senedir süren bir savaş olduğuna göre ve PKK son dönemde terör eylemleri yerine eli silah tutan devlet görevlilerine saldırmak kaydı ile terör dışına çıkıp olayı gerilla savaşı haline soktuğuna göre bu örgütten kendi eli ile silah bırakmasını beklemek romantikliktir. Hepsini gebertebiliyormusun? Hayır. O durumda mücadelenin meşru zemin altyapısını oluşturulması lazım. Ama bunu yapabilmeniz içinde olayı İmralıdaki şerefsizle görüşmek yerine halka sormak zorundasınız. Önce kendi meşru zemininizi yaratırsınız sonra ne gerekiyorsa onu yaparsınız. Yoksa evrensel değerlere inandığını söyleyen birileri çıkıp seni kendi halkına devlet terörü uygulamakla suçlayabilir, askere gittiği dönemde şahit olduğu üç beş olaydan etkilenip realiteden uzaklaşabilir. Neymiş efendim köy yakılmışmış.. Sen yanmanın ne olduğunu 99 da Mavi Çarşıya atılan molotof sonucu hayatını kaybeden 13 kişiye soracaksın, belediye otobüsünde olmak dışında hiçbir suçu olmayan ama molotof sonucu yanarak haftalarca hastanede acı çeke çeke ruhunu teslim eden gencecik kıza soracaksın. Ondan sonra yanmaktan bahsedersin. Bunlar ajitasyon falan değil bilinen ispatlanmış kayıtlı gerçek olaylar.. Realite.. Kalkıp 90 lı yılların başlarında yaşandığını iddia ettiğin olayların rövanşı tartışmasına getirme bunu. Mahalle kavgasından bahsetmiyoruz.
Yetki bende değil. İyikide bende değil. O kadar insanın vebalini çekmek istemezdim açıkcası. Ben o tip bir referandumda onların ayrılmak yönünde bir irade göstereceklerini hiç zannetmiyorum. Buna ister faşoluk de istersen kürtçülük. Gerçi benim bakış açımdan ikisi arasında bir fark yok ama sen ne dersen onu de.. Bence benim yukarıda yazdıklarım ikiside değil nasılsa.. Kendince saçma sapan çıkarımlar da yapabilirsin. Ne de olsa konu başlığı herşey saçma sapandı değilmi?

Bak buna yazacağın cevabada 3-5 gün sonra cevap verebilirim (canım isterse). Sonra ard arda mesajlar atıp bık bık etme..
_________________
İnsanlar doğduğunda dört bacaklıdır,
Sonradan iki bacaklıya dönüşür.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM Adresi Yahoo Messenger
emrerd
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 04, 2006
Mesajlar: 709
Nerden: izmir

MesajTarih: Çrş Tem 20, 2011 10:03 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

merruse demiş ki:


Halkların kendi kaderini belirleyebilmesi konusunda benim ne gibi bir görüşüm olmasını bekliyorsun bilemem. Ama ben o kurala canı gönülden inanan bir insanım. Nasılki Hataylıların kendi kaderini belirleme hakkı vardı ve gösterdikleri irade ile bunu tayin edttiler bizde bunu kabul ettik, başkalarınında aynı hakkı var demektir. Kendi kaderini tayin edebilmen için illede silahlı mücadele olması gerekmez. Benim PKK sorunu hakkında şahsi fikrimi public ortamda da yayınlamamı istiyorsan onu da yazarım benim açımdan hiç sorun değil. Eğer yetki bende olmuş olsaydı, yarın o bölgede tek soruluk referandum yapardım. "Ayrılmak istiyormusun ? istemiyormusun?" sorusunu sorardım. Başka hiçbir gereksiz detaya girmeden laf ebeliği ya da kelime oyunu yapmadan direk ve doğrudan halka sorardım. Eğer istiyorum derlerse kendi elimle onlara devlet bile kurardım. Buradakilerinde eline birer oturma ve çalışma izni verip ilk suça karıştıklarında gönderirdim atayurtlarına. Ama eğer referandumda istemiyorum derlerse bu durumda taş atan veletten tut dağa çıkan her kim varsa alnının tam orta yerine çakardım. Ancak bunu yapabilmeniz için öncelikle meşru hak haline getirmeniz lazım. Öncelikle o hareketin arkasındaki halk desteğinin boyunutu sübjektif değil ölçülebilir verilerle görmek lazım. Eğer gerçekten halk desteği varsa buna ancak saygı gösterebilirsiniz. Mevcut durumda 30 senedir süren bir savaş olduğuna göre ve PKK son dönemde terör eylemleri yerine eli silah tutan devlet görevlilerine saldırmak kaydı ile terör dışına çıkıp olayı gerilla savaşı haline soktuğuna göre bu örgütten kendi eli ile silah bırakmasını beklemek romantikliktir. Hepsini gebertebiliyormusun? Hayır. O durumda mücadelenin meşru zemin altyapısını oluşturulması lazım. Ama bunu yapabilmeniz içinde olayı İmralıdaki şerefsizle görüşmek yerine halka sormak zorundasınız. Önce kendi meşru zemininizi yaratırsınız sonra ne gerekiyorsa onu yaparsınız. Yoksa evrensel değerlere inandığını söyleyen birileri çıkıp seni kendi halkına devlet terörü uygulamakla suçlayabilir, askere gittiği dönemde şahit olduğu üç beş olaydan etkilenip realiteden uzaklaşabilir. Neymiş efendim köy yakılmışmış.. Sen yanmanın ne olduğunu 99 da Mavi Çarşıya atılan molotof sonucu hayatını kaybeden 13 kişiye soracaksın, belediye otobüsünde olmak dışında hiçbir suçu olmayan ama molotof sonucu yanarak haftalarca hastanede acı çeke çeke ruhunu teslim eden gencecik kıza soracaksın. Ondan sonra yanmaktan bahsedersin. Bunlar ajitasyon falan değil bilinen ispatlanmış kayıtlı gerçek olaylar.. Realite.. Kalkıp 90 lı yılların başlarında yaşandığını iddia ettiğin olayların rövanşı tartışmasına getirme bunu. Mahalle kavgasından bahsetmiyoruz.
Yetki bende değil. İyikide bende değil. O kadar insanın vebalini çekmek istemezdim açıkcası. Ben o tip bir referandumda onların ayrılmak yönünde bir irade göstereceklerini hiç zannetmiyorum. Buna ister faşoluk de istersen kürtçülük. Gerçi benim bakış açımdan ikisi arasında bir fark yok ama sen ne dersen onu de.. Bence benim yukarıda yazdıklarım ikiside değil nasılsa.. Kendince saçma sapan çıkarımlar da yapabilirsin. Ne de olsa konu başlığı herşey saçma sapandı değilmi?
.


Çözüm öneriniz benmkisi ile oldukça örtüşüyor.Özellikle kırmızıya boyanmışların altına imza.Aklın yolu bir!

Ben asıl ilyada'nın çözüm önerisini hakikaten dinlemek istiyorum.Merak ediyorum.
Bekliyorum...
_________________
http://www.batidispoliklinigi.com/
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM Adresi Yahoo Messenger
ilyada
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: May 05, 2004
Mesajlar: 1614
Nerden: İstanbul

MesajTarih: Çrş Tem 20, 2011 12:05 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

emrerd demiş ki:


Ben asıl ilyada'nın çözüm önerisini hakikaten dinlemek istiyorum.Merak ediyorum.
Bekliyorum...


Yazdım ama tam kopyalayıp göndereceğim sıra vazgeçtim. Peki, ama mümkünse yeni yeni sorularla devam etmeyelim.
_________________
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
ilyada
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: May 05, 2004
Mesajlar: 1614
Nerden: İstanbul

MesajTarih: Çrş Tem 20, 2011 12:22 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

emrerd demiş ki:
Ne olursun bana dalma...
Eeee, kaşınıyorsun ama...


İşte ben de tam olarak bunu demek istemiştim ...

emrerd demiş ki:
Şimdi yine soruyorum;
1-Sen beşikçi ile hemfikir misin?
2-Değilsen, senin fikrin nedir?
3-Bu soruna çözüm önerin nedir?


Aynı fikirde olmak ne demek bilader?

Beşikçinin fikirlerini yüzeysel olarak biliyorum. Beşikçi bana hitab etmiyor, hitab ettiği kesim kürtler. Adamın biri de başka bir coğrafyada benzer durumlar için düşünür yazar, oradaki insanlara hitab eden fikirleri olur vs. Ben kürt değilim ve olaya sadece haklar açısından bakarım.

Bana göre kendi kaderlerini tayin hakları vardır.
Bu hakkı kullanırken toplumsal uzlaşma ararım.
Ne istiyorsunuz diye de insanlara sorulmasını şart koşarım.
Ama bu hakların (ve onları yaratan tarihsel hataların) inkar edildiğini düşünüyorum asıl mesele ve temel sorun bu. Senin yazıların ise evet bu haklar vardır deyip, sonra ama kürtlerin olayı şöyle, durum böyle, vs. diye gidiyor..

Konuşmanın düşünmenin yasak olmadığı, bilim insanlarının da işin içinde olduğu ortam ararım. (o ortam hala yok. şu an söylediklerimin suç olup olmadığını bilmiyorum mesela)
İnsanlara ne istediklerinin sorulmasını da ararım. Bu bir dizi referandum olabilir. Anketlerle falan başlayıp olgunlaşıp referanduma giden bir süreç olabilir, eğer bu haklara saygı gösterilirse gerek bile kalmayabilir.

Ana dilde eğitim hakkını ise tartışmıyorum bile. Benim nasıl var ise, yeryüzündeki herkesin de var.

Ha, ama biz daha oralarda mıyız? .. Hayır değiliz.. Biz halen paranoyakça şüpheler tereddütler, hamaset, şovenizm ve kan aşamasındayız. Derdimiz insanca yaşamak değil.

Duruma gidişata bakarım, ama temel haklar konusundaki tavrım düşüncem değişmez. Bunlar talep edilebilir bana göre. Bu hakların talep edilmesini bi kenara bırak, 80 yıllık bir asimilasyon sürecinden geliyoruz : kürtleri zorla türk yapmaya çalışma süreci.. Şimdi bu insanların direnç göstermesinden daha normal birşey de yoktur bana göre. İsteyen istediği kadar inkar etsin tarihimiz böyledir, gelecekte de böyle yorumlanacaktır. Değişen tek şey yeni yeni düzelmelerin başlaması. Artık her istenen yapılamıyor.


Beşikçi gibi mi düşünüyorsun demişsin, beşikçi benim babamın oğlu değil. Hak verdiğim çok nokta var. Özellikle tarihi yorumlayışı konusunda evet beşikçi gibi düşünüyorum. Önce devletin adım atması gerektiği konusunda da hemfikirim. Farklı baktığım konular ise bundan sonrasıyla ilgili çıkacak muhtemelen. Ama işime gelmeyen hoşuma gitmeyen yanlarını da dikkate alırım, üzerine konuşulsun, düşünülsün tartışılsın ve toplum hür bir tartışma ortamında ilerlesin derim ben. Kim ne düşünüyorsa önemlidir. Onun içine tüküreyim berikinin dışına tüküreyim şeklinde yaklaşmam.

---


emrerd demiş ki:


Evet halkların kaderini tayin hakkı vardır.Bak halkların diyorum, sadece kürt halkının değil.

Diyelim ki yarın, güneydoğuda bir devlet kurulacak.Dili kürtçe olacak adında kürt geçecek filan...
Eeee;
1-Zazalar ne olacak?
2-Ya türkmenler?
3-Bölgenin çerkesleri?
4-Süryaniler?
5-Araplar?
6-Ermeniler?

Bu yeni kurulacak devlet, bu etnik odaklara, ana dilde eğitim, kamu kurumlarında kendi dilinde hizmet gibi ayrıcalıklar tanıyacak mı?

10 sene sonrası içindir bu soru, zamanı geline kapak niteliği taşıyacaktır!




(Madem bana kapak yapma ihtiyacı var, gerçekleşirse makul olabilecek (bence makul ve olası bulduğum) süreci özetleyeyim ben. Fakat, şunu tekrar etmekte fayda var : bence makul olmayan şeyler olsa da temel haklar konusundaki bakışım değişmez değişmeyecek.)

Evet, kendi kaderlerini tayin imkanlarını kullanmaya başlamaları (bunun kırık ayrı türü var elbette) halinde çuvalla sorunları olacaktır. Ancak farklı baktığımız nokta şu: bırak ta o insanlar düşünsün o sorunları.

Milletin kıçının tutuştuğu "dev kürdistan" ihtimalinin olmayacağını düşünüyorum. Birinci meclisin konuyla ilgili ilk görüşlerinin ötesine geçmeyecektir bu olay. Yani en fazla kısmi özerklik. Üstelik baskıyla falan da değil, fazlasını bölge insanı tercih etmeyeceği için. (ha, baskı yaptıkça o da olur günün birinde) Bu saydığın çelişki ve riskleri bölge insanının da gördüğünü düşünüyorum. (fazlasını istemeye de hakları var bana göre) Eğer hep beraber şemsiye açılsın diye uğraşmayı bırakırsak daha da iyi görecek herkes bunu. (şu an bile gerekli çoğunluğu bulmaz tam ayrılıkçı bir düşünce. Menfaatler orada değil çünkü. Ben de yörenin bir kürt yurttaşı olsam ben de istemem işime gelmez. Ama kürt olsam açık söylüyorum özerkliği isterdim valla. 80 yılın politikalarına da acaip tepkili olurdum orası da kesin.)

Bunların konuşulabildiği bir akademik ortamın ve meclis ortamının faydası ne olacak? Gerçekten demokratik bir ortamda terörün öyle veya böyle hiç bir bahanesi kalmayacak. Terör ile mücadele kolaylaşacak.
Gereken insan desteğini bulamayacak. (örgütün de bu ortamı istemeyebileceğini düşünüyorum, ama bunu görmek için önce o ortamın olması lazım. Örneğin önce ana dilde eğitim taleplerine itiraz etmeyi bırakacak devlet. Sonra insanlara bir kez olsun SİZ NE İSTİYORSUNUZ ? diye sorulacak. Sonra gerekiyorsa (bana gerekecek gibi geliyor, ama sistemin tavrı ve yaklaşımına göre değişir bu konu. Sabit değildir yani. Bölünmeden korkan eğer samimiyse hukuk ihlalleri yapmasa iyi olur bana göre) Sonra, eğer gerekiyor ise özerklik konusu konuşulabilir olacak. Bunu talep edenler ile şiddettle karşı olanlar birbirlerini muhattap almak zorundalar.

Gereken hür düşünce ortamı oluştuğunda konunun fanatikleri ile halk arasında ister ciddi sorunlar çıkabilir. Eğer devletimiz tarihsel hatalarını tamamen terkedip, gereken özürleri dileyip ve bu konuyu bir hamaset konusu, bir kışkırtma konusu ve bir oy deposu olarak görmeyi bırakırsa.. Yani istismar etmeyi ve ikiyüzlü davranmayı bırakırsa.. (çok zor.. çünkü hem işine gelmiyor, hem de buna mani olacak kan akmaya devam ediyor.) Bu ortam oluşursa yöre halkı kendi menfaatini seçecektir. Menfaatinin neden yana olacağı ise bence tartışmaya bile gerek yok, bu ülke bir çok hataların yapıldığı bir ülke ama bir çok yanıyla da ciddi güvencedir.)

Bütün mesele oraya gelinebilir mi? Yani gerçekten samimi olabilir miyiz bu konularda?
İşte umudumun kırıldığı nokta o. Zor.. icon_sad.gif Yukarıda dediğim gibi; bence şemsiyenin açılmasını bile göze alıyoruz, bir o noktayı göze alamıyoruz. Ufak tefek iyileşmeler oluyor, ama kitleler arasında bir kısır döngüdür devam ediyor. İşte bu da olayın zor yanı. Bunun çözümünü bildiğimi falan iddia etmem asla. Kitlelerin kışkırtılmasının bundan daha kolay olduğu bir konumuz yok zaten. Kanlı bir dönem, birkaç yıl sürecek saldırgan bir toplumsal ortam vs. her defasında bizi yıllarca geriye atma gücünde. Tıpkı askeri darbeler gibi.. Devlet büyükse büyüklüğünü göstermek zorunda. Bu işi siyasi hesap kitap meselesi haline getirdikçe küçülüyor. İnsan hakları ve demokrasiyi çiğneyen adımlar attıkça daha da küçülüyor. Daha düne kadar kavga kıyamet giden şarkı türkü meselesini unutmayalım. Şu jitemleri, o dönemin ölü sayılarını yöredeki binli onbinli sayılarla ifade edilen faili meçhulleri unutmayalım. Kimseye yaramadı bunlar. Hiçbirşeyi çözmedi, tersine faillerinin bulunması ve tarihsel özürler dilenmesi gereken yeni yeni konular çıkarttı başımıza. İyimser olmakla birlikte toz pembe gözlüklerle de bakamıyorum konuya çünkü halk olarak bizler de içindeyiz bu işlerin. Bizlerin de sorumluluğu var ve bizler de gaza gelmeye fazlasıyla müsaitiz. Bu konularda kendimizi suyun akışına kaptırmamamızı sağlayabilecek hür akıllara ne kadar sahibiz? İlkelerimizle düşünmemizi sağlayacak, etik ve evrensel değerlere bağlı bir eğitimden ne kadar nasiplenebildik bu ülkede? Çeşitli medyalar tarafından kullanılıyor muyuz, siyasetçi tarafından? İstendiği an kolayca gaza geliyor muyuz? Bunlar hep önemli sorunlar.

Tam bölünme korkusu olanlara karşı benim düşüncem ise şu: kimsenin işine gelmeyen işler o kadar kolay değil. Dediğim gibi sahiden sıkı çok sıkı saçmalamamız lazım bunun mümkün olması için. (ha onu bile başarırız biz .. biz insan hayatını en son plana attıkça o da olur zaten günün birinde..)

Eğer bana on sene sonra soracaksan, emin olduğum iki şey :

1-Cahil sayılabilecek kalabalıklardan oluşuyor olabiliriz. Ama samimi bir özgürlük ortamında yöre halkının kendi çıkarlarını göremeyeceğini düşünmüyorum.
2-Başka türlü bu iş uzar gider. Kimsenin ölüden başka artan çoğalan birşeyi olmaz ve günün birinde açılır o şemsiye. Benim tarihsel diyalektikten anladığım bunu böyle de net koyar.

Durum ne olursa olsun şaşmayacağım şey olarak da şunu derim: İnsanlara sormak lazım ne istediklerini ! Nasıl mutlu olacağını en iyi insanlar bilir. Resmi söylem değil.

Halkın artık çözümü dikte etmesi gerek, çünkü motora atlayıp tatil yapmak istiyoruz. Anladığım kadarıyla çok çok büyük bir çoğunluğumuzun ölmek öldürmek gibi bir derdi falan yok. Gaza gelmeyi bırakıp temel ilkelere bakmayı öğrenmemiz gerekiyor. Bunun olabilmesi için de özgür ve bilimsel tartışma ortamını, ve her şeyden önemlisi her türden temel, evrensel, insani ve toplumsal hakları savunmamız gerek.

Sanıyorum 10 sene sürmez. Bir zaman sonra netleşir önümüzdeki on yıllık süreç için bizim hangi yolu seçeceğimiz.

Devlet ise şu an neye öncülük ederse onu ucundan tutup götürme gücünde, özellikle de şu anki iktidarın ciddi bir gücü var. Diliyorum ki kısır döngü seçeneğinin devamı için kullanılmaz bu güç.

(Geçmiş dönemlerdeki kadar olmasa da buna devam edeceğini düşünüyorum. Rahat olun, bu daha nitelikli bir iktidar şeklinde yorumlamıyorum. Eskisi gibisini zaten istese de yapamaz çünkü dünya da değişiyor. Bugün yapması mümkün olduğu kadar sömürecek bu mevzuyu.. Elbette diğer muhalefet partileri de.. Şu durumda bdp'nin samimiyetsiz yanları da kendiliğinden normalleşiyor nazarımda. Bu iş bir bütün. Bir bütün olarak ilerlemedikçe -buna bizler de dahil- kimse tek başına ilerleme kaydedemez.)

---

emrerd demiş ki:
Resmi ideoloji;
Nedir?
Çok net soruyorum, nedir?
Unsurları, söylemleri nedir?
Şu an hangi devlet kurumu, resmi ideoloji dediğin şeyin kıstaslarına göre hareket etmektedir?

Benim sorular kazık oldu ama idare et artık...


Bana göre resmi ideolojinin en güzel örneği senin yazıların Emre. Üzgünüm icon_sad.gif

---

emrerd demiş ki:
Halkların kaderini tayin hakkı ile ilgili sorular?
1-Bir topluluğun, halk olarak tanımlanması için asgari kaç kişiden oluşmesı gereklidir?

Öyle bir sayı rakam yok bunu sen de gayet iyi biliyorsun. Kavram saptırma amaçlı bu soru.

emrerd demiş ki:
2-Bir halkın ne kadarlık bir yüzdesinin desteği ile radikal kararlar alınabilir?

Çoğunluk diyebiliriz. ama çoğunluğun oluşamadığı veya seçeneklerin sayıca arttığı durumlarda işler karışır elbette. fakat buradaki önemli nokta ortamın ne olduğudur. Konuyu demokrasinin açmazlarına çekiyorsun, ama bu konularda asıl önemli olan şey o "radikal" kararlar alınırken ortamın ne derece özgür olacağıdır. Şu an hem resmi ideoloji ve devlet baskısı yüzünden özgür değil, hem en kalabalık kitle olan biz türklerin baskısı yüzünden değil, hem de pkk yüzünden o özgürlük ortamı olması gerekenden çok eksik ve geride..

emrerd demiş ki:
3-Halk dediğimiz topuluk saf bir ırktan mı oluşur?

Beşinci soruna gelmeden önce .. Evet "halk" ve "ırk" kavramını bi okusan hakkaten iyi olur. Özellikle de hangi kelimenin ne için kullanılmasının daha uygun olacağı ile ilgili son satırları:

http://tr.wikipedia.org/wiki/Halk

emrerd demiş ki:
4-İki halk kaderini tayin edip ayrılırsa, bu iki halktan olup, bir biri ile evlilik yapan ve hatta çocuk sahibi olanlar da ayrı bir halk olarak değerlendirilip, kendi kaderlerini tayin etmeleri mi istenecektir?


Yok, arabesk sevenlerle sanat müziği sevenler de katılacak onlara..

--


Bir başka konuda arkadaşlardan sık sık duyuyorum : "herkes ittirsin gitsin bari.." gibi...
"Bari biz de şu güzide memleketimizde rahat rahat yaşarız.. Ama ha, herkes gidecek.." gibi şekil laflar duymaktayız sık sık. Yok valla kimse kimseyi hiç bir yere gönderemez. İnsanlara tercihlerinin ne olduğu sorulur. (Ama hoş, adamın kurgusu tam bölünme ve sınır kapılarının inşası, hatta araya mayınlı alan döşenmesi, alman kurt köpeklerinin gezeceği, sabaha karşı kum şeridin dolaşılıp geçiş olmuş mu diye bakılacağı bölünmüş düşman ülke modeli ile ilgiliydi..)

emrerd demiş ki:
5-Söz konusu melez halk kendi kaderini tayin edeceği coğrafyayı kime ve neye göre belirleyecektir.

Melez? ... Neyin melezi? Yahu arkadaş sen nereden buluyorsun bu "ırk".. "saf ırk" .. "melez" falan? Çok arıyo musun bu jargonu sen ?

Halk, halklar kelimelerini kullanacağım. Halka, insanlara sorulur.

Bak senin çarpıtmaya çalıştığın şey ne biliyor musun .. Misal şimdi bir italyan kalkıp ben italyan değil eskimoyum dese, bu sizin ırkçılıktan şikayet eden ve bence konunun tarafı olan milliyetçi tayfa ona .. hayır sen italyansın.. Veya melezsin bilader sen.. Sen italyan değilsin ki .. falan der..

Öte yandaki dünya görüşü ise sana ne olduğunu kim olduğunu söylemez, dikte etmez. Lazım gelirse sana sorar, sen söylersin. Sanırsam bu temel bakış konusunda hiç bir zaman uzlaşamayacağız seninle. Oysa bunların konumuzla ilgisi bile yok..

Kim nereye gidecek ?
Melezler ne olacak ?

Kimse istemediği birşeyi yapmak zorunda olmaz.
Canı isteyen her zamanki gibi canının istediği yere gidecek, dönecek, yine gidecek, yine dönecek.
Kimse de kimseyi bir yere gönderemez zorla.

Bu kavramları saptıran dümeni geçelim artık.
Talepleri olan sokaktaki halktan senin benim gibi sıradan insanları sanki böyle şeyler istiyorlarmış gibi yutturma çabasını da geçin artık.
Bunları isteyen bir mikro azınlığı, talepleri olan kürt halkıymış gibi gösterme çabasını da.
Bunların olabilirliğinin sahiden çok yüksek bir ihtimalmiş gibi gösterilmeye çalışılmasını da.

Geçin bunları.

Hem, öyle bile olsa temel haklar konusu değişmiyor. Daha düne kadar mahkemelerde "bilinmeyen bir dilde ifade verdi" diye not düşülüyordu tutanaklara. (Muhtemelen hala öyle.) 80 yaşında kadın ifade verse.. "Bilinmeyen bir dil..." Neymiş la bu bilinmeyen dil ?

(konuyla ilgili ilk yargı kararı dün çıktı. Bu günden sonra resmen ! tercüman isteyecek mahkeme. O "bilinmeyen dil" tutanaklara açık seçik Kürtçe diye yazacak mı ? .. Ona dair bir bilgi görmedim haberin içeriğinde.. Umarım bu günden itibaren de tercüman çağırıp, tercümesini yaptırdığımız dil için hala "bilinmeyen dil" demeyiz. )

"Tanık bilinmeyen bir dilden tercüme edilen ifadesinde ... ... ... ..."

Olur mu olur lan.. Trajik bir ülke burası.. Olur mu olur..

Haberin içinde de şöyle bir detay var idi : devlet tercümanı artık resmen! çağıracakmış, ama bunun için önce tanığın veya sanığın evvela Türkçe bilip bilmediğinin araştırılması, bilmediğinden teknik olarak emin olunması gerekiyormuş..

2011 türkiyesinden selamlar..

---


emrerd demiş ki:
Hakaret etmedim, tehdit etmedim...Sadece insan gibi yazdım.Resmi ideolojileri yemedi!!!


Kimbilir neler neler dedin de kafayı yedirdin adamlara. : )

---

emrerd demiş ki:
İsmail Beşikçi bir kürt şovenistidir.
Nazarımda, ırkçı bir türkten, almandan ya da araptan farkı yoktur.Irkçıdır ve bu noktadan sonra değersizdir.


Irkçılığı geç sen bi kalem. Kasti karıştırma kavramları. Öteyandan haklısın, söyledikleri kürt milliyetçiliği anlamına geliyor. Dediğim gibi, benim babamın oğlu değil, ancak şunu da belirtmek isterim : bizim türk milliyetçilerinden daha milliyetçi değil, hatta yan yana koysan epey geride kalır..

emrerd demiş ki:
Burada sorulacak soru şudur;
Ey beşikçi, annesi kürt babası türk ya da tersi durumda olan, masum vatandaş nerede konumlanmalıdır?Bu durumda olan vatandaşların sayısı kabaca ne kadar olabilir?Bunlar KÜRK isminde yeni bir etnik kimlik midir?
Bu soru, beşikçinin toplam tezlerinin neredeyse hepsinin top yekün çöpe gitmesi demektir.Peki ala senin tezlerinin de ilyada!


Annesi türk babası kürt olan "masum" vatandaş nerede konumlanmalıdır ???

Bilmem.. Sorarsın. Dediğim gibi ben bu konuların insanlara sorulmasından yanayım. Ona da sorarsın, babası kürt, annesi türk olana da sor. Onlara sor ama, daha hemen hoplayıp oralara gelme, önce ne istediğini bi sor kürtlere.. hem annesi hem babası kürt olup, koskoca bir tarih boyunca inkar edilmiş yok sayılmış insanlara da sor.
(bizim milletçe bu noktadaki kifayetsiz savunmamız da şu oluyor genellikle : iyi ama bu ülkede rahat durana kimse bir şey yapmadı ki.. E iyi o halde, yapıldığını düşünenler var, onlara anlat. Yok siz yanılıyorsunuz falan diye ikna et. Hatta onu da geçeyim, yok öyle kimse, azcık bölücü var başka bi şey yok da denebilir. Ay artık benim içime sıkıntı geldi bu konudan.)

---

emrerd demiş ki:
Zira anadoluda türk köyü, türkmen köyü diye bir ayrım vardır.
Bunlardan hangisi türktür?
Kaç tanemiz çekik gözlü, hiç asya türklerine benzer halimiz var mı?


Karşılıklı konuşabildiğin bir dilin olsun.
Farklı yanları yönleri olan bir kültürün.
Öle öle bitmeyen bir de neslin.
Seçimlere katılıp ülkenin bir bölgesinden 35 tane de vekil çıkar.
İyi kötü tarihsel bir algın da olsun.
Ondan sonra istersen ben izmirli eskimoyum de, ben seni de tanırım. Yok sen türksün diye tutturmam. Benim için fark yapmaz yani. Senin ninenle anlaştığın farklı bir dilin olsun, bir de sen bunun bir kültürel farklılık olduğunu savunarak milyonları bulan bir kitle ile gel kafi benim için. BEN SANA SORARIM KİM OLDUĞUNU. Sana dikte etmem. Yok sen aslında eskimo diilsin, izmirde eskimo yoktur falan demem. Sen ne diyorsan odur benim için.

Sen bunları temin ederek çıkabilir misin karşıma?.. Bitmiştir benim için. (Laz çerkez edebiyatına da pek itibar etmiyorum yani. Lazlar ve çerkezler aynı tarihsel baskıları görmediler çünkü. Görmelerine de "gerek" yoktu zaten.)


emrerd demiş ki:
Ha keza sen bana kürtçe 1 den 9 a kadar sayabilir misin?
Kürtçe olacak ama!


Nereden sayayım yahu. Bizim tek dil öğrenmemiz kafi bu ülkede yaşamak için. Ana dili üzerine bir dil daha öğrenmek zorunda olan ben değilim ki.

Bunların dilleri yetersizdir basittir demeye mi getirdin yoksa ?
Bırak da onu onlar düşünsün. Niye kendine dert ediyorsun bunları hala anlamıyorum ben. Hem ayrıca yazıyor çiziyor adamlar. Kürt insanının meselesi (veya tercihi) bu. Beni ilgilendiren bir mesele değil kürtçe dilinin yüksek veya düşük niteliklere sahip olması. Konuşması yasaklanmaya çalışılmış mı ben ona bakarım. Bir de konuşmak isteyen olup olmadığına.

---

emrerd demiş ki:
17 yy ve öncesine ait bir tek kürtçe yazı, belge, şiir ya da aşk mektubu gösterebilir misin?


Yani?
Soruyu sana yöneltiyorum : buradan yola çıkarak bu halk bir halk değildir mi diyorsun?
Bu halk bir millet değildir, önce millet olması gerekir mi diyorsun? (bu yaklaşım sayesinde tam gaz oluyorlar işte.. Resmi ideoloji kendi edip kendisi buluyor neyine kızıyorsun anlamıyorum ki..)
Ana dilde eğitim hakkı isteyemez mi diyorsun?
Kendi yönetiminde çeşitli özerklikler isteyemez mi diyorsun?

Tarihten bakıyor isen:
bugün işler değişiyor emre.

Bugünden bakıp rahatsız oluyor isen :
işlerin değişmesini tarih sağladı. Yaptığı onca hata ile.. Bunlar baştan düşünülecekti.

Zaten birinci meclis de düşündü bunları. Özerklik mi versek ne etsek diye.. Sonra da vazgeçti, kurtuluş savaşı sırasında bir kısmını kazandı. Sonrasında baktı olmuyor Türk kimliği içinde eritme politikasını benimsedi. Ve yıllar birbiri ardına aktı geçti... Ama olmadı işte. İstendiği gibi olmadı. Artık tarihten bakamazsın bu konuya. O tarihin üstünden çok sular aktı geçti. Artık insanlara sorulmak zorunda ne istedikleri.

Ama deniyorsa ki, ben hala tarihte yaşayacağım..
Eritmemiz lazım.. deniyorsa..
E iyi madem yapılsın o zaman..
( daha da çok geri tepebilir ama ... )

---

Ve tüm bunları gördükten sonra da doğal olarak inkar politikası en kolay savuma yolu olarak kendisini gösteriyor :
Zaten çok küçük bu farklı talepleri olan azınlık. Mikro boyutlarda..
Zaten dış mihraklar kışkırtıyor bunları..
Zaten ilkeller, dilleri bile dandik..
Zaten feodaller..
Zaten terör oyunları bunlar.. Yok aslında böyle bişey.. Hepsi uydurma bunlar..

Dediğim gibi ben sıkılıyorum bu konudan. İçim sıkılıyor..

Olaya bugünden değil de tarihten, 20'lerden, 30'lardan bakmaya ve o tarihi bugüne uyarlamaya çalışan insanlara samimi (ve naçizane) tavsiyem şu : bıraksınlar bunları da kürtler düşünsün.

Çözüm basit :

1- Hakları özgürlükleri ihlal etmeyeceksin. (bunu ihlal etmediğin gün terörle de gerçekten mücadele edebileceksin)
2- İnsanlara ne istediklerini soracaksın. Bunu sorduğunda zaten onların da kafası karışacak merak etme. Ortak çıkarlar belli çünkü..

Böyle devam ettikçe , bu inkar eden suçlayan tavrımız sürdükçe ... İnsanlara ne olduklarını dikte ettikçe.. 90 yıl geriye gidip gidip oradan argümanlarla geldikçe..

emrerd demiş ki:
Beşikçinin saf ırkına tüküreyim ben...Var mı öyle bir saf ırk anadoluda...
Kaldı ki, beşikçiye kürtlerin %95 e yakını katılmıyor!


Sen yine de tükürme sağa sola. Seveni çok fazla. Caddelere ismini veriyorlar, adam bunlara karşı olduğu halde.. Sevmeyen olduğu gibi seveni de çok.

Alıntı:
kürtlerin çoğunluğu kendisini "mamoste" diye çağırır..öğretmen manasındadır..

nasıl ki türk milliyetçilerinin gözbebeği olan ziya gökalp diyarbakırlı bir kürt ise aynı oksimoron kürt milliyetçiliğinin teorisyeni sayılabilecek çorumlu bir türk olan ismail beşikçi'nin kürt milliyetçisi olması için de geçerlidir.. aralarındaki fark ziya gökalp'ın düşüncelerinden dolayı işkenceye ve zinadana mahkum edilmemiş olmasına ragmen ismail beşikçi'nin malum uygulamalara maruz bırakılmış olmasıdır..


Sorunlarımızı kendimiz üretiyoruz. Farkında olmadan hizmet ettiğimiz hakim ideoloji.. Bu yaklaşım biçimi beni dahi hain ilan eder (bu defa sana gönderme yapmıyorum üzerine alınma. anlatmaya çalıştığım şey bir bütün. İçinde uzun yıllar ve bizler varız) ama ben de diyorum ki, bu yaklaşım sorunun en büyük kısmını üretti. Haksızlıklar yapa yapa Beşikçileri üretti. İşte bu noktadan bakınca hiç bir durumda tükürmüyorum sağa sola. Çünkü artık sorunun daha da büyümesini istemiyorum. Kampa gidip sucuklu yumurta yapmak istiyorum. Ama biz şemsiye sonuna kadar açılsın diye uğraşıyoruz. Oysa az bi sakin olsak bi b.k da gelmeyecek başımıza. Asıl saçma olan bu.

Tıpkı kürtçe şarkı mevzsusunda olduğu gibi olacak, yani bişey olmayacak.
Beşikçi bugün yine ceza aldı. Eğer yatarsa, kitapları okunacak, tezleri daha da çok destek bulacak. Yatmazsa kitap yazmış bir yazar olacak.
Ana dilde eğitim hakkı konuşulmaya başlanırsa (başlanabilse..) o işin bütçe ile ilgili sorunları çıkacak, kim, neresi, hangi bölge dahil değil vs. gibi şeyler çıkacak. Ben de o vakit diyeceğim ki, ana dilinde eğitim istiyorsan, kendin ver parasını madem.. Zaten giden de olmayacak tahminimce. Ciddi bir oran çıkmayacak. Çünkü işe yarayacak dil belli. Olup bitecekleri hayatın gerçekleri belirleyecek yani. Ama sen diyorsun ki bunu kimse talep etmiyor, biz hep kardeşiz, eden de küçük bir bölücü azınlık.. Yok işte yanılıyorsun emre. Şu an talep ediliyor bu. Hak olduğu için değil, birileri bu hakları inkar ettiği için talep ediliyor. Yani ortada bir kabahatli varsa o ben değilim. Geçmişi bırakıp artık bugüne bakmak lazım. İnsanlara ne istediklerini sormak lazım. İsteyenin istediğini söyleyebilmesi lazım. Ne olduğunu kim olduğunu dikte etmek değil, ona aksini iddia etmek değil değil, ona sormak lazım. İnsanların kendisini tarif etmesine müsade etmek lazım. Güvenmek lazım. Haklar üzerinden gitmek lazım mesela. Ve hak ihlal etmemek lazım ki terör diye bir sorunumuz da olmasın.

(Bu kan arabasına benzin konduysa deponun yarıdan fazlasını biz doldurduk bu güne kadar.)

---


emrerd demiş ki:
Bırak hacı özgürlükçülük oyununu, hala yanıt vermedin, elalemin saçıyla sakalıyla hangi partiyi desteklediğiyle neden bu kadar ilgileniyorsun?Sana ne ki?
Bak çok açık, sana ne?


Bu güne kadar biyik makarası yaptığım tek arkadaşım sensin. Başka bir allahın kulunun bişeyiyle uğraşmadım. Evet senin biyikla makara yaptım biraz. Hatta yengeye de gaz verdim.. Sonunda gitti biyiklar..

---

Özgürlükçülük oyunu oynamıyorum Emre. Düşündüğüm neyse onu söyledim. Oyun değil, bana göre sınıf sorunundan sonra en önemli ikinci asıl gerçeğimiz bu.

Özetlemek gerek...

Devam eden ve nasıl şekilleneceği belli olmayan bir konuda kavramları saptırılıyor. Yengesi türk dayısı kürt, kazağı da mavi olan nereye gidecek gibi sorularla.. Kimse zorla bir yere gönderilemez bu memlekette. İsteyen istediği yere gider yine. Millet oralarda on yıllardır bayramlarda sınır geçip akrabalarını ziyaret ediyor senede bir gün. Merak etme senin kadar farkındalar bunların.

Bu en cins dikenli telli olasılıkları (sanki talepleri olan bütün kürtler bunları istiyormuş gibi, ama elbette öcü olsun diye) sunuyorsun. Bunlar çok daha zayıf olasılıklar, öte yandan bu insanların ciddi talepleri de var.

Kürt milliyetçisine milliyetçi diyorsun, ama bu insanları milliyetçi haline sokan, on yıllardır şikayetçi oldukları şeylere gelince onlar bir anda "ulus" ve ulusal kavramlar oluyor.

Millet olduğunu düşünen millettir. Bir kimliğe sahip olmak için onu benimsemek yeterlidir. (zaten millet ve milliyetçi kavramlar da tarihsel olarak geliştirilen şeylerdir. Bizimkini de belli başlı adamlar yeşertti, atatürk de geliştirdi. Konuya bu kadar basit bir noktadan baktığım için millet olduğu iddiasında olana yok sen millet değilsin veya şu değilsin bu değilsin demem. Saçma olur çünkü. Irk kavramını ise bu konuların içinde görmekten rahatsız olurum.

Terör örgütünü konuya izah olarak getirmek tek yanlı bakış açımızın kanıtıdır.
Ancak madem ne düşündüğüm sormuşsun, o da ciddi bir sorun. O sorunun da önemli bir bölümünü bizim tarihimiz üretti. Şimdi ben yapmadım ben düzgün devletim nerden çıktı diyor. Mantıklı yollar izlenirse tamamen devre dışı bırakılabilir diye düşünüyorum.

Bana ismail beşikçi gibi mi düşünüyosun diye soruyorsun, benim ne düşündüğüm önemli değil. Milliyetçi ve/veya talepleri olan kürtlerin ne düşündüğü önemli.

Resmi ideolojinin işine gelmeyen bir çok şeyi ben talep edilebilir şeyler olarak görüyorum.

Bunlar şekillenmeye başlarsa elbette kişisel şartlarım da olacak ; medeni dünya standartlarında yasakların olmadığı bir ortamda herkese ne istediğinin sorulmasını talep edeceğim.

Yöre insanı ne düşünüyorsa mevzu odur benim nazarımda.

Derdini bana (benim gibi düşünenlere manasında) anlatmaya çalışan boşa kürek sallar. Yöre insanına anlatsın.

Yöre insanından bir karşılık alabilmek için de ne istediğini sormak gerekir. Yok aslında şöyle istermiş de, yok böyle istermiş.. Biz burada ne desek boş. Yaparsın yıllara yayılan bir seri referandum il il mahalle öğrenirsin hepsini.

Devlet terörü diye bir terör tipi vardır.

Sürekli manipüle edilerek yokmuş gibi gösterilir.

Devlet terörünün toplamda aldığı canın sayısı diğer terör tipinden çok daha fazladır. (sadece bölgedeki, ve sadece kayıtlardaki kısmı dahi)

Devlet terörünün kendince mazeretleri vardır.

Resmi ideoloji bir başka tanımı ile bu mazeretlerin kendisidir.

Bu mazeretleri paylaşmam, mazur görmem. (Mazur görenin, görmezden gelenin, veya tek yanlı görmeyi tercih edenin akan kana katkıda bulunduğu gibi bir bakış açım var.)

Böyle bir tarih sürecinin artık son aşamasını yaşadığımızı umuyorum.

Ucuz hamaset ve husumet hala var.

Bu esnada toplumdaki karşılıklı husumet gelişip de şemsiye tamamen açılmazsa iyi olur.

Karşılıklı husumete katkıda bulunacak ifadelerden her daim sakınmak gelecek için faydalı olur.

Geçmiş geçmiştir artık bu güne ve geleceğe bakmak lazım. Beşikçi 17 değil 18,5 sene yatarsa bunun da kimseye bir faydası olmaz. Mümkünse ona ve düşüncesine tükürmeyelim de, onu hapse atan ilkel bağnaz ve tarihsel zihniyete karşı çıkalım derim.

Benim düşüncelerim bunlar.

---

Elimden geldiğince kendi bakışımı anlattım, sanıyorum yanıt verdim.

Bu tartışma ileride yine açılırsa, mümkünse bana atıfta bulunacak laflar etmezseniz sevinirim.

Sevgiler.
_________________
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
emrerd
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 04, 2006
Mesajlar: 709
Nerden: izmir

MesajTarih: Çrş Tem 20, 2011 1:18 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Çok şey yazıp/konuşup hiç bir söylememeyi nasıl beceriyorsun şaşıyorum.
Ana dilde eğitim hariç, hiç bir çözüm önerisi getirmiş değilsin.Koca yazın, "ben bilemem", "kendileri bilirler", "bunu ben de bilmiyorum", "ben filan değilim, olaya haklar açısından bakarım" ve benzeri bir çok yuvarlak ve bir sorudan 10 soru türetebilecek, puslu buğulu cümlelerden ibaret!

Resmi ideoloji, kimlik vesaire gibi hiç bir açıklama getiremediğin sorosçu medyanın ezberletilmiş tekerlemeleri tekrar edip duruyorsun.

Nedir resmi ideoloji diyorum, senin yazdıkların diyorsun...Ama benim yazdıklarıma elle tutulur tek bir yanıt veremiyorsun.

Laf kalabalığından başka hiç bir reel söylemin, elle tutulur argümanın yok.Aynı cümlelerin eş anlamlı kelimeler kullanıp cümleyi evirip çevirip tekrarından ibaret.

Aslında neden çözümü ortaya koyamıyor, merrusenin kabaca ortaya attığı ve hepi topu 1 paragrafta özetlediği herhangi bir çözüm önerisini sunamıyorsun biliyor musun?
Derdin çözüm filan değil!
Peki derdin ne?
Ne bileyim ne, kuyruk acısı olur, vicdan azabı olur, aykırı söylemi dillendiren süper kahraman olur, olur oğlu olur...Bilmiyorum...

Bildiğim bir şey varsa derdin çözüm değil.Çünkü derdi çözüm olan, bir kez olsun oturup adam gibi düşünür ve ucundan kıyısından, mantıksız da olsa bir öneri getirirdi.

Ben sana çözüm dedikçe sen bana sorun diyorsun.Ne yapalım o zaman? sorusuna "Resmi ideoloji bik bik bik" diye yanıt veriyorsun.Şimdide "Sorun çözülmüyor çünkü resmi ideoloji bıdı bıdı" diyeceksin...

Ben de sana diyorum ki;
Salla herşeyi, açık ve net yaz çözümü.Hayalindeki çözümü yaz, hayalinde de mi resmi ideolojiyle uğraşıyorsun?Örnek istersen bak merruse nasıl da yazmış.Açık, net, körün gözüne sokar gibi...Sen ne eveleyip geveliyorsun?


Açıklayıcı not; Bazı arkadaşlar ilaç kutusu ve üzerinde yazan küfürle ilgili eleştiri getirmişler.Forum ortamı mutlak rahatsızdır lakin ben rahatsız değilim.Zira karşımdaki "küfür etmek" eylemini seçtiyse, zaten benim tartışmadaki haklılığımı onaylamıştır.
Örnek burada;
http://www.youtube.com/watch?v=-_N7O1J7q1I
_________________
http://www.batidispoliklinigi.com/
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM Adresi Yahoo Messenger
volkert
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jan 07, 2004
Mesajlar: 372

MesajTarih: Çrş Tem 20, 2011 4:55 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Konu kişisel çekişmeye dönünce okumak gerçekten eziyet oluyor. icon_sad.gif Gerçi o alana çeken'de Emre oldu.Bir anda paldır küldür saldırıya gerek yok.Katılmıyorsan, başka bir şey düşünüyorsan sen de yaz fikrini okuyalım bakalım, herkes kendine göre değerlendirsin."Sen şöylesin sen böylesin" diye ithamlarda bulunmak hem ayıp hem de asıl seviyeyi düşüren hareket oldu bence.Bunun arkasında kampta yada telefon görüşmelerinde bir anlaşmazlık varsa bilmiyorum. Bu yazıları kişiselleştirip karşıdakini suçlama ile devam ettirmek isteyen varsa lütfen vazgeçsin o fikrinden.Ben o linkleri kimse üzerine alınıp savunmaya geçsin, sayfa sayfa yazı yazsın diye göndermiyorum.Kimse kendine görev de çıkarmasın.Herkesin kendine göre bir değer yargı sistemi var.O link benim için kötü bir başkası için normal olabilir.Kendi fikrini başkasına dikte etme huyumuzdan lütfen en azından burada vazgeçelim.Burada gerçek hayata göre daha eşit bir konumdayız.Yani burası gerçek hayat da değil, bunu da unutmamak lazım.Günlük rollerimizi, üye girişi yaparken kapıda bırakalım.

Yahu bu ilk paragrafın altına komik bir imza ile gülen yüz ifadesi koymak geldi içimden ama ondan bile tırsar oldum. Biraz normalleşme ve geyik talep ediyorum. icon_biggrin.gif Memleketin yıllarca çözülememiş sorunları bunlar. Motosiklet forumundan bir çözüm çıkarsa tarihe geçeriz tabi o ayrı. icon_biggrin.gif

-----------


Bir belgesel kanalında dünya üzerinde unutulmakta olan dillerin korunmasına yönelik bir programdan bahsedilir durur.Görmüşsünüzdür muhtemelen. Brezilya'nın yağmur ormanlarındaki abuzittin kabilesine ait bir dil var mesela.Bunu bilen ve konuşan son 28 kişi kalmış."Dünya mirası bu, aman koruyalım" falan deniyor belgeselde. Tamam entelektüel değilim ama, sokağa da çöp atmam, gerekirse cebimde taşırım.Ben bu anlatılanı bir türlü anlamadım gitti.Yahu o dil yok olsa ne olur ki? Gerçekten bilmiyorum, soruyorum, ne olur?O kabile çok büyük bilimsel gelişmelere imza atmış, görülmemiş yapılar inşa etmiş ve bunları kendi dillerinde yazıya döküp bir yerlere gömmüş saklamışlar da, kaybolursa bu dil anlayamıyacaz mı, nedir? Konuyu kürtçeye bu noktada bağlamayın.Kürtler kabile değil elbette, bi dakka sakin olun lan icon_smile.gif

Ben isterim ki tüm dünya aynı dili konuşsun.Bunun hangi dil olduğu umurumda değil.Dil hakkındaki genel görüşüm budur.

Kürtçe konusu bence kürt politikacılar tarafından kendi çıkarları için sömürülen bir konu.Sadece politikacı da değil, o bölgede sorun çözümünden çıkar sağlamayan herkes kullanıyor. Bölgede yaşayan halk arada kalıyor.Yahu kürtçe konuşsan ne olacak?Dünyanın neresinde geçerli olan bir dil bu?Kendi ülkende kariyer yapmak istesen yine işe yaramıyor.O yüzden bu dili yasaklamanın bir manası da yok.İsteyen istediği gibi konuşsun, türkü söylesin, halay çeksin, zılgıt atsın.Sonra? O kadar işte. Adam bu konuyu da sömüremez.Bir şeyleri yasakladıkça bir mağdurlar gurubu oluşuyor.Ondan sonra her yerde aynı teraneyi okuyup duruyorlar. Hatta işleri bu oluyor.Biz para kazanıp geçimimizi sağlamak derdindeyiz adam neyin peşinde? Yahu kürtçe konuşsan ne olacak, doyacak mı karnın? "Devlet dairelerinde kürtçe konuşulsun, eğitim kürtçe olsun". Peki nasıl olacak o iş? İzmir'li öğretmen kendi ülkesinde görev yapmak için bir de kürtçe dersi mi alacak?Diğer memurlar? "Memur da öğretmen de buradan olsun" iyi olsun.Hatta keşke öyle olsa. Biz de çok meraklıydık buradan oraya gitmeye! Kendi içine kapanık saçma sapan bir oluşum olmayacak mı? "Saçma sapan sensin, oluşum da sana girsin!". İyi abi girsin.Ne diyim.Hadi size kolay gele...


Bu sürtüşme en azından bu platformda eksik olarak konuşuluyor bence.Türk-Kürt harici üçüncü bir kişi daha var: batı kültürü ile yetişmiş şehirli piç kurusu.Bi de öyle birisi var di mi. Bu adam bırak kürdü, türkü de beğenmiyor ki! Ve bunların sayısı eskisi kadar az değil artık.İnternetle yetişen apartman çocuklarının köyde davar otlatan babası ile kültürel yakınlığını sorgulamak lazım.Mesela bu playstation oynayan, konverz giyen emo genç Almanya'ya tatile gidiyor. Neo nazilerden sokakta bir araba sopa yiyip geliyor."Durun lan vurmayın ben dünya vatandaşıyım" diyor almanca, almanca da biliyor ama nafile.Kaşlar bitişik, saçlar kara, gözler kara.Babadan gelen genetik miras olduğu gibi duruyor.E ne oldu, yazık değil mi bu emo'ya? Bu arkadaş kendini istediği kadar dünya vatandaşı görsün.Dünyanın geri kalanı öyle olmadıktan sonra bunun da bir manası kalmıyor.Ha demiyorum ki playstation'ı kanalizasyon mazgalından içeri atıp köye davar gütmeye dönsün.Hayır kalsın, emo'ya da ihtiyaç var.Hatta sokağa balgam atan adam görmek yerine ben kendi adıma emo'larla karşılaşmak isterim sokakta.Fakat ayakları da yere bassın. Ne yazık ki kendini ait gördüğün şey seni kabul etmeyebilir.Hele bu şey zengin kültürün bir parçası ise.

Bugün kürt bölgesi zengin bir coğrafya olsaydı, orada devasa gökdelenler, villalar ve lüks bir hayat sürseydi, kürt olmak bir ayrıcalık olmaz mıydı? Belki oraya çalışmaya gidecektik. Bu durumda kürtçe de geleceği olan kabul gören bir dil olurdu.Sınırın aşağısındaki petrol bölgesinde hakimiyet kurma çabası da bundan olsa gerek.Ama bence geç kaldılar.Petrole dayalı hayat biçimi dünyada şekil değiştirmek üzere.Kafasını kullanmayan tüm toplumları açlık ve sefalet bekliyor.

Bugün bazı okullarda çince dersi var. 20 yıl önce yoktu.Hatta 10 yıl önce de yoktu galiba, bilmiyorum."Çin nüfusu 2 milyar ulen, dünyadaki her 3 kişiden biri çinli!". Tamam bi dakka...Japonya'nın nüfusu kaç? Japonca bilenin maaşı garanti deniyor.

Abiler her işin ucu paraya dayanıyor.Parası olan konuşur.Hangi dili istiyorsa onu konuşur. Para 4 temel şekilde var oluyor şu anki düzende.

1-Yer altı kaynakları: maden, petrol zart zurt.
2-Teknoloji üretmek:nokya, intel, kuntel.
3-Köle işçilik ile parça başına düşük kazanç ama bol üretim: bildiniz di mi?Evet, Şeysel adaları.
4-Turizm:en sakat olanı bu, ne olacağı belli diil.Bir de nüfus az olacak ki herkes garson tur rehberi falan olsun.Yoksa bi milyar garson bi milyar tur rehberi olmaz, geçinemezler.

Durum bu.Sonuç: para varsa huzur var.Yoksa, böyle konularla ömür geçer gider.

Saygılar, sevgiler.

Not:Küfür eden olursa on milyon misli ederim! icon_biggrin.gif
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
emrerd
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 04, 2006
Mesajlar: 709
Nerden: izmir

MesajTarih: Çrş Tem 20, 2011 6:02 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Volkert;
Yazının başından sonuna imzamı atarım...Bana geçirdiğin kısımlar dahil.Ama tekrarlıyorum, benim olayım ilyada ile kişisel.Haaa ne zaman ki dimookraaasi söylemlerini fiiliyata döker, onun bunun fikrine hakareti, maydonoz olmayı bırakır, ben de ona dalmam, sen de rahatlarsın cicim. icon_lol.gif
_________________
http://www.batidispoliklinigi.com/
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM Adresi Yahoo Messenger
ilyada
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: May 05, 2004
Mesajlar: 1614
Nerden: İstanbul

MesajTarih: Prş Tem 21, 2011 6:04 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Offf.. abi harbi yordun ha.

Kaç sayfadır anlatıyorum Ama hala ısrarla "çözümün ne?" , "sorularıma yanıt verdin mi?" gibi şeylerle çıkıyorsun. Saçma bulduğum her soruya yanıt verme mecburiyetim yok ki arkadaş.

emrerd demiş ki:
Ama benim yazdıklarıma elle tutulur tek bir yanıt veremiyorsun.


Herşeyi kaale almak zorunda değilim. Saçma bulduğum sorulara yanıt vermek zorunda değilim. Kavramları çarpıtan sorulara yanıt vermek zorunda ise hiç değilim. (Ne söyleyeceğimi ben belirlerim, herkese de bunu tavsiye ederim)

Çözümün (bence) ne olduğu konusunda dünya kadar yazdım. Bana göre bu işin çözümü reçete yazmayla olacak iş değil. Öyle olsaydı çözülürdü zaten. Ama buna rağmen yazdım makul bulduğum sürecin (bence) nasıl birşey olması gerektiğini. Sen beğenmiyorsan aslında bu benim sorunum değil, fakat son bir kez daha özetin özetini yapayım. Umarım yüz kere daha sormazsın aynı şeyleri tekrar tekrar.

Bana göre çözüm için önce devletin adımlar atması gerek.

1- Ordu operasyonları durdurduğunu açıklamalı. (burada önemli olan operasyonların durması değil. Operasyonlar kış aylarında zaten duruyor. Önemli olan "çözüm için durduruyoruz" açıklamasının açık seçik yapılması ve sahiden durdurulması. Bu açıklama açık seçik ve net biçimde yapıldıktan sonra pkk bir eylem yapmadığı müddetçe hiç bir operasyonun yapılmaması. (sıradakiler ancak bu gerçekleşirse mümkün bana göre. tam tersini yapma ile bir yere varılamadığını mevzunun uzayıp durduğunu gördük çünkü. hiç bir işe yaramasa bu seçeneğin işe yaramadığını gösterse, o bile birşeydir. Bu seçeneği kullanmak ve devamını da görmek gerekir. Ve dediğim gibi, bu seçeneğin kullanılabilmesi için resmi yetkililerin açık seçik net bir açıklama yapması ve pkk ihlal etmediği sürece buna uyması gerekir. Zor tabi. Kolay birşey olduğunu iddia eden yok. Zor çünkü bunu yapacak delikanlının terör örgütünü muhattab aldığı şeklindeki saldırı ve suçlamalara karşı siyasi ve toplumsal alanda mücadele edebilecek cesarette olması gerekir. Özellikle de medya bu konuda hamasi şoven ve tehlikeli olacaktır.)

2- Devlet, o günkü resmi temsilcileri ve hükümeti her kim ise onların ağzından geçmiş dönemlerdeki asimilasyon politikaları ve bu politikalar yüzünden yapılmış türlü haksızlık ve katliamlar için geçmişe dair açık ve net bir özür dilemelidir. (Bu neyi değiştirir ki ..? .. Benim izlediğim manzaradan anladığıma göre çok şeyi değiştirir.)

3- Eğer bir süre bu şekilde geçerse, yani kan akmadan... Ardından o günün hükümeti her kim ise siyasi muhattaplarını karşısına alıp, ve bunu da açık seçik ifade edip konuşmaya, dozu arttırmadan ve saldırgan bir uslub seçmeden muhattabıyla konuşmaya başlamalıdır.

4- Bir genel af ve onun şartları konuşulmaya başlanmalı, bu esnada pkk da silah bırakmaya başlamalı ve gereken işlemlerin yapılabilmesi için kademe kademe güvenlik kuvvetlerine teslim olmaya başlamalıdır. (biz aslında 4. maddeden başlamayı denedik daha önce. En son bu hükümet denedi bunu. Ama ilk üç maddeye yanaşmadı. Bir de .. bu denemek istediği şeyin de arkasında duramadı. İzin verilmedi. Örgüt bunu bir şova dönüştürdü. Medya da anında atladı üzerine. Hükümet ise duruma bakıp kendi hesabını yaptı, zararlı çıkacağını düşündü.. gördü diyelim.. Ve duramadı arkasında..) .......... (kişisel yorumum. doğru olacak diye bir kural yok)

5- Bu tartışmaların kavgaya dönüşmemesi, bilim adamlarının ve görüşü her ne olursa olsun, saldırgan bir uslub içinde olmayan tüm aydınların ve bilim adamlarının görüşlerinin alınması gerekir. Gerekirse meclise çağırarak, davet ederek. Herkesin tek tek elini sıkarak, herkesle tek tek tokalaşarak..

6- Bir zaman da böyle geçtikten sonra (hala kan akmadığını ve toplumsal bir çatışma ortamı oluşmadığını, yine 10 yıl geriye atılmadığını varsayıyoruz) en damar kısma gelmiştir sıra : halklara ne istediğinin sorulması.. (eğer halkın temsilcileri seçeneklerde hala uzlaşamamış ise. Ben buna gerek kalmayacağını, uzlaşmanın mümkün olabileceğini de düşünüyorum.)

7- Her maddenin başına paragraf içinde eklemem gereken madde:
Tüm bunlar ancak ve ancak toplumsal ortam buna hazır olduğu vakit yapılabilir... ve hazır oldukça bir adım sonrasına geçilebilir.. Daha önce detayıyla yazdım zor iştir bu. Reçeteyle olacak iş değil. Bu bir süreç. Mesele ne kadar süreceğidir bana göre. 30 sene daha sürsün, 50 sene daha sürsün ve bu kısır döngü devam etsin istemem ben. Vatandaş olarak işime gücüme bakmak isterim. Dünyanın bunca sorunu varken artık onlara odaklanabileceğimiz günler gelsin, çocuğum da bu saçma ortamda bir ömür geçirmesin isterim.
---
Bu bir çözüm değildir, mümkün olamaz, kolay mı vs. diyene... Veya ben bunu istemem kabul etmem diyene verecek bir yanıtım yok. Ben bundan başka bir çözüm olabileceğini sanmıyorum.

(Ayrıca, çözüm üretmek zorunda da değilim. Ayın 21'i gelmiş, yine kira geliyor. Asıl meselem budur. Çözüm üretirim, çok biliyorum diye bir iddiam da hiç bir zaman olmadı. Görüşüm soruluyor ise, benimki budur. Görüşümün temeli de devletin adımlar atması ve toplumun bunu talep etmesi (en azından müsade etmesi) üzerine kurulu. Bana durup durup "görüşün var çözümün yok" diyecek adama cevabım bu. Benim kafam uzlaşmaya basar, bugüne kadar süren kısır döngünün devamına değil.)


---
Not: Bir tartışma, tartışılan konuyu yansıtır, uslubuyla, şekliyle vs. Bir herifçioğlunun bu konu üzerine bir teorisi vardı da şimdi hatırlayamıyorum kimdi. O teoriye göre bizim bu tartışmamızın kısırlığı, aynı zamanda tartıştığımız konunun kısırlıklarını ve çıkmazlarını barındırır.. Ana konuda ne türlü saçmalıklar varsa bunlar kendisini o konu tartışıldığı vakit tartışma uslubu ve tarzı içinde de aynen gösterir.. gibi bişeydi, kimdi neydi onu hatırlayamıyorum hafızama edeyim.
---
--------------------------

emrerd demiş ki:
Haaa ne zaman ki dimookraaasi söylemlerini fiiliyata döker, onun bunun fikrine hakareti, maydonoz olmayı bırakır, ben de ona dalmam, sen de rahatlarsın cicim. icon_lol.gif

Volkert efendi niye rahatlar onu anlamadım?

emrerd demiş ki:
onun bunun fikrine hakareti, maydonoz olmayı bırakır, ben de ona dalmam


icon_eek.gif

Bunu burada başlatan sensin yahu. icon_eek.gif
Yapma ben de yaparım deyince devam eden sensin.
Aramızdaki şeylerden ilk örnek seçip burada ilk kullanan da sensin.
İyi o vakit bak bakalım nasıl oluyormuş deyince de olmuyor.
Tamam mı? Devam mı? diye sorduğumda "artık bana dalma lütfen" diyen de sensin.
Konuyu kapatalım bana müsade dedikçe "şuna yanıt ver bakiim, buna yanıt ver bakiim" diyen de..
Yanıt verdikçe "yok olmamış bu yanıt değil, yuvarlak laflar bunlar.." diyen de..
Yahu arkadaş sana yuvarlak gelmeyecek fikir mi üretmek zorundayım? (fikrim yuvarlaksa yuvarlaktır, eyvallah tamam topum ben. )

(Ha şimdi bunca şey üstüne mesele o ilaç pakedi oluyorsa, o ilaç da bana girsin Emre.
Bak açık net : Özür dilerim o ilaç olayını eklediğim için. Eşşeğim ben.)

Ama artık bitsin be bilader. Hala videolar mideolar ne oluyor onu anlamıyorum ki. Aynı şeyi yapmamı mı bekliyorsun? Durup durup benim mevzum ilyada ile deme gözünü seveyim. Yok benim seninle bi alıp veremediğim. Olursa da açar telefonu söylerim arkadaş. Ayrıca volkert doğru söylüyor bu kürt sorununun da yeri burası değil, şahsileştirilecek meselelerin de yeri burası değil. Ben kürt sorunundan bahsetmek istememiştim. Bak yemin ediyorum ki öyle bir niyetim yoktu. Müzik başlığına şarkılar eklerken bile aklıma geldi bu kaç kere. Latincesinden yunancasına, asya dillerinden hindistan müziklerine kadar her coğrafyadan müzikler ekledim o başlığa, ama bak yemin ediyorum aklıma geldiği halde eklemediğim tek şey bir kürtçe şarkı idi. Aman dedim şimdi bu mevzular açılır, biri bir laf der, veya tutar saçma bir söylem ile bir imada falan bulunur.. ne gerek var diye düşündüm hep. Neden? çünkü volkert'in de belirttiği gibi burası topluma açık bir alan. Herşey konuşulur edilir, ama bu konudan geri durmakta fayda var dedim. Öyle bir olasılık görüyorsam, demek ki o konuda önce ben dikkat etmeliyim diye düşündüm hep. Bak yemin ediyorum aklımdaki şey buydu. Ve.. Ulan geldi buldu anasını satayım ya.. Biraz daha devam edersek de bu başlık kilitlenirse hoşumuza mı gidecek anlamıyorum ki.

emrerd demiş ki:
onun bunun fikrine hakareti, maydonoz olmayı bırakır, ben de ona dalmam


Sen söyle emre bey, ne yapayım ben şimdi ?
Susayım yanıt mı vermeyeyim ?
Saçmaladığını kabul edeceksin mi diyorsun ?
Yine tamam mı, devam mı? diye sorup sonra devam mı edeyim?
Yok sen de şöylesin, zaten böylesin falan diye?
Yoksa sahiden "onun bunun fikrine hakaret etmeyi, maydonoz olmayı" mı bırakayım ?

Lan söylediğim sadece şu idi :

ilyada demiş ki:

Çok yaşlanmış ama hala en ufak dansözlük yok adamda. Kimseden korkması kıvırması olmayan adamın hiç kimsenin hoşuna gitmeyencek şeyler söylemesi durumu.. Röportaj yapanla uğraşmak yerine sıkıyosa 93'lük Türkali ile uğraşsınlar.. : )


Hoşuna gitmediyse Vedat Türkali'ye saydır? Veya istersen Banu Güven'e saydır? Benden ne istiyorsun? (veya ne hakkın var?)
Dön iki sayfa öncesine kim onun bunun fikriyle uğraşmış maydonoz olmuş bir bak. El insaf.

Benimle geçmiş tartışmalardan kalan özel bi olayın varsa da aç telefonu saydır giydir olsun bitsin. Biz birbirimize kızmıyoruz. Ama adam haklı burası yeri değil. (Ne bunun, ne de kürt meselesinin.) Ve bu yöntemle bir yere varılmaz. Geçer üç beş sene, yine konuşuruz. Ha yedik bi b.k kişiselleştirerek girdik mevzuya, ama durmak da lazım arkadaş.
---


emrerd demiş ki:
Peki derdin ne?
Ne bileyim ne, kuyruk acısı olur, vicdan azabı olur, aykırı söylemi dillendiren süper kahraman olur, olur oğlu olur...Bilmiyorum...


Yapma bunları Emre !!!
Aynı düşünmek aynı bakmak mecburiyetinde değiliz.

emrerd demiş ki:
tekrarlıyorum, benim olayım ilyada ile kişisel.


Senin olay kadar daş düşsün. Benim olayım ilyada ile deyip durma. Arkadaşımsın, dostumsun. Nasıl inandıracam bilmiyorum ama benim seninle bir olayım meselem falan yok arkadaşım. Yok.
_________________
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
erginturhan
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Feb 11, 2008
Mesajlar: 113
Nerden: istanbul

MesajTarih: Prş Tem 21, 2011 8:15 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Bunlar da benden kısa kısa;

Dil meselesine yukarıdaki arkadaş gibi bakıyorum, bence de tüm insanlar tek bir dil konuşmalı, herkes, istisnasız herkes, birbiri ile aynı dili konuşarak anlaşabilmeli. Herhangi bir dil ile ilgili kültür, sanat faaliyetleri sekteye uğrar, bu yüzden herhangi bir dil ihmal edilmemeli, unutulmamalı şeklinde düşünenler de, ilgilerini çeken, unutulmadan gelişmesini istedikleri dili "insan ana dili"ne ek olarak öğrenmeli, isteyene öğretmeli...
Ben buna tüm kalbim ve beynimle inanıyorum, yeryüzünde yaşayan insanların tümü tek bir dil (insan ana dili) konuşmalı. Elbette bunun hangi dil olacağı sorunu var. Bunun eninde sonunda olacağına inanıyorum, ne zaman olabileceği konusunda elbette bir tarih biçemiyorum ama mutlaka olacak bence günün birinde... İster yapay olacak (beyinlere yapılan ufak bir müdehale gibi), ister zaman ilerledikçe (herkesin işine yarayacak dünya yüzeyinde daha çok konuşulan bir dili öğrenmesi gibi).

Sınırlar; günün birinde sınırlar da kalmayacak bence, şimdi ayrılmak isteyenler ya da istenenler, günün birinde bir arada yaşamak isteyecek, tüm insanlar bir arada yaşamak isteyecek, birbirlerinin tecrübelerinden yararlanmak isteyecek, daha rahat iletişim kurmak isteyecek, kendi zevkleri ile hobileri ile ilgili bildiklerini tüm yeryüzüne yayılmış tüm insanlara aktarabilmek, onlardan alabileceklerini rahatça almak isteyecek. Vizenin kalkması değil kastettiğim, pasaport bile olmayacak belki. Ha o zaman da fişlenme, numaralandırılma sorunu, herkesin tek tipleştirilmesi sorunu ortaya çıkacak belki, ama insanlar ona da bir çözüm bulacaktır.

Günün birinde yaşadığım coğrafyanın yanındaki başka bir yere eskiden sınırlar ile ayrılmış bir yere çok daha rahat motoruma atlayıp gidebileceğim. Belki tekneme atlayıp başka bir kıtaya yelken açacağım, yolda yok benim karasularıma girdin, dur bakayım tekneni arayacağım mülteci mi taşıyorsun diyen olmayacak, gelecek yanıma gel akşam benim tekneme balığımı paylaşalım ama sen de rakıyı unutma diyecek...

Çok hayalciyim değil mi icon_smile.gif Olacak olacak, rahat olun biz göremeyeceğiz belki, hatta çocuklarımız bile göremeyecek ama bizden sonra gelen insanlar görecek bunları.
Hayal etmeye devam... icon_smile.gif
_________________
0-36500km Hyosung GT250R
0-??????km Honda VFR 800
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder AIM Adresi Yahoo Messenger MSN Messenger
Mesajları göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Konu Disi Tüm saatler GMT
Sayfa Önceki  1, 2, 3 ... 21, 22, 23 ... 59, 60, 61  Sonraki
22. sayfa (Toplam 61 sayfa)

 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Forums ©

   
 

All logos and trademarks in this site are property of their respective owner. The comments are property of their posters, all the rest © 2002 by me
You can syndicate our news using the file backend.php or ultramode.txt