Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Kayıt: Mar 09, 2005 Mesajlar: 526 Nerden: Üsküdar/Kadıköy
Tarih: Çrş Tem 29, 2009 9:26 pm Mesaj konusu:
Konu ile ilgili söylenmesi gerekenleri dostlar söylemişler, benim ekleyeceğim birşey yok. Bununla beraber takıldığım birşey var, ona dikkatinizi çekmek istiyorum. Mete'nin mesaj gönderdiği 5 temsilciden biri konu ile ilgili firma görüşünü yazıya dökmüş, doğru olanı yapmış. Diğer ikisi ise, en azından şu ana kadar herhangi bir yanıt vermek lütfunda bulunmamışlar ki, bu onların ayıbıdır, geçiyorum. Anlamakta zorlandığım ise BMW vw Honda gibi motosiklet piyasısının en tepesinde yer alan, ürünleri ve servis hizmetleri ile genelde adlarına toz kondurulmayan firmaların, kendilerine yazılı iletilen mesaja karşılık sözlü yanıtlar vermeleri oldu. Neden? Acaba yazmak çok mu vakitlerini alıyor? Ya da yazılı yanıtların sadece kurumsal ya da hukuksal iletişimlerde mi geçerli olduğunu mu düşünüyorlar? Yoksa, söylediklerinin doğruluğundan emin olamadıkları için, yazıya dökmeleri durumunda ilerde aleyhlerine kullanılabileceğini mi düşünüyorlar?
Haksızlık etmeyeyim, bu sözel yanıtlama olgusunun sadece yukarıda adı geçenler için geçerli olmadığı bir gerçek. Günümüzde bireylerin ne yazık ki kaçınılmaz olarak ilişkiye girdiği birçok kuruluşta (banka, sigorta, telekomünikasyon), ki bunlar kamu değil özel kuruluşlar, firmalar, aynı yanıtlama tavrı, yöntemi, politikası mevcut. Hele bunların bir de adına "Call Center" dedikleri yanıtlama-başvuru merkezleri var ki evlere şenlik. Standardın dışında sorduğunuz bir soruya veya haksız bir uygulamaya olan itirazınıza yanıt alabilmek çok ama çok zor. Gerçek bir yetkiliye ulaşabilmeye ise "NO PASARAN"
Konuyu nerden nereye getirdim değil mi? Ama yeni dünya düzeninin, topluma dayattığı saçmalıkları ile karşılaştıkça dayanamıyorum.. Herneyse, siz bana bakmayın, ben düşünüyorum, düşündükçe takılıyorum, takıldıkça da oraya, buraya yazıyorum işte..
Bu arada unutmadan ekliyeyim; hoşgeldin Cem, özlemişim yazılarını. Devamı da olsun... _________________ Dostlukla
Bu konu hakkında neden farklı düşünceler olduğunu da anlamış değilim.
Farklı düşüncelerin temeli eski nesil senkromençsiz kamyon şanzımanlarına dayanır. (bmw lerin şanzımanı da motosikletler içinde bu şanzıman tipine en çok benzeyeni. İçini açtığımda şaşıp kalmıştım; tüm dünyanın terkettiği ama düzgün kullanılırsa ölümsüz o sistemi seçmişler. Diğerleri ne ona , ne ötekine benziyor dişlilerin (yada hareket aktarıcıların diyelim) birleşme/ayrılma mekaniği anlamında)
(eski tip kara şanzıman kamyonlarda farklı vites oranları da birbirinden zaten çok uzak olmadığı için gayet mümkündü o eş devirleri ustalıkla yakalamak. Başarı oranı çok daha yüksekti ve O ŞANZIMANLAR BU ŞEKİLDE KULLANILABİLSİN DİYE KÜTÜK GİBİ DİŞ MODÜLLERİNDE VE ONA GÖRE ÇELİKLERDEN üretimişti. Araçların motor devirleri artık 2500-3000 lerde değil. Son süratler de çok arttı ve farklı viteslerin oranları da iyice büyüdü doğal olarak. Bütün dünya daha zayıf ve ömürsüz ama kullanım pratiklikleri sunan senkromençli şanzımanlara yada benzeri devir eşitleyici mekanik düzeni olan şanzıman tiplerine geçmeye başladı.)
.......
Farklı düşüncelerin olmasının bir sebebi de şu ; debriyajsız vites değiştirme teorik olarak pekala mümkündür. Ama pratikteki başarılı uygulama oranı ise sanıldığından çok çok daha düşüktür. Yani, örneğin 100 kez debriyajsız geçiş yaptığınızda bunların %90 nının düşük mekanik yük ve darbelerle oluştuğunu , artık ustalaştığını vs. düşünür kullanıcı ama gerçekte yüz geçişten sadece üçü beşi debriyajlı geçiş seviyesinde düşük yük ve darbelerle gerçekleşmiştir, bunun farkında değildir.
Tümüyle eş devirde dönmeyen iki dişli (yada türlü şekilleri olan hareket aktarıcı mekanik geçiş parçalarının) birbirine geçmesi teorik olarak mümkün değil. Yani dişlilerden biri 2200, diğeri 2201 devirle dönüyorsa ve o farklı devirlerde dönmekte ısrar ediyorsa, yani her ikisi de biryerlerden güç alıyorsa o iki dişli birbirine asla geçmez. Bir taraf diğerine uymak zorunda ! Uyar ve geçiş sağlanır. Bu geçiş düşük darbe güçleriyle olabilir, yada ilk temas noktalarının anasını ağlatarak da uydurulabilir farklı devirler birbirine.. Yeni nesil şanzıman tiplerinde o hassasiyeti her seferinde yakalayabiliyorum diyen de kendisini kandırır.
Debriyaj kullanılsın yada kullanılmasın, devirleri yakınlaştırdıkça işler kolaylaşır. Ama debriyajsız kullanımda başarılı sayılmak için devirleri neredeyse tamı tamına eşitlemek gerekir ki ... Bazı şanzıman tiplerinde imkansıza yakın derece zor olabilir. Bazı şanzıman tiplerinde ise daha kolaydır, gayet mümkündür ama dediğim gibi debriyajsız kullanmaya çalışmak yerine, DEBRİYAJI daha sağlıklı ve ustaca kullanmaya çalışmak ve bu sayede darbe ve vuruntu miktarlarını olabilecek en düşük seviyede tutmaya çalışmak..
Yani , bir tartışma olarak şanzıman dişlilerini bundan çok daha mutlu, mesud edecek bir tartışma olurdu
Eski kamyon şöförlerine bakmayın, anlatır onlar kırk yıl öncesini.. O şanzıman tipi çoktan tarihe karıştı..
Sevgiler...CeM...
Cem, sorduğum şu kısacık soruya verdiğin bu ayrıntılı bilgi için teşekkürler... Konunun özü kamyon şoförlerine dayanıyormuş demek _________________ v-strom 650
emreboztekin@hotmail.com
532 336 36 79
Seyahat Ya Rasulallah (Evliya Çelebi)
Kayıt: Sep 25, 2007 Mesajlar: 295 Nerden: Çavuşbaşı, İstanbul
Tarih: Prş Tem 30, 2009 11:15 am Mesaj konusu:
Lastvoyager demiş ki:
Konuyu nerden nereye getirdim değil mi? Ama yeni dünya düzeninin, topluma dayattığı saçmalıkları ile karşılaştıkça dayanamıyorum.
Leventciğim (eski Levent Ağabey) bu konuda kimse, eline su dökemez. Zira geçen toplantılardan birinde havadan sudan konuşurken konuyu nasıl oldu da "hamam" olayına çevirdin, halen anlayabilmiş değilim. Yüzlerce yıllık "hamam sevgisi" yeni dünya düzeninin topluma dayattığı saçmalıklardan olsa, gönlüm yanmaz... _________________ Başar ÇAKMAK
R1200GS
Bazı idealler öyle değerlidir ki, o yolda yenilmek bile zafer sayılır.
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Prş Tem 30, 2009 12:36 pm Mesaj konusu:
taklamakan demiş ki:
Cem, sorduğum şu kısacık soruya verdiğin bu ayrıntılı bilgi için teşekkürler... Konunun özü kamyon şoförlerine dayanıyormuş demek
Yok, kamyon şöförlerine değil, bazı şanzıman tiplerinde gayet mümkün ve daha kolay olmasına dayanıyor.
........
Ben teşekkür ederim.
Birilerinin işine yarar birşeyler muhakkak çıkar bu tip yazıların içinden. Nihayetinde kimseyi ilgilendirmeyen, özelde kalması gereken seviyesiz vıcık vıcık eşek şakaları yada sayfalar dolusu ucuz geyik değil. Bunların dışında keyifli konular bunlar. Yazması çizmesi keyifli konular..
Ve bu tip konular azalmasın, çoğalsın isterim çünkü geçmişte okumaya değer yazılar sayesinde bu ve başka emsal alanlardan birçokşey öğrendik. Ben kendi adıma içi boş konuşmalardan ziyade, genel için, herkes için birşeyler ifade etmesi muhtemel bu tip ayrıntılı konu ve yanıtlar ile ve genel anlamda bilgi akışıyla ilgiliyim.
Ben bulduğumda zevkle okuyorum bu tip konu ve yazıları. Boş konuşmak yerine emek sarfediliyor. Elbette anlayana.. Bu ayrıntılı konuların, yazı, ve yanıtların artmasını umuyorum.. _________________
Cem, sorduğum şu kısacık soruya verdiğin bu ayrıntılı bilgi için teşekkürler... Konunun özü kamyon şoförlerine dayanıyormuş demek
Yok, kamyon şöförlerine değil, bazı şanzıman tiplerinde gayet mümkün ve daha kolay olmasına dayanıyor.
........
Ben teşekkür ederim.
Birilerinin işine yarar birşeyler muhakkak çıkar bu tip yazıların içinden. Nihayetinde kimseyi ilgilendirmeyen, özelde kalması gereken seviyesiz vıcık vıcık eşek şakaları yada sayfalar dolusu ucuz geyik değil. Bunların dışında keyifli konular bunlar. Yazması çizmesi keyifli konular..
Ve bu tip konular azalmasın, çoğalsın isterim çünkü geçmişte okumaya değer yazılar sayesinde bu ve başka emsal alanlardan birçokşey öğrendik. Ben kendi adıma içi boş konuşmalardan ziyade, genel için, herkes için birşeyler ifade etmesi muhtemel bu tip ayrıntılı konu ve yanıtlar ile ve genel anlamda bilgi akışıyla ilgiliyim.
Ben bulduğumda zevkle okuyorum bu tip konu ve yazıları. Boş konuşmak yerine emek sarfediliyor. Elbette anlayana.. Bu ayrıntılı konuların, yazı, ve yanıtların artmasını umuyorum..
Teknik konulardaki yazılarınızı zevkle okurdum şahsen, geçmişe dönük bazen araştırıp bulup okuyorum. Gayet faideli oluyor ben ve benim gibi kendi işini kendi çözme meraklıları için, bilgilerinizi paylaşmaya devam etmenizi dilerim, malum en değerli hazine bilgi, biz de bildiklerimizi elden geldiği kadar paylaşmak için buradayız.
Konunun özü kamyon şoförüymüş derken, bu efsaneyi ağızdan ağıza yayanların onlar olduğunu kastetmiştim, teknik olarak düşünüldüğünde bahsi geçen şanjman tipleri belirttiğiniz gibi.
Levent abi, lafı döndürüp yazışma kuralları ve kurumsallığa getirerek beni kendine hayran bıraktın . Dur artık, düşünmekte bu kadar ısrar etme _________________ v-strom 650
emreboztekin@hotmail.com
532 336 36 79
Seyahat Ya Rasulallah (Evliya Çelebi)
Kayıt: Mar 09, 2005 Mesajlar: 526 Nerden: Üsküdar/Kadıköy
Tarih: Prş Tem 30, 2009 7:14 pm Mesaj konusu:
Beykozlu demiş ki:
Lastvoyager demiş ki:
Konuyu nerden nereye getirdim değil mi? Ama yeni dünya düzeninin, topluma dayattığı saçmalıkları ile karşılaştıkça dayanamıyorum.
Leventciğim (eski Levent Ağabey) bu konuda kimse, eline su dökemez. Zira geçen toplantılardan birinde havadan sudan konuşurken konuyu nasıl oldu da "hamam" olayına çevirdin, halen anlayabilmiş değilim. Yüzlerce yıllık "hamam sevgisi" yeni dünya düzeninin topluma dayattığı saçmalıklardan olsa, gönlüm yanmaz...
İnan ki, olayı hamama getiren ben değilim, sevgili Başar. İsmi lazım değil, gözlüklü, beyaz saçlı, sakin görünüşlü ve adının ilk hecesi "ber" son hecesi de "na" olan bir dostumuz, konuyu jakuziden hamama getirdi. Ben sadece hamamı diyalektiğe uygun şekilde irdeledim ki kimsenin aklında soru işareti kalmasın, yanlış anlama olmasın.
NOT: İstersen başka bir başlık açıp, konuyu irdelemeye devam edeyim ama hamamdan yola çıkarsam nereye varacağımı bilebilmek ne mümkün!!!
Kayıt: Sep 16, 2006 Mesajlar: 558 Nerden: Yaşayan Ölüler Ülkesi
Tarih: Cmt Ağu 01, 2009 7:36 pm Mesaj konusu:
ilyada demiş ki:
........
Ben teşekkür ederim.
Birilerinin işine yarar birşeyler muhakkak çıkar bu tip yazıların içinden. Nihayetinde kimseyi ilgilendirmeyen, özelde kalması gereken seviyesiz vıcık vıcık eşek şakaları yada sayfalar dolusu ucuz geyik değil. Bunların dışında keyifli konular bunlar. Yazması çizmesi keyifli konular..
Ve bu tip konular azalmasın, çoğalsın isterim çünkü geçmişte okumaya değer yazılar sayesinde bu ve başka emsal alanlardan birçokşey öğrendik. Ben kendi adıma içi boş konuşmalardan ziyade, genel için, herkes için birşeyler ifade etmesi muhtemel bu tip ayrıntılı konu ve yanıtlar ile ve genel anlamda bilgi akışıyla ilgiliyim.
Ben bulduğumda zevkle okuyorum bu tip konu ve yazıları. Boş konuşmak yerine emek sarfediliyor. Elbette anlayana.. Bu ayrıntılı konuların, yazı, ve yanıtların artmasını umuyorum..
İlyada güzel söylemişsin. Neredeyse girdiğim pek çok forumdan zaman zaman inanılmaz vıcık vıcıklaşması, zaman zaman da akıl almayacak yerlerden tartışma yaratanlar yüzünden uzaklaştım. Şimdilerde dana ziyade takip ediyor ve pek az yazıyorum. Burada (mesela bakım onarım bölümündeki ybr125 konusu sizin el atmanızla çok güzel ilerledi) özellikle bilgi verecek başlıkları okuyorum, onun dışında da fazlaca ne takip ediyorum ne de yorum yazıyorum. Ben de bu tip başlıklar bulduğumda yeni bişeyler daha öğrenebildiğim için çok mutlu oluyorum.
Lastvoyager, call center'lar konusunda sizinle hemfikirim. Eşim uzun süre o tip bir iş yaptı. Dışarıdan bakan bizleri bırakın orada çalışan biri olarak kendisi bile özellikle çalışma sistemine ve müşteriye bilgi vermesi gereken elemanların yetersizliğine çok sinir olurdu. Yazılı cevap olayında da düşündüğünüz (kanıt olabilecek) sebepler doğru olabilir.
Bu tip başlıkları kazandıran ve beyin fırtınası yaptırıp bilgilenmemizi sağlayan tüm arkadaşlarında beynine sağlık. _________________ Göremiyor musun? At gözlüklerini çıkartmayı dene!
Diğer ikisi ise, en azından şu ana kadar herhangi bir yanıt vermek lütfunda bulunmamışlar ki, bu onların ayıbıdır, geçiyorum. Anlamakta zorlandığım ise BMW vw Honda gibi motosiklet piyasısının en tepesinde yer alan, ürünleri ve servis hizmetleri ile genelde adlarına toz kondurulmayan firmaların, kendilerine yazılı iletilen mesaja karşılık sözlü yanıtlar vermeleri oldu. Neden?
.....
Neden? Soruyu sorandan kaynaklı olabilir. "Aaaa bizim Mete yazmış, dur telefon açayım, hem sesini de duymuş olurum." diye düşünmüş olabilirler. Özellikle BMW tarafında
Cevpa dahi ver(e)meyen kurumlara diyecek bir şey yok. Sanırım motosiklet kullanıcıları da bu markaları kullanırken merak ettikleri konularda nasıl bir cevap alacaklarını önceden görmüş oldular...
Konunun bir başka yönü; CRM (Müşteri İlişkileri) açısından bakıldığında;
- yazılı cevap verme kurumsal kimliği pekiştirir.
- sözlü cevap ise müşteri ile diyaloğun gelişmesine yardımcı olur ki, bir çok firma bu nedenle çağrı merkezi kurarlar.
Yani sözlü cevap ciddiyetsizlik değil, şirketlerin farklı yaklaşımından kaynaklanıyor olabilir.
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız