Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Kayıt: Apr 25, 2004 Mesajlar: 305 Nerden: İstanbul
Tarih: Cum Hzr 13, 2008 8:51 pm Mesaj konusu: Yol öfkesi
Değerli Arkadaşlar,
Psikolojik Danışman-Abdullah PURTAŞ'tan değerli bir alıntıyı aktarıyorum
''Yol öfkesi sizi kontrol etmeden siz onu kontrol edin!
Yol öfkesi olan ve saldırgan sürücü niteliği bulunan kişiler maalesef aracının gücüyle kendi değersizlik ve yetersizlik duygularını örtmeye çalışan, diğer araçları hayatın içinde yarıştığı ve gerilerde bıraktığı insanlar şeklinde algılayan yaklaşımla trafikte boy göstermekte ve kazalara neden olabilmektedir.''
Motosiklet üzerinde tek başımıza sürüş esnasında hiç farkında olmadan kişiliğimizin baskılanmış yanları ile yüzleşebiliriz.
Onları olgunlukla karşılamalı ve bize zarar vermesine izin vermemeliyiz. diye düşünüyorum.. _________________ Selam ve Sevgilerle...
kimse yanlis anlamasin ama....ben her türlü fanatikliğin karşısında olmak gerek diyorum. motor için de araba için de böyle bu ... kendine bir kimlik arayan ve sonunda motor kullanmaya başlayarak "motorcu" unvanını elde ettiğini düşünen insanların da karşısındayım. bu bir kimlik değil bir olgudur. hayatta birşey olamamış insanların bari parasını vereyim motor alıp motorcu olayım düsüncesinden binlerce km uzakta bir olgu hem de.
bu sadece motor için değil araba, tekne v.s taşıtlar için de geçerli bir durum. bişey olunmaz, ya öylesindir ya değil. _________________ http://serhatgursoy.com
r1200GStar
Kayıt: Jul 15, 2007 Mesajlar: 110 Nerden: İstanbul (Erenköy)
Tarih: Cum Hzr 20, 2008 12:54 pm Mesaj konusu:
Bu eğitimsizliğin, hamlığın kaba tabiri, "Babası beygire biniyordu, oğlu 140 beygirlik arabaya biniyor" diye özetlenmişti gibi hatırlıyorum bir Türk filminde _________________ Salih Selçuk ÖZEN
0 Rh+
Motosiklet olsun, araba olsun trafikte öfke kontrolünü beceremeyenler, bir profesyonelin yardımını(psikiyatrist ya da psikolog) almalılar. Bu konuda bilgi sahibi olabileceğimiz çok güzel bir link gönderiyorum.
Parayla telafi edemeyeceğimiz tüm başarısızlıklarımızı bu şekilde örtmeye çalışıyoruz, çok isabetli bir tespit. Fakat üstesinden gelmek de bir o kadar zor. Taşıtımız bizim için bir artı kimlik oluyor. Onu gören kişi, tanışmaya hiç gerek kalmadan bizim hakkımızda bir fikre sahip oluyor. Bunu biliyoruz ve tüm tercihlerimizi buna göre yapıyoruz.
Her sene aracı yenilemek, Hiç bir işe yaramayan ve hatta kullanımı zorlaştıracak, güvenliği azaltacak aksesuarlar takmak....
Hepsi bu bilince hizmet ediyor. Tüm üreticiler de bunun farkında, bu sene aldığımız motosiklet / otomobil bir sene sonra "eski kasa" oluveriyor. Bu durumu da hiç sorgulamadan, hemen koşa koşa yenisini alıveriyoruz. Çok acıklı bir durumdaymışız yahu, yazdıkça farkediyorum
Bazen avrupalı emmilerin motosiklet gezilerine bakıyorum internette. Adamlar 90 lı yılların motorlarıyla dünyayı geziyorlar. Yüksek hacimli motorlar kullanmıyorlar, ve üstelik 150-200.000 kilometre kullanıyorlar aldıkları motoru. Herhalde tüm üreticiler için en kaymaklı pazar bizim ülkemiz gibi, dünyada olan biteni yeni yeni görmeye çalışan, yeni yeni "moderenleşen" ülkelerdir.
"Ne kadar tüketirsen o kadar mutlu olursun" ayvasını en iştahla ısıran bizleriz. Bu tüketim manyaklığımızı da okuyarak, gezerek, düşünerek, paylaşarak kapatabileceğimiz tüm eksiklerimizi örtmek için bir kolaylık gibi görüyoruz maalesef...
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız