Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Kayıt: Jul 05, 2006 Mesajlar: 98 Nerden: California
Tarih: Pts Hzr 11, 2007 5:03 am Mesaj konusu: Blue Ridge Parkway - Natural Bridge...
Selam herkese
Daha önce bahsetmiş olduğum gibi motorumu değiştirmeye karar vermiştim. Uzun hikayenin sonunda gayet uygun fiyata 2005 model bir dl650 bulur bulmaz üzerine atladım. Daha önceki sahibi sadece 1200 mil (~1900 km) yapmış bu motorla. Neler kaçırdığını bilmiyor tabii ki...
Neyse sonuçta motorun denenmesi ve uzun yolculuklarda popoma ve vücudumun diğer bölgelerine yapacağı etkilerin ölçülmesi gerekiyordu. Dolayısıyla günübirlik uzun bir geziye karar verdim. Hedef... Yok. Ama genel olarak Amerika'nın en güzel yollarından birisi kabul edilen Blue Ridge Parkway'e doğru yol almayı düşünüyorum. Yolun girişi evden yaklaşık 100-150 mil (~160-240 km) uzakta.
Kız arkadaşın hayatta kalkamazsın demesine rağmen, sabah 8'de yola çıkıyorum. Zamanımın büyük kısmını Blue Ridge'de geçirmek istediğimden oraya kadar olan mesafeyi hızlı, çirkin yollardan geçiyorum. Dolayısıyla bu kısım için resim yok
Blue Ridge Parkway muhteşem bir yol! Trafik yok denecek kadar az, yol bol virajlı ve daha önce yazmış olduğum, kızkardeşi Skyline Drive gibi hız sınırı 25-35 mil/saat (40-55 km/h) değil. Gestapo polisi de yok denecek kadar az. (Zaten pek insan bile görmedim!)
Yolda zaman zaman öyle yerlere geliyorsunuz ki insan eliyle yapılmış hiçbirşey yok! (üzerinde ilerlediğim yol hariç) Hem de 360 derece ufka kadar... Her yer sanki bir yeşillik denizi. Yaşadığım yöreye göre oldukça dağlık bir yer. Dağ desem de siz bana bakmayın yaklaşik bin metre yükseklik. Ama hava yükseklerde muhteşem, serin ve kuru.
Resimleri koyalım da mızmızlanmayın.
Mola yerlerinden birisi:
Inekler
Canavar! (ve inekler)
Yol
Biraz daha yol...
Yeşil yeşil
(Daha çok resim var ama genel fikir bu )
Ne yazık ki daha fazla güneye gidemiyorum. Dönüşü de düşünmek lazım. İstemeye istemeye Blue Ridge'den çıkıyorum. Yakındaki bir kasabada biraz mola verip birşeyler yedikten sonra Natural Bridge denilen yere çok yakın olduğumu hatırlıyorum. Bu kadar gelip de görmemek olmaz. Yaklaşık 190 mil (~305 km) gelmişim.
Natural Bridge (NB), bir nehrin binlerce yıl boyunca yumuşak limestone (Sanırım türkçesi Karst, bkz kapadokya) kayaları oymasıyla oluşmuş ve köprü seklini almış oldukça etkileyici bir doğal oluşum. Burayı gezmek için 12 dolar ödüyorum. Neden? Çünkü işletme özel... Neyse, konumuz gezi yazısı, kapitalist düzen eleştirisi değil...
NB'ye giderken yoldaki patikada ilginç bir ağaca rastlıyorum. Bu ağaç 1600 yaşında, ve 1980'de hakkın rahmetine kavuşmuş. Ölmeden önce türünün bilinen en yaşlı ağacıymış. Harduro adına gezinin ağacını fotoğraflıyorum (Ağacın türünü unuttum )
Ve karşımda heybetli Natural Bridge!
Aşağıdaki iki resme dikkatli bakarsanız kayaların üzerinden gerçekten de bir yol geçtiğini görebilirsiniz.
Buranın panoramik fotosunu çektim, çok büyük olduğundan buraya orjinalini koymadım ama yüksek çözünürlük isterseniz lütfen resme klikleyin!
NB'den devam ettiğinizde karşınıza bir kızılderili köyü çıkıyor. Tabii ki turistik amaçlı yapılmış ama oldukça etkileyici. Birkaç resim.
Bu yöre kızılderileri çadır değil de bu şekilde kulübeleri tercih ediyorlarmış. (Seminoles)
Kemikkkk!
Kulübeden detay.
Çeşitli hayvan derileri, soldan sağa kurt, kunduz, tilki, tilki ve porsuk.
Ağaç kullanımının çok güzel bir örneği!
Ortak yemek pişirme alanı. Çok güzel kokuyordu!
Kulübenin içi:
Sahte kızılderililer
Amca anlatıyor
Recycle center
Kızılderili köyüne yaklaşırken manzara bu olsa gerek...
köy bu nehrin kıyısında. (NB'i yaratan nehirin aynısı, insan şaşırıyor bu kadar küçük nehir nasıl koskoca kayaları oyabilmiş!)
Biraz ilerde ise amerikan iç savaşı esnasında barut yapımında kullanılmak üzere bu mağaradan yüklü miktarda kuş ve yarasa dışkıları toplanılmış. İlginç. Barut elde etme işlemini detaylıca anlatmışlar ama şimdi yazmaya üşendim
Mağaraya köprü
Daha ilerde de şelaleler var ama tanım gereği şelale oldukları ve pek birşeye benzemedikleri için yaklaşık 2 km bu botlarla yürüdüğümle kalıyorum (Bu resimle beraber makinam bozuluyor ve herşeyi yeşil çekmeyi istiyor. Resimden de anlaşıldığı gibi...)
Neyse ki en azından küçük kurbağalar gördüm!
Buradan ayrılıp otoban üzerinden dönüşe geçiyorum. Amacım iki Interstate kullanarak eve dönmek (I81 ve I66) ama I81 üzerinde o kadar çok rüzgar var ki eeeeh diyip yine ara yollara dalıyorum. Üzülerek büyük bir motosiklet gurubunun kaza yaptığını görüp yoluma dikkatli sürüşün önemini bir kere daha hatırlayarak devam ediyorum. Önümde iki güzel virajlı yol var. Buralarda biraz daha oyalanıp evime gebermiş bir şekilde dönüyorum. Dönüş yolunun son 110 milini (~177 km) hiç durmadan sürüyorum. Odometre 420 mili (~675 km) benzin göstergesi de sıfırı gösteriyor.
Istatistikler: Yaklaşık 7 saat motor üzerindeymişim, 2 saat kadar durmuşum, ortalama 55 mil/saat (88 km/h), maksimum hiz ise: 87 mil/saat (~140 km/h) Buna göre 1 galonla 52 mil gidebiliyorum, türkiye'de kullanılan sisteme göre çevirirsek, 1 litre benzinle ~22 km gitmisim, yani 100 km'de yaklaşık 4.5 l yakıyor. Fena değil. Lastik havalarımdan emin değilim, belki biraz daha yukarıya çekilebilir. (Şehir içinde tabii ki 46 mpg'ye kadar düşuyor. )
Şimdiki plan ise biraz daha büyük bakalım sezon neler getirecek.
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 2535 Nerden: İstanbul
Tarih: Pts Hzr 11, 2007 8:12 am Mesaj konusu:
Motosikletin hayırlı olsun, ABD de bile sevildiğini görmek bizler için keyif verici. Gezi resimlerinde gayet başarılı, yenilerini bekleriz. _________________ Ümit Yayla
İstanbul
Kayıt: Sep 26, 2004 Mesajlar: 791 Nerden: Istanbul
Tarih: Pts Hzr 11, 2007 8:34 am Mesaj konusu:
motorun hayirli olsun...
cok guzel bir gezi olmus...
bu arada bisiy sorucam sigortana ne kadar veriyorsun? ben de bir motor almayi dusunuyorum amerikada... _________________ Nurullah Akkaya
Kawasaki En-500
Ninja 250
Kayıt: Jul 05, 2006 Mesajlar: 98 Nerden: California
Tarih: Pts Hzr 11, 2007 2:48 pm Mesaj konusu:
nakkaya demiş ki:
bu arada bisiy sorucam sigortana ne kadar veriyorsun? ben de bir motor almayi dusunuyorum amerikada...
Bu cok genel bir soru Oncelikle Amerikan'in neresinde olduguna bakar sigorta. Ayrica ne kadar zamandir ehliyetin olduguna, hiz cezan/kazan olup olmadigina, ne tip motor kullandigina, ne kadara kadar sigortalamak istedigine, credit history'ne, MSF alip almadigina, yasina gibi bir suru kritere gore yıllık 300 dolar ile 3000 dolara gore degisiyor
Dolayisiyla benim yillik odedigim sigorta miktarina bakara pek fazla bir sonuca varamiyacagini dusunuyorum (Ben iki motor icin yaklasik yillik $600 oduyorum)
guzel gezi olmus motorda cok sekil Allah kaza bela vermesin. piyasasi kaca bu aletlerin bir fikrimiz olsun diye soruyorum. sigorta konusundada bir iki degisik plan uygulanabilir. en hesaplisi liability sigorta yaptirmak. sigorta sirketi sadece karsi tarafin hasarini oder. ben yilda $75 oduyorum. yaklasik 100ytl gibi.
Kayıt: Jul 05, 2006 Mesajlar: 98 Nerden: California
Tarih: Prş Hzr 14, 2007 3:09 pm Mesaj konusu:
klr650tr demiş ki:
guzel gezi olmus motorda cok sekil Allah kaza bela vermesin. piyasasi kaca bu aletlerin bir fikrimiz olsun diye soruyorum. sigorta konusundada bir iki degisik plan uygulanabilir. en hesaplisi liability sigorta yaptirmak. sigorta sirketi sadece karsi tarafin hasarini oder. ben yilda $75 oduyorum. yaklasik 100ytl gibi.
Piyasa sorusu:
DL650'nin yenisi yaklasik 7.000 $ plaka, vergi masraf vs... hersey dahil. Ben benimkini 5.000 dolara aldim.
Sigorta:
Sadece liability almakla hic sigorta almamak hemen hemen ayni sey.
Vallahi cok guzel olmus bu gezi, sayende bilgilendik. O kizilderililere hep uzulmusumdur, adamlar anavatanlarinda misafir durumuna dusmusler, yazik... _________________ Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - IST. & Geyikli
Turkiye durmaksizin doguya giden bir gemidir, bazilari bu geminin guvertesinde batiya dogru kosarak batiya gittiklerini sanarlar (Filozof Sakallı Celal).
guzel gezi olmus motorda cok sekil Allah kaza bela vermesin. piyasasi kaca bu aletlerin bir fikrimiz olsun diye soruyorum. sigorta konusundada bir iki degisik plan uygulanabilir. en hesaplisi liability sigorta yaptirmak. sigorta sirketi sadece karsi tarafin hasarini oder. ben yilda $75 oduyorum. yaklasik 100ytl gibi.
Piyasa sorusu:
DL650'nin yenisi yaklasik 7.000 $ plaka, vergi masraf vs... hersey dahil. Ben benimkini 5.000 dolara aldim.
Sigorta:
Sadece liability almakla hic sigorta almamak hemen hemen ayni sey.
klr 650 dunyasi tamamiyle cimrilik uzerine kurulmustur . abartmiyorum bu gercekten boyle. (koruyucu techizat disinda) ayrica amerikada en uyuz oldugum sirketler sigorta sirketleri. bukadarmi acgozlu olunur ya. adamlar resmen pusuya yatip senin hata yapmani bekliyorlar. hele diyelimki ufak tefek kaza yaptin sigorta sirketine bildirdin. yandi gulum keten helva. once bi kaportaci elden geciriyo seni. diyelimki 1000 $ hasar varsa sana 5000 $ nasil olsa sigorta ya geciyor diye. sigortada sonra seni yillarca tokatliyor. benim arabada liability. Allaha sukur hic claim yapmadim(tak tak masaya vuruyoruum). yalniz gecenlerde iki puan hiz yuzunden isledi mahkeme su bu pazarlik kurtaramadim yani biraz artar sigorta. neyse cok uzattim sanada liability tavsiye ederim. hele saglik sigortan varsa baska kanaldan daha iyi olur. o altiyuz dolarinda 500 unu club'ta hatunlarla yersin fenami iste
ya bu arada aklima gelmisken bi sayi belirlesek kac kisiyiz. senin oralarda bi abimiz daha var galiba v-stromcu oda. new york da donaldduck abi var. daha cikar gibime geliyor. ne dersin ilgilenen olurmu sence.
Kayıt: Jul 05, 2006 Mesajlar: 98 Nerden: California
Tarih: Cum May 29, 2009 3:07 pm Mesaj konusu: Re: Blue Ridge Parkway - Natural Bridge...
econan demiş ki:
Selam herkese
Daha önce bahsetmiş olduğum gibi motorumu değiştirmeye karar vermiştim. Uzun hikayenin sonunda gayet uygun fiyata 2005 model bir dl650 bulur bulmaz üzerine atladım. Daha önceki sahibi sadece 1200 mil (~1900 km) yapmış bu motorla. Neler kaçırdığını bilmiyor tabii ki...
Neyse sonuçta motorun denenmesi ve uzun yolculuklarda popoma ve vücudumun diğer bölgelerine yapacağı etkilerin ölçülmesi gerekiyordu. Dolayısıyla günübirlik uzun bir geziye karar verdim. Hedef... Yok. Ama genel olarak Amerika'nın en güzel yollarından birisi kabul edilen Blue Ridge Parkway'e doğru yol almayı düşünüyorum. Yolun girişi evden yaklaşık 100-150 mil (~160-240 km) uzakta.
Sabah 8'de yola çıkıyorum. Zamanımın büyük kısmını Blue Ridge'de geçirmek istediğimden oraya kadar olan mesafeyi hızlı, çirkin yollardan geçiyorum. Dolayısıyla bu kısım için resim yok
Blue Ridge Parkway muhteşem bir yol! Trafik yok denecek kadar az, yol bol virajlı ve daha önce yazmış olduğum, kızkardeşi Skyline Drive gibi hız sınırı 25-35 mil/saat (40-55 km/h) değil. Gestapo polisi de yok denecek kadar az. (Zaten pek insan bile görmedim!)
Yolda zaman zaman öyle yerlere geliyorsunuz ki insan eliyle yapılmış hiçbirşey yok! (üzerinde ilerlediğim yol hariç) Hem de 360 derece ufka kadar... Her yer sanki bir yeşillik denizi. Yaşadığım yöreye göre oldukça dağlık bir yer. Dağ desem de siz bana bakmayın yaklaşik bin metre yükseklik. Ama hava yükseklerde muhteşem, serin ve kuru.
Resimleri koyalım da mızmızlanmayın.
Mola yerlerinden birisi:
Inekler
Canavar! (ve inekler)
Yol
Biraz daha yol...
Yeşil yeşil
(Daha çok resim var ama genel fikir bu )
Ne yazık ki daha fazla güneye gidemiyorum. Dönüşü de düşünmek lazım. İstemeye istemeye Blue Ridge'den çıkıyorum. Yakındaki bir kasabada biraz mola verip birşeyler yedikten sonra Natural Bridge denilen yere çok yakın olduğumu hatırlıyorum. Bu kadar gelip de görmemek olmaz. Yaklaşık 190 mil (~305 km) gelmişim.
Natural Bridge (NB), bir nehrin binlerce yıl boyunca yumuşak limestone (Sanırım türkçesi Karst, bkz kapadokya) kayaları oymasıyla oluşmuş ve köprü seklini almış oldukça etkileyici bir doğal oluşum. Burayı gezmek için 12 dolar ödüyorum. Neden? Çünkü işletme özel... Neyse, konumuz gezi yazısı, kapitalist düzen eleştirisi değil...
NB'ye giderken yoldaki patikada ilginç bir ağaca rastlıyorum. Bu ağaç 1600 yaşında, ve 1980'de hakkın rahmetine kavuşmuş. Ölmeden önce türünün bilinen en yaşlı ağacıymış. Harduro adına gezinin ağacını fotoğraflıyorum (Ağacın türünü unuttum )
Ve karşımda heybetli Natural Bridge!
Aşağıdaki iki resme dikkatli bakarsanız kayaların üzerinden gerçekten de bir yol geçtiğini görebilirsiniz.
Buranın panoramik fotosunu çektim, çok büyük olduğundan buraya orjinalini koymadım ama yüksek çözünürlük isterseniz lütfen resme klikleyin!
NB'den devam ettiğinizde karşınıza bir kızılderili köyü çıkıyor. Tabii ki turistik amaçlı yapılmış ama oldukça etkileyici. Birkaç resim.
Bu yöre kızılderileri çadır değil de bu şekilde kulübeleri tercih ediyorlarmış. (Seminoles)
Kemikkkk!
Kulübeden detay.
Çeşitli hayvan derileri, soldan sağa kurt, kunduz, tilki, tilki ve porsuk.
Ağaç kullanımının çok güzel bir örneği!
Ortak yemek pişirme alanı. Çok güzel kokuyordu!
Kulübenin içi:
Sahte kızılderililer
Amca anlatıyor
Recycle center
Kızılderili köyüne yaklaşırken manzara bu olsa gerek...
köy bu nehrin kıyısında. (NB'i yaratan nehirin aynısı, insan şaşırıyor bu kadar küçük nehir nasıl koskoca kayaları oyabilmiş!)
Biraz ilerde ise amerikan iç savaşı esnasında barut yapımında kullanılmak üzere bu mağaradan yüklü miktarda kuş ve yarasa dışkıları toplanılmış. İlginç. Barut elde etme işlemini detaylıca anlatmışlar ama şimdi yazmaya üşendim
Mağaraya köprü
Daha ilerde de şelaleler var ama tanım gereği şelale oldukları ve pek birşeye benzemedikleri için yaklaşık 2 km bu botlarla yürüdüğümle kalıyorum (Bu resimle beraber makinam bozuluyor ve herşeyi yeşil çekmeyi istiyor. Resimden de anlaşıldığı gibi...)
Neyse ki en azından küçük kurbağalar gördüm!
Buradan ayrılıp otoban üzerinden dönüşe geçiyorum. Amacım iki Interstate kullanarak eve dönmek (I81 ve I66) ama I81 üzerinde o kadar çok rüzgar var ki eeeeh diyip yine ara yollara dalıyorum. Üzülerek büyük bir motosiklet gurubunun kaza yaptığını görüp yoluma dikkatli sürüşün önemini bir kere daha hatırlayarak devam ediyorum. Önümde iki güzel virajlı yol var. Buralarda biraz daha oyalanıp evime gebermiş bir şekilde dönüyorum. Dönüş yolunun son 110 milini (~177 km) hiç durmadan sürüyorum. Odometre 420 mili (~675 km) benzin göstergesi de sıfırı gösteriyor.
Istatistikler: Yaklaşık 7 saat motor üzerindeymişim, 2 saat kadar durmuşum, ortalama 55 mil/saat (88 km/h), maksimum hiz ise: 87 mil/saat (~140 km/h) Buna göre 1 galonla 52 mil gidebiliyorum, türkiye'de kullanılan sisteme göre çevirirsek, 1 litre benzinle ~22 km gitmisim, yani 100 km'de yaklaşık 4.5 l yakıyor. Fena değil. Lastik havalarımdan emin değilim, belki biraz daha yukarıya çekilebilir. (Şehir içinde tabii ki 46 mpg'ye kadar düşuyor. )
Şimdiki plan ise biraz daha büyük bakalım sezon neler getirecek.
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız