Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Tarih: Pts Ağu 25, 2008 6:01 pm Mesaj konusu: Bir Karadeniz de bizden
2004 yılının güneşli ve soğuk bir Kasım sabahı. Ankara İl Jandarma Komutanlığı garajlar bölgesi. Bezgin bir şekilde eve döneceğim günün hayalini düşünüp aylak aylak sağa sola bakınır vaziyette yürüyordum. Birden O'nu gördüm... Belki daha önce defalarca görmüştüm. Ama bu görüşümün bende çok farklı duygular uyandıracağını, hatta hayatımda büyük değişikliklere sebep olacağını bilemezdim. Sonra benden önce milyonlarca kişinin milyonlarca kez başladığı gibi başladım cümleye içimden: "Şu askerlik bir bitsin... Şundan bir tane alacağım, ve Türkiye'nin en sevdiğim köşesini gezip geleceğim..."
Bir GS alana kadar aradan 2 yıl geçti. Hayalimin geri kalanını gerçekleştirmek içinse bir iki yıl daha (ama bu sefer de GS yok:). Kısmet 17 Ağustos 2008 Pazar saat 07:40'aymış.
Herhalde en çok raporu yazılan gezi Karadeniz gezisidir ve muhtemelen insanlara Karadeniz gezisi okumaktan fenalık gelmiştir.Ama her bir gezi bir diğerine göre farklı anılar ve görüntüler sunuyor. Bu yüzden ben de bu klasik rotayı kendi yorumumla paylaşmak istedim.
İşimiz gereği geç yatıp geç kalkan bizler için erken kalkmak pek çekiçi değil. Buna rağmen heycandan olsa gerek 7 gibi uyandık ve kahvaltı etmeden yola çıktık. Çantalarımız iki gün önceden hazırdı. Giyeceklere ek olarak yanımıza lastik tamir spreyi, isviçre çakısı, acil bilgi kartları, çeşitli çap ve ebatlarda şarj aletleri, kamera, küçük bir eczane:)(ağrı kesici, kas gevşetici, bulantı ve mide-bağırsak ilaçları, bitki çayları v.s.) yedek balaklava ve tıkaçlar, yedek anahtar, alt-üst yağmurluklar(Karadeniz bu sağı solu belli olmaz), polarlar (çok lazım oldu) ve mayo aldık. Motorda arta kalan yerlere de biz oturduk. Böylece iki yan, bir arka çanta, bir yolcu, 110 beygir, bir de ben olarak, yarım tona yakın bir gramajla yola koyulduk. Yağımız tamam, depomuz dolu, lastiklerimizin havası tamdı. Zaten bir gün önceyi işgüzar bir yıkamacının parlatıcı sıktığı lastikleri yıkayıp zımparalamakla geçirmiştim. o yüzden lastiklerin coğrafyası hakkında santim düzeyinde bilgiye sahiptim.
Hava durumundan takip ettiğim ve yer yer 40 derce hissedilecek sıcaklıklar sebebiyle öğlene kadar yol alıp, öğleden sonra gezip dinlenecek şekilde plan yaptık. İlk molayı kahvaltı olarak da değerlendirmek için evde kahvaltı yapmadık. TEM'de Adapazarını geçince ilk servis alanında mola vererek
kahvaltımızı ettik.
Sabahın dokuzunda hafif hafif yakan güneş sıcak bir haftanın habercisiydi. Yeniçağa'da TEM'den ayrılarak Ilgaz'a doğru yöneldik. Tam ılgaz'a yaklaşmıtık ki uzun düzlüğün sonundaki virajın hemen içinde yol kenarında bize doğru park etmiş Renault19'u gördüm, gaz kestim, hatta fren yaptım ama iş işten geçmişti adam telsizi ağzına götürdü. Bir sonraki virajada aldılar bizi. 120 ile 2. kademeden 237 YTL ceza yedik. Bu arada bu kadar yıldır motosikletin hız sınırını 90'a çekmeyi başaramayan BİZ motosiklet camiasına da helal olsun diyorum.
İlk varış noktamız Ilgaz'dı. Bu kadarcık mesafe için konaklanır mı diyenler fotoğrafları görünce fikir değiştireceklerdir. Görmeyen herkese tavsiye ederim. Harika bir doğal güzelliği var. İdeal bir hafta sonu rotası. Karadenizdeki güzellikler nedeniyle şoka girmememiz için de iyi bir "ara sıcak" oldu (ordövr: Bolu Dağı).
Öğlen oniki gibi tam ortalık kavrulmaya başlarken ılgaza vardık. öğlen sıcağının üzerine biraz üşümek harika geliyor.
Karnı doymuş ve mutlu bir motorcu
Ilgaz'da kaldığımız otelde biz bir oda beklerken, bir artı bir şeklinde büyükçe bir ev verdiler. Resimde aynı renkteki evin bir katını size veriyorlar. İçinde küçük bir mutfağı dahi var. Bu evleri yaz sezonunda devremülk olarak ta pazarlıyorlar. O yüzden evde mikrodalgadan kap-kacağa kadar her şey var.
İşte bu da bizim evimiz:
Sabah erkenden kahvaltımızı edip sabah güneşi altında muhteşem Ilgaz manzarası eşliğinde çıktık yola. Hedef Ünye.
Osmancık'taki Ulusoy tesislerinde verdiğimiz molada İbrahim adında kırmızı F650'li bir arkdaşla karşılaştık. kendisi gece yarımda İstanbul'dan tek olarak Giresun'a yola çıkmış ve hala yolda idi. Yolların tenhalığı, serinliği gibi artılarından bahsediyordu ama bence uykusuzluk ta ciddi bir tehlike. Yaylalara beraber çıkmak üzere haberleşmek için birbirimizin telefonunu aldık ama kısmet olmadı.
Samsun'a çok az kala bir benzinlikte mola verdik. Yeşillikler içinde serin bir yerdi. çok ta lezzetli bir kuzu eti geldi. Tamam dedik lezzetli yemekler başladı.
Karnı doymuş ve mutlu iki motorcu
Moladan kısa bir süre sonra Samsun'a vardık
Karadenizi ilk gördüğümüz an
Nereye bakarsan oraya poz verirsin
Samsun'da Karadeniz otoyolu başladı. En son geçtiğimde otoyol falan yoktu. Asfalt kalitesiyle, işaretlemeleriyle, viraj açılarıyla son derece başarılı buldum. Özellikle asfalt kaymak gibiydi. Karayollarını kutlamak lazım. Umarım aşırı yüklenmiş kamyonlarca bozulmaz. Bir başka açıdan da Karadeniz'in dokusunun bozulduğunu düşünebiliriz. Gene de bu yolla Karadeniz'e güvenli ve konforlu bir şekilde ulaşıp, yayla yollarında keyif yapabiliriz.
80 km sonra Ünye'ye vardık. Burada babamların bir önceki Karadeniz gezisinde keşfettikleri çok güzel bir butik otel var: Hasan Bey Otel. Genç bir bayan işletiyor. Yıllarca İstanbul'da yaşadıktan sonra memleketine dönmüş, bu oteli devralıp derleyip toparlamış. Denize sıfır, harika bir bahçesi ve küçük bir yüzme havuzu var. Otelin içi ve odalar da çok zevkli döşenmiş. Odalarda LCD bile var. Fiyatı da durumuna göre iyiydi. 2 kişi oda-kahvaltı 90'a kaldık.
Motorumuzu park ettik
Havuz keyfi
Salıncak keyfi
Ve bahçe keyfi
Burada inanılmaz lezzetli bir mısır ekmeği yapıyorlar. Sıcacık geliyor ve masa buram buram mısır kokuyor
Ertesi gün yine kahvaltıdan sonra erkenden yola çıktık. Amacımız öğlen sıcağından önce Trabzonda olmaktı. Zira sıcak bir yana Samsun'dan sonra acayip bir nem başlamıştı. Trabzon ve Rize'de doruğa ulaştı. Durduğunuz yerde yapış yapış oluyorsunuz
Yolda Giresun'a uğrayıp kaleye çıktık
Ve indik:)
Sonunda Trabzon'a vardık
Trabzon'a gelir gelmez soluğu Akçaabat'taki köfteci Nihat Usta'da aldık. Bilirsiniz motorcu milleti köfteyi hiç sevmez...
Trabzon'daki akrabamıza uğrayıp Maçka'daki otelimize yerleşmek üzere yola çıktık. Yaylalarda yer bulamamıştık, şehir içinde de kalmak istemedik. İyi de yapmışız, şehirden bir 25 km kadar içeri girince bile nem nispeten azalıyor.
Bu arada maçka tünelinden çıkar çıkmaz sağda Saklı bahçe diye bir yer var. Son derece zevk sahibi bir bey işletiyor ağabeyiyle birlikte. Anadolu'da görmeye alışık olmadığımız bir tarzla karşılaştık. Hasır sandalyeler, her tarafta el oyması heykeller ve fonda çok hafif dinlendirici bir müzik. Yemekleri ise muhteşem. Bundan daha lezzetli karadeniz yemekleri yemedik. Hamsiköy sütlacını Hamsiköy'den daha güzel yapıyor öyle söyliyeyim.
Şu alttaki de Alabalık sac kavurma. İlk defa rastladım. Baharatı ve sosuyla tatlısu balığının o yavan lezzetine ciddi bir zenginlik katıyor gerçekten. Denenmeli.
Ertesi gün Ayder'e doğru yola çıkmıştık ki dakika bir gol bir. Yağmur başladı.
Demirden korksaydık trene binmezdik. Buralara gelip de ıslanmamak pek mümkün değil. Hatta işin keyfinin bir parçası. İlk benzinliğe girip yağmurlukları çektik. Benzinci de başladı "boşverin Ayder'i yağmur yağıyor zaten çok uzak siz çıkıverin Uzungöle orası yakın" Trabzon-Rize çakişmesi bir de yayla boyutu kazandı. Biz adamı dinlemeyip ayder'e devam ettik. İyi ki de etmişiz. Buralara kadar gelip Ayderi görmezsem kendimi affetmezdim her halde.
İşte Ayder yolları ve insanı şaşkına çeviren doğa
Çamlıhemşin'e gelip te o taş köprüde poz vermeden olmaz.
Hmm. Nevresimler pırıl pırıl. Temiz bir otel.
Ayder'de bir çay bahçesine oturup yağmurun ve hemen arkasından gelen güneşin keyfini çıkarmaya başladık. Şu kovboy masaya geldi ve aynen şöyle dedi:
-Hoşgeldiniz efendim, size nasıl yardımcı olabilirim?
Yaylada biraz vakit geçirdikten sonra Uzungöl'e doğru yola çıktık. Açıkçası Ayder'in kendisinden çok yolunu sevdik. Yer yer yeni asfaltta dökülmüştü. Her virajın arkasında bir başka güzellik. Yeşillikler arasından akan sular.
Bu da Uzungöl yolu
Uzungöl'e varış anımız
Bu yayla havası insanı öyle bir yoruyor ki bunun hakkından ancak muhlama gelir
Karnımızı doyurduktan sonra bungalovumuza yeleştik. Yer bulmak çok zor, biz de tesadüfen yer bulabildik. Görevli gelen talebin yarısını bile karşılayamadıklarını söyledi. Bol miktarda da Arap turist vardı. Bazıları bir iki ay kalıyormuş. Naapsın garibim böyle yeşil gördüğü mü var.
Gece bayağı serin oldu. Bungalovumuzun kaloriferi bilem yandı. Ertesi sabah tereyağlı ballı kahvaltıdan sonra derenin üzerinde Türk kahvesi keyfi yaptık
Gece
Gündüz
Öğleden sonra maçka'daki otelimize yerleşmek üzere yola çıktık. Yolun 2 km'lik kısmında yol çalışması vardı (GS olacaktı...) ve motor çamur içinde kalmıştı. İlk benzinlikte yıkattık. Ben de motoru 15 mt. boyunca apaçi olarak kullandım.
Maçka'ya vardığımızda Trabzon'daki akrabamız bizi araba ile alarak Zigana'ya çıkardı. Böylece dönüş yolundan önce biraz dinlenmiş olduk. Zigana'da Zitaş diye bir tesis var Oradaki Bungalovlar da gayet şirin. Fakat küçük bir yer olduğu için sıkılınabilir.
Yolda böyle sevimli bir şeyle karşılaştık
Zigana'da da manzara diğer yaylaları aratmıyordu
Gece Maçka'da kalıp ertesi gün Samsun'a varmak üzere erkenden yola çıktık. Güneş tam tepemize çıktığında Samsun'a vardık. Bir duş alıp üzerimizi değiştirip Samsun'da yakın çevreyi gezmeye çıktık.
Yine Türk kahvesi molası
Gece Samsun'da konakladık. Hava durumu sürekli çöl sıcaklarından ve eğer dışarı çıkarsak hemen bayılacağımızdan falan bahsediyordu. Zaten bayılmazsak kene ısırır, o da olmazsa barajlarda su bittiği için susuzluktan ölebilirdik. Böyle iç açıcı haberleri seyredip huzur içinde uykuya daldık. Ertesi sabah yola çıktık ama öğlen yolda olacağımız kesindi. Aslında Gerede'ye kadar ciddi bir sıcak olmadan gelebildik. En azından nem yoktu.
Gerede de bir mola
Gerede'den sonra sıcaklık arttı, arttı. Kaynaşlı'da 37'ye dayandı. Ama bir şekilde kendimiz Adapazarı'nda ailemizin evine attık.
Böylece uzun zamandır hayalini kurduğum geziyi kazasız belasız tamamlamış olduk. 7 gün, 6 gece, 7 depo benzin, 2700 km yol, 700'e yakın fotoğraf ve bir hafıza dolusu anı.
Aslına bakarsanız olması gerekenden kısa bir gezi oldu. En azından 10 gün olmalıydı ki bence 15 - 20 günlük bir programda bile hiç sıkılmadan gezileblir. Gitmeyen herkese şiddetle tavsiye ederim. Motorla veya motorsuz. O güzellikler görülmeli. Bence Güney sahillerinden de öncelikli olarak.
Bu gezi için kusursuz şekilde hazırlık yapan ve bana eşlik eden sevgili eşime teşekkürlerimi sunarım.
Allah herkesin gönlüne göre yol versin. _________________ K 1200 GT
IAM.ORG
Kayıt: Oct 14, 2004 Mesajlar: 2253 Nerden: TEKİRDAĞ
Tarih: Pts Ağu 25, 2008 7:34 pm Mesaj konusu:
1,5,10 ve belki de çok daha fazlası gidilecek,içine içine sindirilecek bir bölge.
16-27 Haziran tarihlerinde aynı yolu biraz daha uzatarak gittim.Seneye kısmet olursa bu kez eşimi de alarak gideceğim.Belki,Direk Mardin ve Kuzey'e yöneliş daha iyi de olur.
Kayıt: Mar 27, 2007 Mesajlar: 280 Nerden: canakkale
Tarih: Pts Ağu 25, 2008 10:11 pm Mesaj konusu:
super..insan bu yesil yollarda manzara zehirlenmesi olur..
geziyi askerlik sonrası bir motor hayaliyle anlatmak çok
dramatik olmus..baglantıyı sevdim..elşnşze saglik..
Karadenizi değişik raporlardan, farklı yönleriyle görmek gerçekten büyük keyif veriyor.
Bizim için geziyor ve masraf ediyorsunuz
Sağolun varolun. _________________ ERDİNÇ HARAÇ
DL 650 V-STROM
TEKİRDAĞ
532 3112914
Bu raporlar sayesinde Karadeniz hakkında ciddi bir veritabanı oluşuyor. Tura çıkmayı planlayan birisi bir kaç raporu inceleyerek gezilip görülecek yerler hakkında kendine en uygun planı yapabilir.
Tekrar belirteyim ki, henüz buraları görmemiş olup "güzele benziyor gitsemmi acaba" diyen herkesin maddi ve manevi imkanlarını ayarlayabiliyorsa hiç düşünmeden gitmesini tavsiye edrim. Deniz ve güneşe bir yerde bir şekilde ulaşabiliyoruz. Ama bu doğal güzellikler kolay bulunmuyor. _________________ K 1200 GT
IAM.ORG
Yani Ahmet Abi,Karadeniz'e yeni gitmemiş olsam tam sınırda olan Erdinç'i azıcık dürtüklesem bu gün yola çıkarız inan buna. _________________ www.yakurtulus.com
Kayıt: Jun 17, 2008 Mesajlar: 383 Nerden: İstanbul/Çanakkale
Tarih: Çrş Ağu 27, 2008 1:39 pm Mesaj konusu:
Evet pekçok Karadeniz gezisi oldu...
Bu öyle güzelki...Her insan bir dünya...Farklı açılardan aynı bölgeyi görebilmek ne kadar güzel.Umarım daha da fazlası olur.
Güzel gezi, naif anlatım için teşekkürler.
Siteye de teşekkürler, bizlere birçok dünyayı tanıyabilme mecrası yarattığı için...
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Yardım
Arama
Kullanıcı Grupları
Profil
Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın
Giriş
