Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Tarih: Cmt Arl 04, 2010 10:51 pm Mesaj konusu: Dandik geçen balık avı dizisi
Bu konuyu gördüğünüz de arkadaş noluyo burda ne alaka motosikletle diyebilirsiniz . Bu konuyu açarkende forumun konu dışı olmasına sığınıyorum . Motosiklet dışında olan başka bir tutkumda balık avıydı bunu paylaşmak istedim. Bu aralar balık avında başarısızlıklar yaşıyorum , bunun nedeninide çözmüşte değilim doğrusu . Gittiğim yer her zamanki baba sultan barajı kullandığım oltalar küspeli dip oltaları yemleride karışık takıyorum ( mısır veya hamur) fakat sonuç negatif . Bu işe ilgili olan abilerim nasıl ip uçları verebilir veya bu olayı benim gibi seven varmıdır öğrenmek istedim
Kayıt: Oct 27, 2005 Mesajlar: 459 Nerden: istanbul
Tarih: Pzr Arl 05, 2010 1:37 am Mesaj konusu:
olta sallamayı severim ama hiç tatlı su tecrübem yok bir kez kayınbiraderle karaydemir barajına gittim ama yanımıza mangallık et falan almışım allahtan balık beklesek aç kalacakmışız _________________ Tabanway
A Rh(+)
İstanbul
deniz de bende balık tutmuştum olay güzel ,babamla sabahtan insanlar denize girene kadar 19 balık tutmuştuk . Sırada deneyeceğim şey alabalık avı olacak başarılı olursam size fotografları yollarım.
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Pzr Arl 05, 2010 10:56 pm Mesaj konusu:
Trakya bölgesi göllerinde geçmişte tatlısu balık avı için epey uğraşmışlığım var, ancak amatör sayılırım. Ne var o gölde ? Tahmin ediyorum sazan çıkıyor değil mi ?
Sazan sazan diye makara yaptığımız bu balıklar aslında makara malzemesi olacak kadar da aptal hayvanlar değil. Yakalanmasının direk ölçüsü yem yeme isteği ve bunun değişkenliği diye düşünüyorum. Canı bişeyler yemek istiyorsa aptal diyoruz, o gün keyfi yoksa akıllı oluyorlar.. Su sıcaklığına göre acaip değişiyor hayvanın isteği. Özellikle kışa doğru yem yeme istekleri azalıyor bu sazan hayvanının. Su sıcaklığıyla ilgili mevsimsel birşeyse yapılabilecek pek birşey olmuyor.
Fakat yinede.. Yemleme yapıp bir bölgeye alıştırmak iş yapıyor diyorlar, ben hep farklı yerlere giderdim ve bunu deneme imkanım olmamıştı, ama bu yöntemin çok methini duymuştum.
Tamamen hikaye olduğunu söyleyenler de var, acaip işe yarıyor diyen de. Bilmiyorum. Çok zaman önce bir paket almıştım ama artık pek gitmediğim için öylece duruyor , İstanbulda isen, uğrarsan onu sana vereyim, benim yerime de denemiş olursun.
Herşeye rağmen olmuyorsa en güzeli hedef değiştirmek : balık yakalamayı boşver
Hedefi balık yakalamak olarak koyma, balık tutmaya çalışırım, muhtemelen tutamayacağım, bu arada ocağı yakıp yemek yaparım, piknik yaparın diye düşününce sorun da kalmıyor Bu yöntemi denedim çok iyi sonuç veriyor tavsiye ederim.
Oltalara birer çıngırak takıp sandalyeyi açıp oturuyorsun, çayını da demliyorsun ,bu esnada da bambaşka şeyler düşünüyorsun olup bitiyor.
Şaka bir yana , mevsimsel olabilir, ama iklim sapıtmalarından da olabilir. Su sıcaklığına karşı çok hassas bu hayvanlar. Bütün yaşam döngülerinin en belirleyici kilit noktası suyun ısısı ve bundaki değişimler. Bu günlerde son 40 yılın en sıcak aralık ayını yaşıyoruz. Rekor derecede kaymalar var sıcaklıklarda. Bu döngünün süreleri ve artı eksi kayma miktarları bu kadar sapıttığı için de olabilir. Balık avıyla ilgili bu konuların konuşulduğu forumlar da vardı diye hatırlıyorum. Başka yerlerde de benzer durumlar var mı diye oralara da bakmak lazım. Şayet bu yüzden ise yapacak hiç birşey yok
Fark ettim birazda mevsimsel sanırım bu işler, yada günümüz avcıları boş gitmemek için tuttuğu ufak balıkları geri salmamasından da kaynaklanıyor olabilir. Eskiden gittiğimizde keyfi giderdik büyüklerimiz genelde bira içerdi , ama tutardık yani. O zamanki tuttuğumuz balıklarda böyle gramla ifade edilmeyen cinsten oluyordu. Şimdi yarım kilo balık tuttuğumda üstüne belgesel çekecek kadar duygusal oluyorum . Askere gidicem 337. devre artık dönüşte kamp şeklinde mangal av vs güzel bi organizasyon yapmayı düşünüyorum , belki burdanda katılımcı bulabilirim hem gezinti hem av gibi .
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Pts Arl 06, 2010 12:13 am Mesaj konusu:
Hayırlı teskereler.
Balığa da gideriz valla. Güzel olur.
***
Eskiden deyince..
30 yıl önce.. Ben pek anlamam ama .. Babamın, amcamların o bereketli zamanlarda denizden tuttukları balıklar aklıma gelir hep. Mini kıçtantakma bir motorları vardı, her sonbahar Marmaraya uzunolta ile lüfere çıkarlardı. İki veya üç kişi, sadece iki oltayla -üçüncü kişi geleni sandala alır, iğneyi çıkartır, o kadar seri balık çekiliyor ki, üçüncü kişi yoksa ortalık birbirine karışır- avlanırlardı. Bugün pazarda lüfer diye satılan balıkların iki misli büyüklüğünde 76 tane artık kofanaya kaçmış lüferi eve getirdiklerini , akşama kadar bisikletle mahalledeki komşulara balık dağıttığımı hatırlarım.
25-30 sene önce.. Şu kıçıboklu Küçükçekmece gölü.. Çocukken uyduruk oltalarla , ne misina misina, ne iğneye iğne denir, kurşun yok, metrik 16 somunları falan ağırlık niyetine bağlıyoruz, şamandıralar falan tam uyduruk.. Böyle uydur kaydır oltalarla mahallenin çocuklarıyla iki saat yürüye yürüye göle gider, akşama kadar tek birşey yakalayamaz sinir olur, akşam güneş batarkenki yarım saat içinde herkes yarıya kodar doldururdu kovasını. Elimde kovayla eve geldiğimde annem kızardı , of yine mi balık yiyecez yeter getirmeyin artık derdi.
Ne günlerdi be.. Ne bereketli günlerdi.. Hayatın her açıdan daha bereketli olduğu günler..
Çocuk cahilliğiyle o gölün suyunu içerdik. Hasta falan da olmazdık. Lakır lukur su yuta yuta yüzmeyi de orada öğrendik. Şimdi o gölün şu anki haliyle suyu elime sıçrasa gidip sabunla yıkarım elimi...
Şimdi balığı anca rüramızda görüyoruz artık.. Lüferi müferi zaten çoktan geçtik de, o beğenmediğimiz , balıktan saymadığımız kızılkanata kurban olacaz ama o da yok artık..
Teşekkür ederim . 30 yıllık bir maziden bahsetmişiniz. Benim balık mazim o kadar yoktur 14 15 sene ancadır oda çocukluktan bu yana ama o günler gerçekten bereketliydi . O zamanları anlatınca beni harbiden avcı atıcı statüsüne yerleştiriyorlardı , bunun sebebi ise onlara abartılı gelmesiydi ).
Artık askerden geldiğimde bu organizasyonu ben yapmayı planlıyorum. Bi hafta sonu çadırlı madırlı, mangallı , sazlı , gitarlı iyi bi eğlence olsun diyorum ...
Yapacağım bu organizasyonu da burdan duyururum artık sevenler kendiini şimdiden hazırlasın )
Çook Uzun zamandan bu yana bu konuda yazmak nasip oldu ya motor sitesinde.
Baştan belirteyim Cem bey haklı,Aralık ayında balık çok çok sabır işi,üşüme işi,mevkiyi önceden yemleme işi.canlı yem kullanırsan sonuç daha hızlı olabilir,günübirlik avlar da.
Şahsi tecrübelerime göre gündoğusu esiyorsa niyetine bile girme bin motoruna dolaş,piknik filan yap olta ile uğraşma.
Levrek tutumak için ise canlı ufak balık bulabilirsen harika olur.(tercihen levreğin olmadığı sudan yakalayıp,av bölgesine canlı getirebildiğin takdirde başarı şansın daha yüksek.)
canlı yem bulamıyorsan,levrek,sudak cinsleri veya kefal için se kaşık oltası hala iş yapıyor,şahsen motorumun çantasında sürekli bi takım bulundurur,gözüme kestirdiğim mevkileri denerim,bu hafta sonuda denedim,hala kaşık ile olta balıkçılığı keyifli,iyi vuruyor.
Yada sarımsak tak.
Balık duasını da unutma.
Rastgele.
Edirne den Selamlar. _________________ Alkan
SuZuKi V STRoM
bizim uğraşta tam ustalık değil yarın başka bi yere gidicez . Yarınki gideceğimiz yerden de umutluyum , çokta dandik devam edebilir ismine yakıştığı gibi Yarın Tutarsam size burdan resimlerini atıcam yada pazardan alıp bahçede de fotograflayabilirim
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız