Çelınç Tiiim Sunar.....
Tarih: 4.09.2003 Saat: 13:15
Konu: Gezi,Gezi Anilari ve Gezi Duyurulari


Bir kaşıntıdır tutan, çelınç dendi mi koşan insanların öyküsüdür.



Çelınç Tiim.... (Yazıldığı gibi okunur...)

Yazın da çelınç olur mu demeyin! İşte, kaşıntı tutunca oluyor. Ama zor oluyor. Zaten havanın sıcaklığı, kıyafetlerimin uygun olmaması, öndeki motorun tekerinden çıkan tozun toprağın görüşü sıfıra düşürmesi vs. vs. gibi etkenler, bir daha yazın çelınca gitmeyeceğimin belirtisi oldu bile.. Zaten sıcaklardan nefret ederim, birde harcadığın efor ile bu sıcaklık birkaç katına çıkınca nefretim daha da büyüyor. Neyse gelelim çelınca....

Nasıl tuttu, nerden çıktı bilmiyorum ama fikir yeri olaylı Hisar Toplantısı'ydı.

- Ya ne zamandır Çelınca gitmiyoruz beyler bu hafta sonu gidelim mi???

Hoppalaaaaa.... Hastaya yatak soruyor.... Ee tabi ki toplu ağızdan verilen cevaplar;

-Evveeeeeeeeeeeeeeeeet.......

Haftasonu gidiyoruz olduk. Kim ne getirecek? Nereye gidilecek? Kaçta buluşulacak? Gibi bizlere özel soruların ardından heyecanlı bekleyiş başladı.Hafta nasıl geçti bilmiyorum ama zor olduğunu garanti edebilirim.

Perşembe günü lastiklerimi değiştirmek için Yücel motora gittim. Antrenman olsun diye kendim değiştirmeye kalktım. Önce ön lastiği söktüm, makinada topuk düşürdüm, sonra janttan ayırdım. Bu arada üstümden İSKİ'cimin su borularından akan sudan fazla ter akıyordu. Öyle ki bacaklarımın terlemesinden pantolonum bile sırılsıklamdı. Neyse lastik değişimim yakşalık 2 saat sürdü ama beni de bitirdi. Çünkü sıcaktan nefret ediyorum.....

Cuma günü son mailleşmeler derken kimlerin geleceği netleşmeye başladı. Kadro neredeyse eski kadronun tamamıydı. Oldukça zevkli geçeceğe benziyordu...

Cumartesi sabah saat 9.30 da Çekmeköy BP de buluşalım dendi. Sabah kalktım fakat son anda aklıma müşteriye vermem gereken teklifi hazırlamadığımı hatırladım. Saat 8.00 da oturdum teklifi hazırladım ve yolladım. Bu arada Alain aradı.

- Bana şu yeri bir daha tarif edermisin, Burak gecikti biraz gecikeceğiz, dedi.

- Okey zaten bende çıkmadım. Şimdi gidiyorum bekletirim, dedim.

Evden çıkışım, motoru hazırlamam ve yola çıkmam 10 dk içinde bitti. Ama saat zaten 9.25 olmuştu. Benzinciye ulaştığımda orda Alain ve Burak vardı. Fakat halen BP değil Shell olan benzincideyiz. BP nerde diye düşünürken, herhalde yol üstünde buluruz dedim ve devam ettim.

Arkadaşların Çekmeköy BP dedikleri yer aslında Çekmeköy'den 3 km ilerde çıktı. Neyse kahvaltı faslı, laklak faslı ve yola çıktık. Hedef Karakiraz Köyü'ndeki arkadaşımızın BUGGY EVİ'ydi. Muhtemelen geceyi de orda geçirecektik kesin olmamakla beraber... Benzin alımları, hedefe ulaşmamız ve sonunda Ahmet'in yanındayız. Heyyooo merhaba nidalarıyla beraber eşyaları boşalttık ve hadin artık çelınca gidelim dedik. Ahmet'e yol sormamızın ardından

- Durun bende geleyim Buggy ile, dedi.

Hadi o zaman, deyip onun yol göstermesi ile yola devam ettik. Evet sonunda toprak yola girmiştik. Zevkine gaz verip kuyruk attırmalar, virajlarda gazlı dönüp kontra vermeler, kanallara girip çıkmalar müthiş zevk vermeye başladı. Bir ara baktım arkada kimse yok.. Sadece Buggy önde ve arkasında ben varım. Nerde bunlar diye düşünürken, meğerse bıraktığımız tozdan millet çok aralıklı olarak geliyormuş. Gerçekten de toz yüzünden yol görmek hak götüre.... Biran duruyoruz. Ne oldu felan derken Ahmet;

- Arkadaşlar burda çok derin bir kanal var geçemeyiz.. Geri dönmemiz lazım, dedi.

Hoppalaaaaa..... Biz hiçbir yerden geri dönemedikte şimdi mi geri döncez ki??? Baktık, derin kanal dediği bizim çerezlerden biri..

-Ahmet korkma ver gazı....

Kanal dediğimiz yer, durduğun yerden 1 m dik aşağı iniyorsun, 30 cm enin olan ve içinden su geçen tekrar 1 m yukarı çıkan bir yer aslında. Çıktığın yerde ise bir lastik genişliği kadar bir eğim var. Onun haricindeki yerler 90 dereceye yakın diklikte.. Motorları geçirdik teker teker. Taner geçerken ise uzun bir süre bekledik arkadaşımızın konsantre olmasını.. En son dayanamadık artık çünkü bizde sıcaktan ter ile birlikte solüsyon haline geçiyorduk neredeyse.. Taner'e bir bağırma ve motorunun o gür sesi ile birlikte geçirdik adamı da karşıya.. Eee şimdi Buggy nin geçme zamanı.. Ahmet kendini iyice bağladı koltuğa.. Biraz gerildi ama sonradan uçmaktan vazgeçip yavaş geçmeyi düşündü ve ön tekerleri indirdi kanala.. Tabii arkalar kaldı boşa..Ee ne olcak şimdi diye kara kara düşünürken o sakin ve güven verici ses;

- Yahu merak etmeyin toplam ağırlığı 460 kg. Tutup kaldırırız, dedi.

Düşündük, Görkem'in GS de o kadar ağırlıkta zaten.. Onu kaldırdığımıza göre bunu da kaldırırız yani...:)) Hadi hop derken birde baktık ki Buggy kucağımızda.. Anaaa insanın alıp eve götüresi geliyor ama alıştırma bırak kendi başına yürüsün dedik ve öbür tarafta indirdik yere...

Yolun sonu asfalta çıktı. Olmadı arkadaşlar bir yol bulmamız lazım... Buggy artık geri dönüyor. Çünkü ne de olsa onun çalışıp para kazanması gerekiyor.. Bir o patika bir
bu patika, sonunda bir yol bulduk..

Ormancıların kesmiş oldukları ağaçları çektikleri bir yoldu burası. Yol demeye biraz şahit lazım olabilir ama bizim için asfalt gibiydi.. Traktör tekerleklerinin açmış olduğu yarıklar, yol üstünde tabaka oluşturmuş dal parçaları arasında ilerlemeler başladı. Tabi buraya girişte bir su ve çamur geçişimiz vardı ki benim için eğlenceli kısım orasıydı. Çünkü pişiyordum ve anlık su çarpması bile bana iyi gelmişti. Bir ara baktım kimse yok, herhalde arkada birini topluyorlar diye düşünerek yolun kenarına oturdum. Geçtiğimiz haftadan sorunlu olduğum tansiyon durumum yine düşüşe geçmişti. Sıcak ve efor bunun en büyük destekçisiydi. Epeyi bir dinlenmenin ardından Savaşer Hakan ve Görkem geldi. Ne oldu sorularının ardından durumun anlatılması ve biraz dinlenme molası.. Aslında halen arkada 2 motor vardı ve onları bekliyoduk. Diğerleri daha ileride bekliyorlardı. Hadi devam dedik ve onların yanına geldik. Orda da beklemeye devam. Son olarak Taner ile Burak geldiklerinde Burak'ın soluk alış hızı, benim motorun son süratinden daha fazlaydı...:))

Sıcak hava insanın tüm enerjisini emiyor. Bunun yanında harcanan Efor ise ekstra large oluyor.. Hele bir de motoru bir kez devirdin mi, onu kaldırmak için harcadığın Efor da ilave olursa, birde moralmen çöküntü başlarsa, tüm motivasyon bitiyor ve içinden çıkılmaz bir durum alıyor olay.. Neyse yola devam ediyoruz. Tüm gün boyunca almış olduğum haz bir tarafa, dar bir toprak aralıktan dik inip, 90 derece sola dar bir virajda kuyruğu gazla beraber olduğu yerde döndürüp yapılan atraksiyon bir yana.. Muhteşem güzel bir dönüştü. Üşenmeden dön dolaş yapardım ama arkadan gelenler vardı ve dönüşüm dar yolda zor olurdu. Devam ediyoruz. Bir yerde yine duruyoruz. Çünkü arka grup yine yok. Aslında çok aralıklı gidiyoruz çünkü öndeki motorun kaldırdığı toz yolu görmeyi namümkün kılıyor. Ama yaklaşık bir yarım saat bekliyoruz arka grubu.. Ordan yolun devamında geniş toprak bir yola çıkıyoruz. Gazlamalar, gidip dönüşler ve en son tekrar gazlıyoruz. Ben önde ayakta kopmuş vaziyette çünkü sıcak bunaltmış, ne kadar çok rüzgar vurursa o kadar serinletir hesabı bir ara hızım 130 km civarı, ne oluyoruz dedim. Topraktasın abartma ve yavaşla.. Yavaşlama seansı, ardındanyerine oturma ve aynaya bakış ama kimse yok... Hoppalaaa. Bu adamların hepsi arkamdan gazladı. Ee nerde bunlar??? Eh gelirler bekle biraz... Bekle biraz.. Bekle biraaz... Bekle biraz.... Eee nerdeler?? Ana bir kamyon o tarafa doğru gidiyor.. Kamyonun önüne atlarsın ve durdurursun..

- Pardon yukardan motorlar geliyor hızlı geliyorlar, virajda seni görmeyebilirler aman gözünü seveyim dikkatli ol...

- Tamam merak etme...

Kamyon usul usul yol alırken, seyreyliyorum arkasından çıkardığı toz bulutunu.. Aklım kalıyor yahu nerde bunlar.. Dayanamıyorum ve ters istikamette gazlıyorum kamyonun yanında geçip.. O da ne bir motor... Ama niye tek motor?? Diğerleri nerde?? Aa hemde Burak.. Adam gaza geldi toz mu yutturdu diğerlerine diye düşünerek yaklaştım yanına..

- Nerdeler??

- Onlar 50 m. geriden ormana daldılar...

- Adilerrrrrrrrr..... Çokda oldu nasıl yetişecez??

Fırladım girişi aramaya.. 5-6 tane giriş var. Hangisinden girdi bunlar?? Hah işte lastik izleri burda.. Dalarsın ordan ormana... Uçarak gidiyorum. 3-4 kez teker yerden kesildi.. Yusuf arkadaşım o anlarda arkamdaydı.. Hiç beni yanlız bırakmadı. Onun varlığı ile daha da asıldım gaza.... Ve nihayet yakaladım milleti.. Bir yardan yukarı çıkma çalışmaları vardı. Tek tek basaraktan, inci dizerekten çıkarılıyordu motorlar. Yolda verdiğim gazla yandan sağdan soldan dikey fırladım. Güzel de gidiyordum ki yerden çıkan kalın bir dal ayaklığa takıldı ve yan yattık. Herman gelip yardımcı oldu kalktık. Birde baktım ki Yusuf beni çoktan terketmiş, Taner'in arkasına oturmuş... Yani 2 dk.da sattı beni hain Yusuf... Atlaya zıplaya ordan devam edip düzlüğe çıkınca geridekilere yardım için döndüm yaya... Herkesin tek tek çıkmasının ardından önce sağa, sonra geri dönüp sola gittik. Ama solda yol yok. Tekrar geri dön ve benim milleti bekleyip kamyoncuya tembihleri ettiğim yere geldik tekrar.. Ordan aşağı doğru inerken Emre absürd hareketler yapmaya başladı önümde.. Kenara çekince,

-Kahretsin ya arı soktu....

Sonunda ara da becermişti işte.....:))

Sahilköy eczanesine gittik. Hamili yakinimdir misali dayım ve kuzenler içerde.. Emre dalga geçiyorum diye düşünürken naber dayı nidaları dalga geçmediğimi anlatmış ona..:)) Biraz sohbet derken millet sahile indi kumlara.. Bende sohbetin ardından düştüm yollara.. Bir futbol sahası ve yüksekçe tepesinden sahili kestim. Baktım bizimkiler kum tepelerinde zıplayıp zıplayıp oynuyorlar... Kerterez olarak seçtim onları ve düz bir rota ile yol almaya başladım. O da ne, bir dik rampa var önümde.. Aşağı bakmaya cesaret edemiyorum yükseklikten...Ammaaaaannn nolcek ki düşsek düşsek kuma düşcez... Motorun kafayı salıverdim aşağı.. Arka fren kuyruk sektirmece bırak freni asıl gaza hoooppppp işte aşağıdasın... Kumda Vals ederek milletin yanına geldim. Denize girelim mi girmeyelim mi fikirleri, denizin yosunlu olması ile girmeyelim düşüncesinin dominant olmasına sebep oldu. O zaman yemek yiyelim.. Yani bişiler yapalım... Döndük kum tepelerinde gazlayarak, uçarak zıplayarak restorana geldik. Yanlış anlaşılmasın arkadaşlar, lastikler çok önemli bir faktör burda. Düz lastikler kumda neredeyse yol tutmuyor gibi. Oysa dişli lastikler motora hakimiyeti oldukça fazla artırıyor.

Yemek yendi devam dendi ama hal yoktu, çaylar içildi, dönelim dendi, alışveriş yapalım oldu, alışveriş yapıldı ve akşam Ahmet'in evindeyiz yine...



Devamı sonra.... Siz hele bunu bir okuyun.....:))







Bu haberin geldigi yer: Ikiteker Motosiklet Fan Klubu - Motosiklet ve motosikletli yasam kulturu
http://www.ikiteker.org

Bu haber icin adres:
http://www.ikiteker.org/modules.php?name=News&file=article&sid=75