MOTOR ÜZERİNE AFORİZMALAR ( 5 )
Tarih: 14.05.2004 Saat: 18:23
Konu: Motosiklet uzerine aforizmalar


MOTOR ÜZERİNE AFORİZMALAR ( 5 )

“ O ” NOKTASI

Eğer yaşın kaç olursa olsun, bütün sevgilerini, umutlarını, korkularını, sevinçlerini yitirmişsen, içtiğin çay yediğin ekmekten tad alamıyorsan, okuduğun kitaba, seyrettiğin filme, bin yıllık karının eve çocuklara dair anlattığı bir konuya, bir türlü kendini veremiyorsan, birbiri ardına gelen mevsimler, o bir nisan sabahı ansızın boğaz tepelerinde kızarmaya koyulan erguvanlar, denize düşen karpuz kabuğu, sonyazın ilk yağmurları, artık yağlanmaya başlamış çinekopun, sarıkanatın kömürdeki dayanılmaz lezzeti ve sokak lambalarının soluk ışıklarında lapa lapa yağan kar artık seni heyecanlandırmıyorsa, yeni bir aşk, yeni bir iş ve soluk soluğa sevişmeler bütün anlamını tüketmişse, üşümüyorsan, terlemiyorsan, sarhoş olamıyorsan, ağlamıyorsan ağlayamıyorsan geceler boyu uykular tutmuyorsa ve en önemlisi ruhundaki çocuğu öldürmüşsen dünün olmadığı gibi bir yarının da yoksa, senin motoruna kavuşma vakti gelmiştir dostum......

CENİN

İlk motora sahip olmak her zaman başlı başına müthiş bir serüven, dahası içsel bir yolculuktur.Motor alma düşüncesi ile motora kavuşma anı çoğunlukla, uzun bir süreci içerir. İnsan motor alma düşüncesini içine yerleştirdiği andan itibaren bir cenin gibi onu kanıyla, ruhuyla besler, kendisini artık ondan farksız algılamamaya başlar.Doğum anı bilinenin aksine, para biriktirme, kıdem tazminatını alma, kredi çekme, mirastan gelen pay, tarlayı, evi satma gibi eylemlerle değil ( çünkü her keseye göre bir motor daima vardır ) bir çöküşün, bir hayal kırıklığının, hayata dair artık karşı konulamayacak bir bıkkınlığın, ertelemenin ya da bir boşanmanın, aldatmanın, terketmenin yeyahut terkedilişin, içkilerin, aşkların, oyunların, maskelerin, çılgınca sevişmelerin ve bir korkunun anlamını yitirmesinin ardından gelir.

Ama bazen bu doğum, bu muhteşem serüven ne yazık ki mutlu sonla nihayetlenmez. Hayat inişsiz çıkışsız ilerlemekte ve rahatlık ve bir evin sıcaklığı ve koşulsuzca seven bir kadının varlığı, emekli olunacak işin kesinliği insanı uyuşturmakta onu yerinden kımıldayamaz duruma sürüklemektedir...Bir zamanlar bir motora sahip olma düşüncesinde olan kişi, bunu artık unutsa , kendine bile itiraf edemese de, ruhunda hep bir boşluk, bir tamamlanmamışlık/tamamlanamamışlık duygusu hisseder ki bu onu son nefesine kadar takip eder.

YABANCI

Karın lapa lapa yağdığı, çatılardan buzların sarktığı, rüzgarın alabildiğine estiği kış günleri motoruna binemeyen bir motorcu için sonsuz bir can sıkıntısı anlamına gelir.Evde sızlanarak dolaşır, televizyonu bomboş bakışlarla izler, yemeklerden tad alamaz eğer bir kahveye, bir misafirliğe ya da ailesiyle o ışıltılı, kocaman iş merkezlerine reyon sepetlerini doldurmaya giderse, hep bir yabancı gibi hisseder kendini....

Oyunun dışındadır.Bu yaşanılan dünya onun dünyası değildir.Ansızın saçları ağarır, elleri yüzü kırışır, beli kamburlaşır, gözlerindeki ışıltıyı yitirir, karısı ona ne kadar yaşlandığından söz etmeye başlar...Sihir etkisini yitirmiş, gerçek yaşına dönmüştür. Bir motorcu her zaman iyi bilir ki, o motoruna bindiği sürece gençtir ve ölümsüzdür, bunun dışında bir hiçtir, yaşamıyordur...

Karın yerden kalkmadığı, kuzey rüzgarlarının uğultusunun dinmediği, havanın erkenden karardığı kış günleri uzadıkça MAB’ın ( Motorcu Aile Babası) iç sıkıntısı daha da koyulaşır.Karısıyla kavga eder, çocukların sorularına cevap vermek içinden gelmez,kapısında bir motor beklemeyince işinin de güzelliği, çekilir yanı kalmamıştır, sokaklarda uzun uzun yürür, dalgaların kudurduğu kıyılarda gezinir, bir türlü sayfanın sonuna gelemediği kitaplar okur, bu haliyle gemisi tamirde olan bir tayfadan ya da kışlasından uzak kalmış bir subaydan pek farkı yoktur.Yerlerin bir parmak buzla kaplı olduğu uzun kış günlerinde motorcu, motorunun kendisi için ne kadar önemli olduğunu, onsuz yaşayamayacağını, bunun bir makine insan ilişkisinin çok ötelerinde farklı bir duygu olduğunu, beslendiği hayat damarının en büyüğünün motordan içine sızdığını bir kez daha kavrar.Kendisini canlandıran, ona ab-ı hayatı akıtan, dünyaya gülümsemesini belki de yaşama tutunabilmesini, hatta bir gün daha dayanabilmesini sağlayan yalnızca motorudur.

SAVAŞ

Savaşa katılan ve göğüs göğüse savaşan her insan savaştan döndüğünde, artık tepeden tırnağa değişmiş yeni bir insandır.Bütün geçmişini silip atmış, hayata bir başka gözle bakmaya başlamıştır.Bunu korkuya, soğuğa, sıcağa, en yakın arkadaşını yitirmenin acısına, ruhunun sokulduğu disipline, iradeye, bittiğini sandığı anda yenilenen gücüne borçludur.

Bir motorcu gün boyu bir sürü düşmanla savaşmak zorundadır ki, bu bir cepheden daha korku vericidir...Delicesine esen rüzgar, köprüde motoruyla giderken, ansızın önündeki aracın kapısını açıp kusmaya başlayan bir vatandaş, peşinden koşturan nereden çıktığı belirsiz bir kurt köpeği, sinyal vermeden sağa dönen bir otomobil, bir mayın benzeri yere saçılmış mıcır, ansızın eşya yüklü bir kamyondan asfalta düşen çek-yat, tem’in o uzun ve loş tünellerinde yaşadığı klostrofobi....

Motorcu bütün bunlarla savaşıp akşam sıcacık evine, çocuklarının yanına döndüğünde artık ne bir geçmişi vardır ne de önünden uzanan bir geleceği. MAB sadece anda yaşamakta olduğunu, çocuklarını karısını arkadaşlarını üzmemesi gerektiğini iyi bilir. Bir gün daha bitmiştir.Şanslıdır.Kendini daha güçlü, yeni savaşlara, yeni yolculuklara hazır hisseder. Motordan her iniş hayata, bir kez daha başından, en başından, hatta bir çocukluktan başlamaktır.

“ Gerçek yaşam hangi noktada başlar “ sorusunu kendisini hiç sormamış olan insanların bir motorcuyu anlaması imkansızdır.

Yazan : Nejat Güç ( Vespone )
Vespa px 200





Bu haberin geldigi yer: Ikiteker Motosiklet Fan Klubu - Motosiklet ve motosikletli yasam kulturu
http://www.ikiteker.org

Bu haber icin adres:
http://www.ikiteker.org/modules.php?name=News&file=article&sid=234