Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
bu seneki gezimiz biteli çok oldu.ancak tur dönüşü yoğun iş programı ve ardından rehavet çökmesi sonucu bayağı bir gecikmeli olarak gezi raporumuzu yayınlamaya başlıyoruz.
buraya göndreceğim yazılar aslen ahmet gümüş tarafından yazılmış olup kırmızı eklemeler benim tarafımdan (Tümer Tombuloğlu-ruzgarinbabasi)
mavi eklemeler Cem Kırmacıoğlu-jpanderson tarafından yapılmıştır.
İlgi çekici olması ve sıkmaması için günlük bölümler halinde göndereceğim. Rapora mümkün olduğunca öz resimler koymaya çalıştım. merak eden arkadaşlar için daha ayrıntılı resimleri rapor bitince toplu olarak gönderebilirim.
Gezi Grubumuz;
Tümer Tombuloğlu - ruzgarinbabasi- 1997 XT600e
Ahmet Gümüş - agbandit- 2003 XT600e
Cem Kırmacıoğlu - jpanderson 2002 Caponord _________________ Tümer Tombuloğlu
http://ruzgarinbabasi.wordpress.com/
En son ruzgarinbabasi tarafından Çrş Mar 15, 2006 3:17 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 10 kere değiştirildi
Kayıt: Jul 25, 2003 Mesajlar: 506 Nerden: Zonguldak
Tarih: Pts Şub 06, 2006 3:38 pm Mesaj konusu:
1. GÜN:
Bu yaz yapacağımız tura bir türlü karar vermemiştik. İzin tarihlerimiz önceden belli olduğundan ve gideceğimiz rotaya ise çok geç karar verdiğimizden Temmuzda İran’a gitmek gibi bir plan çıktı ortaya...Asıl niyetimiz Güneydoğu Turu yapmaktı. Ancak Güzel ülkemizin o bölgesi yazları çok sıcak (atmosferik ve politik olarak) olduğundan bir türlü karar verememiştik. ( Yalan abi terör merör olayı dedik ,senin de yeni baba olman, çocuğum babasız büyümesin ayağına salladın bizi ) Cem ve Tümer le yaptığımız Tur planları sırasında “Neden İran Olmasın” fikri ortaya çıktı. Temmuz sıcağında İran hadi hayırlısı...( Temmuzda İran a gitmek planı Ahmet Gümüş ün fikridir. Ulan Ahmet alacağın olsun o sıcakta beynimizi pişirdin ama iyi gezi oldu doğrusu Hanımlardan izin alma konusunda geçen seneden antremanlı olduğumuz için bu sene bir zorluk çıkmadı. Kılıbıklar evden izin alma konusunda benimle temasa geçebilirler ) (Bekarlık sultanlık diye boşa dememişler )
Her zamanki gibi hareket noktamız Akçakoca. Aşağıda Atos, Patoz ve Aramis i görüyorsunuz
Ahmet Gümüş XT 600 (2003)
Tümer Tombuloğlu XT 600 (1997)
Cem Kirmacıoğlu Aprillia Capanord (2002)
Planımız kısaca şöyle;
Akçakoca-Ankara : Motor....250 km
Ankara-Erzurum : Tren.......1000 km
Erzurum-Doğubeyazıt-Tebriz-Esfahan-Tahran-Hazar Sahilleri-Erzurum: Motor....4500 km
Erzurum-Ankara: Tren.......1000 km
Ankara-Akçakoca: Motor....250 km
Toplam: 7000 km
Daha önce hiç yapmamış olmamıza rağmen Tren e motor yükleme ve trenle motor taşıma konusunda İkiteker forumlarından çok faydalanmıştık. Ancak eksik bilgi ile donatıldığımızdan tren biletlerimizi “Furgon” yani yük vagonu olmayan bir tren de ayırtmışız. Ne ise durumu erken farkedip düzelttik. Kars a giden trenlerden sadece “Doğu Ekpresi” nde yük vagonu var. Tren biletlerini almakta biraz da geç kalmış olduğumuzdan yataklı yerine ancak 6 lı kompartımanda yer bulabildik. Tanımadığımız 3 kişi ile 24 saat yolun nasıl geçeceğide merak konumuz idi.
Hareket Cumartesi günü sabah 10:00. Tren akşam 17:30 da gara gelecek. Biraz da emniyet payı vererek saat 10:00 da yola çıkıyoruz. Ankara rotamız eski E5 yeni D100 karayolu boyunca ve Lise-Üniversite yıllarında kamp yaptığımız yerleri (Çamkoru Civarı) ziyaret ederek ilerlemek. ( Lütfen aşağıda gördüğünüz kamelyaya geldiğinizde kapıyı kullanınız . Yoksa Ahmet gibi kafayı yarabilirsiniz )
Geze geze Ankara tren garına 2 saat öncesinden geliyoruz ama Tren her zamanki gecikmesini yapıyor. Tren in en az 6 saat rötar yapacağını öğreniyoruz. Bunu önceden öğrenmemiz iyi oluyor ve daha ilk günden zamanı öldürmek için ver elini Kızılay. Yolculuktan önce biraz arpa suyu iyi gider, nede olsa İran da bulamayacağımız bir nimet (Yanıldığımızı sonradan öğreniyoruz tabi ) Yüklemede daha önce Ankaralı dostların yaptırdığı rampayı kullanacağımızı öğrenince Capanord için seviniyoruz. Bizim motorlar tüy gibi hafif 160 kg Capanort ise 220 kg birde iriliği düşünülürse bizi bu turda epeyce uğraştıracağa benziyor. Yani uzun lafın kısası keyfini Cem sürecek Tümer’le ben de hamallığını yapacaktık.
( Lütfen abi rencide oluyorum )
Kızılay turundan sonra gece trenimiz nihayet geliyor ve motorları rahat yükleyip iyice cam korkuluklarına bağlıyoruz. Depolar mutlaka boş olmalı, trenden indiğinizde nasıl çalıştıracağınız ise görevlileri ilgilendirmiyor. Motorları bağlarken gergi kayışlarını biraz gevşek bırakmak lazım yoksa 24 saat boyunca her darbede gerilen kayışların kopma ihtimali var. Motorları bağlamak için en ucuz çözüm eski bir arabanın emniyet kemerlerini kullanmak . Siz siz olun motorunuzun üzerini örtün çünkü tozdan üzerine oturulamayacak hale geliyor. Yük vagonunda sadece bizim motorlar var.
Bu arada motorlar bizden daha pahalıya seyahat ediyorlar. Kilosu Ankara- Erzurum arası 290 bin ETL ; Sigortası da cabası biz biraz sigorta kısmından yırtabilmek için gar görevlisine beyanımızda Çin motoru fiyatlarını uyguladık. Baya bir kar ettik ; Bu Kırmızı motordamı 4 milyar diye sorunca evet dedik ama Cem bayağı bozuldu ;
Bu arada kabaca görev dağılımını da yapmıştık.
Ahmet: Kasa
Tümer: Öncü, Yol bulma rota çizme v.s.
Cem: Her türlü ayak işleri (Türkçe, İngilizce ve Almanca bilmeyen kişilerle iletişim kurma) ( İleriki zamanlarda polisin elinden kurtarınca sizi anlayacaksınız kıymetimi )
Kayıt: Jul 25, 2003 Mesajlar: 506 Nerden: Zonguldak
Tarih: Pts Şub 06, 2006 6:24 pm Mesaj konusu:
teşekkürler ahmet,
teşekkürler sinan,
sinan sana ve e-zine yayın ekibine geçen seneden bir gezi yazısı borcumuz vardı
ahmet bu gezinin özetini e-zine için hazırlıyor.
umarım hatamızı telafi edebiliriz.
geçen bir arkadaş geldi (ikiteker ile falan alakası yoktur), bana bmw motosikletlerin tarihini anlatıyor falan . o anlatıyor ama anlattıkları bana
hiç yabancı gelmiyor. nereden öğrendin sen bunları dedim. bir mimarlık dergisinden okumuş. dergiyi getirdi baktım senin ismin var.
eee ben bu arkadaşları tanıyom olm diye hava atttım sayende. orada bi andık senin adını kulakların çınlamışsa ondan dır hani merak etme:) _________________ Tümer Tombuloğlu
http://ruzgarinbabasi.wordpress.com/
Kayıt: Jul 25, 2003 Mesajlar: 506 Nerden: Zonguldak
Tarih: Sal Şub 07, 2006 5:42 am Mesaj konusu:
önce biraz laf yetiştireyim 2. gün sonra yazarım
Alıntı:
Eee nerede gerisi, bir heyecan bir þevk ile okumaya baþladým.
geliyo abi yavaş yavaş..
Alıntı:
Tümerim bu sene aranýza katýlamadým ya yanarým halime.
hakan,
seni aradık valla bu gezide . ama Cem 'de seni pek aratmadı doğrusu. Zeki bu tur da olmadığı için AHmet 2 e takıldık bolcana _________________ Tümer Tombuloğlu
http://ruzgarinbabasi.wordpress.com/
Kayıt: Jul 25, 2003 Mesajlar: 506 Nerden: Zonguldak
Tarih: Sal Şub 07, 2006 5:46 am Mesaj konusu:
2. GÜN:
Trende yatarak, kuşette kahvaltı yaparak ana istasyonlarda su doldurmak için çeşmelerde sıra bekleyerek geçti. Bu arada 6’lı kuşetli yer almamıza rağmen kompartımanda 3 kişi kaldık.
Bilet alıpta gelmeyenlere buradan teşekkürlerimizi iletiyoruz, çok rahat bir yolculuk oldu.
Tren de çok güzel bir uyku çektik. Kısa zamanda Kompartımanımıza ısınıp orayı evimiz gibi sevdik. Ama yastıklarımız getirmeyi unutmuşuz. O yüzden şişme yastıklara mahkum kaldık Bu arada şişme yastık almadan önce lütfen kutusundan çıkartıp iyice kontrol edin . Sonra bizimkiler gibi üç beden küçük bebe yastığı çıkabilir
Diğer önemli nokta ise yanınıza kulaklık ve eğer TT gibi bi arkadaşınız varsa gaz maskesi alın
Akşam 22:30 gibi Erzurum’a indik motorları önce ön teker sonra arka teker prensibi ile 3 kişi indirdik. Endişelenecek kadar değilmiş ama bilin ki görevliler kesinlikle yardımcı olmuyor kazara motorun altında falan kalırsanız tarzan gibi bağırın Atatürk Orman Çiftliğinden belki fil mil gelir de kaldırır motoru üzerinizden, çünkü görevlilerin yardım edeceği yok
Direkt olarak Erzurum Öğretmenevi’ne gidiyoruz. Yemek için Tren de aldığımız tüyolar neticesinde Dönerci Canbabayı arıyoruz.( Diğer tüyolar Tatlı için Kılıçoğlu, Cağ Kebabı için Koç veya Gelgör) Gecenin bu saatinde açık dönerci olurmu demeyin. Saat 23:00 de Canbaba full çekiyordu ve biz çıkarken de daha insanlar gelmeye devam ediyordu. Gerçekten nefis döner yapıyorlar. Saat 00:00 da otelimize gidip kendimizi yataklara atıyoruz. Çünkü yarın sabah 5:30 tekerlek dönmeli. Amacımız erkenden sınırı geçerek akşam olmadan Tebriz de Tan ın yanında olmak .
2. GÜN:
...
Diğer önemli nokta ise yanınıza kulaklık ve eğer TT gibi bi arkadaşınız varsa gaz maskesi alın [/color]
...
OGK*'lüsü yok muydu? Bu durumlarda da fazladan 2 kulak tıkacı işe yarar, buruna tıkıştırılmak üzere
*OGK=Otomatik Gaz Kontrol
Azıcık bir zırt deyip kaçmak yok Tümer. Adam gibi şöyle kelli felli bir yazı döktür de rüyasını görmek üzere uyuyalım yatakta bu karlı günde. Hiç değilse rüyamızda görelim böyle bir geziyi
Kayıt: Jul 19, 2005 Mesajlar: 218 Nerden: İstanbul
Tarih: Sal Şub 07, 2006 11:41 am Mesaj konusu:
ruzgarinbabasi demiş ki:
2. GÜN:
Ama yastıklarımız getirmeyi unutmuşuz. O yüzden şişme yastıklara mahkum kaldık [/color]
[color=darkblue]Bu arada şişme yastık almadan önce lütfen kutusundan çıkartıp iyice kontrol edin . Sonra bizimkiler gibi üç beden küçük bebe yastığı çıkabilir
Akşam 22:30 gibi Erzurum’a indik motorları önce ön teker sonra arka teker prensibi ile 3 kişi indirdik. Endişelenecek kadar değilmiş ama bilin ki görevliler kesinlikle yardımcı olmuyor kazara motorun altında falan kalırsanız tarzan gibi bağırın Atatürk Orman Çiftliğinden belki fil mil gelir de kaldırır motoru üzerinizden, çünkü görevlilerin yardım edeceği yok
İki nokta vurgulanmalı burada.
1. Yastık olayında dikkatli olmak lazım. Benimde benzer bir tecrübem var. Yanımdaki adam boyunluk yastık aldığını düşünüyor, şişiriyor ve yastık basur yastığı çıkıyor. Tamamen kapalı ve ortası çukur. Adamcağız uzun süre nasılolup boynunu geçireceğini düşündü bende gülmemek için kendimi tuttum.
İki görevliler yardım etmiyor. O yüzden motorun ineceği yer önemli, erzurum sakat erzuruma gelmeden trenin sadece on dakika durduğu bir istasyonda inmek lazım ve tren devam edeceği için ve motor sizssiz götüremedikleri için, 8. dakikadan sonra mecburen yardımcı oluyorlar. Son dakikada gelen beş kişi hop diye motoru kaldırıyor ve indiriyor. Ben balıkesirde bu uygulamayı yapmıştım ama en iyi motor üstünde gitmek, öteki türlüsü başlı başına bir dert.
Motorun trene bindirilip indirilmesi konusu çok sinir bozucu bir olay...TR de genelde insanlar bu tür durumlarda yazılı çizili bir kural olmaksızın birbirlerine yardım ederler bu durum aslında çalışmayan bir arabaya yoldan geçen bir kişinin omuz vermesi gibi birşey. Ben Karadenizliyim ve karadenizde genellikle denize yalnız çıkılır ve döndüğünüzde koca ağır ağaç tekneyi hiçbirzaman tek başınıza kıyıya almassınız siz sahile yanaştığınızda etraftan bisürü tanıdık tanımadık eleman gelir ve kuş gibi kaldırıp kumun üstüne koyarlar biz böyle gördük.
Malesef indirip bindirme konusunda seyirci kalındı.....öyle olduğuda iyi oldu aslında dönüşümüzde trenin kalkmasına yakın yardıma kalkan bir görevli eline gelen ilk yerden tutmuş ve Capanord un sinyalini kırmıştı.....benim XT ye ise el sürdürtmedim çünkü motora yabancı olanlar plastik malzemeyle metal malzemeleri ayıramayıp tuttuğunu koparabiliyorlar.......
Neyse bu konuya çok içerledim ve üzerinde düşünüyorum yakında bu dertten herkesi kurtaracak çok pratik çözüm üretecem.....Portatif ve katlanabilir hafif bir malzeme üzerine çalışıyorum.....(Mesleğim gereği Malzeme Müh.)
Herkese sevgiler umarım zevle takib edersiniz maceralarımızı ben çok keyif aldım gezerkende yazarkende.
Canım Capo cuğum . Sen gel, kilometrelerce yolu kazasız belasız bitirmiş, son noktayı koymak için dön memleketine, iki tane yardım bezdiren kişi tarafından kulağın kopsun. Adalet mi bu ? tüm karizmamazı çiziverdin be vatandaş
Kayıt: Jul 25, 2003 Mesajlar: 506 Nerden: Zonguldak
Tarih: Çrş Şub 08, 2006 7:50 am Mesaj konusu:
3. GÜN:
Erzurum Doğubeyazıt arası çok rahat bir yolculuk yapıyoruz. Etraf yemyeşil hava gayet iyi ama asfalt ve yoldaki saldıran köpekler TR nin vazgeçilmez aksesuarları. (Aramızda köpekten en çok korkanın Ahmet olduğunu anladınız tabiki)( Ben de bunu anlamış değilim. Adamın evinin önünde boyum kadar kurt köpeği yatıyor ama köpekten korkuyor. Ne o abi bilmediğimiz bir şey mi geçti aranızda ) Onlarsızda yolun tadı çıkmıyor. Şu köpek kovucu kornalar işe yarıyormu acaba?? Sabahın köründe yola çıkmamızın doğal bir sonucu olarak sabah ayazında k*çlarımız donuyor ve mola vererek giysi takviyesi yapıyoruz. Sabahın körü olduğu için yollar bomboş ve hız yapmaya elverişli.
Ağrı tabelasının önünde fotoğraf çekip ihtiyaç molası veriyoruz Hava hala buz gibi.
(Lütfen vay ayılar vay demeyin. Adamcağız çok sıkışmış Hepimiz ihtiyaç giderdik ama hiç birimiz bu arkadaşımız gibi paparazzilere yakalanmadık. Paparazzi kim diye sormayın Yakalanan arkadaş Ahmet)
Foto: Fotonun nasıl bişey olduğunu tahmin edersiniz artık. Ayıp olmasın diye buraya koymuyorum [/color]
Doğubeyazıt’a yaklaştıkça Ağrı dağının müthiş görkemiyle karşılaşıyoruz. Ama fotoğrafını çekmiyoruz. İsteyen kendi gider görür Geçen seneki gezimizde çekmiştik. İsterseniz oradan bakabilirsiniz.
Doğubeyazıtta Dolar Riyal paritesini öğrenip İshakpaşa sarayının muhteşem manzarasında soluklanıyoruz.
(100 dolar = 890.000 Tümen. 1 Tümen = 10 Riyal. 1 Tümer = Dünyaya bedel )
Başka bir yerden dolar bozdurmanıza gerek yok. Türkiyede bulabileceğiniz en iyi dolar-tümen fiyatı Doğubeyazıt ta.
Doğubeyazıtta gidip bi İshak Paşamızı ziyaret ediyoruz. Özlemiştir bizi ama Saray kapalı dışarıdan bakınmakla yetiniyoruz. Yemek için durağımız Paraşüt'ün yeri. Kamp için ideal olanı bir aşağısındaki kamping ama oranında manzarası güzel değil.
İran turu boyunca pek bir sulu yemek yiyemeyeceğimiz için menemen söylüyoruz. (Yemek sonrası Ahmet motorunun bollaşan zincirini geriyor. Ben de oradan ahkam kesiyorum “olm o fren kaliperini tutan civatayı çok sıkma bak yalama olur. Ben benim motorunkini fazla sıkmıyorum aha bak diyecek oluyorum ki. Benim motorun Fren kaliperini tutan civatanın yerinde olmadığını farkediyorum . Cem ise bütün uyarılarımıza rağmen lastiğin içine basmak yerine top case ine koyduğu slime top case in içine akması sonucu oluşan pisliği temizlemeye uğraşıyor. Düşünsenize çantanızın içindeki yarım litre sümüğü temizlediğinizi ) Eksik tahtalarımızı (pardon civatalarımızı) Doğubeyazıt Otosanayinde tamamladıktan sonra sınıra doğru yola çıkıyoruz.
Biraz gecikmeli Gürbulak sınır kapısına geliyoruz öğle tatili nedeniyle birazda orada zaman harcadıktan sonra triptik için İş Bankasına 2200 $ yatırmamız gerektiğini öğrendiğimizde şok oluyoruz. Hiç beklemediğimiz bir depozito ödemesi ve beklemediğimiz bir zaman. Siz siz olun triptiklerinizi önceden almayacaksanız her türlü detayı iyice araştırın.Doğubeyazıtta Yapı ve Kredi bankası yok. İşlemleri İşbankasından yapmak zorunda kalıyoruz. Ayrıca Doğubeyazıttan motorların çalıntı olmadığına dair trafikten bir de belge almamız gerekiyormuş. Çünkü İran a giden arabalardan bazıları geri dönmüyormuş birtürlü.
İlk iki günde çoktan gecikmeler başladı. Bir şekilde paraları denkleştirip depozitoyu yatırmak için 35 km geri dönüyoruz trafikten belgeleri halledip turing kapanmadan yetişiyoruz. Bu arada sınır kapısı 24 saat açık ama turing mesai saatleri 8:30-17:30. Sevindirici haber İran a gitmek için ne idüğü belirsiz Uluslararası ehliyeti almak gerekmiyormuş. Eminmisiniz diye sorunca Turing görevlisi “bu kadar araba girip çıkıyor sor bakalım hangisinin uluslararası ehliyeti var” diyor. 160 milyondan yırtıyoruz böylece. Bütün İran turumuz boyunca zaten İran içinde kişi başı o kadar harcıyoruz zaten
Sonunda her şey tamam ve kapıdayız. Bu noktadan sonra bize kısa bir süre eşlik edecek Hırvatistanlı bir motorcuyla tanışıyoruz. Motorunu kendi toplamış şasi başka, far başka motor başka bir marka. Trafik Mühendisi Aleksander. Bir tek kot pantolon, deri ceket ve top case başka bir şey yok. Üstelik kekeme ve İngilizceside çok kötü. Hadi hayırlısı umarım başına İranda bişey gelmez. Helal olsun ona. Türkiye de benzin çok pahalı diye yakınıyor. Üstelik Doğubeyazıtta depoyu fullemiş. Olm Aleks bak bizim depolarda 3 damla benzin kaldı. Bazargan da dolduracağız diye.
Bizde ise iç lastikten debriyaj teline kadar yedek le donatılmış bir yük. Aşağıda Aleksander ın motorunu görüyorsunuz.Geri planda Cem in Capo su.
Sınırda İran tarafına doğru çektirdiğimiz başka bir fotoğraf. Üstte Hamaney ve Humeyni nin resimleri. İranda nerede ise bütün devler binalarının cephesinde bu iki kişinin fotoğrafı var.
Bir iki pasaport kontrolünden sonra triptiklere bakıldı, çantalar aranmadı ve İran dayız. İlk gün gidebileceğimiz noktanın sınırın hemen yanı başında olan Makü olduğuna karar verip otel arıyoruz benzin problem değil artık bedava denilebilir motorlar farklı yakmasına rağmen tüm depoları ortak kasadan dolduruyoruz. ( İran yerine Avrupa turu yapsaydık eminim bana ayrı ödetirlerdi ) (Tabiki öyle yapardık Cemciğim)
1 litre benzin 800 Riyal yani 0,132 YTL. 3 motorun deposunu 5 YTL ye dolduruyoruz. Sudan ucuz dedikleri bu olsa gerek dedik ve ilk pet şişede su aldığımızda bunun doğruluğunu tespit ettik.
1.5 lt su 300 tümen. Baba biz o paraya 3.75 lt benzin alırız .
Kişi başı 30000 Riyale (3000 Tümen) kalıyoruz ve 3 kişi kebaplı salatalı 3000-4000 Tümen’e yani 5-6 milyona doyuyoruz. Güzel...... bu tatil baya ucuza gelecek bize. Otel gecenin o karanlığında bulabildiğimiz yegane yer. Biraz daha arasaydık eminim daha güzel bir yer bulabilirdik. Size bizim kaldığımız otelde kalmanızı öneremeyeceğim. Adı Otel Lale. (Unutmadan söylemeliyim eğer Uluslar arası hatta açık bir hattınız yoksa yanınıza muhakkak şu kısa mesafeli telsizlerden alın İran da birbirini kaybetmek çölde susuz kalmak gibi bir şey. Bu da şu demek oluyor; biz birbirimizi kaybettik ) Kendimiz için rahat bir gece olduğunu söyleyemeyeceğim ama motorlar otelin salonun gayet rahat ve emniyetli bir gece geçirdiler.
Gece yemekten sonra gezecek bir yer arıyoruz. Biraz önce tıklım tıklım olan sokaklar bomboş. Sadece lunapark açık. Lunaparkda ki kalabalığın arasına karışıp Dönme Dolaba biniyoruz ve 2 şer bardak Buzlu Kavun Suyu içiyoruz . Lunaparkta kocaman bir dağcı heykeli var. İran da dağcılık atasporu sayılıyor ve pek çok dağcı var.Lunapark çok kalabalık kızlı erkekli gruplar geziyor. Bayanların başları kapalı ama bizdeki gibi sıkmabaş değil. Paten pisti var. Bir sürü paten yapan genç var. Buzlu kavun suyu Süper!
Gece yollar vızır vızır, İran a has oto markalarıyla tanışıyoruz. Saipan, Paykan, Peugeot Pars, Zamyad Etrafta bir sürü motor var hepsi küçük hacimli. polisler bizi durduruyor ama muhabbet etmek için.
Otel çok sıcak pencere ardına kadar açık ama hava akımı oluşmuyor. Gece odanın kapısı ardına kadar kapı açık yatıyoruz. ( Bunun sebebi sadece sıcak değil TT faktörü )Anlayın siz artık ne kadar güvenli olduğunu. (Cem! sende bizi Gazman yaptın ya hadi hayırlısı )
buraya kadar oldukça ilginç.
Paylaşımınız için müteşekkirim. Devamını bekliyorum.
Kısmet olursa (ve İran'ı bombalamazlarsa) İran üzerinden doğuya doğru bir yolculuk planım var. Ancak, sınırda bankaya yatırmak durumunda kaldığınız 2200 dolar konusu hakkında biraz detaylı bilgi verebilir misiniz? Bu miktar her halükarda bankaya teminat olarak yatırılmak zorunda mı yoksa birtakım işler yapıldığında buna gerek kalmıyor mu?
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız