Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Sevgili Sbank,
Yazdıkların için teşekkürler. Ben sadece yıllık motorlu taşıtlar vergisi açısından ve mesela diyerek vermiştim o örneği. Elbette hiçbir bakımdan birbirleri ile karşılaştırılabilecek tekneler değil. Ama o 20 metrelik teknenin diyelim 50 HP gücünde motoru olsa benimle aynı vergiyi verecek olmasındaki çarpık vergilendirme sistemine dikkat çekmek istemiştim. Varsa bir yanlışım düzelt lütfen, memnun olurum. Aynı mantıksızlık yakın zaman kadar, ikinci elde fiyatı 20-30 bin YTL olan 4x4 bir SUV ile 200.000 USDlik bir Ferrari için de geçerli idi. Ferrari'nin vergisi daha düşük idi. (Motorlu araç vergisi). Yanlış bilmiyorsam sonradan araçların kasko değerleri esas alınır oldu, veya böyle yapılması düşünüldü ki gayet mantıklı idi. Sonuç ne oldu bilmem.
Benim Mc Gregor 26x'e gelince... Evet sen de tanıyorsun anlıyorum bu tekneyi, yazdıklarından. Gerçekten hareketli salması sayesinde 25 cm su çekimi olan yani her türlü sığ suya girebilen, gerektiğinde yarış değil belki ama gezi amaçlı yelken basabileceğin, içinde kimyasal WC, tek gözlü bir gazlı ocak, kap kacak koyacak yerleri, gayet büyük bir buzluk ve gerektiğinde 6 kişiye yatacak yer sağlayan son derece enteresan bir tekne. Fiyatı da sıradan ölümlülerin satınalabileceği sınırlar içinde. Sezon sonunda çek traylerine, liman veya çekek yeri kirası da ödeme. Yelken yaparken de bas suyu balast sistemine (750 lt su alıyor), al sana stabilite ağırlığı.
Demem o ki benim çok işime yaradı. Tam aradığım gibi masrafsız ve tek kişi tarafından kullanılabilen ve bir yere kadar diğer marka eşdeğer yelkenlilerin yaptıklarına yaklaşabilen bir tekne. Üstelik 50 HP motoru ile gerektiğinde eve hızlı dönüş sağlayabilen bir özelliği var ki sert hava çıktığında önemli bir emniyet unsuru.
Neyse, topikin içeriğine sadık kalamadım, bin özür arkadaşlardan. Konu tekne olunca dayanamadım.
Sevgiler.
Civan Poyrazoğlu
2000 TA, 2001 R 1150 GS
Birisi satılıktır.
Ne olur kusura bakma. Benim amacım kesinlikle senin verdiğin örneği eleştirmek vs değildi. Aslında bende denizcilik olunca konu dayanamadım. Örnekler vermeye çalıştım. Senin Mc Gregor'u tekne olarak çok inceledim. Hele senin yazdıklarını sitemizde okumak inanılmaz hoşuma gitti. Belki Mc Gregorun artılarını daha net ortaya koymak için o örneği verdim. Tekne ile ilgili verdiğin bilgilere çok teşekkürler. Konuda biraz denizcilikle motosiklet arasında olduğu için tahminim forumu açan sevgili arkadaşımız ve okuyucu arkadaşlarımız umarım bize kızmazlar.
Vergi adaletine gelince evet kara taşıtlarında bir vergi düzenlemesi yaşandı. Bu bir gerçek işte o değişim esnasında motosikletlere de vergi geldi. Neyse. Tabii her düzeltme sonrasında yaşanan problemler olduğu gibi bu seferde oldu. Daha sonra bunuda düzeltmek için iki düzenleme daha yapıldı. Kullanılmış araçlarda kasko bedelinin % 5 ini aşarsa taşıt vergisi müracaat halinde bir alt kategoriye alındı vergi dilimi. Daha sonra Pickuplar hakkında bir düzenleme daha yapıldı. Ticari araç olmaları statüsü dolayısı ile avantajları ellerinden alındı. ÖTV %4'den %84'e çıkarıldı. Senelik vergi dilimleri yeniden düzenlendi. Sebep 30 milyarlık bir ford pickup ile 110 milyarlık Cadilac excaladenin vergilerinin aynı olmasından kaynaklanıyordu(160 Milyon TL senelik). Ama bu arada ufacıcık pickupların neden 1. köprüden geçemediğini anlamamaktayım. Motosikletlerden halen neden köprü ve otoyollarımızda arabalar ile aynı ücret alındığını hiç anlamıyorum. Yani kısacası ülkemizde hiçbir düzenlemenin bilinçli yapıldığına inanmıyorum. Hatalar göz göre göre devam ediyor ve ne yazıktır ki denizcilikte de aynı problemler var. Hatta daha da vahim konular var. Mesela Türkiye'de sularımızın haritaları bir kurumun tekelindedir. Ve piyasada istediğiniz haritayı bulamazsınız. Ama diğer ülkelerde (mesela Yunanistan'da) sularımızın haritaları çok daha detaylı olarak satılmaktadır. vs vs vs
Kayıt: Sep 22, 2005 Mesajlar: 29 Nerden: Tuzla, Istanbul
Tarih: Sal Ekm 18, 2005 6:23 am Mesaj konusu: Sivil Toplum olmak
Denizcilik konularının bu başlık altında bir yeri yok ama genelleyebileceğimiz bir örnekten bahsetmek istiyorum.
Amatör denizcilerin yani sadece hobi amaçlı olarak tekne sahibi olan kişilerin karşısına topikin açılmasına neden olan vergilerden, bağlama yeri (marina) azlığı ve dolayısı ile yüksek fiyatlarından, talep edilen belgelerin fazlalığı ve saçmalığından bıkan amatör denizciler 2001 yılında toplanıp DSTİ'yi (Denizciler Sivil Toplum İnisiyatifi) oluşturdular.
Gazetelere ilan verdiler, müsteşarlık ve liman başkanlıkları ile görüştüler. Bu harektin devamında yasanın da değişmesi ile ADF Amatör Denizcilik Federasyonu kuruldu (bir anlamda Yelken Kulüpleri birliği). Çalışmalar daha resmiyet kazandı ve bir çok düzenleme yapıldı, bir çoğu sırada ve vergi de dahil bazıları üzerinde de çalışılıyor.
En komiğini söyleyeyim. 2 yıl önce teknenizle Istanbul'dan değil Ege, Silivri ya da Yalova'ya giderken bile Istanbul Liman Başkanlığı'na gidip (Karaköy'de) Sağlık Karnenize sağlıklı olduğunuzu kaydettirip, gideceğiniz limanın ismini yazdırırdınız. Sonra aynı işlemi vardığınız limanda tekrar yaptırmak zorundaydınız. Pek kimse takmazdı haliyle. Hatta Liman gidiş yeri hanesine "denize" yazardı. Ama yasal olarak sizin motorla rahatça hesap vermeden gidebileceğiniz her yere bir tekne sahibi sağlık karnesi doldurtmadan gidemezdi. Artık bu ve benzeri bazı şeyler düzelmeye başladı; çünkü bir sivil toplum örgütü oluşturmaya çalıştık.
Ben bu gruba yeni üyeyim; o nedenle bazı konulara henüz hakim değilim. Bildiğim kadarı ile bizleri ilgilendiren bir yasa meclisten bekleniyor. Neyse uzun lafın kısası, sorunlarımızı çözmek birlik olmaktan, birlikte hareket etmekten geçiyor.
Sevgi ve saygılarımla
Mehmet Atay
Brugman 400 2002
Not: DSTİ, ADF ya da MacGregor (eski teknemdir) ile ilgili bilgi almak isteyenler özel mesaj da atabilirler.
mehmet.atay@marsh.com
Sevgili Fatih,
Hiç kusura bakar mıyım.. Aksine çok memnun oluyorum, ne güzel denize gönül vermiş dostlar var da tesadüfen bu topikte konu açıldı diye.
Umarım bir gün beraber yelken basarız.
Sevgiyle,
Civan Poyrazoğlu
sigma3'un bahsettigi tekneye (macgregor 26) baktim biraz internetten. gercekten ekonomik ve bu ise yeni baslayan biri icin ideal bir tekne sanirim ve fiyati da oldukca makul, yaklasik 20.000.-USD. tabii türkiye'de kaca satiliyor, bilmiyorum. sigma3, 20.000 EUR'a almis. demek ki bizim gibi siradan ölümlüler de tekne alabilirmis benim merak ettigim, diyelim ki teknegi aldik. asil mesele ondan sonra basliyor. nereye cekeceksin, nasil bakacaksin, bu isler cebinden yilda kac para götürür? tekneler de motorlar gibi cekek yerlerinden caliniyormus vs...
acaba bu mevzuu icin konu disina yeni bir baslik mi acsak?
Sevgili Hido,
İnternette Mac Gregor teknelerine ve tartışma forumlarına ait çok sayıda site var. 20.000 USD olarak verilen fiyat, standart armalı, romork dahil tekne fiyatı olsa gerek. Motor ayrıca alınıyor. 50 HP 4 zamanlı bir motorun 8-9 bin USD olduğunu sanıyorum. Yani tekne herşeyiyle 30 bin USD civarına maloluyor. (ABD satış fiyatı olarak). Buraya ithal edildiğinde kaça satıldı, bilmiyorum. Benim 19.000 euroya aldığım tekne 5 yaşında, çok az kullanılmış idi. Forumlarda okuduğum kadarıyla Amerikada ikinci el pazarında değerini en çok koruyan teknelerdenmiş. 2-3 yaşındaki tekneleri orijinal fiyatının %90ı seviyesinde satmak mümkünmüş. Forumların yalancısıyım, okuduğumu söylüyorum.
İlgini çeken başka noktalar varsa yardımcı olmaya sevinirim.
İstersen özelime gönder diyeceğim ama buraya yazan konu ile ilgili arkadaşlar, yazacak şeylerimiz varsa eğer, bunları merak ederler diye düşünüyorum. Keşke baştan "konu dışı"nda açsaydık ama artık konu bu topikte ilerledi, başka bir topike gerek yok sanırım, ne dersin?
Sevgiler.
Civan Poyrazoğlu
TA & R 1150 GS ve hatta Mc Gregor 26x
Vallahi özelden yazışırsanız ikinizede kırılırım. Zaten topiğin içine ettik tabiri caiz ise. Gerekirse adminden rica ederiz. Konu dışına taşırız. Ama biliyorum ki o cici arkadaşlarımızda en az bizim kadar denizciler. Ve gerekirse onlar bizim adımıza bunu yaparlar. Aflarına sığınıyoruz herkesin.
Şimdi gelelim konuya. Cihan varken bana ahkam kesmek düşmez ama, bu teknenin en büyük avantajı direğin gerektiğinde katlanabilmesi. Bu şekilde bir römork ile istediğin yere götürülebilmesi. Bu özellik aynı zamanda ufak tadilat işlerinde çok rahat karaya alabilmenizi ve hatta kendi işinizi kendiniz yapabilmenize olanak sağlıyor. Veya kışın herhangi bir arkadaşınızın arsasına, garajına, fabrikasına vs bırakabilmenize imkan tanıyor. Salmasının su ile dolum ile olması da ayrı bir tatlı yönü. Normal bir teknede ne direği aşağıya alabilirsiniz ne de salmayı ve direği beraber sökmeden karada transferi mümkündür. Ayrıca ağırlık avantajıda vardır. Motor kıçtan takmadır sökülüp alınabilir. Yeri geldiğinde bir yelkenlidir, yeri geldiğinde yavaş bir motoryattır. Kısacası çok pratik, ekonomik bir teknedir. Bence ideal bir teknedir denilebilir. Hem bütçeye uyar, hem yelken basma zevki verir, hemde yeri geldiğinde taktığınız motorun gücüne göre hava patladığında kaçmaya imkan verir. Ayrıca normal bir yelkenli ile giremeyeceğiniz sığlıklara yanaşmanızı sağlar. Kısacası bence enteresan bir icattır kendileri. Fiyatlara girmem doğru olmaz. Zaten gerekli açıklamalar verilmiş. Ama Hidayet'in deyimi ile normal ölümlülerin günün birinde sahip olabileceği düzeylere yakındır. Civan sen yandın. Birdahaki İzmir ziyaretimde benden kaçamazsın. Davetin tarafımdan kabul edilmiştir diyecek kadar yüzsüz bir denizci ile karşı karşıyasın. Mutlaka bir yelken basarız inşallah beraber. Yalnız ben direk kıracak düzeylerde riskleri severim arkadaşım haberin olsun.
Ne demek Fatih..
"O sözler ki
madem bir kere çıkmıştır ağzımızdan,
uğruna asılırırız."
(Hilmi Yavuz muydu?)
Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın. Tekne halen Çeşme'de denizde.. Ne zaman istersen gel, beklerim. Çok da sevinirim. Hidayet de katılır, ne güzel olur. Ama benim hayatım daha çok Ölüdeniz'de geçiyor bugünlerde. Sanırım bayrama kadar buralardayım. Arada bir iki daha İzmire giderim herhalde haftasonları. Olmadı önümüzdeki sene daha bir planlı programlı davranırız.
Gerçekten ilginç bir tekne bu Mc Gregor.. Tek bir kusuru belki şu olabilir: Teknenin altı düz. Dolayısıyla daha çok planning'de yol alıyor. Yani sertçe havalarda dalgalara vura vura ilerliyor, yarıp geçmekten ziyade. Bir de yine ayni özellikten dolayı demir üzerindeyken eğer kıçtan da ayrıca bağlanmazsa olduğu yerde çok hareketli. Civarda yüzenler falan varsa tehlike veya en azından sıkıntı yaratabilir. Bunun dışında bir kusurunu bulamadım.
Sevgilerimle,
Civan
bireysel emeklilik reklamlarindan birindeydi... amcam emekli olduktan sonra isyerindekilerle vedalasip, römork üzerindeki teknesine atlayip, gözleri parildiyarak yola koyuluyordu
benim de macgregor 26 gibi bi tekne düsünmek icin daha birkac yilim var ama bu hevesi sizinle paylasmak da cok güzel. umarim ileride hep beraber yelken basmak nasip olur...
bu arada tekneyi almadan önce, ehliyetini almak gerekiyor tabii ki. bununla ilgili sürec konusunda bilgisi olan var mi? bunun egitimini tekne üzerinde veren kurslar var bildigim kadariyla...
Kayıt: Nov 06, 2003 Mesajlar: 199 Nerden: İstanbul
Tarih: Çrş Ekm 19, 2005 1:01 pm Mesaj konusu:
Yelken işide motosiklet gibidir. Ufaktan başlayıp zamanla geliştirmek en doğrusu. Her bütceye göre yelkenli tekne almak mümkün. 3 4 milyara bir rota 420 motorsuz yelkenli alıp hafta sonları arabının arkasında istediğin yere çekip, ufak ufak yelken olayına başlanabilir. Büyük teknede alıp başlayabilirsin ama aynı 1000 cc lik makinayla motosiklete başlamak gibi olur. Bumbayı kafaya yiyip oturursun aşaya
Hido bildiğim bir kurs var web sitesini incele istersen http://www.atlantisyacht.com/
Mudotu çok doğru söylüyorsun. Rota 420 halen kullandığım ve her aklıma estiği an çıkıp yelken yaptığım son derece pratik bir eğlence teknesi. yelkeni bumbaya takılı ama direğe çekilmemiş şekilde tüm yaz boyunca evin önünde durdu, denizde. Hadi çıkayım dedikten sonra da tüm donanimı takıp yelkeni basmak en fazla 3 dakikamı almıştır.
Hido, gönderdiğin resimlere teşekkürler. Bu konuda bir kaç küçük ekleme yapayım istersen. Bu resmini gönderdiğin tekne Mc Gregor 26 nın 2004ten itibaren 26 x'in yerine geçen 26M modeli. Dış kozmetiği biraz daha farklı. Mesela çift sıralı siyah pencereleri gibi. İçeride de tuvalet kabini teknenin burnuna doğru alınmış. İç mekanı gösteren resimde duvarında ayna olan bölüm. Forumlarda bu dizeyn, eskisine göre daha az beğeni toplamıştı. İç mekan kullanımını bölüyor savıyla. Dizayn olarak da teknenin altı biraz dava V formunda. X modeli fazla planningde kaldığı için M modellerinde alt kesiti 18 derecelik bir geniş V formuna getirmişler. İyi olmuştur herhalde. Ama çok da fazla fark yaratacağını sanmıyorum. Forumdaki eleştiriler bu şekilde hızın bir miktar azaldığı yönündeydi.
İç mekan resmi de aslında fabrika çıkışı bir dizayn değil. Bu resmi yine anılan forumdan çok iyi hatırlıyorum. Bir üyenin modifikasyon başlığı altında tekneyi ne kadar şık hale getirdiği ile ilgili bir yazıda görmüştüm. Gerçekten çok şık olmuş ahşap pervazlar.
Neyse dostlar. Tekne lafı açıldı mı tutamıyoruz kendimizi. Motor gibi o da doğa ile içiçe yaşam sunuyor. Bundan olsa gerek.
Hepinize sevgiler.
Civan Poyrazoğlu
En son sigma3 tarafından Çrş Ekm 19, 2005 4:14 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Benim yelkenciliğim bu hastalığa ağabeyimin tutulması ile başladı. Bundan yaklaşık 11 sene evvel bir jeanneau 38 fit tekne aldık. Yaklaşık 11,5 metre 3 kamaralı 10 kişiye kadar yatma olanağı veren bir yelkenli. Her senede ben yaklaşı 15 günümü fasılalı olarak bu teknede geçirdim. evvelki yazdan beri binmiyorum. Bence illada ufak bir tekneye gerek yok. Sadece yanaşırken yandan rüzgar aldığımızda biraz zorlandık o kadar. Manevra pervanesi taksaydık o bile olmazdı. Fakat gerçekten çok meşakkatli ve pahalı bir hobi. Teknede yaptırılmaya yer kalmadı. Salmanın saplamaları dahil her tarafını elden geçirdi ağabeyim. Ben tabi o safhalarda hep araziydim.
Yelken açmak hiç zor değil. Hele cenova çok kolay. Bizim ana yelken bumba üzeri olduğundan açıp toplamak hakikaten yorucu olduğundan benim ana yelkenle hiç işim olmazdı. Ama tek başına cenova zaten genelde 14 knot şiddeitndeki bri rüzgarda fazlası ile yeterli geliyordu.
Neyse benim favorim katamaran tekneler. Zaten günün birinde katamaran almadan gidersem bu dünyadan gözüm açık olacaktır. Katamaranlar rüzgara çok daha yanıt veren, bir motoryattan daha büyük yaşam alanına sahip muhteşem denizci tekneler. Bizim 8 mile ancak ulaşabildiğimiz şartlarda bir katamaran ile 13-14 mile ulaşabiliyorsunuz. Tekne yatmadığı için içindekileri kesinlikle rahatsız etmiyor. Dolayısı ile eşyaları falan bağlamaya da gerk yok teknenin içinde. Yanaşmak ise çift motor olduğundan dümensiz bile istediğiniz manevrayı yaparak çok rahat sağlanabiliyor. Salması olmadığından su altı max. 80 cm ile 1 metre arası. Dolayısı ile tüm kıyılara rahatlıkla burundan veya kıçtan yaklaşma imkanı veriyor.
Eskiden materyaller o kadar iyi olmadığından ortadan kırılma vs yaşanabiliyordu ama yeni teknelerde bu zafiyet materyal dünyasındaki gelişmeler ve yeni teknolojik imkanlar sayesinde tamamen ortadan kalktı. Karaya çekmekte çok kolay. Yelkenliler gibi zor değil. Hatta gövdenin tekini kaldırmak sureti ile altta çalışma imkanı bile sağlanabiliyor tekne denizde iken. Ayrıca direğide hem yelkenli kadar yüksek değil yeri geldiğinde de indirmek imkanıda var zorda olsa. vs vs
Hidayet sanırım birde telsiz, meteoroloji ve acil yardım kursu görmen gerekiyor. Amatör ehliyetin olduğunda sanırım 18 grostona kadar tekne kullanabiliyorsun. Son dönemlerde mevzuatı o kadar yakın takip edemedim. Yelken dünyası diye bir dergi vardır. Onda amatör denizcilik ehliyeti konusunda çok firmanın ilanlarını sürekli görüyordum sanki. Ama hanım hepsini çöpe yollamış. Neyse motosiklet ve deniz oldumu sohbete doyum olmuyor değilmi. İnsan dayanamıyor hemen başlıyor yazmaya.
Fatih sen Fethiyede misin yoksa? Ben Ölüdenizde Belcekız Beach Club'dayım. Yes marinayı biliyorum. Ece Saray'ın yanında, değil mi? Buralardaysan görüşelim yahu. Ben yarın Izmire gidiyorum. Hafta başında yeniden dönmüş olurum kısmetse. Eğer bu civardaki tekneleri biliyorsan belki Alexandra isimli katamaranı da biliyorsundur. Lagoon 44. Ece Saray'ın Yes marinaya en yakın kısmında iskeleye bordolamış şekilde durur. O tekne eniştemin. Bu sene 2-3 kez seyahat yaptık. Gerçekten katamaran hayal edilemiyecek bir yaşam alanı sunuyor. Ayrıca her iki tekneye girip çıkmalarla falan kendini bir apartman dairesinde sanıyorsun neredeyse. Kaldı ki bu katamaranın toplam kullanılabilir yüzölçümü benim daireden büyük. Şaka değil. Ama seyir anlamında (herhalde biz iyi trimleyemedik yelkeni) 20-25 knot rüzgarda 9 mili aşamadık. Yani çok da hızlı gelmedi bana. Ama profesyonel yelkenci değiliz hiçbirimiz. Zevk için yapan gönül bağımlısıyız. Yapa boza öğrendik, öğreniyoruz. Senin gibi direk kırmacasına değil yani limitlerimiz. Sen olsan herhalde 14-15 mil gösterirdin bize.
Yahu ne güzel topikmiş bu. Ne çok sevdim..
Civan ben şu anda İstanbul'dayım. Ama üç hafta evveline kadar 45 gün Fethiye'deydim. Geçen sene hatta 2 ay kaldım. Bizim Çalış'da bir evimiz var ve yaklaşık 20 senedir Fethiye'ye gideriz. Annem babam zaten 1999'dan beri kış yaz oradalar. Bende amatörüm sen bakma bana. Belki Alexandra çok fazla yüklü ve ağır olabilir. İçindekileri bilmediğim için birşey söyleyemeyeceğim. Biz geçmişte defalarca catamaran kiraladık. En son Marmariste Lavezzi 40 ile dolaştık 4 kamaralı bir tekne idi. 16 knotta 13 mile ulaşmıştık. Hemde GPS üzerinden okuma ile söylüyorum. Yani hata payı oldukça az. Bizimde yelkeni muhteşem trimlediğimiz söylenemez. Bakma biz belkide sizden daha amatörüzdür. Gerçi 4 fit farkda denizde hiç az değil hani. Birde dediğim gibi içindeki ağırlıklar neler acaba. Yahu keşke biz oradayken tanışsaymışız. Gerçi sizinde tam sezonunuzun zirve noktasında oradaydık ama belki akşamları falan beraber olurduk. Zaten ikitekerden o kadar çok arkadaşımızda bizi ziyarete geldilerki. Hepsi İstanbul'dan. Tanışabilirdik hep beraber. Neyse seneye inşallah. Bu arada lagoon 44 de ideal ölçülere sahip mükemmel bir catamarandır hani. Muhteşem bir seçim. Ben ya athena 38 yada belize 43 alacağım. Tabii bütçeye imkanlara bakarak durumu değerlendireceğiz. Bakarsın seneye bakarsın öbür sene teknede beraber yelken basarız. Hakikaten bu topic benide çok sardı. Zaten bu motosikletçiler biraz çatlak ama çok yönlü insanlar hep söylerim. Yaşamayı biliriz değilmi?
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Yardım
Arama
Kullanıcı Grupları
Profil
Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın
Giriş
Civan sen yandın. Birdahaki İzmir ziyaretimde benden kaçamazsın. Davetin tarafımdan kabul edilmiştir diyecek kadar yüzsüz bir denizci ile karşı karşıyasın. 
Neyse motosiklet ve deniz oldumu sohbete doyum olmuyor değilmi. İnsan dayanamıyor hemen başlıyor yazmaya.
