Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
27-7-2005
Kalk saat 8:30!
Yan çantaları hemen motora takıp, daha geç olmadan yola koyulmalıyım! bu sefer topcase yerine yan çantaları almaya karar verdim. (Yola çıktığımda anladım ki yan çanta, çok daha rahat. gidonu titretmiyor ve motor hissedilir biçimde daha dengeli oluyor. Bilmiyorum, belki psikolojiktir. )
Bugün yolum uzun. 650 km yol gidip Denizli'ye ailemin yanına varacağım. Annem ne zaman motorla Denizli'ye geleceğimi duysa hep telaş eder, ben varana kadar hop oturup hop kalkar. Haber vermemek en iyisi. Ama o zaman da, hazırlık yapmadığı için ne bulursam onu yemek zorundayım .
9:00da yola çıktım. Daha önceki Olimpos yolculuğumda (BKZ: İSTANBUL - OLİMPOS / Tek başına 2086 km .) kullandığım yolu çok sevmiştim. Domaniç, Tavşanlı yolu. Sessiz sakin, dar virajları ve ağaçları olan nefis bir yol. Dolmuş ve kamyonlardan başka pek araç geçmiyor.Tavşanlı'dan sonra rakım 1500 e ulaşıyor hava serin. Ağaçların dağların arasında kıvrılıp giden tenha bir yol. Tek başımayım. Moradam daha ne ister!
Akşam 8:00de Denizli'deyim. Keşke önceden haber verseydim. Bi sürü pasta börek ve yemek olacaktı evde, ben de buraya onların resmini koyup, canınızı çektirecektim. Neyse, hasret giderdikten sonra uyuyakalıyorum.
28-7-2005
Sabah 9:00 da yola çıkıyorum. Acıpayam, üzerinden Antalya. Acıpayam'dan ne zaman geçsem hep bu türkü takılır ağzıma; "Denizli Acıpayaam araaaasııı, Veli agam nerden bulcaak başlık parasııı, aman aman Ayşeeem şaanınaaa nasıl gircen Veli aganın kooynunaaaa". Kask kafamdayken bağıra bağıra söylesem de duyulmayacağını düşünüyorum. Umarım duyulmuyordur
2 ay önce Çeşme dönüşü yediğim 360 ytl küsurluk radar cezası çok içime oturmuştu. (Bi yolda iki kere üstüste radara yakalanılır mı?. söylemeye utanıyorum, ben yakalandım.) Sıcaktan eriyip yapış yapış olmuş asfaltta radarlara dikkat ede ede Antalya'ya ulaşıyorum, ordan da Olimpos yoluna.
Yetkililer, erimiş asfalta pratik (!) bir çözüm bulmuşlar; üzerine mıcır döküp öylece bırakmışlar. Erimiş hali daha güvenliydi zahmet etmişler.
Bu yola bayılıyorum. Olimpos'a ulaşmak için sağlı sollu çam ağaçlarıyla kaplı, dağların arasındaki yoldan kıvrıla kıvrıla gidiyorsunuz.
Saat 15:00 gibi Olimpos'tayım. Olimpos'ta beni geçen sene olduğu gibi pansiyonun önünde, Yeliz karşılıyor. Gergin biraz. Neymiş; arkadaşları plajdaymış da o beni karşılamak için plajdan ayrılmak zorunda kalmış.
Eşyalarımı "Şaban Pension" a atıyorum.Kaldığım yer şöyle bir yer:
İlk kez 1995 de Olimpos'a gelip, bu sessiz sakin yere hayran kalmıştım. birkaç pansiyon, az sayıda, insan vardı. 95 den bu yana her yaz, 3-5 günlüğüne de olsa geldim buraya. Her yıl biraz daha kalabalıklaştı, pansiyon sayısı biraz daha arttı, ve ziyaretçi profili çok değişti.
Olimpos sahiline tepedeki kaleden bakış:
Kayalara tünemiş penguenler. Biraz daha cesur olanlar, ordan denize atlıyor, Çivileme atlayınca suya çarpan yerleriniz çok acıyor, kendimden biliyorum.
Plajda sadece insanlar yok (keçiden bahsediyorum keçideeen). Bu arada kol ve elimdeki yanıklara dikkat! Eldiven takınca böyle oluyor. (Şu an bi yandan bunu yazıp bi yandan kolumdaki yanık derileri yoluyorum.)
Hava çook sıcak. Denize girmek bile serinlemeye yetmiyor. Ancak dağlardan eriyip gelen kar sularından olan dere serinletiyor beni.
Basut'un geçen seneki "dere sülüklü" iddialarını araştırmak için yine dereye giriyorum. Yok sülük mülük. Yılan balığıymış onlar. Sordum ben Şaban'a...
Buyrun, daha inandırıcı olsun diye Yeliz de girdi.
30-7-2005
Kaş'ı hiç görmedim. Çünkü ne zaman Olimpos'a gelsem hamakta yatıp sallanmaktan başka faaliyetim pek olmadı. Bugün Yeliz'le Kaş'a gidiyoruz.
Olimpos'tan çıkıp sahil yolundan kıvrıla kıvrıla 70-80 km kadar gidince Kaş'ı tepeden görüyorsunuz. Karşıda Meis adası. Meis adasında geçen "Mediterraneo" filmi aklıma geliyor. Nefis bir film. Keşke Meis'e de gidebilseydim . Dipnot: Kaş'ın hemen karşısındaki Meis adası yunancada "göz" anlamına geliyormuş.
Kaş'tayız. Yer gök skutır olmuş.
Kaş'ın sahilinden çok, sokaklarına bayıldım ben.
Likya kral mezarı
Kaş'ta bir süre gezip yiyip içtikten sonra, tekrar yola çıkıyoruz. Sonraki durağımız, Olimpos'la kaş arasında kalan Demre.
Demre, seraları ve portakal bahçeleriyle ünlü, Likyalıların "Myra" antik kentinin ve Aziz Nikolas kilisesinin bulunduğu ilçe.
Motorumun yağı çok azaldı, yol boyunca arayıp bulamadığım GPS yağını burda bir motorcuda buluyorum. Ben yağı alırken Yeliz, yan taraftaki gıda toptancılarıyla kaynaşmış hemen, Sosyal insan işte. Toptancı bize çay ısmarlıyor. Myra'yı ve kiliseyi görmek için onca yol tepmemize anlam veremiyor. Alt tarafı taş işte. Ben de Denizli'de yaşarken, Pamukkale'ye gelmelerine anlam veremiyordum. Alt tarafı beyaz taş işte
Önce Aziz Nikolas kilisesine gidiyoruz. Noel Baba'nın kilisesi. Saint Nicholas, 3.yy da Patara'da doğup Noel Baba geleneğini başlatan kişi olarak anılıyor.
Kilisenin önünde bizi Noel Baba heykeli karşılıyor.
Girişte, Aziz Nikolas'ın heykeli.. sosyal insan Yeliz, heykelle de kaynaşıyor hemen.
İstanbul'a geldiğimde öğrendim; Yeliz'in arkadaş olduğu St. Nicholas heykeli, 2000 yılında Rusya tarafından hediye edilmiş, ve kırmızılı Noel Baba heykelinin olduğu meydanda durmaktaymış. Şubat 2005 de bu heykel belediye başkanı tarafından "halk istediği için" (bu onun açıklaması) kilisenin avlusuna kaldırılıp, yerine bu kırmızılı heykel(?) konmuş.
( Kaynak: http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=142795 )
Kilisenin içinden bikaç resim.
Kilisenin içi güzeldi, ama dışını çekip de buraya koymaya içim elvermedi. Çünkü kiliseyi koruma adı altında oluklu çatıyla tepeyi kapayıp, kötü bir görünüme neden olmuşlar. üzüldüm eminim çok daha mantıklı bir şekilde çözebilirlerdi bunu.
Kiliseden sonra Antik Myra Kentindeyiz. Burası Likyalılar tarafından M.Ö. V. yy da kurulmuş.
Oldukça iyi korunmuş bir tiyatro. Eskiden burası arena olarak da kullanılmış.
...Ve yine yıpranmadan kalabilmiş kaya mezarlar:
1 - 8 - 2005
Bugün Olimpos'tan ayrılacağım. Saat sabahın 10:30 u. Gece çok içtim. Beş dakika daha uyuyim bee. Çok erken.
11:00 de çantaları yükledim, Yeliz ve Esra'yla vedalaşıp yola çıktım. Onlar otobüsle, ben motorla yola çıkıyoruz. Çeşme'de buluşacağız. En kısa yol, Denizli üzerinden İzmir, sonra Çeşme.
Mola... Kamyoncu dinlenme yeri. 1150GS & kamyon esprisi yapmak isteyenlerin eline koz veriyorum buyrun.
Yanıma, elinde kask olan gençten biri yaklaştı. Yeni Nolan kask almış, kaskının nasıl olduğunu sordu. Gayet iyi bir seçim olduğunu söyledim. Yeni motor almış; Kawa EN 500. Motor hakkında biraz konuştuk. Yol boyunca sorulan; "Ben de kullanıyordum eskiden, sonra kaza yapınca.... Tehlikeli alet....Kaça bu?... Ooo çokmuş... Bunu alacağıma araba alırım...Kaç basıyo?" gibi sorulardan sonra iyi geldi
Bu tür sorulardan rahatsız olduğumdan değil, merak ediyorlar ben de bildiğim bişeyse yanıtlıyorum. Ama insan bi yerden sonra değişiklik arıyor
İzmir'e bikaç saat kala telefon!... Yeliz ve Esra, otobüs bulamadıkları için İzmir'e kadar gelebiliyorlar. Çeşme işi yattı. Kumru yiyemeyeceğim
Bornova öğretmen evinden 3 kişilik yer ayarlamışlar (Yeliz ve Esra öğretmen). Bu gece orda kalacağız.
21:00 de Bornova öğretmen evindeyim. Ohh klimalı oda, sıcak su, televizyon. Hiç İzmir filan gezemem. Zaten biliyorum İzmir'i, saat kulesi var. Yatıcam ben!
Arkadaşlarım 00:00 gibi geldiler.
2 - 9 - 2005
Bugün maalesef İstanbul yolu beni bekliyor! Yeliz ve Esra'yla vedalaşıp (Onlar birazdan Çeşme'ye gidip kumru yiyecekler) 11:00 de yola çıkıyorum. 9 saat sonra İstanbul'da evimdeyim. Karnım aç, İstanbul'da, Çeşme'deki gibi kumru yapan yer var mı?
Alkan'la motorunu alıp turladığınız, ağzın kulaklarında pozlarını hatırlıyorum en son... Mutad Olimpos turun da olmasa sesini de duyamayacağız .
GS'in güzel, güle güle kullan, bu sıcaklarda İzmir-İst., valla bravo, yalnız o virajlarda iyi fotoğraf çeken bir yol arkadaşı iyi olurmuş .
Annen ertesi gün yola çıkmana bir şey demedi mi ? _________________ 72' Ahmet ERTÜR
70' BMW R 75/5 (Yorgun Frolayn)
05' BMW R 1200 GS (Sarı Şekerim)
05' Kanuni 125 Cheetah (Kara Uçurtma)
CR'dan güvenli sürüş önerisi: Motorumuzu bir gün çocuğumuzun sürmesini isteyeceğimiz gibi sürelim!
Kayıt: Dec 02, 2004 Mesajlar: 148 Nerden: İstanbul / Avrupa
Tarih: Pzr Ağu 07, 2005 4:19 pm Mesaj konusu:
Ah güzelim kaşa bak.....valla özledim oraları 2 sene öncesine kadar 4 yazım orada geçti...cok güzel tam kafa dinleme yeri....Yamaç paraşütü falan off..off...
Cok güzel bi gezi olmuş...tebrikler inşallah ben de birgün bir maxi scooter le gitmek ve oraları birde motorla gezmek istiyorum...
Motorla o sahilleri dolaşmak cok büyük keyif olsa gerek...Tekrar cok sagol.. _________________ Hakan GÜRSU
Kayıt: Non 0, 0000 Mesajlar: 3352 Nerden: New York
Tarih: Pts Ağu 08, 2005 3:45 am Mesaj konusu:
Oooh, oralari bir dolastim geldim seninle, sagol varol...
GS hayirli olsun, iyi gunlerde bol bol kullanmani dilerim.
Kirmizi kiyafetli Noel Baba heykeli gulunc... Ama Dr. Dakar in resminde dunya kuresi ustune oturtulmus klasik heykel daha da guluncmus... Yani rezalet aslinda... aman yarabbim
Istabulda dunyanin en iyi kumrucusu da olsa onu goturup Karsiyaka Kordonda yemedikce bes para etmez. Ardindan da lokma yiyeceksin..mmmm .... Tas yerinde agirdir derler...
Kayıt: Aug 14, 2003 Mesajlar: 773 Nerden: istanbul
Tarih: Pts Ağu 08, 2005 7:48 am Mesaj konusu:
susir demiş ki:
mukemmel bir gezi olmus, harika fotolar ve super bir rapor.
Denizli'lisiniz demek. bir daha ki sefere Denizli manzarali Sahin Tepesinde bir cay iceriz artik...
Teşekkürler. Denizli'ye bi daha geldiğimde içeriz. . Senede 3-4 kere geliyorum zaten.
demre'deki noel baba heykelini isgüzar belediye baskani degistirmis. eski heykel icin (rus bir heykeltras yapmis) rus elciligi felan devreye girmisti ve kültür bakanligi da eskisinin yerine konmasini talep etmisti ama degisen bir sey olmamis anladigim kadariyla...
Kayıt: Non 0, 0000 Mesajlar: 3352 Nerden: New York
Tarih: Pts Ağu 08, 2005 2:06 pm Mesaj konusu:
Donald_Duck demiş ki:
........Ama Dr. Dakar in resminde dunya kuresi ustune oturtulmus klasik heykel daha da guluncmus... Yani rezalet aslinda... aman yarabbim .......
Sonradan okudum da, yanlis anlasilabilecegini dusundum.
Gulunc olan klasik heykel degil, kare tabanli heykelin dunya kuresi ustune oturtulmasi. O donemlerde dunyanin kuresel oldugu biliniyormus zaten gibi de bir hava vermis.. Rus heykeltras olayi gordukten sonra intihar etmis filan olabilir...
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız