Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Tarih: Çrş Nis 20, 2005 10:12 am Mesaj konusu: Hürriyet hayatım roman köşesinde okunan bir motor hikayesi
O GECEYİ UNUTAMAM
Bundan altı sene kadar önceydi, 29 yaşlarımdaydım. Sıradan bir haftasonu akşamıydı. yaz sonlarıydı. her zaman olduğu gibi, çok samimi olduğum evli bir çift olan arkadaşlarımla haftasonu eğlencesi için
ortaköy'deki evlerine gittim. ancak melih, işleri sebebiyle evde kalmakta ısrar ediyordu. karısı nejla da dışarı çıkmak istemiyordu.
1 saat kadar bunları ikna etmekle uğraşıp 1 şişe kırmızı şarabı içiverdim. sonra baktım
olmayacak vespa motorsikletime atlayıp sahildeki pupas bar'a gittim.
tarzı reggie müzik olan barda yine zenci doluydu. ve yine çok kalabalıktı.
kenarda kendime bir yer bulup bir duble rakı istedim. şaraptan sonra pek iyi
olmayacaktı ama yaza sarhoş veda etmek istiyordum. az sonra yanımda benim
gibi tek başına içen, çok temiz giyimli bir genç adam gördüm. bununla sohbet
etmeye başladım. sohbetin ana teması, ortamdaki kızlara asılmak için
birlikte hareket etmekti. çünkü böyle yerlerde tek başına çapkınlık
teşebbüsleri daha çok göze batardı. ancak tanıştığım herifin çapkınlığa
niyeti yoktu ve benimle sohbet etmeyi sürdürüyordu. çakır keyif kafayla
göremediğim gerçek şuydu; adam gay idi.
dakikalar geçti ve rakı kadehlerinin biri gitti öbürü geldi. daha tek
hovarda girişimde bulunamadan barın kapanma saatlerine dayanıverdik.
yanımdaki çocukla çıkarken sanırım onu motorsikletimle bir yere bırakma
fikri vardı. çıkışta ben son kez tuvalete girdim. tuvaletten çıkıp kapının
önüne geldiğimde bardan bu arkadaşla bodyguard tartışıyorlardı. neden
tartıştıklarını anlamadan, sanki eski bir dostu savunur gibi aralarına
daldım ve bodyguard'a sert birşeyler dedim. ve bodyguard sinirli sinirli baş
parmağıyla sürekli göğsüme bastırıp bana hakaret etmeye başladı. böyle bir
vaziyetin nereye gideceği bellidir. ya sineye çekilecek ve kuyruğunu
kıstırarak uzayacaksın ya da gerekli cevabı vermek için vuracaksın.
İkincisini tercih ettim. adama yumruk attıktan sonra kolları yukarı açık biçimde meraklı kalabalığın içine düştüğünü gördüm. kalabalığın arasına yıkılan siyah pupas tişörtüne sığmayan pazularıyla bodyguardın arkadaşları tam 5 tane olup geri geldiler. arka arkaya vuruyorlardı. yerde kapaklandım, tekme atıyor ve küfrediyorlardı. bir kızın "yeter öldüreceksiniz" diye
çığlık attığını işittim. ve bu bana atılıp duran tekmelerin sonu oldu.
15-16 yaşlarındaki bar görevlisi koluma girdi ve az ilerdeki motorsikletime kadar beni götürdü. kontağa anahtarı taktım. sinir ve ağrı içinde yola
çıktım. yolun nasıl aktığını, nasıl motor kullandığımı hiç ama hiç anımsamıyorum.
Bir süre sonra serencebey yokuşunun başlangıcında, kadıköy'e geçeceğim için yıldız yokuşu girişinde virajı alamamış ve feci biçimde düşmüştüm. klasik
vespa'ların debriyajı ve vitesi sol elden kolla yönetilir. bu debriyaj kolu tam dipten kırılmıştı. motorun vitesi geçmediği için de hele bu sarhoşlukla
çalıştırılması imkansız gibiydi. dakikalarca uğraştım. tam bu sıralarda, caddeyi karşıdan karşıya geçen sarışın genç kızı gördüm. saat sabahın 3'ünü
geçiyordu sanırım. kız doğruca bana geldi ve ne oldu dedi. kaldırımın kenarına çöktük. kız yanımda oturuyordu ve belli ki o da içkiliydi.
beyoğlu'ndan geliyormuş. benim yaşadığım şeyleri kısaca anlattım.
"bodyguardlar beni patakladı oysa sadece yanımdaki herifi savunmak istedim,
kötü biri değilim ben. sonra da kaza yaptım motorum çalışmıyor" diyerek
kızın omzuna yaslandım ve hüngür hüngür ağlamaya başladım.
kız bana sarılıp teselli etmeye uğraşıyordu. nasıl oldu bilmiyorum, doğrulup
şap diye kızla öpüşmeye başladım. kız 1-2 saniye sonra beni itti. artık
gitmeliyim dedi. ben de O'nunla gitmek istedim. arkadaşlarının evinde
kaldığı için mümkün olmadığını söyledi. açıkta kaldığım için tüm ısrarlarıma
rağmen kabul etmedi. ve meşhur bir ozalit firmasının yanındaki binaya girip
kayboldu.
...
motorun yanına döndüm. bu kez bir adam yaklaştı. "senin durumun gerçekten
kötü görünüyor. ben taksiciyim istersen seni gündüz tarifesi evine kadar
bırakayım" dedi. motoru bırakamazdım. kabul etmedim. "o halde gel şurdaki
sabahçı büfede bir çay ısmarlıyayım da toplanırsın biraz" dedi.
büfeye gittik. 2 çay söyleyip beklemeye başladık. başıma gelenlerin
şaşkınlığıyla küçük küçük dolanırken birden birşeye takıldım. büfenin açık
kapısının önünde yerdeki piknik tüpün üzerindeki demliği devirmiştim. burda
bunun işi ne filan diyecek oldum büfeden biri çıkıp "ne yaptın lan" diye
bağırarak üzerime yürüdü. aksanından ve tipinden anladığım kadarıyla doğulu
biriydi.
"bir barda 1 bodyguard'a vurdum ve bodyguard'lardan dayak yedim ve sonra
motorsiklet kazası yaptım ve sonra bir kızı yolun ortasında öptüm ve şimdi
motorsikletim çalışmıyor. sakın bana bulaşma" dedim. adam usulca geri döndü.
taksici de "belanı bul" deyip kaybolmuştu belli ki.
kızın girdiği binaya yöneldim. dış kapı kapalıydı. merdivenlerin dibinde
metal silindir boru parçasını gördüm. boruyu alıp kapının camına vurdum.
gürültüyle cam kapı döküldü. elimi içeri soktum. kapıyı açtım. herhangi bir
dairenin zilini çalmak istedim. sonra vazgeçtim. ne yapıyordum ben. camları
kırıyordum, kavga ediyordum. dışarı çıktım.
motoru, otobüs durağının oradaki marketin arkasına çektim. marketin arka
girişindeki kamyonetin sotaladığı kaldırıma sırtüstü uzandım. son birkaç
saat içinde yaşadıklarımın acaipliği ve yorgunluğuyla sızmışım.
...
sabah 7 gibi güneşin yakıcı rahatsızlığıyla, yattığım pozisyondan milim
kımıldamadan uyandım. insanlar bir serseriymişim gibi dudak büküp bana
bakarak yürüyüp geçiyorlardı. doğruldum ve sahil tarafındaki büfeden bol
hardallı bir sosisli yiyip 2 şişe gazoz içtim.
motorsekletin yanına gittim. formatlanmış ve dinlenmiş bir kafayla 1.
vitesteyken motoru azıcık itekledim ve çalışıverdi. motora atladım.
gürültüyle 3. vitese taktım ve eve dönüş başladı.
eve girdiğimde ilk işim aynada kendime bakmak oldu. manzara korkunçtu.
alnımda kocaman bir morluk vardı. yüzümde yer yer çizikler oluşmuştu. alt
dudağım patlamıştı. sol elimin serçe parmağında tırnak derince yırtılmıştı.
vücudumun her ağrıyan yerinde darp izi vardı. saydım, tam 16 darp izi.
duşa girdim. duştan çıkıp alamadığım uykumu tamamlamak için yatağa yığıldım
kaldım. hayatımın en feci arka arkaya enteresan bir gecelik olaylar
zincirinin sonu yatağımda uykuyla bitti.
...
ha, aradan bir-iki hafta geçince o kız beni aradı. kartımı vermişim meğer.
kadıköy sahilde buluştuk.
ancak o geceki mahçubiyet üstüme yapışmıştı. ikinci bir kez buluşmadım bile.
Yazan: Ali Yıldırım
yorumları size bırakıyorum benim diyeceğim söz yok
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız