Arama     Konular    
  Üye Ol antalya escort Ana Sayfa  ·  Konular  ·  Dosyalar  ·  Hesabınız  ·  Haber Gönder  ·  Top 10  ·  T.C Karayollari Haritasi  
Ana Menü
· Ana Sayfa
· 2. El Ilanlar
· Anketler
· Ansiklopedi
· Arkadaşına Tavsiye Et
· Arşiv
· Bize Ulaşın
· Dosyalar
· Faydalı İçerik
· Forumlar
· GizlilikPolitikasi
· Haber Gönder
· Hakkimizda
· Harita
· Konu Başlıkları
· Oyun Alanı
· Top 10
· Videolar
· Web Links
· Üye Günlüğü
· Üye Listesi
· İzlenimler
· Özel Mesajlar

Kimler Sitede
Şu an sitede, 368 ziyaretçi ve 0 üye bulunuyor.

Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.

Giris
Nickname

Şifre

Guvenlik Kodu: Guvenlik Kodu
Guvenlik Kodunu Yeniden Yaziniz

Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.

Dost Siteler
www.webevi.com www.lamaorda.com www.saglikbilgisi.com www.bilgisayarbulteni.com www.thelostdownload.com www.ucretbordrosu.com


Ikiteker Motosiklet Fan Klubu - Motosiklet ve motosikletli yasam kulturu: Forums

Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi :: Başlık Görüntüleniyor - GÜNEYDOĞU-DOĞU ANADOLU TURU-2012
 YardımYardım   AramaArama   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

GÜNEYDOĞU-DOĞU ANADOLU TURU-2012
Sayfa Önceki  1, 2, 3 ... 9, 10, 11, 12, 13  Sonraki
 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Geziler/Toplantilar
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
NORMAL-TRAKYALI
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Nov 26, 2006
Mesajlar: 455
Nerden: EDİRNE

MesajTarih: Pts Arl 31, 2012 10:36 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Trakya Şivesi kalmamış zaten.. 1935-36 Macurları ama hala görüşüyoruz.. (Varol'un Babası 1974 te gelmişti)
_________________

S.Hakan C.TUNA
A rh (+)
"NORMAL TRAKYALI"

2005 BMW K1200GT
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder AIM Adresi Yahoo Messenger MSN Messenger
dominator
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 23, 2003
Mesajlar: 1288
Nerden: Çanakkale-Çan

MesajTarih: Cum Oca 04, 2013 8:41 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

10.GÜN ( 28 Mayıs 2012 Pazartesi )


Bugün yapılan yol toplam 0 km. Tabi motosiklet ile yapılan yol. Çünkü bugün yayan olarak Diyarbakır’ı gezeceğiz. Akşama kadar ne kadar yürüdük bilmiyorum ama en az 10 km yol yapmışızdır… icon_smile.gif Otelimiz Sur bölgesinde. Yani tarihi, turistik Diyarbakır bölgesindeyiz. Benim önceden hazırladığım dosya ve haritalar, Ercan’dan temin etiğimiz kitapçıklar ile tam donanımlı turist modunda güne başlıyoruz. Umarım gezdiğimiz yerlerle ilgili bilgilerde bir yanlışlık yoktur. Rapor gecikince bazı hatalar olmuşsa şimdiden af ola.

İlk olarak otelimize çok yakın olan Dağ Kapıdayız. Surlardan şehre giriş kapılarından biri burası;



Sonrasında elimizdeki haritaya göre İskender Paşa Cami’ye gidiyoruz.



İskender Paşa Diyarbakır’da 14 yıl valilik yapmış. Valiliği sırasında, 1551 yılında yaptırdığı cami Mimar Sinan eseri;







Yeni hedefimiz Cahit Sıtkı Tarancı’nın evi. Ara sokaklardan yolumuzu bulmaya çalışıyoruz;



Diyarbakır’ı gezerken hep bu tezatlığı yaşadık. Bir sokak veya caddeden diğerine girdiğinizde sanki 30-40 yıl geri gitmiş gibi oluyorsunuz;



Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
dominator
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 23, 2003
Mesajlar: 1288
Nerden: Çanakkale-Çan

MesajTarih: Cum Oca 04, 2013 8:41 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Müzeye dönüştürülen Cahit Sıtkı Tarancı’nın evine ulaşıyoruz;



Ünlü şair Diyarbakır’ın tanınmış ailelerinden Pirinççizade’lerin bir ferdi olarak dünyaya gelmiş ve çocukluğu bu evde geçmiş. İnsanın soy ismi “zade” ile bitince herhalde böyle evlere sahip oluyor icon_smile.gif ;



Ev gerçekten çok güzel. Hatta burada görevli bayanın söylediğine göre, dün gece çekimlerini gördüğümüz Sultan dizisinin de çekildiği yermiş;





“Yaş otuz beş, yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün.” Dizeleri geliyor aklımıza büyük şairin. Gerçi üçümüzde 35’i çoktan geçtik ama… icon_wink.gif



Odalardan biri;



Sırada Ahmed Arif Müzesi var. Diyarbakır’ın yetiştirdiği ünlü bir şair daha.



Onun anısını yaşatmak için Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 120 yıllık bir konak restore edilerek bu müze hazırlanmış.



İçeride Ahmed Arif’e ait özel eşyalar mevcut;



Üniversite yılarında aldığım ve tüm şiirlerini topladığı “Hasretinden Prangalar Eskittim” kitabı, hala en çok basılanlar arasında. Bir çok ünlü sanatçı tarafından şairin şiirleri bestelenmiş durumda.

Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
dominator
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 23, 2003
Mesajlar: 1288
Nerden: Çanakkale-Çan

MesajTarih: Cum Oca 04, 2013 8:42 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Sırada Ulu Cami var. Diyarbakır’ın önemli tarih hazinelerinden biri. Bir çok kaynakta Anadolu’nun ilk camisi olarak geçiyor. 639 Yılında şehri ele geçiren Araplar tarafından Martoma Kilisesinin camiye dönüştürülmesi ile oluşmuş. Sonrasında Selçuklulardan itibaren pek çok onarım ve eklentiler ile günümüze kadar gelmiş.



Bahçeye giriyoruz. Ama bir çok yer tahta levhalarla kapatılmış. Büyük bir onarım var. Caminin ufak bir bölümünü görüp fotoğraflayabiliyoruz;



Çift katlı revaklar yakından incelendiğinde, üzerlerindeki ince işçilikler dikkat çekiyor;



Caminin minaresi ilginç. Kare şekilli bir kulenin üzerinde, klasik silindir ufak bir kule daha mevcut;





İçeride Kuran-ı Kerim okuyanlar;



Bahçeden görüntüler;



Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
dominator
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 23, 2003
Mesajlar: 1288
Nerden: Çanakkale-Çan

MesajTarih: Cum Oca 04, 2013 8:43 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Ulu camiden çıkıyoruz. Haritadan yeni hedefimiz Dört Ayaklı Minare. Yine dar sokaklardan yol alıyoruz;



İnsanların çekerek yük taşıdıkları arabalar. Hasan Abi bir tanesini deniyor icon_smile.gif



Karşımıza dükkanların olduğu bir yer çıkıyor. Esnafın tamamı dışarıda icon_smile.gif ;



Buradan aradığın bedeni nasıl bulursun bilmiyorum ;





Biraz daha ilerleyince han veya kapalı çarşı tarzında bir yere ulaşıyoruz. Kıyafetler çok janjanlı icon_smile.gif ;



Ana caddeye ulaşıyoruz. Karadut satan bir amcayı görünce hemen yanına yanaşıyoruz ;



Dutlar nefis duruyor;



Bu arada yanımıza gelen bu amca da bir şeyler satıyor. Çantasının içini göremedik ama elinde tilki, sincap vb. hayvanlar vardı;



Bir de Türk kahvesinden farkını anlayamadığım Kürt kahvesi vardı çarşıda;

Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
dominator
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 23, 2003
Mesajlar: 1288
Nerden: Çanakkale-Çan

MesajTarih: Cum Oca 04, 2013 8:44 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Biraz daha yürüyünce Dört Ayaklı Minare’ye ve Şeyh Mutahhar Camiine ulaşıyoruz;



İşte Dört Ayaklı Minarenin ayakları;



Cami 1500 yılında Akkoyunlu Sultanı Kasım Han tarafından yaptırılmış. Caminin arazisini Şeyh Kasım verdiği için cami adını buradan almış;



Caminin içindeyiz;





Minarenin başka açıdan bir fotoğrafı;



Minare kaldırımın ortasında kalmış.



Şimdiki hedefimiz Gragos Ermeni Kilisesi. Harita ve çevreden aldığımız tarife göre yürümeye başlıyoruz. Köylerden gelen yoğurtlar;



Her yerde seyyar kebapçılar var;

Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
dominator
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 23, 2003
Mesajlar: 1288
Nerden: Çanakkale-Çan

MesajTarih: Cum Oca 04, 2013 8:45 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Dar sokaklar arasında yine bir tarih ile karşı karşıyayız. 1376 Yapım tarihi olan Surp Gragos Ermeni kilisesi;



Kapıdan içeri girdiğimizde kilisenin bahçesi karşılıyor bizi ;



İçeriye girdiğimizde ise hepimiz çok etkileniyoruz. Gerçekten çok güzel bir yapı;



Kilisenin ilginç bir hikayesi var. Zamanında Ortadoğu’nun en büyük Ermeni kilisesiymiş. 1915 Yılında çıkarılan Tehcir kanuna kadar Ermeni Cemaat tarafından kullanılmış. Aynı yıl çan kulesi Diyarbakır’daki cami minarelerinden daha yüksek diye top atışıyla yıkılmış. 1.Dünya savaşında Alman ordularının karargahı, sonrasında ise, Sümerbank’ın pamuk deposu olarak kullanılmış. 1960 Yılında tekrar kilise olarak açılmış ama cemaat yetersizliğimden 1980 yılında kaderine terk edilmiş. Harabeye dönen kilise 2010 yılında restorasyona alınmış ve şu anki muhteşem durumu ortaya çıkmış;





Kilisede, kilisenin tadilat öncesi durumunu gösteren fotoğraflar mevcut;



Şimdiki hedefimiz Fatih Paşa ( Kurşunlu ) Cami. Yine dar sokaklar arasında haritaya göre ilerliyoruz;





Burası gerçekten labirent gibi. Yön tayininizi kaybederseniz epey tırmalayabilirsiniz;



Bir boşluktan caminin minaresini görüyoruz. Doğru gelmişiz;



Kemerin altından geçerek caminin olduğu alana geliyorsunuz;

Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
dominator
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 23, 2003
Mesajlar: 1288
Nerden: Çanakkale-Çan

MesajTarih: Cum Oca 04, 2013 8:48 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Cami karşımızda;



1521 Yılında yapımı tamamlanan cami ile ilgili bilgiler







Caminin dışında turlayıp fotoğraflarını çektikten sonra içine girmek için kapısına yöneliyoruz. Kapıda birkaç amca oturmuş sohbet ediyor. Ama kapı kapalı. Selam verip içeri nasıl girebileceğimizi sorunca resimdeki amca hemen görevli kişiyi çağırıyor;



Kaç yıllık olduğunu tahmin edemediğim orijinal anahtarı ile kapı açılıyor;








Caminin içini gezdikten sonra amcalarla güzel bir sohbet başlıyor. Gerçekten cana yakın insanlar;



Kendilerinden çevrede görmemiz gereken yerler konusunda da bilgi alıyoruz;



Sonraki hedefimiz olan Ermeni Katolik kilisesinin tarifini alıp amcalarla vedalaşıyoruz;

Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
dominator
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 23, 2003
Mesajlar: 1288
Nerden: Çanakkale-Çan

MesajTarih: Cum Oca 04, 2013 8:49 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Yine dar sokaklardayız. Bazen resimdeki taş kemer gibi güzel noktalar da karşımıza çıkıyor;



Başka kemerli bir sokak daha;



Sur içi denen bu bölge çok yoğun olarak yerleşime açılmış. Bu yüzden binalar, sokaklar adeta bir birinin içine girmiş durumda;







Zor da olsa Ermeni Katolik Kilisesini buluyoruz. Zor da olsa diyorum, inanın en ücra sokağın içinde karşınıza çıkıyor bu tarihi yerler.



Mimari olarak Gragos kilisesine benziyor;





Bahçedeyken görevli bir bey geliyor yanımıza. Burası ile ilgili bilgiler veriyor. Bir de 100 metre ilerideki Protestan Cemaati Kilisesini görüp görmediğimizi soruyor. Bizim henüz oraya gitmediğimizi öğrenince buyurun ben sizi götüreyim diyor.

Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
dominator
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 23, 2003
Mesajlar: 1288
Nerden: Çanakkale-Çan

MesajTarih: Cum Oca 04, 2013 8:50 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Yolda bu kilisede yapılan faaliyetler ile ilgili bilgiler veriyor bize. Kiliseye ulaşıyoruz;





Kilisenin içinde yöre kız ve kadınları için kurslar açılmış. Halıcılık, ipek dokumacılığı ve gümüş işçiliği öğretiliyor kursiyerlere;



Buradaki görevli eğitmenlerde çok misafirperver çıkıyor. Her tezgahı, her işlemi uzun uzun anlatıyorlar bize;





Kursiyerler burada meslek öğrendikleri gibi çalışmalarından dolayı maaş da alıyorlarmış;







İlgimizi en çok ipek dokumacılığı çekiyor. Gerçekten çok güzel ürünler çıkarmış çalışanlar. Bu faaliyete bizim de bir katkımız olsun diyerek eşlerimize birer ipek şal alıyoruz;

Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
dominator
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 23, 2003
Mesajlar: 1288
Nerden: Çanakkale-Çan

MesajTarih: Cum Oca 04, 2013 8:51 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Şimdiki rotamızda Hüsrev Paşa Cami var. 1520’li yılarda Diyarbakır’ın ikinci valisi olan Hüsrev Paşa tarafından yaptırılmış. Aslında ilk yapım amacı medrese imiş. Sonrasında camiye döndürülmüş;





Diğer tarihi camiler gibi bu camide de 2 renk taş, sıra ile kullanılmış;





Şimdiki hedefimiz surlar üzerinde bir yer olan Keçi burcu. Elde harita dalıyoruz yine sokaklara.



Murat abi motosiklet görünce dayanamıyor. Bu gün özledik sanırım motosikletlerimizi;



Sonunda surlara ulaşıyoruz. Artık yolumuz belli. Surların dibinden ilerleyeceğiz icon_smile.gif ;





Surların yıkıldığı bir noktadan dışarı çıkıp birkaç fotoğraf çekiyoruz. Dün gece gördüğümüz On Gözlü Köprü ve Dicle nehri;



Köprünün hemen karşısında “Suzan Suzi” türküsünün geçtiği Kırklar dağı;

Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
dominator
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 23, 2003
Mesajlar: 1288
Nerden: Çanakkale-Çan

MesajTarih: Cum Oca 04, 2013 8:52 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Sonunda Ercan’ın muhakkak görün dediği Keçi Burcuna ulaşıyoruz. Diyarbakır’ın tarihinden hiç bahsetmedim ama bazı kaynaklarda 9 bin yıl öncesi yerleşimden bahsediyor. Yani bir çok medeniyete kucak açmış Diyarbakır. Diyarbakır surlarının en eski burcu da Keçi burcu;



Önce burcun alt bölümünü geziyoruz. Burç dönemine göre tapınak ve zindan olarak kullanılmış. Tapınak yeri burası mı bilmiyorum ama zindan olarak buranın kullanıldığı kesin;



Şu an içerisinde kafeteryaların da olduğu turistik bir mekan olmuş;





Sonrasında burcun üstüne çıkıyoruz;



Manzara çok güzel;







Surların üstünde de kafeteryalar var. Buradan manzaranın keyfini biraz daha çıkarıp şehir turuna devam ediyoruz.

Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
dominator
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 23, 2003
Mesajlar: 1288
Nerden: Çanakkale-Çan

MesajTarih: Cum Oca 04, 2013 8:53 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Bu bölgede bir çok tarihi nokta var. İlk olarak Sultan Şuca türbesi karşımıza çıkıyor. Yapım yılı tam olarak bilinmese de 1183-1231 Artukoğulları döneminde yapılmış. ;



Hemen yakınında bulunan Mardin Kapı’ya doğru ilerlerken seyyar satıcılar dikkatimizi çekiyor;



Özellikle de bu çiğ köfteci. Koca bir tepsiyi o gün bitirebildi mi epey merak ettik icon_smile.gif ;




Mardin kapıdayız. Hani yine şu meşhur şarkısı olan Mardin Kapısı icon_smile.gif . Kapının demir bölmelerinin çoğu hala sağlam. Muazzam bir işçilik yapılmış;



Surların dışından kapı;



Buda dışarıya bakış açısı;



Az önce karşıdan gördüğümüz Hz.Ömer Camiine gidiyoruz. Burası da tarihi bir cami. 1150 Yılında İnaloğulları zamanında Mardin kapısının iki girişi kapatılarak yapılmış. Diyarbakır Hz.Ömer zamanında fethedildiğinden ve kendisine duyulan sevgiden dolayı camiye bu isim verilmiş;



Caminin içi dar ve uzun;







Camiden çıkıp Gazi caddesinde ilerlemeye başlıyoruz. Sultan Şuca türbesinin gölgesinde keyif çatanlar ;

Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
dominator
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 23, 2003
Mesajlar: 1288
Nerden: Çanakkale-Çan

MesajTarih: Cum Oca 04, 2013 8:54 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Biraz ilerleyince önümüze Büyük Kervansaray Hotel geliyor;





1527 yılında yapılan kervansarayın kısaca tarihçesi;



Giriş bölümünde bulunan resepsiyondan izin alıp bahçeye giriyoruz;



Daha önce Edirne’deki Kervansaray Hotel’de kalmıştım. Bu tür oteller gerçekten ilginç. O odada kimlerin kaldığını, nelerin yaşandığını düşünmüştüm. Eminim bu kervansarayında anlatacağı çok hikaye vardır;



Caddede yürümeye devam ediyoruz. Karşımıza peynirciler çarşısı çıkıyor. Hemen dalıyoruz tabi içeri;



Her yer peynir dolu. Benim için cennet yani… icon_smile.gif Tabi hijyen konusuna pek takılmazsanız;



Tüm tezgahları geziyoruz;





Nerdeyse her dükkanda da peynirlerin tadına bakıyoruz icon_smile.gif



Şu peynir çeşitlerine bakar mısınız ? Evde 2-3 adet peynir üzerine kitabım var. Hasan abiye bu kitaplardan birini baz alarak sadece peynir konulu bir gezi yapmayı bile önermiştim. Ne mutlu ki bu turda bol miktarda yöresel peynirler yedik icon_smile.gif ;



Çarşıyla vedalaşıp çıkıyoruz;

Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
dominator
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 23, 2003
Mesajlar: 1288
Nerden: Çanakkale-Çan

MesajTarih: Cum Oca 04, 2013 8:55 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Burada insanlar çok rahat icon_smile.gif



Elimdeki notlara göre görmemiz gereken bir yer daha var; Süryani Kadim Meryemana Kilisesi. Haritaya göre ilerliyoruz. Gazi caddesinden Melik Ahmet Caddesine dönüyoruz. Karşımıza Melik Ahmet Hamamı çıkıyor. Bulunduğumuz noktadan fotoğraflıyoruz. Buranın ciddi bir bakıma ihtiyacı var sanırım;



Sonrasında aldığımız tarif gereği tekrar ara sokaklara dalıyoruz;



Sora sora kiliseyi buluyoruz. Kapıyı çalıyoruz ama açan yok. İçeriden “Kapalı, kapalı” şeklinde sesleniyorlar. Tüh derken mahalle çocuklarına nasıl gireriz diye soruyoruz. Bu defa onlar kapıyı çalıyor. İçeriden bir çocuk kapıyı açınca biz de dalıyoruz içeriye icon_smile.gif



Üçüncü yüzyılda kurulan kilise hakkında detaylı bilgi;



Kilisenin geniş bir bahçesi var;



Bir görevli bizi gezdiriyor. Aslında geldiğimiz saatte kilise kapalıymış ama biz içeriye girdik diye bizi geri çevirmiyorlar. Kilisenin içinde fotoğraf çekmek yasakmış. Biz de bu yasağa uyuyoruz. Sadece bahçeden fotoğraflarımızı çekiyoruz;



Yan tarafta ek binalar var;



Burayı da gördükten sonra görevliye teşekkür edip ayrılıyoruz. Bu gün yeteri kadar gezdik. Artık otelimize dönme vakti. Tabi dönüş yolunu da surların dibinden güzel bir yürüyüşle yapıyoruz;



Bilmem farkında mısınız, bugün otelde yaptığımız kahvaltı dışında yemek yemedik. Ufak atıştırmalar hariç tabi. Pek alışık olmadığımız bir durum… icon_smile.gif Ama bir sebebi var. Bu akşam bizi Ercan evine yemeğe davet etti. Göbeğinin sorumlusu olarak gösterdiği eşinin güzel yemeklerini yemeğe gideceğiz. Dostumun uyarılarını dikkate alıp mümkün olduğunca boş midelerle gideceğiz yemeğe. icon_smile.gif Ercan’la anlaştığımız saatte buluşuyoruz. Bizi aracı ile evine götürüyor. 20 Yıl sonra buluştuğum can dostumun ailesi ile tanışıyorum. Eşinin hazırlamış olduğu Diyarbakır-Mardin yöresi yemekleri görünce hepimizin nutku tutuluyor. icon_smile.gif Bizim için yemek değil resmen ziyafet hazırlamış Ercan’ın eşi. Bu gördükleriniz sadece masaya sığanlar. O sofrada kendimi gurme programı hazırlayanlar gibi hissettim. Her yemeğin biraz tadına baktığımızda deli gibi doymuştuk. Ne kadar teşekkür etsek azdır;



Sevgili kardeşim Ercan ve ailesini bu gecenin anısına fotoğraflıyorum. Bize gösterdikleri misafirperverlik için ne kadar teşekkür etsek azdır;



Bu güzel yemeklerin üstüne yine güzel sohbetler başlıyor. Üniversite yıllarımız, sonrası, gelecek… Özlemişiz bir birimizi. Ama her güzel şey gibi bu gecenin de sonu var. Dostum ve ailesi ile vedalaşıp otelimize dönüyoruz. Yarın yine yolculuk var.


DEVAM EDECEK ====>>
_________________
Ahmet YILMAZ
Transalp'06
Çanakkale-Çan
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
Mesajları göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Geziler/Toplantilar Tüm saatler GMT
Sayfa Önceki  1, 2, 3 ... 9, 10, 11, 12, 13  Sonraki
10. sayfa (Toplam 13 sayfa)

 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Forums ©

   
 

All logos and trademarks in this site are property of their respective owner. The comments are property of their posters, all the rest © 2002 by me
You can syndicate our news using the file backend.php or ultramode.txt