GÜNEYDOĞU-DOĞU ANADOLU TURU-2012

[naci63]

Elinize ve emeğinize sağlık arkadaşım. Okurken ve resimlere bakarken "gezdiğiniz yerler mi yoksa anlatış ve sunuş tarzınız mı daha güzel acaba" demekten kendimi alamıyorum. Devamını bekliyoruz. Selamlar.
_________________
2003 BMW R 1150 R.

[VAP53]

Ahmet'ciğim süper gidiyor, dönüş yolları her zaman hüzün verse de, değişik rotadan dönüş yaptığınızda yine de yeni yerler göreceğinizin bilinmesi heyecan vericidir olsun.

Bekliyorum/z...
_________________
Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - IST. & Geyikli

Turkiye durmaksizin doguya giden bir gemidir, bazilari bu geminin guvertesinde batiya dogru kosarak batiya gittiklerini sanarlar (Filozof Sakallı Celal).

[YP_Pilotu]

Evet heyecanla devamını beklemekteyim ben de Ahmetçiğim.
_________________
Cahit ÇEKER
R1150GS
YazReklam Digital Center
ALO: 0533 643 42 12



" Dünya, Seyahat Etmeyenlerin Yalnızca Bir Sayfasını Okuduğu Kitaptır."


e mail & msn: cahitceker@hotmail.com

[toaxe]

Merhaba ;

Bence Ahmet Bey, dönmedi orada kaldı. Yoksa bu kadar gün dönüş yolu maceralarını da öğrenmiş olurduk

Saygılarımla
_________________
Toaxe / Ercüment Oğuz

34 DM 1706 - C 800 (Tortor)

[Gen-Gen]

Çok güzel bir anlatım ve müthiş bir gezi. Tebrik ederim devamını bekliyoruz.
_________________
--Gençay--
CBF 150 - Kırmızı
Model : 2011

[dominator]

[dominator]

9.GÜN ( 27 Mayıs 2012 Pazar )


Bugün yapılan yol toplam 497 km. Ulaşacağımız son nokta Diyarbakır;



Birazdan Doğubayazıt’tan ve Varol’dan ayrılacağız. Gün pırıl pırıl olsa da kısa bir sürede çok alıştığımız doktorumuzdan ayrılmak içimizi buruyor.



Öğretmenevinden ayrılmadan önce Ağrı Dağı bize zirvesini de gösteriyor;



Öğretmenevinden ayrılıyoruz. Doğubayazıt sınırında yol ayrımında doktorumla vedalaşmak için duruyoruz.



Sanırım Ağrı Dağı da bizimle vedalaşmak istiyor. Mükemmel bir şekilde kendini gösteriyor;



Kardeşim Varol, gezimize renk kattığın ve yoldaşlığın için çok teşekkürler. İyi ki bizimle tanışmışsın. Burada vedalaşsak ta eminim bundan sonra hep görüşeceğiz;



Aynamızda Ağrı Dağını, arkamızda Varol ve Doğubayazıt’ı bırakarak yola çıkıyoruz;





Tendürek dağının eteklerinde Ağrı Dağı manzarasında ufak bir mola veriyoruz;

[dominator]

Rakım yükseldikçe etrafımızda kar birikintileri görünmeye başlıyor





Sonunda dayanamayıp duruyoruz ;







Yola devam;



Çaldıran’a ulaşıyoruz. Henüz kahvaltı yapmadık. Bir sabah çorbası içelim diyoruz. Lokanta soruyoruz. Ama arkadaşın tarif ettikleri hep yolun karşısında



Bizde yola devam etmeye karar veriyoruz. Çaldıran’dan çıkıyoruz ;





Erciş’e ulaşıyoruz. Gözümüze güzel bir lokanta takılıyor. Hemen duruyoruz. Sabah çorbası buraya kısmetmiş;



Depremde Erciş ile ilgili epey haber izlemiştik. Burada olayı daha net görüyoruz. Şehir ciddi hasar görmüş. Bir çok ev boş;



Bazıları ise onarılmış. İnşallah onarımlar ciddi bir şekilde yapılmıştır;

[dominator]

Erciş’ten ayrılıyoruz. Van gölü tekrar karşımızda. Bu defa gölün batı tarafından dolaşacağız. Yani gölü tam turlamış olacağız;





Ufukta Süphan Dağı görünüyor. Tatvan-Gevaş arasında gölün karşısında gördüğümüz Türkiye’nin üçüncü yüksek dağı;



Ama bize zirvesini hiç göstermedi. Dolayısıyla o heybetli dağı tam olarak görmedik ;





Adilcevaz’dan çıkarken sağ tarafta tarihi bir cami görünce hemen duruyoruz;



Duvardaki tabeladan aldığımız bilgilere göre cami 16. Yüzyıldan kalma Mimar Sinan’ın eseriymiş;



Etrafta kimseler yok. Caminin kapısı açık. İçeriye girip geziyoruz;

[dominator]

Yola devam ediyoruz. Sahilin güzel bir yerinde Hasan Abi duruyor;



Su pırıl pırıl. Hadi diyor , yüzeceğiz. Ben bu olayı tamamen unutmuşum. Gezi öncesi Hasan Abi ile aldığımız ortak bir karardı bu. 2012 Açılışını Van gölünde yapacaktık. 2010 Yılında sezonu beraber Kızıldeniz’de, 2011 yılında yine beraber Adriyatik’te açmıştık. Etrafa bakıyorum duş için çeşme yok. Yanımda en azından durulanmak için 1 litre bile su yok. Hasan Abi duşa gerek yok diyor ama sodalı Lut gölüne girdiğimizden durumu tahmin edebiliyorum. Yola o şekilde gitmem mümkün değil.





Suyun sıcaklığı tahminen 7-8 derece. Hasan abi dizlerine kadar suya giriyor. Acaba bu kadar yeter mi gibisinden bize bakınca Murat Abi ile devam diyoruz ;



Hasan Abi çığlık atarak suya dalıyor Helal olsun sana abi;



Mola verdiğimiz yerde bir öğrenci grubu etrafımızı sarıyor. Murat Abinin motosikleti ilgi odağı oluyor;





Devamında arkadaşlar bizi kahvaltılarına davet ediyor. Nefis köy peyniri, taze ekmek ve çay süper gidiyor burada. Arkadaşlarla derin bir sohbet başlıyor. Bölgeyi, yaşananları konuşuyoruz. Bize gezi boyunca sorulan soru hemen burada da geliyor ; “Bölgeyi nasıl buldunuz ? Basında gördüğünüz gibi mi ?” Biz de açık yüreklilikle cevaplarımızı verip karşılıklı düşüncelerimizi ortaya koyuyoruz;



Hasan abinin cildi kuruyunca Lut gölündeki gibi olmuyor. Keşke ben de girseydim diye pişmanlık duyuyorum ama artık çok geç. Arkadaşlara teşekkür edip tekrar yola çıkıyoruz.. ;

[dominator]

Ahlat’a ulaşıyoruz. Burası da çok özel bir yer. Dünyanın en büyük tarihi İslam mezarlığı burada. Mezarlığın bulunduğu bölgeyi sorarak buluyoruz. Karşımıza ilk olarak Bayındır Kümbeti ve camii çıkıyor.







Mezarların olduğu bölüme motorlarımızla gidiyoruz. Sanıyorum 300-400 metre ilerideydi;



Burası gerçekten çok özel bir yer. Yolu buradan geçenlerin muhakkak uğramasını tavsiye ederim. Mezarlık 10 ve 13.yüzyıllar arasına dayanıyor. Mezar taşları boyutları ve özellikleri sebebiyle hepsi anıtsal bir özellik taşıyor;



Mezarlığın büyüklüğü yaklaşık 210.000 metrekareymiş. Ve içerisinde 8.000’den fazla mezar bulunuyormuş;



Taşların büyüklüğüne ve güzelliğine bakar mısınız ?





Mezarlıktan görülen başka bir kümbet;

[dominator]

Ahlat’tan ayrılıp yola devam ediyoruz. Tatvan’a ulaşmamızla Van gölünün kenarında süren yolculuğumuz sona eriyor. Tatvan’ı geçince El Aman Hanın yanında duruyoruz.



Fakat burada restorasyon var ve içeriye giremiyoruz. 16.Yüzyılda Van Beylerbeyi Hüsrev Paşa tarafından yaptırılan bu han, yakın tarihe harabe halindeymiş. Tekrar gelirsek gezeceğiz burayı;



Tekrar yoldayız;



Baykan’da mola veriyoruz. Ne yesek diye düşünürken Hasan Abi manavdan bir kavun ve birkaç domates kapıp geliyor. Marketten de beyaz peynir. Fırından da nefis bir pide. Motorları park ettiğimiz kahvenin bahçesine soframızı kuruyoruz O kadar et, kebaptan sonra, süper gidiyor bu menü



Karnımız doyunca nefis manzaralarda yola devam ediyoruz;





Gidiş rotamızda uğradığımız Malabadi köprüsünde tekrar duruyoruz;



Acaba bu defa içine girebilir miyiz diyoruz ama yine sonuç başarısız…





Malabadi şarkısını söyleyen delikanlı yine orada. Murat Abi şarkıyı bir kez daha söyletiyor



Diyarbakır’a doğru tekrar yola çıkıyoruz. Yolda son molamızı veriyoruz. Bu molamızın sebebi motosikletimin 30.000 km’ye ulaşması Hatıra fotomuzu çektiriyoruz. Akşama tatlılar benden;

[dominator]

Sonunda Diyarbakır’a ulaşıyoruz.



Gezinin bu noktası benim için farklı bir anlam taşıyor. Üniversiteden sınıf ve yurttan oda arkadaşım, okul süresince neredeyse yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen dostumla tam 20 yıl sonra tekrar buluşacağım Ercan’dan aldığımız tarifle bulaşacağımız noktaya geliyoruz. Kendisini telefonla tekrar arıyorum. Biz geldik, önümüzde yanımızda şu var diyorum. Tamam ben de oradayım yanınıza geliyorum diyor. Etrafıma bakıyorum. Telefonla konuşan biri var ama bu Ercan olamaz diyorum. Bizim Ercan’ın çok daha fazla saçı vardı. Hem de göbek yoktu. Ama bize doğru gelen kişi bu. Dostum hoş geldin deyince ses tonundan tanıyorum. Ercan bu 20 Yıl ikimizi de çok değiştirmiş.



Sağ olsun otel için hemen karşıda bir yer ayarlamış bize. Gidip oteli görüyoruz. Eşyaları odamıza bıraktıktan sonra motorlarımızı da kapalı otoparka bırakıyoruz. Park otelin karşısında;





Otelde biraz dinlenip duşumuzu aldıktan sonra Ercan gelip bizi arabasıyla alıyor. Akşam için bir kebapçıya gidiyoruz. Buranın lahmacunu meşhur diyorlar ve gerçekten bu güne kadar yediğim en güzel lahmacunları yiyoruz. Teşekkürler dostum;



Sonrasında Ercan bizi Diyarbakır’ın en güzel künefecisine götürüyor. Ercan’la biraz tartışsak ta tatlılar benden. Gündüzden arkadaşlara 30.000 km sözüm var ;





Ercan bizi Diyarbakır’ı gezdirmeye devam ediyor. Sırada Gazi Köşkü var.



Gerçekten çok güzel bir yer burası;





Biraz turladıktan sonra tahtımıza kurulup kahvelerimizi yudumluyoruz. Sohbet koyu.



Devamında Ercan bizi aracıyla Diyarbakır turu attırıyor. On Gözlü Köprüye geliyoruz. Gece ışıklandırması ile çok güzel bir manzara var. Bir de köprüde dizi çekimi var. Sanırım Sultan isimli bir diziyi çekiyorlarmış.



Saat çok geç oldu. Ercan’la ayrılmak istemesek te biz otelimize, Ercan evine dönmek zorunda. Ercan yarın işi sebebiyle aramızda olamasa da akşam için bizleri evinde misafir etmek istiyor. Yarın akşam buluşmak dileğiyle ayrılıyoruz. Yarın yaya olarak Diyarbakır’ı gezeceğiz.


DEVAM EDECEK =====>>
_________________
Ahmet YILMAZ
Transalp'06
Çanakkale-Çan

[NORMAL-TRAKYALI]

Paylaşım için tekrar teşekkürler.. Diyarbakır da da Rumeli göçmeni ve özellikle Kırcaali den muhacır vardır (hatta Varol'la ortak akrabalarımız da var) denk gelmedi mi?
_________________

S.Hakan C.TUNA
A rh (+)
"NORMAL TRAKYALI"

2005 BMW K1200GT

[dominator]