Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Tarih: Cum Hzr 15, 2012 2:16 pm Mesaj konusu: 8 Gün, 8 Ülke, 2 Vstrom ve 2 Delikanlı.
Evet arkadaşlar, nihayet gezimizi sağ salim bitirdik. Ve sıra bunları sizlerle paylaşmağa geldi.
Öncelikle bu gezinin hayali ve planı ile ilgili biraz bilgi verelim. İlk önceleri Balkanlar ve İtalya dahil 18-20 gün planlamaya çalıştığım gezi, Malumunuz Emekliye çok zam verdikleri için bütçe oluşmadı ve eşimle gitmeyi planladığım gezi formatı değişmeye başladı. Derken efendim. Muhammet abi ile birlikte yine katılan olursa arkadaşlarla birlikte Balkanlar olarak ( Muhammet abinin iş durumu 1 haftadan fazlasına müsaade etmedi) geziyi düşünmeye başladık.
Öncelikle Şunu belirtelim gezi Benim gezim değil Muhammet abi ve Benim gezim dir. Başlangıç tarihi bir iki kez ertelerdi veya öne alındı sonunda Hava durumunun müsaade ettiği tarih de 29 Mayıs 2012 de sabah saat 05 00 da teker dönerek başlardı. 06 Haziran 2012 Saat 16 00 gibi de evlere ulaşarak bitti.
Lafı uzatmayalım, resimlere başlayalım. Zaten Lüzumlu gördüğümüz açıklamaları resimlerin arasında vermeye çalışacağız.
Gezinin oluşan rotası işte bu oldu.
Benim hazırlıklarımdan bir görüntü.
Benim Vstromun çıkış Km.si ( Daha doğrusu Karşıyaka da çıkış Km.si
Muhammet Abinin çıkış Km. si Biraz Klasik bir başlangıç ve kalıp oldu ama kusura bakmayın idare edin işte.
Yolda ilk molaları verdik Balıkesir tarafında , daha sonra çınarlaltı tarafında falan.
Daha gezinin başlangıcında İsmet amca ile tanıştık. Kendisi Mülkiyelidir haaa. Muhabbet güzeldi, çok neşeli insan, bizi baya neşelendirdi. Arada geçen muhabbetleri ilerleyen zamanlarda yazarız sanırım.
Lapseki feribottan bir manzara.
Yola devam ediyoruz. Aksam son Meteorolojik duruma göre yolu kontrol ederken, Öğleden sonra Gelibolu civarında 40-50 km lik bir alanda yağmur olasılığı yüksekti. Muhammet abiye abi hava kapalı yağmurlukları giyelim dedim, bakalım giyelimmi giymeyelimmi derken birden bardaktan boşanırcasına yağmurun altında bulduk kendimizi. Neyse Hemen ilk petrole sığındık. Orada sağolsunlar Gelibolu Şehitlik mevkii Rüya Petrol (Opet) Akın AKÇAN ve Ersin BOZBEY isimli arkadaşlar bize sıcak çay ikram ettiler. (Her halde halimize acıdılar). Baya bir muhabbet derken benim Netbook u çantadan çıkarıp son güzergah kontrolü yapıyorum, kalırsak daha çok yağmurda sürmek zorunda kalacağız , Muhammet abiyele devam deyip tekrar çıkıyoruz yola.
Keşanda Muhammet abinin isteği ile Yemek molası veriyoruz. ( Gerçi Muhammet abi Paso yemek yiyor da :mrgreen :mrgreen neyse bu mevzulara girmeyelim).
Yemekten sonra tam hareket edeceğiz zaten benim botlar su aldı , acayip kokular falan geliyor derken Muhammet abide bir telaş, Kontak anahtarını Takarken elinden düşür ön çatalın oraya bir yere gitsin. Yaa ne aradık ne aradık anahtar yok :sinir :sinir . Etraftan gelenler Motoru sallayalım, yatıralım diyenleri mi ararsın, mıknatıs getirelim diyenimi ararsın sormayın. Muhammet abi koltuğu söktü anahtarları çıkardı başlardı grenajları sökmeye.
Derken araya sıkışmış anahtarı bulduk ama 30 Dk mıza patladı bize. Anahtarın ucuna bir plastik anahtarlık takmak şart bunu sakın unutmayın derim ben. ( Benimkinde takılı zaten )
Efendim Gelibolu Keşan arasında bardaktan boşanırcasına yağan yağmur altında baya yol aldık. İlk önce yolda Islak zemin kontrolü, hafif arka fren ile yol tutuş kontrolü falan derken Metzeller ıslakta mükemmel performans sergilerdi. Yağmurda 100 Km civarlarında sürekli seyir yaptık.
Bu arada şunu belirtmemde fayda far. Gezimizi Kazasız, Belasız, telaş yapmadan, kendimizi sıkmadan Neşe ile yapalım diye konuşmuştuk aramızda. Dolayısı ile kendimizi hiçbir zaman sıkmadık. Karşılaştığımız veya karşılaşacağımız olaylarla ilgili bir espiri gayretimiz falan da yoktu. Bir çok şey Spontone gelişti. Bunlardan da yeri geldikçe Muhammet abi ile aramızdaki veya , üçüncü şahıslarla aramızdaki konuşmaları da geçtiği şekli ile size aktarmaya çalışacağım. ( Hadi hayırlısı bakalım)
Neyse Kapıkule ye vardık efendim.İşte onlardan resimler.
Muhammet abi önde çıkış işlemlerini yaptırdı ben arkada iken, bir hıyar otobüs muavini araya kaynak oldu, neyse ben biraz bekledim. Muhammet abi geçti ilerde bekliyo.
Verdim ruhsatı Pasaportu, Bu arada Polis çıkışı geçtik, Gümrük çıkıştayız yani.
Gümrük Memuru işlemleri yapıyor;
--Bana piyango size çıktı dedi. :alkıs :alkıs
- Ablacım hadi ya hiç bu kadar şanslı olmamıştım. Kaç bininci yada Milyonuncu turistim, hediyeyi törenle isterim , mümkünse hatıra fotoğrafı çekinelim. ( Dedim saf saf )
--Fotoğrafı rontgen ile çekeceğiz. X-ray çıktı dedi. (8-10 Araçta bir X Ray kontrolü sistem tarafından belirleniyormuş, Önümdeki hayır kaynak olmasa yırtmıştım. Neyse çekinecek bir şeyimiz yok elbette).
Neyse oradan Muhammet abiye seslendim abi böyle böyle, sen bekle. :sinir Ben geri döndüm. X Ray bölümüne geldim Memur beni Bina içersine cihaza yönlendirdi. Zaten arabanın çıkacağı kanal gibi bi platform.
Görevli: Nasıl olduda Motora çıkmış yaa falan muhabbeti.
-Hocam çekinecek bir şeyim yokta , Bak çantalarımın içersinde Yiyecek maddeleri dolu , hani zararlı bişey bu Radyasyon falan yani istersen açayım bak olmazmı.
-- Yok yok zararı yok biz hep çekiyoruz,
-Ama ben hep çekinmiyorum, hocam.
Neyse motor içerde bıraktım. Çıktım dışarı makine çılıştı benim Motorun komple Rontgenini çekti. ( Ciğeri sağlam makine imiş haaa. Problem yok)
Derken bana motoru getir dediler. Ağabeycim şimdide çantaları aç.
-Eeee hocam başta dedim açim sokmayın.
--Çanta da bişeyler var özellikle sol çantada dediler.
-Hocam sol çanta Karahisar Market Mutfak bölümü, yiyecek var elbette. Konserve dolu.
Ağabeycim açarsın çantayı, konserveler, çay,şeker, kamp ocağı vs.
Neyse problem yok. İşim hemen bitti adamlar teşekkür etti. Oradan bilmem Karşıdaki bilmem kaç numaralı gişiye git onay al. Onuda yaptık. Ordan tekrar çıkışa Polise Brader Xray den geliyom deyiver , zaten çıkış mühürü yaptın , okey devam kardeş. :süper Ordan Gümrük Kapıya , Bayan bişi varmı diye soruyo , Kardeşim olsa burada olurmuyum. Devam.
Neyse sınırdan geçiyoruz. Ve ilk ucuz benzinimizi hemen dolduruyoruz. Depoyu fullüyoruz. Zaten trakyada sınırı geçecek kadar benzin takviyesi yapmıştık.
Akaryakıt ikmalin den hemen sonra birazcık gittik ve ileride Kasaplar kafeler falan var yol kenarında. Zaten her yer Türkçe tabela, İnsanlar Türkçe konuşuyor. Hememn durup sigara kahve molası verelim dedik. Vardık durduk. Motordan indik. Kasap arkadaşla tanıştık ve oraya oturduk. Muhammet abi kıs kıs güler.
Abi nooldu yaa.
Nerde durmuşuz bak.
Bakıyorum. :sinir :sinir Yuuuh bula bula burayımı bulduk be. Gören ne der. Abi. Bulgaristana girer girmez buraya koştu zanneder millet ya. Fotoyu çekiyorum. Motorları nereye kaldırıcan boş ver. Önemeli olan niyet. Biz kasap için durduk.
(Abi bu resmi koyma dedin ama, boş ver ya içimiz dışımız bir )
İşte durduğumuz yerde Kasap olan abimiz. İsmi Burhan İREM. Marmara Üniversitesinde memur olarak çalışıp emekli olmuş. Şu an orada Hemen sınırdan sonra 1 Km gitmeden sağda. Gözü kapalı herkez bulur. Neyse Abimiz sağolsun Bulgaristan ile ilgili , Kırca ali ile ilgili ve çok detaylı ve tarihi bilgiler verdi. Kendisine selamlar.
Kırcaali ye giderken yol üzerinde mola yerlerinden birkaç görüntü. Bu arada Muhammet abi yine acıktı.
Bu garson kızımız, Otel girişine çıkarmamızı yapıştırdı. Artık indiriminiz var merak etmeyin.
Muhammet abinin köyüne giderken manzara ve köyünden manzaralar. Bundan sonrasına fazla yazmayalım, resimler anlatsın.
Tüm buralar Bulgaristan deyip geçilecek yerler değil. Ben ortada Bulgaristan falan görmedim. Herkez Türk , Türkçe konuşuyor. Okula gitmeyenler Bulgarca bilmiyor bile. Yaşlılar Bulgarca bilmiyor. Kendimi Türkiye de geziyor hissediyorum. Çocukluğumu hatırlatan Kara canik dediğimiz (Cızlavut da derler yöreye göre ) ayakkabılar.
Sonraki gün Sofyaya doğru seyir halindeyiz. Mola veriyoruz ve Karahisar Mutfak marketi açıyoruz, bir şeyler atıştırıp devam.
Sofya ya doğru Otobana girmeden mola verdik. Mola yerinde 4 Motorcu kardeşimizle karşılaştık. 5 Haftalık bir tura çıkmışlar, Türkiye Güney sahillerinde tatile gidiyorlar. Baya sohbet ettik.
Her duraklama ve molada klasik olarak motoru kontrol ederim. Otoban üzerindeyiz Sofya 100 Km falan civarında. Arka tekeri kontrol ettiğimde, Bingo yine Piyango çıkmış bana dedim. Lastiğe neredeyse düzgün şekilde vidalanmış bir saç vidası. Hafif hava kaçırıyor. Muhammet abi:
Ne yapacaz şimdi.
Abi motorda Fitil var, Köpük var, Levye takımı var, Elektrikli pompa var. Velasıl Sofyaya kadar gidelim. Problemin büyüdüğü yerde müdahale ederiz. Yoksa fitil basıp lastiği mahvetmeyelim, içten yama yaptıralım.
İyi hadi.
Neyse Sofya ya ulaştık. Hava kararıyor. Hesabımızda olmamasına rağmen Lastik için burada konaklayacağız. Nasıl yapalım diyor Muhammet abi.
Ağabeycim Mc danıls veya Burger buluruz orada internet vardır. Hemen bir otel buluruz diyorum. Halbuki Bulgarca dili olan Muhammet abi ama neyse.
Mc Dnls. I GPS e giriyorum. 20 dk da işler halloluyo otel dahil hallediyorum.
Muhammet abinin Damadının arkadaşı ile telefonlaşıyor. Bu arkadaşımız Türk. Bulgar Ralli takımının Mekanikeri . Kendisi bizi araba ile alıp Sofyayı gece görmek istediğimiz yerleri gezdiriyor. Bunların resimlerinide verelim. Ertesi günü lastik işine bakarız diyoruz..
Kırca ali Mestanlı- Yünanistan sınırına doğru nefis virajlı bir yolda Muhammet abi ile sırf viraj sürüşü yaptık. Mükemmeldi, motorlar ve biz viraja doyduk. Gerçi kameram Goproo değil Çinpro ama, olsun idare eder. Buyrun.
Özellikle esimin 5-7 kusak gerisinin oldugu yerler olmasi sebebiyle birlikte yapmak istedigim bir guzergah, guzel bir rapor ve guzel gidiyor.
Paylasim icin cok tesekkurler. Kismet olursa biz de ayni yoreleri, esimin antimotosiklet gurubundan olmasi sebebiyle arabayla da olsa torunlar okullu olunca yapmak istiyoruz.
Hemen otelin yanında bu kadar şans olur, yeni açılmış Margel isimli lastikçiyi bulduk. Adamlarda mükemmel işçilim vardı. Sürpriz bişi yok, Fiat tablosu asılı zaten. Hemen lastiği yaptırıyoruz. Ardından Balans, ben ön lastiğin balansını beğenmemiştim onuda yaptırıyoruz. Ve fiat Toplam 28 Leva, (2 Leva 1 Ero )
Daha sonra Sofyanın Güneyinde Verici kulesinin bulunduğu tepeye hareket ediyoruz. Muhammet abi 25 sene önce burada askerlik yapmış. O sıralarda hatıra fotoğrafı çektirdiği çeşmeyi bulduk ve orda aynı pozda bir foto daha çekindi. Neyse uzatmıyalım, buradan baktığında Tüm Sofya ayağınızın altında. Her yeri görebiliyorsunuz. ( Bu arada bu verici binasını Kominizm zamanında Ordudaki Türk askerlerine yaptırmışlar. İnşaatta sadece Türkler çalışmış. Oranın Yüksek gerilim hattınıda Muhammet abi askerliği sırasında çıkmiş, direkleri dikmişler aylarca.
Burası o Bölgede Mükümmel bir mesire alanı. Buranın adı Zlatini Mastave , yani Altın Köprü anlamına geliyormuş. Sebebi önceden bu dereden altın tozları akarmış ve sabah erken güneş ışığı vurduğunda kayalar altın renginde görünürmüş. Hikayesini oradaki işletme sahibinden öğrendik.
Daha sonra öğleden sonra hareket ederek, Sofya, Pernik, Köstendil rotası ile Makedonya sınırına geldik ve Makedonya ya giriş yaptık.
Üsküp te Kamping de konakladık. Muhammet abi çadırını kurmaya çalışıyor. Ben dayanamadım çayımı demledim. Akşam karnımızı doyurup , bir güzel dinlendik. Sudan geçirdiğimiz terli çamaşırları kuruttuk. İki motor arasında gergi lastikleri işe yarıyo böylece.
Sol başta oturan Arkadaşımızın ismi Paşa. Herkez tanıyor. Arnavut asıllı. Daha sonrada baya sohpet ettik. Makedonya da dönen etnik oyunları falan anlattı.
Neyse bunlarda Üsküp manzaraları. Buyurun.
Rakı imalatınamı başlasak nedir diye düşündük hani.
Daha sonra rota Kosova, ve sınır.
Sonrasında Kosova dan manzaralar.
Prizren e varmadan bir su başında durduk. Bu arkadaşımız eşi ile piknik için gelmiş. Muhabbet ilerledi kendisi tekstil ile ilgili. Bize Motosiklet kıyafetleri ile ilgili detaylı bilgi verdi. Olması gereken standardın 1200 derece sıcaklığı 11-12 saniye kadar dayanması gerektiği idi. Ve bununla ilgili imalat yapan Bulgar firmaları ve adreslerini Muhammet abiye verdi. Sonrasında Prizren den manzaralar.
Sinan Pşa cami uzaktan görünümü.
Arnavut Ömer . Baya Türkçe Muhabbet ettik. Pirizren de herkez Türkçe kuşuyor zaten.
Az gittik Uz gitti derken Pec kasabasına yaklaşırken kaybolduk. Navigasyonun azizliği ile ara yollardan köy yollarından geçtik. Aslında Tabela azizliği diyelim. Neyse Pec e yakın Kosuric isimli köyde , kahve olduğunu gördüğümüz yerde durduk. Tabi çay kahve yok ta neyse.
Yaşlı olan kardeş Ali, genç olan oğlu . Ali bize Dubrovnik i anlattı falan filan. Ağabeycim şunu öğrendik, Kosovaya girmek için, Pasaporta, Sigortaya, vizeye falan gerek yok. EZEL dizisini iyi bil yeter. Yav herkez Ezel başladığı zaman kahvelere koşuyor hayat duruyormuş. Ezel Abiii diyen geliyo, Türkiyeden gelmişiz. ( Ezel i hiç de izlemedim nedir onuda bilmem ya neyse idare ettik tabi ) Muhammet abi de verdi bize Ezel ayarı, Soraki her yerde Muhammet abi bunu Kullandı. Arnavutlukta petrolde bir ara baktım Millet Bana Ezel abiii diyo. Muhammet abi organize etmiş yaaaa.
Neyse sonuç olarak ağabeycim Biralar geldi illaki içicen Misafirsin, Ezel abisin , ne yapalım içtik. 1 Saate yakın sohbet Muhammet sonra müsaade isteyip devam ettik.
Neyse biranın üzerine dedik fazla gitmeyelim, gerek yok. Yolda sınıra yakın hemen bir otel gözümüze çarptı. Otel Antika. Hemen yanaştık aslında Salaş bir yerdi. Adam başı 10 Ero burada kaldık. İyi kide kalmışız. Gezinin en lezzetli yemeğini burada yedik desem yalan olmaz. ( Üsküp Köfte kuru fasülye ve Buradaki Dana tava)
Kiremit içersinde Dana eti üzeri Kaşarlı , yok böyle bişey yav, et değil lokumdu. Her şey dahil sanırım iki kişi 8 Ero tuttu.
Sabah devam ediyoruz. İstikamet Karadağ. Kosova gümrükten çıkış yapıyoruz. Konteynırlar dahi Türk malı . Sınırı çıkıyoruz ve Karadağ gümrüğüne 10 Km. var. Arada 10 Km lik boş bölgeden sürüyoruz.
Pec den sınırı çıktıktan sonra Karadağ da devam ediyoruz ve İlk durak Rozaje oluyor. Doğa içersinde, havası suyu güzel yerler. Akabinde Berane ve Andrijevca. Bu ismi unutmam mümkün değil. Sonraki resimlerde izah edeceğim.
Karadağ da her yerde hız sınırlarına uyduk. Ancak Karadağ polisi Pusu atıyo. Bunu her yerde gördük. Bir dal parçasının arkasına saklanıyo, levha hak getire, elinde fiii tarihden kalma bi radar. Sendemi ölçüm yaptı yoksa önceden bir ölçümü nedir bilinmez. Birden yola atlıyo, küçük bir dur levhası , oda bişiye benzese görünmüyo bile . Hooop radara girdin . Bu hırbo dicem bize öyle yaptı.
Ne dediysem boş.
Pasaport ver, banka para yatır gel.
Ya levha yok , bak öncesinde Şehirler arası yol ve 93 ile gittiğimizi sen söylüyon.
Yokk pasaport.
Allem ettik, galem ettik, yok oğlu yok. Bu arada Chas işareti yapıyo anlamamazlığı geliyorum.
Sonunda tam işlem yapacak Muhammet abi başladı Bulgarca konuşmaya. ( Zaten o coğrafya Bulgarca ve lehçeleri)
Polise ben veririm hallederiz deyim eline 10 Ero sıkıştırıyo. Birden Polisle Bradır olduk yaaavv.
Ağzında diş yok, zaten tek başına , içimden geçiriyorum vur şuna bayılsın, git karakola memurunuzun başına güneş geçmiş de yürü gitsin gibiii…..
Neyse ağabeycim 10 Ero cebe inince bizim Polis bir tatlı oldu, bize yol tarif etmeler, Kardeşim demeler.
Dedim 10 Ero ; Kardeş olduk, bir 10 Ero daha senin sülale ????
Dobro dobro diyo.. Ya sabır.
Daha sonra Ara yoldan Kolasin ve oradan Podgorica başkentleri. Kolasin tam bir dağ ve kayak kasabası. Nefis bir yer ve manzara idi. Sonrasında Tüneller , virajlar, tüneller……
Sahil görüntü. Artık Budva, Kotor aşağıda.
Neyse sonunda Budva çıkışında Lepetane isimli bir sahil köyü. Feribotun da kalkış noktası. Tam tabelanın orda bir Kamping bulduk , sezonu açmamışlar, Kamp sahibinin kızı sanırım, bizi karşıladı.
Gece saat 02 40 gibi uyandım. Çadırda bidonumda su kalmamış su doldurup içeyim istedim. Çadırın Fermuar sesine , Hafif horultu ritmindeki Muhammet abi seslendi, dışarıda konuşup duruyolar yavv şunlara bişi söyle dedi.
Tamam abi dedim.
Su doldurdum geldim. Hemen 10 Metre önde yolun deniz kenarında Bankta Kampingin kızıydı. Erkek arkadaşıyla. Samimi ler.
Hemen çadıra girdim.
Muhammet abi sesleniyo, söyledinmi.
Abi yat sen. Yes Yes.
Muhammet abiden homurtular tabi.
Sabah Kotor u dolanmadık. Feribotla karşıya geçti ve İstikamet geze geze, Hırvatistan Dubrovnik. Feribotta ilginç olan güvercinin yuva yapmış olması ve küçük yavruları olması herkezin dikkatini çekti.
Evet Karadğ dan çıkıyoruz. Hırvatistan a giriyoruz. Bu arada 8-10 Km kadar bozuk stabilize yol var. Daha doğrusu yapım çalışması devam ediyor. Burada tepeden tırnağa beyaza büründük.
Hırvata girip hemen sağda gölge yere çektik. Bizim gibi 2 motorcu vardı. Onlarla tanıştık. Muhabbet muhabbet, İsimleri Hannes ve Herman BREİTHUBER. Bunlar baba oğul. Avrupayı tura çıkmışlar. Baba da Vstrom DL650 K8 var oğlunda ise GSR 600 . İstanbul a kadar gitmişler, ve Memleketleri Avusturya ya dönüyorlar. Baba 60 yaşında, oğlu 26 idi sanırım. Oğlan baya Türkçe kelime öğrenmiş. Hoş konuşuyo. Babasına Moruk falan diyo
Aslanım, tosunum muhabbetleri var .
Neyse Muhammet abi başlıyo sormaya, daha doğrusu bana sor diyo, DL için ne yağ kullanıyo, Kaç Km. de değiştiriyo, Tur boyunca ne kadar yağ eksiltmiş, …… daha bir sürü soru. Neyse soruyoruz elbette.
Bu arada Muhammet abi Yakıt meselesine Tur boyunca taktı. Kendi makinası benimkinden biraz fazla yaktı Depoda 300 gr kadar. Bunu mesele yaptı. Hatta Sofya da Trafik ışıklarında duruyoruz, arkada Muhammet abinin sesi kesildi noluyo diye baktım, Aralarda hep kontak kapatıyo. Pes abii beee. Hatta bir ara otobanda baktım aynadan tam arkama sokulmuş, onladım Türbilanstan faydalanıyo. Hemen sağa kaçtım, oda arkamda, sola kaçtım oda arkamda. Neyse sonunda depolar aynı aldı da rahatladık. Sitresten urtulduk.
O kadar dedim kaptana yolu kapatma diye ama nafile.
Evet Dubrovnik i gezdik, yola çıkma zamanı. Meşhur köprü ve fotolarımız. İstikamet Mostar.
Bu arada Hırvat tan çıkıp Bosna hersek topraklarında 15 Km kadar gidip tekrar Hırvat a giriyorsunuz. Bieze bakmadılar bile devam dediler. Mostar istikametine döndükten sonra, Muhammet abinin açlık sinyalleri ile Hemen bir Restoran da durduk. Restoranda antika şeyler vardı, bunların faal olduğunu öğrendim. Ve bir Gramafon vardı sordum 100 yıllık dedi ve , Gramafonu kurup iğneyi plak üzerine indirdi. Yaaaa ne büyüleyici bir ses anlatamam. Hep merak ederdim, burada dinlemek nasip oldu. Benim için en güzel zamanlardan biri idi.
Mostar a ulaşıyoruz. Kısa bir şehir turu ve ardından Mostar köprüsü. Laf kalabalıklığı yapmayalım. Fotolar anlatsın.
Köprüden bir genç atlamak için çıktı, epey bir serenat yaptı, arkadaşları para topladı ve 5 Ero olunca genç atladı. Gösteriyi Kamera kaydına aldım. Görüntüleri bilahare yükleyince yayınlayacağım.( Arada yorumlarımda oldu ittirin lan şunu çok bekledik falan diye her neyse ) Bu arada o kadar çok Türk ziyaretçi varki Mostar da. Türkiyedesiniz. Herkez Türkçe konuşuyor.
Mostar dan çıkıp Serejovaya ( Saray Bosna) ya gidiyoruz. Bu aradaki yol gezinin en Mükemmel yolu olarak kayıtlarımıza geçti. Bir yanda mükemmel nehir ve manzara, yol süper yeni yapılmış, pürüzsüz bir pist asfaltı. Hız limiti Bosna için saten 110 Km. il yolları. Nefisti nefis. Motorda orta sehpa kalmadı. Lastikler son kuruşuna kadar parasını hak etti.
Evet Saraybosna da barış gücünde görevli sınıf arkadaşımı ziyaret ediyoruz. Sağolsun bize Ev ayarladı. Aksam Türkuaz restoran a yemeğe gittik. Bu arada fotoğraf makinasını unuttuk ve foto yok. Neyse. Saraybosnanın son durumu , etnik yapısı, vs. vs. aklımıza gelen her şeyi öğrendik. Serebreniska katliamının iç yüzünü öğrendik. Gözlerimiz doldu ,ağladık. Anlatılacak gibi değil. Avrupanın ortasında neler oluyor. Şu anki durum da iyi değil zaten.
Daha sonra dönüş rotası başladı . Dedik nerden gidelim falan filan. Sırp üzerinden dönmemeye karar verdik ve, Saraybosna- Trnova- Foca – Hum üzerinden Karadağ a girip Arnavutluk üzerinden dönüşe başladık. Bu yol Karadağ a kadar hemen hemen kimsenin kullanmadığı, köy yolu, yer yer patika gibi bir araba zor geçiyo, 1 mtre ye kadar daralan yollar, orman, patika herneyse sonunda sınıra geldik. Bu sınır pek kullanılmadığından sınırda görevli polislerde güvercin besliyo, siz nerden çıktınız der gibi baktılar bize. Pasaportlara baktılar birimizde Türk Yeşil Pasaport, diğerimizde Bulgar pasaportu, siz arkadaşmısınız, nası bir araya geldiniz muhabbetleri falan filan. Neyse Tahta tabanlı yıkılacakt diye konktuğum köprüden geçerek Karadağ sınırına geldik tekrar.
Karadağ da her yer Tünel, köprü, viraj, vs. Zevkle kullandık motoru. Bu arada Durmitor Milli parkını es geçmek zorunda kaldık. Gerçi gezdiğimiz yollar itibariyle fazlasını bile gördüğümüzü düşünüyoruz.
Muhammet abinin açlık krizleri üzerine mola verdik. Yol üstündeki bu tesis te Muhammet abi Bulgarca anlaştılar, şimdi ben diyorum sor bakalım
Ekmek varmı.
Yokmuş,
Ama Masalarda yumurta var bu ne,
Yumurta alırsan ekmekte varmış diyo.
Ehh iyi abi, Ben ekmeği alim sen yumurtasını.
Çay istiyoruz. Fotodaki gibi geliyo. Yanında Bal ve Limon ile servis ediyolar. Bilginize.
Karnımızı doyuruyoruz. ( Konservelerimiz ve yumurta ekmek ile ) İşletmeci kız ters bakıyo her şey motor çantasından çıktı ya .
Hızlı bir Karadağ geçişi ile Arnavutluk a geliyoruz. Bozaj sınır kapısından Karadağ dan çıkıp Arnavutluk a giriyoruz. Shoder gölü etrafında seyre başlıyoruz. Sınır kapısından sonra yol çalışması ve 10 Km kadar devam ediyor, toz toprak Stabilize, yüklü motorlarla dans edip duruyoruz. Hemen sınırı 2-3 km geçince ilk benzinlik var. Oradan birileri el kol hareketleri ile bize sesleniyorlar gelin diye. Hayırdır deyip dönüyorum. Peşimde Muhammet abi giriyoruz petrole.
Alman Toulant Hagi isimli motorcu arkadaş, altında Hayabusa yolda kalmış. Adamda gram İngilizce yok. Petroldekilerde desen Almanca var ama, bize çevirecek, Türkçe , Bulgarca veya İngilizce yok. Neyse olaya ister istemez müdahil oluyoruz. Yardım istediler ya.
Adamcağız bizden grenajı sökmek için Aylan anahtar istiyo. Vidaları gösteriyo.
Marj basıyo motor çalışmıyo. Sviçleri kontrol ediyoruz, Problem yok, arkadaşa sigortaları soruyoruz nerede diye. Problemin orada olacağını iletiyoruz. Bu arada Kendisi Almanya da servis ile konuşuyor. İş uzayacak, saat 14 30 civarı. Zaten geç kalıyoruz.
Muhammet abi aylan anahtarını veriyo, biz devam edelim diyo. Vatandaşa anahtar senin olsun diyoruz. Adam şaşkın ama nasıl olur modunda alman kardeş. Diyoruz problem değil. Parasını vermek istiyo, yok diyoruz. Nolur bir kahve için hesabı tamam diyoruz kahvesini içerken vatandaş elinde 10 Amp. Sigorta atmış, Oyuncağını kırmış çocuk gibi , boynu bükük bir gelişi varki anlatamam.
Neyse hacı geliyo sigortayı gösterdi bana ne yapacağız gibilerinden , boynu bükük. Baktım dedim problem değil hallederiz, Sigortayı çöpe fırlattım. Adamın gözler çakmak oldu.
Otur sende kahve iç brader hallederiz. Motora gidiyoruz çantadan bir avuç sigorta getiriyorum , adamın gözleri busefer iki kez fırladı. Neyse 10 Amp. Sigorta veriyorum. Bir tanede yedek. Ne olur nolmaz al bi yedek daha diyorum. Ve Hayabusa çalışıyor. Yaaa bu alman kardeşi görecektiniz. Ne yapacağını şaşırdı , bize sarılmalar, ağabeycim ne fotoğraflar çekti, sitesinde yayınlayacakmış. Adresler alındı verildi.
Bu arada Muhammet abi Petrolcü ile göbek yarıştırdı. Muhammet abi sayesinde bende Bu gezide Kilo aldım bee.
Haaaa bir ara hareket etmeden önce motoru topluyorum arkadan bir ses. Petrolde millet toplanmış, Alman dahil Ezel abiiii muhabbeti. Muhammet abi organize ediyo tabii.
Neyse geciktik ama hareket etetik.
Ağabeylerim Tiran ın içindeyi. Muhammet abinin açlık krizi tuttu yine. Abi diyorum buralar tekin değil bak gidelim Sana Makedonya Ohdrid te bi güzel yemek yedireyim. Yok gözlerim kararıyo. Neyse Börekçinin önünde durduk. Üç polis memuru var, birisi bayan. Motorları koyduk dedik hemen börek yiyip gidelim. Bayan polis Türkçe öğrenmeye çalışıyormuş. Kız kardeşi izmirde evlenmiş. Gayet güzel muhabbet etmeye çalıştı bizimle. Bu arada etrafımızı çocuklar sardı. Ağabeycim kesin bişilerimiz gidecek ama hayırlısı diyorum. Hemen 5 metre ilersi börekçi. Polis abi Çanta yanına al, Kask yanına al. Diyor tatlı bir Türkçe ile. Durum ciddi. Dedim Motorlar.
Biz burada motor burada, biz gitti motor gitti.
Al buyur. Muhammet abi nolur çabuk hadi yiyelim şu börekleri.
Hemen yedik börekleri Polisler sağolsun motorun başında. Kazasız belasız hareket ettik.
Tüm bir gezi boyunca hiçbir yerde konrnaya basmadık. Hiç kimsenin de korna çaldığını duymadık. Trafik kurallarına tüm ülkelerde kesinlikle uyuluyor. Hiçbir yerde sıkıntı yok. Hatalı sollayan biri karşınıza çıkmıyor. Sizi sıkıştıran yok. Herkez öncelik veriyor. Keyifle motor kullanıyorsunuz. Taaaa ki Arnavutluk a kadar. Tabu burasıda aşacaktır bunları. Tüm korna sesleri Arnavutluk ta başladı, bizde burada çaldık kornayı. Dikkat edin . Çooook dikkat edin. Anlatmim.
Efendim en güzel konrna sesi , Elbasan dan Makedonya sınırına doğru Geçtiğimiz 3 Türk tırının selam kornası idi. ( Yaa abi bir tırın kornası bu kadarmı güzel olurmuş. Sanki memleketim di beee , Gözlerim doldu yaa)
Makedonya ya Struga tarafında ki sınır dan girdik iki tarafta çalışıyo ama, burada yol daha düzgün dü.
Ohrid te dinleniyoruz. 15 Ero ya daire tuttuk. Ohrid turu. Bu arabaların yerleri değişmiş, Geçen sene geldiğimde hemen sağ tarafta bahçe içersinde idi, buraya taşımışlar.
Yola devam Bitola dayız. Atatürk ün okuduğu Manastır Askeri okulu.
Bitola çıkışta Son ucuz benzinimizi alıyoruz. Bu arada Muhammet abi bağırıyor, Koş koş, Bir ADV yolda kalmış, servisle Morusan a götürüyolar çek fotomuzu diyo. İşte çektim. Muhammet abinin söylemi aynen aktardım.
Sınırda bir Tur otobüsü biz Yunanistan a girerken onlar Makedonya ya giriyodu. Oldukça ucuz bir tur. Otelleride otobüsün arkasındaki romörk. Bakın ne çözümler var.
Hızlı ve seri bir şekilde Yünanistan ı geçmeye karar veriyoruz. Zaten Muhammet abi için süre uzadı. Artı yağış var Kampingde kalalım diyodum, iş sakat, dedik gidelim. Otobanda bastık 150 civarı seyrettik ve 1 depo 340 Km civarında gitti. Aslında gayet iyiydi. En uzun da Karadağ da 454 km ve ilk yedek yandı 10 Km gidilmişti.
Yolda kısa molalar veriyoruz. Sadece Kavala ya girdik. Bir iki motor mağzasına baktık. Yakıt ikmali yaptık ve devam. Buralarda pek foto çekmedik. Geçen sene bu rotayı ben aracımla yapmıştım. Muhammet abide istemedi zaten.
Geceyi Lapseki Öğretmen evinde geçirdik ve sabah yola çıktık. Yine yağmur altında biraz sürüş yaptık ve İzmir e ulaştık. Muhammet abiyi dükkanına bıraktım ve orada bir fotoğraf çekindik. Bende eve hareket ettim.
Klasik bitiş Km fotoları çekildi. Toplamda 3918,8 Km yol yapmışız.. Umarım isteyen arkadaşların hepsi gönlüne göre geziler yaparlar. Bizi okuyan, izleyen herkeze teşekkür ediyoruz,
Bu arada gezinin enlerini çıkartıp onlarıda ekliyeceğiz. Maliyet merak eden arkadaşlarda olacak elbette, her yerde not aldım fiyatları, detaylı bir maliyet hesabıda birkaç güne kadar çıkartırım. Ama şunu söylim 500 Ero yu bulmadı sanırım. ( Her şey , Free deki sigara ve hediyeler dahil) Tüm arkadaşlara selam ve sevgilerimizle. Hoşçakalın.
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız