Arama     Konular    
  Üye Ol antalya escort Ana Sayfa  ·  Konular  ·  Dosyalar  ·  Hesabınız  ·  Haber Gönder  ·  Top 10  ·  T.C Karayollari Haritasi  
Ana Menü
· Ana Sayfa
· 2. El Ilanlar
· Anketler
· Ansiklopedi
· Arkadaşına Tavsiye Et
· Arşiv
· Bize Ulaşın
· Dosyalar
· Faydalı İçerik
· Forumlar
· GizlilikPolitikasi
· Haber Gönder
· Hakkimizda
· Harita
· Konu Başlıkları
· Oyun Alanı
· Top 10
· Videolar
· Web Links
· Üye Günlüğü
· Üye Listesi
· İzlenimler
· Özel Mesajlar

Kimler Sitede
Şu an sitede, 252 ziyaretçi ve 0 üye bulunuyor.

Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.

Giris
Nickname

Şifre

Guvenlik Kodu: Guvenlik Kodu
Guvenlik Kodunu Yeniden Yaziniz

Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.

Dost Siteler
www.webevi.com www.lamaorda.com www.saglikbilgisi.com www.bilgisayarbulteni.com www.thelostdownload.com www.ucretbordrosu.com


Ikiteker Motosiklet Fan Klubu - Motosiklet ve motosikletli yasam kulturu: Forums

Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi :: Başlık Görüntüleniyor - NEDEN SEBEP ??? / GEORGIA
 YardımYardım   AramaArama   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

NEDEN SEBEP ??? / GEORGIA
Sayfa Önceki  1, 2, 3, 4  Sonraki
 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Geziler/Toplantilar
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
duroturk
Yeni Kullanici
Yeni Kullanici


Kayıt: Feb 04, 2009
Mesajlar: 39

MesajTarih: Pzr Ksm 27, 2011 7:24 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Ercument Bey, Mestia yolundaki hararetli calisma, Saakasvili hazretlerinin Mestia civarlarina yeni yaptirdigi evine yol goturme cabasiymis. Yakin zamanda da acacaklarmis.

Ben yolu gece gecmek zorunda kalmistim.

toaxe demiş ki:




Bu da muhtesem Ushba Dagi bu arada. icon_wink.gif
_________________
Nurettin Ozcan
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM Adresi
toaxe
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jan 07, 2004
Mesajlar: 193
Nerden: istanbul

MesajTarih: Pts Ksm 28, 2011 9:44 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver





Burası aşağı yukarı 1500 mt yüksekliğinde bir bölge etrafımız dağlarla çevrili hatta bunlardan Ushba isimli bir tanesi 4.400 mt. yükseklikte. Her taraf yemyeşil, mutlu mesut hayvanlar her yerde otluyorlar, insanlar büyük bir yavaşlık içinde görünüyorlar. Cennet gibi bir yer.
Ancak biz buraya herhalde başka umutlar ve beğenilerle gelmiş olmalıyız ki, “ulan bu kadar saat bunun için mi geldik (ve daha fazlası…)” ifadeler kullanmamıza neden oldu. Halbuki insanlar buraya ferah feza arabalarla aheste beste gelip, bir gün trekking, iki gün horse riding gibi aktiviteler yapıyorlar. Dolayısıyla da memleketlerine dönünce “bir yere gittik, oha oldum yani “ gibi anlatıyorlar. Halbuki biz 140 km. yolu 3,5 saatte hoplaya zıplaya almış motosikletçiler olarak vücutlarımızın her bir cm2 yeri ağrıyorken bu yerden keyif alamıyorduk.

Hemen bir lokanta bulduk. Burada da mutfağı iki kadın işletiyor yemek yine aynı usül pişirilmiş. Adını bilmediğim ama tadı güzel bir yemek yedim. Alp gene kişnişi beğenmedi ama yapacak bir şey yok, buradaki yemekler böyle. Yeterince dinlendiğimize kani olup tekrar yola koyulduk.

İlk hedef Lady Nuna. Yeterince uzun bir sürüş sonrası Nuna’nın yerine varıyoruz. Bizi gören kadıncağız gene koşup sözlüklerini getiriyor ve Alp’e sorular yağdırıyor. Orada konaklarken Alp kadına “ Bu kadar meraklısın gel seni Türkiye’ye götüreyim” diyor. Nuna reddediyor “burada her şey doğal, burası çok güzel, oraları istemem ben burada mutluyum” diyor. Bunun üzerine Alp “helal olsun” diye Nuna’ya sarılıyor.

Bu tarihi anı ve Nuna’yı Alp’in Gürcistan’da sarıldığı tek kadın aynı zamanda onu reddeden tek kadın olarak resimliyoruz.

Bu arada Ted’in biten benzinine çözüm yine Nuna oluyor. Lady Nuna bizim için Gürcistan’da bir numara.

Tekrar yoldayız, dönüşte yol yapım çalışmaları yüzünden duraklamalar daha fazla oluyor. Bir ara karşıdan bizim gibi maceracı 2 motosiklet geliyor, biri Alman diğeri Avusturyalı. Onlara yolu anlatıyoruz. Onlar bizim gibi değil Mestia da kalacaklar, dinlenecekler. Bu zorlu kırıcı yolu ancak 4 saatte bitirebiliyoruz.





_________________
Toaxe / Ercüment Oğuz

34 DM 1706 - C 800 (Tortor)
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
toaxe
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jan 07, 2004
Mesajlar: 193
Nerden: istanbul

MesajTarih: Pts Ksm 28, 2011 12:37 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver











Yolda yine Zugdidi’ den geçiyoruz. Biz Alp’le benzin alırken Ted ve Leda bir markete giriyorlar. İstikametimiz bu kez Poti.

Deniz kenarındaki bu kent aynı zamanda büyük bir limana sahip. Yorgun argın buraya vardığımızda bu koca sahil kentinde sadece tek bir şehir oteli olduğunu öğreniyoruz.

Saat 21,45 artık daha fazla yol gidecek enerjimiz kalmadı. Ted oda sormak için içeri giriyor fakat hemen dışarı çıkıyor. Arka çantayı açıyor ve içinden bir şişe şampanya çıkartıyor. Bu zorlu yolu bitirdiğimiz için hepimizi kutluyor. Fışkıran Şampanya biraz üstümüzü kalanı da midelerimizi yıkıyor. Otele dalıyor, direkt duşlara giriyoruz. Kolay değil sabahtan bu yana kaba hesap 14 saattir yoldayız.
_________________
Toaxe / Ercüment Oğuz

34 DM 1706 - C 800 (Tortor)
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
toaxe
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jan 07, 2004
Mesajlar: 193
Nerden: istanbul

MesajTarih: Pts Ksm 28, 2011 5:24 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Merhaba;

Sn. Durotürk ; Desenize her yer aynı, devlet büyüklerinin bu kadar büyük harcamaları kendi çıkarları uğruna kullanması sadece bazı milletlerle kısıtlı değilmiş... Ama o yolun çok yakında açılabileceğini sanmam. Eğer açılırsa açıkcası adamları kutlamak gerekir.
Umarım siz o yolu, üstelik gece vakti motosikletle geçmek zorunda kalmamışsınızdır.
Ushba dağı hakikaten muhteşemdi...(ismini öğrenmiş oldum).

Saygılarımla.
_________________
Toaxe / Ercüment Oğuz

34 DM 1706 - C 800 (Tortor)
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
Narada
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 24, 2003
Mesajlar: 399
Nerden: Ankara

MesajTarih: Pts Ksm 28, 2011 5:31 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Gezi çok güzel gidiyor... Mestia gerçekten güzelmiş.

Bugünkü bir habere göre 10 Aralıktan itibaren Gürcistana giriş için Pasaport gerekmiyecekmiş.

http://siyaset.milliyet.com.tr/turkler-bu-ulkeye-kimlikle-girecek/siyaset/siyasetdetay/28.11.2011/1468531/default.htm
_________________
Fikret
F650 Ankara
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
VAP53
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 28, 2003
Mesajlar: 12125
Nerden: İstanbul/Çanakkale

MesajTarih: Pts Ksm 28, 2011 6:12 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Cok guzel sey gezmek, yolda olmak, yolcu almak... Tesekkurler binlerce kez... icon_smile.gif
_________________
Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - IST. & Geyikli

Turkiye durmaksizin doguya giden bir gemidir, bazilari bu geminin guvertesinde batiya dogru kosarak batiya gittiklerini sanarlar (Filozof Sakallı Celal).
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder AIM Adresi
toaxe
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jan 07, 2004
Mesajlar: 193
Nerden: istanbul

MesajTarih: Pts Ksm 28, 2011 8:43 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Merhaba ;

Sn. Narada; Bizim çıkışımızdan önce Başbakan kimlikle geçerek bir şov yapmıştı zaten.. ama bizim uygulamamız pasaportla olmuştu. Geçişler pasaport yada kimlik ne ile olursa olsun esas sıkıntı bizim taraftaki işlemlerin yavaşlığı ve uzun prosedürler.
Çok hızlı davranılsa bile neredeyse 1 saat sürüyor bizim taraftan çıkmak yada girmek. Gürcistan tarafı ise en çok 5 dk. (onda da bilgisayar arızası olduğundan uzun sürmüştü)..
Araçsız geçişler elbette daha hızlı olabilir. Ancak oraya motosiklet yada arabanızla giderseniz sanıyorum aracı kaydetmek için yine pasaporta ihtiyaç duyulacaktır.

Sn. VAP53 ; Kesinlikle haklısınız icon_biggrin.gif şu anda bile keşke yolda olsam diye düşünüyorum.

İlgilerinize teşekkür ederim.

Saygılarımla.
_________________
Toaxe / Ercüment Oğuz

34 DM 1706 - C 800 (Tortor)
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
toaxe
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jan 07, 2004
Mesajlar: 193
Nerden: istanbul

MesajTarih: Sal Ksm 29, 2011 11:41 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver



Otelin restaurantı 22.00 de kapanıyormuş, kaydımızı yaptırırken iki tane büyük pizza sipariş ediyor ve birazdan inip yiyeceğimizi söylüyoruz.

Banyo yaparken bir gün önce yıkayıp kurumadığı için Alp’in çantasına astığım çorapları tekrar yıkıyorum ama nedense temizlenmiyorlar. Banyo sonrası sadece görev yapar gibi pizzalarımızı yiyoruz. Hepimiz perişanız. Çok oturmuyor yatmaya gidiyoruz. Sürpriz bu seferde odamız sivrisinek kaynıyor ama biz her şeye rağmen uyuyoruz.

9.Haziran 2011 gene erken kalkıyor, toplanıyor ve kahvaltı yapmadan Batum’ a doğru yola çıkıyoruz. Zaten iki şehrin arası 90 km.

Şehirden çıktıkça buradaki otellerin şehir dışında deniz kenarında olduklarını görüyoruz. Gürcistan’da ilginç olan bir şey de ana caddelerde sokaklarda yayılan inek sayısı. O kadar çoklar ki kendinize “Ne bu ya, Hindistan’ a geldik de farkında mı değiliz “ diye soruyorsunuz. Tabii bu durum aslında ciddi de bir tehlike oluşturuyor. Yok.. yanlış anlaşılmasın yola bıraktıkları mayınların tehlikesi değil bahsettiğim. Hayvanlar hiç kaçmıyorlar, öyle mal mal yatıyorlar yolun üzerinde. Ondan kaçmaya çalışan araçlar da korna kıyamet birbine doğru direksiyon kırıyorlar. Akşam karanlığında da böyle, sabahın erken saatlerinde de böyle.

Batum’ a 30 km. kala yol düz gidin demesine rağmen Ted birden sola dönüp başka bir yola gidiyor. Neden diye işaret ediyoruz Takip edin diye el işareti yapıyor. 10 km. böyle gittikten sonra orada birine yol soruyor ve geri dönüyoruz işaretini çekiyor. Anlıyoruz ki Zumo’ ya güvenmiş, o da Gürcistan’da çalışmadığından boşu boşuna 20 km. yol yapıyoruz.


Batum’ a varıyoruz.. bu kez de kahvaltı yapılacak yer konusunda kriz çıkıyor. Bildiğimiz geçen defa yemek yediğimiz, tertemiz ve deniz kenarında olan yer var. Ted alıp başını gidiyor, şehir merkezinde bir yer arıyor. Bunun nedenini bilmiyor ve anlamıyoruz da üstelik şehir merkezi yol yapım çalışmaları yüzünden inşaat alanına dönmüş.

Sonunda bizce anlamsız bir yerde duruyor ve yine Haçapuri yiyoruz, çünkü orası bir bistro ve adamlar daha açmamış. Allahtan bu Haçapuri yi sokak arasındaki büfelerden, en lüks lokantalara kadar her yerde bulabiliyoruz. Söylüyoruz 2 tane haçapuri ve karnımızı doyuruyoruz. İki gün kaldı olay çıkartmaya gerek yok diye birbirimizi sakinleştiriyor ve sınıra doğru sürüyoruz.






_________________
Toaxe / Ercüment Oğuz

34 DM 1706 - C 800 (Tortor)
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
toaxe
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jan 07, 2004
Mesajlar: 193
Nerden: istanbul

MesajTarih: Sal Ksm 29, 2011 12:00 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver



Sınıra geliyoruz. Gürcistan tarafından çıkış en az giriş kadar kolay. Sadece bir bilgisayar arızası olduğu için bu kez 3 değil 5 dak. sürüyor geçişimiz.

Türk tarafında gene geçiş işkencemiz başlıyor. Bu kez de son geçiş işlemini yapacak memur Alp’ e motosikletiniz için yeşil sigorta gerekli diyor. Alp’i sıradan çıkarıp içeriye sigorta yaptırsın diye gönderiyor. İçeride Alp ‘ in bu sigortaya ihtiyacı olmadığı zaten trafik sigortası olduğunu söyleyen diğer memurlar tekrar Alp’ i kuyruğa gönderiyorlar. Alp’le memur tartışıyor. Memur “ben size söylemedim, Yunanlı motosikletçiye söyledim” diyor. Yalan söylüyor çünkü Ted evraklarını verirken beraberinde sigorta evraklarını da vermişti. Bunun nedenini anlamıyoruz ama adam bariz bir şekilde zorluk çıkartıyor. Az önce yapmadığı işlemleri ne hikmetse 10 dk. sonra yapıyor ve eksik evrak falan da var demiyor.

Yaşadığımız gümrük işkencesinden sonra bu kez Türkiye yollarında gaza basıyoruz. Daha doğrusu Ted basıyor, biz olası radarlara karşı gayet ihtiyatlı gidiyoruz. Tabii Ted basıp gidince, ne Çaykara’da fasulye ne de Gündoğdu da balık yiyemiyoruz. Hepsi hayal oluyor.

Rize’ yi geçtikten sonra yol kenarında bir benzincide durduklarını görüyoruz. Bizde duruyor yemek yiyor, benzin alıyoruz. Burada Ted ve Leda bizim isteksizliğimizi görüyorlar “ isterseniz siz Sümela’ya gelmeyin, ileride buluşalım” diyorlar. Bizim canımıza minnet, ben zaten daha önceden 6 kere gördüm, Alp de 2 kere gitmiş. “Tamam” diyoruz. Yola koyuluyoruz, Ted koptu gidiyor.

Yola çıktıktan yaklaşık 30 km. sonra Alp’in telefonu çalıyor, ama ne çalmak ısrarla birisi arıyor. Dayanamayıp duruyor ve arayan kim diye bakıyoruz. Arayan Ted. Muhtemelen cebinde basılı kalmış olmalı diyerek yola devam ediyoruz. Az sonra yine çalıyor, bu kez yanıt veriyoruz. O da ne ? Arayan adam Türkçe konuşuyor ve anlıyoruz ki Ted az önce yemek yediğimiz yerde çantasını unutmuş. Bulan insanlar cepten son aramalara bakıp Türkçe isimlere sırayla telefon açmışlar. Önce ben sonra Alp. “Tamam gelip çantayı alacağız” diyoruz .

Dönecek yol bulmak için giderken biraz ileride Ted’i görüyoruz. Panik içinde çantasının kaybolduğunu anlatıyor, meraklanmamasını ve çantasının mola yerinde olduğunu söyledik. Sevinçle gaza basışı görülmeye değerdi. Şanslı kerata… Yolda bir mola da biz veriyoruz.


Sonunda Ünye’ ye varıyoruz. Gece burada konaklayacağız. Şehir çıkışında Ankara Otel’ i gözümüze kestiriyoruz. Biraz pazarlıkla burada kalmaya karar veriyoruz. Temiz ve fiyatları ile uygun bir otel. Gidecek arkadaşlarımız olursa tavsiye edebilirim. Odamızın manzarası çok güzel, insanlar denize giriyorlar. Alp de önce niyetleniyor ama sonra üşenip vazgeçiyor. Şimdilik deniz kalsın, duş bize yeter diyoruz.




Yıkanıp rahatladıktan sonra lobiye iniyoruz. Burada otelin sahibi Atilla Bey’le derin bir sohbete koyuluyoruz.

Konu yaklaşan seçimler, işsizlik, ekonomik kriz, futbol. Bu arada Atilla Bey, bize “ ne zaman ki Karadeniz’ e Rus kadınlar geldi, bizim erkeklerin eski asabiyeti kalmadı, hepimiz bir yumuşadık bir yumuşadık, light erkek olduk” diyor. Kahkahadan kırılıyoruz. Sohbet sohbeti açıyor, derken saat 22,30 a doğru Ted’ler geliyorlar. Otelin altındaki lokantaya iniyoruz. Burada Mezgit tava, salata ve rakı istiyoruz. Bu akşam kendime ödül verip bir kadeh rakı da ben içiyorum.

Gece yarısı odalarımıza çıkıyor ve yatıyoruz. Yarın benim için büyük gün. Elim bu halde iken motosiklet kullanıp kullanamayacağım ortaya çıkacak.

10.Haziran 2011 erkenden kalkıyor ve toplanıyoruz. Kahvaltıya Samsun’da Hasan kardeşimize davetliyiz.

Yola çıkar çıkmaz Ted ilk benzinciye giriyor ve motosikletini yıkatıyor. Samsuna kadar olan yolda sabahın köründe 2 tane radar kontrolü var ama yakalanmadan geçiyoruz.

Samsuna vardığımızda Ted benzinciye giriyor, ben orada kalıp Alp’le Leda’yı otele gönderiyor ve Ted’ i bekliyorum. Ted geldiğinde 250 mt için onun arka koltuğunu deniyorum. Leda’ nın o kadar saat ses çıkartmadan nasıl geldiği anlaşılıyor. Alp’in arka koltukla karşılaştırıldığında bu koltuk , salon salomanje, acayip rahat.

Hasan bizi sıcacık karşılıyor, beraber kahvaltı yapıyoruz. Kahvelerimizi içiyoruz. Yola çıkmamız lazım.
Tortor’ un yanına gidiyorum. Oğluşumu pırıl pırıl yıkamışlar, kırılan aynasının yerine yenisini takmışlar. Benzin deposunu okşuyorum, çaktırmadan kendisini bu kadar gün bu yabancı yerde bıraktığım için özür diliyorum .

Tortoru çalıştırıp depodan çıkartıyorum. Çantalara eşyalarımı geri yüklüyorum. Bileğimdeki sargıyı çıkartıp günler sonra ilk kez eldiven takıyorum.

Hasan ve diğer personel arkadaşlarla vedalaşıyoruz. Kendilerine inanılmaz teşekkür borçluyum. Sağolun güzel insanlar, iyiki varsınız.

Yürüyoruz, ilk metrelerde sanki biraz sarsıntılı yol alıyoruz. Ya yol bozuk ben düşük hızda gittiğimden böyle yalpa yapıyor ya da tortor’ un bir şeyi var. Neyseki birkaç km. sonra sadece yolun bozuk olduğunu anlıyoruz. Doğruya doğru bileğim epey ağrıyor ama bu işi de becermemiz lazım. Vites yükseltiyor ve limitlerimin müsaade ettiği kadar gaza basıyorum.

Merzifon’da kahve mola yerimiz Alp’in ilkokulu karşısı yine..
Merzifon sonrası hava değişmeye başlıyor, yağmur hanım sanırım yine bize eşlik edecek. Osmancık’ a varmadan hava birden sararıyor, ilerde toz duman hortum gibi göğe yükseliyor. Ne oluyoruz derken fırtına bize tokat gibi çarpıyor. 10 mt. önümüzü görmek mümkün değil, üstelik rüzgar dört bir yandan çarpıyor. Zor bela, kendimizi bir benzin ve dinlenme istasyonuna atıyoruz. Kahvelerimizi söylemeye fırsat bulmadan toz duman dağılıyor, sanki 30 sn. önce yaşananlar hayaldi. Derken iri taneli bir yağmur indiriyor, yağıyor, yağıyor, yağıyor…


Yağmur hafifler hafiflemez, kendimizi yola atıyoruz. Yağmur yavaştan duruyor, yol yapım çalışmaları, çamurlu yollar, asfalt yollar, hepsi arkamızda kalıyor. İleride gelirken de durduğumuz Şekerler dinlenme tesislerinin tabelasını görüyoruz, zaten benzin de almamız lazım diyerek buraya dalıyoruz.

Burası esas anlamda kamyoncuların durduğu bir işletme. Bilenler bilir ..böyle yerlerde yemek de hizmet de çok güzel olur. Nitekim Alp ve Ted yedikleri yemeklerin neredeyse bu yolculukta yediğimiz en güzel yemekler olduğunu söylüyorlar.

Burada yemek servisi için kuyruğa girdiğimizde aşçıbaşı ; üstümüze başımıza bakıp, nerden geldiğimizi, nereye gittiğimizi soruyor. Kısaca rotayı anlatıyorum o ise bana vurucu soruyu patlatıyor “NEDEN SEBEP ?..” Gülüyorum. Ne anlatabilirim ki…. Ama yolculuk hikayesinin başlığını da böylece buluyorum.
_________________
Toaxe / Ercüment Oğuz

34 DM 1706 - C 800 (Tortor)
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
VAP53
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 28, 2003
Mesajlar: 12125
Nerden: İstanbul/Çanakkale

MesajTarih: Sal Ksm 29, 2011 2:23 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Ercüment gercekten ciddi notlar alınacak bir rapor olusturmussun, cok tesekkurler sahsim adina... icon_smile.gif
_________________
Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - IST. & Geyikli

Turkiye durmaksizin doguya giden bir gemidir, bazilari bu geminin guvertesinde batiya dogru kosarak batiya gittiklerini sanarlar (Filozof Sakallı Celal).
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder AIM Adresi
toaxe
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jan 07, 2004
Mesajlar: 193
Nerden: istanbul

MesajTarih: Sal Ksm 29, 2011 4:33 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Merhaba.

Ahmet bey ; Daha öncede söylediğim gibi, aklınıza takılan bir şey olursa aramaktan çekinmeyin lütfen.
O bölge hakikaten hoş ama önemli bir sıkıntı var. Oraya gitmek, sadece sınıra ulaşmak için bile 2 gün harcamak gerekiyor. Dönüşde 2 gün olunca seyahatlerin yarısı ve yolculuk enerjisinin önemli bir bölümü bu iş için harcanıyor. Tabii bu söylediğim Suriye (tekrar gitmek artık hayal olacak) ve İran içinde geçerli. Bu yüzden bu seyahatlerin 15 günden kısa (hatta üzerinde) olmaması gerektiğine inanıyorum.

Saygılarımla.
_________________
Toaxe / Ercüment Oğuz

34 DM 1706 - C 800 (Tortor)
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
toaxe
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jan 07, 2004
Mesajlar: 193
Nerden: istanbul

MesajTarih: Çrş Ksm 30, 2011 8:52 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Kahvelerimizi içerken, ileride gökyüzü simsiyah ve sanırım bize doğru yaklaşıyor. Yola koyulup yağmuru daha ileride mi karşılamalıyız, yoksa burada mı bekleyelim diye düşünüyoruz. Yürümeye karar veriyoruz. Tam Çerkeş’ e girerken yağmur bizi karşılıyor, yol kenarında gördüğümüz bu demirci dükkanına sığınıyoruz.




Yağmur hanım bizi yeterince ıslatamadığını mı düşünüyor nedir, döne döne vuruyor dükkanın çatısına.

Dakikalar sonrası yağmurun yavaşladığına kani oluyor tekrar yola çıkıyoruz. Ancak yolda eldivenlerim ıslandığı ve ben inanılmaz üşüdüğüm için bir daha duruyoruz. İçime bir şeyler giyip eldivenleri değiştiriyorum. Ohh be dünya varmış.

Gerede ye geldiğimizde gişelerden Ted’i, yine Türk usulü çözümle geçiriyoruz. Bolu tüneli çıkışı Kaynaşlı’da, benzin ve kahve molası, İzmit çıkışı BP’de yine kahve molası veriyoruz. Özellikle Leda burada durmak istemese de molasız gitmiyoruz.

Gişelerden artık alışılan prosedürle geçiyor, Ted ve Leda’yı Boğaz köprüsüne yönlendiriyoruz. Biz çıkış noktamıza gidip birde bitiş fotoğrafı çektireceğiz. Eve vardığımızda korna çalmamıza gerek yok, eşim bizi merakla balkonda bekliyor. Dönüş resimlerimizi çektiriyor, çantaları söküyorum.


Ben Tortoru depoya götürürken, Alp de evine yönleniyor. Bileğimdeki ağrı dayanılmaz boyutlarda, kepengi çekerken bile nefesim kesiliyor ama toparlanıp eve kuyruğum dik olarak girmem lazım. icon_biggrin.gif

Evde hiçbir şey olmamış gibi soyunup dökünürken, Alp arıyor, eve varmış. Sıcak bir duş sonrası eşime olan biteni özetliyorum, üzülüyor ve bunca gün bunu neden sakladığımı soruyor. Abartılacak bir şey olmadığını, meraklanmaması için anlatmadığımı söylüyorum. O gün bir şey demiyor ama ağrılarım devam ettiği için kazadan 20 gün sonra gittiğimiz Ortopedist “bileğinizdeki kemiklerin biri çatlamış, iki aydan önce iyileşmez, kolunuzu fazla hareket ettirmeyin” dediğinde, epeyce söyleniyor. icon_sad.gif
Neyse, o Cumartesi neredeyse hiç dışarı çıkmadan evde pinekliyorum. Bu arada boy aynasında kendimi iyi bir kontrol ettiğimde, vücudumda epeyce bir sararmış nokta buluyorum. Ancak bunların hiçbiri Alp’in motosikletinde pişik olmuş kalçalarım kadar ağrımıyor. İyi ki varsın Sudokrem.

Akşam hep beraber toplanıp, Kadıköy’ deki Rakı Balık lokantasına gidiyoruz. Yolculuk anılarını, zaman zaman gerilsek de beraberliğimizin anlamını konuşuyoruz.
Alp önümüzdeki yıl Moğolistan’ a gidelim diyor, ben elbette hayır diyorum Ted de ısrarla , Moğolistana kadar olan yolun Gürcistandaki kadar dağlık ve zor olmadığını hep beraber gidebileceğimizi anlatıyor.Tamam ben deliyimdir ama bu oğlan benden daha deli…

Gecenin sonunda birbirimize sarılıyor yolculuk için tekrar teşekkür ediyoruz. Ted ve Leda yarın İstanbul’ u gezecekler , pazartesi erkenden önce Bandırmaya sonra da, Ayvalığa gidip oradan feribotla Atina’ya gidecekler. Hayırlı yolculuklar dostlarımız…

Birkaç gün geçtikten sonra Alp’le bir araya gelip, fotoğrafları bir araya getiriyoruz. Sonra da kendimize bir özeleştiri yapıyoruz.

Bu yolculukta yaptığımız hatalar ;
1- Gideceğimiz ülkeyi iyi irdelemeden yola çıkmıştık. Eğer Tortor da Gürcistan’a girmiş olsaydı ana yollarda hiçbir problem olmazdı ama ne Kazbegi’ nin son kısmına, nede Mestia’ ya onunla gitmemiz mümkün olmazdı. Yani o giderdi de ben sokmazdım.

2- Biz bu kez gideceğimiz yer ve yol konusunda, yönetimi hiç daha önceden beraber yol yapmadığımız bir insana bırakmıştık. Bu insan isterse dünyanın en iyi motosiklet sürücüsü olsun her birimizin limitleri farklıydı ve o Alp’le benim birbirimizi tanıdığımız kadar bizi tanımıyordu. Bu işin doğrusu daha kısa bir yolculukta birbirimizi tanımamızdı. Biz bunu yapmadık.

3- Biz her zaman yola çıkışımızı erken saatlere alıyor, yolda olabilecek aksaklıklar olsa bile gideceğimiz noktaya çok geç olmadan ulaşıyorduk. Bu yolculuk da bir iki kez hariç bu kural tamamen bozuldu. Atalarımızın dediği gibi Gündüzün şerri, akşamın hayrından iyidir lafını unuttuk.

4- Alp de, ben de yolda meteorolojik yada fiziksel şartlar oluştuğunda birbirimizi uyarır, frenler ve kontrol ederiz. Ancak bu yolculukta bu kontrolü elden kaçırdık.

5- Ted ve Leda kesinlikle çok iyi insanlar. Bu yolculukta belki de gidebileceğimiz en uyumlu birkaç kişiden birileriydiler. Neşeli, konuşkan ve sıcak insanlar. Yolculuk esnasında birisinden birisi çok sivrilik yaptığında diğeri onu törpüleyip olayı yumuşattı. Ancak yolculuk ve beklentiler farklı şeyler.
Biz yolda iken, bazen sadece varmaya çalıştığımız için yol yapmışızdır ama yolculuğun felsefesi zaten yolda olmak diye düşünüyoruz. Burada ise aman gidelim, şuraya da varalım, yemek yediğimiz lokanta yada konakladığımız otel belli sınıfta olsun gibi bir durumdaydık. Halbuki kendi
aramızda biz İran’daki Hurşit otel gibi bir yerde kalsak bile, homurdansak bile, bu durumumuzla gırgır geçecek bir şeyler bulan insanlarız.

6- Kısacası bu seyahatte yapmamamız gereken birçok şey yaptık. Limitlerimizi fazlasıyla zorladık. Üstelik bunu yapmak zorunda değildik….

7- Gönülsüz yola çıkmayın. Yola çıkmadan önce yaşadığımız kararsızlık nedeniyle olsa gerek bu yolculuk sırasında “ulan ne işim var benim bu havada bu yolda” demeyin. Ben dedim de…

8- Ne olursa olsun keyif almaya çalışın. Şahsen ben özellikle ilk 3 gün çok zorlanmama rağmen, Suriye ve İran kadar olmasa bile alabileceğim kadar bu geziden de zevk almaya çalıştım.

Amaç aslında, bu anıları okuyan insanlara; Öğreten Adam olmak değil. Sadece yaşadıklarımızı, gördüklerimizi kendi anlatımımızla paylaşmak. Biz keyif aldık, isterseniz siz’de yapın diyebilmek…

Gürcistan, her ne kadar İstanbul’a uzak olsa da yanı başımızda bir ülke, sınır komşumuz. Kendine has bir coğrafyası var.
Mesela o zorlu günde Mestia yolu ne kadar kötü olursa olsun, manzara muhteşemdi. Sadece orası da değil, ülke güzel bir ülke. Her yerde dağlar ve nehirler var.
Fotoğraflara bakıp, kısaca doğu Karadeniz’e benzetilebilir ama farklı, en az orası kadar güzel. Bize göre daha az gelişmiş olduklarını söylemekse mümkün değil. Bu göreceli bir kavram. Tamam fotoğraflarda görüldüğü gibi, hala köylüler tarlalarını sürerlerken kara saban kullanıyorlar, inekler, koyunlar, domuzlar ana yolların üzerlerinde dolaşıyorlar, Ana yollar haricinde birçok yerde bakımlı yol yok .(ama olan yolları son derece kaliteli beton yollar ve Batum çıkışında gördüğümüz bol ışıklı bir tünelin benzerini hiçbir yerde görmedim).
Ancak, biz traktör kullanıyoruzda ne oluyor, yediğimiz hormonlu yiyecekler ortada, yollarımız duble ama kalitesi her gün tartışılıyor.

En önemli farksa kültür’de. Her yer resimler ve heykellerle dolu.. Mesela bizim lady Nuna’mız her gün 60 km. yol gelip o avuç içi kadar yeri işletip para kazanmaya çalışsa bile, hemşirelik eğitimi görmüş ve hala birkaç şey öğrenmek için çabalıyor.
Kendi ülkelerinde iş bulamadıkları için Hopa civarında evlere temizliğe giden Gürcü kadınların, ve fındık bahçelerinde çalışan Gürcü erkeklerin sayısı oldukça fazla. Adamlar ekonomik olarak ayakta zor duruyor olabilirler ama petrolleri olmamasına rağmen benzin fiyatı Türkiye’dekinin yarısı, yemek ve kalacak yer fiyatları’da. Bu hallerinde gelen yabancıları kazıklamaya çalışmıyorlar. Her yerde İnternet var mı bilmem ama ilkokul bebelerinin elinde son model cep telefonu olmadığını söyleyebilirim.

Kısacası vaktiniz varsa çok bozulmadan, kirlenmeden Gürcistanı gidip görün. Size bir küçük tüyo vereyim Batum’ a uçuşlar var. Biletinizi Hopa-Batum diye alırsanız, direkt Batum diye aldığınızdan çok daha ucuza alabiliyorsunuz. Ondan sonra araç mı kiralarsınız yada toplu ulaşımı mı tercih edersiniz o sizin bileceğiniz iş.

Son olarak, bizim hızlı geçişimiz sırasında fotoğraflayamadığımız ama Gürcistan ve kültürü hakkında kısaca fikir verebilecek bir yapıtı anlatmak istiyorum.

Aşağıda göreceğiniz resimlerdeki eser Gürcistan'ın kaplıca kenti Batum'da, Amerika'da çalışan heykeltraş Tamara Kvesitadze tarafından yapılmış ve ona Şair Kurban'ın, Azerbaycanlı genç ile Gürcü kız arasındaki aşkını anlatan "Ali ve Nino" romanına ithafen "Aşk" adı verilmiş. Resimleri görmeden, heykel’e konu olan kitap’ la ilgili genel bilgiyi bilmek gerekir diye düşündüm ;

Kurban Said'in başyapıtı olan Ali ve Nino, ilk kez 1937'de Viyana'da yayınlandığında yüzyılın ölümsüz aşk romanlarından biri olarak değerlendirilmiş, Romeo ve Juliet, Rüzgâr Gibi Geçti, Dr. Jivago gibi unutulmaz aşk öyküleriyle kıyaslanmıştır. Egzotik çöl manzarasını fon alan bu büyüleyici roman, farklı dinlerine, kültürlerine ve savaşa rağmen birbirlerine tutkuyla bağlı kalan iki insanın öyküsünü anlatır.

Hazar Denizi'nin kıyısında Bakü'de Asya ile Avrupa, Müslümanlık ile Hıristiyanlık, Doğu ile Batı iç içe ama karşı karşıya yaşamaktadır.Yüzü Doğu'ya dönük olan Ali Han Şirvanşir ile Avrupalı duyarlılığına sahip olan Nino Kipiani okul yıllarında birbirlerine âşık olurlar. Bu imkânsız aşkı yaşatabilmek, Doğu ile Batı arasındaki sınırı kaldırmak kadar zordur.
Birinci Dünya Savaşı ve Rus Devrimi boyunca, Azerbaycan'ın da bağımsızlık savaşı verdiği bu kaotik ortamda Ali, Asyalı atalarının inançlarıyla Nino'ya olan bağlılığı arasında bir seçim yapmak zorunda kalır.

7 metre yüksekliğindeki metal heykel, deniz kenarında kent girişinde yer almakta olup, dönerek 8 -10 dakikada bir pozisyonunu değiştirmekte ve sevgililer iç içe geçmekte... Yani sadece "ucube" (!) değil, aynı zamanda pornografik de ! İyi ki Türkiye'de yapılmamış icon_smile.gif)





Sevgiyle kalın.

Ercüment Oğuz

_________________
Toaxe / Ercüment Oğuz

34 DM 1706 - C 800 (Tortor)
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
VAP53
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 28, 2003
Mesajlar: 12125
Nerden: İstanbul/Çanakkale

MesajTarih: Çrş Ksm 30, 2011 2:23 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Hadi be!!! icon_eek.gif icon_eek.gif icon_eek.gif

Hemen yayin heyetine soyleyeyim de; PORNOGRAFIK YAYIN olmasi sebebiyle buraya bir uyari ceksin, 15 gun de Silivri sahillerinde guneslenememe cezasi versin..! icon_lol.gif icon_rolleyes.gif icon_lol.gif
_________________
Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - IST. & Geyikli

Turkiye durmaksizin doguya giden bir gemidir, bazilari bu geminin guvertesinde batiya dogru kosarak batiya gittiklerini sanarlar (Filozof Sakallı Celal).
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder AIM Adresi
toaxe
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jan 07, 2004
Mesajlar: 193
Nerden: istanbul

MesajTarih: Çrş Ksm 30, 2011 6:59 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Merhaba,

Ahmet bey; Güneşlenememe cezasına razıyım (zaten kış) ama aman diyeyim uyarı olmasın icon_biggrin.gif

Saygılarımla.
_________________
Toaxe / Ercüment Oğuz

34 DM 1706 - C 800 (Tortor)
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
Narada
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 24, 2003
Mesajlar: 399
Nerden: Ankara

MesajTarih: Çrş Ksm 30, 2011 10:13 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Ercüment bey bu güzel geziyi bizlerle paylaştığınız için teşekkürler.

Bu sene temmuzda Batum motosiklet festivaline gitmeyi planlamıştım ama olmadı. Belki seneye arkadaşlar ile biz de Gürcistana gidebiliriz. Giderim belki diye Mestia'yı listeye yazdım bile... icon_biggrin.gif icon_biggrin.gif

Bu heykel konusu biraz karışık. icon_biggrin.gif icon_biggrin.gif Ne o öyle birbirinin içinden geçen demirler falan... peeehh.. biz de olsa bir gün durmaz... icon_lol.gif icon_lol.gif
_________________
Fikret
F650 Ankara
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
Mesajları göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Geziler/Toplantilar Tüm saatler GMT
Sayfa Önceki  1, 2, 3, 4  Sonraki
3. sayfa (Toplam 4 sayfa)

 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Forums ©

   
 

All logos and trademarks in this site are property of their respective owner. The comments are property of their posters, all the rest © 2002 by me
You can syndicate our news using the file backend.php or ultramode.txt