Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Dünyanın en pahalı benzininin tüketildiği Türkiye'de kaçak akaryakıta yönelik bulunan son formül şok etti.
Dünyanın en pahalı benzininin tüketildiği Türkiye'de kaçak akaryakıta yönelik bulunan son formül şok etti. 42 kuruş ucuz satılan benzin aynı zamanda çabuk bitiyor
Akaryakıttaki kaçakçılıkta bulunan son formül, kolonyanın yüzde 70'ini oluşturan etil alkol oldu. Bazı bayilerin benzine etil alkol katıp maliyeti litrede 42 kuruş düşürdüğü ortaya çıktı.
Dünyanın en pahalı benzininin tüketildiği Türkiye’de kaçak akaryakıta yönelik bulunan son formülün yüzde 70’i etil alkolden oluşan kolonya olduğu ortaya çıktı. Bazı bayiler kolonya alıp etil alkolü benzine karıştırarak maliyet düşürüyor!
KİLOMETRE YÜZDE 25 AZALIYOR
Bazı bayilerin litrede KDV hariç gelişi 3.65 lira olan benzinde yüzde 20 etil alkol katarak 42 kuruşluk avantaj sağladığı öğrenildi. Etil alkol katılması aynı metreküp benzinle yüzde 25 daha az yol alınmasına neden oluyor.
Türkiye'de akaryakıt fiyatlarındaki artış ve yüksek vergiler nedeniyle her geçen gün kaçak oranı artarken, daha yüksek kâr peşindeki bazı istasyonların benzine etil alkol kattığı ortaya çıktı. Şirketler bazı bayilere faturalandırmayı “kolonya” ismiyle yapıyor.
Ama aslında kolonyanın yüzde 70’ini oluşturan etil alkol veriyor. Sektör yetkilileri kolonyanın büyük bölümünü oluşturan etil alkol konusunda son yıllarda Türkiye'nin ithalatının arttığına dikkat çekti. Yılda 10 milyon litreye yakın kolonya satılırken, 2004’de 35 milyon litre olan etil alkol ithalatı 80 milyon litreye dayandı.
Bunun yarıya yakını yani 40 milyon litrelik kısmı kolonya ve parfüm üretiminde kullanılıyor. Bazı bayilerin ortalama yüzde 20 oranında etil alkolü benzine karıştırdığı belirtiliyor. Buna göre 4.3 liralık benzinin bayiye KDV hariç gelişi 3.65 lira.
Bu rakamın yüzde 20’si 0.73 lira iken, litresi 1.55 lira olan 1 litre etil alkolün yüzde 20’si 0.31 liraya geliyor. Yani benzin yerine etil alkol kullandığında bayi yine 4.3 liraya sattığı halde bir litrede 0.42 lira maliyet avantajı sağlıyor.
80 YERİNE 60 KİLOMETRE YOL
Türkiye Akaryakıt Bayileri Petrol ve Gaz İşverenleri Sendikası (TABGİS) Genel Başkanı Ferruh Temel Zülfikar, bazı istasyonlarının akaryakıta illegal olarak alkol karıştırdığını doğruladı.
Zülfikar, “Yaptığımız araştırmalarda alkol, tiner ve solvent gibi bazı uçucu maddelerin istasyonlar tarafından akaryakıta karıştırıldığının farkına vardık. Alınan akaryakıtta 80 kilometre gidilirken bu tür yakıtlarda 60 kilometre yol yapılabiliyor” dedi. Yani performans yüzde 25 düşüyor.
Zülfikar sözlerine şöyle devam etti: “Böyle suiistimallerin yaşandığını duyuyoruz, şahit oluyoruz. Bazı bayiler akaryakıta illegal şekilde karıştırıyorlar.
Bazı ürünlerin 5 yıl önceki ve geçen seneki ithalatlarına baktığımız zaman bunlar açıkça ortaya çıkıyor.” Yetkililerin yaptıkları uyarıları dinlemediklerinden yakınan Zülfikar, “Buna benzer olayı 10 numara yağ tüketiminde de yaşıyoruz. Gümrük, EPDK ve kolluk kuvvetlerinin takip etmesi lazım” diye konuştu.
EPDK: VERGİ FARKLARI ORTADAN KALDIRILMALI
Konuyla ilgili Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan (EPDK) bir yetkili “vergi farklarına son verecek bir vergilendirme politikası uygulanmalı” yorumunda bulundu. “Yurtiçine giren malların gerek 10 numara yağ gerek diğer yasadışı yollardan akaryakıt veya katkı maddesi olarak kullanımını engellemenin temel yolu bunu teşvik eden vergi farklarına son verecek bir vergilendirme politikası uygulanmasıdır” diye konuşan yetkili şöyle devam etti:
“Bu işleri cazip kılan yolları ortadan kaldırmadan polisiye tedbirlerle bu işin çözülmesi gerçekçi değildir. EPDK, sahada kendi adına denetim yapan sanayi bakanlığı, emniyet, jandarma gibi birimlerin tespitlerine göre ulaşan tutanaklar çerçevesinde yasadışı işlemler konusunda gerekli idari yaptırımları uygulamaktadır.”
"BU KADAR BÜYÜK ORANDA KATILMASI DİKKAT ÇEKER"
Petrol Sanayi Derneği (PETDER) Genel Sekreteri Erol Metin ise akaryakıtın içerisine bu kadar büyük bir oranın (yüzde 20) karıştırılmasının dikkat çekeceğini belirterek, “Mazotun içine zaten birçok şey karıştırılıyor ancak bunun belli bir kısmının benzine karıştırılacağını tahmin ediyoruz” diye konuştu.
Doğru bir saptama için ilgili maddelerin ithalat rakamlarına bakılması gerektiğini ifade eden Metin, “Çünkü bazen büyük bir kimya tesisi ara ürün olarak bu maddeleri ithal edebiliyor. Dolayısıyla bazı maddelerin ithalat rakamları bu derece artış gösteriyor” diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, benzin zammıyla ilgili, “Şu anda dağıtıcılar ile bayilerin kârını toplayıp baktığımızda Avrupa’nın çok üzerinde bir kâr haddi görüyoruz’’ dedi. Kanal A televizyonunda soruları yanıtlayan Babacan, “Orada EPDK ve Rekabet Kurumu’nun bakması gereken konular var.
Ama ikisi de bağımsız ve öte yandan da siyasi hiçbir sorumlulukları yok. Böyle bir ironi de var orada’’ diye konuştu. “Problem çıktığında eğer dönüp vatandaş ilgili bakan ya da Başbakanı’mızdan hesap soruyorsa o zaman yetki ve sorumluluğun da aynı elde toplanması gerekiyor” diyen Babacan şöyle konuştu:
“Siyasi iradenin karar vermesi gereken konular ile bağımsız yürütülmesi gereken konular arasında ortama göre bir ayrıştırma gerekiyor. Bu kurullarda görev yapan kurul üyeleri ile kurul başkanları da siyasetçi rolüne soyunmayacak, siyasi demeç vermeyecek, bir politikacı havasına da kesinlikle girmeyecekler. Teknisyen olarak görevlerini yapacaklar.”
AMERİKA'DA ALKOLLÜ SATILIYOR
Uzmanlar Amerika'daki araçların farklı motor tipleri nedeniyle akaryakıtın içerisine yüzde 20 oranında etil alkol almasının sorun olmayacağını belirtirken, bunun Türkiye'deki araçlara zarar verebileceğini ifade ettiler.
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Sal Hzr 07, 2011 12:19 pm Mesaj konusu:
Yol kenarlarında kurulan barakaların etrafına kamyonlarla yığılmış makina yağı satılıyor anadoluda. Gece sabaha kadar malların başında nöbet tutuluyor, bir iki çoban köpeği oluyor genellikle. Yağ satıyor adamlar, herşey yasal. Tenekelenmiş, 16 litrelik ambalajlardaki gerçek makina yağları. Dünyanın her yerinde mazottan daha değerli olan bir ürün, ambalajı açılıyor, depoya arka arkaya boşaltılıp boş tenekeler atılıyor. Üretim süreci daha zor, maliyeti daha yüksek, elde edilebilen miktar da daha az zaten. Tüm bu sebeplerden daha değerli. Neskafenin çaydan değerli olması gibi.. Kromlu aslanmaz çeliklerin her zaman demirden pahalı ve değerli olması gibi.. Ve biz üretimi daha zor olanı diğerinin yerine ziyan ediyoruz, ekonomimiz şad oluyordur herhalde bu durumdan.
Oradan yağ alan kamyoncuyla konuşuyorum, pompa enjektör zarar görmeyecek mi? diyorum. Ona göre hesaplıyoruz diyor. Tamam erken bitiyor ama pompa ve enjektörleri sıfırlamak bile daha ucuza geliyor diyor. Bu pompalar, bu enjektörler de ithal genelde..
Benzine alkol..
Rakıya da benzin karıştırsınlar. Veya makine yağı, tam olsun.
Daha önce alman turistler ölmüştü. Geçtiğimiz günlerde de rus turistler gitti sahte alkolden. Rusların tepkisinden tırstılar bizimkiler biraz. Sert tepki verilebilir diye.. Anında müdahil oldu iktidar olaya, her tür masraf ve tazminatların ödeneceğini ilan ettiler, çok üzgün olduklarını ilan ettiler. Rusya sakin karşıladı..
Bizden ölenlerin sakat kalanların tümü de medyaya yansımıyor, onu da not etmek lazım. Gündem boş ise haberimiz oluyor..
Tüm bu direncin sebebi de köklü bir vergi reformunu yapmamak. Sözü dahi edilmiyor. Yapılmaması için gereken ne varsa onlar uygulanmaya çalışılıyor. _________________
Ölen Rus turist rehberlerine ben de cok uzuldum. Keyif icin bir icki iceyim diyorsunuz sonra kor oluyorsunuz ya da komaya girip öluyorsunuz.
Doktorlarin aciklamasi da ilgincti, cok fazla alkol alindiginda olabilir demis doktorlar. Onu diyen doktora o viskiden ya da her ne ictilerse, bir duble ikram etmek isterdim.
Rusya'da birkac yil kalmis biri olarak soyleyebilirim ki tepkilerini hemen gostermezler, ama ben bunun acisini bir sekilde cikaracaklarini dusunuyorum.
Ruslari olduren metil alkol. Az alınırsa kör eder, çok alınırsa öldürür. Alkol üretiminde metil alkol ,etil alkolden daha çok ve kolay çıkar. Adi herifler de bunu şişeleyip satarlar. Şeriat yasalarına göre, metil alkol satanı yakalayıp ürettiği alkolü içittirmek gerekir ama maalesef bir medeni kanuna göre uygulama yaptığımızdan herifleri 'işini bilen iş adamı' olarak tanımlarız.
Ruslar ölünce bi sürü kaçak içki üreten imalathane ortaya çıkarıldı. Falcı mı kullandılar da, pat diye bu kadar kaçak içki üreten 'iş yeri' hemen bulundu?
Biri çıkmış, Mr. Burton diye bir 'viskiyi' ithal etmek için izin almış, sonra bilmem kaç bin şişe ithal(!) edip piyasaya sürmüş. Turizm şirketleri(!) de ucuz aldıkları bu ne olduğu belirsiz şeyi millete kaskaslama hizmeti içine girmişler. Hangi birine metil alkolü içittireceksiniz? İthalaçı görünümündeki eşkiyaya mı, eşkiyaya izin verene mi, turizmci görünümündeki eşkiyaya mı? Ben hepsine içittirirdim, ibret-i alem için, ama bana bırakmıyorlar ki.
Ruslar da adam gibi içki içmeyi bilmediklerinden bu 'viski' görünümlü metil alkol hülasasını dolma gibi yutmuşlar. Viskiyi kolayla karıştırıp içiyorlar. Doğrudan içse, ilk yudumda öğürecek belki, ama alkol tadını kaldıramadıkları ve hayvan gibi içtiklerti için kolaya karıştırıyorlar ve kola tadı kötü alkol tadını örtüyor.
Neyse, deveye boynun eğri demek gibi oldu bu yazı. Devir, eşkiyaların şehirlere hükümran olduğu devir. Dikkatli olup sakata gelmemeye çalışmak lazım.
Vatandaş artık evde içki üretiyor. Ev içkilerini eskiden sadece Bulgaristan göçmenleri yaparlardı, onlar da bırakmaya başlamıştı yavaş yavaş. Şimdi bir sürü insan var evinde içki üreten. Geçen nette baktım biraz kolay mı zor mu diye. Ben klasik türk rakısı istediğim için zor. Şarap oldukça kolay. Çeşitli meyvelerin rakıları vs. eh işte. Bana zor. Ama yapan kıyamet gibi, ve sürekli artıyor.
Rakı fabrikasından emekli birinin yazdığı bir yazıyı okumuştum, fermantasyon ve damıtma için gereken herşeyi grafiklerine, kaç santigrat olması gerektiğine varıncaya detaylandırıp yazmıştı. O yazı uçmuş şimdi. Kendim yapmak yerine bilerek yapandan alıyorum. Ahbap olduğumuz için makul ölçülerde.. Bildiğim kadarıyla satışa girmediğin sürece suç değil.
Piyasada sadece sahtekarlar yok. Ben de bizzat kullanıyorum. Artık sahte midir adı, yoksa ev üretimi mi derler.. Bu arada millet de mini boy damıtma kazanları yaptırıyor sanayilerde.
Güzel oluyor aslında. Yani iyi yanından bakalım, muhacirleri hep sevmiş, onların ev üretimlerine ve bilgi becerilerine hep bir sempati duymuşumdur. Salçadan konserveye, reçelden turşuya varıncaya kadar mis gibi bir sürü şey yaparlardı eskiler. Biz onlar kadar çok çeşit bilmezdik ama çocukluğum onların yaptığı sağlıklı ev üretimlerini yiyerek geçti. Ev üretimi içki içme kültürü de farklı birşey, içkin ev yapımıysa yanındaki mezeler de ona göredir falan..
Şimdi muhacir kökenli olmayanlar da öğreniyorlar işi.
Bu ara ev yapımı yüksek kaliteli klasik türk rakısı arayışı içindeyim. Sabredip arka arkaya iki kez damıtıldığında en yüksek kalitenin elde edildiği söyleniyor. Kuru üzümden mümkün, yaş üzümden mümkün. Fermantasyonu daha aktif hale getirmek için şeker katmak mümkün, katmamak mümkün. Çözümü de muhtemelen şöyle bulacağım da, bu ara vakit yok; konuyla ilgili internet alanlarından işi gerçekten iyi bilen abilerden birine bir özel mesaj atıp, mutfakta kurduğu ilkel sistemin tüm süre ve ısı kontrollerini dijital ısı kontrolüyle ve otomasyon hale getirmeyi, artı ihtiyacı olan tüm bakır ve paslanmaz kaynak, rakor, bağlantı vs. işlerini tam onun istediği şekilde yapmayı teklif etmeyi düşünüyorum. Ciddiyim. Misal, en yüksek kalite için 74-76 derece gibi dar aralıklardan bahsediyor amca. Uğraşmasın öyle elinde termometreyle yazıktır. Yapalım mini bir kumanda paneli takip etsin oradan herşeyi. Ben onun işini halledeyim, o da benimkini halletsin tamamdır işte..
Bu hobilerin tam yok olmaya yüz tuttuğu sırada yeniden yaygınlaşması güzel. Tabi bu işlerin kökeni yokluk ve sefalet yıllarına dayanır aslında.. Sağolsun devlet bu imkanı yeniden yaratıyor, ne kadar teşekkür etsek azdır. İçmeyin , içeceğinize üzüm yiyin diyordu ya tayyip, sayesinde piyasadakinden daha kaliteli rakıyı da görmüş olacağım.
Vergiyi kazançtan değil de orta ve alt sınıfın temel tüketim maddelerine dayalı harcamalarından alma kepazeliği sona erip normal bir dünya ülkesi olduğumuzda ben muhtemelen ev rakısı almaya devam edeceğim.
Bir de lakerda bilen adam lazım. Bizim ailede çoktu, balığın kitabını yazacak bir sürü insan vardı da, ne yazık ki rahmetli oldu hepsi. Bu ihtiyarlar da amma saçma şeylerle uğraşıyorlar deyip öğrenmedik gençliğimizde. Şimdi lakerda yapmasını bilen biri lazım.
M. Akif güzel demiş.. "İbret alınsaydı tarih tekerrür edermi idi?"
İçki için: İşin içine kapitalist sistemi Marx pozisyonunda kendi gerçeklerini unutup sokunca böyle tekrar ediyor. Sevgili Cem; İşin aslı şu; Trakya bölgesinin bilinen resmi tarih te ki hikayesi (TRAK'lar dan sonra) Antakya Kralığının Kuzey doğuya kadar çıkıp çarparz ve düzlem coğrafya da hükümranlık sürmesi ile başlar. Trakya Yıldız(Istranca), Doğu rodopi, Batı Rodopi sıradağları ile doğal korunak içerisin de bulunur. Doğal korunakta ÜZÜM (ne kutsal meyve) asmaları doğal olarak mahsül verir. O kadar üzüm yenilmez tabii şıra yapılır saklanır aydaa saklandıktan sonra şarap olur, damıtıldıktan sonra rakı (ben SÜT diyorum organik çünkü).. Tarih te kaçırdığım nokta burası.. Osmanlı ve evvel tarihte bu bölge RUM ELİ diye anılır. Rum nasıl etti ise envaii çeşt süt'ü damıtıp organik şekilde üretmiş. (İlginç olan bir nokta Yunanistan dan gelen bir ev yapımı süt var; sek ve buz karıştırıyorum olay tamam ertesi sabah tay. Bulgaristan dan gelen süt ertesi sabah yok Muzafferiyet) Sevgili Sayın ATA'mızın anlatılanı ve içtiği Batı Trakya da üretileni yani.. Şimdi ki Yunan da üretilen Sakız Süt'ü. Üfff diyorum.. Bölge etkiliyor belli.. Sonra Rumlar kayıp.. Yunanistan var. (Ayrıntı çok gerçek ve rivayetlere girmeyeyim) Lakin yerine geçen arkadaşlar ananeye sahip çıkıp Süt olayını boş geçmemeye gayret gösteriyorlar.. İçiyorum şimdi ki fabrikasyonu fakat tat ve zihniyet tadı yok. Yunan dan gelen sütte tat ve zihinsel faaliyet azami nokta da.. (çözücem mevzuyu helikopterle coğrafyayı dolaştıktan sonra). Özet olarak 70 li yılların başın da önce bağları söküp ekin ektiler bölgeye şimdi aydılar tekrar bağ yaptılar. Arbi süt'ü kendileri yapacaklar.. İskoçya da da böyle olduydu (sek saygılar)...
Kolonya ve benzin: 1900 lerin öncesi ve başında kolonya mı üretelim yoksa akaryakıt mı demiş coğrafya.. Kolonya ya karar kılınmış.. Geçiş oluşum Coğrafyasındayız şimdi karıştırıyoruz zihinsel aktivite ile. Üstelik kendimizin üretmediği çoğundan bir haber olduğumuz makinaların nasıl yaktığını hesaba katmadan. Geçiş yaşıyoruz para trafiği ile. Geçişte kendi değerlerimizi bulmak adına trafik ışıklarını renk körü algısın da kayıplı üstelik... Arz etmiş olayım.. _________________
S.Hakan C.TUNA
A rh (+)
"NORMAL TRAKYALI"
Bir de akıl da bellibelirsiz kalan. Doğu Karadeniz de ki ev yapımı sütler: 1970 yılında aklım ermeye başladığı zaman Kaçkar'ın 1500 metresinde ev yapımı sütler var dı. Sonra Japonlar tarafından başlatılan Çay ekimi ile ilgili gelişmeler yaşanmasının ardından Çay bitkisinin en üst tarafında ki yarım çay yaprağı ile yapılan demlemelerin süt tadında kullanıldığını biliyorum lakin o buçuk yaprak damıtılamadı ki 2 yaprak eklenip sıçak çay yapımına katıldı.. İçiyorum tabii tercihim şekersiz... _________________
S.Hakan C.TUNA
A rh (+)
"NORMAL TRAKYALI"
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Çrş Hzr 08, 2011 11:09 pm Mesaj konusu:
Ben şahsen en iyi Yunanlılarla anlaşıyorum zaten hocam. Ruslar, mebatur abinin dediği gibi, sahiden ayı gibi içki içiyorlar. Genelleme yapmayalım, ama benim de izlenimim aynı. Onlara alkol olsun da, ne olursa olsun. Kibriti çaksan alev alır adamlar. Bizim ekmek ve hamur işlerini götürmemiz gibi adamların alkol olayı. Yarım ekmek arası bile yapabilirler. Ama Yunanlıların olayı farklı. Yunanın milliyetçilikten uzak olanıyla içki sofrasının tadı bir başkadır. Milliyetçi tiplerine bulaşmam, kendim de yapmam zaten. En başta onu sormak lazım; sen milliyetçilik, özellikle de Ege milliyetçiliği yapıyon mu bilader? Evet.. E iyi hadi sana kolay gelsin o zaman.. Bunu baştan sorarsan, sofraya pilaki geldiğinde herkes hep bir ağızdan "this is pilaki.. bu aslında bizim yemeğimizdir ama siz çaldınız" diye girmez muhabbete. "this is pilaki.. işte bunlar hep bizim ortak kültürümüz ..." diye başlar lafa.. E öyle olunca rakıları da dadından içilmez tabi..
Kayıt: Oct 16, 2008 Mesajlar: 347 Nerden: Istanbul
Tarih: Prş Hzr 09, 2011 6:32 am Mesaj konusu:
ilyada demiş ki:
Tüm bu direncin sebebi de köklü bir vergi reformunu yapmamak. Sözü dahi edilmiyor. Yapılmaması için gereken ne varsa onlar uygulanmaya çalışılıyor.
Adamlar benzine kattıkları gibi senin rakıyada birşeyler katıyor galiba.
Hükümetler oyu vergi veren azınlıktan değil vergi vermeyen çoğunluktan aldığı sürece hiçkimse vergi reformu falan yapamaz. Adam salakmı ki kendi bacağına sıksın? Vergi veren bordroluların bin tepesine gitsin ne olacakki. Sesi çıkarsa da çak copu, üstüne bir de örgütlü suçlardan tık içeri bitti gitti. Öte taraftan KDV den, ÖTV den, benzinden carttan curttan dolaylı vergi ile ihtiyacın olan parayı nasılsa bir yerden toplarlarsın. _________________ İnsanlar doğduğunda dört bacaklıdır,
Sonradan iki bacaklıya dönüşür.
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Prş Hzr 09, 2011 10:54 am Mesaj konusu:
Bomba ihtimali yok diyorlar. Bomba yok ise bomba gibi patlayacak iki şey var, lastik gümler ve gümlediği anda etrafındaki her şeyi parçalayıp tekerlek arasına alabiliyor. Bir de mazot depoları patlayabiliyor. Çok zayıf olasılık mazot deposu gümleme olasılığı ama nadiren de olsa oluyor. Yeni araçların depolarında yakıt donmalarına karşı ısıtma sistemleri var, eskiden donmuş depolar çözülsün diye şöförler altına ateş yakınca patlardı, şimdilerde azaldı, ama patlama için uygun ortam nadiren de olsa hala oluşuyor. 10 numara yağ ile ilgisi nedir, patlama ihtimalini arttırır mı, veya yangını kolaylaştırır mı bilmiyorum. Yedek depoları var mıdır mesela? Ve tek alaka bunlar olmayabilir. O yağ her aradığın yerde bulunmadığı için kamyonlar büyük depoya yönelir veya ilave depo -depolar- yaptırır, otobüslerde de uygulanıyor mudur? Lastik gümleyip çamurluğu, dolapları, dolapların içindekileri vs. ne varsa parçalayıp altına alabilir, örneğin dolap içi bir yedek depoyu. Veya depo gümleyip.. Ama bir vali durup dururken "60 km. hızla giden otobüs.. 10 numara yağ kullanımı üzerinde duruyoruz" demez. Bir valinin tercih sıralamasında lastik gümlemiş olabilir, depo gümlemiş olabilir demek daha öncelikli sırada gelir sanırım. Bunu diyorsa alaka mümkün. Bakalım ne rapor çıkacak.
Korkunç bir kaza bu. Okurken bile insanın tüyleri diken diken oluyor _________________
ev yapımı patates votkası içmiştim. Gayet nezihti. Metil alkolü nasıl ayırmışlar bilmiyorum. Sistemi oturtuncaya kadar epey telefat vermiş olmalılar. Evde rakı imalatı daha zordur ama votka, darı viskisi, şarap ve bira yapmak mümkün. Ben bira yapmaya kalkmıştım, ev leş gibi kokmuştu, sonuçta ortaya çıkan köpüklü bulamacı dökmüştüm. Şimdilerde bakkaldan şişe içinde alıyorum, daha kolay oluyor.
Türkiye iş kazalarında Avrupa birincisi, Çin ve Hindistan'dan sonra dünya üçüncüsü bir ülkedir. İş güvenliği uzmanı (da) olduğumdan bu tür bilgilere dikkat ediyorum. Trafik kazalarında da çok yukarlarda olduğu kesin. Devlet, yapmakla yükümlü olduğu denetimleri yapmıyor. Otobüs örneğinde, yol süresi ve şartlarına göre, hangi vardiya sürelerinde şöför değiştirilmesi, aracın hızı, mola sayısı ve süreleri tanımlanmış olmasına rağmen uygulama denetlenmezse, devlet vatandaşına değer vermiyor ve sahip çıkmıyor demektir. Bir bayram tatilinde 300 - 400 kişi trafik kurbanı veren bir ülkeyiz. Buna rağmen, denetlemeyle yükümlü mercilerin nasıl hala yerlerinde oturabildikleri anlaşılır gibi değildir. Millet kendi çıkarlarına sahip çıkıncaya kadar da bu durum süregidecektir.
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Prş Hzr 09, 2011 11:51 am Mesaj konusu:
mebatur demiş ki:
Bir bayram tatilinde 300 - 400 kişi trafik kurbanı veren bir ülkeyiz.
Hocam bir kurban bayramında kopan kol parmak, kesilen tendom bilmemne ıvır zıvır sayısı bundan bile çok fazla. Bunların yüzlercesi aman doktor yandım doktor diye diye hastanelere koşuyor. 4. katın terasında inek keserken satırla parmaklarını kopartabilen adam var bu ülkede. Parmakları eline almış abov abov diye koşturuyordu. Fıkra diil yahu. Bu adamları, bu ilkel sosyal kültürü ancak utandırıp rezil etmek dönüştürebilir uzun vadede, ama kanun koyucu, uygulayıcı siyasal iktidarlar ondan daha utanmaz ve ondan beter fıkra olunca.. Kanun işlemiyor, ayrıca utanan sıkılan da pek yok. Cümle aleme madara oluyoruz kimsenin derdi değil yahu. Evrensel kültürün makara malzemesi durumuna düşmüş toplumlardan biriyiz, farkında bile değiliz. Hindi gibi kabarmaktan.. _________________
Peki mazota 10 numara yag, benzine kolonya, içkiye metil alkol konmasina sebep olan kimdir asil? O kimse onu yakalasinlar.
Trabzon dan haber geldi. Yerel olarak 10 numara yağın patlama da etkin olduğu belirtiliyor.. Lakin asıl meseleye haber verenler de değinmiyor.. Zira 10 numara yağın kullanılması genel olarak kanıksanmış.. Asıl olan Otobüsün nasıl tutuştuğu hala muamma. Ki Mülki Amir Sn. Trabzon Valisi de aynı yönde 10 Numara yağ için beyanat verdi.. Karadenizli nin huyudur öncesin de ihtimali hesaplamaz olduktan sonra pratik çalışır.. Henüz Otobüsün neden tutuştuğu tespit edilemedi. Resmi açıklamadan önce ulaşırsam paylaşırım..
Diğer katma işine gelince; herkes her oluşumun farkın da.. Vatandaş olarak dillendirip hakkını aramaktansa herkes sağ kulağının üstüne yatıyor üstelik akaryakıtı bedava kullananlar dahil. Hökümatın adamları "hehehe" POZUNDA... Aslın da Tıp açıklamış "uyurken sol tarafa yat sonra vücut şeklini bulur rahat uyursun". (açıklama; Bu SOL bize çakılan sol değil bünye de ki fiziki sol..) _________________
S.Hakan C.TUNA
A rh (+)
"NORMAL TRAKYALI"
Kayıt: Nov 23, 2006 Mesajlar: 185 Nerden: Gönen-Sarıköy
Tarih: Cum Hzr 10, 2011 8:43 am Mesaj konusu:
ilyada demiş ki:
10 numara yağ ile ilgisi nedir, patlama ihtimalini arttırır mı, veya yangını kolaylaştırır mı bilmiyorum. Yedek depoları var mıdır mesela? Ve tek alaka bunlar olmayabilir. O yağ her aradığın yerde bulunmadığı için kamyonlar büyük depoya yönelir veya ilave depo -depolar- yaptırır, otobüslerde de uygulanıyor mudur?
Abi bizim burada 10 numara yağ üreten bir fabrika var. Çalışan arkadaşların verdiği bilgilere dayalı olarak konuşuyorum. Yani bilimsel rakamlarını vermem mümkün değil. Ancak 10 numara yağ denen meret motorin'in iki numara kalını olarak geçiyor. Son derece yanıcı ve patlayıcı... Motorinin tersine (Motorinin içine yanık sigarayı at sigara söner) en ufak kıvılcımla tutuşuyor. Ayrıca çok kolaylıkla bulunabiliyor. Çoğu kamyoncu mekanında ve yol üzeri benzinliğinde bulunabiliyor. Son dönemde hükümetin 10 numara yağa ulaşımı zorlaştıracağı söyleniyor. _________________ Mondial 125KT "O Artık Emekli!"
Yamaha YBR 125 Mavi Eşşek
"Kıçı kırık motorcu"
-----------------------
Live Alone - Ride Alone - Die Alone
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Yardım
Arama
Kullanıcı Grupları
Profil
Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın
Giriş
