Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Tarih: Çrş Nis 20, 2011 12:25 pm Mesaj konusu: Ergene Hayata Dönsün için Teker Çevirdik...
Merhabalar,
Bu ilk mesajım ama ay başında yapmış olduğumuz bir gezinin raporuyla foruma merhaba demek istedim.
"Trakya'nın can damarı Ergene Nehri bölgede kurulan sanayilerin şuursuzca atıklarını buraya boşaltması sebebiyle artık çiftçiliği, tarımı öldürme noktasına getirdi.
Trakya halkı olarak artık Ergene kirlenmesin, hayata yeniden dönsün, balıklar yüzsün, toprağa bereket katsın diye 10 Nisan 2011 günü Kırklareli/Lüleburgaz'ın Karamusul Köyü'nde eylem için bir araya geliyoruz.
Biz de bu eyleme destek olmak için birçok çevreci dostumla beraber 3 motorsiklet ile eylemin başında olacağız önce Karamusul Köyü'nde eylemde sonrasında Trakya'nın köylerini dolaşacağız..."
DEDİK VE YOLA ÇIKTIK...
Planladığımız rotamız: http://goo.gl/maps/Oxdq
Uzun zamandan sonra sezonun ilk motor gezisini benim için anlam ve önemi çok büyük olan Trakya için, ucundan kıyısından da olsa suyunun kenarında oynadığım, Trakya’nın bereketli topraklarına hayat veren Ergene için yapmak istedik.
Bu kararı da Ergene Hayata Dönsün eylemine nasıl destek olurum diye düşünürken verdim.
Sonuçta eyleme öyle ya da böyle katılacaktım.
Bunu Trakya’nın her köşesinden geçerek, gittiğimiz yerlerde insanlarla Ergene ve Trakya hakkında konuşarak gerçekleştirmenin elimden gelenin en iyi olacağına karar verdim.
Bu kararımı her zaman yanımda olan kadim dostum, mesai arkadaşım Hüseyin abimle paylaştım ve ben daha konuyu anlatmaya çalışırken, dikiz aynalarına bakmayı unutma giderken, ben oradayım, sen nereye ben oraya dedi…
Bu cümlesi bile onla olan bağımı özetler bana kalırsa…
Ha bu arada Hüseyin abim de Trakya olmasa bile komşu çocuğudur. Bergama’nın suyunda toprağında hayat bulmuş bir kimsedir. Bu eylemin bir benzerini zamanında onlarda yapmıştı hatırlarsanız siyanürle altın arayanlara karşı…
Derken tipik Trakya insani özelliği olarak her şeyi son dakikaya bırakmak gibi huyum olduğundan son haftada rotayı bile kâğıda dökmemiştim nasılsa kafamdadır diye.
Tabi bu arada motorla gezicez haberini hemen sevgili dostum, fahri Trakyalı hemşerim, damat Olcay paşamla da paylaştım, o da “adaj gelirim, peşindeyim” dedi.
Neyse derken son haftaya girdik hop oturduk hop kalktık yağmur yağdı yağacak, yok yağmayacak…
Geçen hafta Gökhan Abur’la kalktık Havayı Koklayan Adam Bünyamin’le yattık. Gece bilgisayarları açık bırakıp hava durumu sitelerine baktık tuvalete suya kalktıkça…
Bu gezi ve maksadı için hepimiz ciddi manada çok hevesli ve bir o kadar da heyecanlıydık.
Neyse lafı uzatmadan geldik yola çıkma zamanına…
Sabah Olcay aradı ve iş münasebetiyle katılamayacağını söyledi.
Biraz mutsuz etse de onun ne büyük acı içinde olduğunu tahmin ettiğimizden ses etmedik, moral bozmadık.
Bazı aksilikler sebebiyle Cuma günü 10.00 olarak planladığımız çıkışımız bazı işsel gecikmelerden ötürü 11.45’i buldu…
1 BMW R 1150 GS Adventure (Hüseyin abi)
1 BMW F 650 GS (ben deniz)
1 HONDA TRANSALP (Olcay) (pazar günü dahil oldu geziye)
Olmak üzere 2 motosiklet Ayazağa’dan gaz açtık…
Gecikme dolayısı ile planlanan rota başlangıcı Çatalca’dan Saray istikametine iken Silivri-Saray olarak değiştirdik. Çünkü hafiften bir yağmur baş göz gösterdi biz Ayazağa’dan çıkarken… Bu yüzden zaman kaybımızı ve yağmur sürecini düşünerek yolumuzu bir kısım otoyol bir kısım E-5 ile by-pass ederek aldık ve saat 13.30 civarı Silivri’ye girdik…
Hemen Köfteci Osman’da bir ikmal yaptık…
Ve Trakya turumuzun ilk ayağını Köfte-Peynir Helvası ikilemesiyle başlattık… daha önümüzde çok köfte ve peynir helvası durakları vardı…
Saat 14.30 gibi buradan çıkış yaptık ve gaz kesmeden Saray’a doğru yola koyulduk…
Çerkezköy’den geçtik…
Ve Saray’a vardık…
[img][/img][img][/img] _________________ İbrahim Ö.
A rh+
lceman®
En son lceman tarafından Çrş Nis 20, 2011 12:44 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 4 kere değiştirildi
Saray’da eylemin afişlerini bir banka atm’sinde görünce “çakı bulmuş şopar gibi sevindik.”
Saray’da ufak ufak bulutlar etrafımızı sardı ve Vize’ye girerken yağmur ilk damlalarını attı…
Tabi bu esnada tek derdimiz rotanın ilk etabı olan İst-Kırklar kısmını tamamlamaktı.
Bu sebeple yer yer sağnak ve ahmak ıslatan kıvamında çeşitli voleler yapan havaya karşı kendimizi sağlama almak açısından Saray-Kıyıköy-Sergen-Poyralı rotasını Saray-Vize-Poyralı olarak değiştirmek zorunda kaldık çünkü bir ara gökyüzü öyle karardı ki saat 16.00civarıydı sanırım yolu sadece farla aydınlatır olduk adeta…
Tabi bu arada yağmur münasebetiyle hızımız düştü, bol virajlı Vize-Poyralı güzergahı hem seyri güzel hem de bir o kadar dikkatin ve yusufun tavan yaptığı bir mesafe oldu.
Anne tarafımın köyü olan Poyralı’ya bayır aşağı inerken görünce bir duygulandım. Sevindim.
Yazlar az güzel vakitlerim geçmemişti deresinde, kavaklığında…
Köfteci Muammer agam’ın dükkanı da açıktı, köfte yerdik te ama acıkmamıştık henüz ve yağmur da ufak ufak duruyordu. Kırklareli’ne geldik sayılırdı…
Köy içinden geçerken kornayla selam verdik köylüye…Derenin köprüsünü geçip bayırı sardırmadan hemen sağda durduk mezarlığın karşısında, içeri girmeden dayıma, enişteme, dedeme, nineme dua ettik.
En yakın zamanda gelip topraklarını havalandırıp derenin suyundan topraklarına dökmek için söz verdim kendime…
Bu kısa seramoniden sonra yer yer yağışın arkamızda kaldığını giderek kuruyan yoldan anladık ve biraz yol kestik ve sakince pınarhisar’a ve oradan kırklareli’ne girdik….
Girdik ama girişte polis abi geldiğimizi görüp te yolun karşısından depar attı vallahi.
Evraktı falan derken bayağı sohbet oldu ayaküstü.
Tekirdağlı hemşerim çıktı biraz ordan muhabbet yaptık. Evrakları görünce
“işte bea işte bea, şiir gibi baksana, sigorta tam, a2 var hemde c’li e’li, rusat tam… daha ne olsun bea…” dedi.
Gülüştük… bir fotoğraf çekildik devam etik.
Bu fotoda ortadaki arkadaş yakalanan
Bizimle beraber yoldan çevirdiği motorun sürücüsünün ne ehliyeti ne ruhsatı vardı, polis bağlicaz deyince “aga du bağlama emen bea, ben sülüyom getircekler evden epiciini şindi” dedi. Güldük bayağı
Bu fotoda aynada görünen motor evrakları olmayan.
Ve Kırklareli’ne girince Karagöz’e selam durmadan olmaz…
Trakya insanının değişik isimli mekanlarından biri…
Ve teyzemin evine geldik…
Akşam Kırklareli’nde kalacağımız için Kasaplararasında piiz yapmadan olmaz…
Gittik Damat Olcay Paşa’nın müdavimi olduğu “Küçük Canlı – Zikri’nin Yerine…”
Avuç içi kadar bir birane.
Muhabbet şahane…
Zaten içeri girdik falan hemen muhabbet başladı “naabünüz be adaj” diye…
Fotoğrafta en sağda üstü açık spor kafalı Oğuz abinin biranede cüppeli fotoları var…(zate adam arkadaşına kulak yaptı fotoda bile )
Ne iş dedik başladı anlatmaya….
50 yaşından sora maaşa zam alsın diye 2 senelik MYO okumuş. Okulun en yaşlısı diye rektör onu sahneye çıkarmış etmiş…Hikayesi burada yazmakla bitmez…
“adaj sınav zamanı gelüüdüm te buraya çeküüdüm vodkayı sora sınava…”
“ee abi sora nası geçiyodu?”
“abe vodkayı aldınmıydı zihin canavar oluyy hepicii 90dı bea” diyo…
Okulu bitirince büyük oğluna fırça kaymış “ulan ben bitirdim sen giremedin bi şu okula” diye…
Mekan ufak, sohbet bitmek bimiyor…
Ama ikişer bira-rakı da bırakıyoruz sohbeti ayrılıyoruz. Hafif yorgunluk var, daha yolumuz uzun, dinlenmek gerek…
Eve dönüyoruz… _________________ İbrahim Ö.
A rh+
Cumartesi sabahı erkenden kalkıyoruz, e malum trakya’nın en kuzeyindeyiz, hava inanılmaz temiz, dolayısıyla sabah erkenden dinç ve uykuyu almış olarak kalkmak kolay oluyor.
Teyzemin güzel kahvaltısından sonra Edirne’ye doğru yola koyuluyoruz.
Edirne’ye kafamıza kurşun gibi yağan kara kabuklu böcekler eşliğinde giriyoruz…
Burada da ufak bir ziyaretten sonra Uzunköprü’ye doğru saat 12.00’da yola çıkıyoruz…
Hava kapalı gibi ama yağış olmasın diye de duayı elden bırakmıyoruz
Uzunköprü şehir merkezinde ufak bir turdan sonra bir kahvede çay içelim diye duruyoruz burada ahaliyle muhabbet yine Ergene…
Fotoğraf çekilip tam ayrılacakken belediye aparlöründen anons geliyor Pazar günkü Ergene Hayata Dönsün Eylemi için…
Çok acıkmışız ilk gelen partiye yumulunca ben, foto çekmeyi atlıyorum, anca 2. seferi fotolamak aklıma geliyor…
(açım bea…)
Ve bir peynir helvası daha… bu sefer ki de farklı…
Burak bizi başka bir arkadaşımızın Büyükbaş hayvan çiftliğine götürüyor arka yollardan…
Tesis çok büyük…
600 küsür büyükbaş kadrosuyla Trakya’nın en büyüklerinden biri tesis…
Birçok şey otomatik sistemle çalışıyor, hayvanların yemlemesinden altlarının temizliğine kadar…
Ve İneklere Manikür Pedikür yapan sevgili Engin’le karşılaşıyoruz…
Sonra tesisi bitirip iş yola koyulmaya geliyor…
Sevgili dostumuz Hasan’ın bu büyük tesisini görüp dolaşmak, biraz motor muhabbeti yapmak iyi geliyor ve foto çekilip yola koyuluyoruz.
Malkara’ya Burak’ı bırakırken yeni motor almış olan Hakan’la karşılaşıyoruz.
Güzel bir Varadero almış hayırlı olsun diyoruz…
Ver elini Şarköy… _________________ İbrahim Ö.
A rh+
Tekirdağ’da bizim evde kaldık, evdekilerle bol kahkahalı sohbetten sonra yatıyoruz gece yarısına doğru…
Pazar sabahı da İlk durak Muratlı….
Bu esnada Tekirdağ’da bize Damat Olcay Paşa katılıyor ve sayımız nihayet üçe çıkıyor…
Koyun sürüsüne denk geliyoruz…
Ve Karamusul’dayız…
Motorları köy girişinde eski amerikanların olduğu bir düzlüğe bırakıyoruz. Çünkü jandarma salmıyor araçları köye…
Eylem oldukça kalabalık…
Köfteci dayım hemen yanaşmış…
Karamusul’dan ayrılıp dönüşe geçiyoruz…
Ergene kapkara akıyor…
Dönüş yolunda Ahmetbey-Vize-Saray-İstanbul yapıyoruz…
Ve istanbul’dayız…
Sayısız güzellik ve hikayeyle 3 gün süren ve başlangıcından bitişine 805km süren yolculuğumuz burada sona eriyor.
Ergene Hayata Dönsün için teker çevirdik… Birçok yerleşim yerine girdik, Ergene’den konuştuk…
En kuzeydeki de en güneydeki de bu durumdan rahatsız…
@heypek: agam esas senin eline ayağına sağlık, bütün cuma cumartesi işyerinde olup pazar sabah kırağsında geldin tekirdağsına bize yetiştin.
büyük özveri valla
çok sağolasın sevgili damat Olcay Paşa'm _________________ İbrahim Ö.
A rh+
irbaaam bu sitede şukuyu nerden basıyorduk bea:)))
şaka bir yana sözkonusu ergene gibi bir felaketse bırak motoru yalınayak bile gidilmeli. yazık etmişler doğaya...
lceman demiş ki:
@heypek: agam esas senin eline ayağına sağlık, bütün cuma cumartesi işyerinde olup pazar sabah kırağsında geldin tekirdağsına bize yetiştin.
büyük özveri valla
Tekerim, kadim dostum İbraam ve Olcay kardeşim ile anlamlı bir amaç için döndü. Güzel yerler görüp, güzel insanlarla tanıştım. İbraam dostum en anlamlı kelimeleri en sonda sarfetmiş.
Kayıt: Sep 16, 2006 Mesajlar: 558 Nerden: Yaşayan Ölüler Ülkesi
Tarih: Çrş Nis 27, 2011 8:57 pm Mesaj konusu:
Bravo!
İşte tam bir motorcu aktivitesi diye buna derim ben.
Motorcu adam doğaya duyarlı adamdır, hayata karşı bir duruşu vardır, biraz da olsa muhalif adamdır, motor kullanıyor oluşu bile az çok bunun göstergesidir. Siz yaptığınız faaliyetle bunun güzel birer örneği olmuşsunuz. Duyarlılığınızdan ötürü tebrik ederim.
Saygılar! _________________ Göremiyor musun? At gözlüklerini çıkartmayı dene!
@Murtisi, çok teşekkürler, yorumunuz için
@Cloud, çok teşekkürler, yorumunuz için
@Muhi, abicim çok sağol, elimizden geldiğince anlatmaya çalıştık. gönül isterdi ki bunu vespayla yapsaydık çok daha eğlenceli olurdu _________________ İbrahim Ö.
A rh+
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız