Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Kayıt: Oct 16, 2008 Mesajlar: 347 Nerden: Istanbul
Tarih: Sal Nis 19, 2011 6:20 am Mesaj konusu:
ilyada demiş ki:
Şurda iki ybr sağlamlığı laklakı yapacaz, ybr ciler dışında herkeş burada. Ya ne işiniz var arkadaş sizin ybr sağlamlığı başlığı içinde arkadaşım ? Dağılın gidin işiniz yok mu sizin ya ? Biri sıralı4 cbx der, beverly der, öteki xt660 der, biri vfr ci .. Üstelik V motor yani.. Hem de kırmızı yanlış hatırlamıyosam.. Öteki cbf almış , bütün 400 lükleri listeler.. Dağılın arkadaşım, ybr cileri rahat bırakın ya .. Nedir bizim sizden bu çektiğimiz arkadaş.. Gidin kendi başlığınız yok mu sizin ya..
Yemezler. Gümüş olsa üstünü silince parlardı. _________________ İnsanlar doğduğunda dört bacaklıdır,
Sonradan iki bacaklıya dönüşür.
İlyada;
Abi sence bu makina+enduro şasi de bahsettiğin sorunlar olur mu?
Artçılı ve yüklü her yola gidilir mi?(Makul hızlarda) _________________ http://www.batidispoliklinigi.com/
Kayıt: Nov 23, 2006 Mesajlar: 185 Nerden: Gönen-Sarıköy
Tarih: Sal Nis 19, 2011 9:00 am Mesaj konusu:
Müsadenizle bir iki konuda görüşlerimi belirteyim
Alıntı:
"1-Artçılı sıkıntılar olur."
Kısa mesafelerde (100-300km/Günübirlik) Herhangi bir problem olmuyor. Ağırlıklı olarak asfalt yollarda, hem tecrübeli ve alışık olduğum hem de tecrübesiz ve benimle ilk defa motora binen artçılarla üstteki aralıklarda yaptığım yolculuklarda HİÇ problem yaşamadım. Artçılarımdan da en ufak şikâyet almadım.
Alıntı:
"2-Uzun yolda artçılı çok sıkıntı olur "
Artçılı olarak hiç uzun yol yapmadım. Bu alanda yorum yapamam ancak tek kişi 1600km / 3 gün ve 500 km/12 saat gibi yolculuklarda herhangi bir problem yaşamadım. (Otoban sıkıntısı sayılmaz )
Alıntı:
"Bende buna tahminimi ekleyim.
1-Özellikle ağır tonajlı araçlardan sıkıntı olabilir. "
Kamyon ve kamyoncu yollarımızın bir gerçeği... Ancak trafik denetlemelerinin sıklaşması ve takograf (acele etmesi için bir nedeni olmayan) kamyoncuları azami 80 çizgisinde tutuyor. Ybr hız limitlerinin imkânı nedeniyle kamyonlardan çok rahatsız olmuyorsunuz. (Yetişirse geçer, Aynadan bak hızlı geliyorsa yavaşla... taktiğini kullanıyorum.)
Alıntı:
"2-Rampalarda sıkıntı olabilir. "
Evet. Olabilir. Rampayı 90'la değil 60'la hatta 30'la çıkmak mümkün
Yollarda en çok yaşadığım sıkıntı ise "rüzgar"
Karşıdan ya da yandan sert ve uzun süreli esen rüzgar hem sürüşü hem
yakıtı hem de keyfinizi baltalıyor.
Yaşanacak bir diğer problem ise “zaman”
Herhangi bir nedenle acele etmeniz gerektiği zaman sabit “90” sorun yaratıyor. Yapılan çeşitli müdahalelerle hatta orijinal haliyle 130 – 140 yaptığını iddia eden kullanıcıları varsa da 60-70 km/s ortalama hız acele etmek istediğiniz durumlarda yeterli olmuyor. Bu nedenle Ybr kullanıcılarının bu gibi durumlar için hazırlıklı olması ya da alternatif düşünmesi gerekir. Örneğin gelen yağmurun önünden kaçmak yerine yanında yağmurluk taşımak ya da kuru (köy kahvesi, otobüs beklemesi hatta misafir olunabilecek herhangi bir ev gibi) bir ortamda yağmurun geçmesini beklemek benzeri alternatifleri değerlendirmek zorunda kalabilirsiniz. _________________ Mondial 125KT "O Artık Emekli!"
Yamaha YBR 125 Mavi Eşşek
"Kıçı kırık motorcu"
-----------------------
Live Alone - Ride Alone - Die Alone
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Sal Nis 19, 2011 7:10 pm Mesaj konusu:
emrerd demiş ki:
Hacı beni neden YBR ciden saymıyorsun yahu...25 cc yi mi başıma kakacan?
Baktım YBR ye de...CBF ye daha çok ısındım.YBR CBF kardeştir bunu bozan kalleştir
Aşkolsun ya.. O paragraf tamamen geyik hocam. Aynen dediğin gibi.
-----
İki kişiyle sıkıntı olur derken.. Sıkıntı göreceli birşey. Büyük motordan sonra Ybr ile kendim yaşadığım sıkıntıları düşünerek. Uzun yolda iki kişi hiç sarmamıştı beni. Şimdi değişti durum ; eğer yolcunun bir şikayeti olmazsa benim hiç olmaz..
Uzun yolda zaman konusunda sıkıntım her zaman olur, olacak.
Zaman bolsa, bu durumda tam tersi tercih bile ederim commuteri.
Ama iki kişiyle yine de etmem, çünkü İstanbuldan İzmire 10 saatte gitmeyi çok seven manitalar ben henüz bilmiyorum, tanımadım. Ancak araştırmalarım sürüyor. Genelde 2 saatte sıkılıyorlar. Hatunlara bunları anlatmaya çalışmaktansa, mümkünse büyük motorla gitmek daha mantıklı, zaten anlatmaya çalışmanın da gereği yok. Ne gerek var ki yani. Tatile gidip sevişmek başka bişey, motosiklet başka bişey. Motosiklet bireysel bi olay. Tek kişi yani. İkisini birbirine karıştırmaya çalışmak nafile çabadır zannımca. Hele Türk tipi, motoru kıskanmayı bile başaran kızlarla bu iş çok zor çok.. Fazla kastırmanın alemi yok zannımca. Commuteri sevdirmek mümkün olamadıysa, bir ihtimal sevebileceği büyük fiyakalı bir motor da yok ise.. Otobüs var, uçak var, araba var, onlarla gidilir olur biter
Tabi evlilik gibi bağımlılıklarım olmadığı için beş beş konuşabildiğimin farkındayım. Allah sıkıntıları olan cem-i cümlemizi sıkıntılarından kurtarsın, tüm insanlık alemine sorunsuz rahat günler nasib etsin diyelim ..
Rüzgardan etkilenme olayı doğru. Islak zeminde ürkütür, yavaşlamayı gerektirir. Boğaz köprüsü ayaklarının arasından fırtınalı havada geçmek, yerler ıslak ise.. Evet korkutucu bir deneyime dönüşebilir ybr ile. Ancak, o şartlar altında bin kere falan geçtim ve net olarak anladığım şey şu : ürkülebilecek tek durum zeminde buzlanma varsa yaşanabilir. Diğer durumlarda ise sadece "atraksiyonlara girmemek" güvenlik için fazlasıyla yeterli.
Şasi derken kastedilen şeyi anlamadım. Aklıma gelen, ilk bindiğimde şasinin veya ön takımın , bir yerlerin esneyebildiğine dair bir his oluşmuştu bende. Şimdi her taraf ayrı esnediği için sorun yok. Şaka bir yana, bu "esneme hissi"ni tüm commuter ve küçük scoterlarda alıyorum ben ilk bindikten sonra , alışıp, ardından virajını bilmemnesini felan anlamak için dozu kademeli arttırmaya başladığımda.. His olduğu için, net tanımlayamadığım için fazla da birşey diyemiyorum. Belki gerçekten yeteri kadar rijit değil bir taraflar, belki de bu aletlerin ortak noktası olan hafiflik yüzünden yaşanan bir yanlış algı bendeki.. Bilemiyorum.
Ancak makinalardan yola çıkarak şöyle bir yorum yapabilirim, onun da ne kadar tam karşılığı olacağından veya doğru olacağından emin değilim : birşeyler esniyor ise uzun vadede kırılan bi taraflar da olur. Şasi ise şasi, başka bir yerse orası yorulur zamanla. 250 kkm. boyunca bile kırılan bir şasi falan yoksa ortada.. Şasi esnemesi ihtimali azalıyor. Belki de esneyen ön takım düzenleri. Metal esnemesi şeklinde olabilir, zor altında artan boşluklar olabilir vs. .. Belki de ikisi birden vardır ; bir miktar esneme + bu sınıfta tüm aletlerin hafifliğinden kaynaklanan hatalı algılama .. Kimbilir.. Belki de ben atıyorumdur.. Sonuçta bu işlerde algıya dayalı hatalar çok olur. Senelerce Transalpe binmiş adam bir Transalp test yazısı okuyunca gülmekten kırılabilir. Misal ben bindiğim iyi tanıdığım birkaç motorun test yazılarını okuduğumda, yazıların büyük kısmında çok eğlenmiştim. Zaten çoğumuz ilk kez bindiğimiz motorları ya normalden fazla beğeniriz, ya da hiç beğenmeyiz, ama süreç ilerledikçe fikrimiz değişir. Bu, "algı üzerinden yapılan yorumların" ne kadar hatalı olabildiğini de yaşayıp görürüz. İşte bu "esneme" mevzusunda da, sağa sola iki tane sensör takıp miktarları sayıya döküp ölçüp kıyaslamadan , veya "x" makinede kırılan şasi örneklerini ortaya koymadan .. Ne söylesek boş..
Alıntı:
orijinal haliyle 130 � 140 yaptığını iddia eden kullanıcıları varsa da
Valla gücenebilirler ama ben yalan söylediklerini düşünüyorum. Kasıtlı olmayabilir. Motor insanı uçuran bi alet. Olur böyle şeyler. Daha doğrusu, zaten hep böyle şeyler olur. Doğaldır
Boş vakitlerde arada sahibinden com. daki satılık Ybr ilanlarına göz atıyorum. Sahibinden com daki tüm ilanlar zaten gırgırdır da.. Adam 1000 cc. üzeri 30-40 bin liralık motoru satarken de komikliğinden en ufak birşey kaybetmez yani.. Ama Ybr ilanları başka bir alemdir, başka bir boyuttur.. Adanada sıralı 4 mobilet yapmış ustanın günümüzdeki mekanıdır Ybr ilanları ve birtakım forumlar. Motor teknolojisi bilir, yanma odasında olup bitenlerin mastırını yapmıştır onları bilir, modifiye bilir.. "Abi saydın mı kaç dişli ??" diye sorsan, saymıştır onu da bilir. Zincir dişliler zaten hepimizin mevzusudur da.. Bu arkadaşlar commuterda şanzıman dişlilerinin diş sayısını değiştirip daha fazla güç almayı bile bilir. Düzde 140 lar, rampa yukarı 120 ler yapılır. Rüzgar arkadan popoya esiyorsa 150 lere çıkanları bilirim usta ben.. sen ne diyosun ..
Sosyal vaka abi. Otomobilde motorda olur böyle şeyler her daim. Merruse kişisi de otomobil modifiyesi bilir mesela. Bugüne kadar tanıdığım tek aklı başında mantıklı ve olaya bilimsel ve teknoloji üzerine bir hobi, ve fizik bilgisi vs. olarak yaklaşan tek kişidir. Binde bir çıkar. Motor üzerine de bir iki kişi biliyorum böyle. Ama olayın yüzde doksanı ulaşamadığı makinaya yaklaşma arzusundan kaynaklı. Arzudan.. Bunun mümkün olup olamayacağı veya mantıklı olup olmayacağı üzerinden değil.
İşte bu sebeplerle, Ybr lerin 140-150 yapmasını olağan karşılıyorum, evet hakkını verirsen yapar diyorum, ama kendim inanmıyorum çünkü "benim ybr 115 yapıyo, yokuş aşağı veya rüzgar arkadan ise 125 yapıyorum .." diyen birkaç kişiyi, motorun kıçını yırttığı son sürati olan 100 km.yi yaparak yolda geçmişliğim var. İşin komik tarafı onlar hala 120 yapıyo muhabbetine devam ediyorlar. Bu da incelenmesi gereken bir olgu zannımca.
Ybr bana göre -bence..- 80-90 yapar ve bunu sürekli yapabilir. Yine bence, en fazla 100 yapar, bunu sürekli yapamaz. Ama hakkını verirsen modifiyesiz bile 140 yapar o başka Tıpkı Ktm in hakkını vermek, Gs in hakkını vermek, Zzr nin, Hayafuşa nın hakkını vermek gibi..
Yiğidi öldür..
Ama hakkını yeme arkadaş .. Günahtır
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Sal Nis 19, 2011 7:14 pm Mesaj konusu:
Yorumsuz...
Alıntı:
ewet bende artık bir ybr aldım muahahaha süper bi alet ama memesi ilk önce çok küçük olduğu için büültüm ve amartisörleri tabiki kestim tekerleri sevmiodum bi performence lastiği aldım ve cant larını da deiştirdim 3.500 e ben aldım 6000 oldu şimdi bütün masraflarıyla memei büültüğüm için birass vazgeçtim çok fazla benzin yiyo ama olsun vitesi 1 atıp debriyaja basıp deviri 6000 e fln getirip debraydan elini çekince bütün milletin seni tek teker üstünde giderken görmesi hiç bişiye değişilmez doğrusu bu arada aya debriyajını deiştirmei düşünüorum ama ne yapsam bilmiorum ayrıca susturucuyu sökeyyimmi ??????? ajaba
Seviyorum abi ben .. Ybr yi.. Türkiyeyi.. Hayatı..
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Sal Nis 19, 2011 7:18 pm Mesaj konusu:
merruse demiş ki:
ilyada demiş ki:
Şurda iki ybr sağlamlığı laklakı yapacaz, ybr ciler dışında herkeş burada. Ya ne işiniz var arkadaş sizin ybr sağlamlığı başlığı içinde arkadaşım ? Dağılın gidin işiniz yok mu sizin ya ? Biri sıralı4 cbx der, beverly der, öteki xt660 der, biri vfr ci .. Üstelik V motor yani.. Hem de kırmızı yanlış hatırlamıyosam.. Öteki cbf almış , bütün 400 lükleri listeler.. Dağılın arkadaşım, ybr cileri rahat bırakın ya .. Nedir bizim sizden bu çektiğimiz arkadaş.. Gidin kendi başlığınız yok mu sizin ya..
Yemezler. Gümüş olsa üstünü silince parlardı.
Gümüş olursa faydası mı olacak ?
Elektrik iletkenliği lazım değilse, ne yapacan sen gümüşü? İletkenlik lazımsa, gümüşten birazcık kullanıp bakıra karıştırıyorsun, o iletkenliğe çok çok yaklaşıyorsun. İletkenlik lazım değilse paslanmaz çelik, titanyum da güzel metaller. Kaynak yapacaksan dandik metal demir en iyisi. Üstünü kaplarsın veya boyarsın mis gibi olur..
Mısır medeniyetinde miydi, Roma imparatorluğunda mı hatırlayamadım, arkeologlar zengin üst sınıfın, soyluların ve din adamlarının niçin halka nazaran kısa yaşadıklarını anlamaya çalışıyorlar, bir anlam veremiyorlar. Para pul, beslenme, temiz pak hijyen ortamlar, ne ararsan en iyisi var, ama tüm bunlara rağmen abiler sabahtan akşama kadar aç açına köpek gibi çalışan kölelerden daha kısa yaşıyorlar.. ?? Kurşun asillere yaraşır değerli metal imiş o dönemde. Bunlar da zengin, asil veya din kişisi oldukları için kurşun kaplardan yemek yiyorlarmış dangalaklar. Ama fakirlere yedirmiyorlarmış o kaplardan. Hatta fakir o kaptan yerse cezası ölüm falan.. Asil metal olan kurşundan yapılma kaplardan yemişler yemişler, ondan sonra da hayat boyu düzenli kurşun zehirlenmesinden güp.. Eşek cennetine..
Bu gümüş, altın, pırlanta.. şeklinde kademe kademe sınıflandırma yapan alegorik ifadeleri bırakalım, bunlarla bir yere varılmaz hocam. Altı boş ifadeler bunlar hocam..
---
Mesela Goran arkadaşımız da, demiyor ki "Ya bi kıçı boklu Ybr'nin bu kadar methedilmesi bana çok saçma geliyor.. Teknoloji karşılığı olarak kavlı çakmaktan ne farkı var bunun.."
Doğru, teknoloji olarak kavlı çakmaktan farkı yok, mühendislik olarak da karmaşık bir yanı yok, örneğin Vfr nin valf teknolojisi tek başına iki motorun toplamından daha karmaşık, ancak bu Ybr'yi yapmanın kolay olduğu veya şansa olduğu anlamına gelmez ki..
Teknolojisini falan geçelim, niye bu kadar övülüyor methediliyor ??
Çünkü gerçek hayatta bire bir karşılığı olan birçok reel şey var ortada. Hepsini üst üste toplayınca da övülüyor işte..
Ve abartılıyormuş gibi görünüyor.. Hiçbirşey haybeye abartılmaz övülmez abiler. Bunlar sadece teknolojik makinalar değil, işin içinde insan faktörü de var, ve hangisi olursa olsun -gıcık bmw bile buna dahil- övüleceği, hepsinin methedileceği bir yer bir konu muhakkak var. Bizim bahsini ettiğimiz konuların dışına çıkmamak kaydıyla, evet en iyi motor sahiden de Ybr125.. Bugün "fiyat+işletme maliyeti / fayda" analizi üzerinden bakıp, "x" motor Ybr den daha iyi bir motordur denilebilecek bir motor yok işte. E bunu böyle yapan da ben değilim.. İster gümüş olsun ister teneke olsun değişen birşey olmaz yani. Bir de bunun üzerine commuter denen sınıfının reel hayattaki güzide faidelerini ekleyince.. Ybr125 mevzusu coşup gidiyor doğal olarak.. Oysa ön takım keçeleri çok dandik bu motorun.. Ama buna rağmen sahibinden.com daki sayılara -750 adetcik- bakınca bile görülüyor ne demek istediğim.
Ülke şartlarına göre de değişir elbette bu konu. Türkiyede bu "şey"e dönüşmüş çok çok az motosiklet vardır. Java250, Vespa-kısmen-, motordan sayarsak -ben sayarım- Mobilet, çok kısa bir dönem de Mz... Ama bunların hepsini üst üste toplasan, yine de Ybr125 -ve emsali birkaç motorun- bugün itibariyle sağladığı o fayda analizinin, hepsini üst üste toplasan yine de yakınına bile yaklaşamazlar. Bu anlamda Ybr125 bir ilktir aynı zamanda. İstediği kadar uyduruk olsun, bunlar değişiyor mu? Değişmiyor... Rüzgar yesin, rüzgardan etkilensin, gaz verince yerinden fırlamasın, virajı fena olsun vesaire.. Toplamda değişen birşey var mı? Yok..
Merruse "gümüş olsa parlar.." demiş, ben de karşılık olarak şunu derim o halde; direk altın madalyayı hakeden motordur Ybr. Tabi madalyalar paris dakar rallisine veya pist zamanlarına bakılarak değil, reel şartlara ve insan faktörüne, yani gerçek, kapıdan çıkıp sokağa indiğin andan itibaren orada yaşanan hayata bakılarak veriliyor olsaydı..
Ybr125 tüm dünyada klüpleri dernekleri falan olan bir model. Sadece fakir ülkelerde değil, atıyorum İspanyada, Yunanistanda falan her kentte birer tane klübü derneği zartı zurtu var, İngilterede de var ama.. İngilteredeki az gelişmiş motosiklet kültürü konusuna veya İngiliz vatandaşının yıllık milli geliriyle canının istediği motoru alıp binemeyeceği mevzularına falan girmiyorum.. Demek ki orada bile azbuçuk bir karşılığı var bu söylediklerimizin..
Tekrar etmekte fayda var, bunları böyle yapan ben değilim. Şerefsizim ben yapmadım. Zaten ben yapsam ön takım keçelerini de sağlam yapardım, hp gücünü de 15-18 falan yapardım, ve toplam imalat maliyetini de %10 dan fazla arttırmadan bunları yapmayı hedef alırdım, bundan bile mükemmel bir sonuç ve satış rakamı çıkardı ortaya -bence- .
Ha , bir de ucuz, fahiş kar odaklı olmayan, ve motorun şekline göre, yerine tam oturan, plastik, ekonomik bir çanta-bagaj sistemi yapar, aksesuar olarak bunu da ayrıca isteyene satardım.
İleride olur inşallah maşallah diyelim..
---
İnsan faktörü ve gerçek yaşamda yaygın olarak yaşanan reel şartlar deyince .. Şuradaki ilginç tanım ve yorumları da ekleyelim, altın gümüş alegorileri olayına insanlar nasıl yaklaşmış aceba ?
Ulan hiç öpmemiştim, şimdi bu yorumları okuyunca gidip deposundan öpesim geldi şerefsizi.. Onu yapamam bana saçma gelir de.. İlk iş biraz bakım yapayım bari.. Yazıktır günahtır..
Sevgiler...CeM... _________________
En son ilyada tarafından Sal Nis 19, 2011 7:36 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 4 kere değiştirildi
Kayıt: Sep 16, 2006 Mesajlar: 558 Nerden: Yaşayan Ölüler Ülkesi
Tarih: Sal Nis 19, 2011 7:28 pm Mesaj konusu:
Uzun yoldan sayılır mı bilmem ama, eşimle birlikte;
CBF150 ile İstanbul - İznik yaptık Bursa yolu rampalarında kamyonları 80'le sollayabildik. Cbf150'nin ne yazık ki YBR'ye göre çok sert olan selesinin üstüne bağlamak için eşime bir deri yastık yaptırmıştım ona rağmen rahatsız oldu, onun dışında gayet güzel gittik geldik.
Yine cbf150 ile İstanbul Sakarya(Akyazı) yaptık üstelik otobandan, büyük sıkıntı yaşamadık. (Rampalar hariç 90 - 110 aralığında seyredebildik.)
YBR125 ile İstanbul'dan Karasu'ya hem de Aralık ayında full kuşam ve YBR'ye özel yaptırttığım ön cam ile gece (hem de otobandan) gittik. Eşim soğuk dışında rahatsız olmadı, ybr'de sele olarak ben de, o da kesinlikle çok daha rahat ettik. Otoban da dahil 90 atına düşmedim rampalar haricinde, ve 100 - 105 aralığında sabit hızlarda(düz yolda) rahatlıkla gitti Ybr. (Bu arada benim gözlemim ybr artçı ile kalkışlarda cbf gibi kafa sallamıyordu. Bunda cbf'in uzun boyunun mu etkisi oluyordu bilmiyorum ama cbf150'de hissettiğim artçlı aklkışlardaki kafa sallama ve dengesizliği ybr'de hiç hissetmedim diyebilirim.)
Tek başıma ybr ile bir günde iron butt misali, İstanbul - Tekirdağ - Kırklareli - Edirne - İstanbul (600küsur km) yaptım, benim yorgunluğum dışında YBR daha gidecek yol arar gibiydi eve vardığımda. Haa bu yolculuk tüm günümü aldı o ayrı ama amaç da zaten buydu.
Bu tip motorlar kabul, şehir içi için, günlük işler içindir, zaten commuter'in neredeyse manası da bu. Bu yüzden ayrı bir sınıf, mesela ybr naked tipine rağmen o sınıfta sayılmıyor (Hele de son dizaynıyla tam bir cüce naked oldu, yani tipi de epeyce cazip, minik fazer gibi olmuş), ama bu aletlerle istenirse ve zaman kaygısı güdülmüyorsa Dünya turuna bile çıkılabilir. Ki her ikisiyle de çıkanlar var, Adam Arjantin'den çıkıyor YBR ile sonra Almanya'da kendine eş buluyor evleniyor, ona da bir ybr alıyorlar ve Avusturalya'ya kadar gidiyorlar, senelerce sürüyorlar iki ybr. ( www.re-moto.com ), İstanbul'a uğradıklarında da ybrclub Türkiye adına bendeniz onlarla buluşuyorum. Soruyorum Arjantinli Gustavo'ya, usta motorla ne sorun yaşadın bugüne dek? (Yola çıkarken 16binde almış ikinci el motoru, İstanbul'a vardığında 86binde idi.) Cevap: Sadece bir kere lastik patladı. Hadi buyrun cenaze namazına. Gelde alma şimdi bu aletten bir tane.
Bir Hintli, cbf150'nin Hint versiyonuyla oradan çıkıyor ABD'ye kadar gazlıyor geze dolaşa filan...(Aha link: http://bikingtheworld.blogspot.com/ )
Böyle örnekler de var hani. (Haa açın ADVRider'ı orada Moped'le Avustralya'dan İngiltere'ye gelen adam da var o da ayrı konu tabii.) Yani bu aletlelerle uzun yol niyete bakar, cbf150 ile artçılı Türkiye'yi dolaşan boravyus nickli bir arkadaş vardı cbftürkiye sitesinde vardı linkleri. Buranın da üyesi ybrcluab moderatörlerinden Bursa'lı Şenol Sel Hoca var mesela 1500 km'lik yolculukları filan var Türkiye içinde YBR'siyle.
Daha önce de belirttim, pek çok kez de yazdım sağda solda; bizimki gibi ülkelerde sadece kuryelerin değil, dar gelirli vatandaşların büyük çoğunluğunun böyle bir motosikleti olmalı. Nitekim ortadoğu ve diğer üçüncü dünya ülkelerinde(bu lafı da hiç sevmem, ben mi istedim 3.dünya olmayı ey emperyalist ülkeler) bu segment halkın eli ayağı olmuş, bakıyorsun Moğolistan steplerinde de var, Arap çölünde de, Sibirya'da da. Ybr kullanıcılarının tabiriyle kapısındaki eşek olmuş, her işe koşuyor onu.
Büyük motor almayı isterdim (mesela bir yeni Transalp ya da kafayı bozup hava için, eski aşkım Shadow750 filan), ama yıllar iyi gelmedikçe ya da piyango vurmadıkça esaslı bir borcun altına girmeden alamam. Diyelim ki azmettim her şeyi göze aldım ve aldım bir tane. O zaman da bir yerine bir halt olacak diye arabamdan daha fazla endişenmek istemem. Bundan dolayı benim yine alacağım motor Ybr ya da cbf'dir. Haa olmaz ya memleketime sıfırı 7bin tl altında en az 20 beygir ve parçaları 600'lük kadar pahalı olmayan bir 250'lik gelir (ki bence imkansız bu vergilerle ve bu hobici zihniyetle filan) o zaman bakarım bütçeme yeni bir değerlendirme yaparım. Ama şu anda mevcut olan 250likleri almayı düşünmüyorum ikinci ellerinin iyi durumda olanları hala 5binin üstünde satılıyor(Altından ya bu aletler).
Bu sebeple aklın yolu hala YBR (ya da belki yine cbf150) benim için... (Kişisel olarak ben ybr'ye daha sıcak bakıyorum, parçası cbf'ten daha bol ve çok daha ucuz, bakımı da öyle. Fazla karenajı filan yok, daha haftasında olduğu yerde düşen cbf150'min karenajı değişmişti mesela, kıl olmuştum. Gerçi şimdilerde onun için de koruma demiri yapılmış, kuryelerde görüyorum. Ve kişisel kanaatim, ybr'nin sanki işçilik kailtesi ve dizaynı, kullanışlılık ve sağlamlık olarak birazcık daha önde gibi)
Yok altımda küçük kalıyormuş, yok gösterişli değilmiş, yok bazı büyük cc'ci tipler adam yerine koymuyormuş, ne gam; ben yoluma giderim, kafam ve cebim rahat.
(Bu arada emrerd'den de 2011'de yenilenen cbf150'nin aksaklıklarının giderilip giderilmediği konusunda bilgi bekliyorum tabii. Ne de olsa eski motorum ve gelecekteki iki motor adayımdan birini aldı)
Yazmadan edemeyeceğim bir konu da ilyada'nın da vurgu yaptığı, böyle bir motorun olduğunda kafanın nasıl rahatladığı. Ybr125'ten önce GV250 vardı ben de, oldukça temizdi full aksesuar ve gösterişli, ama kapımın önüne koymaya kıyamadığım için 6 ay boyunca otoparka para bayıldım. Üstüne kedi bindi diye hakiki deri sele çizilecek diye tırstım, yağmurda çamura battı, trafikte yan yattı diye popom sızladı filan. Oysa YBR125'i sıfır almama rağmen böyle bir kaygı yaşamadım, yaz kış kapımın önünde komşumun balkonuna bağladım, kışın karda bile üstünde kedilerin işediği bir branda parçası ile durdu v.s. v.s. Bu kafa rahatlığı hiç bir şeye değişilmez. _________________ Göremiyor musun? At gözlüklerini çıkartmayı dene!
En son Cloud tarafından Sal Nis 19, 2011 8:00 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Kayıt: Oct 16, 2008 Mesajlar: 347 Nerden: Istanbul
Tarih: Sal Nis 19, 2011 7:54 pm Mesaj konusu:
ilyada demiş ki:
Otobüs var, uçak var, araba var, onlarla gidilir olur biter
Tabi evlilik gibi bağımlılıklarım olmadığı için beş beş konuşabildiğimin farkındayım.
Olsada farketmiyor. Bindiriyon onu uçağa kendin arabanla motorunla gidiyorsun. Motosikletle henüz yapmadım ama araba ile çok yaptım..
ilyada demiş ki:
Allah sıkıntıları olan cem-i cümlemizi sıkıntılarından kurtarsın, tüm insanlık alemine sorunsuz rahat günler nasib etsin diyelim ..
Aha conta yaktı sonunda...
ilyada demiş ki:
Alıntı:
orijinal haliyle 130 � 140 yaptığını iddia eden kullanıcıları varsa da
Valla gücenebilirler ama ben yalan söylediklerini düşünüyorum. Kasıtlı olmayabilir. Motor insanı uçuran bi alet. Olur böyle şeyler. Daha doğrusu, zaten hep böyle şeyler olur. Doğaldır
Bence kafa güzelken biniyorlardır.
ilyada demiş ki:
Merruse kişisi de otomobil modifiyesi bilir mesela. Bugüne kadar tanıdığım tek aklı başında mantıklı ve olaya bilimsel ve teknoloji üzerine bir hobi, ve fizik bilgisi vs. olarak yaklaşan tek kişidir. Binde bir çıkar. Motor üzerine de bir iki kişi biliyorum böyle. Ama olayın yüzde doksanı ulaşamadığı makinaya yaklaşma arzusundan kaynaklı. Arzudan.. Bunun mümkün olup olamayacağı veya mantıklı olup olmayacağı üzerinden değil.
Yok be birşey bildiğimiz yok. Öğrenmemiz gerekenin binde biri bile değil daha bildiklerimiz.
ilyada demiş ki:
Günahtır
Yağa su karıştı sonunda..
ilyada demiş ki:
Gümüş olursa faydası mı olacak ?
Sarardım bunu da gene adımız Faşo ya çıkar diye susuyorum..
Adama bir satır yazıyoruz bir sayfa döşeniyor.
Cloud demiş ki:
Haa olmaz ya memleketime sıfırı 7bin tl altında en az 20 beygir ve parçaları 600'lük kadar pahalı olmayan bir 250'lik gelir (ki bence imkansız bu vergilerle ve bu hobici zihniyetle filan) o zaman bakarım bütçeme yeni bir değerlendirme yaparım.
7bin liraya yok belki ama 8800e var işte. Bence mantıklı bir bedel.. Hala yüksek ama ödenemeyecek kadar değil. YBR250 nin 11-12bin li rakamlara satıldığı düşünülürse CBR250R 8800 e bedava denilebilir. Üstelik gayette yakışıklı..
_________________ İnsanlar doğduğunda dört bacaklıdır,
Sonradan iki bacaklıya dönüşür.
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Sal Nis 19, 2011 8:16 pm Mesaj konusu:
merruse demiş ki:
7bin liraya yok belki ama 8800e var işte. Bence mantıklı bir bedel.. Hala yüksek ama ödenemeyecek kadar değil.
Türkiyeden mi bu rakam ???
---
Yine "kategori" dışındayız ve "kategori" dışına çıkınca ortadan kalkacak bazı rahatlıkları kısaca sayayım.
Sulu o motor. Kısa sürede cortlayacak bin tane detay olur böyle motorlarda. Karbon/seramik mekanik salmastra mı kullanmışlar? Yoksa dandik sızdırmazlık sistemi olan lastik keçe mi? F650 de, ktm 990 gibi nice motorlarda kullanılan sistem ise.. Çok huzur olmaz o sistemle.. Aradığımız şey ego değil , sonsuz huzur. Nirvana. .. Teknolojik olarak da belli başlı şeyler isteriz yani. Malesef..
Grenajı kaç para ?
Ustası var mı ? Belli km. lerde sübap ayarı falan yaptıracağım , açar açmaz hoşaf etmesinler bi taraflarını ? Benim uyduruk ybr sübap ayarı yapılmadan 110,000 de şu an. Krank bilyasını alır almaz değiştir demişlerdi , o da orjinal, debriyaj da orjinal..
Merruse, canım kardeşim, boşa karşılık arama. Yok öyle birşey. Aynı şeylerden bahsetmediğimiz gibi , yakından uzaktan alakası da olmayan şeylerden bahsediyoruz. Olsaydı zaten sokaklarda olurdu. Gerçek hayatta yani. Hani sizin mahallede apartmanın kapısından çıkıp caddeye doğru yürüyorsun ya.. Orası işte.. _________________
En son ilyada tarafından Sal Nis 19, 2011 8:18 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Kayıt: Sep 16, 2006 Mesajlar: 558 Nerden: Yaşayan Ölüler Ülkesi
Tarih: Sal Nis 19, 2011 8:17 pm Mesaj konusu:
merruse demiş ki:
Cloud demiş ki:
Haa olmaz ya memleketime sıfırı 7bin tl altında en az 20 beygir ve parçaları 600'lük kadar pahalı olmayan bir 250'lik gelir (ki bence imkansız bu vergilerle ve bu hobici zihniyetle filan) o zaman bakarım bütçeme yeni bir değerlendirme yaparım.
7bin liraya yok belki ama 8800e var işte. Bence mantıklı bir bedel.. Hala yüksek ama ödenemeyecek kadar değil. YBR250 nin 12bin li rakamlara satıldığı düşünülürse CBR250R 8800 e bedava denilebilir. Üstelik gayette yakışıklı..
Bak ne demişim:
Cloud demiş ki:
parçaları 600'lük kadar pahalı olmayan bir 250'lik gelir
Bir de aga racing tarzı hiç bir zaman bana motosiklet gibi gelmedi, ben motosikletin işlevsel olanını seviyorum, bu alet 5000'de olsa o kasa ile almam işime yaramaz ki benim o. Oysa bak ybr'ye nasıl dünya turuna çıkıyor adam.
Artı, ilyada'da güzel yazmış ama bir de kapının önüne koysan üç güne kalmaz çalınır bu alet. Şu an gerçekten cc'si bir yana işlevsellik olarak bahsini ettiğimiz gündelik hayatın içine girebilmiş ybr cbf tarzı bir şey yok ortada üstelik de bu kadar ekonomik olabilecek. Böyle CıBıR mıbir benim belime yarayışlı değil, aslında kimseye değil, bunlar fantazi aletler, racing sever gençlere, hanım ablalara göre bence. _________________ Göremiyor musun? At gözlüklerini çıkartmayı dene!
En son Cloud tarafından Sal Nis 19, 2011 8:24 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Sal Nis 19, 2011 8:21 pm Mesaj konusu:
Ya 9000 lira para diyor
Arkadaş sokaktan toplamıyorum ki parayı yahu. İkinci el bi xt660 alınır o parayla. Temizi olsa freewind alınır. Transalp alınır. Bmw 11xx de alınır. İkinci el beverly alınır. X9 alınır.
Alınır da alınır yahu..
Hem şu motoru kim almış kim kullanıyor ?? Türkiyede var mı bu motordan ? Ben niye hiç görmüyorum ? _________________
Kayıt: Sep 16, 2006 Mesajlar: 558 Nerden: Yaşayan Ölüler Ülkesi
Tarih: Sal Nis 19, 2011 8:27 pm Mesaj konusu:
ilyada demiş ki:
Ya 9000 lira para diyor
Arkadaş sokaktan toplamıyorum ki parayı yahu. İkinci el bi xt660 alınır o parayla. Temizi olsa freewind alınır. Transalp alınır. Bmw 11xx de alınır. İkinci el beverly alınır. X9 alınır.
Alınır da alınır yahu..
Hem şu motoru kim almış kim kullanıyor ?? Türkiyede var mı bu motordan ? Ben niye hiç görmüyorum ?
Usta Ninja 250, ybr250 filan ne kadar varsa o kadar çıkar bundan da yola. Aslında memleketim küçük cc'cisi ekonomi arayan tipler, bu sebeple böyle motorlara yine paralı abiler ablalar başlangıç için para veriyor benim gözlemim. Yoksa akıl karı iş değil o parayı böyle bir şeye vermek. Biz ybr'nin sıfırı pahalandı diyoruz gene bunun yarısından ucuz fiyatı. 2 tane ybr, cbf parası bu. Ve senin de dedğin gibi hayatta YBr kadar dayanmaz.
Gir bak sahibindene tüm Türkiye de bile parmakla sayılacak kadar ikinci eli var mesela ybr250'nin ve hala 6000 küsura satılıyor. Enjeksiyonlu filan diye. Ama artık gelmiyor bir de, satamadı ki adam gelenleri de doğru düzgün, talep olmadı çünkü, ikinci elleri de son alanın elinde patlayacak, son sahibi olacak filan.
Eski ybr'mi sattığımdan bu yana ben 250'leri sürekli takipteyim ama yok aga cbf250'ler filan da artık çoğu çok eski ya da kendisi, parçaları filan pahalı modeline göre. Benim gibi düşünen adam için sıfırı alınıp yıllarca kullanılabilecek henüz başka bir alternatif yok gibi. _________________ Göremiyor musun? At gözlüklerini çıkartmayı dene!
En son Cloud tarafından Sal Nis 19, 2011 8:40 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sulu o motor. Kısa sürede cortlayacak bin tane detay olur böyle motorlarda. Karbon/seramik mekanik salmastra mı kullanmışlar? Yoksa dandik sızdırmazlık sistemi olan lastik keçe mi? F650 de, ktm 990 gibi nice motorlarda kullanılan sistem ise.. Çok huzur olmaz o sistemle.. Aradığımız şey ego değil , sonsuz huzur. Nirvana. .. Teknolojik olarak da belli başlı şeyler isteriz yani. Malesef..
Grenajı kaç para ?
Ustası var mı ? Belli km. lerde sübap ayarı falan yaptıracağım , açar açmaz hoşaf etmesinler bi taraflarını ? Benim uyduruk ybr sübap ayarı yapılmadan 110,000 de şu an. Krank bilyasını alır almaz değiştir demişlerdi , o da orjinal, debriyaj da orjinal..
Merruse, canım kardeşim, boşa karşılık arama. Yok öyle birşey. Aynı şeylerden bahsetmediğimiz gibi , yakından uzaktan alakası da olmayan şeylerden bahsediyoruz. Olsaydı zaten sokaklarda olurdu. Gerçek hayatta yani. Hani sizin mahallede apartmanın kapısından çıkıp caddeye doğru yürüyorsun ya.. Orası işte..
Doğmamış çocuğa donmu biçelim istiyorsun? Sen değilmiydin caponda capon diye tutturan? Al sana capon. Hedeflediğin rakamların biraz üzerinde. Yakışıklı, enjektörlü, güncel. Yani illede çamur yapacam diyorsan yap ama karenajın fiyatından girme mevzuuya. En azından sen girme. Kırılırsa hepsini sökersin n'olacak? YBR yi göstergesiz bile kullanabiliyorsunda bunu karenajsızmı kullanamıyorsun? Hade lem.. _________________ İnsanlar doğduğunda dört bacaklıdır,
Sonradan iki bacaklıya dönüşür.
Kayıt: Oct 16, 2008 Mesajlar: 347 Nerden: Istanbul
Tarih: Sal Nis 19, 2011 8:39 pm Mesaj konusu:
ilyada demiş ki:
Ya 9000 lira para diyor motoru kim almış kim kullanıyor ?? Türkiyede var mı bu motordan ? Ben niye hiç görmüyorum ?
Şu an ilk partiyi satıyorlar. Var bayiilerde.
İkinci el şunu alırım bunu alırım deme. Eğer o işe girersek 8800 çok para. Ben 2-3bin liraya CBX750 alır ona 5 bin harcar 7-8 bin liraya herbi haltından emin olduğum motora binerim. Hemüde şaftlı olur..
İkinci el mevzuunun sonu yok.
Bence bu başlangıç motoru olarak gayet başarılı. Fiyat olarakta normal. Scooter dan ucuz. (x-max250, Bev 300, SH300 vs... ) _________________ İnsanlar doğduğunda dört bacaklıdır,
Sonradan iki bacaklıya dönüşür.
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Yardım
Arama
Kullanıcı Grupları
Profil
Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın
Giriş
Gidin kendi başlığınız yok mu sizin ya.. 
