Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Kayıt: Aug 19, 2003 Mesajlar: 816 Nerden: Istanbul
Tarih: Pts May 31, 2010 1:45 pm Mesaj konusu: Korsanlik
Gemi uluslararasi karasularinda ........ diyecek baska bisey de yok. Umarim israil'in yoneticilerinin deliliklerine bizim disisleri sogukkanlilikla cevap verir ve bolgede cok kotu bir karmasa cikmaz. _________________ I need your boots , your clothes and your motorcycle.
Kayıt: Nov 22, 2005 Mesajlar: 540 Nerden: istanbul
Tarih: Sal Hzr 01, 2010 6:28 am Mesaj konusu:
yaptığımız bu zaten.. yani şehit veririz çıkar başbakan "şehitlere rahmet kalanlara sabır dileriz. mücadelemiz devam edecek.." israil saldırır çıkar yine birileri "sakin sükunetle cevap verilecektir" hep alttan alan biz oluyoruz nedense.. _________________ Ne Mutlu Türk'üm Diyene..!
http://www.ntvmsnbc.com/id/25100306/
Tıklayın okuyun....
26 Mayıs Cuma tarihli bu yazı., öncesi de var...
Peki tedbir varmı?
yok !..
Neden acaba?
Tedbir ne olacaktı. Donanma ile mi yardım gönderilecekti. Uluslararası karasularında oluyor olay gerisinin önemi yok; israhell karasularında değil. Bazı mesajları okuyorum nette hayretler içerisinde kalıyorum israhell e methiyeler düzülecek neredeyse yuh artık...
İsrail'in hukuki yollarla ve savaş raconuna uygun olarak insanlık suçu işlemesine alışığız, ancak bu kez uluslararası hukuk kurallarını da hiçe saydılar... canlar yanıyor, altı tane Türk vatandaşı ve toplamda 19 kişi can verdi, bireysel olarak yapacak pek birşey yok sanırım. Yazacak çok şey var lâkin yeri değil.
Rabbim işini bilir. _________________ v-strom 650
emreboztekin@hotmail.com
532 336 36 79
Seyahat Ya Rasulallah (Evliya Çelebi)
İnsani yardım mı İslami yardım mı?
Gemi baskınının üstünden iki gün geçmeden, basının bir kesiminde eleştiri oklarının Mavi Marmara Gemisi'ndeki aktivistlere ve onlara "dur" demeyen hükümete yöneldiğini görüyoruz.
İsrail'in açık uyarılarına rağmen, ablukayı kırmaya kalkmak bela çıkarmak değilse neymiş! Vatandaşlarının can güvenliğini korumakla mükellef hükümet de onları oraya "korumasız" şekilde gönderdiği için ölümlerden sorumluymuş. Ayrıca, o gemide kadınların, çocukların ne işi varmış?
Bu değerlendirmelerde AK Parti'ye saldırmak için her olaydan medet uman müzmin muhalif tavrın payı var elbette. Bu işin siyasi tarafı ama aynı zamanda en önemsiz tarafı. Suçlamaların ardında yatan asıl önemli faktör bizim Beyaz Türkler'in Mavi Marmara Eylemi'ne karşı duydukları ama dobraca ortaya koyamadıkları derin antipati...
Evet... "İlerici" ve "laik" kamuoyumuzun Taksim'den yükselen her "Allahüekber" feryadıyla birlikte tüylerinin diken diken olduğunu; televizyonlarında yurda getirilen yaralıların görüntülerini izlerken, her çember sakallı yaralı görüntüsüyle birlikte yüzlerinin ekşidiğini, bu eylemde Müslüman duyarlılığını hatırlatan her şey karşısında derin bir antipati duygusuyla sarsıldıklarını adım gibi biliyorum. Onlar bu tablodan nefret ediyor; uluslararası basında böyle bir resmin çıkması, Türkiye'nin böyle bir tablo içinde yer alması karşısında paniğe kapılıyor ve bu panik içinde, eyleme ne kulp takacaklarını bilemiyor, resmen saçmalıyorlar.
Ama çok basit bir şeyi düşünmüyorlar:
Eğer ortaya çıkan "İslami" tablodan rahatsızsanız neden bu tabloyu değiştirmiyorsunuz? Neden o gemide yoksunuz? Neden Taksim'e çıkmadınız? Neden Gazze'de işlenen insanlık suçunu protesto edenlere, göğsünü siper ederek ablukayı kırmaya çalışanlara katılmadınız?
Neden aynı şeyi Sırp katliamı sırasında yapmadınız? Sarajevo top atışları altında inlerken, yüz binlerce Müslüman katledilirken oraya koşanların arasına katılmadınız?
Neden Filistinliler'i on yıllardır haydut bir devletle baş başa, yapayalnız ve çaresiz bıraktınız?
Eğer gemideki 800 yolcunun büyük çoğunluğu dindar insanlarsa ve bu katılımcı profili, eyleme doğal olarak dini bir renk veriyorsa, bu onların kabahati mi yoksa orada olmayan sizin kabahatiniz mi?
Zulüm altındaki Filistinliler için şu anda sadece dindar insanlar gözyaşı döküyor, sadece onlar bir şeyler yapmaya çalışıyor. Ama bu onların tercihi değil. Onlar yıllardır uluslararası bir ittifak cephesi oluşturmaya çalışıyor. Onları yalnız bırakan sizlersiniz; "bu Müslümanlar'ın meselesi" diye kenara çekilen, onları kendi başına bırakan sizsiniz. Sonra da ortaya çıkan "manzarayı" beğenmiyor; bütün dünyanın vicdanlı insanlarının takdir ettiği, belki de Gazze'nin ablukadan kurtulmasıyla sonuçlanacak kahramanca bir eyleme riyakârca kulp takmaya çalışıyorsunuz.
Açıkça söylüyorum; ben de sizin oluşturduğunuz bu manzaradan utanıyorum.
Bir ülkenin "en bilinçli", "en çağdaş" unsurları olduğunu düşünen ve her lafın başında "insanlık"tan bahsedenlerin, Müslümanlık'tan bu kadar nefret etmesini, Ortadoğu'nun bir parçası olmaktan bu kadar utanmasını, Müslümanlar'la bir arada görünmekten bu kadar korkmasını, dindarların bulaştığı her şeyin, her eylemin, her hak mücadelesinin mundarlaştığını düşünmesini vahim bir psikolojik sakatlanma olarak görüyorum.
X x x
Bugünlerde bazı arkadaşlar "İnsani" olanla "İslami" olanın ayrışması gerektiğini düşünüyor; insani olana evet, İslami olana hayır demeye getiriyorlar. Bu cümlenin ardında İslami olanın insani olanla çeliştiği düşüncesi yatar. Oysa vicdanın kökünde bütün kültürlerde (çoğunlukla) inanç vardır. Ve onlar bunu bilirler.
Peki o zaman, vicdanın kaynağından İslam'ı neden kazımaya çalışıyorlar? Çünkü onların gözünde insani vicdanın kaynağında yalnızca Batı vardır. Bütün insani değerlerin, Batı uygarlığından doğduğu saplantısından kendilerini arındıramazlar. İnsanlık vicdanının bütün dinlerin, bütün inanç sistemlerinin ortak toprağından kaynaklandığını düşünmek onların kabul edemediği bir şeydir. İnsani olanla İslami olan onların gözünden iki ayrı kutuptur. İnsan eşittir Batı takıntısından kendilerini kurtaramazlar. Çoğunluğu Müslüman bir ülkede yaşar ama o çoğunluğun insanlık değerlerinin kaynağında İslami vicdanın da yattığını kabullenmeyi içlerine sindiremezler.
Bu o kadar ağır bir psikolojik baskıdır ki, Gazze'ye yardım eylemcileri bile, eylemlerini kabul edilebilir kılmak için her lafın başında "Bu insani bir yardımdır" vurgusu yapmak, adeta dini inançlarının özrünü dilemek zorunda hisseder, vicdanlarının kaynağını "masum" göstermek zorunda kalırlar. Yüzünün renginden utandırılıp saçlarını sarıya boyayan zenciler gibi... _________________ KTM LC4 620
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Cmt Hzr 05, 2010 11:10 pm Mesaj konusu:
1- Bu konuyu burada, bu başlığın altında tartışmayacağım.
2- Yukarıdaki alıntı yazının sahibi kıytırık yazar Gülay Göktürk son zamanlarda bir kesim tarafından düzgün pabuç sanılıyor, bol bol rating ve şak şak alıyor. Yazının amacı bu sözde özgürlükler ve demokrasi aşığı yazarın nasıl bir tip olduğu hakkında iki kelam etmektir.
---
Popülüsttir.
TUTARSIZDIR.
Abuk subuk bol bol fikri vardır.
Populist olan her gündemin yanındadır, bu türden gündemleri kovalamayı ve birşeylerin peşinde koşan kitleleri kullanmayı iyi bilir , bunu ustaca yapar.
Devir kimin devriyse ondan yanadır.
Eski solcuların liberal dönek diye tabir ettiği grubun içindedir. Zaten kendisi de eski solcudur, sözde yeni özgürlükler aşığıdır fakat solcu olduğu dönem de aynı haltları yemiştir.
Akıllıdır cin gibidir ama arada pis saçmalar. Hem de öyle bir saçmalar ki..
Son zamanlarda , son dönemde diyelim biz buna, muhafazakar kesimi ve-veya iktidardaki kesimi ve onun tabanını ve duygularını kullanarak ucuz popülist bir yazarlık ve popüler olma peşindedir.
Kullanmayı da başarmıştır. Artık kendisi mi çok kurnazdır yoksa millet mi her yüzüne gülene ve her duymak istediğini söyleyene sazan gibi atlar da ondan mı başarmıştır orası ayrı bir tartışma konusu.
Bu Gülay Göktürk hanımefendinin yazılarına çok dikkat edin, en azından bir de bu gözle bakın derim. Söylediklerinin günün popüler ve kabul gören konuları olması söyleyeni adam yapmaz, yarın tam tersini hatta abuk subuk şeyleri savunmayacak tutarlı biri yapmaz. Veya gün itibariyle doğru görünenleri savunmak her zaman ama her zaman çok kolaydır hem de çocukların bile yapabileceği kadar kolaydır. Zor olan şey tutarlı ilkeli ve samimi olmaktır.
Yaşadığımız dönem itibariyle yükselişte olan kesim yarın bu Gülay Göktürk hanımefendi gibi birçok hanımefendi ve beyefendinin gerçek yüzünü de görecek.
Niyetlere girersem mevzu çok uzar ve benim de buna hiç mecalim yok. Bu yüzden niyetleri açıkça ortaya koyan birçok örnek yerine sadece saçmalamalardan birini aşağıya ekliyorum.
Gülay hanımdan bir alıntı :
Alıntı:
Diyelim ki, çocuk pornografisi çekenler, o filmlerde gerçek çocukların yerine bilgisayarda yaratılmış sanal çocuklar kullansalardı, yani filmin kahramanı animasyonla yaratılmış olsaydı, benim hiçbir itirazım kalmazdı. Böylece hem sübyancı erkeklerin özgürlüğü kısıtlanmamış, hem de hiçbir çocuk örselenmemiş ya da ileride belki de utanacağı, istemeyeceği, kendi ahlakına uygun bulmayacağı bir rolde oynamamış olurdu.
Bugün şak şak alkışlayanlara daha birsürü aptalca saçmalama veya temelde doğru güncel popülist yazı örnekleri de ayrıca bulunabilir ama dediğim gibi bu tipler midemi bulandırdığı için devam etmeyeceğim.
Gün bugündür deyip rolüne soyunan ve düşünce insanı taklidi yapan bu tipleri araştırmadan hiç bilmeden şak şak alkışlayan cahil kesim beni cidden hayalkırıklığına uğratıyor.
Çocuk pornosu gibi birşeyi bile, ayrımsız tüm dünyanın lanetlediği, hatta belki de tüm dünyanın müştereken lanetlediği iki üç şeyden biri olan bu iğrenç şeyi direkt olarak lanetleyeceğine..
Ama yok.. Bardağın dolu tarafına baktık. Boş tarafına da baktık. Dibine de bakalım mı ? Egzantrik olacağız ya .. Aykırı olacağız.. Özgürlük ve demokrasi havarisi olacağız ya.. Enteresan bi b.klar diyeceğiz , okuyanlar da salak yiyecek bunları, bizi adam sanacak "aaaa vay anasını" diyecek.. Biz de buradan iki puan kapacağız.. İki puan da özgürlük aşkından.. İki puan da demokrasiden.. İki puan da insan haklarından..
İşte herşey bu kadar ucuz olunca iş "sübyancı erkeklerin özgürlüklerini kısıtlamama aşkına" kadar varabiliyor. Her sakallı deden olmadığı gibi her özgürlük ve demokrasi diyen de adam değil. Tutarsız ve ikiyüzlü niyetler sonsuza kadar saklanamıyor.
Hanımefendi demekten vazgeçtim, bu kadının şu dönem yaptığı da aslında aynı şey. Benim burada diyeceğim bu yazıdaki konunun ne olduğu değil. Böyle bir ortamda o mevzuya elbette girmeyeceğim. Ortalık bu tiplerden ve onların samimiyetsiz, bir duruşu, bir tutarlılığı olmayan, ama bir tutarlılığı yıllardır gerçekten sürdüren ve savunan gerçek düşünce insanlarını taklid eden ve gün itibariyle hitab ettiği kesime de bunları başarıyla yedirip yutturan tiplerden geçilmiyor..
Alıntı:
Oysa vicdanın kökünde bütün kültürlerde (çoğunlukla) inanç vardır.
Gülay hanım şimdi de insan ve insanlık vicdanının köklerini nereden aldığını öğretiyor bizlere. Yersen..
Bunu yersen yarın da ahlakın köklerini nereden aldığını öğretecek bize özgürlük havarisi Gülay. Sübyancılığı da vicdanın kökleriyle aynı yere dayandırırsa birilerinden destek bulacağından da hiç şüphem yok. Ne de olsa tarih boyunca 9-10 yaşındaki kız çocukların kazık kadar adamlarla evlenip gerdeğe sokulduğu bir ilkelliği biz hala çeşitli vesileler ile savunuyoruz saygı duyuyoruz. Delikanlı olmak, adam olmak zor geliyor hala türlü kılıflar türlü dokunulmazlıklar uyduruyoruz. O vakitler kız çocukları çabuk gelişiyordu falan gibi ikiyüzlü türlü savunmalarla ve de hiç utanmadan.. Hoş pedefoli hastası kitlelere Gülay ne yapsın .. Ve hatta bugün de aynı ilkel geleneği ve hayat görüşünü devam ettirme hevesindeyiz.. Sonra da Gülay bize vicdanın köklerini nereden aldığından falan bahsedip .. Yersen..
Bu çağda bütün bu insani değerlerin tarifi gülay göktürk gibilere kalmışsa..
Özgürlükler adına sübyancı erkeklerin özgürlüklerinin kısıtlanmasını bile düşünebilecek kadar "özgürlük aşığı" , üstelik kendi bir kadın..
---
Niceleri var ki insanlık tarihinde birer sinek boku kadar bile yer işgal etmediler fakat en iğrenç insan tipi insanlara duymak istediklerini söyleyen veya karşısına çıkan her olayı popülist niyetlerle kullanan ikiyüzlülerdir,
Hatta bunların arasından daha iğrenç , en iğrenç olanı ise biryandan sözde insan haklarından, demokrasiden bahsederken biryandan bunları yapanlardır diye düşünüyorum..
Yuh ulan.. Gerçek katil faşistler bile kendi içlerinde bunlardan on kat daha tutarlıydı ve bunlardan on kere daha dürüsttü be.. Toplum vicdanında yaralar açan olayları kullanarak ucuz popülizm peşinde koşup prim yapmaya çalışan, kitlelere duymak istediklerini söyleyen ve toplumun karşısına geçip bik bik insani değerler öğreten ama en temel konularda bile ayakları yere basmayan gerçekte ne olduğu belirsiz ikiyüzlüler midemi bulandırıyor.
---
İşimiz bu komik medya maymunlarına kalmışsa zaten vay bizim halimize.
Ama öyle de çok şakşakçısı var ki bunların.. Sen yeter ki insanlara duymak istediklerini söyleyiver.. Gülay kişi iki gündür bir prim yapıyor sormayın. Şu yazıyla yüzbinlerce dangalak hayran edindi kendisine.
Gülay sen bizim herşeyimizsin. Yaşasın sübyancı olma hakkı savunucuları, yaşasın Gülay.
Ulan bu ülke komik midir yoksa rezil midir anladıysam.. _________________
Belirtilen çocuk pornosuyla alakalı yazısı bana göre iğrenç...
Yazıyı 8 sene önce yazmış belkide aklı başına gelmiştir...
Fakat aşağıdaki tespit bana göre doğrudur...
Bütün insani değerlerin, Batı uygarlığından doğduğu saplantısından kendilerini arındıramazlar. İnsanlık vicdanının bütün dinlerin, bütün inanç sistemlerinin ortak toprağından kaynaklandığını düşünmek onların kabul edemediği bir şeydir. İnsani olanla İslami olan onların gözünden iki ayrı kutuptur. İnsan eşittir Batı takıntısından kendilerini kurtaramazlar. Çoğunluğu Müslüman bir ülkede yaşar ama o çoğunluğun insanlık değerlerinin kaynağında İslami vicdanın da yattığını kabullenmeyi içlerine sindiremezler.
Bu o kadar ağır bir psikolojik baskıdır ki, Gazze'ye yardım eylemcileri bile, eylemlerini kabul edilebilir kılmak için her lafın başında "Bu insani bir yardımdır" vurgusu yapmak, adeta dini inançlarının özrünü dilemek zorunda hisseder, vicdanlarının kaynağını "masum" göstermek zorunda kalırlar. Yüzünün renginden utandırılıp saçlarını sarıya boyayan zenciler gibi... _________________ KTM LC4 620
birinin 100 fikrinden biri sirf isimize geliyor diye dogru demek o kisinin dogru bir kisi oldugu anlamına gelmez.. aman dikkat.
populizm denilen sey budur. kitlelere dogru gelen seyler soylersiniz ve/veya yaparsınız... an itibari ile.
ama soyledikleriniz yaptıklarınız kendiniz ile celisip celismiyormu/ tutarlı seylermi. gecmisinizle yada geleceginizle paralellik ciziyormu.. bunlara dikkat etmek bizi populist soylemlere karsı korumalı hale getirir..
misal en ufak populizm aykırı soylemlere siyonist usagı diyen yuzbinler var bugun sokakta. oysa pensilvanya imamı geçenlerde israili haklı buldu. zaten amerikanın kucagında otururken baska birseyde bulunması mantıken beklenemezdi. ben bekledim yer gok inleyecek ulkede hocaefendi muritleri hocaefendi kasetlerini atese verip muritlikten istifa edecekler diye... ama bekleyelim bu is sogumazda tartısmalar devam ederse hoca efendi muritlerinden ust seviye vatandaslar yakında yavas yavas aslında israil de o kaca haksız degildi den baskayıp . bizip eylemcilerin ne isi vardı denizin ortasında ya kadar uzanan soylemler gelistireceklerdir....
baskalarının fikirleri ile yasayıp baskalarının inancları ile ibadet etmekten daha vahim birsey yoktur su hayatta. _________________ Egemen Ergel
Honda Foresight 250 - pirpir
İstanbul
www.webevi.com
Deneyim hicbir zaman yanilmaz, yanilgiya düsen yalnizca kendi
sonuçlarini doguran ve nedeni deneyimleriniz olmayan kararlarinizdir.
Kayıt: Aug 13, 2003 Mesajlar: 1833 Nerden: Nereye?
Tarih: Pzr Hzr 06, 2010 7:47 pm Mesaj konusu:
Amerika'nın dost veya düşmanı yoktur, çıkarları vardır. Amerikalı değil Bu topraklarda bir Türk, namuslu, sıradan bir vatansever olabilmektir asalet ve saygınlık. Kolay kaybedilir, zor kazanılır. Bize gelişi nerden baksan binlerce şehittir, üç beş dolara satılmamalı... _________________ Nomad
Kayıt: Nov 22, 2005 Mesajlar: 540 Nerden: istanbul
Tarih: Pzr Hzr 06, 2010 7:56 pm Mesaj konusu:
goran demiş ki:
Amerika'nın dost veya düşmanı yoktur, çıkarları vardır. Amerikalı değil Bu topraklarda bir Türk, namuslu, sıradan bir vatansever olabilmektir asalet ve saygınlık. Kolay kaybedilir, zor kazanılır. Bize gelişi nerden baksan binlerce şehittir, üç beş dolara satılmamalı...
birinin 100 fikrinden biri sirf isimize geliyor diye dogru demek o kisinin dogru bir kisi oldugu anlamına gelmez.. aman dikkat.
populizm denilen sey budur. kitlelere dogru gelen seyler soylersiniz ve/veya yaparsınız... an itibari ile.
baskalarının fikirleri ile yasayıp baskalarının inancları ile ibadet etmekten daha vahim birsey yoktur su hayatta.
Olayın özü şudur: Benim derleyip toparlayıp anlatmak istediğim şeyi kadın becerip kaleme dökmüş ben de bu kadar güzel anlatmayı beceremeyeceğimden kopyalayıp koydum, isterse kadın fahişe olsun beni ilgilendirmez. Kopyalayıp kendim yazmış gibi yazsam daha mı düzgün olurdu. bana göre değil...
Kadın popülist veya değil başka yazısınıda okumuş ta değilim. Bu konuyu yalan ,akiye veya dikkat etmek içinde kullanmış olabilir. Umurumda da değil istediğimi anlatmış olayın özü budur.
Ben yazarı değil bu konudaki düşüncesini doğru buluyorum umarım anlatabilmişimdir... _________________ KTM LC4 620
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Yardım
Arama
Kullanıcı Grupları
Profil
Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın
Giriş
tavsiye ederim :
