Arama     Konular    
  Üye Ol antalya escort Ana Sayfa  ·  Konular  ·  Dosyalar  ·  Hesabınız  ·  Haber Gönder  ·  Top 10  ·  T.C Karayollari Haritasi  
Ana Menü
· Ana Sayfa
· 2. El Ilanlar
· Anketler
· Ansiklopedi
· Arkadaşına Tavsiye Et
· Arşiv
· Bize Ulaşın
· Dosyalar
· Faydalı İçerik
· Forumlar
· GizlilikPolitikasi
· Haber Gönder
· Hakkimizda
· Harita
· Konu Başlıkları
· Oyun Alanı
· Top 10
· Videolar
· Web Links
· Üye Günlüğü
· Üye Listesi
· İzlenimler
· Özel Mesajlar

Kimler Sitede
Şu an sitede, 838 ziyaretçi ve 0 üye bulunuyor.

Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.

Giris
Nickname

Şifre

Guvenlik Kodu: Guvenlik Kodu
Guvenlik Kodunu Yeniden Yaziniz

Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.

Dost Siteler
www.webevi.com www.lamaorda.com www.saglikbilgisi.com www.bilgisayarbulteni.com www.thelostdownload.com www.ucretbordrosu.com


Ikiteker Motosiklet Fan Klubu - Motosiklet ve motosikletli yasam kulturu: Forums

Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi :: Başlık Görüntüleniyor - Varadero - XT 660Z Tenere İkilemi
 YardımYardım   AramaArama   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Varadero - XT 660Z Tenere İkilemi

 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Genel
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Baal
Yeni Kullanici
Yeni Kullanici


Kayıt: Jun 26, 2007
Mesajlar: 27
Nerden: istanbul

MesajTarih: Sal Mar 10, 2009 1:32 pm    Mesaj konusu: Varadero - XT 660Z Tenere İkilemi Alıntıyla Cevap Ver

Herkese merhaba,

Buradan yakmalık bir soru ve ikilem daha..

20.000 km teker döndürmüş mutlu bir Transalp kullanıcısı olarak, aldıktan sonra değiştirmek için kafa yormayacağım, en az 5 sene değiştirmeyi aklıma bile getirmeden (belki de ve umarım daha fazla) artçılı kullanacağım bir makine peşindeyim..

Touring tadı hoş ama daha "her yola gelen bir şey" istiyorum.. en azından touring'e nispeten.. Kaldırım çıkmak, çukur düşmek İstanbul memleketinde ciddi ihtiyaç..

Honda'nın rahatlığı, sorunsuzluğunun verdiği tecrübe ile ilk akla gelen Varadero (hayır, BMW düşünmüyorum icon_biggrin.gif ). 20.000 TL civarı bir bütçem var. 2006 model, temiz motorlar da buluyorum bütçe içinde ya da yakınında.

Açıkçası bu seneki fuarda 660Z Tenere'yi görene kadar da ortada bir dilemma yoktu. Ancak hatun kişi ile ne zamanki göz göze geldik, üstüne oturup gidonu tuttum, çiçek gibi oldu bünye.. Koca alanda başka hiç bir iki teker bu kadar heyecanlandırmadı beni..

Sıfır Tenere satış fiyatı 19.300 TL. Ancak Motoron ve İkiteker dergileri dışında (ki oralarda oldukça beğenilmişti), yeni bir makine olması dolayısı ile pek geri dönüş ve yorum bulamıyorum..

Dergilerde yorum yapan sevgili arkadaşların ve bizlerin beklentileri zaman zaman ayrılabiliyor. Dolayısı ile daha " sıradan kullanıcı" profilinden bilgi almak hoş olurdu?

Yani kısacası makyaja ve fiziğe fit olup aptal ve uzun yolda çekilmeyecek bir kıza bağlanmak istemiyorum.
Silikonudur, botoxdur, solariumdur var mı yok mu söyleyecek birileri varsa çok sevinirim.. Yamaha servis seviyesini de bilemiyorum.

Görücü usulü olsa Varadero seçilir herhalde. risksiz, güvenli, rahat ve kendinden emin. işi var, evi, arabası var..

Ama Tenere'yi almak biraz yürek istiyor sanki. ilk görüşte aşkın hezeyanına kapılıp ileriyi düşünmeden, tartmadan kız kaçırmak gibi..

Fikrinizi paylaşırsanız çok sevinirim..

Sevgiler,
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
tekel
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 16, 2007
Mesajlar: 338

MesajTarih: Sal Mar 10, 2009 2:04 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Motorun kalitesi zaten kanitlanmis (XTX/R/Pegaso/MT-03)

XTZ hakkinda kisisel yorum yapamam cunku denemedim, TR'de kulanan cok az sayi var. Imzamdaki forum linke girersen (Ingilizce) Avrupadaki kulanci yorumlari gorebilirsiniz icon_wink.gif
_________________


Yamaha XTX

www.xt660.com
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Yahoo Messenger
kunduz
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jun 23, 2005
Mesajlar: 2823
Nerden: İSTANBUL

MesajTarih: Sal Mar 10, 2009 2:06 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Senin gibi Transalp kullanıp sonra Varadero'ya geçmiş biri olarak ve her iki motoru da fikir vercecek kadar tanıyan biri olarak, sana Vara hakkında yardımcı olabilirdim. Tabii Vara ile Tenere'yi karşılaştırmalı sormasaydın...
_________________
Motosiklet Teorisi ni ve Motosiklet Yol Sanatı nı okuyalım, okutalım...

Volkan GÜNDÜZ
Honda Varadero 04
AB rh -
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM Adresi Yahoo Messenger
bertan
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Apr 20, 2006
Mesajlar: 781

MesajTarih: Sal Mar 10, 2009 2:22 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Hocam çok güzel sormuş, kafadaki muammaları açıkça dile getirmişsiniz.

Bu durumda size bir 1150 ADV öneriyorum. İfade ettiğiniz beklentileri tamamiyle karşılamaktadır.

Aslında belki TA'den sonra, Varadero amortisör/süspansiyon düzeneği size Enduro gibi gelebilir, ancak ben olayı tersten yaşayıp, 1150 ADV'den sonra Varadero kullanmaya başladığımdan aşağıdaki cümleyi esenlikle söyleyebiliyorum ki;
Yok, ben touring istiyorum derseniz, Varadero önerilebilir.

Varadero her yola gelir tabii, ama her yola cuk diye oturtamadım ben. Belki de BMW'den gelen alışkanlıklardandır icon_smile.gif Uzun yol konforunaysa diyecek kelime yok. Başkaca çok güzel özelliklerini, Kunduz bir başlıkla, ve Eralpt başka bir başlıkla dile getirmişlerdi.

Tenere'yi, 5 yıl boyunca yolculu kullanacağım dediğiniz için, liste dışına aldım, kendi bakış açımla. Ya da Varadero ile aynı kıyaslama içinde görmekte zorlanıyor da olabilirim.
Çok Varadero kullananlar, çok daha aydınlatıcı fikirler verecektir tabii ki...

Aslında, yazdıklarınıza göre, Dl650 de çok güzel bir alternatif sizin için, kafanızı karıştırmış gibi olmayayım ama..
_________________
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
kunduz
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jun 23, 2005
Mesajlar: 2823
Nerden: İSTANBUL

MesajTarih: Sal Mar 10, 2009 2:52 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

bertan demiş ki:
... Başkaca çok güzel özelliklerini, Kunduz bir başlıkla, ve Eralpt başka bir başlıkla dile getirmişlerdi...


Varadero'yu ilk aldığında kunduz demiş ki:
Herkesin iyi dileklerine bir kez daha teşekkür ettikten sonra, neden Varadero sorusunun cevabını ve Varadero ile ilgili sürüş izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Yeni motoruna karar verme arefesindeki arkadaşlara yardımcı olmak bakımından...

Öncelikle Varadero ile 1150 ADV arasında çok kararsız kaldığımı, uzun süren kendime göre karşılaştırmalarım sonucunda Varadero'da karar kıldığımı belirtmek istiyorum. Bir kaç sebebi şöyle;

Motoru uzun yolda %90 iki kişi olarak kullanan biriyim. 1150 ADV'in arkasının, Vara'ya göre daha rahatsız olduğunu biliyorum.Bunun bir sebebi 1150 ADV'de selesinin tek parça olması. Bozuk yolun titreşiminde, frenlerde yolcu sürekli öne doğru kayıyor. Varadero'da böyle bir şey söz konusu değil. Yolcunun önündeki çıkıntı, yolcuyu çok güzel sabit tutuyor. Bir de Varadeo'da selenin yolcunun oturduğu kısmı, 1150 ADV'a göre daha kalın süngerli. Bunların dışında yolcu rahatının diğer bir sebebi de yolcu peglerinin yeri. 1150 ADV'da pegler daha yukarıda olduğundan, yolcu sürekli dizleri kırık oturduğundan daha sık mola vermek isteyebiliyor. Varadero'da ise bu pegler oldukça aşağıda. Yolcu bir minibüs koltuğunda oturuyormuş gibi dizleri 90 derecede duruyor. Tabii bu yolcunun bacak boyuna da bağlı.

Önceden Transalp kullanıyor olmam Varadero'yu tercih etmem de bir sebep. Honda'dan ve sorunsuzluğundan vazgeçemedim. 1150 ve Vara kullananlarla yaptığım sohbetlerin sonunda, 1150 kullananların mutlaka bi problemle karşılaştığını, periyodik bakımların arasında ustaya ya da servise gitmek zorunda kaldıkları bir durumu olduğunu gördüm. Artık bu problemleri ucuza hallomuştur ya da apahalıya hallolmuştur bilemem. Vara kullananlarda ise buna hiç rastlamadım. Bakımdan bakıma servise ya da ustaya gidiyorlar. Bu büyük bir tesadüf mü? Buradan bir genelleme yapılabilir mi?

Karar terazisinin Vara tarafı ağır basmaya başlarken, 1150 ADV'ın asfalt dışına daha yakın olması, dengeleri biraz daha birbirine yaklaştırıyordu. Şaft, 10.000'de bir bakım gibi durumları düşündükçe Bu sefer BMW kesesi, Vara kesesi'nin altına iniyordu, ağırlıktan. Tam uyku kaçıracak cinsten bir kararsızlık.

Ağırlık demişken, her iki motorun ağırlığı neredeyse aynı, yakıt sarfiyatını hiç karşılaştırmadım bile. Çünkü eski bir TA kullanıcısıyım. Nasıl olsa ikisi de TA'dan az yakıyor.

Birim bakiye ile BMW'nin 2002'sini, Vara'nın ise 2004'ünü alabiliyor olmak da işin ayrı bir arapsaçısı. Vara olcaksa, 2004'ün ikinci yarısında çıkan ABS'li modeli olmalıydı. Zaten aldığım motor 2004'ün ekim ayında trafiğe çıkmış. Diğer bir deyişle, garantisi geçen sene bugünlerde bitmiş. Bayağı yeni motor yani. Aynı bakiyeye bu yenilikte 1150 ADV almam imkansızdı.

Uzun kafın kısası belki evde duran kırmızı Honda şapkası yüzünden, belki daha rahat olması yüzünden Varadero'da karar kıldım. Biraz şans, biraz çevre sayesinde de tam istediğim gibi bir motor buldum.

Şimdi gelelim makineye. Varadero'nun sürüşü ile ilgili gördüğüm her şeyi ister istemez eski motorum 96 Transalp ile karşılaştırıyorum. Çok adil bir karşılaştırma değil biliyorum.

Makineye oturur oturmaz ilk göze çarpan şey tabii ki elcikler ve göstergeler. Gidondaki kuımandaların dizilimi tipik Japon. Hepsi bildiğim yerlerde. Benim eski TA’a göre tek farkı sol taraftaki dörtlü flaşör düğmesi. Bir de bu motorda kısa farlar direk kontağa bağlanmış. Yani far düğmesi olarak kısa –uzun düğmesi var. Göstergelerin yeri çok güzel. TA’da yolda giderken göstergelere bakmak için boynumu aşağı kırmam gerekirken; Varadero’da, ileri bakan kafamın, ileri bakan bakışını çok bozmadan, ufak bir göz hareketi ile her şeyi görebilmem çok hoşuma gitti. Yoldan minumum sürede bakışı ayırma...

Aynalar yuvarlak, ayarına izin veren mafsalları tatlı sert. Kesinlikle rüzgarda ya da hızlı giderken oynama falan söz konusu değil. Aynalar düzlem ayna mı hafif dış bükey mi anlamadım ama gösterdiği alan gayet yeterli. Belki gidona monte edilişinde açı hesapları falan farklıdır. Bir de yuvarlak oldukları için motor yatık pozisyonda iken pek görüş kaybı yaşanmıyor.

Bu topiğin başlarında da yazdığım gibi motora oturduğumda her şeyin yeri çok güzel geldi bana. Depodaki diz kıvrımları, pegler, elcikler, aynalar bakış. Her şey cuk. TA ufak geliyormuş bana yav.

Park halinde, iki ayak yerde veya sağ ayak frende sol ayak yerde iken, motor çok ağır geliyor insana. Zaten gelmesi de lazım. Kuru ağırlığı 241 kg. 25 litre benzin, 3-4 litre yağ, top kase, koruma demirleri, orta sehpa derken 280 kg’ı buluyordur sanırım. “Ben nasıl kontrol edeceğim bu makineyi nerede benim ufak Transalp’im” gibi kuşku içeren cümlelerin hepsi, hareket edip sol ayağımı da pege alınca uçup gitti resmen. Saatte 3-4 km hızla gitseniz dahi durmadığınız sürece motor çok çok dengeli. Ama durduğunu zaman işler değişiyor. Tabii tüm bunlarda motor alışma sürecini de eklemek gerek.

Geçen Pazar Beylikdüzü’ndeki Kitap Fuarı’na gidecek başka bir araç bulamadığımızdan istemeyerek de olda eşimi arkama almış, tam kaynaşamadığım yabancısı olduğum bir motorla Küçükyalı-Beylikdüzü-Küçükyalı gibi 150 km’lik iğrenç E-5 trafiğinden bir yol yapmıştım. Hiç keyif almadığım bu yolda yolculu sürüş olarak ilk dikkatimi çeken şey şu olmuştu. Eşim yol boyunca bana hiç değmemişti bile. Makine uzun ve geniş olunca sürücü ile yolcu arasında bayağı bir mesafe kalıyor. Bir de kalkışlarda, yokuşlarda gazı açarken motor gücünden dolayı tek kişilik performans sergiliyor. Dolasıyla sürücünün kendisine değmeyen, gazı açarken ağırlığını hissetmeyen yolcusunun arkasında olduğunu unutma ihtimali yüksek. icon_smile.gif

Bugünkü tek kişilik motorumla kaynaşma sürüşümde Küçükyalı, TEM’den Kavacık, Beykoz, Akbaba, Anadolu Feneri, Kaynarca, Ali Bahadır, Paşamandıra, Bozhane, Kılıçlı, Karakiraz, Kurna, Sahilköy, Doğancalı, Ahmetli, Şile, yeni yoldan Çekmeköy, Ümraniye, Bağlarbaşı, Kadıköy, Kızıltoprak, sahilden Bostancı, Küçükyalı gibi bir yol izledim. Böyle bir yol seçmemin nedeni, hem otoban sürüşü hem virajlı köy/dağ yolları hem bozuk yollar hem de şehir içi trafiğini arka arkaya tatmaktı. İlk olarak 170 km süren bu yolda hiç mola verme isteği oluşmadığını, hiç yorulmadığımı söylemem motorun rahatlığı hakkında yeteri kadar bir göstergedir herhalde.

Evden çıktığımda yanan benzin ışığını söndürmek için bezinciye girdim. Orta sehpaya alıp tam dolmasını sağladığım depo, 23lt / 70YTL benzin aldı. Boş depo ile dolu depo arasında motoru yan ayaktan alırken bir fark hissetmedim. Kafamdaki Vara alternatifi olan 1150 ADV. 33 litrelik deposuyla bu farkı hatırı sayılır derecede hissettiriyor.

TEM’de bir otomobil edası ile salınarak giden Varadero’nun MRA marka çift parça rüzgar camı uzun boyum sebebiyle bana pek bir fayda sağlamadı. Yine de üst parçası en üst konumda iken biraz daha iyi.

Bu kaynaşma sürüşünde şunu öğrendim ki; bu motora her türlü komutu yavaş yavaş vernek gerekiyor. En başta frenler. Frenleri o kadar iyi ki ön fren manetini bir gıdım çekmeniz hızınızı ciddi şekilde düşürüyor.

Eralp TEREM’in ayrıntılı Varadero testinde bu motorun frenleri ile ilgili yazdığı teknik ayrıntıyı hatırlayalım;

Frenler konusunda Varadero rakiplerinden bir adım ilerde. Hem DUAL CBS hemde ABS bir arada sunulmuş. CBS (Combined Brake System ) yani kombine fren sistemi her iki freninde birlikte çalışmasını sağlıyor. Ön ve arka fren 3 pistonlu kaliperlere sahip. Kullanıcı arka frene bastıgı anda, arka fren kaliperinin 3 pistonunun ortadaki pistonu ön fren kaliperlerine basınç gönderiyor. Arada bir de delay valve dediğimiz geciktirici mevcut. Yani arkaya bastıgınız anda ön fren tutmuyor birkaç saniye basılı tutarsanız ön fren devreye giriyor.

Aynı şekilde kullanıcı ön fren manetini sıktıgında ise, arka frene güç gidiyor. Öndeki CBS çalışması biraz daha farklı, ön kaliperlerden soldaki kaliper direk maşaya baglı değil. Oynak bir parcaya bağlı kaliper ve bu parcanın üzerinde silindir ve piston mevcut. Ön fren sıkıldıgında kaliper, diski sıkarken doğal olarak dönme yönünde ileri bir basınc uyguluyor. Bu basınc da arka kalipere fren basıncı iletiyor. Motosiklet durduğu zaman ön freni sıkınca arka frene guc gitmiyor. Motosikletin hızına ve sizin ön freni sıkma gücünüze göre arka frene basınc gidiyor.

Bu sisteme bir de ABS eklenince, 140 la girdiğiniz bir virajın ortasında korkmadan frene asılabiliyorsunuz ve motosiklet çizgisini dahi bozmadan yavaşlıyor. Gercekten çok güven verici. Viraj içinde fren yapabilmek bir lüks. Tabi bu güveni kötüye kullanıp sınırları zorlamamak lazım.


Bu komutları yavaş yavaş verme hadisesi viraja girerken kontra verme içinde geçerli. Viraja uygun konum, uygun devir, uygun vitesle yaklaşırken en son kontra vermek kalmışken bu hareketi minicik yapmak yeterli. “Ulen viraja ne oldu” diyene kadar virajdan çıkmış oluyorsunuz zaten. Dar ya da U virajlarda kafayı tam çevirip, ufak bir kontra vermek yeterli oluyor. Motor virajın çıkışını kendisini buluyor gibi. Bu makine ile virajlar son derece keyifli.

Bugün sürüşün başlarında bir iki kere eski motorum TA’daki gibi fren kulladığımda benzin deposunun üstüne yakın bir yerdeydim. Kontra hadisesi de aynı şekilde. Bir U virajda, TA’yı o virajda döndürecek kadar kontra verdiğimde kendimi karşı şeridin ortasında buldum. Tüm bunlara iyi alışmak lazım. Her şey minik, minik. Bu ufak harteketler gaz açmak da dahil.

Virajlı köy yollarında 2. zaman zaman 3. vitesle gayet başarılı ilerledim. Uygun devir ve ufak gaz hareketleri ile her türlü viraj son derece rahat.

Kendi sürüşümde en çok rahatsız olduğum, “yokuş aşağı virajlar”ı bu motorla bariz daha rahat geçtim.

Karşılaştığım yol yapım çalışmaları, çıkmayı düşündüğüm toprak yoldan daha kırıcı bir zemin yaratmıştı. İş makinelerinin arasından, girintili çıkıntılı yumuşak zeminleri gayet rahat geçtim. Bir kere arkası hafif kaydı. O da sanırım Tourance etkisi. Hafif bozuk toprak yola çıkmadan, ( zemin ıslaktı hala ) arka amortisörün sertliğini düşürdüm biraz. Selenin sol altında buluna vana ile ayarlanıyor. Bu makineyi toprak zeminde ayakta kullanmak düşündüğümden kolay oldu. Geniş pegler, dizlerin depoyu güzel sıkmasına olanak veren depo kıvrımları işimi oldukça kolaylaştırdı. Ayakta iken öne doğru eğilip, ön çamurluğunda önünde ön tekerleğin geçeceği zemini izlemek de pek mümkün. ( ya da benim boyum uzun )

Varadero’nun yol dışında bu kadar rahat kontrol edilebilir bir makine olması beni çok rahatlattı açıkçası. Gerçi bu bahsettiğim yol genelde düzdü. Böyle bir yolda dar dönüşleri de denemek isterdim. O da bir daha ki sefere.

Köy yollarından Şile’ye ulaştıktan sonra otobandan Ümraniye’ye doğru hızlı bir sürüşle geldim. Hızlı dediğim 130 civarı. Daha 6. vitese geçiremedim makineyi. Bunun için şehirler arası otobana çıkmak gerekir herhalde. Virajlardan bahsetmiyorum bile. icon_smile.gif

Ümraniye’den yukarıda yazdığım yollar üzerinden eve gelen kadar bayağı bir şehir içi trafiğine girdim. Burada öğrendiğim şey, bu makineyle TA ile girdiğim kadar dar yerlere girmemek, sıkışık trafikte ilerlemek için arabaların giremediği büyük boşlukları değerlenirmek. Bir de ani fren yapınca motorun TA’ten daha önce duracağını bilip, sol ayağını daha erken yere hazırlamak. Makine büyük olunca araba sürücüleri biraz daha fazla saygı göstermek zorunda kalıyorlar sanki.

Bu sürüş esnasında benzin sarfiyatı nasıldı, bakmadım açıkçası. Göstergelerin arasındaki mini yol bilgisayarından anlık 100km’deki kaç litrte yaktığınızı görebiliyorsunuz oysaki.

Netice itibariyle, halimden memnumum, ağzım kulaklarımda. Çok doğru bir tercih yapmışım. Bu motor geniş ufuklar açacak önümde, eminim...




test sürücülüğü ve eğitmenlik yapan eralpt demiş ki:
Bu seferki test konuğumuz Honda XL 1000 V Varadero.

Varadero, adını Küba’nın varadero plajından almıştır. 20 km kesintisiz plaj tüm Dünyada oldukça ünlüdür.

1999 yılında rakiplerinin büyük ve güçlü enduro-touring sınıfı motosikletlerine Afrca Twin ile rekabet edemeyeceğini anlayan Honda, bu sınıfta ciddi bir ürünle yer edinmek istiyordu. Oldukça heybetli ve şık olan ilk Varederoyu 1999 yılında kullanıcıların begenisine sundu.

İlk nesil (1999-2002) Varadero’da zamanının oldukça ünlü V-Twin race maskineis olan Honda VTR 1000 FireStorm’un 996 cc lik karburatorlu motoru kullanıldı. Yenilenen ve güncel (2003 – 2006) Varaderoda ise bu motorun biraz daha geliştirilmiş ve enjeksiyon adapte edilmiş versiyonu bulunmakta.

Motoru alıp ilk benzinciden benzini doldurdum ve ofise getirip detayları incelemeye başladım.

İlk olarak gözüme takılan şey kontak anahtarında kontak “on” pozisyonundan sonra bir pozisyon daha var. Bu pozisyonda, kontak kapalı ama dörtlü flaşör ikazı çalışıyor. Fakat maalesef bu pozisyonda iken ne direksiyonu kilitlelyebiliyorsunuz ne de anahtarı çıkarabiliyorsunuz. Yani acil bir durumda gece yol kenarında 4 lü ikazınızı çalıştırıp motosikletinizin yanından uzaklaşmanız mümkün değil. Çünkü anahtar çıkmıyor.

Motosikletin sele altı bölmesinde kullanım kılavuzu ve takım çantası için yer mevcut ama ekstra bir genişlik sözkonusu değil. Aküye ulaşmak çok kolay. Seleyi açmak için, arka tutamağın altındaki kilidi kullanıyoruz. Sele iki parça gibi gorunse de aslaında tek parça.

Motosikletin kontrol düğmeleri ve sistemi bilindik motosikletlerle aynı.
Sağ kolda marş, sol kolda ise, 4 lü ikaz, uzun – kısa far hüzmesi, selektör, korna, sinyaller ve jikle mevcut.

Motosikletin aynaları boyut olarak küçük olmasına rağmen işlevsel olarak oldukça büyük. Arkayı çok net ve olması gerektiği gibi gösteriyor. Bilindiği üzere yuvarlak aynalar motorun her yatış açısında arkadaki görüntüyü hiçbir kayba ugratmadan ve ölü nokta yaratmadan gösterirler..

Test motosikletimizde yeni değiştirilmiş taze Metzeler Tourance lastikler vardı. Bilindiği üzere Metzeler Tourance ilk çıktıgı 99 yılından bu yana enduro- touring sınfının en optimum lastiği. Lastikler kuru yolda gayet başarılılar. Islakta dahi çok limit zorlamadıkça sorun yaşatma hissi vermiyor. Özellikle dağ yollarında Varadero-Tourance ikilisi birlikte çok keyifli bir gezi sunuyor sürücüye.

Motosikletin oturuş pozisyonu, tam bir enduro oturuş pozisyonu. Peglerin yeri gayet guzel, ağırlığınızı pege verip motosikleti yönetmek çocuk oyuncağı gibi. İlk motoru teslim aldıgımda gidon biraz öne dogru ve daha dikti. Daha sonra göbekteki 4 cıvata vasıtası ile gidon u yaklaşık 2 cm kadar geriye aldım ve ben kendi adıma daha rahat ettim. Tabi bu sürücüden sürücüye değişebilir alışkanlıkların getirdiği bir sonuc çünkü.

İlk motoru teslim aldığımda durdugu yerdeki agırlığı ciddi derecede korkutacak cinsten. 241.5 kilo boş ağırlığın üzerine 25 litre de benzin gelince insan “amanın ben bununla nasıl başa çıkarım” gibisinden düşünmekten kendini alıkoyamıyor. Ta ki 1. vitese takıp debriyajı bırakana kadar. O koskoca heybetli durdugu yerde yana giderse tutamam diye korktugunuz alet kalktıktan sonra tam anlamıyla “kuş” a dönüyor. Dar dönüşler dahi o kadar basit ve hafif ki insanı hayerete düşürüyor bunca agırlık nereye gitti diye düşünesi geliyor insanın.

Varaderonun tarzı gereği en sevdigi yol bol virajlı dağ yolları. Bende bunu göz önüne alarak test parkurumu bu tarz bir yol seçtim. İstanbul çıkışlı, Yalova, Çınarcık, Armutlu, Gemlik, İznik, Karamürsel, Eskihisar, İstanbul şeklinde nerdeyse tamamı viraj olan yaklaşık 350 km lik bir parkur. Yola çıkıp motosiklete alışmaya başladıgınızda, heybetli görüntüsünün ardından ne kadar uysal ve emir dinleyen bir kişilik yattığını farkediyorsunuz. Varadero ile viraj dönmek gercekten çok büyük keyif. Dar yollarda ve sollamalarda, şanzıman oranlarının başarısı ortaya çıkıyor. 2. vites 80-90 km hızlarda hiç bagırmadan ve rahatsız olmadan rahat rahat yol alınabiliyor. Bu da virajlı yollarda ve sollamalarda, ani akselerasyon ve yavaşlamalarda çok sportif kullanıma izin veriyor. Ayrıca fren kullanımını da en aza indirgemek mümkün . Devamlı vites değiştirmek zorunda olmamak güzel. Sürat arttıkça sanki motosiklet kendisi yolu ve virajları biliyormuş gibi bir ahenk içinde yana yana süzülerek gidiyor. 17 yıllık motosiklet hayatımdaki sayılı keyifli yolculuklarımdan birini yaptım Varadero ile.

Frenler konusunda Varadero rakiplerinden bir adım ilerde. Hem DUAL CBS hemde ABS bir arada sunulmuş. CBS (Combined Brake System ) yani kombine fren sistemi her iki freninde birlikte çalışmasını sağlıyor. Ön ve arka fren 3 pistonlu kaliperlere sahip. Kullanıcı arka frene bastıgı anda, arka fren kaliperinin 3 pistonunun ortadaki pistonu ön fren kaliperlerine basınç gönderiyor. Arada bir de delay valve dediğimiz geciktirici mevcut. Yani arkaya bastıgınız anda ön fren tutmuyor birkaç saniye basılı tutarsanız ön fren devreye giriyor.

Aynı şekilde kullanıcı ön fren manetini sıktıgında ise, arka frene güç gidiyor. Öndeki CBS çalışması biraz daha farklı, ön kaliperlerden soldaki kaliper direk maşaya baglı değil. Oynak bir parcaya bağlı kaliper ve bu parcanın üzerinde silindir ve piston mevcut. Ön fren sıkıldıgında kaliper, diski sıkarken doğal olarak dönme yönünde ileri bir basınc uyguluyor. Bu basınc da arka kalipere fren basıncı iletiyor. Motosiklet durduğu zaman ön freni sıkınca arka frene guc gitmiyor. Motosikletin hızına ve sizin ön freni sıkma gücünüze göre arka frene basınc gidiyor.

Bu sisteme bir de ABS eklenince, 140 la girdiğiniz bir virajın ortasında korkmadan frene asılabiliyorsunuz ve motosiklet çizgisini dahi bozmadan yavaşlıyor. Gercekten çok güven verici. Viraj içinde fren yapabilmek bir lüks. Tabi bu güveni kötüye kullanıp sınırları zorlamamak lazım.

Motosikletin dizaynı göreceli bir kavram olmasına rağmen benim hoşuma gitti. Özellikle grenajlardaki sinyaller motoru daha sportif bir hale sokmuş. Keşke beyaz olsalardı bence daha şık olurdu.

Ön camın 2 kademe yükseklik ayarı mevcut. Ama yine de benim gibi 1.90 lık insanlar için pek yeterli değil. Ekstra cam daha konforlu olur.

Likit sogutma radyatörleri grenajın iki yanına monte edilmiş. Bu sayede ortadan giren hava iki yandan çok daha rahat şekilde çıkıyor ve çok saglıklı bir sogutma sağlıyor. 700 km kadar kullandım her yol ve şartta hararet ikazı 3. kademenin üstüne hiç çıkmadı. Ayrıca bu radyatör dizaynının bir artısı da ön tekerleğin attığı çamurlara ve uzun yoldaki böcek kelebek vs haşerata maruz kalıp hava gecişi tıkanmıyor.

Far aydınlatması gayet yeterli. Uzun ve kısa hüzmeler görevini başarıyla yerine getiriyor. İstege bağlı Xenon takılırsa tadından yenmez.

Amortisörler bozuk ve stabilize yolda da, düzgün asfaltta da hiç bir sorun yaşatmadı. Arka süspansiyonda rebound ve damper ayarı mevcut. Hemen koltugun altındaki bir kol vasıtası ile sertlik ayarı yapmak oldukça basit. Diğer ayar için ise düz bir tornavida yarıdmı ile amortisörün altındaki vidacık çevrilerek yapılıyor.

Ön süspansiyolarda ise maalesef herhangi bir ayar bulnumuyor. Ama hiç keşke daha sert ya dayumuşak olsaydı dediğim bir an olmadı onca değişik yol tipinde kullanmama rağmen. Optimum bir sertlik secilmiş.

Artçının konforu oldukça yeterli düzeyde. Ekstra bir rahatsızlık veya fazladan bir konfor sözkonusu değil. Ön sele de oldukça geniş ve sertliği uygun. Rahatsız edici bir durumla karşılaşmadım.

Bence her motosiklette olması gereken ana sehpa bu motorda da yok maalesef. Opsiyonel olarak birkaç yüz € karşılığında takabiliyorsunuz. Ama bence verilen paraya değer. Zira 240 küsür kiloluk motosikletin ana sehpa olmadan zincirini yağlamak tam bir eziyet.

25 litrelik benzin deposunun menzili akıllı bir kullanımla 450 km nin üzerinde. Sakin kullanımda 5 redline kullanımda 6.7 litre gibi bir değer elde ettim. Benzin deposu yapısı oldukça geniş. Benzin ışığı yandıktan sonra depoda 4 litre benzin kalıyor. Sakin kullanımla 70 km götürebilir.


Motosikletin boyutları Türk insanının aradığı gibi fazlasıyla büyük. O kadar buyuk ki yanına geldiğinizde insan dehşete kapılıyor. Durdugu yerde ben bunu nasıl zaptedeceğim diye düşünüyor insan.. Oysa yola çıktıgınızda korkulacak bir şey olmadıgını anlıyorsunuz.

Gelelim motorumuzun karakteristik özelliklerine.

Motosiklet, üstten çift eksantrikli 8 supaplı, likit sogutmalı 90 derece V2 motora sahip. Bu motor Honda VTR 1000 Firestorm dan alınmış. Fakat gücü biraz düşürülerek orta devirleri daha canlı hale getirilmiş. Motorumuz 8000 d/d de 94 HP güç üretirken, 6000 d/d de 98 NM tork üretiyor. Özellikle tork 2500 devirden sonra çok kararlı bir şekilde geliyor. 5000 devriden sonra tok bir homurtu ile motorun gaza verdiği ani tepkiler sebebiyle kendinizi race bir makinedeymiş gibi hissediyorsunuz. Denemelerimde 0-100 km 4.2 saniyede çıkabildim. Ama çok profesyonel bir dragcının elinde 4 saniyenin altına iner rahatlıkla.

Yeni nesil Varadero’da motorla biraz modifikasyon yapılmış ve karburatorden enjeksiyona gecilmiş. Kullanıcılardan gelen feedbackler dogrultusunda, uzunca bir 6. vitesin de oldugu oldukça yumuşak vites gecişleri olan bir vites kutusu adapte edilmiş. Özellikle değinmeden edemeyeceğim bir konu da vites oranları. Bu kadar güzel seçilmiş vites oranları ilk defa görüyorum. Her vites için keşke biraz daha kısa olsaydı ya da keşke bu vites biraz uzun olsaydı diye hiç düşünmedim. 6 .viteste 150 km/h @ 5000 rpm, 210 km/h @ 7000 rpm. Ve elinizde daha gaz oldugunu bilmenizi isterim. Yüksek yapısına rağmen yüksek süratten ve de rüzgardan hiç etkilenmiyor diyebilirim. Ama lastik hava basınçları çok önemli.

Sonuç olarak, Honda XL 1000V Varadero fiyat/performans olarak oldukça iddialı bir model. Birçok rakibinde olmayan ABS destekli Dual CBS, yol bilgisayarı ile bir adım öne çıkmayı başarıyor.



TEKNİK ÖZELLİKLER


Motor: 90 derece V-2 silindirli, likit sogutmalı, DOHC, 8 supaplı
Yakıt sistemi: PGM-FI elektronik yakıt enjeksiyonu
Çap: 98.0 mm
Strok: 66.0 mm
Max Güç: 94 HP @ 8.000 RPM
Max Tork: 98 NM @ 6000 RPM
Silindir hacmi: 996 cc
Çalıştırma: Elektrikli marş
Kavrama sistemi: Islak, çoklu disk.
Aktarma sistemi: Zincir
Vites kutusu: 6 ileri vites
Vites oranları:
1. : 2,57
2. : 1,68
3. : 1,29
4. : 1,10
5. : 0,96
6. : 0,85
Kaster açısı: 27º 30’
Akü: 12V 18 Ah
Ön lastik: 110/80R 19
Arka lastik: 150/70R 17
Ön fren: Üç piston kaliperle donatılmış 296 mm çapında çift disk.
Arka fren: Üç piston kaliperle donatılmış 256 mm çapında tek disk.
Uzunluk: 2,290 mm
Genişlik: 924 mm
Yükseklik: 1,509 mm
Aks aralığı: 1,559 mm
Yerden yükseklik: 180 mm
Kuru ağırlık: 241 Kg
Yakıt deposu: 25 litre

_________________
Motosiklet Teorisi ni ve Motosiklet Yol Sanatı nı okuyalım, okutalım...

Volkan GÜNDÜZ
Honda Varadero 04
AB rh -
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM Adresi Yahoo Messenger
tunch
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 23, 2003
Mesajlar: 308
Nerden: istanbul moda

MesajTarih: Çrş Mar 11, 2009 11:55 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

bence ( eski bir 660 tenere kullanıcısı olarak ilk motorumdu) birisi katır diğeri kısrak... ama yeni teneriyi ben ilk gördüğümde bayağı heyecanlanmıştım..
her ikisiylede 2 kişi uzun yol yapılır ama yorucu olur katır kısrağa göre..
katırla her yere gidersin merdivende inersin ( ben iniyorudum icon_smile.gif) ama yorulursun, kısraklada inemezmisin inersin elbet istedikten sonra.. gerçi ben şimdi küheylan ( icon_smile.gif ) kullanıyorum ama eğerki amacın çift kişi uzun yol gezme, köy yolları falansa kısrak ama nispeten daha ağır koşullara karşı meydan okumaksa katır derim.. ama bence en son kararı arkada oturan patron verir icon_smile.gif
_________________
TUNÇ BARUÖNÜ

1150 GS
İstanbul
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder AIM Adresi Yahoo Messenger MSN Messenger
kaleist
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jun 17, 2008
Mesajlar: 383
Nerden: İstanbul/Çanakkale

MesajTarih: Çrş Mar 11, 2009 2:19 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Yeni TENERE'yle ilgilenen, Vara'nın bana göre olmadığını düşünen biri olarak, şimdiye dek denediğim, flört ettiğim, üzerinde düşündüğüm 660'lık makineyle ilgili fikirlerimi belirteyim:
İlk gördüğümde her an boynuzlayacakmış gibi görünen kafası "bu ne len?" dememe neden oldu.Resmen çirkindi, hatta KTM'den esintiler olduğunu da düşündüm.Ancak zamanla bu uzaylı kafa hoşuma gitmeye hatta agresif görüntünün simgesi olmaya başladı bende.Beyaz renginin üzerindeki kesik kırmızı çizgiler ise "660X'ten farklıyım, abim çöl arslanının selefiyim, en azından izindeyim" anlamı taşıyor gibiydi.
Heybeti, resimlerdekinde farklı.TA kullanan biri garipsemeyecektir.Benim 1.76'lık boyla ancak parmak uçlarım değiyor yere.Tabi üstüne atladığınıldığında amortisörlerdeki esnemeyi hissediyorsunuz (78kg).Zaten kendinden yaylı olan minderim icon_smile.gif ergonomik seleye yumurta gibi oturdu çünkü oyuk tam konforlu...
Yola çıktığınızda hissediyorsunuzki; o agresif cross görüntü, asfaltta yumuşuyor ve uzun yol yapılabileceğini hissettiriyor.Sık virajlara girmeden önce endişeleniyorsunuz 21 inç çaplı tekerleği düşünerek fakat o size bunu unutturarak çıkarıyor o virajdan ve kendini dengeliyor.5000 devirlere kadar neredeyse hiç titreşim hissetmiyorsunuz.Altınızda torklu bir çift silindir varmış gibi hissediyorsunuz.
Arazi koşullarına girmediğimden bilmiyorum oradaki performansını ama o amortisörlerin asıl zor koşullarda işe yarayacağından pek şüphem yok.
Ben dijital göstergeye alışık olmadığımdan bir süreliğine ekstra dikkat harcadım hızı algılamak adına, ama güzel bir oyuncak gerçekten ve neredeyse eksiksiz.
Böyle bir funduronun arkasında olmazsa olmaz ledli stoplar dikkati çekiyor ve retro denebilecek egsozların tamtamları da etkileyici.
İdare etmesi kolay ve yumuşak başlı bir motor.
Orijinal çantalarının da afiilli olması 1200GS'inkileri bile neredeyse gölgede bırakacak icon_wink.gif


Hilmi ASLIM
F650 GS'04
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger MSN Messenger
Baal
Yeni Kullanici
Yeni Kullanici


Kayıt: Jun 26, 2007
Mesajlar: 27
Nerden: istanbul

MesajTarih: Pts Hzr 01, 2009 9:20 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Herkese merhaba,

Öncelikle meramımı dikkate alıp cevap yazan tüm arkadaşlara çok teşekkürler ve geç gelen cevap için de kocaman bir özür.

Uzun süre bu başlığa cevap yazmadım ve geç cevap veriyorum çünkü son yazışmaların ardından yaşanan gelişmeler nedeni ile sizlere güzel bir haber vermek istemiştim ama maalesef tatsız ve sıkıntılı bir bekleyişin sonunda ellerim bomboş şarkısı gibi ortada kaldım..

Aslında yaşananları burada mı yoksa yine sitede bir ara çıkan Önder Motor sorunu başlığına mı yazsam onu da bilemiyorum. Neyse, Kaleist'in diğer başlıktaki sorusuna istinaden burdan devam..

Bu başlıkta da belirttiğim gibi kafamdaki sorular yeni Tenere ve Varadero iken; "Motolpus"ı, gezdiğim sırada Önder Motor'un sahibi Hüseyin beyden hiç beklemediğim kadar iyi bir teklif aldım. 2009 DL650'yi hem liste fiyatından daha ucuza veriyordu, hem de benim Transalp'imi piyasanın üzerinde sayıp takastan kalan miktarı da 10 taksit yapıyordu.

Aklımda (nedense) DL olmamasına rağmen hem zaten çok iyi bir makine, hem de ciddi bir kapital avantajı elde etmenin verdiği terazi ağırlığı ile teklifi kabul ettim.

Resmi evraklar hazırlandı, protokoller imzalandı ve ön ödeme yaptım (Pazartesi günü). Anlaşmamız aynı hafta Cuma günü motoru teslim almaktı. Ama gerçekleşmedi. Sürekli çeşitli bahaneler üreterek beni 2 ay bekletti. Suzuki içinde Edmundo ve Ali Rıza Bey olmak üzere kontaklarım olduğu için paramın yanmayacağını bildiğimden, üstüne bu avantajlı ticareti de kaybetmek istemediğimden keyfimin kaçmasına, sürekli "yine olmadı" cümlesini duymama rağmen bekledim.

Ama 2 ayın sonunda son görüşmemizde maliyenin gelip evraklarına el koyduğunu öğrenince artık ne bekleyecek ne de tartışacak bişey kalmadığı belliydi. Paramı rica ettim. Kendisi de 2 gün içerisinde bana iade yaptı.

Dolayısı ile bu süreç boyunca sizlere cevap verememiş olduğum için tekrar özür dilerim ama tek amaç kimse hakkında tatsız şeyler yazmadan beklemek ve sonunda güzel bir satınalma haberi vermekti ama olmadı.

Varadero Tenere ikilemine gelince, sanırım ibre net bir şekilde mantık evliliğine doğru ilerliyor. Bir süre önce arka lastiğim yüksek hızda patladığında paniklememek, şans ve eğitim hariç Honda'nın muhteşem dengesine de şahit oldum. Başka hangi makine aynısını yapardı, (ya da hepsi aynı tepkiyi verir miydi?) ve bu kadar savrulmaya hala devrilmeden devam ederdi bilemiyorum ama şansımı denemek istediğimden emin değilim.

Biraz fazla yakmasını umursamadan (ki Transalp kullanan biri için pek de dert değil icon_biggrin.gif ) Honda ile devam etmek istediğime karar verdim.

Şimdi sıra Transalp'imi evlendirip gözüme kestirdiğim Varadero'lardan birini kapmak icon_biggrin.gif ..
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
tifosi
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Mar 14, 2004
Mesajlar: 147
Nerden: İZMİR

MesajTarih: Prş Hzr 04, 2009 7:22 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Allah gönlüne göre versin kardeşim... Benimde gönlümde olan motorlardan biridir VARA .. Ancak VFR ye daha fazla kaptırdım galiba, ondan başka gözüm bişey görmüyor..
Hayırlısı inşallah istediğin makinayı alırsın..
_________________
Çamdibi - İZMİR
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder AIM Adresi
Mesajları göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Genel Tüm saatler GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Forums ©

   
 

All logos and trademarks in this site are property of their respective owner. The comments are property of their posters, all the rest © 2002 by me
You can syndicate our news using the file backend.php or ultramode.txt