Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Kısa günün karı bir gezi yapalım, hem İstanbul'da olsun, hem de daha önce gitmediğimiz, belki de onlarca kez yanından geçip de farkına varmadığımız bir yer olsun. Eşim saat öğleden sonraları gösterirken, iş yoğunluğu nedeniyle günlerdir biribirimizi doğru düzgün göremediğimizden yakınıyor, "Bir yerlere gidelim, evde durmayalım" diyor. "Tamam" diyorum. Akdoğan Özkan sağolsun, "İstanbul'da Ölmeden Önce Yapmanız Gereken 101 Şey" kitabından Mihrabad Tepesi'nde Bülbülü dinlemek ve Körfezdeki dalgın suya bir bakmak geliyor aklıma. Eşime diyorum ki, "Tamam, seni güzel bir yere götüreceğim". Bizim Karakarga zaten kapıda emrimize amade bekliyor. Şehir içinde ondan vazgeçemiyoruz artık. Kısa sürede hazırlanıp hemen Kanlıca'nın yolunu tutuyoruz. Niye mi? E Mihrabad Tepesi (ya da korusu) orada da ondan. Gitmek çok kolay. Kanlıca İskelesi'nin tam karşısında, kırmızı pek göze çarpmayan bir tabela var "Miharabad Korusu" yazıyor. İskeleyi solunuza aldığınızda hemen sağınızda dar bir yokuşun başında o tabela. Çıkıyoruz. Yaklaşık 250 - 300 metre sonra sağda tekrar bir tabela sizi yönlendiriyor. Oraya kadar yokuş, yokuş bile sayılmaz ama oradan dönünce yol hem parke hem de yokuş dikleşiyor. Bu yüzden bizim gibi motosikletle ya da bisikletle filan gidecekseniz aman diyim o parke taşlı yokuşta dikkat edin.
Karakarga vitesi küçültünce "Hüeeeytt bırakın ülen beni çıkacam" dercesine hafiften nara atarak fırlıyor yukarıya doğru. Ben bu motoru böyle anlarda çok daha fazla seviyorum, cüssesine aldırmadan yokuş, iniş dinlemeden gidiyor maşallah!
Ben motoru park edip kaskları kilitlerken eşim hemen fotoğraf çekmeye başlıyor.
Bu arada beni de biraz acayip bir pozla yakalamış, sevgili okuyucu kusura bakmaya artık.
Etraf yemyeşil, ve hatta eflatun, sarı, kırmızı. Hava mis ve daha motordan iner inmez bülbüllerin sesi gelmeye başlıyor. Bizim gibi başka ikiteker tutkunları da gelmiş. Onların yanına hasbıhale bırakıyoruz Karakarga'yı.
Ve eşimin objektifinden fotoğraflar:
Aşağıda Körfezdeki dalgın su...
İstanbul'da şimdiye kadar gördüğümüz en güzel Boğaziçi manzaralarından biri buradaymış ve bunca yıldır gelmemişiz. Eh ölmeden önce geldik neyse ki...
Biraz turlayınca manzaranın daha da iyi görülebildiği kısımların aşağıya doğru inince olduğunu anlıyoruz.
Bazen bu tip yerlerin hala varolduğunu gördükçe bu şehrin dillere destan güzelliklerinin hala yaşamaya devam ettiğine şükrediyor insan. Neyse ki farkına varabildim diye de iç geçirmeden edemiyor. Okumak ve merak etmek güzel bir şey. Ve ülkemde İstanbul'un keşfedilecek ve neredeyse popomuzun dibindeki yerlerinden bizi haberdar eden gezgin yazarların olması da çok sevindiriyor insanı. En azından elinize kitaplarını aldığınızda "Tabii ya hemen şurada, dibimizde, ilk fırsatta gitmeli" dedirtebiliyorlar ya size, bu bile bir şey. Benim de bu satırları buraya aktarırken farkında olmadan yaptığım şey de o galiba.
Mihrabad Tepesi'nin bir özelliği'de İstanbul'da en güzel mehtap manzarası seyredilebilen yerlerin başında geliyor olmasıymış. (Demek ki bir başka sefere gün batımında gelinecek buraya.) Tıpkı bülbül seslerinin en güzel işitildiği mekanlardan olması gibi. Başta da bahsetmiştim, biz dolaşırken iki bülbül birbirine aşk nağmeleri ile sesleniyorlardı adeta. Önce biri ötüyor bir ağaçta, sonra tam karşısına düşen ağaçlardan birinde diğeri ona aynı ton ve neredeyse aynı nağmelerle cevap veriyor. Ve birbirlerinin ötüşlerinin bitmesini bekliyorlar resmen. Biz insanlar bile çoğu zaman karşımızdakini dinlemeyi beceremez ve söz keserken bu minicik kuşların bu kadar düzenle ötüşlerine imrenmemek elde değil.
Bana göre burada her şeye rağmen göze kötü gelen şey fazlasıyla ıslah edilmiş olması. Hemen her güzel mekanda olduğu gibi tesisi kurmuşlar ve üstüne fahiş fiyatları da çekmişler. Eh buraya kadar gelince ister istemez bir şeyler içmek istiyor insan, ama fiyatlar ve hizmet çokça iyi değil doğrusu. Üstelik oturduğunuz yeri kenarlara denk getiremediyseniz eğer, koskocaman şemşiyemsi şeyler manzaranızı engelleyebiliyor. Her şeye rağmen oturup bir şeyler içiyoruz. Eşim her zaman olduğu gibi benim sosyo - ekonomik ve hatta politik yorumlara girişeceğimi düşünüp sakinliğe davet ediyor beni. "Yok" diyorum, "Zaten böyle bir şey olmaması şaşırtıcı olurdu. En azından Villaları dikmemişler henüz buralara buna da şükür"
Oysa şu çeşmeleri hiç değilse yenileyecekseniz de eski görünümlü ve daha estetiğinden seçseymişsiniz ey ilgililer demeden de edemiyor insan. Ve neden ısrarla yerlere beton dökme hevesindesiniz, yahu bırakın toprak kalsın, o toprak şu şehrin hengamesinde vücudumuzun elektriğini alsın, çok görmeyin vatandaşa bir avuç toprağı be kardeşim, diye içimden geçiriyorum. Öyle güzel bir mekan ki güzelliğini bozmayı çokça becerememişler yine de. Bu da bardağın dolu tarafı...
Miharabad'a Kanlıca'dan yaya olarak gelmek isterseniz de en fazla 10 - 15 dakikanızı alacaktır.
"Ölmeden Önce" konseptli kitaplar insana biraz ters gelse de aslında düşünürsek ölmeden önceyi kendimizin değil de bu yerlerin ölmesinden önce diye alabiliriz. Elimizi çabuk tutup güzellikleri iyice gitmeden görebilmek adına belki de. E tabii bu arada hayat da inanılmaz bir hızla geçip gitmedeyken kendimize de yorsak hiç fena olmaz aslında...
Kısa gezimizi bitirirken bir kaç tavsiye:
Buraya gelirken aşağıdan çantanıza soğuk içeceklerinizi (ya da termosta çayınızı), belki dondurmanızı almanız yukarıda kazıklanmamak adına faydalı olabilir. Ve restorannın bulunduğu yerden aşağıya doğru inerseniz manzaranın tadına çok daha yakından varabileceğiniz balkonumsu seyir yerleri bulunuyor, bazılarında bank da var. Biz geldiğimiz yol tek yönlü olduğu için tepenin içinden aşağıya doğru giden yoldan geri döndük ve bunu bilmediğimiz için bir sonrakine uygulamaya karar verdik.
Mihrabad Tepesi gerçekten görülmeye değer bir yer ve bana göre de en güzel boğaz manzaralarından birini seyre dalabileceğiniz bir mekan. Hatta kanımca hafta sonu değil de hafta içi gelebilirseniz çok daha fazla keyif alacağınızı düşünüyorum.
Bazen yakınırız, gezemediğimize, vaktin olmadığına, ekonomik durumumuza ve çoğu zaman İstanbul'a kızarız. Oysa İstanbul'da masrafsız ve kısa sürede gelip görebileceğimiz bu tip yerler var ve galiba bizler farkına varamıyoruz. Yani iğneyi de biraz kendimize batırmak gerekiyor sanırım...
NOT: Açıkçası şu Ölmeden Önce ile başlayan kitaplar beni de pek cezbetmiyor ama geçenlerde elime tesadüfi olarak geçen kitapta gerçekten de farkında olmadığım bir sürü gezi mekanı olduğunu gördüm.
Bu yüzden de ben olayı İstanbul iyice ölmeden önce diye algılamayı yeğledim doğrusu. _________________ Göremiyor musun? At gözlüklerini çıkartmayı dene!
En son Cloud tarafından Pts May 25, 2009 12:23 am tarihinde değiştirildi, toplamda 9 kere değiştirildi
Kayıt: Oct 27, 2005 Mesajlar: 459 Nerden: istanbul
Tarih: Pts May 25, 2009 12:12 am Mesaj konusu:
ne yalan söyliyim çağrı yazmasa göstermese hiç haberim olmaz dı
dip not: ilk fırsatta hanım,çocuk alınıp gidile gezile
elinize ayağınıza sağlık çağrı _________________ Tabanway
A Rh(+)
İstanbul
Kayıt: Sep 16, 2006 Mesajlar: 558 Nerden: Yaşayan Ölüler Ülkesi
Tarih: Pts May 25, 2009 10:52 am Mesaj konusu:
Teşekkürler herkese!
Ahmet Abi, yok yok mangal filan yapabileceklerini hiç sanmıyorum, zira özel bir işletmeye aitmiş. Biz birazcık yukarıya çıkmak istedik çocuğun biri gelip bu saatten sonra çıkılmıyor dedi (O sırada saat 16.45 filan). Yalnız işin garibi yukarıda insanlar vardı ve hala birileri çıkıyordu o esnada. Çıkanların profiline bakınca bizi niye çıkartmadığını anladım. Tarafgir olmak istemiyorum ama bize çıkma dedikten 1 saat sonra biz geri dönerken bile aynı profilde insanlar çıkmaya devam ediyordu yukarılara. Kendi akıllarınca sanırım bizi mekan arayan yeni çıkmaya başlamış bir çift sanıp namus bekçiliğine soyunmuş olabilirler diye düşünmeden edemedim doğrusu. Önyargı, cehalet ve bir de devletten mekanı kapmış özel sektör birleşince duruma fazla şaşırmadım açıkçası.
İşte bu yüzden en azından mangalı yaptırırlarsa da para ile ve kendi istediklerine yaptıracakları fikrindeyim, göze pek iyi gelmese de denetim işte sonuçta. Yine de tüm bunlara inat gitmek lazım, görmek lazım, görünmek lazım oralarda. Ne yazık ki "gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür" diyen şarkı bizi çok kandırmış bugüne kadar, gitmedikçe orası bizim değildir. Gitmediğin yer senin değildir hesabı. _________________ Göremiyor musun? At gözlüklerini çıkartmayı dene!
Cagrici'cigim bu daha da uzucu, zaten bu sebeple kendimi nesillerdiar ait oldugum sehirde yabanci hisseder oldum...
_________________________
Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - Ist. & C.kale
Mihrabat Korusunda yaklaşık 3 ay önce üniversiteden arkadaşlarla buluşmuştuk. Çok güzel bir manzarası var ancak kasada bunun ücretini alıyorlar Eşimle birlikte kahvaltı ücreti olarak 70 TL ödemiştik _________________ Barış SEÇKİN
CBR 600F
532 3477831
EDİRNE
Kayıt: Sep 16, 2006 Mesajlar: 558 Nerden: Yaşayan Ölüler Ülkesi
Tarih: Cum May 29, 2009 8:03 pm Mesaj konusu:
baris_22 demiş ki:
Mihrabat Korusunda yaklaşık 3 ay önce üniversiteden arkadaşlarla buluşmuştuk. Çok güzel bir manzarası var ancak kasada bunun ücretini alıyorlar Eşimle birlikte kahvaltı ücreti olarak 70 TL ödemiştik
Barış, ben de zaten yukarıda bu kazık mevzuundan özellikle bahsettim. Oraya aç gitmemek lazım. Hatta yukarıda da dediğim gibi yiyecek içeceğinizi aşağıdan yanınıza alıp seyir yerlerine takılmak en mantıklısı. Zaten oralarda manzara yukarıdaki cafeden çok daha iyi.
70 liraya benim motorun deposu 2 kere doluyor yav...
Aklıma Che'nin motosiklet günlüklerindeki sözü geldi: "Bizim gibi kaşifler burjuvalara otel parası vermektense ölmeyi tercih ederler" diyordu. Ben bu kadar sert konuşmayacağım ama bu tip yerlerde kazıklanmak hiç hoşuma gitmediği için kazığın en hafifi olan çay ya da soda ile geçiştiririm. Ama oranın güzelliğinden de mahrum kalmamış olurum... _________________ Göremiyor musun? At gözlüklerini çıkartmayı dene!
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız