Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Tarih: Prş May 20, 2004 4:35 pm Mesaj konusu: solo İst-İzmir-Asos-Çanakkale
Herkese selamlar.
Uzun zamandır Siteyi takip etmeme ve aranızda olmama rağmen ilk kez rapor yazma fırsatı buluyorum.
Geçtigimiz hafta 19 Mayız tatilini de fırsat bilerek, haftasonunu bu tatil gününe bağlayan iki günlük bir izin koparmayı başardım. Israrlarım üzerine Ayşegül de pazartesi için izin almayı başardı ve cumartesi 9.00'da Yenikapı'dan İzmir'e doğru yola çıktık. Vapurda Guruptan bir kaç arkadaşla karşılaştık. Onlar da Cunda'ya, oradan da Allah ne verdiyse daha güneye doğru gezeceklermiş. Vapurdan inerken birbirimize iyi yolculuklar dileyip ayrıldık. Bir önceki vapurla bir gurup daha aynı rotayı takip etmek üzere yola çıkmış. Biz de aile ziyaretleri için direk İzmir'e gitmek zorunda olmayıp onlara katılabilseydik keşke diye düyündük.
Artık herkesin de bildiği üzre Bandırma - İzmir yolu su gibi geçti. İlk gün ailelerle özlem giderdikten sonra sıra İzmir'le kucaklaşmaya geldi. Kendimizi doğru Kordon'a attık.
İmbata karşı biralar içildi. Bir aşağı bir yukarı yüründü. Çiğli ve Güzelbahçe arasında gidip gelirke her defasında önünden geçtigimiz saat kulesinin önünde de bir fotoğraf çekmeden olmaz diye düşündük.
Pazartesi Ayşegül, salı günü işe başlamak üzere otobusle İstanbula dönmek zorundaydı. Ben de çaresiz yolun bundan sonrasında yalnız olacaktın. Hergün izledigim havadurumunun iyi şeyler söylememesine rağmen bu fırsatı kaçıramazdım ve uzun yol yapmak istiyordum. Bandırma-İzmir beni kesmemişti. Her an başlamak üzere olan yağmura aldırmadan salı sabahı yola çıktım. Hedef Asos...
Sahil yolunda hafiften çiseleyen yağmur beni umutlandırda. "Böyle giderse mesele yok, ıslanmam bile" diye düşündüm ki, tam çiğli civarında bir sağnak başladı. Kendimi ilk benzinliğe atana kadar iş işten geçmişti bile. "Nasıl olsa İzmir'e gidiyorum. Ne olabilirki" diyerek giydigim yazlık ayakkabılarla başım dertteydi. Bende şu aşağıdaki çözümü buldum.
Yolun ilerisine doğru bulutlanma azalıyor ve mavilikler görünüyordu. Biraz sonra yağmur azaldı. Yeni süper aparatlarıma gerek kalmadığını düşünüp çıkardım. Ama Ayvalık yakınlarında tekrar başlayan yağmur beni aynı uygulamaya mahkum etti. Neyseki yanımda yeterince poset vadı.
Bir ara önümde giden bir motorlu gurup gördüm. Yanlarından Gecerken vapurda karşılaştığım arkadaşlar olduklarını gördüm. Benzin almam gerekiyordu. Onlarla selamlaşarak en yakın benzinlige daldım. Benimle aynı rotada olduklarını düşünerek ilerde yakalarım dedim. Ama birdaha karşılaşmadık. Sanırım onlar Ayvalık'a dönmüştü. Ben Edremit'e doğru yoluma devam ettim.
Asos'a daha önce otobusle kuzeyden birkere gelmiştik. Ayşegül'le yine bir haftasonu kaçamağı yapmış. Taptaze balıklar yeyip Rakılar içmiştik. Bende güzel anılar bırakmıştı. Güneyden gelen kıyı yolu, Ayvacık'a uğramıyor. Issız ve manzaralı. Ara sıra, tek tük kıyı evleri, tatil köyü bile denemiyecek, birkaç evden oluşan yerleşim kümecikleri içinden geçerek Asos'a ulaşıyor. Yol kenarlarında, adını bilmedigin sarı çiçekler misler gibi kukuyor. Yerlerin ıslak oluşuna bakılırsa yağmur buradan biraz önce geçmiş diye düşünüyorum. Kücük Köye girer girmez bir pansiyoncu bana hoşgeldiniz diyor karşılık verip, yer olup olmadığını soruyorum. Uygun gelmesine rağmen küçük bir fiyat araştırması yapıp yerleşiyorum.
Biraz dinlendikten sonra fotoğraf çekip gezmek için dışarı çıktım. O kadar yorulmuşum ki yemekten sonra yattım.
Asos'a gelmeden hemen önce gördüğüm bir bina.
Dalgakırandan akşam manzarası...
Sabahgüzel bir kahvaltının ardından güneşe karşı bir keyif çayı da içip yola çıktım. Çanakkale'ye gidip oradan tekirdağ uzerinden istanbula dönmeyi planlıyordum. Arabalı vapurla Çanakkale Boğazı'nı geçerken birde baktım telefonum yok. "Artık yapacak birşey yok" diye düşündüm. Motelden ayrılırken görevlinin öerdiği broşür aklıma geldi. İstanbula gidince arayıp göndermelerini isterim dedim kendi kendime. Ancak yolda biryerden Ayşegülü arayıp merak etmemesi için durumu anlatmalıydım.
Trakya'ya geçtikten sonra bogazı takip eden yol çok zevkliydi. En güzel tarafıda, görmeye alıştığımız için farketmeden bizi yoran reklam tabelalarının olmayışı. Sürekli ana yolları kullanan bir insanın bunu farketmemesi çok normal. Yol denizden ayrıldıktan sonra iki tarafo uçsuz bucaksız tarlalar sardı. O yeşillik içerisinde, arasıra ihtiyaç molası vererek İstanbula ulaştım.
Varan 1- Biz hala aynı hafta içindeyiz
Varan 2- Spor ayakkabısı ile motosiklet kullanmak haa?? Tabii DD yok die Gonuşun bakalım. Bir bir ispiyonlucam hepinizi
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız