Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Kayıt: Jun 30, 2006 Mesajlar: 446 Nerden: İSTANBUL
Tarih: Pts Tem 30, 2007 8:31 am Mesaj konusu: Kaza yapmaktan son anda yırtmak
Burada tecrübeleri paylaşmanın son derece önemli olduğunu düşündüğüm için sizlerle 2 tecrübemi paylaşmak istedim .
Cuma akşamı motorumu alıp k.adasından izmire doğru yola çıktım hava kararana kadar hızım gayet normaldi 100 km yi pek geçmedim ama hava kararınca başıma gelen ardarda iki olay oldukça stresliydi , 1.si eski yol virajlı olduğu için (hem de kestirme ) orayı tercih etmiştim hava kararınca hızımı yavaşlattım nasıl olsa acale etmenin bir manası yoktu izmir şurasıydı ... Fakat hava kararınca kendi kendime de telkinlere başladım ışığı yanmayan bir tarktör olabilir yavaş , bir çukur olabilir şeridin solundan git , takip meafeni uzun tutu önündeki bi şeyden çat diye kaçar gider yapışırsın vs vs .. Derkeeen önüme bir at çktı ama ne çıkış hayvan siyah hava siyah yol siyah .... Ani fren yapmadan ata bakmadan (kaçacağım yere bakarak ) hafif bir manevra ile yırttım ama arkamdaki anadol kamyonet zavallı hayvana ağzının ucundan vurdu aynadan bakmamıştım ne oldu dşye durup bakmıştım zira öyle yapsam yine düşebilirdim , anadolun sağ önü paralanmış zavallı at ise sersemlemiş yerdeydi ama birden kalktı kaçtı gitti umarım çenesi felan da kırılmamıştır yoksa açlıktan ölür zavallı .Burada yavaş gitmemin ve de kaçış noktasına bakmanın faydasını gördüm diyebilirim . Bir diğer badire de havalimanına 4 km kala oldu bu çok daha vahim di zira dümdüz yolda 80 ile giderkem birden yerde bir kamyon lastiği gördüm allahtan 400 m ötede sağa çekmiş 4 lü flaşörleri yanan araçlar vardı da 60 km hıza kadar inmiştim galiba fakar manevra için çok geçti lastik burnumun dibindeydi , gidonu sımsıkı tuttum ya bismillah deyip dik konumda tam ortasından lastiğin zıpladım ortasında jant olmayan yırtık kocaman bir lastik ... Resmen üstnden zıpladım ama zıplamamla sol ayağımda müthiş bir darbe de hissettim , neyse yavaşca sağda durdum dörtlüleri yaktım önce inanamadım nasıl üstünden geçtim o lastiğin die bayağı yalpaladım çünki allahtan panik yapmadım ...nasıl düşmedim . Herhalde gidonu sıkı tutup kararlı bir şekilde lastiğe çarpmaya karar vermem çok etkili oldu dönüp lastiği ordan kaldırayım dedim ama bir baktım sol ayaktaki ağrı benim nefesi kesiyor hemen ilerde bi rbenzinlik vardı oraya çektim, çeşmede ayağımı yıkayınca bir şey olmadığını gördüm ..sadece kızarma ve hafifi şişme var eklemler ve dokular sağlam yürü oğlum tolga dedim kap gel lastiği ama hala hayrele motorda en uak bir iz yok ona şaşrıyorum tabii , ve allahtan botlar varmış ayakta sanırım motosiklet batu ayakta olmasa 3 parmak lastiğe yapişırdı zira bot bayağa hırpalanmış . Benim kısa macera bu kadar faydan olduysa ne mutlu bana _________________ TOLGA GÜLER
BMW R 1200 RT
Burgman AN 650 A
İSTANBUL
http://www.ikiteker.org/modules.php?name=Forums&file=viewtopic&t=10145
Yararlı bir paylaşım olmuş.
Bunlar da faydalı olablir diye ben de yazacağım:
Bu hafta sonu 500 km civarı yol yaptım.
2 ürkütücü olay yaşadım.
1)
Bandırma'nın 10km ilerisinde Tatlısu civarında sahil yolunda gidiyorum,
bir tarafta evler yazlıklar, değir tarafta sahil ve deniz.
Yol dar ve virajlı, hem denize gidip gelen yayalar, hem skutırlar, motorlar ve arabalardan oluşan ciddi bir kalabalık var.
Süratimi mümkün olan en düşük seviyede tutarak
ve her an bir şey çıkacak karşıma dikkati ile sürüyorum.
20-30 metre kadar ileride bir şey dikkatimi çekiyor,
yol kenarında 2 adam var, yürürken duruyorlar birden.
Adamlardan birinin hareketleri normal değil,
yanındakine doğru dönüyor, ama vucudunun duruşu bir garip,
normal bir dönüş hareketi yapmıyor,
bu arada aramdaki mesafe azalıyor, epey yaklaşmış durumdayım,
karşı şeritten bir araba geliyor,
sonunda görüyorum felaketi, adamın elinde 5-6 metre uzunluğunda bir inşaat demiri var
ve döndüğü için, elinde tuttuğu demirin 2-3 metrelik kısmı yola uzanıyor,
hiç bir şeyin farkında değil, karşıdan gelen de farkediyor, onun geçiş alanına kadar uzanıyor demir,
kornaya ve frenlere asılıyorum.
Ne elindeki demirin, ne halt ettiğinin farkında vatandaş,
üzerine alınmıyor.
Karşıdan gelen megane sağa atıyor kendini, gecebilecek gibi..
frenleri bırakıyorum ben de sola kıvırmacaya dalıyorum.
Karşıdan gelen söför beklediğim gibi çıkıyor allahtan hiç fren yapmadan sağ şarampole dalıp çıkıyor yolum problemsiz açılıyor, demirin ucuna 10-15 santimle geçiyorum...
O adamı erken fark edip odaklanmamış olsam o demiri gördüğümde çok geç olurdu.
Güneş karşıdaydı, deneyip en iyi netice aldığım için bir sürü para verdiğim güneş gözlüklerim olmasa görüş netliğini kaybetmiş olurdum.
Süratim biraz fazla olsaydı yine çok geç olurdu...
Çöp şiş olmam işten değildi...
2)
Gemlik İmam Aslan tesislerinden çıktım, 1-2-3-4-5. vites ...
Motor gitti, ne ekranda görüntü var, ne bir ses, tam donanımlı frenlerim de yok tabi,
allahtan yakınımda başka araç yok..
Sağa yanaştım ve durdum kara düzen frenlerle.
Ne olduğunu anlamaya çalışıyorum, gördüm.
Kontak kapalı...
Nasıl olur? Açıyorum kontağı her şey normale dönüyor.
Düşündüm, "BMW'nin kontağı kapanır mı kardeşim." demek işin kolay yolu.
Bu kadar zamandır biniyorum hiç böyle bir şey yaşamadım ve duymadımda.
Eğer arkamdan gelen bir otobüs kamyon vs olsa şu anda hayatta olmayabilirdim.
Olayın öncesi var:
Kontağımı değiştirdim ve yeni anahtarla ilk kullanışımdı.
Kontak ve alarm kumandasını yuvarlak bir halka ile birbirine kendim tutturdum ve biraz dar çaplı bir halkaydı.
Moladan çıkarken kucağında 2 yaşlarında bir çocukla bir kadın yanıma gelip, abisi çok meraklı motorlara bu dedi.
Bir yandan cocuğa şirinlikler yaparak çalıştırdım motoru ve hiç kontağa bakmadığımı hatırlıyorum.
Denedim. Dar anahtarlık halkası nedeni ile alarm kumandası, gidon bağlantı vidaları ve anahtar arasında kalırsa kontak ahtarını ters yöne itecek şekilde durabiliyor.
Denemelerimde beceremedim ama kontak anahtarının tam açık pozisyona oturmaması da mümkün demekki.
Yani bu olay tamamen benim hatamdı.
Kafama göre bir anahtarlık uydurmuştum ama ölçülendirme tamamen tuzak oluşturmuş, dikkat etmeliydim.
Motora konsantre olmadan yola çıkmak, hatta çalıştırmak bile yanlış, bunu çok iyi biliyorum ama uygulamamıştım.
O cocukla ilgilenmeyi bitirip, veda edip, motoruma konsantre olup öyle çalıştırsam kesinlikle bu sorun olmayacaktı.
Zihnimi de geliştirmem gerek, kontağa bakmak en son aklıma geldi.
Seri düşünüp kontağı görebilsem motor durduktan sonra bir kaç saniye içinde yeniden çalıştırmış olurdum.
.
Kayıt: Jun 30, 2006 Mesajlar: 446 Nerden: İSTANBUL
Tarih: Pts Tem 30, 2007 10:14 am Mesaj konusu:
Geçmiş olsun bu senin mola verdiğin yer uğursuz galiba zira ben de erdekten dönüşte orada mola vermiştim bi başka dl ci ile muhabbet yapyıktan sonra tam yola çıkacaktım ki sohbet esnasında daldırıp yan çantayı kapamay unutmuşum döke saça durduk malzemeyi ama nerdeyse ben de malzemelerle birlikte yerle bir oluyordum , sanırım artık orası feribota yarım saatlik bir yol kaldığı için dikkatin iyice dağıldığı , konsantrasyonun eve varmaya odaklandığı yorgunluğunda yavaştan çökmeye başladığı bir nokta , bu tip olaylarda hep yol bitimine yakın olur ya aman dikkat . Ayrıca demir taşıyan adamlar vakası da tam anlamıyla dikkatli motor kullanman ötürü ustalıkla üstesinden gelinmiş tebrikler ve tekrar geçmiş olsun _________________ TOLGA GÜLER
BMW R 1200 RT
Burgman AN 650 A
İSTANBUL
http://www.ikiteker.org/modules.php?name=Forums&file=viewtopic&t=10145
Oldum olası gece surusunden hoslanmam, hele ki motosikletle.
Hayatimin en buyuk ve tek (insallah da son) kazasini 2004 senesinde karanlikta (yine de gece degil, sabah ise "erken" gelme hastaligimdan) yaptim, ama arabayla (arac pert oldu).
Benim de onume soldan AT cikmisti ama saga slalomla kurtardim ama bir onceki kamyonun carpip da yere serdigi arkadasinin yanina gidiyormus garip. Bendeniz de sag tarafa slalom yapinca ölü olanla karsilastik, hemen sola slalom ama sag tekerlegi kaciramayinca sol kapilar uzerinde bir muddet surunme ve sonunda da 3,5 takla...
1) Dolayisiyla motosiklet gezilerimde imkan varsa GECE SÜRMEM,
2) Araba ile de aynisini yapmayi tercih ederim,
3) Cok mecbur kalirsam da, suratimi ciddi miktarda surunme manasinda dusururum (3 sene bizzat rally'de kosmus birisi oldugum halde).
Sizlere de siddetle oneririm, hele ki ulkemiz sartlarinda. Ozellikle de Ege bolgesinde beygir ve merkepleri geceleri yemlensin falan diye herhalde serbest birakiyorlarken... _________________ Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - IST. & Geyikli
Turkiye durmaksizin doguya giden bir gemidir, bazilari bu geminin guvertesinde batiya dogru kosarak batiya gittiklerini sanarlar (Filozof Sakallı Celal).
yola düşmüş eşya, yola çıkmış canlı ( herzaman hayvan olmuyor. zaman zaman içmekten yada çekmekten kelle olmuş insanoğulları da oluyor) ülkemizde her zaman sorun yaratıyor. zira yol aydınlatmalarımız çok zayıf, yol kenarlarındaki babalarda reflektif malzemeler çoğunlukla yok.
tam zamanını hatırlamıyorum ama 2000 yılından biraz once yada biraz sonra olabilir.
geyikli de yazlıktan annem, kardeşim ben ve o zaman halen yaşamakta olan minik köpeğimiz ile istanbula dönüyoruz.
malkaradan az sonra hayvan huysuzlandı. çişi geldi hesabı ile bir benzinliğe girdik. ufaklık işini halletti yola çıktık.
1.5-2km gittik gitmedik ortalık savaş alanı gibi olmus 3-4 araç 4 lüler yakılmış yol yağ, benzin kırıp parçalar ile dolu.
ve yolda diklemesine duran yarım metre çapta ve en azından 3 metre uzunlugunda bir tomruk.
son anda gorup sag tekerinden carpan aracın sağ on ve arka tekerleri kopmus karter falan darmadağın.
velhasıl bizim ufaklıgın çişinin gelmesi bizi kurtarmıs. zira kazaya karışan araclardan 3 ü ben benzinlikten cıkıp sağdan dağdan hızlanmaya çalışırken beni sollayıp gidenler.
neyse ölü ve yaralı yoktu. jandarmaya falan haber verdikten sonra yola koyulduk tomrugu düşüren aracı tekirdag girişinde tesbit edip çıkıştaki ekip otosuna ihbar etmek sureti ile durdurttuk.
adam ne oldugunun bile farkında degildi.
farkına varınca da başkalarına verdigi zarar yerine o tomrugun bedelini kendisine odeteceklerinin derdine düşmüştü.
ben buna şuursuzluk diyorum
yaptıgı yada yapmadığı herhangi birşeyin yolaçacağını öngörememek ...
en azından birazcık şuurlu bir toplum olabilmemiz en büyük dileğim. _________________ Egemen Ergel
Honda Foresight 250 - pirpir
İstanbul
www.webevi.com
Deneyim hicbir zaman yanilmaz, yanilgiya düsen yalnizca kendi
sonuçlarini doguran ve nedeni deneyimleriniz olmayan kararlarinizdir.
....... dikkatli motor kullanman ötürü ustalıkla üstesinden gelinmiş tebrikler....
Teşekkürler, ama maalesef öyle değil.
Ben asıl problemi mi de yazayım...
Diğer hatalarım ise yazdıklarımda zaten var ama tekrar aşağıya yazacağım.
Ustalık bu kadar çok hatayı birden yapıp, son şansta kurtararak olmuyor bence.
Bu iki olayı aynı gün, 2-3 saat içinde yaşadım.
Bir önceki gece bir arkdaşımın evlilik törenine katılmıştım.
Ertesi sabah arkadaşlarımla birlikte biraz daha vakit geçirebilmek için erken kalktım.
Böyle bir gece olacağını bildiğim halde motora binmeyi de çok istiyordum ve nasıl olsa alışkınım, kendimi de biliyorum diye motorla ve karayolu tercih ederek gidip döndüm.
Hiç bir şeyden vazgeçme felsefesi, herşeyi kaybettirebilirdi.
Hatalarım böyle başladı.
Böyle bir durumda ya motorla gitmeyecektim ya da orada kalıp ertesi sabah çıkmalıydım yola.
Yorgun olmam ve motor sürmek için en iyi halimde olmamam neden oldu diğer hatalarıma.
Ben iyi halimle sürüyor olsaydım:
Birinci olayda o yolda daha sabırlı, daha yavaş sürerdim ve şüphelendiğim bir şey gördüğüm anda fren yapardım. İkisini de yapmadım, ne olduğunu anlamaya çalıştım ve hayati birkaç saniyeyi kaybedip durabilme şansını kaçırdım, neyseki kaçış şansım oluştu ve kullanabildim. Ama ikinci şansım olmayabilirdi.
İkinci olayda ise, yanına yaklaştığım andan itibaren aklım, gözüm sadece motorumda olur benim ve motorumla ilgili çok seri düşünebilirim.
Ama bu sefer bunları yapamadım.
Olmuş bir usta yok zaten, hataları farkedip, nelerin hata olduğunu öğrenerek, nelere yol açabileceğini zihinlere kazıyarak ilerlenen bir yol var sadece. O yol "usta"laşmaya doğru gidiyor ve hiç bitmiyor.
Böyle bakarsak, senin yaşadığın 2 durumda da benim dikkatimi çeken şu: Çok geç görmüşsün.
Gece de olsa, karşına çıkanlar siyah renkli de olsa sanki daha erken görebilirdin gibi.
Bunun bir nedeni olabilir, oluşmuş olan halen farketmediğin bir görüş rahatsızlığı, yorgunluk vs. (bir arkadaşım gece siyah vizörle kullanmak zorunda kalıp yaşamıştı benzer bir şeyi mesela).
Veya kullanım tarzından kaynaklanan bir neden olabilir.
Gece aydınlatılmamış yollarda hem sürati düşürüp, hem de sürekli uzunları yakıp söndürerek yolu taramak gerek mesela, DL deki tetiği kullanmak çok zevklidir bu iş için.
En son MotorhaN tarafından Pts Tem 30, 2007 2:27 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
sabah kalktıgımda işe motorlamı gideyim yoksa arabayı mı alayım sorusunu ben nacizane şöyle cevaplıyorum.
ayagıma giyeceğim çorabımı biryere oturarak degil. tek ayağımı cezaya kalkmıs gibi kaldırıp iki elimlede çorabımı tutarak giyiyorum. bu şekilde denge kaybım , vucudumda beni yoran ağrı sızı ( sırt ağrısı, kas kasılmaları sıklıkla oluşan rahatsızlıklardır) varmı yokmu .. çok basit bu test sayesinde ortaya çıkıyor.
yani herhangi bir yerden ve birşeyden yardım almadan çorabımı giyebiliyormuyum evet ise ve zihinsel olarak da motorla gitmek konusunda herhangi birbaşka endişem de yok ise ekipmanı al ve motora git. yoksa arabanın anahtarlarına doğru yönel...
yaptığını düşündüğün hata için tesbitin son derece yerinde. bazen ne yardan geçeyim ne serden mantığı doğru olmuyor insanın başına bela açabiliyor.
ben buna hayır demeyi öğrenmeye kendimizden başlamalıyız diyorum. ki sevdiğim insanlara çok zor hayır diyebilirim ben. _________________ Egemen Ergel
Honda Foresight 250 - pirpir
İstanbul
www.webevi.com
Deneyim hicbir zaman yanilmaz, yanilgiya düsen yalnizca kendi
sonuçlarini doguran ve nedeni deneyimleriniz olmayan kararlarinizdir.
Kayıt: Jul 24, 2003 Mesajlar: 502 Nerden: Istanbul
Tarih: Pts Tem 30, 2007 2:18 pm Mesaj konusu:
Jon Taylor hocanın yol eğitimlerinde, köy/kasaba geçişlerinde süratin 50-0km/s aralığında olmasını şart koşuyordu.
Bu şartın bir "eğitim" şartı olduğunu, "gerçek hayatta" onun bile uygulamadığını düşünmüştüm.
IAM sınavına girdiğimizde köy içinde 2 km hızlı gittin mi, "Eylül'de gel" şarkısını söylüyordu hemen. Hiç esneme yapmadı.
Adamın ciddi olduğunu epey sonra kavradım. "Neden hızlı gidiyorsunuz? Kazalar işte böyle oluyor." gibi basit bir cümle kurunca benim jeton düşmüştü.
Şimdi bunu uyguluyorum. Evler yoğunlaşmadan hızı yerine göre 30-50'ye indiriyorum, köy kahvesinin önünde daha da yavaşladığım oluyor. Hızlı geçerken fark edemediğim tonla riski far ediyor, önlem alıyorum. Benimle yol yapmamış biri varsa arkamda arıza yaptığımı falan zannediyor. Ama ben çok yararını gördüm bu uygulamanın. Tavsiye ederim.
Kayıt: Jun 30, 2006 Mesajlar: 446 Nerden: İSTANBUL
Tarih: Pts Tem 30, 2007 2:21 pm Mesaj konusu:
[
Böyle bakarsak, senin yaşadığın 2 durumda da benim dikkatimi çeken şu: Çok geç görmüşsün.
Gece de olsa, karşına çıkanlar siyah renkli de olsa sanki daha erken görebilirdin gibi.
Bunun bir nedeni olabilir, oluşmuş olan halen farketmediğin bir görüş rahatsızlığı, yorgunluk vs. (bir arkadaşım gece siyah vizörle kullanmak zorunda kalıp yaşamıştı benzer bir şeyi mesela).
Veya kullanım tarzından kaynaklanan bir neden olabilir.
Gece aydınlatılmamış yollarda hem sürati düşürüp, hem de sürekli uzunları yakıp söndürerek yolu taramak gerek mesela, DL deki tetiği kullanmak çok zevklidir bu iş için.[/quote]
Tek tetikği oldukça çok kullandım ama dediğin doğru oldukça yorulmuştum o sabah saat 6 da kalktım bütün gün oraya buraya koşturup kan ter içinde kaldım sonra akşam akşam motora bindim hatta bu olayan sonra 1 saat kadar dinlendim baktım ki turşu olmuşum virajlara felan giresim yok . Ve yukarda yapabildiklerime şükrettim ...
hakan riski tabiki elimine ediyorsun
ayrıca o koy kahvesinde b.k mu var bu ne hız diyecekken sana gülümseyen insan yüzleri de görmüyormusun bu şekilde yapınca.
insanların huzurunu kaçırıp anlıkta onsa sana sinirlenecekleri yerde sana pozitif yaklasıp gülümseyip el sallayanları görebilmek bile başlıbaşına bir kazanç değilmi.
ne yazıkki istanbul bizi hızlı yaşama hep biryerlere yetişmeye çalışmaya zorluyor. oysa bu mega köy haricinde hayat bizim alıştığımız gibi hızlı akmıyor aslında. ve bazen bu hız uyumsuzluğu hem birşeyleri kaçırmamıza hemde kendimize yada çevremize rahatsızlık ve zarar vermemize yol açabiliyor.
motosiklet üzerinde hele şehir dışında isek biryerlere yetişme içgüdümüzü törpüleyip o an bulundugumuz yerin keyfini cıkartmaya çalışmalıyız. _________________ Egemen Ergel
Honda Foresight 250 - pirpir
İstanbul
www.webevi.com
Deneyim hicbir zaman yanilmaz, yanilgiya düsen yalnizca kendi
sonuçlarini doguran ve nedeni deneyimleriniz olmayan kararlarinizdir.
bu arada bir saptama daha yapmak istiyorum.
nedense bizler motor sürüş eğitimi veya ileri motor sürüş eğitimi alan arkadaşlarım hep sanki daha hızlı gitmeye hakları varmış gibi bir psikoloji içerisine giriyorlar. hadi hepsi demeyelim ama bir cogunda bunu goruyorum.
emok, omm, profesyonel sürüş egitmenlerinden egitim alıp , bunuda sertifikası ile taçlandırmış pek cok arkadasın bundan hemen sonra ama küçük ama büyük kazalar, düşmeler, riskler yaşadığını gördüm , görüyorum....
john taylor ne guzel demiş kazalar hep daha hızlı gitmekten oluyor diye.
iyi viraj alabiliyor olmak trafikte daha hızlı viraj donme hakkımı tanıyor bize...
bence daha hızlı viraj dönmek istiyor isek gidip pistte takılmalıyız.
hiç saymasam 20-25 vaka sayarım egitimden sonra çıkılmış gezilerde daha hızlı virazj almak yuzunden yaşananlar hakkında.
bu mantık dogru olsaydı trafiğe cıkan f1 plotlarının 250 den aşağı dusmemesi, herhangi bir motos sporu içerisinde pilot olanlar için extra hız limitleri olması gerekmezmiydi?
bunları egitimler hakkında negatif birseyleri dile getirmek için yazmadım . egitimi alanların yarattıkları bir ikarus sendromu olarak goruyorum konuyu.
ve bu yaklasım sadece motosiklet konusuda yok maalesef 10-15 yıllık sualtı scuba egitmenlik hayatımdada aynı durumu surekli olarak goruyor ve engellemeye calısıyorum. ilk kez suya girerken tum kurallara uymaya yemin etmis dalıcıların %95 i 100 dalıs sonra kendini kaptan kusto sanıp delice işlere girişme potansiyeline erişiyor.
bence bunu engellemek adına olmalı çabalarımız. _________________ Egemen Ergel
Honda Foresight 250 - pirpir
İstanbul
www.webevi.com
Deneyim hicbir zaman yanilmaz, yanilgiya düsen yalnizca kendi
sonuçlarini doguran ve nedeni deneyimleriniz olmayan kararlarinizdir.
....
Tek tetikği oldukça çok kullandım ama dediğin doğru oldukça yorulmuştum o sabah saat 6 da kalktım bütün gün oraya buraya koşturup kan ter içinde kaldım sonra akşam akşam motora bindim hatta bu olayan sonra 1 saat kadar dinlendim baktım ki turşu olmuşum...... Ve yukarda yapabildiklerime şükrettim ...
Net ortaya çıkan bir şey var.
İkimiz de temel büyük bir hata yapıp, emniyetli kullanabilecek durumda değilken motor sürmüşüz bu hafta sonu.
Ve ikimiz de ikişer kere başımıza gelebileceklerden sıyırmayı başarmışız.
Motorcular çok şanslıydı bu hafta sonu demekki.
Aslında pek çok kere şanslı oluyoruz, ama bir kere şans yaver gimedi mi...
Doğrusu, bu işi şansa bırakmamayı öğrenmemiz gerekiyor galiba...
TOLGAGU demiş ki:
....
virajlara felan giresim yok . ...
Viraj en önemli gösterge galiba...
Ben virajı çok severim motorda...
İyi gelmemeye başladı ise, hemen inmek gerek motordan.
.
. . . . . . bunları egitimler hakkında negatif birseyleri dile getirmek için yazmadım. egitimi alanların yarattıkları bir ikarus sendromu olarak goruyorum konuyu.
ve bu yaklasım sadece motosiklet konusuda yok. . . . .
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Yardım
Arama
Kullanıcı Grupları
Profil
Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın
Giriş
zira ben de erdekten dönüşte orada mola vermiştim bi başka dl ci ile muhabbet yapyıktan sonra tam yola çıkacaktım ki sohbet esnasında daldırıp yan çantayı kapamay unutmuşum döke saça durduk malzemeyi ama nerdeyse ben de malzemelerle birlikte yerle bir oluyordum , sanırım artık orası feribota yarım saatlik bir yol kaldığı için dikkatin iyice dağıldığı , konsantrasyonun eve varmaya odaklandığı yorgunluğunda yavaştan çökmeye başladığı bir nokta , bu tip olaylarda hep yol bitimine yakın olur ya aman dikkat . Ayrıca demir taşıyan adamlar vakası da tam anlamıyla dikkatli motor kullanman ötürü ustalıkla üstesinden gelinmiş tebrikler ve tekrar geçmiş olsun
